Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
one's own
one's own
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Geçmiş
Cümleler
"one's own"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Colloquial
1
Konuşma Dili
(one's) (own) way
i.
(birinin) istediği şey
I have no
way
of stopping Tom from doing whatever he wants to do.
Tom'un yapmak
istediği şeyi
yapmasını engellemenin bir yolu yok.
More Sentences
2
Konuşma Dili
(one's) (own) way
i.
(birinin) istediği şekilde
I did that the
way
Tom asked me to.
Bunu Tom'un yapmamı
istediği şekilde
yaptım.
More Sentences
3
Konuşma Dili
(one's) (own) way
i.
(birinin) istediği yoldan
This is the
way
Tom told us to do it.
Bu Tom'un onu yapmamızı
istediği yoldur.
More Sentences
Common Usage
4
Yaygın Kullanım
on one's own
zf.
kendi kendine
General
5
Genel
conversion to one's own use
i.
kendi malı gibi kullanma
6
Genel
one's own fault
i.
kendi suçu
7
Genel
one's own preference
i.
onun tercihi
8
Genel
one's own choice
i.
onun tercihi
9
Genel
one's own preference
i.
kendi tercihi
10
Genel
one's own choice
i.
kendi tercihi
11
Genel
deliberate injury to one's own body
i.
kendi kendini sakatlama
12
Genel
one's own record
i.
kendi rekoru
13
Genel
one's own stormy inner world
i.
kendi fırtınalı iç dünyası
14
Genel
one's own child
i.
öz evlat
15
Genel
one's own child
i.
öz çocuk
16
Genel
feather one's own nest
f.
avantadan para kazanmak
17
Genel
have one's own back on somebody
f.
intikamını almak
18
Genel
be on one's own
f.
yalnız başına kalmak
19
Genel
get one's own back
f.
cezalandırmak
20
Genel
have one's own back
f.
intikamını almak
21
Genel
get one's own back
f.
öcünü almak
22
Genel
paddle one's own canoe
f.
kendi işini kendi görmek
23
Genel
be the master of one's own destiny
f.
kendi kaderini tayin etmek
24
Genel
be on one's own
f.
başının çaresine bakmak
25
Genel
live in one's own world
f.
kendi aleminde yaşamak
26
Genel
come into one's own
f.
kendini göstermek
27
Genel
go one's own way
f.
bildiğinden şaşmamak
28
Genel
be on one's own
f.
başkasından yardım görmeden geçinmek/rızkını kazanmak
29
Genel
feather one's own nest
f.
köşeyi dönmek
30
Genel
look after one's own benefits
f.
çıkarlarını gözetmek
31
Genel
come of one's own accord
f.
ayağı ile gelmek
32
Genel
live in a world of one's own
f.
kendi dünyasında yaşamak
33
Genel
sing one's own praises
f.
övünmek
34
Genel
take one's own way
f.
bildiğini okumak
35
Genel
be on one's own responsibility
f.
yaptığı şeyden kendisi sorumlu olmak
36
Genel
have one's own way
f.
kendi bildiğini okumak
37
Genel
be afraid of one's own shadow
f.
gölgesinden korkmak
38
Genel
know one's own mind
f.
kendi fikrini bilmek
39
Genel
make a rod for one's own back
f.
kaşınmak
40
Genel
know one's own mind
f.
kararlı olmak
41
Genel
stand on one's own legs
f.
kimseye muhtaç olmamak
42
Genel
hold one's own
f.
dayanmak
43
Genel
keep one's own counsel
f.
fikirlerini kendine saklamak
44
Genel
take the law into one's own hands
f.
hakkını kendi eliyle almak
45
Genel
get one's own back on somebody
f.
intikamını almak
46
Genel
be one's own man
f.
yerini korumak
47
Genel
be in a world of one's own
f.
kendi dünyasında yaşamak
48
Genel
pay back in one's own coin
f.
misilleme yapmak
49
Genel
be one's own man
f.
başına buyruk olmak
50
Genel
get one's own back
f.
hıncını almak
51
Genel
be in control of one's own destiny
f.
kendi kaderini tayin etmek
52
Genel
be preoccupied with one's own troubles
f.
kendi derdine düşmek
53
Genel
be one's own master
f.
başına buyruk olmak
54
Genel
be afraid of one's own shadow
f.
kendi gölgesinden korkmak
55
Genel
stand on one's own two feet
f.
kendi yağıyla kavrulmak
56
Genel
determine one's own destiny
f.
kendi kaderini tayin etmek
57
Genel
be on one's own
f.
kendi kendini geçindirmek
58
Genel
get one's own back
f.
acısını çıkarmak
59
Genel
hold one's own
f.
yerini korumak
60
Genel
go one's own way
f.
bildiğini okumak
61
Genel
look out for one's own interests
f.
çıkarlarını gözetmek
62
Genel
get one's own back
f.
intikamını almak
63
Genel
take the law into one's own hands
f.
intikamını almak
64
Genel
hold one's own
f.
eski durumunu korumak
65
Genel
stand on one's own feet
f.
kendi yağıyla kavrulmak
66
Genel
get one's own way
f.
kendi bildiğini okumak
67
Genel
be thrown back on one's own resources
f.
yalnızca kendi yetenekleriyle idare etmek zorunda kalmak
68
Genel
feather one's own nest
f.
küpünü doldurmak
69
Genel
look after one's own interests
f.
çıkarlarını gözetmek
70
Genel
know one's own mind
f.
ne istediğini bilmek
71
Genel
blow one's own horn
f.
böbürlenmek
72
Genel
know one's own mind
f.
emin olmak
73
Genel
look after one's own comfort
f.
rahatına bakmak
74
Genel
look out for one's own interests
f.
çıkar gözetmek
75
Genel
stand on one's own legs
f.
kendi ayakları üstünde durmak
76
Genel
stand on one's own legs
f.
ayakları üzerinde durmak
77
Genel
have one's own back on
f.
acısını çıkarmak
78
Genel
get one's own back on
f.
acısını çıkarmak
79
Genel
have one's own back on
f.
acısını çıkartmak
80
Genel
get one's own back on
f.
acısını çıkartmak
81
Genel
be unduly attached to one's own opinions
f.
kendi fikirlerine sıkı sıkıya bağlı olmak
82
Genel
determine one's own future
f.
kendi geleceğini belirlemek
83
Genel
set up one's own business
f.
kendi işini kurmak
84
Genel
be on one's own
f.
tek başına olmak
85
Genel
act in one's own name
f.
birinin adına hareket etmek
86
Genel
cut one's own throat
f.
kendi bindiği dalı kesmek
87
Genel
stand on one's own feet
f.
kendi ayakları üzerinde durmak
88
Genel
rotate around one's own axis
f.
kendi ekseni etrafında dönmek
89
Genel
turn around one's own axis
f.
kendi ekseni etrafında dönmek
90
Genel
make a rod for one's own back
f.
başını belaya sokacak işler yapmak
91
Genel
blow one's own horn
f.
yüksekten atmak
92
Genel
look one's own perspective
f.
(olaya) kendi açısından bakmak
93
Genel
take the law in one's own hands
f.
ipleri eline almak
94
Genel
take the law in one's own hands
f.
dizginleri eline almak
95
Genel
hold for one's own account
f.
kendi hesabına alıkoymak
96
Genel
have a mind of one's own
f.
kendi düşüncesine sahip olmak
97
Genel
have a mind of one's own
f.
kendi fikrine sahip olmak
98
Genel
be one's own boss
f.
kendisinin patronu olmak
99
Genel
become one's own boss
f.
kendisinin patronu olmak
100
Genel
be one's own boss
f.
kendi patronu olmak
101
Genel
become one's own boss
f.
kendi patronu olmak
102
Genel
toot one's own horn
f.
kendini övmek
103
Genel
murder one's own sister
f.
kendi kız kardeşini öldürmek
104
Genel
meet one's own needs
f.
kendi ihtiyacını karşılamak
105
Genel
pay from one's own pocket
f.
kendi cebinden karşılamak
106
Genel
endanger one’s own existence
f.
varlığını tehlikeye atmak
107
Genel
be one's own boss
f.
kendi kendisinin patronu olmak
108
Genel
break one's own record
f.
kendi rekorunu kırmak
109
Genel
make one's own bed
f.
kendi yatağını yapmak
110
Genel
solve one's own problems
f.
kendi sorunlarını kendi çözmek
111
Genel
solve one's own problems
f.
sorunlarını kendi başına çözmek
112
Genel
solve one's own problems
f.
sorunlarını çözmek
113
Genel
earn one's own money
f.
kendi parasını kazanmak
114
Genel
hold one's own
f.
eski durumunu korumak
115
Genel
know one's own limitations
f.
yeteneklerinin sınırlarını bilmek
116
Genel
hold one's own
f.
kaybı olmamak
117
Genel
serve one's own interests
f.
kendi çıkarlarına hizmet etmek
118
Genel
in a class of one's own
s.
benzersiz
119
Genel
in a class of one's own
s.
eşsiz
120
Genel
at one's own risk
s.
riski kendi kabul ederek
121
Genel
thinking only of one's own interests
s.
yalnızca kendi çıkarlarını düşünen
122
Genel
of one's own free will
zf.
kendiliğinden
123
Genel
of one's own accord
zf.
gönüllü
124
Genel
on one's own
zf.
başkasından yardım görmeden
125
Genel
on one's own
zf.
yalnız
126
Genel
on one's own
zf.
tek başına
127
Genel
of one's own volition
zf.
kendi iradesiyle
128
Genel
of one's own volition
zf.
gönüllü olarak
129
Genel
on one's own responsibility
zf.
kendiliğinden
130
Genel
for one's own hand
zf.
kendi çıkarına
131
Genel
on one's own
zf.
kendi başına
132
Genel
of one's own volition
zf.
isteyerek
133
Genel
on one's own
zf.
yalnızca
134
Genel
at one's own expense
zf.
kendi parasıyla
135
Genel
of one's own accord
zf.
kendi rızasıyla
136
Genel
by one's own efforts
zf.
bileğinin hakkı ile
137
Genel
on one's own initiation
zf.
kendi girişimiyle
138
Genel
of one's own accord
zf.
kendi isteğiyle
139
Genel
of one's own accord
zf.
kendiliğinden
140
Genel
on one's own initiative
zf.
kendi inisiyatifini kullanarak
141
Genel
in one's own defense
zf.
nefsi müdafaada
142
Genel
of one's own accord
zf.
istenmeden
143
Genel
at one's own risk
zf.
riski kendine ait olmak üzere
144
Genel
at the cost of one's own life
zf.
kendi canı pahasına
145
Genel
at the cost of one's own life
zf.
kendi hayatı pahasına
146
Genel
on one's own hook
zf.
kendi başına (yapmak)
147
Genel
on one's own hook
zf.
kendi kendine
148
Genel
on one's own hook
zf.
kendi kendine (yapmak)
149
Genel
on one's own hook
zf.
bağımsız olarak
150
Genel
for one’s own pleasure
zf.
kendi zevki için
151
Genel
on one's own
zf.
kendi hesabına
152
Genel
to one's own order
zf.
emrine
153
Genel
on one's own initiative
zf.
kendi inisiyatifiyle
154
Genel
at one's own sweet will
zf.
keyfine göre
155
Genel
at one's own sweet will
zf.
canı isterse
156
Genel
at one's own sweet will
zf.
nasıl isterse
157
Genel
at one's own speed
zf.
kendi hızıyla
158
Genel
on one's own
zf.
bir başına
159
Genel
on one's own
zf.
kendi başına
160
Genel
on one's own
zf.
yalnız başına
161
Genel
on one's own account
zf.
kendi yararına
162
Genel
on one's own account
zf.
kendi çıkarına
163
Genel
on one's own account
zf.
kendi adına
164
Genel
on one's own account
zf.
riski kendi kabul ederek
165
Genel
on one's own account
zf.
riski kendine ait olmak üzere
166
Genel
on one's own account
zf.
kendi aklıyla
167
Genel
on one's own account
zf.
kendi gücüyle
168
Genel
on one's own account
zf.
kendi başına
169
Genel
on one's own account
zf.
kendiliğinden
Phrasals
170
Öbek Fiiller
form (one's) own opinion (about someone or something)
f.
(biri veya bir şey hakkında) kendi karara varmak
171
Öbek Fiiller
form (one's) own opinion (about someone or something)
f.
(biri veya bir şey hakkında) kendi fikir edinmek/oluşturmak
172
Öbek Fiiller
form (one's) own opinion (about someone or something)
f.
(biri veya bir şey hakkında) kendi kanaate varmak
Phrases
173
İfadeler
through one's own means
expr.
kendi imkanlarıyla
174
İfadeler
with one's own means
expr.
kendi imkanlarıyla
175
İfadeler
by one's own lights
expr.
kendi yargılarına göre
176
İfadeler
by one's own lights
expr.
kendi görüşlerine göre
177
İfadeler
one may not be a judge in one’s own cause
expr.
kimse kendi davasının hakimi olamaz
178
İfadeler
according to one's own lights
expr.
kendi bildiği gibi
179
İfadeler
according to one's own lights
expr.
kendine göre
180
İfadeler
at (one's) own peril
expr.
(birinin) kendi mesuliyeti altında
181
İfadeler
at (one's) own peril
expr.
(birinin) başına gelebileceklerden kendisi sorumlu olarak
182
İfadeler
at (one's) own peril
expr.
riskini/sorumluluğunu kendisi alarak
183
İfadeler
at (one's) own peril
expr.
(birinin) kendi sorumluluğu dahilinde
Colloquial
184
Konuşma Dili
one's own master
i.
kendi kendisinin efendisi
185
Konuşma Dili
one's own flesh and blood
i.
yakın akraba
186
Konuşma Dili
(one's) (own) way
i.
(birinin kendi) tarzında
187
Konuşma Dili
(one's) (own) way
i.
(birinin kendi) bildiği şekilde
188
Konuşma Dili
(one's) (own) way
i.
(birinin) canının istediği şekilde
189
Konuşma Dili
(one's) (own) way
i.
(birinin kendi) bildiği yoldan
190
Konuşma Dili
one's (own) way (with someone or something)
i.
birinin (biri/bir şey) üzerindeki kontrolü
191
Konuşma Dili
one's (own) way (with someone or something)
i.
(birinin) bir şey üzerinde kurduğu kontrol
192
Konuşma Dili
one's (own) way (with someone or something)
i.
(birinin birini/bir şeyi) istediği gibi yönetmesi
193
Konuşma Dili
one's (own) way (with someone or something)
i.
(birinin biri/bir şey) üzerinde kurduğu egemenlik
194
Konuşma Dili
find one's own level
f.
kendini bulmak
195
Konuşma Dili
sign one's own death warrant
f.
kendi ölüm fermanını imzalamak
196
Konuşma Dili
find one's own level
f.
kendi yerini bulmak
197
Konuşma Dili
sign one's own death warrant
f.
kendi kendinin başarısızlığına/mahvolmasına vb neden olmak
198
Konuşma Dili
form one’s own civilization
f.
kendi medeniyetini oluşturmak
199
Konuşma Dili
live on one's own
f.
tek başına yaşamak
200
Konuşma Dili
find one's own level
f.
yerini bulmak
201
Konuşma Dili
do one's (own) thing
f.
(herkese bakmayıp) kendi seçimlerini yapmak
202
Konuşma Dili
do one's (own) thing
f.
kendi istediği şeyi yapmak
203
Konuşma Dili
roll (one's) own
f.
tütün sarmak
204
Konuşma Dili
roll (one's) own
f.
kendi sigarasını sarmak
205
Konuşma Dili
one's own flesh and blood
expr.
aynı kandan
206
Konuşma Dili
for one's own sake
expr.
birinin hatırına
207
Konuşma Dili
in one's own right
expr.
bağımsız olarak
208
Konuşma Dili
of one's own accord
expr.
gönüllü olarak
209
Konuşma Dili
of one's own accord
expr.
gönlüyle
210
Konuşma Dili
of one's own accord
expr.
kendiliğinden
211
Konuşma Dili
in one's own right
expr.
kendi yeteneği sonucunda
212
Konuşma Dili
in one's own right
expr.
kendi çabası sonucunda
213
Konuşma Dili
one's own flesh and blood
expr.
kanından
214
Konuşma Dili
of one's own accord
expr.
kendi isteğiyle
215
Konuşma Dili
in one's own right
expr.
kendi çabasıyla
216
Konuşma Dili
on one's own hook
expr.
kendi kendine
217
Konuşma Dili
on one's own terms
expr.
kendi tercihleri göre
218
Konuşma Dili
on one's own
expr.
kendi başına
219
Konuşma Dili
on one's own hook
expr.
kendi girişimiyle
220
Konuşma Dili
on one's own hook
expr.
kendi başına
221
Konuşma Dili
in one's own right
expr.
kendi başına
222
Konuşma Dili
in one's own right
expr.
kendi hesabına
223
Konuşma Dili
on one's own terms
expr.
kendi koşullarına göre
224
Konuşma Dili
on one's own
expr.
tek başına
225
Konuşma Dili
on one's own
expr.
yalnız
226
Konuşma Dili
in (one's) own (little) world
expr.
(birinin) kendi (küçük) dünyasında
227
Konuşma Dili
in (one's) own (little) world
expr.
çevresinden habersiz
228
Konuşma Dili
in (one's) own (little) world
expr.
(birinin) çevresine duyarsız
229
Konuşma Dili
in (one's) own (little) world
expr.
(birinin) kendi (küçük) hayal/düşünce dünyasında
230
Konuşma Dili
in (one's) own (little) world
expr.
(birinin) kendi (küçük) aleminde
231
Konuşma Dili
in one's own world
expr.
kendi dünyasında
232
Konuşma Dili
in one's own world
expr.
çevresinden habersiz
233
Konuşma Dili
in one's own world
expr.
çevresine duyarsız
234
Konuşma Dili
in one's own world
expr.
kendi hayal/düşünce dünyasında
235
Konuşma Dili
in one's own world
expr.
kendi aleminde
236
Konuşma Dili
in one's own world
expr.
derin düşüncelerde
237
Konuşma Dili
out of (one's) own pocket
expr.
(birinin) kendi cebinden
238
Konuşma Dili
out of (one's) own pocket
expr.
(birinin) kendi parasıyla
239
Konuşma Dili
(one) can't believe (one's) (own) ears
expr.
(biri) kulaklarına inanamıyor
240
Konuşma Dili
(one) can't believe (one's) (own) ears
expr.
(biri) duyduklarına inanamıyor
241
Konuşma Dili
(one) can't believe (one's) (own) ears
expr.
(biri) şaşkınlıktan donakalmış
242
Konuşma Dili
(something) to call (one's) own
expr.
(birinin) kendine ait (bir şey)
243
Konuşma Dili
(something) to call (one's) own
expr.
(birinin) kendine ayırdığı (bir şey)
244
Konuşma Dili
(something) to call (one's) own
expr.
(birinin) benim diyebileceği (bir şey)
245
Konuşma Dili
(something) to call (one's) own
expr.
(birinin) sahip olduğu (bir şey)
246
Konuşma Dili
(something) to call (one's) own
expr.
(birinin) kontrolünde olan (bir şey)
247
Konuşma Dili
for (one's) (own) good
expr.
(birinin kendi) iyiliği için
248
Konuşma Dili
for (one's) (own) good
expr.
(birinin kendi) yararına
249
Konuşma Dili
in (one's) (own) interest
expr.
(birinin kendi) yararına
250
Konuşma Dili
in (one's) (own) interest
expr.
(birinin kendi) iyiliğine
251
Konuşma Dili
in the comfort of one's own home
expr.
evde
Idioms
252
Deyim
a legend in (one's) own mind
i.
kendini bir şey sanan kişi
253
Deyim
a person after (one's) own
i.
kafa dengi
254
Deyim
a legend in (one's) own mind
i.
kendini bir bok sanan kişi
255
Deyim
a person after (one's) own
i.
kafadar
256
Deyim
a legend in (one's) own mind
i.
kendini ilah sanan kişi
257
Deyim
a person after (one's) own
i.
ruh ikizi
258
Deyim
a legend in (one's) own mind
i.
kendini fasulye gibi nimetten sayan kişi
259
Deyim
a legend in (one's) own mind
i.
kendini kaf dağında gören kişi
260
Deyim
bird of (one's) own brain
i.
birisinin herkesten sakladığı düşüncesi
261
Deyim
bird of (one's) own brain
i.
gizli düşünce/fikir
262
Deyim
bird of (one's) own brain
i.
içindeki sır
263
Deyim
bird of (one's) own brain
i.
herkesten saklanan sır
264
Deyim
bird of (one's) own brain [obsolete]
i.
(birinin) aklındaki/kafasındaki gizli düşünce/fikir/gizler/sırlar
265
Deyim
bird of (one's) own brain [obsolete]
i.
aklından/kafasından geçen düşünce/fikir
266
Deyim
a legend in one's own time
i.
yaşayan efsane
267
Deyim
legend in one's own time
i.
döneminin efsanesi
268
Deyim
legend in one's own lifetime
i.
döneminin efsanesi
269
Deyim
a place to call one's own
i.
evi diyeceği bir yer
270
Deyim
a man/woman after one's own heart
i.
kafa dengi kimse
271
Deyim
a man/woman after one's own heart
i.
kafasına göre kimse
272
Deyim
a place to call one's own
i.
kendi evi
273
Deyim
a legend in (one's) own lunchtime
i.
döneminin efsanesi
274
Deyim
a legend in (one's) own lunchtime
i.
küçük dağları kendi yaratmış gibi davranan kimse
275
Deyim
a legend in (one's) own lunchtime
i.
kendini bir şey sanan kimse
276
Deyim
a legend in (one's) own lunchtime
i.
kendini olduğundan üstün sanan/gören kimse
277
Deyim
the beam in one's own eye
i.
apaçık hata
278
Deyim
(one's) own man
i.
kendi kendinin efendisi
279
Deyim
(one's) own man
i.
başına buyruk kimse
280
Deyim
(one's) own man
i.
bağımsız/özgür hareket eden kimse
281
Deyim
(one's) own man
i.
dış etmenlerden/başkalarından etkilenmeyen kimse
282
Deyim
(one's) own man
i.
kendi kararlarını kendi veren kimse
283
Deyim
(one's) own man
i.
düşünce ve hareketlerinde bağımsız kimse
284
Deyim
(one's) own woman
i.
kendi kendinin efendisi
285
Deyim
(one's) own woman
i.
başına buyruk kimse
286
Deyim
(one's) own woman
i.
bağımsız/özgür hareket eden kimse
287
Deyim
(one's) own woman
i.
dış etmenlerden/başkalarından etkilenmeyen kimse
288
Deyim
(one's) own woman
i.
kendi kararlarını kendi veren kimse
289
Deyim
(one's) own woman
i.
düşünce ve hareketlerinde bağımsız kimse
290
Deyim
(one's) own person
i.
kendi kendinin efendisi
291
Deyim
(one's) own person
i.
başına buyruk kimse
292
Deyim
(one's) own person
i.
bağımsız/özgür hareket eden kimse
293
Deyim
(one's) own person
i.
dış etmenlerden/başkalarından etkilenmeyen kimse
294
Deyim
(one's) own person
i.
kendi kararlarını kendi veren kimse
295
Deyim
(one's) own person
i.
düşünce ve hareketlerinde bağımsız kimse
296
Deyim
(one's) own person
i.
kendi kendinin efendisi
297
Deyim
(one's) own person
i.
başına buyruk kimse
298
Deyim
(one's) own person
i.
bağımsız/özgür hareket eden kimse
299
Deyim
(one's) own person
i.
dış etmenlerden/başkalarından etkilenmeyen kimse
300
Deyim
(one's) own person
i.
kendi kararlarını kendi veren kimse
301
Deyim
(one's) own person
i.
düşünce ve hareketlerinde bağımsız kimse
302
Deyim
(one's) own worst enemy
i.
kendi kendinin en büyük düşmanı
303
Deyim
(one's) own worst enemy
i.
kendi kendine en büyük zararı veren
304
Deyim
(one's) own worst enemy
i.
kendi kendine engel olan
305
Deyim
(one's) own worst enemy
i.
kendi ayağına sıkan
306
Deyim
(one's) own worst enemy
i.
kendine en büyük zararı kendi veren
307
Deyim
a dose of (one's) own medicine
i.
birini kendi silahıyla vurma
308
Deyim
a dose of (one's) own medicine
i.
birinin yaptığı şeyin aynısını ona yapma
309
Deyim
a dose of (one's) own medicine
i.
birine aynı şekilde karşılık verme
310
Deyim
a legend in (one's) own lifetime
i.
kendi döneminin efsanesi
311
Deyim
a legend in (one's) own lifetime
i.
o zamanın efsanesi
312
Deyim
a legend in (one's) own lifetime
i.
kendi zamanının efsanesi
313
Deyim
a legend in (one's) own lifetime
i.
kendi yaşadığı dönemin efsanesi
314
Deyim
a legend in (one's) own lifetime
i.
döneminin efsanesi
315
Deyim
a man after (one's) own heart
i.
kafa dengi adam
316
Deyim
a man after (one's) own heart
i.
kafasına göre adam
317
Deyim
a man after (one's) own heart
i.
kafa adam
318
Deyim
a man after (one's) own heart
i.
kafadar
319
Deyim
a mind of (one's) own
i.
başına buyruk olma
320
Deyim
a mind of (one's) own
i.
kendi kafasına/isteğine göre hareket etme kapasitesi/eğilimi
321
Deyim
a mind of (one's) own
i.
kendi fikrine sahip olma
322
Deyim
a mind of (one's) own
i.
bağımsız hareket edebilme kapasitesi/eğilimi
323
Deyim
a taste of (one's) own medicine
i.
(birine) aynı şekilde karşılık verme
324
Deyim
a taste of (one's) own medicine
i.
(birini) kendi silahıyla vurma
325
Deyim
a taste of (one's) own medicine
i.
(birinin) yaptığının aynısını ona yaşatma
326
Deyim
a taste of (one's) own medicine
i.
(birine) yaptığını aynı şekilde ödetme
327
Deyim
a woman after (one's) own heart
i.
kafa dengi kadın
328
Deyim
a woman after (one's) own heart
i.
kafa kadın
329
Deyim
a woman after (one's) own heart
i.
kafasına uygun kadın
330
Deyim
dose of one's own medicine
i.
kendi silahıyla vurma
331
Deyim
dose of one's own medicine
i.
birinin yaptığı şeyin aynısını ona yapma
332
Deyim
dose of one's own medicine
i.
birine aynı şekilde karşılık verme
333
Deyim
take (something) into one's (own) hands
f.
kontrolünü kendi eline almak
334
Deyim
take one's own sweet time
f.
ağırdan almak
335
Deyim
be one's own mistress
f.
başka birine tabi olmamak
336
Deyim
have the cards in one's own hands
f.
kazanan ata oynamak
337
Deyim
be (one's) own mistress
f.
kendi kararlarını vermek
338
Deyim
be (one's) own mistress
f.
kendi istediklerini yapmak
339
Deyim
be (one's) own mistress
f.
kendi kendinin patronu/efendisi olmak
340
Deyim
be (one's) own mistress
f.
başkalarının dediğini yapmak/verdiği kararlara uymak zorunda olmamak
341
Deyim
be (one's) own mistress
f.
başkalarına bağlı olmamak
342
Deyim
be (one's) own mistress
f.
başkalarının kontrolü altında olmamak
343
Deyim
be (one's) own mistress
f.
dilediği/istediği gibi davranmak
344
Deyim
be (one's) own mistress
f.
başına buyruk olmak
345
Deyim
be (one's) own mistress
f.
kendi havasında gitmek/olmak
346
Deyim
be (one's) own mistress
f.
kendi ayakları üstünde durmak
347
Deyim
be (one's) own mistress
f.
kendi kanatlarıyla uçmak
348
Deyim
be hoist by (one's) own petard
f.
kazdığı çukura/kuyuya kendisi düşmek
349
Deyim
be hoist by (one's) own petard
f.
kendi kurduğu tuzağa düşmek
350
Deyim
be hoist by (one's) own petard
f.
kendi oyununa gelmek
351
Deyim
be hoist by (one's) own petard
f.
kendi oyununa kurban gitmek
352
Deyim
be hoist by (one's) own petard
f.
kendi oyununun kurbanı olmak
353
Deyim
drag (oneself) up by (one's) (own) bootstraps
f.
kendi ayakları üstünde durarak durumunu düzeltmek/iyileştirmek
354
Deyim
drag (oneself) up by (one's) (own) bootstraps
f.
tırnaklarıyla kazıyarak bir yere gelmek
355
Deyim
drag (oneself) up by (one's) (own) bootstraps
f.
kendi kanatlarıyla uçmak
356
Deyim
drag (oneself) up by (one's) (own) bootstraps
f.
başkalarından yardım/destek almadan başarmak
357
Deyim
drag (oneself) up by (one's) (own) bootstraps
f.
kendi çabasıyla başarmak
358
Deyim
drag (oneself) up by (one's) (own) bootstraps
f.
başarısını kendine borçlu olmak
359
Deyim
make (something) by (one's) own fair hand
f.
kendi güzel elleriyle/elceğiziyle yapmak
360
Deyim
make (something) by (one's) own fair hand
f.
kendi başına yapmak
361
Deyim
make (something) by (one's) own fair hand
f.
kimseden destek/yardım almadan yapmak
362
Deyim
make (something) by (one's) own fair hands
f.
kendi güzel elleriyle/elceğiziyle yapmak
363
Deyim
make (something) by (one's) own fair hands
f.
kendi başına yapmak
364
Deyim
make (something) by (one's) own fair hands
f.
kimseden destek/yardım almadan yapmak
365
Deyim
get one's own back on somebody
f.
birinden kuyruk acısını çıkarmak
366
Deyim
get one's own back on somebody
f.
birinden intikamını almak
367
Deyim
speak one's own mind
f.
açık konuşmak
368
Deyim
feather one's own nest
f.
açıktan kazanmak
369
Deyim
keep one's own counsel
f.
ağzı sıkı olmak
370
Deyim
queer one's own pitch
f.
ağzına sıçmak
371
Deyim
cut one's own throat
f.
bindiği dalı kesmek
372
Deyim
get enmeshed in a web of one's own spinning
f.
birini bir şey ile şarta bağlamak
373
Deyim
mind one's own business
f.
başkalarına salça olmamak
374
Deyim
get one's own back
f.
birinin yanına kar bırakmamak
375
Deyim
judge one on one's own merits
f.
birisini kendi içinde değerlendirmek
376
Deyim
be one's own man/woman/person
f.
başına buyruk olmak/hareket etmek
377
Deyim
give someone a dose of one's own medicine
f.
birisini kendi silahıyla vurmak
378
Deyim
paddle one's own canoe
f.
başının çaresine bakmak
379
Deyim
give someone a taste of one's own medicine
f.
birisini kendi silahıyla vurmak
380
Deyim
toot one's own horn
f.
böbürlenmek
381
Deyim
mind one's own business
f.
başkalarının işleriyle ilgilenmemek
382
Deyim
stand on one's own feet
f.
bağımsız olmak
383
Deyim
have calluses from patting one's own back
f.
böbürlenmek
384
Deyim
go one's own way
f.
bildiğini okumak
385
Deyim
mind one's own business
f.
başkalarının işine karışmamak
386
Deyim
make a rod for one's own back
f.
başını belaya sokmak
387
Deyim
not able to call one's time one's own
f.
başını kaşıyacak vakti olmamak
388
Deyim
blow one's own horn
f.
böbürlenmek
389
Deyim
speak one's own mind
f.
düşündüğü gibi konuşmak
390
Deyim
keep one's own counsel
f.
düşüncelerini kendine saklamak
391
Deyim
line one's own pockets
f.
dürüst olmayan yollarla para kazanmak
392
Deyim
speak one's own mind
f.
dürüst konuşmak
393
Deyim
talk to hear one's own voice
f.
devamlı konuşmak
394
Deyim
feather one's own nest
f.
cebini doldurmak
395
Deyim
get one's own way
f.
canının istediğini yapmak
396
Deyim
line one's own pockets
f.
cebini doldurmak
397
Deyim
see something with one's own eyes
f.
doğrudan tanık olmak
398
Deyim
speak one's own mind
f.
düşündüğünü korkusuzca söylemek
399
Deyim
not know one's own strength
f.
gücünün farkında olmamak
400
Deyim
come into one's own
f.
hak ettiği yere gelmek
401
Deyim
see something with one's own eyes
f.
gözleriyle şahit olmak
402
Deyim
talk to hear one's own voice
f.
haddinden fazla konuşmak
403
Deyim
set one's own price
f.
fiyatı kendisi koymak
404
Deyim
stand on one's own feet
f.
ekonomik özgürlüğünü kazanmış olmak
405
Deyim
earn one's own keep
f.
ekmeğini eline almak
406
Deyim
see something with one's own eyes
f.
gözleriyle görmek
407
Deyim
come into one's own
f.
hakettiğini almak
408
Deyim
set one's own price
f.
fiyatını kendi belirlemek
409
Deyim
be afraid of one's own shadow
f.
gölgesinden korkmak
410
Deyim
be late for one's own funeral
f.
her yere/şeye geç kalmak
411
Deyim
queer one's own pitch
f.
içine etmek
412
Deyim
get one's own back
f.
intikam almak
413
Deyim
get one's own way
f.
istediği gibi at oynatmak
414
Deyim
die by one's own hand
f.
intihar etmek
415
Deyim
take one's own life
f.
intihar etmek
416
Deyim
get one's own back on someone
f.
intikamını almak
417
Deyim
get one's own back
f.
intikamını almak
418
Deyim
do something under one's own steam
f.
kendi yağı ile kavrulmak
419
Deyim
get one's own back on someone
f.
kuyruk acısını çıkartmak
420
Deyim
hoist with one's own petard
f.
kendi ipini çekmek
421
Deyim
be one's own worst enemy
f.
kendinin en büyük/kötü düşmanı olmak
422
Deyim
not know one's own strength
f.
kendi gücünü bilmemek
423
Deyim
chew one's own tobacco
f.
kendi işine bakmak
424
Deyim
be afraid of one's own shadow
f.
kendi gölgesinden bile korkmak
425
Deyim
work out for one's own salvation
f.
kendini kurtarmak
426
Deyim
be the architect of one's own fortune
f.
kendi kaderinin mimarı olmak
427
Deyim
make/earn one's (own) living
f.
kendi ekmeğini kazanmak
428
Deyim
pull oneself up by one's own bootstraps
f.
kendi yağıyla kavrulmak
429
Deyim
play one's own game
f.
kendi işini yapmak
430
Deyim
earn one's own living
f.
kendi ekmeğini kazanmak
431
Deyim
carry one's own weight
f.
kendi üzerine düşeni yapmak
432
Deyim
stand on one's own two feet
f.
kendi ayakları üzerinde durmak
433
Deyim
become one's own worst enemy
f.
kendinin en büyük/kötü düşmanı olmak
434
Deyim
die by one's own hand
f.
kendini öldürmek
435
Deyim
pay someone back in one’s own coin
f.
kendi silahıyla vurmak
436
Deyim
pay someone back in one’s own coin
f.
misilleme yapmak
437
Deyim
stand on one's own feet
f.
kimseye bağımlı olmamak
438
Deyim
leave one to one's own devices
f.
kendi haline bırakmak
439
Deyim
strike out on one's own
f.
kendi başına devam etmek
440
Deyim
pull one's own weight
f.
kendi üzerine düşeni yapmak
441
Deyim
be the architect of one's own destiny
f.
kendi kaderinin mimarı olmak
442
Deyim
set out on one's own
f.
kendi yoluna gitmek
443
Deyim
use one's own head
f.
kendi kafasını kullanmak
444
Deyim
come into its (or one's) own
f.
ortaya çıkmak
445
Deyim
come into its (or one's) own
f.
kendini göstermek
446
Deyim
leave one to one's own devices
f.
kendi başına bırakmak
447
Deyim
pull oneself up by one's own bootstraps
f.
kendi çabalarıyla başarmak
448
Deyim
strike out on one's own
f.
kendi yoluna gitmek
449
Deyim
pay one's own way
f.
kendi seyahat parasını kendi ödemek
450
Deyim
make one's own way
f.
kendi yolunu çizmek
451
Deyim
keep one's own counsel
f.
ketum olmak
452
Deyim
stand on one's own feet
f.
kendi yağı ile kavrulmak
453
Deyim
get one's own back
f.
öcünü almak
454
Deyim
dig one's own grave
f.
kendi kuyusunu kendi kazmak
455
Deyim
become one's own worst enemy
f.
kendi kendine düşman olmak
456
Deyim
stand on one's own two feet
f.
kendi yağı ile kavrulmak
457
Deyim
be blown up by one's own bomb
f.
kendi sonunu hazırlamak
458
Deyim
blow one's own trumpet
f.
kendini göklere çıkarmak
459
Deyim
be one's own worst enemy
f.
kendi kendine düşman olmak
460
Deyim
set out on one's own
f.
kendi başına devam etmek
461
Deyim
have calluses from patting one's own back
f.
övüngen olmak
462
Deyim
stew in one's own juice
f.
kendi edip kendi bulmak
463
Deyim
look after one`s own interest
f.
kendi çıkarını düşünmek
464
Deyim
get one's own way
f.
nasıl bilirse öyle yapmak
465
Deyim
save one's own skin
f.
kendi postunu kurtarmak
466
Deyim
take one's own life
f.
kendi canına kıymak
467
Deyim
have a law unto one's own
f.
kafasına estiğini yapmak
468
Deyim
beat one's own game
f.
kendi işini yapmak
469
Deyim
leave one to one's own resources
f.
kendi başına bırakmak
470
Deyim
hoist with one's own petard
f.
kendi sonunu hazırlamak
471
Deyim
sign one's own death warrant
f.
kendi ölüm fermanını imzalamak
472
Deyim
blow one's own trumpet
f.
kendini övmek
473
Deyim
feather one's own nest
f.
küpünü doldurmak
474
Deyim
beat one's own game
f.
kendi oyununu oynamak
475
Deyim
put one's own house in order
f.
kendi sorunlarını kendi çözmek
476
Deyim
use one's own mind
f.
kendi aklını kullanmak
477
Deyim
line one's own pocket
f.
kendi cebini doldurmak
478
Deyim
set out on one's own
f.
kendi başına yola koyulmak/işe kalkışmak
479
Deyim
come into one's own
f.
kendini toparlamak
480
Deyim
earn one's own bread
f.
kendi hayatını kazanmak
481
Deyim
can't call one's soul one's own
f.
kendi isteklerini bir kenara bırakıp her zaman başkaları için uğraşmak
482
Deyim
love the sound of one's own voice
f.
konuşmayı çok sevmek
483
Deyim
earn one's own living
f.
kendi hayatını kazanmak
484
Deyim
find one's own level
f.
kendini bulmak
485
Deyim
blow one's own horn
f.
kendini övmek
486
Deyim
sign one's own death warrant
f.
ölüm fermanını imzalamak
487
Deyim
not able to call one's time one's own
f.
kafasını kaşıyacak vakti olmamak
488
Deyim
hoe one's own row
f.
kendi işine bakmak
489
Deyim
pull one's own weight
f.
kendi payına düşeni yapmak
490
Deyim
have calluses from patting one's own back
f.
kendini övmek
491
Deyim
earn one's own bread
f.
kendi ekmeğini kazanmak
492
Deyim
pull oneself up by one's own bootlaces
f.
kendi işini kendi görmek
493
Deyim
cut one's own throat
f.
kendi bindiği dalı kesmek
494
Deyim
stew in one's own juice
f.
kendi hatasının cezasını çekmek
495
Deyim
take one's own life
f.
kendini öldürmek
496
Deyim
stand on one's own (two) feet
f.
kendi işini kendi görmek
497
Deyim
paddle one's own canoe
f.
kendi ayakları üzerinde durmak
498
Deyim
dig one's own grave
f.
kendi mezarını kendi kazmak
499
Deyim
use one's own head
f.
kendi aklını kullanmak
500
Deyim
be one's own person
f.
kendi istediğini yapmak
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of one's own
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy