sorunlu - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

sorunlu



"sorunlu" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 13 sonuç

Türkçe İngilizce
General
sorunlu problem s.
sorunlu problematical s.
sorunlu troubled s.
sorunlu beleaguered s.
sorunlu turbulent s.
sorunlu rum s.
sorunlu streaked s.
Idioms
sorunlu a bit off s.
sorunlu a little off go to a bit s.
Computer
sorunlu failing s.
Automotive
sorunlu lemon s.
Slang
sorunlu clouded s.
sorunlu damaged s.

"sorunlu" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 63 sonuç

Türkçe İngilizce
General
sorunlu aileler problem families i.
sorunlu çocuklar problem children i.
vücuttaki sorunlu bölgeler problem areas in the body i.
sorunlu hastaları greyhound otobüs şirketiyle komşu eyalete göndererek onlardan kurtulma greyhound therapy i.
sorunlu ergen troubled teenager i.
ilk gösterimi sorunlu olan tiyatro oyununun tekrar oynanması takeover i.
sorunlu olma troubledness i.
sorunlu olay riddle i.
sorunlu durum riddle i.
sorunlu kimse riddle i.
sorunlu kimse pickle [uk] i.
psikolojik sorunlu olmak have psychological problems f.
sorunlu vücut postürlerini tespit etmek posture f.
sorunlu (olay/durum) problematic s.
zihinsel sorunlu dementate s.
aşırı sorunlu overtroubled s.
Phrasals
eksik/sorunlu yönleriyle yüzleşmek confront the demons f.
eksik/sorunlu yönleriyle yüzleşmek confront one's demons f.
Colloquial
sorunlu çocuk crazy mixed-up kid i.
sorunlu/sıkıntılı zamanlar bad times i.
(birinin/bir şeyin) sorunlu/sıkıntılı yanı the trouble with (someone or something) i.
sorunlu hayvan pebble [australia] i.
biraz sorunlu olmak be a bit off f.
biraz sorunlu olmak be a little off f.
sorunlu olmak be off f.
sorunlu rock yıldızı troubled rock star expr.
ile sorunlu in bad with expr.
(biriyle) sorunlu in bad with (one) expr.
Idioms
sorunlu iş kolu problem child i.
sorunlu ürün problem child i.
sorunlu dönem a torrid time i.
sorunlu bölge hot spot i.
sorunlu geçen süreç a torrid time i.
sorunlu olma chip on shoulder i.
acılı/zor/sorunlu olmak go hard for f.
sorunlu bir dönemde olmak have a rough patch f.
sorunlu bir dönem geçirmek have a rough patch f.
sorunlu/yetersiz kişileri veya grupları defetmek clean house f.
sorunlu/yetersiz politikalardan kurtulmak clean house f.
sorunlu/yetersiz kişileri veya grupları temizlemek clean house f.
sorunlu/yetersiz kişilerden veya gruplardan kurtulmak clean house f.
algılama sorunlu slow on the uptake expr.
algılama sorunlu slow on the draw expr.
çok sorunlu (şey) the devil's own expr.
Trade/Economic
sorunlu banka toxic bank i.
sorunlu varlıkları kurtarma programı troubled asset relief program (tarp) i.
sorunlu varlıkları kurtarma programı troubled asset relief program i.
sorunlu kredi non-performing loan i.
sorunlu krediler non-performing loans i.
Law
mahkeme emriyle (psikolojik sorunlu veya alkol/madde bağımlısı) hastanın rızası olmadan hastaneye yatırılması involuntary commitment i.
Politics
sorunlu banka bad bank i.
sorunlu varlıkları kurtarma programı the troubled asset relief program i.
sorunlu aktifler bad assets i.
sorunlu aktifler problem assets i.
Technical
sapma raporu (yolunda gitmeyen/zamanında yetişmeyen/yetişmeyecek sıkıntılı/problemli/sorunlu durumları bildiren rapor) exception report i.
Computer
sorunlu aygıtlar problem devices i.
Construction
pomba basıncı yardımıyla kuyu içindeki sorunlu alana çimento enjekte edilmesi squeeze cementing i.
pomba basıncı yardımıyla kuyu içindeki sorunlu alana çimento enjekte edilmesi squeeze job i.
pomba basıncı yardımıyla kuyu içindeki sorunlu alana çimento enjekte edilmesi remedial cementing i.
Slang
zorluk çıkaran sorunlu hasta gomer i.
sorunlu şey/durum motherfucker i.
sorunlu şey/durum mf (motherfucking) expr.
Modern Slang
sorunlu ruh hali aching soul i.