sudan - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

sudan



"sudan" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 7 sonuç

İngilizce Türkçe
General
sudan i. sudan
sudan i. sudan cumhuriyeti
Dyeing
sudan i. koyu griye çalan sarı
sudan i. bakır sarısı
sudan i. sudan boyası
sudan i. azo çözücülü boya
Botanic
sudan i. sudan otu

"sudan" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 13 sonuç

Türkçe İngilizce
General
sudan the sudan i.
sudan sudan i.
sudan sorry s.
sudan unsatisfactory s.
sudan unsatisfying s.
sudan slight s.
sudan sudanese s.
sudan watery s.
sudan flimsy s.
sudan thin s.
sudan aqueous s.
sudan sud kısalt.
Idioms
sudan not much chop [australia/canada] s.

"sudan" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
General
sudan çıkma emersion i.
güney sudan’da yaşayan etnik bir grup tacho i.
sudan daha ağır olup batma durumu negative buoyancy i.
batı sudan halkı wolof i.
sudan hafif olup su üstünde yüzme hali positive buoyancy i.
alkol ve sudan oluşan içki grog i.
sudan'da bir yerleşim yeri kodok i.
havadan sudan konuşma small talk i.
sudan'ın başkenti khartoum i.
sudan cumhuriyeti the sudan i.
sudan cumhuriyeti sudan i.
sudan bahane lame excuse i.
sudan cumhuriyetli sudanese i.
sudan ucuz şey bargain i.
sudan'da görülen şiddetli kum fırtınası haboob i.
mayalandırılmış bal ve sudan yapılan alkollü bir içki mead i.
sudan korkma hydrophobia i.
sudan ucuz fiyat bargain price i.
sudan korur ambalaj fluid-tight packing i.
sudan yararlanma water utilization i.
güney sudan south sudan i.
ucuz/sudan (mazeret) lame i.
havadan sudan muhabbet backchat i.
güney sudan'ın tepelerinde yaşayan halkların üyesi olan kimse nuba i.
havadan sudan konuşma trifling i.
havadan sudan sohbet twitter i.
havadan sudan konuşan kimse twitterer i.
hızlı veya havadan sudan konuşma yabber [australia] i.
(sudan ve komşusu bölgelerde) dikenli çalılarla korunan alan zareba i.
(sudan ve komşusu bölgelerde) dikenli çalılarla korunan alan zareeba i.
sudan arınmamış ham şeker melada i.
sudan arınmamış ham şeker melado i.
sudan sterlininin 1000'de 1'ine eşit olan bir birim millim i.
bir sudan sterlini değerindeki madeni para millim i.
sudan lirası millieme i.
bir pound'un 1000'de 1'ine eşit olan sudan para birimi millieme i.
batı orta sudan'da yaşayan bir halk mole i.
batı orta sudan'da yaşayan bir halkın üyesi mole i.
havadan sudan konuşma bytalk i.
sudan'da yaşayan etnik bir gruba mensup kimse dinka i.
alkollü likör, süt ve sodalı sudan oluşan bir içki puff i.
sudan para birimi sudanese monetary unit i.
sudan sterlini sudanese pound i.
sudan'ın para birimi sudanese pound i.
sudan geçirme synd [scotland] i.
sudan geçirme syne i.
elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak lead a comfortable life f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek clobber f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat somebody to a pulp f.
sudan çıkmış balığa dönmek be like a fish out of water f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek tan somebody's hide f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat the hell out of somebody f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek give somebody a good thrashing f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek whale the tar out of f.
sudan ceset çıkarmak pull a body out of the water f.
havadan sudan konuşmak speak sweet nothings f.
havadan sudan konuşmak chitchat f.
havadan sudan konuşmak chinwag f.
sudan sıçrayıp etrafı görmek spy-hop f.
havadan sudan konuşmak tinkle f.
(balıkçılıkta) oltaya gelen balığı sudan çıkarmak land f.
sudan atlamak prime f.
gölet veya çamurlu sudan yürüyerek geçmek plodge f.
kaynar sudan geçirmek scalder [dialect] [uk] f.
(kanca veya misina) sudan çekip çıkarmak snag f.
sudan geçmek squatter f.
sudan geçirmek synd [scotland] f.
sudan geçirmek syne f.
sudan meydana gelen aqueous s.
sudan dışarı high and dry s.
sudan ucuz very cheap s.
sudan cumhuriyeti'ne özgü sudanese s.
sudan´a özgü sudanese s.
sudan eskimiş waterworn s.
sudan ucuz dirt cheap s.
sudan aşınmış waterworn s.
sudan dillerine ait nilotic s.
toprak ve sudan ulaşan terraqueous s.
sudan ve karadan oluşan yer terraqueous s.
sudan geçen waterborne s.
havadan sudan trivial s.
sudan ucuz cheap as dirt s.
sudan ucuz dog cheap s.
sudan ucuz overcheap s.
tatlı sudan alınan freshwater s.
sudan'a ait sudanic s.
sudan'a özgü sudanic s.
sudan ile ilgili sudanic s.
havadan sudan randomly zf.
havadan sudan desultorily zf.
en sudan bir nedenle for two pins zf.
havadan sudan at random zf.
havadan sudan konuşarak triflingly zf.
havadan sudan konuşarak phatically zf.
Phrasals
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak beat (someone or something) into (something) f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak beat someone into something f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak beat into f.
birini eşek sudan gelinceye kadar dövmek lash at someone f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat someone into something f.
birini/bir şeyi sudan kepçeyle çıkartmak dredge someone or something f.
sudan geçirmek swill out f.
havadan sudan konuşmak/sohbet etmek chat up f.
(bitki) fazla sudan ölmek/çürümek/solmak dampen off f.
havadan sudan konuşmak jabber about (someone or something) f.
(sudan, çamurdan) yürüyerek geçmek wade across f.
(sudan, çamurdan) geçmek wade through (something) f.
Colloquial
eşek sudan gelinceye kadar the hell out of i.
sudan ucuz şey a steal i.
havadan sudan konuşma small talk i.
havadan sudan konuşma water cooler chat i.
havadan sudan konuşma water cooler talk i.
havadan sudan konuşma water cooler conversation i.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat up f.
havadan sudan konuşmak shoot the bull f.
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek knock the starch out of (one) f.
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek knock the stuffing out of (one) f.
havadan sudan konuşmak jabber f.
sudan ucuz for cheap s.
sudan ucuz tuppenny-ha'penny s.
sudan ucuza on the cheap expr.
sudan ucuz that's a steal expr.
sudan ucuz! it's a steal! expr.
Idioms
eşek sudan gelinceye kadar dövme a pasting i.
sudan bahane sorry excuse i.
sudan bahane lame excuse i.
sudan mazeret lame excuse i.
sudan bahane thin excuse i.
sudan çıkmış balık land fish i.
sudan çıkmış balık a fish out of water i.
eşek sudan gelinceye kadar dayak a nasty wallop i.
havadan sudan konuşma coffee talk i.
sudan çıkmış balık a fish out of the water i.
eşek sudan gelinceye kadar dövülmek have/get a nasty wallop f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat (one's) brains out f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat someone's brains out f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat (someone's) brains in f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak beat the hell out of somebody/something f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak knock the hell out of somebody/something f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak kick the hell out of somebody/something f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak knock the hell out of (one) f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak beat the bejesus out of (one) f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak beat the bejesus out of someone f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek bash (someone's) brains in f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat someone’s brains out f.
birisini eşek sudan gelinceye kadar dövmek knock the starch out of someone f.
birisini eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat the stuffing out of someone f.
birisini eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat the natural stuffing out of someone f.
birisini eşek sudan gelinceye kadar dövmek kick the natural stuffing out of someone f.
birisini eşek sudan gelinceye kadar dövmek kick the stuffing out of someone f.
birisini eşek sudan gelinceye kadar dövmek take the stuffing out of someone f.
birisini eşek sudan gelinceye kadar dövmek knock the stuffing out of someone f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat the shit out of someone f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek whale the tar out of someone f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat the pants off someone f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat the (living) daylights out of f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat someone a frazzle f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek knock the (living) daylights out of f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat the tar out of somebody f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek knock someone's block off f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat the socks off someone f.
havadan sudan şeyler konuşmak engage in small talk f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat the hell out of someone f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat the stuffing out of someone f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat the living daylights out of someone f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek knock the tar out of somebody f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat the tar out of someone f.
sudan ucuza almak buy something for a song f.
sudan çıkmış balığa dönmek feel like a fish out of water f.
(sudan dolayı) buruş buruş olmak be as wrinkled as a raisin f.
elini sıcak sudan soğuk suya sokturmamak be spoon-fed f.
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek knock the bejesus out of (someone) f.
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek whale the tar out of (one) f.
(birinin) elini sıcak sudan soğuk suya sokturmamak give (one) an easy ride f.
(birinin) sudan etkilenmemesini sağlamak leave (one) high and dry f.
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat (one) to a pulp f.
birini eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat someone to a pulp f.
birini eşek sudan gelinceye kadar dövmek smash someone to a pulp f.
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat (one) to within an inch of (one's) life f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat brains out f.
birini eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat someone to a pulp f.
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat the (living) daylights out of (one) f.
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat the hell out of (one) f.
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek beat the living daylights out of f.
birini eşek sudan gelinceye kadar dövmek/çok korkutmak beat the daylights out of somebody f.
birini eşek sudan gelinceye kadar dövmek/çok korkutmak scare the daylights out of somebody f.
birini eşek sudan gelinceye kadar dövmek/çok korkutmak beat the (living) daylights out of somebody f.
birini eşek sudan gelinceye kadar dövmek/çok korkutmak scare the (living) daylights out of somebody f.
birini/bir şeyi eşek sudan gelinceye kadar dövmek knock the bejeebers out of someone or something f.
sudan çıkmış balık fish out of water f.
sudan çıkmış balığa dönmüş kimse fish out of water f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek knock block off f.
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek knock seven bells out of (one) f.
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek knock the (living) daylights out of (one) f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek knock the bejeebers out of f.
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek knock the tar out of (someone) f.
sudan (bahane) sorry-ass s.
sudan ucuz threepenny s.
sudan ucuz sixpenny s.
sudan ucuz twopenny-halfpenny s.
sudan ucuz twopenny s.
sudan ucuz tuppeny s.
sudan ucuz cheap at twice the price [uk/australia] s.
sudan ucuz cheap at half the price s.
eşek sudan gelinceye kadar to a pulp zf.
eşek sudan gelinceye kadar until the cows come home expr.
havadan sudan konuşma small talk expr.
sudan ucuz as cheap as dirt expr.
sudan ucuz dirt cheap expr.
sudan çıkmış balık gibi like a fish out of water expr.
sudan çıkmış balık gibi olma like a fish out of water expr.
Speaking
bütün gün havadan sudan konuştuk we talked sweet nothings all day long expr.
havadan sudan of this and that expr.
sudan uzak durun! (suya girmeyin) stay out of the water! expr.
Trade/Economic
onluk sudan sterilini rial i.
sudan'ın eski temel para birimi dinar i.
bir mısır, lübnan, sudan ve suriye piastresine denk madeni para piaster i.
bir mısır, lübnan, sudan ve suriye piastresine denk madeni para piastre i.
güney sudan lirası pound i.
güney sudan pound'u pound i.
sudan sterlini pound i.
sudan dışarı çıkmak veya çekmek haul out f.
Politics
çad ve sudan'da yaşayan etnik bir grup tama i.
çin ve sudan’da yaşayan etnik bir grup bai i.
çad ve sudan'da yaşayan etnik bir grup sungor i.
çad ve sudan'da yaşayan etnik bir grup shuweihat i.
çad ve sudan'da yaşayan etnik bir grup maba i.
etiyopya ve sudan'da yaşayan etnik bir grup keiga i.
etiyopya ve sudan'da yaşayan etnik bir grup tirma i.
kenya ve sudan'da yaşayan etnik bir grup daasanach i.
kongo ve sudan'da yaşayan etnik bir grup tagbu i.
orta afirka ve sudan'da yaşayan etnik bir grup fertit i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup funj i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup mesakin i.
sudan ve çad'daki silahlı çeteler janjawiid i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup ishekiri i.
sudan ve orta afrika cumhuriyeti'nde yaşayan etnik bir grup kreish i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup logol i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup wetawit i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup tumma i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup fungor i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup mararit i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup molo i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup toposa i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup turum i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup moru i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup sherifi i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup shilluk i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup chollo i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup midob i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup shwai i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup rek i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup shaigiya i.
sudan ve çad'daki silahlı çeteler jingaweit i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup isekiri i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup kanga i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup mondari i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup karko i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup eliri i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup masalit i.
sudan ve çad'daki silahlı çeteler janjaweit i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup morokodo i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup batahin i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup temein i.
sudan cumhuriyeti republic of sudan i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup tingal i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup shita i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup dubasiyin i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup husseinat i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup rufaa i.
sudan sağlık bakanlığı sudan ministry of health i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup shatt i.
sudan ve çad'daki silahlı çeteler janjaweed i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup gawamaa i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup mundari i.
sudan ve çad'da yaşayan etnik bir grup kimr i.
sudan ve etiyopya'da yaşayan etnik bir grup bertha i.
sudan ve çad'daki silahlı çeteler janjawid i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup dinka i.
sudan ve çad'daki silahlı çeteler janjawed i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup thuri i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup mangaya i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup maalia i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup diling i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup tukam i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup kuku i.
sudan ve etiyopya'da yaşayan etnik bir grup berta i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup lopid i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup ndogo i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup bviri i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup ghulfan i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup kawahla i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup madi i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup bisharin i.
sudan ve çad'daki silahlı çeteler jinjaweed i.
sudan ve çad'da yaşayan etnik bir grup baggara i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup atwot i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup shaiqiyah i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup kadaru i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup hawawir i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup talodi i.
sudan ve etiyopya'da yaşayan etnik bir grup anuak i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup gaalin i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup tungur i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup fezara i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup jumjum i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup longarim i.
sudan'da yaşayan bir etnik grup gulud i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup tagale i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup lafofa i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup murle i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup loruka i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup didinga i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup kerarish i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup gimma i.
sudan ve kongo'da yaşayan etnik bir grup logo i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup narim i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup pari i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup shaikia i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup debri i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup lahawin i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup jekri i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup hedareb i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup frazaja i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup kineenawi i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup itsekiri i.
sudan ve çad'da yaşayan etnik bir grup fongoro i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup bari i.
sudan ve çad'daki silahlı çeteler janjiwid i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup kichepo i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup sillok i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup nyimang i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup gberi i.
sudan'da yaşayan etnik bir grup kababish i.
uganda ve sudan'da yaşayan etnik bir grup keliko i.
uganda ve sudan'da yaşayan etnik bir grup kaliko i.
Industry
sudan tuzu ayrıştırmak için kullanılan buharlaştırma teknesi grainer i.
konsantre kostik solüsyonları sudan arındıran kimya işçisi potman i.
Technical
çevresel sudan numune alma ve hazırlama environmental water sampling and handling i.
kaynatma tesislerinde sudan ve buhardan numune sampling of water and steam in boiler plants i.
petrol yağlarının ve sentetik akışkanların sudan ayrılma özellikleri water separability of petroleum oils and synthetic fluids i.
sudan suya water to water i.
sudan geçen hastalık water-borne disease i.
sudan geçme ve yüzme deneyi fording and flotation test i.
sudan geçen salgın hastalık water-borne epidemics i.
sudan faydalanma water utilization i.
sudan koruma water protection i.
portland çimentosu, kum ve sudan oluşan harç slush i.
sudan arınmış dehydrated s.
sudan aşınmış water worn s.
sudan arınmış drained s.
sudan koruyan water repellent s.
Textile
boya banyosuna eklenen ve boya çözeltisindeki rengi sudan ayrıştırıp kumaşa yönelten bileşen ya da sıvı electrolyte i.
sudan koruyan water-repellent s.
Construction
çimento, ince kum ve sudan yapılan bir harç thinset i.
çimento, ince kum ve sudan yapılan bir harç thinset mortar i.
çimento, ince kum ve sudan yapılan bir harç dryset mortar i.
çimento, ince kum ve sudan yapılan bir harç drybond mortar i.
çimento, ince kum ve sudan yapılan bir harç thinset cement f.
sudan korkan hydrophobic s.
Dyeing
sudan boyası sudan i.
Automotive
motorlu araçları çamur ve sudan korumaya yarayan kanat fender i.
sudan geçme wading i.
sudan geçmek ford f.
Aeronautic
deniz uçağının sudan kesilme hızı hump speed i.
sudan kesilme hızı hump speed i.
Marine
sudan etkilenmez vernik boat varnish i.
tersane veya marinalarda tekne ve gemilerin sudan çıkartılıp suya indirilebilecekleri suni eğim slip i.
gemiyi sudan çekmeye uygun taş döşeli plaj hard i.
henüz tatlı sudan denize göç etmiş olan genç salmon balığı smolt i.
kürekli botu sudan çıkarıp alabandadan alabandaya yerleştirmek boat f.
sudan dışarı high and-dry s.
Medical
insan vücudunun toprak, hava, ateş ve sudan yani dört elementten oluştuğunu varsayan ampirik bir sistem thomsonianism i.
sudan bulaşan salgın waterborne outbreak i.
sudan boyası sudan color i.
sudan kaynaklanan bulaşıcı bağırsak hastalığı cholera i.
sudan yoksun bırakma testi water deprivation test i.
sudan yoksun bırakma testi fluid deprivation test i.
Psychology
sudan anormal derecede korkan kimse aquaphobe i.
(özellikle boğulma endişesiyle= sudan aşırı korkma aquaphobia i.
sudan aşırı korkan aquaphobic s.
Gastronomy
zencefil şeker ve sudan yapılan 1 derece alkollü meşrubat ginger beer i.
konyak ve sudan yapılan güçlü bir içki mahogany i.
baharat, meyve gibi malzemelerle tatlandırılan yoğurt ve sudan yapılan bir içecek lassi i.
brendi ve sudan yapılan güçlü bir içki mahogany i.
Chemistry
alüminyum sülfat, karmin, amonyak ve sudan oluşan kırmızı bir sıvı alum carmine i.
alüminyum sülfat, kırmız ve sudan oluşan kırmızı bir sıvı alum cochineal i.
hematoksilin, alüminyum sülfat, alkol ve sudan oluşan bir sıvı alum hematoxylin i.
yağın suyu itme ve sudan kolayca ayrılabilme özelliği demulsibility i.
külü sudan geçirerek elde edilen tuzlar lixivial salts i.
fazla sudan arındırma dephlegmation i.
sudan arınmışlık dephlegmedness i.
sudan arıtma ile ilgili dephlegmatory s.
sudan arınmış anlamına gelen bir ön ek dehydro- ök.
sudan arınmış anlamına gelen bir ön ek dehydr- ök.
Biology
büyük oranda sudan oluşmuş bir kas dokusu hydrostat i.
Marine Biology
avustralya ve yeni zelanda'da görülen, sudan çıkarıldığında kırmızılaşan gri-pembe gövdeli balık red cod (physiculus bachus) i.
balığı tatlı sudan deniz suyuna alıştırma moltification i.
köpük oluşturarak sudan atık maddeleri toplayan bir çeşit filtre protein skimmer i.
sudan azot ve azotlu bileşiklerin çıkarılma süreci denitrification i.
tatlı sudan deniz suyuna alışmak adapt from freshwater to marine water i.
avustralya ve yeni zelanda'ya özgü, sudan çıkarıldığında kırmızılaşan gri-pembe gövdeli bir balık hoka [new zealand] i.
henüz tatlı sudan denize göç etmiş olan genç somon balığı smelt [uk] i.
Zoology
sudan çekirgesi desert locust i.
(kanatlı canlıya dönüşen larva) sudan çıkma hatch i.
(kanatlı canlıya dönüşen larva) sudan çıkmak hatch f.
Botanic
bitki hücre duvarını ozmos ile geçen sudan kaynaklanan basınç turgor pressure i.
sapsız organizmanın sudan uzakta büyümesi hydrotropism i.
sudan uzaklaşma eğilimi hydrotropism i.
sudan'a özgü bir sorgum cinsi federita i.
sudan'a özgü bir sorgum cinsi feterita i.
sudan'a özgü bir sorgum cinsi sorghum vulgare caudatum i.
sudan'a özgü bir süpürge darısı çeşidi feterita i.
sudan otu sudan i.
sudan otu sudan grass i.
Agriculture
sudan otu tohumu sudan grass seed i.
Fishery
balık gibi küçük deniz canlılarını sudan toplamak için kullanılan uzun saplı küçük ağ torba dip net i.
balık gibi küçük deniz canlılarını sudan toplamak için kullanılan uzun saplı küçük ağ torba dip-net i.
Social Sciences
doğu sudan'da tarım ve metal işçiliğiyle uğraşan bir halk bongo i.
doğu sudan'da tarım ve metal işçiliğiyle uğraşan bir halka mensup kimse bongo i.
doğu sudan'da tarım ve metal işçiliğiyle uğraşan bir halk dor i.
batı-orta sudan'da yaşayan bir halk mossi i.
batı-orta sudan'da yaşayan bir halkın üyesi mossi i.
orta sudan’da çad gölü’nün güneyinde yaşayan bir halk musgu i.
orta sudan’da çad gölü’nün güneyinde yaşayan bir halkın üyesi musgu i.
Linguistics
güney sudan'ın tepelerinde yaşayan halkların konuştuğu dil nuba i.
sudan'da konuşulan nil-sahra dilleri nubian i.
sudan'da konuşulan nil-sahra dilleri nuba i.
sudan'da konuşulan bir lehçe kordofanian i.
moru halkının konuştuğu bir orta sudan dili moru i.
orta sudan’da çad gölü’nün güneyinde yaşayan musgu halkının konuştuğu dil musgu i.
sudan'da yaşayan etnik bir grubun konuştuğu dil dinka i.
sudan'da yaşayan etnik bir halkın konuştuğu nilotik dil shilluk i.
sudan dilleri sudanic i.
sudan bölgesinde konuşulan diller sudanic i.
sudan dillerine ait veya ilgili sudanic s.
sudan dillerine özgü sudanic s.
sudan bölgesinde konuşulan dillere ait veya ilgili sudanic s.
sudan bölgesinde konuşulan dillere özgü sudanic s.
History
günümüzde sudan'ın yer aldığı coğrafyada bulunan ve nil nehri yakınlarındaki antik nübye kenti napata i.
mısır ve kuzey sudan bölgesinde antik bir krallık nubia i.
Environment
konik şekilli ince ağ ile sudan alınan örnek tow i.
kirli toprak ve sudan ağır metalleri ayırmak için bitkilerin kullanılması phytoremediation i.
Geography
mısır'ın güneydoğusunda ve sudan'ın kuzeyinde yer alan bir göl nasser lake i.
sudan'ın batısında bir şehir darfur i.
yeryüzünün okyanuslar, göller ve ırmaklar gibi sudan oluşan bölümü hydrospher i.
sudan'ın eski adı anglo-egyptian sudan i.
güney sudan'da bir nehir bahr el ghazal i.
güney sudan'da bir nehir bahr el jebel i.
sudan'ın doğusunda bir şehir kassala i.
mavi nil nehri üzerinde bir sudan şehri khartoum north i.
sudan'da bir kasaba atbara i.
sudan'ın merkezinde bir şehir el obeid i.
sudan'ın merkezinde bir şehir al-ubayyid i.
sudan'ın başkenti capital of sudan i.
güney sudan'ın başkenti juba i.
sudan'da bir şehir wad medani i.
kuzey sudan'da nil nehri kıyısında yer alan bir antik kent meroë i.
kuzey sudan'da nil nehri kıyısında yer alan bir antik kent merowe i.
mısır, sudan ve zanzibar'ın korumasında olan il mudirieh i.
mısır, sudan ve zanzibar'ın korumasında olan il mudiria i.
sudan'da bir bölge gezira i.
sudan'da bir bölge al jazirah i.
sudan'da bir bölge el gezira i.
sudan'da bir şehir omdurman i.
sudan'ın kuzeyinde bir şehir dongola i.
güneydoğu sudan'da bir bölge sennar i.
güneydoğu sudan'da bir bölge sennaar i.
fransız sudan french sudan i.
güney sudan'da bir bataklık bölgesi sudd i.
tuzsuz sudan oluşan freshwater s.
Geology
kalsiyum sülfat ve sudan oluşan mineral veya kaya gypse i.
Military
derin sudan geçme kabiliyeti wading crossing i.
derin sudan geçebilme deep fording i.
derin sudan geçme kabiliyeti deep fording capability i.
sığ sudan geçme kabiliyeti shallow fording capability i.
sudan geçme yüksekliği wading depth i.
sudan geçiş derinliği fording depth i.
(askeri kuvvette) sudan veya havadan ilerlemesi için oluşturulmuş alt bölüm serial i.
Sport
yüzmede kolun sudan çıkarılıp omuz hizasının üzerinden öne doğru uzatılması şeklinde atılan (kulaç) overarm s.
Archaic
alkol ve sudan oluşan içki rumbo i.
(damıtma yoluyla) fazla sudan arındırmak dephlegmate f.
külü sudan geçirerek elde edilen lixivious s.
Slang
havadan sudan sohbet eden kimse rapper i.
hapishanede hindistancevizi ve sudan yapılan bir içki idiot juice i.
sudan ucuz şey bargoon [canada] i.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak beat the bejesus out of (one) f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak beat the bejesus out of someone f.
havadan sudan konuşmak fan the breeze f.
havadan sudan konuşmak chew the fat f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek murk (also mirk) f.
havadan sudan konuşmak bat the breeze f.
havadan sudan konuşmak shoot the breeze f.
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek knock the shit out of (one) f.
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek lick the stuffing out of (one) f.
eşek sudan gelinceye kadar dövmek lick the stuffing out of f.
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek kick the shit out of (one) f.
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek kick the shit out of someone f.
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek knock the shit out of someone f.
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek kick the stuffing out of (one) f.
birini eşek sudan gelinceye kadar dövmek molly whop someone f.