vains - Türkçe İngilizce Sözlük

vains

"vains" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 25 sonuç

İngilizce Türkçe
Yaygın Kullanım
vain s. faydasız
A vain attempt.
Faydasız bir girişim.

More Sentences
vain s. nafile
He reached up in a vain effort to change the bulb.
Ampulü değiştirmek için nafile bir çabayla yukarı uzandı.

More Sentences
vain s. beyhude
Genel
vain s. kibirli
He is very vain about his good looks.
Yakışıklılığı konusunda çok kibirlidir.

More Sentences
vain s. kendini beğenmiş
I think Tom is vain.
Tom'un kendini beğenmiş olduğunu düşünüyorum.

More Sentences
vain s. gösterişçi
vain s. abes
vain s. kuru
vain s. verimsiz
vain s. neticesiz
vain s. anlamsız
vain s. sonuçsuz
vain s. mağrur
vain s. ham
vain s. değersiz
vain s. gururlu
vain s. kendi görünüşünü çok beğenen
vain s. hükümsüz
vain s. kıymetsiz
vain s. boş
vain s. yararsız
vain s. aptalca
vain s. ahmakça
vain s. budalaca
Eski Kullanım
vain s. saçma

"vains" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 53 sonuç

İngilizce Türkçe
Yaygın Kullanım
in vain zf. boşuna
All efforts on our part towards human rights have to date been in vain.
İnsan haklarına yönelik tüm çabalarımız bugüne kadar boşa gitmiştir.

More Sentences
in vain zf. boşu boşuna
You didn't die in vain.
Boşu boşuna ölmedin.

More Sentences
in vain zf. beyhude
Genel
wait in vain f. boşuna beklemek
Tom is waiting in vain.
Tom boşuna bekliyor.

More Sentences
wait in vain f. haybeye beklemek
Tom waited in vain.
Tom haybeye bekledi.

More Sentences
wait in vain f. boş yere beklemek
Tom waited in vain.
Tom boş yere bekledi.

More Sentences
in vain zf. nafile
All sorts of dates have been considered, but in vain.
Her türlü tarih düşünüldü ama nafile.

More Sentences
in vain zf. boş yere
He tried to make his wife happy, but in vain.
Karısını mutlu etmeye çalıştı fakat boş yere.

More Sentences
vain hope i. boş umut
vain promise i. boş söz
vain hope i. boş beklenti
vain [obsolete] i. gösteriş
vain [obsolete] i. kibir
vain [obsolete] i. beyhudelik
ruin oneself in vain f. kendini boş yere harap etmek
die in vain f. güme gitmek
talk in vain f. çene yormak
wait in vain f. ayazlamak
die in vain f. pisi pisine ölmek
waste time in vain f. boşa zaman harcamak
waste time in vain f. gereksiz yere zaman harcamak
take the name of god in vain f. allah'ın adını boş yere ağzına almak
take the name of god in vain f. tanrıya saygısızlık/hakaret etmek
keep someone busy in vain f. birini boşuna oyalamak
cry in vain f. boşu boşuna ağlamak
render vain f. boşa harcamak
render vain f. geçersiz kılmak
vain about s. … ile çok övünen
vain of s. ile böbürlenen
vain of s. … ile çok övünen
in vain zf. nafile yere
in vain zf. kuru kuruya
in vain zf. pisi pisine
in vain zf. saygısızca
in vain zf. haybeye
Deyim
vain hope i. boş hayal
vain hope i. boş ümit
vain hope i. boş umut
richard of york gave battle in vain i. baş harflerinden ingilizce olarak gökkuşağının renklerini (red, orange, yellow, green, blue, indigo, violet) hatırlayabilmek için uydurulmuş bir anımsatıcı cümle
take somebody's name in vain f. birisinin arkasından konuşmak
take somebody's name in vain f. (ortamda olmayan) birisinin adını (özellikle eleştirerek) anmak
take the name of god in vain f. tanrı'nın adını küfür ile ağzına almak
take a name in vain f. birisinin arkasından kötü konuşmak
as vain as a peacock expr. burnu havada
as vain as a peacock expr. kibirli
as vain as a peacock expr. ekin iti gibi kendini beğenmiş
vain as a peacock expr. çok gururlu
Konuşma
died in vain expr. pisi pisine öldü
died in vain expr. pisi pisine gitti
in vain expr. boşuna mı
these boys are dying in vain expr. bu çocuklar boşuna ölüyor
Botanik
red vain i. kırmızı damar
Argo
in vain expr. boku bokuna