cover - Türkçe İngilizce Sözlük

cover

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"cover" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 143 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
cover i. kılıf
Tom put a cover over his car.
Tom arabasının üstüne bir kılıf koydu.

More Sentences
cover i. örtü
The burden of karma must come down on humankind in the form of the cover of darkness.
Karmanın yükü insanlığın üzerine karanlık bir örtü şeklinde inmelidir.

More Sentences
cover i. kapak
Tom wrote his name on the cover of his notebook.
Tom defterinin kapağına adını yazdı.

More Sentences
cover f. örtmek
Cover your head when you are in the sun.
Güneşteyken başınızı örtün.

More Sentences
cover f. kaplamak
However, mountains, as we know, cover 30% of the Community's territory.
Bununla birlikte, bildiğimiz gibi dağlar Topluluk topraklarının %30'unu kaplamaktadır.

More Sentences
General
cover i. sığınak
Run for cover.
Sığınacak yer ara.

More Sentences
cover i. kapak
There were some ink stains on the cover of that book.
O kitabın kapağında bazı mürekkep lekeleri vardı.

More Sentences
cover i. siper
Run for cover.
Siper alın.

More Sentences
cover f. gizlemek
She laughed to cover her fear.
O, korkusunu gizlemek için güldü.

More Sentences
cover f. katetmek
How much distance have we covered so far?
Şimdiye kadar ne kadar mesafe katettik?

More Sentences
cover f. saklamak
Tom covered his smile.
Tom gülümsemesini sakladı.

More Sentences
cover f. almak
This is a quite extraordinary piece of news that was not reported in Europe, but has been covered in the American press.
Bu, Avrupa'da haber yapılmayan ancak Amerikan basınında yer alan oldukça sıra dışı bir haberdir.

More Sentences
cover f. içermek
The warranty doesn't cover normal wear and tear.
Garanti normal aşınma ve yıpranmayı içermemektedir.

More Sentences
cover f. kapsamak
But this is covered by the normal procedure for accessing additional money.
Ancak bu, ek paraya erişim için normal prosedür kapsamındadır.

More Sentences
cover f. (masraf vb) karşılamak
Is that something insurers will be happy to cover?
Bu sigortacıların karşılamaktan mutlu olacakları bir şey mi?

More Sentences
cover f. korumak
They could probably then cover themselves against flight cancellations.
Böylece muhtemelen uçuş iptallerine karşı kendilerini koruyabilirler.

More Sentences
cover f. kaplamak
However, mountains, as we know, cover 30% of the Community's territory.
Ancak, bildiğimiz gibi dağlar Topluluk topraklarının %30'unu kaplamaktadır.

More Sentences
cover f. üzerini örtmek
It was as if all the clouds had come down from the sky and covered the village.
Sanki bütün bulutlar gökten inmiş ve köyün üzerini örtmüştü.

More Sentences
cover f. kapamak
His hair almost covered his whole face.
Onun saçı neredeyse tüm yüzünü kapadı.

More Sentences
cover f. örtmek
After the Arab Spring came the winter, but the snow hasn't covered the ruins.
Arap Baharı'ndan sonra kış geldi ama kar yıkıntıları örtmedi.

More Sentences
Trade/Economic
cover i. teminat
Their current home insurer is not allowed to provide that cover.
Şu anki ev sigortacılarının bu teminatı vermesine izin verilmiyor.

More Sentences
Law
cover i. teminat
Their current home insurer is not allowed to provide that cover.
Mevcut ev sigortacılarının bu teminatı sağlamasına izin verilmez.

More Sentences
Insurance
cover i. teminat
My final point concerns third party liability cover for war and terrorism.
Değinmek istediğim son nokta ise savaş ve terörizm için üçüncü taraf sorumluluk teminatı ile ilgilidir.

More Sentences
Technical
cover i. örtü
We advanced under cover of darkness.
Karanlığın örtüsü altında ilerledik.

More Sentences
cover f. kaplamak
This form often covers large sections of the body at once.
Bu form genellikle vücudun büyük bölümünü bir kerede kaplar.

More Sentences
cover f. kapamak
He covered his face with the handkerchief and cried as well!
O, yüzünü bir mendille kapadı ve ağladı da!

More Sentences
cover f. örtmek
Tom covered his head with his blanket.
Tom başını battaniyesiyle örttü.

More Sentences
Computer
cover i. kapak
Tom wrote his name on the cover of his new diary.
Tom yeni günlüğünün kapağına kendi adını yazdı.

More Sentences
Automotive
cover i. örtü
He put a cover over his car.
O, arabasının üzerine bir örtü koydu.

More Sentences
Wagering
cover f. kapatmak
I hate it when people yawn without covering their mouths.
İnsanlar ağzını kapatmadan esnediğinde gıcık oluyorum.

More Sentences
General
cover i. paravana
cover i. zarf
cover i. perde
cover i. paket
cover i. barınak
cover i. kaplık
cover i. av yeri
cover i. bahane
cover i. gömlek
cover i. maske
cover i. kabuk
cover i. mahfaza
cover i. cilt
cover i. kuver
cover i. kap
cover i. sofra takımı
cover i. karşılık
cover i. baskı çıtası
cover i. gövde
cover i. sigorta
cover i. tampon kovanı
cover i. kitap kabı
cover i. kın
cover i. yeniden yorumlanarak seslendirilmiş şarkı
cover i. kamufle aracı
cover i. paravan
cover i. kumaş tüyü
cover i. oyun
cover i. numara
cover i. yalandan yapma
cover i. yedek kimse
cover f. izleyerek hakkında bilgi vermek (bir olayı)
cover f. bitirmek
cover f. sarmak
cover f. karşı ateşe karşı korumak
cover f. tamamlamak (belirli bir miktarı)
cover f. ateş ederek başkasını korumak
cover f. yetmek
cover f. başka birine ateş ederek birini korumak
cover f. üzerini kapatmak
cover f. bastırmak
cover f. istila etmek
cover f. ateşle korumak
cover f. katetmek (yolu)
cover f. kılıf geçirmek
cover f. sigorta etmek
cover f. bütünüyle kaplayacak bir şekilde sürmek
cover f. yazmak
cover f. gözetim altında tutmak (bir yeri)
cover f. tefriş etmek
cover f. sigortalamak
cover f. ödemeye yetmek (bir masrafı)
cover f. bir şarkıyı yeniden yorumlayarak seslendirmek
cover f. üstünü kapatmak
cover f. tavlada birden fazla taşla kapatarak puan almak
cover f. yükselerek altında bırakmak
cover f. (at, dişisiyle) çiftleşmek
cover f. (birini bir duyguyla) adeta kaplamak
cover f. (bir yerde) bulunmak
cover f. (bir yerde) yaşamak
cover f. (bir yerden) gezgin olarak geçmek
cover f. gezgin olarak ziyaret etmek
cover f. şapkasız dikildikten sonra şapkasını geri takmak
Colloquial
cover f. orada olmayan birinin yerine geçmek
Trade/Economic
cover i. karşılık
cover i. kuvertür
cover f. (bir yeri) ticari faaliyet açısından kapsamak
cover f. (önceden yapılmış karşılıksız satış için) mal alarak teslimatı telafi etmek
cover f. sözleşmesi önceden yapılmış bir satışa konu olan ürünü tedarik için alım yapmak
Law
cover i. karşılık
cover i. kuvertür
Insurance
cover i. kuvertür
cover i. sigorta
cover f. riske veya kayba karşı sigortalamak
Media
cover f. (haber) rapor yayımlamak
Technical
cover i. kaplama
cover i. mahfaza
cover i. muhafaza
cover i. paspayı
cover i. supap kapağı
cover i. üst kapak
cover i. portatif çatıyla örtülü geniş ve sığ tuz düzlüğü
cover f. giydirmek
Gastronomy
cover i. kuver ücreti
Math
cover i. kapsayan küme
Biology
cover i. yeri örterek erozyonu geciktiren bitkiler ve kalıntıları
Zoology
cover i. (özellikle av hayvanlarının) doğal sığınma yeri
cover i. (bitki örtüsü, kayalık) vahşi hayvanlar için doğal sığınak ve koruma sağlayan faktörler
cover i. (at, hayvan) çiftleşme
cover i. at nalının tam genişliği
cover f. kuluçkaya yatmak
cover f. (kuş veya memeli) tüy döktükten sonra tekrar tüyle kaplanmak
Botanic
cover i. bitki örtüsü
Meteorology
cover i. gökyüzünün tamamen bulutlarla kaplanması
cover i. gökyüzünün bulutla kaplanma derecesi
Geology
cover i. mıcır
cover i. çökelti üzerindeki örtü veya örtü kayaç
Military
cover i. uçağın askeri operasyonda taktik desteği olarak sağladığı koruma
cover i. asıl hedefi gizlemeye yönelik manevralar
cover f. nişan almak
Hunting
cover i. arkasından atış yapılan koruyucu
cover i. sütre
Sport
cover i. krikette bir pozisyon
cover i. (özellikle kayak için) kar
cover f. rakibe savunma yapmak
cover f. (beyzbolda) atış yakalayacak şekilde konum almak
cover f. savunma yapmak
Card
cover f. (öncekinden sonra) daha yüksek bir kart oynamak
cover f. (bir önceki karttan daha yüksek olmak
cover f. düşük bir kartın üstüne daha yüksek kart oynamak
Wagering
cover f. (iddia, bahis) koşullarını kabul etmek
Music
cover i. bestenin yeniden yorumlanmış versiyonu
Cinema
cover f. (aktörü, sahne eşyasını) seyirci ve kameraların görmesini engellemek

"cover" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
cover up f. örtmek
Cover up the injured man with this blanket.
Yaralı adamı bu battaniyeyle örtün.

More Sentences
General
manhole cover i. rögar kapağı
Tom was injured by a manhole cover explosion.
Tom bir rögar kapağı patlaması sonucu yaralandı.

More Sentences
snow cover i. kar örtüsü
We know that the snow cover in the northern hemisphere has decreased by 10% since the end of the 1960s.
Kuzey yarımküredeki kar örtüsünün 1960'ların sonundan bu yana %10 oranında azaldığını biliyoruz.

More Sentences
cover page i. kapak sayfası
Well, that is a nice cover page.
Bu güzel bir kapak sayfası.

More Sentences
cover-up i. örtbas
That is when secrecy and cover-up begin.
İşte o zaman gizlilik ve örtbas başlıyor.

More Sentences
magazine cover i. dergi kapağı
Tom is making magazine covers.
Tom dergi kapakları yapıyordu.

More Sentences
cover of magazine i. dergi kapağı
Some women really want to look like those girls on the covers of magazines.
Bazı kadınlar gerçekten dergilerin kapaklarındaki kızlara benzemek istiyor.

More Sentences
magazine cover i. dergi kapağı
Tom is making magazine covers.
Tom dergi kapakları yapıyor.

More Sentences
cover-up i. örtbas etme
The government's cover-up of the scandal only fueled public outrage.
Hükümetin skandalı örtbas etme girişimi, halkın öfkesini daha da arttırdı.

More Sentences
cover for f. işine bakmak (geçici olarak başkasının)
Tom had to cover for Mary.
Tom Mary'nin yerine işe bakmak zorunda kaldı.

More Sentences
cover up f. örtbas etmek
He tells a new lie to cover up those that came before.
Öncekileri örtbas etmek için yeni bir yalan söylüyor.

More Sentences
cover up f. gizlemek
She covered up her disappointment with a smile.
O, bir gülümseme ile hayal kırıklığını gizledi.

More Sentences
take cover f. saklanmak
Tom took cover behind a dumpster.
Tom bir çöp konteynerinin arkasına saklandı.

More Sentences
cover the expense f. masrafını karşılamak
Ten thousand yen will not cover the expenses.
On bin yen masrafları karşılamaz.

More Sentences
cover the expenses f. giderleri karşılamak
Ten thousand yen will not cover the expenses.
On bin yen giderleri karşılamaz.

More Sentences
cover up f. örtbas etmeye çalışmak
Dan tried to cover up his crime.
Dan, suçunu örtbas etmeye çalıştı.

More Sentences
take cover f. siper almak
Take cover!
Siper al!

More Sentences
cover up f. örtbas etmeye çalışmak
Dan tried to cover up his crime.
Dan suçunu örtbas etmeye çalıştı.

More Sentences
Insurance
insurance cover i. sigorta teminatı
It is frequently difficult for temporary residents to obtain local insurance cover at a reasonable price.
Geçici ikamet edenler için makul bir fiyata yerel sigorta teminatı almak genellikle zordur.

More Sentences
General
sickness cover i. hastalık sigortası
cover story i. kapak konusu hikayesi
stone cover i. kapaklık
cover letter i. üst yazı
provisional cover i. geçici teminat
cover letter i. açıklayıcı mektup
die for printing a book cover i. baskı kalıbı
cover subject i. kapak konusu
forward s cover i. kur sigortası
cover cap i. kapatma kapağı
plant cover i. bitki örtüsü
dust cover i. ceket
cover valve i. kapak supabı
gill cover i. solungaç koruyucu kemik
cover girl i. kapak kızı
dust cover i. şömiz
cover charge i. servis ücreti
dust cover i. kitap kabı
cover screw i. kapak vidası
dust cover i. toz örtüsü
cash cover i. karşılık
dust cover i. toz kapağı
warranty cover i. garanti kapsamı
car cover i. araba örtüsü
single duvet cover set i. tek kişilik nevresim takımı
double duvet cover set i. çift kişilik nevresim takımı
single duvet cover i. tek kişilik nevresim
double duvet cover i. çift kişilik nevresim
pallet cover restraining strap i. kapak açık tutma tertibatı
album cover i. albüm kapağı
slip cover i. mobilya kumaşı
slip cover i. mobilya örtüsü
breakdown cover i. yol yardım hizmetleri
couchette cover i. yatak çarşafı
cover crop i. örtü bitkisi
cover molding i. pasa
cover crop i. koruyucu bitki
cover crop i. toprak koruma bitkisi
cover crop i. (erkek kümes hayvanında) ibik
drainage cover i. drenaj kapağı
air-cover i. havadan koruma
cover-up i. gizleme
cover-up i. örtme
cover-up i. saklama
soft-cover i. karton kapaklı (kitap)
gully cover i. baca kapağı
outer cover i. dış örtü
cover stock i. kartvizit yapımında kullanılan kalın bir kağıt
vegetal cover i. bitkisel örtü
tent cover i. çadır örtüsü
bed cover i. yatak örtüsü
toilet seat cover i. klozet kapağı
toilet cover i. klozet kapağı
dust cover i. kitap kılıfı
cover letter i. ön yazı
notebook cover i. defter kabı
calendar cover i. takvim kapağı
record cover i. albüm kapağı
toilet seat cover i. klozet kapağı kağıdı
toilet seat cover i. klozet kapağı örtüsü
shoe cover i. galoş
shoe cover i. ayakkabı kılıfı
air cover i. hava koruması
air cover i. uçak koruması
aluminum cover i. alüminyum kapak
book cover i. kitap kapağı
land cover i. dünya yüzeyindeki fiziksel madde
loose cover i. kanepe kılıfı
loose cover i. koltuk kılıfı
cover story i. kapak konusu
beard cover i. sakal maskesi
wooden cover i. ahşap kapak
wood cover i. ahşap kapak
cd cover i. cd kapağı
cd cover design i. cd kapağı tasarımı
mattress cover i. yatak örtüsü
mattress cover i. yatak koruyucu örtü
cover image i. kapak resmi
table cover i. masa örtüsü
cover letter i. kapak mektubu
cover photo i. kapak fotoğrafı
phone cover i. telefon kılıfı
bed-cover i. yatak örtüsü
drain cover i. kanalizasyon kapağı
cover boy i. dergiye kapak olan erkek
cover-shame [obsolete] i. utancı örten şey
cover-shoulder i. gana'da giyilen bir tür bluz
cover-up i. işin üstünü örtmeye yarayan bahane
cover-up i. örtbas etme aracı
cover-up i. bol giysi
black cover i. siyah kapak
first day cover i. iptal mühürlü gönderi
first day cover i. mührün düzenlendiği tarihte damgalanmış iptal mühürlü zarf
stampless cover i. pulsuz zarf
stampless cover i. posta pulu henüz kullanılmıyorken gönderilmiş zarf
cover with f. ile kapatmak
take cover f. gizlenmeye çalışmak
cover up one's deficiency f. eksikliğini gidermek
cover ground f. belirli bir konu hakkında bilgi vermek
break cover f. gizlendiği yerden çıkmak
cover with f. bulamak
cover with plaster of paris f. alçılamak
cover in f. doldurmak
cover ground f. hızlı gitmek
take cover f. sığınmak
cover up f. kapamak
cover with grass f. çimlendirmek
read from cover to cover f. baştan başa okumak
cover in f. kapamak
cover up f. bürümek
cover up f. idare etmek
cover ground f. yol katetmek
cover for f. geçici olarak başkasının işine bakmak
cover with f. ile örtmek
cover expenses f. masrafı karşılamak
cover expenses f. masrafları karşılamak
cover with lead f. kurşunlamak
cover up one's fraud f. açığını örtmek
cover oneself f. saklanmak
cover with ashes f. küllemek
cover up f. kılıfına uydurmak
take cover f. gizlenmek
cover oneself f. örtünmek
cover the expectations f. beklentileri karşılamak
run for cover f. içinden çıkılmaz durumlara düşmekten kaçmak
run for cover f. güvenli bir yere kaçmak (kurşunlardan)
run for cover f. zor duruma düşmekten korunmaya çalışmak
cover the damage f. hasarı karşılamak
cover expenses f. masraf karşılamak
cover the expectations f. beklentiye cevap vermek
cover a hole f. delik kapatmak
cover the needs f. ihtiyaçları gidermek
cover the demand f. talep karşılamak
cover a ground f. mesafe katetmek
cover a distance f. mesafe katetmek
cover a distance f. mesafe almak
cover a ground f. mesafe almak
cover one's track f. izini kaybettirmek
(please) see the back cover for further details f. detayları öğrenmek için lütfen arka kapağa bakın
(please) see the back cover for details f. detayları öğrenmek için lütfen arka kapağa bakın
(please) see the back cover for additional details f. detayları öğrenmek için lütfen arka kapağa bakın
cover the expenses f. masrafları üstlenmek
re-cover f. döşemesini yenilemek
re-cover f. yeniden döşemek
re-cover f. tekrar kapatmak
cover against f. sigortalı olmak
cover up f. ört bas etmek (hatasını)
cover a distance f. mesafe kat etmek
cover a distance f. yol kat etmek
cover expenses f. masrafı üstlenmek
cover one's head f. başını kapatmak
cover one's head f. başını örtmek
cover expenses f. masraf üstlenmek
cover the fee f. ücreti karşılamak
cover the charge f. ücreti karşılamak
spread the cover f. örtü örtmek
spread the cover f. örtü sermek
spread the cover f. örtü yaymak
cover up with white-out f. daksille silmek
cover the medical costs f. tedavi masraflarını karşılamak
cover one's head f. türban/başörtüsü takmak
cover the loss f. zararı kapatmak
cover up a crime f. suç örtmek/gizlemek
keep under cover f. hasır altında tutmak
cover a notebook f. defter kaplamak
cover it with chocolate f. çikolatayla kaplamak
book cover design f. kitap kapak tasarımı
book cover design f. kitap kapağı tasarımı
cover the loss f. zarar karşılamak
cover the loss f. zararı karşılamak
cover the expenses f. harcamaları karşılamak
pull the cover f. örtüyü çekmek
read from cover to cover f. hatmetmek
cover the debt f. borcu kapamak
(a newspaper) to cover f. konu etmek
break cover f. (oyuna) saklanılan yerden başlamak
draw a cover f. masa oyununun kapağını temizlemek
cover the ground f. yeri örtmek
cover the ground f. yeri sarmak
cover the ground f. yeri kaplamak
cover a ground f. mesafe almak
cover a distance f. mesafe almak
cover with fire f. ateş ederek korumak
cover [obsolete] f. yemek için masayı kurmak
cover up f. tamamen örtmek
get cover f. saklanmak
under cover s. gizli
under cover of s. perdesi altında
under cover of s. himayesinde
under cover s. sığınmış
under cover of s. kisvesi altında
under cover of s. in himayesinde
under cover of s. -den istifade ederek
under cover s. gizlenmiş
on cover s. (posta pulu) koleksiyonerlerce zarf üstünde saklanan
soft-cover s. karton kapaklı
soft-cover s. ciltsiz
under cover zf. zarf içinde
from cover to cover zf. başından sonuna kadar
under separate cover zf. ayrı olarak
under separate cover zf. ayrı bir zarfta
under cover of friendship zf. arkadaşlık kisvesi altında
under cover of zf. bahanesiyle kisvesi altında
under cover of zf. bahanesiyle
Phrasals
cover into f. aktarmak
cover into f. devretmek
cover into f. yönetimine vermek
cover into f. belirli bir sistem içine sokmak
cover someone or something against something f. birini ya da bir şeyi korumak
cover someone or something against something f. '-e karşı birini ya da bir şeyi koruma altına almak
cover someone or something against something f. belli bir sorun ya da durum karşısında güvence sağlamak
cover someone or something against something f. (sigorta gibi) bir şeyi kapsamak
cover for (someone or something) f. (birisini) idare etmek
cover for (someone or something) f. (birisini) korumak
cover for (someone or something) f. (birisini) suçunu ya da hatasını örtbas etmek
cover for (someone or something) f. (birisinin) yerine bakmak
cover for (someone or something) f. belli bir sorun ya da durum karşısında güvence sağlamak
cover for (someone or something) f. (sigorta gibi) bir şeyi kapsamak
cover (up) for someone f. (birisini) idare etmek
cover (up) for someone f. (birisini) korumak
cover (up) for someone f. (birisini) suçunu ya da hatasını örtbas etmek
cover someone or something for something f. (sigortacı için) belli bir ücret karşılığında bir şeye ya da birisine koruma sağlamak
cover someone or something for something f. belli bir ücrete sigortalamak
cover for someone f. birisini idare etmek
cover for someone f. birisini korumak
cover for someone f. birisini suçunu ya da hatasını örtbas etmek
cover for someone f. birisinin yerine bakmak
cover for someone f. birisinin işlerini üstlenmek
cover for f. birisini idare etmek
cover for f. birisini korumak
cover for f. birisini suçunu ya da hatasını örtbas etmek
cover for f. birisinin yerine bakmak
cover for f. birisinin işlerini üstlenmek
cover for f. sigortalamak
cover for f. koruma sağlamak
cover (someone or something) against (something) f. (birini ya da bir şeyi bir şeyden) korumak
cover someone or something against something f. birini ya da bir şeyi bir şeyden korumak
cover (someone or something) in (something) f. (birini/bir şeyi bir şeye) sarmak
cover (someone or something) in (something) f. (birinin/bir şeyin) üstüne (bir şey) örtmek
cover (something) in (something) f. (bir şeyi bir şeyle) kaplamak
cover (something) in (something) f. (bir şeyle) kaplanmak
cover someone in something f. birini bir şeye sarmak
cover someone in something f. birinin üstüne bir şey örtmek
cover someone in something f. birine bir şey giydirmek
cover someone in something f. birini bir şeye bürümek
cover someone or something up f. birinin/bir şeyin üstünü kapatmak
cover someone or something up f. birinin/bir şeyin üstünü örtmek
cover someone or something up f. birini/bir şeyi saklamak/gizlemek
cover something up f. bir şeyin üstünü kapatmak
cover something up f. bir şeyin üstünü örtmek
cover something up f. bir şeyi saklamak/gizlemek
cover something up f. bir şeyi örtbas etmek
cover something up f. delilleri gizlemek
cover in f. örtüsünü tamamlamak
cover in f. üstündeki çatıyı tamamlamak
cover in f. devretmek
cover over f. üstünü tamamen örtmek
Phrases
under the cover of expr. kisvesi altında
as cover expr. karşılık olarak
as a cover for expr. kılıf olarak
under the cover expr. örtüsü altında
Proverb
don't judge a book by its cover kimseyi dış görünüşüne göre yargılama
you can't tell a book by its cover kimseyi dış görünüşüne göre yargılama
don't judge a book by its cover zarfa değil mazrufa bak
never judge a book by its cover zarfa değil mazrufa bak
never judge a book by its cover insanları dış görünüşleriyle yargılama
Colloquial
cover all the exits i. bütün çıkışları tutun
duck and cover f. eğilip siper almak
duck and cover f. çömelip/eğilip saklanmak
duck and cover f. yan çizmek
duck and cover f. kaytarmak
duck and cover f. cevap vermekten kaçmak
duck and cover f. bir şeyden kaçınmak
duck and cover f. sorumluluktan kaçmak
duck and cover f. geçiştirmek
duck and cover f. saklanmak
duck and cover f. yere yatmak (çatışmadan korunmak için)
duck and cover f. konudan sıyrılmak
duck and cover f. konuyu/problemi geçiştirmek
duck and cover f. kaçamak cevap vermek
duck and cover f. paçayı kurtarmak/sıyırmak
duck and cover f. savuşturmak
duck and cover f. yakayı sıyırmak/kurtarmak
duck and cover f. cevap vermekten kaçınmak
duck and cover expr. eğil ve siper al (kendini koru/kolla)
cover your ears expr. kulaklarınızı tıkayın
insurance won't cover it expr. sigorta bunu karşılamaz
cover all the exits expr. tüm çıkışları tutun
no cover expr. (bar, kulüp) giriş ücreti yok
cya (cover your ass) kısalt. malını koru politikası
Idioms
cover ground f. boydan boya geçmek
cover one's short contracts f. piyasa fiyatları yükseldiğinde hisse senedi almak
cover someone's tracks up f. arkasında iz bırakmamak
cover a lot of ground f. aydınlatmak ya da bir tek konuyu derinlemesine ele almak
cover someone's tracks up f. birisinin izlerini gizlemek
cover a lot of ground f. büyük/çok mesafe kat etmek
cover for someone f. birisinin hatalarını gizlemek
cover for someone f. birinin yerine idare etmek
cover a multitude of sins f. birçok kusuru kapatmak
cover a lot of ground f. birçok değişik konuya değinmek
cover up for someone f. birisinin bir kusurunu gizlemek
cover the territory f. bir bölgeyi baştan sona gezmek
cover a lot of ground f. birçok konuyu deşmek
cover the waterfront f. bir konuyu tüm ayrıntılarıyla ele almak
cover up for someone f. birisini idare etmek
cover someone's tracks up f. birisinin geçmişini gizlemek
cover all the bases f. bir konuyu tüm detaylarıyla masa yatırmak
cover the territory f. bir konuyu tüm ayrıntılarıyla ele almak
read something (from) cover to cover f. baştan sona okumak
cover all the bases f. bir durumu tüm ayrıntılarıyla ele almak
cover a lot of ground f. değişik konuları ele almak
cover a lot of ground f. çok yol gitmek
cover a multitude of sins f. hakikati saklamak
cover a multitude of sins f. hakikati gizlemek
cover someone's tracks up f. izlerini kapatmak/yok etmek
cover (one's) bases f. kendi güvenliğini sağlamak
cover a multitude of sins f. kusurları gizlemek
blow someone's cover f. kimliğini ortaya çıkarmak
cover up one's tracks f. karda yürüyüp de izini belli etmemek
cover all the bases f. tüm detayları/ayrıntıları kapsamak
cover the waterfront f. tüm detaylarıyla ele almak
cover all the bases f. tüm detayları dahil etmek
cover a multitude of sins f. (kötülükleri) örtmek
cover a multitude of sins f. (kötülüklere) örtü olmak
cover a multitude of sins f. (kötülükleri) maskelemek
cover a multitude of sins f. (olumsuzluklara) paravan olmak
cover a multitude of sins f. (kötülükleri) gizlemek
cover (one's) feet f. çiş veya kaka yapmak yerine kullanılan bir tabir
cover (one's) feet f. hacet gidermek
cover the field f. alanı kapsamlı olarak ele almak
cover the field f. alanı baştan sona ele almak
cover the same ground f. aynı konuyu ele almak
cover the same ground f. aynı meseleden bahsetmek
cover the same ground f. aynı konudan bahsetmek
duck and cover f. sıvışmak
duck and cover f. yan çizmek
duck and cover f. geçiştirmek
duck and cover f. saldırıdan kaçmak için eğilip siper almak
cover (one's) feet f. dışkılamak
cover (one's) feet f. kaka yapmak
cover every base f. ne gerekiyorsa yapmak
keep under cover f. korunaklı bir yerde durmak/kalmak
keep under cover f. korunaklı bir yere sığınmak
keep under cover f. bir şeyin altında durmak/kalmak
keep under cover f. bir şeyin altına sığınmak
keep under cover f. kapalı bir yerde durmak/kalmak
keep under cover f. kapalı bir yere sığınmak
keep under cover f. üstü kapalı bir yerde durmak/kalmak
keep under cover f. üstü kapalı bir yere sığınmak
keep under cover f. gizlemek
keep under cover f. saklamak
keep under cover f. gizli tutmak
keep under cover f. saklı tutmak
blow (one's) cover f. (birinin) kimliğini ortaya çıkartmak
blow (one's) cover f. (birinin) asıl niyetini ortaya çıkartmak
blow (one's) cover f. (birinin) ipliğini pazara çıkartmak
blow somebody's cover f. birinin kimliğini ortaya çıkartmak
blow cover f. kimliğini ortaya çıkartmak
blow somebody's cover f. birinin kimliğini ortaya çıkartmak
cover (one's) tracks (up) f. izlerini yok etmek
cover (one's) tracks (up) f. ayak izlerini yok etmek
cover (one's) tracks (up) f. arkasında iz bırakmamak
cover (one's) tracks (up) f. arkasında bıraktığı izleri/delilleri yok etmek
cover (the) ground f. (bir alanda) makul bir hızda gitmek
cover (the) ground f. (bir alanda) gereken hızda gitmek
cover (the) ground f. üzerinden geçmek
cover (the) ground f. bitirmek
cover (the) ground f. görüşmek
cover (the) ground f. ele almak
cover all bases f. her türlü sonuca hazırlıklı olmak
cover all bases f. tüm olasılıkları göz önünde bulundurmak
cover all bases f. her türlü sonuca karşı baştan önlem almak
cover all the bases [us] f. bir konuyu tüm detaylarıyla masa yatırmak
cover all the bases [us] f. bir durumu tüm ayrıntılarıyla ele almak
cover all the bases [us] f. tüm detayları dahil etmek
cover all the bases [us] f. tüm detayları/ayrıntıları kapsamak
cover all the bases [us] f. tüm olasılıkları göz önünde bulundurmak/düşünmek/ele almak
cover one's bases [us] f. bir konuyu tüm detaylarıyla masa yatırmak
cover one's bases [us] f. bir durumu tüm ayrıntılarıyla ele almak
cover one's bases [us] f. tüm detayları dahil etmek
cover one's bases [us] f. tüm detayları/ayrıntıları kapsamak
cover one's bases [us] f. tüm olasılıkları göz önünde bulundurmak/düşünmek/ele almak
cover one's tracks f. karda yürüyüp de izini belli etmemek
cover one's tracks f. arkasında iz bırakmamak
cover tracks f. arkasında iz bırakmamak
cover tracks f. izlerini kapatmak/yok etmek
from cover to cover expr. baştan sona kadar
from cover to cover expr. başından sonuna kadar
from cover to cover expr. baştan başa
not judge a book by its cover expr. görünüşe aldanmayın
never judge a book by its cover expr. görünüşe aldanmamalı
not judge a book by its cover expr. insanları dış görünüşüyle yargılamayın
under cover of (something) expr. (bir şeyin) arkasına saklanmış
under cover of (something) expr. (bir şeyin) arkasına gizlenmiş/sığınmış
under cover of (something) expr. (bir şey) kisvesi altında
under cover of (something) expr. (bir şey) perdesi altında
Speaking
could you cover for me for a while? expr. biraz yerime bakar mısın?
you can't judge a book by its cover expr. görünüşe aldanmamalı
you can't judge a book by its cover expr. görünüşe aldanmayın
cover me expr. koru beni (polis argosu)
you can't judge a book by its cover expr. kimseyi dış görünüşüne göre yargılayamazsın
attach to cover expr. sipere gir
attach to cover expr. siper al
Trade/Economic
open cover i. açık piyasa işlemleri
gold cover i. altın karşılığı
interest cover i. bir işletmenin belirli dönem içinde ödemekle yükümlü olduğu sabit borç niteliğindeki faiz ödemelerini karşılamaya yetecek geliri
interim cover i. geçici kuvertür
interest cover i. gelirin faizi karşılama oranı
interest cover i. faiz karşılama
repayment cover i. geri ödeme kapsamı
cover charge i. giriş ücreti
life insurance cover i. hayat sigortası teminatı
cover letter i. ırsalat mektubu
cash cover i. karşılık
exchange cover i. kambiyo koruma
cash cover i. kasa karşılığı
earnings cover i. kazanç karşılığı
cover notes i. kuvertür notlan
cover note i. kuvertür notu veya belgesi
cash cover i. kuvertür
metallic cover i. maden karşılığı
cash cover i. nakit karşılık
cash cover i. nakdi teminat
automatic cover i. otomatik kuvertür
cover stock i. teminatlı hisse senedi
cover letter i. teyit mektubu
dividend cover i. temettü karşılığı
cover pool i. teminat havuzu
cover note i. teminat
forward cover i. vadeli piyasa güvencesi
cover bidding i. göstermelik teklif verme
cover pricing i. göstermelik teklif verme
cover price i. gazete ücreti
cover price i. dergi ücreti
cover the cost f. masrafları karşılamak
cover the costs f. masrafları karşılamak
assets cover s. güvence altına alınmış
under separate cover expr. ayrı bir zarf içinde
under registered cover expr. taahhütlü olarak
Law
open cover i. açık sigorta
legal cover i. kanuni karşılık
limit of cover i. teminat sınırı
Politics
non-official cover (noc) i. resmi görevde olmayan gizli ajan
country cover diagrams i. ülke hava fotoğrafı indeksi
back up cover i. yedek teminat
cover up f. üstü örtülmek
cover up f. üzeri örtülmek
Insurance
open cover i. açık kuvertür
open cover i. açık teminat
geographical area of cover i. coğrafik kuvertür bölgesi
provisional cover i. geçici teminat
interim cover note i. geçici sigorta ilmuhaberi
cover note i. geçici sigorta
cover note i. geçici sigorta makbuzu
cover note i. geçici kuvertür pusulası
interim cover note i. geçici sigorta makbuzu
cover note i. geçici sigorta kağıdı
strikes cover i. grev teminatı
cover note i. kuvertür belgesi
cover note i. kuvertür pusulası
interim cover note i. kuvertür ilmühaberi
cover note i. kuvertür notu
interim cover note i. muvakkat sigorta senedi
automatic cover i. otomatik kuvertür
reinsurance cover i. reasürans teminatı
risk cover i. risk teminatı
insurance cover i. sigortanın kuvertürü
insurance cover i. sigorta kapsamı
cover note i. teminat notu
cover note i. teminat belgesi
basic cover i. temel sigorta kapsamı
cover by insurance f. sigortayla karşılamak
Tourism
cover charge i. bazı restoranlar veya gece kulüplerinin girişte aldığı fazladan para
cover charge i. giriş ücreti
cover charge i. lokantalarda servis için alınan para
Media
cover-mounted s. promosyon olarak dergi kapağına eklenmiş
Technical
open cover i. açıkkapı
battery cover i. akü kapağı
lower cover i. alt kapak
rear cover i. arka kapak
rear/front cover i. arka/ön kapak