İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | cover i. | kılıf | ||
Tom put a cover over his car. Tom arabasının üstüne bir kılıf koydu. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | cover i. | örtü | ||
The burden of karma must come down on humankind in the form of the cover of darkness. Karmanın yükü insanlığın üzerine karanlık bir örtü şeklinde inmelidir. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | cover i. | kapak | ||
Tom wrote his name on the cover of his notebook. Tom defterinin kapağına adını yazdı. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | cover f. | örtmek | ||
Cover your head when you are in the sun. Güneşteyken başınızı örtün. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | cover f. | kaplamak | ||
However, mountains, as we know, cover 30% of the Community's territory. Bununla birlikte, bildiğimiz gibi dağlar Topluluk topraklarının %30'unu kaplamaktadır. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | cover i. | sığınak | ||
Run for cover. Sığınacak yer ara. More Sentences |
||||
Genel | cover i. | kapak | ||
There were some ink stains on the cover of that book. O kitabın kapağında bazı mürekkep lekeleri vardı. More Sentences |
||||
Genel | cover i. | siper | ||
Run for cover. Siper alın. More Sentences |
||||
Genel | cover f. | gizlemek | ||
She laughed to cover her fear. O, korkusunu gizlemek için güldü. More Sentences |
||||
Genel | cover f. | katetmek | ||
How much distance have we covered so far? Şimdiye kadar ne kadar mesafe katettik? More Sentences |
||||
Genel | cover f. | saklamak | ||
Tom covered his smile. Tom gülümsemesini sakladı. More Sentences |
||||
Genel | cover f. | almak | ||
This is a quite extraordinary piece of news that was not reported in Europe, but has been covered in the American press. Bu, Avrupa'da haber yapılmayan ancak Amerikan basınında yer alan oldukça sıra dışı bir haberdir. More Sentences |
||||
Genel | cover f. | içermek | ||
The warranty doesn't cover normal wear and tear. Garanti normal aşınma ve yıpranmayı içermemektedir. More Sentences |
||||
Genel | cover f. | kapsamak | ||
But this is covered by the normal procedure for accessing additional money. Ancak bu, ek paraya erişim için normal prosedür kapsamındadır. More Sentences |
||||
Genel | cover f. | (masraf vb) karşılamak | ||
Is that something insurers will be happy to cover? Bu sigortacıların karşılamaktan mutlu olacakları bir şey mi? More Sentences |
||||
Genel | cover f. | korumak | ||
They could probably then cover themselves against flight cancellations. Böylece muhtemelen uçuş iptallerine karşı kendilerini koruyabilirler. More Sentences |
||||
Genel | cover f. | kaplamak | ||
However, mountains, as we know, cover 30% of the Community's territory. Ancak, bildiğimiz gibi dağlar Topluluk topraklarının %30'unu kaplamaktadır. More Sentences |
||||
Genel | cover f. | üzerini örtmek | ||
It was as if all the clouds had come down from the sky and covered the village. Sanki bütün bulutlar gökten inmiş ve köyün üzerini örtmüştü. More Sentences |
||||
Genel | cover f. | kapamak | ||
His hair almost covered his whole face. Onun saçı neredeyse tüm yüzünü kapadı. More Sentences |
||||
Genel | cover f. | örtmek | ||
After the Arab Spring came the winter, but the snow hasn't covered the ruins. Arap Baharı'ndan sonra kış geldi ama kar yıkıntıları örtmedi. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | cover i. | teminat | ||
Their current home insurer is not allowed to provide that cover. Şu anki ev sigortacılarının bu teminatı vermesine izin verilmiyor. More Sentences |
||||
Law | ||||
Hukuk | cover i. | teminat | ||
Their current home insurer is not allowed to provide that cover. Mevcut ev sigortacılarının bu teminatı sağlamasına izin verilmez. More Sentences |
||||
Insurance | ||||
Sigortacılık | cover i. | teminat | ||
My final point concerns third party liability cover for war and terrorism. Değinmek istediğim son nokta ise savaş ve terörizm için üçüncü taraf sorumluluk teminatı ile ilgilidir. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Teknik | cover i. | örtü | ||
We advanced under cover of darkness. Karanlığın örtüsü altında ilerledik. More Sentences |
||||
Teknik | cover f. | kaplamak | ||
This form often covers large sections of the body at once. Bu form genellikle vücudun büyük bölümünü bir kerede kaplar. More Sentences |
||||
Teknik | cover f. | kapamak | ||
He covered his face with the handkerchief and cried as well! O, yüzünü bir mendille kapadı ve ağladı da! More Sentences |
||||
Teknik | cover f. | örtmek | ||
Tom covered his head with his blanket. Tom başını battaniyesiyle örttü. More Sentences |
||||
Computer | ||||
Bilgisayar | cover i. | kapak | ||
Tom wrote his name on the cover of his new diary. Tom yeni günlüğünün kapağına kendi adını yazdı. More Sentences |
||||
Automotive | ||||
Otomotiv | cover i. | örtü | ||
He put a cover over his car. O, arabasının üzerine bir örtü koydu. More Sentences |
||||
Wagering | ||||
Bahisçilik | cover f. | kapatmak | ||
I hate it when people yawn without covering their mouths. İnsanlar ağzını kapatmadan esnediğinde gıcık oluyorum. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | cover i. | paravana | ||
Genel | cover i. | zarf | ||
Genel | cover i. | perde | ||
Genel | cover i. | paket | ||
Genel | cover i. | barınak | ||
Genel | cover i. | kaplık | ||
Genel | cover i. | av yeri | ||
Genel | cover i. | bahane | ||
Genel | cover i. | gömlek | ||
Genel | cover i. | maske | ||
Genel | cover i. | kabuk | ||
Genel | cover i. | mahfaza | ||
Genel | cover i. | cilt | ||
Genel | cover i. | kuver | ||
Genel | cover i. | kap | ||
Genel | cover i. | sofra takımı | ||
Genel | cover i. | karşılık | ||
Genel | cover i. | baskı çıtası | ||
Genel | cover i. | gövde | ||
Genel | cover i. | sigorta | ||
Genel | cover i. | tampon kovanı | ||
Genel | cover i. | kitap kabı | ||
Genel | cover i. | kın | ||
Genel | cover i. | yeniden yorumlanarak seslendirilmiş şarkı | ||
Genel | cover i. | kamufle aracı | ||
Genel | cover i. | paravan | ||
Genel | cover i. | kumaş tüyü | ||
Genel | cover i. | oyun | ||
Genel | cover i. | numara | ||
Genel | cover i. | yalandan yapma | ||
Genel | cover i. | yedek kimse | ||
Genel | cover f. | izleyerek hakkında bilgi vermek (bir olayı) | ||
Genel | cover f. | bitirmek | ||
Genel | cover f. | sarmak | ||
Genel | cover f. | karşı ateşe karşı korumak | ||
Genel | cover f. | tamamlamak (belirli bir miktarı) | ||
Genel | cover f. | ateş ederek başkasını korumak | ||
Genel | cover f. | yetmek | ||
Genel | cover f. | başka birine ateş ederek birini korumak | ||
Genel | cover f. | üzerini kapatmak | ||
Genel | cover f. | bastırmak | ||
Genel | cover f. | istila etmek | ||
Genel | cover f. | ateşle korumak | ||
Genel | cover f. | katetmek (yolu) | ||
Genel | cover f. | kılıf geçirmek | ||
Genel | cover f. | sigorta etmek | ||
Genel | cover f. | bütünüyle kaplayacak bir şekilde sürmek | ||
Genel | cover f. | yazmak | ||
Genel | cover f. | gözetim altında tutmak (bir yeri) | ||
Genel | cover f. | tefriş etmek | ||
Genel | cover f. | sigortalamak | ||
Genel | cover f. | ödemeye yetmek (bir masrafı) | ||
Genel | cover f. | bir şarkıyı yeniden yorumlayarak seslendirmek | ||
Genel | cover f. | üstünü kapatmak | ||
Genel | cover f. | tavlada birden fazla taşla kapatarak puan almak | ||
Genel | cover f. | yükselerek altında bırakmak | ||
Genel | cover f. | (at, dişisiyle) çiftleşmek | ||
Genel | cover f. | (birini bir duyguyla) adeta kaplamak | ||
Genel | cover f. | (bir yerde) bulunmak | ||
Genel | cover f. | (bir yerde) yaşamak | ||
Genel | cover f. | (bir yerden) gezgin olarak geçmek | ||
Genel | cover f. | gezgin olarak ziyaret etmek | ||
Genel | cover f. | şapkasız dikildikten sonra şapkasını geri takmak | ||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | cover f. | orada olmayan birinin yerine geçmek | ||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | cover i. | karşılık | ||
Ticaret/Ekonomi | cover i. | kuvertür | ||
Ticaret/Ekonomi | cover f. | (bir yeri) ticari faaliyet açısından kapsamak | ||
Ticaret/Ekonomi | cover f. | (önceden yapılmış karşılıksız satış için) mal alarak teslimatı telafi etmek | ||
Ticaret/Ekonomi | cover f. | sözleşmesi önceden yapılmış bir satışa konu olan ürünü tedarik için alım yapmak | ||
Law | ||||
Hukuk | cover i. | karşılık | ||
Hukuk | cover i. | kuvertür | ||
Insurance | ||||
Sigortacılık | cover i. | kuvertür | ||
Sigortacılık | cover i. | sigorta | ||
Sigortacılık | cover f. | riske veya kayba karşı sigortalamak | ||
Media | ||||
Medya | cover f. | (haber) rapor yayımlamak | ||
Technical | ||||
Teknik | cover i. | kaplama | ||
Teknik | cover i. | mahfaza | ||
Teknik | cover i. | muhafaza | ||
Teknik | cover i. | paspayı | ||
Teknik | cover i. | supap kapağı | ||
Teknik | cover i. | üst kapak | ||
Teknik | cover i. | portatif çatıyla örtülü geniş ve sığ tuz düzlüğü | ||
Teknik | cover f. | giydirmek | ||
Gastronomy | ||||
Mutfak | cover i. | kuver ücreti | ||
Math | ||||
Matematik | cover i. | kapsayan küme | ||
Biology | ||||
Biyoloji | cover i. | yeri örterek erozyonu geciktiren bitkiler ve kalıntıları | ||
Zoology | ||||
Zooloji | cover i. | (özellikle av hayvanlarının) doğal sığınma yeri | ||
Zooloji | cover i. | (bitki örtüsü, kayalık) vahşi hayvanlar için doğal sığınak ve koruma sağlayan faktörler | ||
Zooloji | cover i. | (at, hayvan) çiftleşme | ||
Zooloji | cover i. | at nalının tam genişliği | ||
Zooloji | cover f. | kuluçkaya yatmak | ||
Zooloji | cover f. | (kuş veya memeli) tüy döktükten sonra tekrar tüyle kaplanmak | ||
Botanic | ||||
Botanik | cover i. | bitki örtüsü | ||
Meteorology | ||||
Meteoroloji | cover i. | gökyüzünün tamamen bulutlarla kaplanması | ||
Meteoroloji | cover i. | gökyüzünün bulutla kaplanma derecesi | ||
Geology | ||||
Jeoloji | cover i. | mıcır | ||
Jeoloji | cover i. | çökelti üzerindeki örtü veya örtü kayaç | ||
Military | ||||
Askeri | cover i. | uçağın askeri operasyonda taktik desteği olarak sağladığı koruma | ||
Askeri | cover i. | asıl hedefi gizlemeye yönelik manevralar | ||
Askeri | cover f. | nişan almak | ||
Hunting | ||||
Silah/Atıcılık | cover i. | arkasından atış yapılan koruyucu | ||
Silah/Atıcılık | cover i. | sütre | ||
Sport | ||||
Spor | cover i. | krikette bir pozisyon | ||
Spor | cover i. | (özellikle kayak için) kar | ||
Spor | cover f. | rakibe savunma yapmak | ||
Spor | cover f. | (beyzbolda) atış yakalayacak şekilde konum almak | ||
Spor | cover f. | savunma yapmak | ||
Card | ||||
İskambil | cover f. | (öncekinden sonra) daha yüksek bir kart oynamak | ||
İskambil | cover f. | (bir önceki karttan daha yüksek olmak | ||
İskambil | cover f. | düşük bir kartın üstüne daha yüksek kart oynamak | ||
Wagering | ||||
Bahisçilik | cover f. | (iddia, bahis) koşullarını kabul etmek | ||
Music | ||||
Müzik | cover i. | bestenin yeniden yorumlanmış versiyonu | ||
Cinema | ||||
Sinema | cover f. | (aktörü, sahne eşyasını) seyirci ve kameraların görmesini engellemek |