|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
fill up f.
|
dolmak |
|
During the day the streets fill up with cars.
Gün boyunca sokaklar arabalarla dolup taşıyor.
More Sentences
|
2 |
Genel |
fill out f.
|
doldurmak (form vb) |
|
Can you fill out the detail?
Detayları doldurabilir misiniz?
More Sentences
|
3 |
Genel |
fill in f.
|
doldurmak |
|
We must then also fill in the specific details.
O halde spesifik detayları da doldurmalıyız.
More Sentences
|
4 |
Genel |
fill in f.
|
form doldurmak |
|
Tom still needs to fill in these forms.
Tom'un hala bu formları doldurması gerekiyor.
More Sentences
|
5 |
Genel |
fill up f.
|
doldurmak |
|
As befits a true Dutchman, I always fill up there, paying Luxembourg prices.
Gerçek bir Hollandalıya yakışır şekilde, Lüksemburg fiyatlarını ödeyerek her zaman orada doldururum.
More Sentences
|
6 |
Genel |
fill up f.
|
dolum yapmak |
|
We need to fill up at the next gas station.
Gelecek benzin istasyonunda dolum yapmalıyız.
More Sentences
|
7 |
Genel |
(one's eyes) fill with tears f.
|
gözleri yaşlarla dolmak |
|
His eyes filled with tears.
Gözleri yaşla doldu.
More Sentences
|
8 |
Genel |
fill out f.
|
büyümek |
|
Shelly's really filled out since the last time I saw her.
Onu son kez gördüğümden beri Shelly gerçekten büyümüş.
More Sentences
|
Phrasals |
|
9 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
boşlukları doldurmak |
|
It is generally said that training is about filling in the gaps.
Genellikle eğitimin boşlukları doldurmakla ilgili olduğu söylenir.
More Sentences
|
10 |
Öbek Fiiller |
fill in (for someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) yerini doldurmak |
|
Once again, I want to thank Parliament for allowing me to fill in for my colleague.
Meslektaşımın yerini doldurmama izin verdiği için Parlamento'ya bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.
More Sentences
|
Idioms |
|
11 |
Deyim |
fill a void f.
|
boşluğu doldurmak |
|
The directive fills a void which has existed in Europe up to now around standards of blood quality and safety.
Direktif, Avrupa'da kan kalitesi ve güvenliği standartları konusunda bugüne kadar var olan bir boşluğu doldurmaktadır.
More Sentences
|
General |
|
12 |
Genel |
fill dirt i.
|
dolgu toprak |
|
13 |
Genel |
cut and fill sloping i.
|
dolgulu kazı |
|
14 |
Genel |
fill mass i.
|
lapa |
|
15 |
Genel |
fill-in i.
|
yedek |
|
16 |
Genel |
fill-in i.
|
dublör |
|
17 |
Genel |
fill-in list i.
|
yedek listesi |
|
18 |
Genel |
fill-in list i.
|
yedek kontenjan listesi |
|
19 |
Genel |
water fill station i.
|
imlahane |
|
20 |
Genel |
fill-in i.
|
halihazırda basılmış form veya mektuba eklenen isim, adres, tarih veya hitap |
|
21 |
Genel |
fill-in i.
|
özellikle boş bırakılmış alanlara yapıştırılan yazı |
|
22 |
Genel |
fill-in i.
|
başkasının yerini dolduran kimse |
|
23 |
Genel |
fill-in i.
|
ikame |
|
24 |
Genel |
fill-in i.
|
yenilemeler |
|
25 |
Genel |
fill-up i.
|
dolduran şey |
|
26 |
Genel |
fill-up i.
|
doyuran şey |
|
27 |
Genel |
fill-up i.
|
dolgu |
|
28 |
Genel |
fill-up i.
|
(benzin deposu) fulleme |
|
29 |
Genel |
fill-up i.
|
(benzin deposu) tamamen doldurma |
|
30 |
Genel |
fill-in i.
|
bilgilendirici kısa özet |
|
31 |
Genel |
fill-up i.
|
(benzin deposu) fulleme |
|
32 |
Genel |
fill-up i.
|
(benzin deposu) tamamen doldurma |
|
33 |
Genel |
fill-up i.
|
dolduran şey |
|
34 |
Genel |
fill-up i.
|
fulleyen şey |
|
35 |
Genel |
fill a tooth f.
|
diş dolgusu yapmak |
|
36 |
Genel |
fill the bill f.
|
ihtiyacını karşılamak |
|
37 |
Genel |
fill out f.
|
kilo almak |
|
|
38 |
Genel |
fill somebody with pride f.
|
gurur vermek |
|
39 |
Genel |
fill the bill f.
|
amaca uymak |
|
40 |
Genel |
fill a prescription f.
|
reçetedeki ilaçları vermek |
|
41 |
Genel |
fill the bill f.
|
işini görmek |
|
42 |
Genel |
eat one's fill f.
|
doymak |
|
43 |
Genel |
fill up f.
|
doyurmak |
|
44 |
Genel |
fill something out f.
|
doldurmak |
|
45 |
Genel |
fill something in f.
|
doldurmak |
|
46 |
Genel |
fill with tears f.
|
yaşarmak |
|
47 |
Genel |
eat one's fill f.
|
doyasıya yemek |
|
48 |
Genel |
fill with tears f.
|
gözleri yaşarmak |
|
49 |
Genel |
fill in f.
|
geçici olarak bir işte çalışmak |
|
50 |
Genel |
fill the gap f.
|
gedik kapamak |
|
51 |
Genel |
eat one's fill f.
|
karnını doyurmak |
|
52 |
Genel |
back and fill f.
|
kararsız olmak |
|
53 |
Genel |
drink one's fill f.
|
doyasıya içmek |
|
54 |
Genel |
fill one's pockets f.
|
cebini doldurmak |
|
55 |
Genel |
fill somebody with melancholy f.
|
kasvet vermek |
|
56 |
Genel |
fill somebody with pride f.
|
gururlandırmak |
|
57 |
Genel |
fill with hope f.
|
ümitlendirmek |
|
58 |
Genel |
fill out f.
|
doldurmak (formu) |
|
59 |
Genel |
fill a tooth f.
|
dolgu yapmak |
|
60 |
Genel |
fill in for f.
|
birinin yerine çalışmak |
|
61 |
Genel |
fill out f.
|
toplamak |
|
62 |
Genel |
fill up a form f.
|
form doldurmak |
|
63 |
Genel |
fill (a place) with the clamor of voices f.
|
curcunaya çevirmek |
|
64 |
Genel |
fill (a place) with the clamor of voices f.
|
curcunaya döndürmek |
|
65 |
Genel |
fill (a place) with the clamor of voices f.
|
curcunaya vermek |
|
66 |
Genel |
fill out f.
|
yazılı formu tamamlamak |
|
67 |
Genel |
fill the sack f.
|
çuvalı doldurmak |
|
68 |
Genel |
fill the sack with f.
|
çuvalı doldurmak |
|
69 |
Genel |
fill the sack with f.
|
çuval doldurmak |
|
70 |
Genel |
fill up fuel oil f.
|
yakıt doldurmak |
|
71 |
Genel |
(one's eyes) to fill with tears f.
|
gözü dolmak |
|
72 |
Genel |
(one's eyes) to fill with tears f.
|
gözleri dolmak |
|
73 |
Genel |
eat one's fill f.
|
karnı doymak |
|
74 |
Genel |
fill something with consternation f.
|
şaşkınlığa sebebiyet vermek |
|
75 |
Genel |
fill something with consternation f.
|
şaşkınlığa sebep olmak |
|
76 |
Genel |
fill something with consternation f.
|
şaşkınlık yaratmak |
|
77 |
Genel |
fill out a survey f.
|
bir anketi doldurmak |
|
78 |
Genel |
fill a gap f.
|
boşluğunu doldurmak |
|
79 |
Genel |
fill a gap f.
|
boşluk doldurmak |
|
80 |
Genel |
fill a gap f.
|
boşluğu doldurmak |
|
81 |
Genel |
fill in f.
|
(form) doldurmak |
|
82 |
Genel |
fill out f.
|
büyütmek |
|
83 |
Genel |
fill out f.
|
şişirmek |
|
84 |
Genel |
fill in f.
|
tamamlamak |
|
85 |
Genel |
fill out f.
|
şişmek |
|
86 |
Genel |
fill in questionnaire f.
|
anket doldurmak |
|
87 |
Genel |
fill out questionnaire f.
|
anket doldurmak |
|
88 |
Genel |
fill in the blanks f.
|
boşlukları doldurmak |
|
89 |
Genel |
fill the void f.
|
boşluğu doldurmak |
|
90 |
Genel |
fill the areas f.
|
alanları doldurmak |
|
91 |
Genel |
fill the deficiency f.
|
eksikliği gidermek/doldurmak |
|
92 |
Genel |
fill the deficiency of f.
|
bir şeyin eksikliğini gidermek |
|
93 |
Genel |
fill the deficiency of f.
|
boşluğunu doldurmak |
|
94 |
Genel |
fill in an application form f.
|
başvuru formu doldurmak |
|
95 |
Genel |
fill out a request form f.
|
bir talep formu doldurmak |
|
96 |
Genel |
fill someone in on something f.
|
birine bir konu hakkında bilgi vermek |
|
97 |
Genel |
fill something in f.
|
(kağıdı/boşlukları vb) toplamak |
|
98 |
Genel |
fill in f.
|
birinin (görev) yerine bakmak |
|
99 |
Genel |
fill to overflowing f.
|
ağzına kadar doldurmak |
|
100 |
Genel |
fill to overflowing f.
|
tıka basa doldurmak |
|
101 |
Genel |
back and fill f.
|
rüzgara karşı volta vurmak |
|
102 |
Genel |
fill up f.
|
fullemek |
|
103 |
Genel |
fill the magazine f.
|
şarjörü doldurmak |
|
104 |
Genel |
fill out a form f.
|
bir form doldurmak |
|
105 |
Genel |
fill tax return f.
|
beyanname doldurmak |
|
106 |
Genel |
fill to the brim f.
|
ağzına kadar doldurmak |
|
107 |
Genel |
fill her tins [nz] f.
|
evi kek, bisküvi gibi atıştırmalıklarla doldurmak |
|
108 |
Genel |
fill the ranks f.
|
bütün ihtiyacı karşılamak |
|
109 |
Genel |
half-fill f.
|
yarısını doldurmak |
|
110 |
Genel |
fill the bill f.
|
ihtiyaca uygun olmak |
|
Phrasals |
|
111 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
(bilgileri) girmek |
|
112 |
Öbek Fiiller |
fill out f.
|
tamamlamak |
|
113 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
detaylandırmak |
|
114 |
Öbek Fiiller |
fill out f.
|
uzatmak |
|
115 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
bilgilendirmek |
|
116 |
Öbek Fiiller |
fill out f.
|
genişletmek |
|
117 |
Öbek Fiiller |
fill out f.
|
yaymak |
|
118 |
Öbek Fiiller |
fill out f.
|
şişmanlamak |
|
119 |
Öbek Fiiller |
fill out f.
|
dolgunlaşmak |
|
120 |
Öbek Fiiller |
fill out f.
|
detaylandırarak zenginleştirmek |
|
121 |
Öbek Fiiller |
fill in for f.
|
birinin yerine bakmak |
|
122 |
Öbek Fiiller |
fill something to something f.
|
bir şeyi bir yere kadar doldurmak |
|
123 |
Öbek Fiiller |
fill something to something f.
|
bir şeyi belli bir seviyeye kadar doldurmak |
|
124 |
Öbek Fiiller |
fill something to something f.
|
bir şeyi belli bir noktaya kadar doldurmak |
|
125 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
boş bırakılan yerleri doldurarak soruları cevaplamak |
|
126 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
boş bırakılan yerleri gerekli bilgilerle doldurmak |
|
127 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
form, test doldurmak |
|
128 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
birinin yerini doldurmak |
|
129 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
birinin rolünü üstlenmek |
|
130 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
birinin yerine geçmek |
|
131 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
birinin yerine bakmak |
|
132 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
birinin konumunu işini devralmak |
|
133 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
bir deliği, boşluğu doldurmak |
|
134 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
bir deliği, boşluğu kapatmak |
|
135 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
bir deliği, boşluğu kamufle etmek |
|
136 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
birini bilgilendirmek |
|
137 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
birine bilgi vermek |
|
138 |
Öbek Fiiller |
fill someone in (on someone or something) f.
|
birine (biri/bir şey hakkında) bilgi vermek |
|
139 |
Öbek Fiiller |
fill someone in (on someone or something) f.
|
birini (biri/bir şey hakkında) bilgilendirmek |
|
140 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
birine gerekli bilgileri vermek |
|
141 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
birine yeni edinilen bilgileri vermek |
|
142 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
birinin bilgi açığını kapatmak |
|
143 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
birine kaçırdığı şeyleri anlatmak |
|
144 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
birini bilgilendirmek |
|
145 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
bir şeyin içini doldurmak |
|
146 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
sınırlı bir alanın içini doldurmak |
|
147 |
Öbek Fiiller |
fill in f.
|
sınırlı bir alanın yüzeyini tamamen kaplamak |
|
148 |
Öbek Fiiller |
fill away f.
|
bir yelkeni rüzgarı tam tutacak şekilde kesmek |
|
149 |
Öbek Fiiller |
fill away f.
|
rüzgarı arkasına alarak rotasında ilerlemek |
|
150 |
Öbek Fiiller |
fill (something) to (some point) f.
|
(bir şeyi bir noktaya/seviyeye) kadar doldurmak |
|
151 |
Öbek Fiiller |
fill (something) to (some point) f.
|
(bir şeyi bir yere) kadar doldurmak |
|
152 |
Öbek Fiiller |
fill in (for someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) yerine geçmek/bakmak |
|
153 |
Öbek Fiiller |
fill to f.
|
-e kadar doldurmak |
|
154 |
Öbek Fiiller |
fill someone or something up (with something) f.
|
birini/bir şeyi (bir şeyle) doldurmak |
|
155 |
Öbek Fiiller |
fill again f.
|
öncesinde boşaltılmış bir şeyi doldurmak |
|
156 |
Öbek Fiiller |
fill out f.
|
(raporu) detaylandırarak veya içeriğini zenginleştirerek daha eksiksiz veya güçlü hale getirmek |
|
157 |
Öbek Fiiller |
fill up f.
|
(formu, başvuruyu) doldurmak |
|
Phrases |
|
158 |
İfadeler |
fill in the blanks with suitable words expr.
|
boşlukları uygun kelimelerle doldurunuz |
|
159 |
İfadeler |
fill in the blanks expr.
|
boşlukları doldurun |
|
Proverb |
|
160 |
Atasözü |
a word to the wise is enough, and many words won't fill a bushel
|
anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az |
|
Colloquial |
|
161 |
Konuşma Dili |
(one's) fill (of something) i.
|
(bir şeyin) yeterli olması |
|
162 |
Konuşma Dili |
(one's) fill (of something) i.
|
(bir şeyin) memnun edici düzeyde olması |
|
163 |
Konuşma Dili |
(one's) fill (of something) i.
|
(bir şeye) doymuş olma |
|
164 |
Konuşma Dili |
(one's) fill (of something) i.
|
(birinin) tahammül düzeyine gelme |
|
165 |
Konuşma Dili |
(one's) fill (of something) i.
|
(birinin) tahammül sınırlarını doldurma |
|
166 |
Konuşma Dili |
(one's) fill (of something) i.
|
(birinin) hoşgörü sınırlarını doldurma |
|
167 |
Konuşma Dili |
(one's) fill (of something) i.
|
(birinin) sınırlarını doldurma |
|
168 |
Konuşma Dili |
(one's) fill (of something) i.
|
(birinin) baş etme sınırına gelme |
|
169 |
Konuşma Dili |
one's fill of someone or something i.
|
birinden/bir şeyden bıkma |
|
170 |
Konuşma Dili |
one's fill of someone or something i.
|
birinden/bir şeyden usanma |
|
171 |
Konuşma Dili |
one's fill of someone or something i.
|
birinden/bir şeyden bay gelme |
|
172 |
Konuşma Dili |
one's fill of someone or something i.
|
birinden/bir şeyden gına gelme |
|
173 |
Konuşma Dili |
fill-mill i.
|
meyhane |
|
174 |
Konuşma Dili |
fill-mill i.
|
içkili mekan |
|
175 |
Konuşma Dili |
fill the bill f.
|
bir göreve uygun olmak |
|
176 |
Konuşma Dili |
fill the bill f.
|
gereken özellikleri karşılamak |
|
177 |
Konuşma Dili |
fill the bill f.
|
eksikliği doldurmak |
|
178 |
Konuşma Dili |
fill the bill f.
|
uygun gelmek |
|
179 |
Konuşma Dili |
fill the bill f.
|
uygun düşmek |
|
180 |
Konuşma Dili |
fill the gas tank f.
|
depoyu doldurmak (araba) |
|
181 |
Konuşma Dili |
get (one's) fill f.
|
-e doymak |
|
182 |
Konuşma Dili |
get (one's) fill f.
|
istediği kadar almak |
|
183 |
Konuşma Dili |
get one's fill f.
|
-e doymak |
|
184 |
Konuşma Dili |
had one's fill f.
|
-e doymuş |
|
185 |
Konuşma Dili |
had one's fill f.
|
'-e doymuş olmak |
|
186 |
Konuşma Dili |
fill it up expr.
|
depoyu doldur |
|
187 |
Konuşma Dili |
fill it up expr.
|
depoyu fulle |
|
188 |
Konuşma Dili |
fill in the blanks expr.
|
gerisini sen tahmin et |
|
189 |
Konuşma Dili |
fill me in expr.
|
son gelişmeler ne |
|
190 |
Konuşma Dili |
fill or kill expr.
|
derhal karşıla ya da iptal et |
|
191 |
Konuşma Dili |
fill or kill expr.
|
ya al ya da sat |
|
Idioms |
|
192 |
Deyim |
fill the shoes f.
|
yerini doldurmak |
|
193 |
Deyim |
fill the shoes f.
|
(birinin) yerine geçmek |
|
194 |
Deyim |
fill the shoes f.
|
(birinin) boşluğunu doldurmak |
|
195 |
Deyim |
fill (one's) boots [uk] f.
|
keyfini çıkarmak |
|
196 |
Deyim |
fill (one's) boots [uk] f.
|
tadını çıkarmak |
|
197 |
Deyim |
fill (one's) boots [uk] f.
|
canının istediği kadar almak |
|
198 |
Deyim |
fill (one's) boots [uk] f.
|
(birisinin) yerini doldurmak |
|
199 |
Deyim |
fill (one's) boots [uk] f.
|
(birisinin) görevini devralmak |
|
200 |
Deyim |
fill (one's) boots [uk] f.
|
(birisinin) yerine geçmek |
|
201 |
Deyim |
fill your boots [uk] f.
|
keyfini çıkarmak |
|
202 |
Deyim |
fill your boots [uk] f.
|
tadını çıkarmak |
|
203 |
Deyim |
fill your boots [uk] f.
|
canının istediği kadar almak |
|
204 |
Deyim |
take one's fill f.
|
alabileceği kadarını almak |
|
205 |
Deyim |
fill an office f.
|
bir memuriyeti doldurmak |
|
206 |
Deyim |
fill someone's head with something f.
|
birinin aklına bir şeyler sokmak |
|
207 |
Deyim |
fill someone's head with something f.
|
birinin aklını bir şeylerle doldurmak |
|
208 |
Deyim |
have had fill of something f.
|
bıkmak usanmak |
|
209 |
Deyim |
fill somebody's shoes f.
|
birinin işini yapmak |
|
210 |
Deyim |
have had fill f.
|
bıkmak usanmak |
|
211 |
Deyim |
have had fill f.
|
bıkmak |
|
212 |
Deyim |
have had fill of something f.
|
bıkmak |
|
213 |
Deyim |
have had fill of something f.
|
bay gelmek |
|
214 |
Deyim |
fill a bathtub with water f.
|
banyo küvetini doldurmak |
|
215 |
Deyim |
fill in for someone f.
|
birinin yerini doldurmak |
|
216 |
Deyim |
have had fill f.
|
bay gelmek |
|
217 |
Deyim |
fill somebody's shoes f.
|
birinin işini/görevini yapmak |
|
218 |
Deyim |
fill somebody's shoes f.
|
birinin yerine göreve gelmek |
|
219 |
Deyim |
take one's fill f.
|
doyuracak kadarını almak |
|
220 |
Deyim |
have had fill of something f.
|
gına gelmek |
|
221 |
Deyim |
fill in time f.
|
geçici bir işte çalışmak |
|
222 |
Deyim |
have had fill f.
|
gına gelmek |
|
223 |
Deyim |
fill the bill f.
|
işe yaramak |
|
224 |
Deyim |
take one's fill f.
|
içip sarhoş olmak |
|
225 |
Deyim |
fill a bathtub with water f.
|
küveti doldurmak |
|
226 |
Deyim |
have big shoes to fill f.
|
söz konusu işi yüksek standartlarda yapan kendinden önceki çalışanın seviyesine ulaşabilmek için çok sıkı çalışmak |
|
227 |
Deyim |
eat one's fill f.
|
tıka basa yemek |
|
228 |
Deyim |
fill one's face f.
|
tıka basa yemek |
|
229 |
Deyim |
fill one's face f.
|
tıkınmak |
|
230 |
Deyim |
get one's fill of something f.
|
-e doymak |
|
231 |
Deyim |
have had fill f.
|
usanmak |
|
232 |
Deyim |
fill someone's shoes f.
|
yerini doldurmak |
|
233 |
Deyim |
take one's fill f.
|
yetecek kadarını almak |
|
234 |
Deyim |
fill something up with something f.
|
-ile tıka basa doldurmak |
|
235 |
Deyim |
fill in time f.
|
zaman doldurmak için bir işte çalışmak |
|
236 |
Deyim |
fill the gap f.
|
(geçici bir süre) boşluğu doldurmak |
|
237 |
Deyim |
fill in time f.
|
zaman geçirmek |
|
238 |
Deyim |
have had fill of f.
|
usanmak |
|
239 |
Deyim |
fill in time f.
|
zaman doldurmak |
|
240 |
Deyim |
have one's fill of something f.
|
-e doymak |
|
241 |
Deyim |
fill (one's) boots f.
|
alabildiği kadar almak |
|
242 |
Deyim |
fill (one's) boots f.
|
(birinin) yerini doldurmak |
|
243 |
Deyim |
fill (one's) boots f.
|
(birinin) rolünü üstlenmek |
|
244 |
Deyim |
fill (one's) boots f.
|
(birinin) yerine geçmek |
|
245 |
Deyim |
fill (one's) boots f.
|
(birinin) yerine bakmak |
|
246 |
Deyim |
fill (one's) boots f.
|
(birinin) konumunu, işini devralmak |
|
247 |
Deyim |
fill your boots f.
|
fazla fazla almak |
|
248 |
Deyim |
fill your boots f.
|
alabildiği kadar almak |
|
249 |
Deyim |
fill your boots f.
|
bir fırsatı değerlendirmek |
|
250 |
Deyim |
fill your boots f.
|
bir fırsattan yararlanmak |
|
251 |
Deyim |
fill somebody’s boots/shoes f.
|
birinin yerini en iyi şekilde doldurmak |
|
252 |
Deyim |
fill somebody’s boots/shoes f.
|
birinin işini onun yerine en iyi şekilde yapmak |
|
253 |
Deyim |
fill somebody’s boots/shoes f.
|
birinin rolünü en iyi şekilde üstlenmek |
|
254 |
Deyim |
fill (one's) hand f.
|
eline silah almak |
|
255 |
Deyim |
fill (one's) hand f.
|
silah çekmek |
|
256 |
Deyim |
fill (one's) hand f.
|
rahip olarak kutsanmak |
|
257 |
Deyim |
fill (one's) hand f.
|
elinde kutsal objeleri tutarak rahip olarak kutsanmak |
|
258 |
Deyim |
fill in the details f.
|
detayları vermek |
|
259 |
Deyim |
fill in the details f.
|
bilgileri vermek |
|
260 |
Deyim |
fill in the details f.
|
bilgilerle/detaylarla doldurmak |
|
261 |
Deyim |
fill in the details f.
|
bilgi vermek |
|
262 |
Deyim |
fill in the details f.
|
detay vermek |
|
263 |
Deyim |
fill in the details f.
|
formu gerekli bilgilerle/detaylarla doldurmak |
|
264 |
Deyim |
fill in the details f.
|
bir formdaki boşluklara gerekli bilgileri/detayları yazmak |
|
265 |
Deyim |
fill (one's) boots [uk] f.
|
fazla fazla almak |
|
266 |
Deyim |
fill (one's) boots [uk] f.
|
alabildiği ne varsa almak |
|
267 |
Deyim |
back and fill [us] f.
|
gidip gidip gelmek |
|
268 |
Deyim |
back and fill [us] f.
|
bir o tarafa bir bu tarafa gitmek |
|
269 |
Deyim |
back and fill [us] f.
|
rölantide kalmak |
|
270 |
Deyim |
back and fill [us] f.
|
kararsız olmak |
|
271 |
Deyim |
eat fill f.
|
karnını doyurmak |
|
272 |
Deyim |
eat fill f.
|
doymak |
|
273 |
Deyim |
eat fill f.
|
doyasıya yemek |
|
274 |
Deyim |
eat fill f.
|
karnı doymak |
|
275 |
Deyim |
eat fill f.
|
tıka basa yemek |
|
276 |
Deyim |
fill (one's) head with (something) f.
|
(birinin) aklına (bir şey) sokmak |
|
277 |
Deyim |
fill (one's) head with (something) f.
|
(birinin) aklını (bir şeylerle) doldurmak |
|
278 |
Deyim |
fill (one's) prescription f.
|
(birinin) reçetesini karşılamak |
|
279 |
Deyim |
fill (one's) prescription f.
|
(birinin) reçetesinde yazan ilaçları almak |
|
280 |
Deyim |
fill (one's) shoes f.
|
(birinin) yerini doldurmak |
|
281 |
Deyim |
fill face f.
|
tıka basa yemek |
|
282 |
Deyim |
fill face f.
|
tıkınmak |
|
283 |
Deyim |
fill full of lead f.
|
vurmak |
|
284 |
Deyim |
fill head with f.
|
aklına bir şeyler sokmak |
|
285 |
Deyim |
fill head with f.
|
aklını bir şeylerle doldurmak |
|
286 |
Deyim |
fill in the blank f.
|
boşluğu doldurmak |
|
287 |
Deyim |
fill in the blank f.
|
parçaları birleştirmek |
|
288 |
Deyim |
fill in the blank f.
|
çözmek |
|
289 |
Deyim |
fill in the blank f.
|
anlamak |
|
290 |
Deyim |
fill in the blank f.
|
cevabı bulmak |
|
291 |
Deyim |
fill shoes f.
|
(birinin) yerini doldurmak |
|
292 |
Deyim |
fill shoes f.
|
(birinin) işini yapmak |
|
293 |
Deyim |
fill shoes f.
|
(birinin) yerine göreve gelmek |
|
294 |
Deyim |
fill shoes f.
|
(birinin) işini/görevini yapmak |
|
295 |
Deyim |
fill shoes f.
|
(birinin) boşluğunu doldurmak |
|
296 |
Deyim |
fill shoes f.
|
(birinin) yerine geçmek |
|
297 |
Deyim |
have had your fill of f.
|
istediği kadar almak |
|
298 |
Deyim |
have had your fill of f.
|
yeterince almak |
|
299 |
Deyim |
have had your fill of f.
|
'-e doymak |
|
300 |
Deyim |
have had your fill of f.
|
'-den gına gelmek |
|
301 |
Deyim |
have had your fill of f.
|
'-den bay gelmek |
|
302 |
Deyim |
have had your fill of f.
|
'-den bıkmak |
|
303 |
Deyim |
have had your fill of somebody/something f.
|
birine/bir şeye doymak |
|
304 |
Deyim |
have had your fill of somebody/something f.
|
birinden/bir şeyden gına gelmek |
|
305 |
Deyim |
have had your fill of somebody/something f.
|
birinden/bir şeyden bıkmak |
|
306 |
Deyim |
have had your fill of somebody/something f.
|
birinden/bir şeyden bay gelmek |
|
307 |
Deyim |
one's fill of s.
|
-e doymuş |
|
308 |
Deyim |
one's fill of s.
|
'-den bıkmış |
|
309 |
Deyim |
empty words will not fill an empty stomach expr.
|
lafla peynir gemisi yürümez |
|
310 |
Deyim |
fok (fill or kill) expr.
|
derhal iptal edilmesi gereken sipariş |
|
311 |
Deyim |
fok (fill or kill) expr.
|
(borsada) ya al ya da sat emri |
|
Speaking |
|
312 |
Konuşma |
fill me in on the situation expr.
|
durumu bana açıkla |
|
Trade/Economic |
|
313 |
Ticaret/Ekonomi |
fill or kill order i.
|
derhal karşılanması ya da iptal edilmesi gereken sipariş |
|
314 |
Ticaret/Ekonomi |
please fill the fields marked in red i.
|
kırmızı ile işaretli alanları doldurunuz |
|
315 |
Ticaret/Ekonomi |
fill rate i.
|
sipariş karşılama oranı |
|
316 |
Ticaret/Ekonomi |
fill-in order i.
|
stok tamamlama siparişi |
|
317 |
Ticaret/Ekonomi |
fill or kill order i.
|
(borsada) ya al ya da sat emri |
|
318 |
Ticaret/Ekonomi |
fill-in i.
|
stoğu tazelemek için satın alınan mallar |
|
319 |
Ticaret/Ekonomi |
fill-in i.
|
stoktaki mallara ilave olması veya elde kalmamış malların yerine geçmesi için satın alınan ticari mallar |
|
320 |
Ticaret/Ekonomi |
fill-in i.
|
eldeki stoğu tazelemek için verilen mal siparişi |
|
321 |
Ticaret/Ekonomi |
fill a vacancy f.
|
istihdam yapmak |
|
322 |
Ticaret/Ekonomi |
fill a vacancy f.
|
işe almak |
|
323 |
Ticaret/Ekonomi |
fill a gap f.
|
eksikliği gidermek |
|
324 |
Ticaret/Ekonomi |
fill in f.
|
stok eksiğini gidermek |
|
325 |
Ticaret/Ekonomi |
fill in f.
|
tamamlamak |
|
326 |
Ticaret/Ekonomi |
fill or kill orders expr.
|
kalanını iptal et |
|
327 |
Ticaret/Ekonomi |
fill or kill orders expr.
|
kalanını iptal et |
|
Politics |
|
328 |
Siyasal |
fill the seat f.
|
koltuğu doldurmak |
|
Technical |
|
329 |
Teknik |
land fill i.
|
araziyi yükseltme |
|
330 |
Teknik |
memory fill i.
|
bellek doldurma |
|
331 |
Teknik |
spill and fill valve i.
|
boşaltma ve doldurma valfi |
|
332 |
Teknik |
cemented waste fill i.
|
çimentolu pasa |
|
333 |
Teknik |
gravel fill i.
|
çakıl imla |
|
334 |
Teknik |
fill light i.
|
destek ışığı |
|
335 |
Teknik |
land fill i.
|
çöp depolama alanı |
|
336 |
Teknik |
fill-in light i.
|
destek ışığı |
|
337 |
Teknik |
railway fill i.
|
demiryolu dolgusu |
|
338 |
Teknik |
depth of fill i.
|
dolgu yüksekliği |
|
339 |
Teknik |
fill light i.
|
doldurma ışığı |
|
340 |
Teknik |
dumped fill i.
|
dökme dolgu |
|
341 |
Teknik |
land fill i.
|
doldurma |
|
342 |
Teknik |
fill light i.
|
dolgu ışığı |
|
343 |
Teknik |
fill thermal insulation i.
|
dolgu tipi ısı izolasyonu |
|
344 |
Teknik |
tipped fill i.
|
dökme dolgu |
|
345 |
Teknik |
fill character i.
|
dolgu karakteri |
|
346 |
Teknik |
fill and seal machine i.
|
doldurma ve kapatma makinesi |
|
347 |
Teknik |
fill hole cover i.
|
doldurma deliği kapağı |
|
348 |
Teknik |
fill pass i.
|
dolgu pasosu |
|
349 |
Teknik |
plane fill i.
|
düz imla |
|
350 |
Teknik |
fill-in light i.
|
dolgu ışığı |
|
351 |
Teknik |
back-fill consolidation i.
|
dolgu sıkıştırılması |
|
352 |
Teknik |
fill placement i.
|
dolgu yerleştirme |
|
353 |
Teknik |
fill rate i.
|
doluluk oranı |
|
354 |
Teknik |
fill power i.
|
dolum gücü |
|
355 |
Teknik |
fill pass i.
|
dolgu paso |
|
356 |
Teknik |
layer of fill i.
|
dolgu tabakası |
|
357 |
Teknik |
nature of the fill i.
|
dolgu cinsi |
|
358 |
Teknik |
memory fill i.
|
hafıza doldurma |
|
359 |
Teknik |
loose fill type insulant i.
|
gevşek dolgu tipi yalıtım gereci |
|
360 |
Teknik |
loose-fill insulation i.
|
gevşek dolgu yalıtım |
|
361 |
Teknik |
hydraulic fill i.
|
hidrolik ramble |
|
362 |
Teknik |
fill connection i.
|
ikmal bağlantısı |
|
363 |
Teknik |
fill liquid i.
|
iletim sıvısı |
|
364 |
Teknik |
height of fill i.
|
imla yüksekliği |
|
365 |
Teknik |
back fill material i.
|
imla malzemesi |
|
366 |
Teknik |
nature of the fill i.
|
imla cinsi |
|
367 |
Teknik |
back fill pressure i.
|
imla basıncı |
|
368 |
Teknik |
fill valve i.
|
ikmal valfi |
|
369 |
Teknik |
character fill i.
|
karakter doldurma |
|
370 |
Teknik |
back fill i.
|
kenar ayak dolgusu |
|
371 |
Teknik |
rock fill i.
|
kaya dolgu |
|
372 |
Teknik |
rock fill weir i.
|
kaya dolgu regülatör |
|
373 |
Teknik |
rock fill cofferdam i.
|
kaya dolgu batarda |
|
374 |
Teknik |
cut-and-fill i.
|
kazı ve dolgulu yapım bölümü |
|
375 |
Teknik |
stone fill i.
|
kaya dolgu |
|
376 |
Teknik |
back fill i.
|
kazılmış kısımların yeniden imlası |
|
377 |
Teknik |
dry rubble fill i.
|
kuru taş dolgu |
|
378 |
Teknik |
fill mass i.
|
lapa |
|
379 |
Teknik |
downstream fill i.
|
mansap dolgu |
|
380 |
Teknik |
paste fill i.
|
macun dolgu |
|
381 |
Teknik |
cut-and-fill i.
|
miks kesit |
|
382 |
Teknik |
upstream fill i.
|
memba dolgusu |
|
383 |
Teknik |
waste fill i.
|
pasa dolgu |
|
384 |
Teknik |
random fill i.
|
rasgele dolgu |
|
385 |
Teknik |
random fill i.
|
randım dolgu |
|
386 |
Teknik |
rolled fill i.
|
silindirlenmiş dolgu |
|
387 |
Teknik |
compacted rock fill i.
|
sıkıştırılmış kaya dolgu |
|
388 |
Teknik |
hydraulic fill i.
|
sulu dolgu |
|
389 |
Teknik |
rock fill i.
|
taş dolgu |
|
390 |
Teknik |
stone fill i.
|
taş dolgu |
|
391 |
Teknik |
granular-fill insulation i.
|
taneli hafif gereç yalıtım |
|
392 |
Teknik |
earth fill i.
|
toprak dolgu |
|
393 |
Teknik |
approach fill i.
|
yaklaşım dolgusu |
|
394 |
Teknik |
fuel fill opening i.
|
yakıt doldurma girişi |
|
395 |
Teknik |
structural fill i.
|
yapısal dolgu |
|
396 |
Teknik |
approach fill i.
|
yaklaşım imlası |
|
397 |
Teknik |
land fill i.
|
yeri yükseltme |
|
398 |
Teknik |
land fill i.
|
yükseltme |
|
399 |
Teknik |
zero fill f.
|
sıfır doldurmak |
|
400 |
Teknik |
zero fill f.
|
sıfırla doldurmak |
|
Computer |
|
401 |
Bilgisayar |
background fill i.
|
arka plan dolgusu |
|
402 |
Bilgisayar |
background fill i.
|
artalan dolgusu |
|
403 |
Bilgisayar |
memory fill i.
|
bellek doldurma |
|
404 |
Bilgisayar |
black with white fill i.
|
beyaz dolgulu siyah |
|
405 |
Bilgisayar |
gray with white fill i.
|
beyaz dolgulu gri |
|
406 |
Bilgisayar |
pattern fill i.
|
desen dolgu |
|
407 |
Bilgisayar |
fill style i.
|
doldurma stili |
|
408 |
Bilgisayar |
fill order i.
|
dolgu sırası |
|
409 |
Bilgisayar |
fill effect i.
|
dolgu efekti |
|
410 |
Bilgisayar |
fill effects i.
|
dolgu efektleri |
|
411 |
Bilgisayar |
fill character i.
|
doldurma karakteri |
|
412 |
Bilgisayar |
fill effects i.
|
doldurma efektleri |
|
413 |
Bilgisayar |
textured fill i.
|
dokulu dolgu |
|
414 |
Bilgisayar |
fill-in box i.
|
doldurulacak kutu |
|
415 |
Bilgisayar |
fill type i.
|
dolgu türü |
|
416 |
Bilgisayar |
dlg fill color i.
|
dlg dolgu rengi |
|
417 |
Bilgisayar |
border to fill i.
|
dolgu kenarlığı |
|
418 |
Bilgisayar |
fill style i.
|
doldurma biçemi |
|
419 |
Bilgisayar |
rectangle fill i.
|
dikdörtgen dolgu |
|
420 |
Bilgisayar |
fill pattern i.
|
doldurma deseni |
|
421 |
Bilgisayar |
fill pattern i.
|
dolgu örneği |
|
422 |
Bilgisayar |
fill-in field i.
|
doldurulacak alan |
|
423 |
Bilgisayar |
fill color i.
|
doldurma rengi |
|
424 |
Bilgisayar |
fill pattern i.
|
dolgu örüntüsü |
|
425 |
Bilgisayar |
fill character i.
|
dolgu karakteri |
|
426 |
Bilgisayar |
text to fill i.
|
dolgu metni |
|
427 |
Bilgisayar |
fill/back color i.
|
dolgu/zemin rengi |
|
428 |
Bilgisayar |
fill color i.
|
dolgu rengi |
|
429 |
Bilgisayar |
black with grayscale fill i.
|
gri ton dolgulu siyah |
|
430 |
Bilgisayar |
shaded fill i.
|
gölgeli dolgu |
|
431 |
Bilgisayar |
fill liquid i.
|
iletim sıvısı |
|
432 |
Bilgisayar |
character fill i.
|
karakter doldurma |
|
433 |
Bilgisayar |
border/fill i.
|
kenarlık/dolgu |
|
434 |
Bilgisayar |
text frame fill i.
|
metin çerçevesi dolgusu |
|
435 |
Bilgisayar |
oval fill i.
|
oval dolgu |
|
436 |
Bilgisayar |
fill right i.
|
sağa doldurmayı |
|
437 |
Bilgisayar |
color fill i.
|
renk dolgusu |
|
438 |
Bilgisayar |
fill series i.
|
serileri doldurmayı |
|
439 |
Bilgisayar |
default fill-in text i.
|
varsayılan doldurma metni |
|
440 |
Bilgisayar |
3d fill i.
|
3b dolgu |
|
441 |
Bilgisayar |
fill/back color i.
|
zemin/arka plan rengi |
|
442 |
Bilgisayar |
fill-in a form f.
|
bir formu doldurmak |
|
443 |
Bilgisayar |
character fill f.
|
damga doldurmak |
|
444 |
Bilgisayar |
fill-in a form f.
|
formu doldurmak |
|
445 |
Bilgisayar |
zero fill f.
|
sıfırla doldurmak |
|
446 |
Bilgisayar |
zero fill f.
|
sıfır doldurmak |
|
447 |
Bilgisayar |
fill down expr.
|
aşağı doldur |
|
448 |
Bilgisayar |
fill specification grid from table expr.
|
ayrıntı kılavuzlarını tablodan doldur |
|
449 |
Bilgisayar |
fill down expr.
|
aşağıyı doldur |
|
450 |
Bilgisayar |
fill down expr.
|
alta kopyala |
|
451 |
Bilgisayar |
fill down expr.
|
aşağıya doldur |
|
452 |
Bilgisayar |
fill down expr.
|
alta doldur |
|
453 |
Bilgisayar |
fill months expr.
|
ayları doldur |
|
454 |
Bilgisayar |
fill formats expr.
|
biçimleri doldur |
|
455 |
Bilgisayar |
stretch to fill expr.
|
doldurmak için uzat |
|
456 |
Bilgisayar |
no fill expr.
|
dolgu yok |
|
457 |
Bilgisayar |
fill justify expr.
|
dolgu iki yana yasla |
|
458 |
Bilgisayar |
fill pattern expr.
|
desen doldur |
|
459 |
Bilgisayar |
fill across worksheets expr.
|
çalışma sayfaları boyunca doldur |
|
460 |
Bilgisayar |
fill-in expr.
|
doldur |
|
461 |
Bilgisayar |
fill values expr.
|
değerleri doldur |
|
462 |
Bilgisayar |
fill across worksheets expr.
|
çalışma sayfalarını doldur |
|
463 |
Bilgisayar |
fill-in enabled expr.
|
doldurma etkin |
|
464 |
Bilgisayar |
toggle fill expr.
|
dolgu değiştir |
|
465 |
Bilgisayar |
fill workgroup expr.
|
çalışmagrubuna doldur |
|
466 |
Bilgisayar |
use gradient fill expr.
|
dereceli dolguyu kullan |
|
467 |
Bilgisayar |
fill group expr.
|
gruba doldur |
|
468 |
Bilgisayar |
fill shadow expr.
|
gölge doldur |
|
469 |
Bilgisayar |
fill days expr.
|
günleri doldur |
|
470 |
Bilgisayar |
fill weekdays expr.
|
iş günlerini doldur |
|
471 |
Bilgisayar |
auto fill expr.
|
otomatik doldur |
|
472 |
Bilgisayar |
fill to border expr.
|
kenarlığı doldur |
|
473 |
Bilgisayar |
fill auto expr.
|
otomatik doldur |
|
474 |
Bilgisayar |
fill right expr.
|
sağa kopyala |
|
475 |
Bilgisayar |
fill color expr.
|
renk doldur |
|
476 |
Bilgisayar |
fill series expr.
|
serileri doldur |
|
477 |
Bilgisayar |
fill left expr.
|
sola doldur |
|
478 |
Bilgisayar |
fill series expr.
|
seriyi doldur |
|
479 |
Bilgisayar |
fill right expr.
|
sağa doldur |
|
480 |
Bilgisayar |
fill right expr.
|
sağı doldur |
|
481 |
Bilgisayar |
fill left expr.
|
solu doldur |
|
482 |
Bilgisayar |
insert word field: fill-in expr.
|
word alanı ekle: doldur |
|
483 |
Bilgisayar |
fill up expr.
|
yukarı doldur |
|
484 |
Bilgisayar |
fill up expr.
|
üste doldur |
|
485 |
Bilgisayar |
fill years expr.
|
yılları doldur |
|
Informatics |
|
486 |
Bilişim |
region fill i.
|
bölge dolgulama |
|
487 |
Bilişim |
fill character i.
|
doldurma karakteri |
|
488 |
Bilişim |
fill area i.
|
dolgu alanı |
|
489 |
Bilişim |
fill pattern i.
|
dolgu karakteri |
|
490 |
Bilişim |
fill pattern i.
|
doldurma deseni |
|
Telecom |
|
491 |
Telekom |
fill factor i.
|
doluluk oranı |
|
Electric |
|
492 |
Elektrik |
storage fill i.
|
depo doldurma |
|
Textile |
|
493 |
Tekstil |
fill-in i.
|
kadın elbiselerinin derin dekolteli yakalarına yapılan yama |
|
Construction |
|
494 |
İnşaat |
dumped rock fill i.
|
dökme kaya dolgu |
|
495 |
İnşaat |
fill thermal insulation i.
|
dolgu tipi ısı izolasyonu |
|
496 |
İnşaat |
fill settlement i.
|
dolgu oturması |
|
497 |
İnşaat |
fill-type insulation i.
|
dolgu yalıtım |
|
498 |
İnşaat |
fill pattern i.
|
dolgu örüntüsü |
|
499 |
İnşaat |
fill pattern i.
|
doldurma deseni |
|
500 |
İnşaat |
porous fill i.
|
geçirgen dolgu |
|