going - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

going

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"going" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 27 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
going i. gidiş
General
going i. ayrılış
going i. tempo
going i. ilerleme hızı
going i. gidişat
going i. yol durumu
going i. basamak genişliği
going i. gitme tarzı
going i. yol
going i. süreç
going s. giden
going s. yaşayan
going s. mevcut
going s. şu anki
going s. hareket eden
going s. çalışan
going s. kullanıma uygun
going s. değerlendirmeye uygun
going s. yaygın
going s. genel olarak kabul edilen
going s. süresiz olarak devam ettirilen
going s. aktif şekilde yürütülen
going s. büyüyen
going s. gelişen
going s. düzenli katılan
Construction
going i. basamak genişliği
going i. merdiven basamak genişliği

"going" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
General
going concern i. kar eden ticari kuruluş
easy going chap i. uysal çocuk
going back i. geriye gitme
going into debt i. borçlanma
coming and going i. gidişgeliş
going around i. dolaşma
going far i. uzaklaşma
going away i. uzaklaşma
going price i. şimdiki fiyat
going up i. çıkma
going out i. çıkma
going towards i. yönelme
going on i. sürdürme
going down i. inme
going public i. halka açılma
(battery) going dead i. pil bitmesi
going-over i. azar
going-over i. paylama
going-over i. azarlama
going-out-of-business sale i. tasfiye satışı
going rate i. rayiç
going rate i. mevcut değer
going rate i. rayiç bedel/fiyat
going-away party i. veda partisi
church-going women i. kiliseye giden kadınlar
easy going i. kolay ve kesintisiz ilerleme
easy going i. kolay ve engelsiz gidişat
going ashore i. gemiden inme
going ashore i. tekneden inme
going to jerusalem i. sandalye kapmaca
going-over i. dikkatli inceleme
going-over i. dikkatli denetim
going-over i. dayak
going-over i. bakım
coming and going i. koşuşturma
coming and going i. hayhuy
coming and going i. iş güç hareketliliği
be going strong f. enerjik bir şekilde çalışmak
get going f. başlamak
keep going f. devam etmek
be going to f. üzere olmak
keep something going f. devam ettirmek
get somebody going f. gaza getirmek
set going f. harekete geçirmek
keep going f. devam ettirmek
keep going f. ilerlemek
be going to f. gelecek zaman için kullanılır/zorunluluk gösterir/niyet gösterir
get going f. başlatmak
keep going f. sürdürmek
set going f. hareketlendirmek
start something going f. bir şeyi başlatmak
have many projects going at once f. bin tarakta bezi olmak
stop going f. semtine uğramamak
start something going f. bir makineyi çalıştırmak
going well f. becermek
going well f. iyi olmak
going well f. iyi dinlenmiş olmak
going well f. iyi gitmek
going well f. iyi kazanmak
stop going f. ayağını kesmek
be unaware of what is going on around oneself f. dünyadan haberi olmamak
set going f. etkin hale getirmek
be going to f. -mek üzere olmak
be going to f. -ecek/-acak
give somebody a real going-over f. leşini çıkarmak
get going f. giriş yapmak
get going f. başlangıç yapmak
be going about f. dedikodusu olmak
set going f. yürütmek
keep a relationship going f. ilişki yürütmek
keep a relationship going f. ilişki sürdürmek
know what's going on f. olup bitenden haberi olmak
know what's going on f. olup bitenden haberdar olmak
have a thing going with someone f. arasında bir şey olmak
have a thing going with someone f. aralarında bir şey olmak
time to get going f. yol görünmek
keep going f. yola devam etmek
think of going to law school f. hukuk fakültesine gitmeyi düşünmek
think of going to law school f. hukuk okumayı düşünmek
be going into administration f. iflasla karşı karşıya kalmak
be afraid of going to the dentist f. diş hekimine gitmekten korkmak
be going up f. yükselmek
unconventional and easy going s. kalender
easy going s. uyumlu
going out s. çıkan
easy going s. rahat
going far s. ilerleyen
going as it should s. yolunda
easy-going s. yumuşak
easy-going s. yardımsever
easy-going s. gevşek
easy-going s. nazik
easy-going s. dostça
easy-going s. uysal
far-going s. geniş kapsamlı
easy-going s. yardıma hazır
easy-going s. iyi niyetli
easy-going s. kibar
through-going s. yaman
through-going s. tam
on-going s. devam eden
through-going s. itinalı
through-going s. vicdanlı
worth-going s. gitmeye değer
slow-going s. ağır hareket eden
slow-going s. yavaş ilerleyen
slow-going s. yavaş hareket eden
hard going s. zor
easy-going s. sevecen
easy-going s. dostane
easy-going s. kayıtsız
easy-going s. aldırış etmez
easy-going s. umursamaz
easy-going s. kolayca idare edilen
easy-going s. söz dinler
easy-going s. itaatkar
easy-going s. umursamaz
easy-going s. ilgisiz
easy-going s. savsak
easy-going s. acele etmeyen
easy-going s. sakin
easy-going s. yavaş
going–away s. balayı için tasarlanmış (kıyafet)
steady-going s. tutarlı
as the time going by zf. zaman geçtikçe
going well zf. yolunda
-going snk. düzenli katılım anlamı veren son ek
Phrasals
get someone going f. birini motive etmek/gaza getirmek
have (something) going for (one) f. (bir şey birinin) istediği gibi gitmek
have (something) going for (one) f. (birinin) lehine/avantajına (bir şey) olmak
have (something) going for (one) f. (birinin) iyiliğine (bir şey) olmak
Phrases
what's going around i. etrafında ne olup bittiğini
what's going around i. etrafında olup biteni
what's going around i. etrafında olan biteni
when the going gets tough expr. işler sarpa sarınca
when the going gets tough expr. işler sarpa sardığında
going once, going twice, sold expr. satıyorum, satıyorum, sattım
going back many years expr. uzun yıllara dayanan
like (or as if) it is going out of fashion (or style expr. büyük miktarlarda
like (or as if) it is going out of fashion (or style expr. sınırsızca
enough to be going on with [uk] expr. idare eder
enough to be going on with [uk] expr. kısa bir süre yeter
enough to be going on with [uk] expr. iş görür seviyede
enough to be going on with [uk] expr. yeterli
enough to be going on with [uk] expr. bir süre yeter
enough to be going on with [uk] expr. bir süre iş görür
enough/something to be going on with [uk] expr. idare eder
enough/something to be going on with [uk] expr. kısa bir süre yeter
enough/something to be going on with [uk] expr. iş görür seviyede
enough/something to be going on with [uk] expr. yeterli
enough/something to be going on with [uk] expr. bir süre yeter
enough/something to be going on with [uk] expr. bir süre iş görür
Proverb
when the going gets tough, the tough get going işler zorlaştığında güçlü olan sıyrılır geçer
look upon death as a going home topraktan gelip toprağa gitmek
when the going gets weird, the weird turn pro dünya değişip garipleştiğinde önceden normal standartların dışında olanlar başarılı olma şansı yakalar
when the going gets weird, the weird turn pro dünya tuhaflaştıkça tuhaf olanlar öne çıkar
Colloquial
going away i. seyahate çıkma
going away i. tatile gitme
the going thing i. son moda
the going thing i. son trend
the going thing i. şu anki yönelim
the going thing i. şu anki/güncel akım
the going thing i. şu anki/güncel yaklaşım
the going thing i. bu günlerde moda
the going thing i. şimdi moda
going equipped [uk] i. dolu gitme
going equipped [uk] i. silahlı gitme/olma
going equipped [uk] i. teçhizatlı gitme/olma
going equipped [uk] i. üzerinde silah/suç aleti bulundurma
going equipped [uk] i. yanında/üzerinde silah/suç aleti taşıma
going over i. muayene
going over i. inceleme
going over i. dayak
going over i. dayak atma
going over i. pataklama
have something going with someone f. aralarında bir şey olmak
have something going with someone f. arasında bir şey olmak
have something going f. birinin yararına ilerleyen bir şey olmak
have something going f. yolunu bulmak
have something going f. kendi yararına ilerleyen/faydalanabildiği bir düzeneği olmak
have something going f. kendine göre düzenlenmiş/tasarlanmış bir düzeni olmak
be going cheap f. ucuz olmak
be going cheap f. ucuz bir fiyata satışta olmak
be going cheap f. ucuza satılmak
be going gangbusters [us] f. çok başarılı gitmek
be going gangbusters [us] f. çok iyi gitmek
be going gangbusters [us] f. harika gitmek
be going gangbusters [us] f. başarıyla ilerlemek
be going gangbusters [us] f. çok başarılı bir dönemde olmak
be going to hell f. yıkıma doğru gitmek
be going to hell f. kötüye gitmek
be going to hell f. başarısızlığa doğru gitmek
be going to hell f. sonu yaklaşmak
be going to hell f. durumu kötüye gitmek
be going to hell f. dibe vurmak
be going to hell f. çakılmak
have someone coming and going f. birini kararsız bırakmak
have someone coming and going f. birine uygun bir seçenek bırakmamak
have someone coming and going f. birini çıkmaza/açmaza sokmak
have someone coming and going f. birine çıkış yolu bırakmamak
have someone coming and going f. birini iki arada bir derede bırakmak
have someone coming and going f. birine çıkar yol bırakmamak
(have) got it going on f. çekici olmak
(have) got it going on f. seksi olmak
(have) got it going on f. cazibeli olmak
(have) got it going on f. alımlı olmak
(have) got it going on f. havalı olmak
(have) got it going on f. başarılı olmak
(have) got it going on f. etkileyici olmak
(have) got it going on f. mükemmel olmak
(have) got it going on f. harika olmak
(have) got it going on f. çok iyi olmak
(have) got it going on f. istisnai bir durumda olmak
be going on (for) (something) [uk] f. (bir şeye) yaklaşmak
be going on (for) (something) [uk] f. (bir yaşa, zamana) doğru gelmek
be going on (for) (something) [uk] f. neredeyse (bir yaşa, zamana) gelmek
be going on something f. bir şeye, yaşa zamana yaklaşmak
be going on something f. bir yaşa, zamana doğru gelmek
be going on something f. neredeyse bir yaşa, zamana gelmek
be going on (for) something [uk] f. bir şeye, yaşa, zamana, sayıya yaklaşmak
be going on (for) something [uk] f. bir yaşa, zamana, sayıya doğru gelmek
be going on (for) something [uk] f. neredeyse bir yaşa, zamana, belli bir sayıya gelmek
be good going f. olumlu/iyi bir gelişme olmak
be good going f. olumlu/iyi bir adım olmak
be good going f. iyi ilerleme kaydetmek
be good going f. olumlu/iyi bir gelişme olmak
be good going f. olumlu/iyi bir adım olmak
be good going f. fena ilerleme kaydetmemek
be good going f. iyi ilerleme kaydetmek
be not bad going f. olumlu/iyi bir gelişme olmak
be not bad going f. olumlu/iyi bir adım olmak
be not bad going f. fena ilerleme kaydetmemek
be not bad going f. iyi ilerleme kaydetmek
keep (going) on at someone or something f. birinin/bir şeyin üstüne varmak
keep (going) on at someone or something f. birinin/bir şeyin üstüne gitmek
keep (going) on at someone or something f. birine/bir şeye yüklenmek
keep (going) on at someone or something f. birinin/bir şeyin başının etini yemek
get going with f. ile çıkmaya başlamak
get going with f. ile aşk ilişkisine girmek
get going with f. ile arasında/aralarında bir şeyler olmaya başlamak
get going with f. ile arasında/aralarında bir şeyler olmak
get something going f. arasında/aralarında bir şeyler olmak
get something going f. arasında/aralarında (romantik) bir şeyler olmaya başlamak
get something going f. (biriyle) çıkmaya başlamak
get something going f. (biriyle) ilişkiye (aşk ilişkisine) girmek
get while the going is good f. zarardan dönmek
get while the going is good f. fırsat varken bırakmak/kaçmak/çıkmak/kurtulmak
get while the going is good f. fırsatını bulduğunda vazgeçmek
get while the going is good f. işler iyice kötüleşmeden kaçıp kurtulmak
get while the going is good f. fırsat varken paçayı kurtarmak
get while the going is good f. çok geç olmadan kendini kurtarmak
have a lot going for it f. yapacak çok şeyi olmak
going strong s. enerjik bir şekilde çalışan
going strong s. iyi/güçlü durumda olan
going strong s. iyi giden
going strong s. tıkır tıkır çalışan
going strong s. başarılı
slow going s. ağır hareket eden
slow going s. yavaş ilerleyen
slow going s. yavaş hareket eden
going away zf. açık bir farkla
going away zf. açık ara
going away zf. açık arayla
we'd better be going on expr. artık gitsek iyi olur
that kid's going places expr. bu çocuk adam olur
while the going is good expr. durum uygun iken
so then things are going well expr. demek ki işler yolunda
everything's going wrong expr. her şey ters gidiyor
take me where you are going expr. götür beni gittiğin yere
in these days we are going through expr. içinde bulunduğumuz bu günlerde
john and mary have a thing going expr. john ile mary arasında bir şeyler var
nobody's going anywhere expr. kimse bir yere gitmiyor
go there and see what's going on expr. oraya gidip ne olup bittiğine bak
what the hell was I going to say? expr. ne diyecektim lan ben?
what the hell was I going to say? expr. ne söyleyecektim lan ben?
going on expr. meydana gelen
going on expr. olan
I'm not going to bite you expr. seni ısırmam
going, going, gone expr. satıyorum, satıyorum, sattım
go while the going is good expr. fırsat varken topla
go while the going is good expr. fırsat varken biriktir
go while the going is good expr. fırsat varken kazancına kazanç kat
nothing going on upstairs expr. kafası pek çalışmıyor/işlemiyor
nothing going on upstairs expr. pek zeki/çok akıllı biri değil
nothing going on upstairs expr. biraz aptal
nothing going on upstairs expr. mankafa
nothing going on upstairs expr. ahmak
nothing going on upstairs expr. beyni/beyninin içi boş
how are you going? [australia] expr. ne haber?
how are you going? [australia] expr. ne var ne yok?
how are you going? [australia] expr. nasıl gidiyor?
how are you going? [australia] expr. her şey yolunda mı?
(one) is going to kill (someone) expr. (biri birini) sinirden öldürecek
(one) is going to kill (someone) expr. (biri birine) aşırı kızacak
(one) is going to kill (someone) expr. (biri birine) aşırı sinirlenecek
(one) is going to kill (someone) expr. (bir birinin) canına okuyacak
(one) is not going to eat (someone) expr. (biri birini) yemez
(one) is not going to eat (someone) expr. (birinden) çekinecek/korkacak bir şey yok
(one) is not going to eat (someone) expr. (birinden) çekinmeye/korkmaya gerek yok
(someone) is not going to thank you for (something) expr. (bir şey birinin) hiç hoşuna gitmeyecek
(someone) is not going to thank you for (something) expr. (biri bir şey) için teşekkür etmeyecek
(someone) is not going to thank you for (something) expr. (biri bir şeye) memnun olmayacak
(someone) is not going to thank you for (something) expr. (biri bir şeyden) pek hoşlanmayacak
(I'm) not going to lie expr. yalan yok
(I'm) not going to lie expr. doğrusu
(I'm) not going to lie expr. doğruya doğru
(one had) better be going expr. gitse iyi olur
(something) is not going to (do something) itself expr. (bir şey bir şeyi) kendi kendine yapmayacak
(something) is not going to (do something) itself expr. (bir şey) kendiliğinden olmayacak
(something) is not going to (do something) itself expr. (bir şey) kendi kendini (bir şey) yapmayacak
(something) is not going to (do something) itself expr. (bir şey) kendiliğinden mi/kendi kendine mi olacak?
anything going on? expr. ne var ne yok?
anything going on? expr. ilginç bir şey var mı?
anything going on? expr. ne haber?
better be going expr. gitse iyi olur
better be going expr. yola koyulsa iyi olur
better be going expr. kalksa iyi olur
everything's going to be okay expr. her şey yoluna girecek
everything's going to be okay expr. her şey güzel olacak
everything's going to be okay expr. her şey iyi olacak
everything's going to be okay expr. her şey düzelecek
egbok (everything's going to be okay) expr. her şey yoluna girecek
egbok (everything's going to be okay) expr. her şey güzel olacak
egbok (everything's going to be okay) expr. her şey iyi olacak
egbok (everything's going to be okay) expr. her şey düzelecek
going my way? expr. benim gideceğim yere/yöne mi gidiyorsun?
going my way? expr. benim gideceğim yoldan mı gidiyorsun?
going my way? expr. sende mi aynı tarafa gidiyorsun?
going, going, gone expr. kapış kapış gitmek
going, going, gone expr. giderek/git gide gözden kaybolmak
good going expr. olumlu/iyi bir gelişme
good going expr. olumlu/iyi bir adım
good going expr. iyi bir ilerleme
good going expr. gidişat iyi
what is going to become of us? expr. bize ne olacak?
what's going to happen to us? expr. bize ne olacak?
how's it going exclam. ne var ne yok?
how's it going exclam. nasılsın?
how's it going exclam. nasıl gidiyor?
how's it going exclam. ne durumda/aşamada?
egbok (everything is going to be ok) kısalt. her şey güzel olacak
egbok (everything is going to be ok) kısalt. her şey yoluna girecek
egbok (everything is going to be ok) kısalt. her şey düzelecek
Idioms
heavy going i. konusu ağır kitap vb.
going begging i. sahibi olmayan
a going concern i. geleceği parlak iş/girişim
a going concern i. iyi giden iş/girişim
a going concern i. kar getiren iş/girişim
a going concern i. kazançlı iş/girişim
the going rate i. piyasası
the going rate i. fiyatı
the going rate i. kaça gittiği/satıldığı
the going rate (for something) i. (bir şeyin) piyasası
the going rate (for something) i. (bir şeyin) fiyatı
the going rate (for something) i. (bir şeyin) kaça gittiği/satıldığı
have (someone) coming and going f. iki arada bir derede bırakmak
have (someone) coming and going f. kararsız kalmak
have (someone) coming and going f. iki seçenek arasında gidip gelmek
keep (going) on about someone or something f. (biri ve bir şey hakkında) hiç durmadan konuşmak
keep (going) on about someone or something f. (biri ve bir şey hakkında) lafı uzatmak
keep (going) on about someone or something f. (biri ve bir şey hakkında) kafa ütülemek
keep (going) on about someone or something f. papağan gibi konuşmak
keep (going) on about someone or something f. vır vır etmek
keep (going) on about (something) f. (biri ve bir şey hakkında) hiç durmadan konuşmak
keep (going) on about (something) f. (biri ve bir şey hakkında) lafı uzatmak
keep (going) on about (something) f. (biri ve bir şey hakkında) kafa ütülemek
keep (going) on about (something) f. papağan gibi konuşmak
keep (going) on about (something) f. vır vır etmek
keep (going) on about (someone or something) f. lafı uzatmak/kafa ütülemek/baş şişirmek
keep (going) on about (someone or something) f. (biri ve bir şey hakkında) hiç durmadan konuşmak
keep (going) on about (someone or something) f. papağan gibi konuşmak
keep (going) on about (someone or something) f. vır vır etmek
get something going with someone f. arasında/aralarında bir şeyler olmak
get something going with someone f. arasında/aralarında bir şeyler olmaya başlamak
be going spare f. arta kalmak
spend money like it's going out of fashion f. aşırı para harcamak
do something like it's going out of style f. bir aktiviteyi/işi aşırı abartarak yapmak
get something going with someone f. biriyle ilişkiye (aşk ilişkisine) girmek
get something going with someone f. biriyle çıkmaya başlamak
have a lot going on f. çok meşgul olmak
be going to run and run f. dönüp dolaşılıp konuşulmak
spend money like it's going out of fashion f. çok para harcamak
have nothing going for someone f. hiçbir şey istediği gibi gitmemek/olmamak
be going great guns f. harika/mükemmel gitmek
be going to run and run f. gündemden düşmemek
be still going strong f. hala iyi/güçlü durumda olmak
keep someone going f. enerji/güç vermek
know what's going on f. işini iyi bilmek
have a good thing going f. işi tıkırında olmak
check what's up/going on/happening f. ne olup bittiğine bakmak
not know if one is coming or going f. ne yapacağını bilememek
know what's going on f. neyin ne olduğunu bilmek
not know if one is coming or going f. ne yapacağını bilmemek
not know whether you are coming or going f. ne yapacağını bilmemek
not know whether one is coming or going f. kafası karmakarışık olmak
know what's going on f. olup bitenleri bilmek
not know whether one is coming or going f. ne yapacağını bilememek
not know if you are coming or going f. ne yapacağını bilmemek
not know whether one is coming or going f. ne yapacağını şaşırmak
be going great guns f. kolayca yapmak
not know whether one is coming or going f. ne yapacağını bilmemek
going to tattle f. şikayet etmeye gitmek
not know whether one is coming or going f. paniklemek
going to tell f. şikayet etmeye gitmek
spend money like it's going out of style f. su gibi para harcamak
be going great guns f. tereyağından kıl çeker gibi halletmek
be going great guns f. tıkırında olmak
have a lot going for one f. (bir görev için) biçilmiş kaftan olmak
know what's going on f. uyanık olmak
spend money like it's going out of fashion f. (tedavülden kalkıyormuşcasına) saçıp savurmak
(one) is going to murder (someone) f. (birini) sinirden paramparça etmek
(one) is going to killing (someone) f. (birini) sinirden paramparça etmek
(have) got a thing going (with someone) f. (romantik ilişki) aralarında bir şeyler olmak
(have) got something going (with someone) f. (romantik ilişki) aralarında bir şeyler olmak
be going spare f. (kimsenin) istemediği olmak
have a lot going for one f. (bir iş için) gerekli meziyetleri olmak
keep (going) on at (one) f. (birinin) üstüne varmak
keep (going) on at (one) f. (birini) sürekli azarlamak
keep (going) on at (one) f. (birini veya bir şeyi) devamlı eleştirmek
keep (going) on at someone f. birinin üstüne varmak
keep (going) on at someone f. birini sürekli azarlamak
keep (going) on at someone f. birini devamlı eleştirmek
going to see mrs. murphy f. lavaboya gitmek
going to see mrs. murphy f. yüz numaraya gitmek
have (someone) going f. (birini) idare etmek
have (someone) going f. (birini) oyalamak
have (someone) going f. (birini) bir an için heyecanlandırmak, üzmek, harekete geçirmek
have it going on f. çekici olmak
have it going on f. çok hoş olmak
have it going on f. başarılı olmak
have it going on f. etkileyici olmak
have it going on f. mükemmel olmak
quit while the going is good f. fırsat varken bırakmak/vazgeçmek
quit while the going is good f. hala şans varken bırakmak/vazgeçmek
quit while the going is good f. yol yakınken geri dönmek/vazgeçmek
quit while the going is good f. işler daha da zorlaşmadan bırakmak/vazgeçmek
quit while the going is good f. çok kötü sonuçlar yaşamadan vazgeçmek
quit while the going is good f. durum iyice kötüye gitmeden bırakmak/vazgeçmek
make heavy going of (something) f. (bir şeyi/işi) zorlaştırmak
make heavy going of (something) f. (bir şeyi/işi) daha zahmetli hale getirmek
make heavy going of (something) f. (bir şeyi/işi) yorucu hale getirmek
know where (one) is going f. ne yaptığını bilmek
know where (one) is going f. hangi yolda ilerlediğinin farkında olmak
know where (one) is going f. nereye gittiğini bilmek
(do something) as if it's going out of style f. (bir şeyi) çok sık yapmak
(do something) as if it's going out of style f. (bir şeyi) yapmayı abartmak
(do something) as if it's going out of style f. (bir şeyi) hızlı hızlı yapmak
(do something) as if it's going out of style f. (bir şeyi) kıtlıktan çıkmış gibi yapmak
(do something) like it's going out of style f. (bir şeyi) çok sık yapmak
(do something) like it's going out of style f. (bir şeyi) yapmayı abartmak
(do something) like it's going out of style f. (bir şeyi) hızlı hızlı yapmak
(do something) like it's going out of style f. (bir şeyi) kıtlıktan çıkmış gibi yapmak
be going begging f. sahibi olmamak
be going begging f. boşta olmak
be going begging f. kimsenin olmamak
be going begging f. arta kalmak
be going begging f. fazla olmak
be going great guns f. hevesle yapmak
be going great guns f. başarıyla yapmak
be going great guns f. başarılı gitmek
be going places f. ilerleme kaydetmek
be going places f. bir yerlere gelmek
be going places f. başarı sağlamak
be going places f. geleceği parlak olmak
be going places f. başarı şansı yüksek olmak
be going spare f. sahibi olmamak
be going spare f. boşta olmak
be going spare f. kimsenin olmamak
be going spare f. fazla olmak
be heavy going f. zor olmak
be heavy going f. ağır olmak
be heavy going f. ağır gitmek
get going f. çıkmak
get going f. ayrılmak
get out while the going is good f. fırsat varken gitmek/kaçmak/çıkmak/kurtulmak
get out while the going is good f. fırsatını bulduğunda gitmek
get out while the going is good f. işler iyice kötüleşmeden kaçıp kurtulmak
get out while the going is good f. fırsat varken paçayı kurtarmak
get out while the going is good f. çok geç olmadan kendini kurtarmak
get out while the going is good f. zarardan dönmek
be going to the dogs f. mahvolmak
be going to the dogs f. rezil olmak
be going to the dogs f. hayrı kalmamak
be going to the dogs f. heba olmak
be going to the dogs f. bozulmak
be going to the dogs f. kötüleşmek
be going to the dogs f. kötüye gitmek
be going to town f. büyük bir gayretle çalışmak
be going to town f. çok başarılı olmak
be going to town f. harıl harıl çalışmak
be going great guns f. harika/mükemmel gitmek
be going great guns f. tereyağından kıl çeker gibi halletmek
be going great guns f. tıkırında gitmek
be going great guns f. başarıyla yapmak
be going great guns f. başarılı gitmek
be going great guns f. bomba gibi gitmek
have a thing going f. işi tıkırında olmak
have a thing going f. arasında bir şey olmak
have a thing going f. devam eden/mevcut bir durum/şey olmak
have going f. yararına ilerleyen (bir şey) olmak