bağlı olan - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

bağlı olan



Bedeutungen von dem Begriff "bağlı olan" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 6 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
bağlı olan consequential adj.
bağlı olan associate adj.
bağlı olan corollary adj.
Trade/Economic
bağlı olan consequential adj.
bağlı olan adherent adj.
Computer
bağlı olan connected adj.

Bedeutungen, die der Begriff "bağlı olan" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 173 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
bağlı olan şirket (başka bir şirkete) affiliate n.
General
dinine çok bağlı olan kimse devotee n.
kurallara aşırı derecede bağlı olan amir martinet n.
bir katedrale bağlı olan papaz canon n.
çekülün ucuna bağlı olan kurşun plummet n.
çekülün ucuna bağlı olan kurşun plumb n.
bağlı yüksekokulları olan üniversite collegiate n.
çekülün ucuna bağlı olan kurşun plumb bob n.
bir direğin ucuna uzun bir iple bağlı olan bir top ile oynanan çift kişilik bir oyun tetherball n.
kendi görüşlerine sıkı sıkıya bağlı olan hardliner n.
kendi fikirlerine sıkı sıkıya bağlı olan kimse opinionist n.
kiliseye çok bağlı olan churchy n.
dar görüşlü, orta sınıf değerlerine ve materyalizme bilinçsizce bağlı olan kendini beğenmiş kimse babbitt n.
ortak bir yan duvar ile başka eve bağlı olan çok katlı aile evi town house n.
başkasına bağlı olan mal sahibi underpossessor n.
(bir şeye) kendisinden üstün birine bağlı olarak sahip olan kimse underpossessor n.
(eskiden) bağlı bulunduğu şirketin üniformasını giyme ve diğer imtiyazlardan yararlanma hakkına sahip olan özgür erkek liveryman n.
teamüle bağlı olan kimse observer n.
kendi fikirlerine sıkı sıkıya bağlı olan kimse opinionatist n.
herhangi bir toprak mülkiyetine bağlı bulunmayıp bağımsız olan ve devredilmesi için tapu gereken arazi parçası common at large n.
herhangi bir toprak mülkiyetine bağlı bulunmayıp bağımsız olan ve devredilmesi için tapu gereken arazi parçası common in gross n.
daha büyük veya önemli bir şeye bağlı olan şey incident n.
birbirine bağlı olan unsurlardan oluşan dizi concatenation n.
genellikle bir köşke bağlı olan keyifli dinlenme odası plesance n.
bağlı olan gözlerini açmak unblindfold v.
kanun yerine birinin kararına bağlı olan arbitrary adj.
yanlış bir fikre inatla bağlı olan wrongheaded adj.
güneş merkezine bağlı olan heliocentric adj.
birbirine bağlı olan interdependent adj.
bazı protestan ilkelere aşırı bağlı olan evangelical adj.
tek nedene bağlı olan monocausal adj.
kan bağı ile bağlı olan consanguineous adj.
toprağa bağlı olan earthbound adj.
dünyaya bağlı olan earthbound adj.
serbestçe sallanabilmesi için ipçiğe bağlı olan (başçık) versatile adj.
hastalık nedeniyle (bir yere) bağlı olan homebound adj.
gerçekliğin parçası olarak gözlemciye bağlı var olan objective adj.
paralel bağlı birden fazla kablosu olan (devre) multiple adj.
fikirlerine sıkı sıkıya bağlı olan opinionated [obsolete] adj.
fikirlerine sıkı sıkıya bağlı olan opinioned adj.
kan bağı ile bağlı olan consanguine adj.
bir şeye bağlı olan dispositive adj.
(tesis veya makine sahibi tarafından) özel talebe bağlı olan custom adj.
bir noktaya bağlı yaprakçıkları olan palm-shaped adj.
bir şeyin kendisine bağlı olan internal adj.
(siyasi bir amaca) bağlı olan involved adj.
bir şeye bağlı olan satellite adj.
bir şeye bağlı olan satellitic adj.
kabul görmüş veya geleneksel inanca bağlı olan orthodox adj.
erken ekümenik öğretilerde belirtilen hristiyan inancına bağlı olan orthodox adj.
bir veya daha fazla bağlı kuruluşun sermaye çoğunluğuna sahip olan (şirket, girişim) parent adj.
(bir nitelik) bir şeye ait diğer niteliklere bağlı olan supervenient adj.
semptoma bağlı olan symptotic adj.
bağlı yüksekokulları olan collegiate adj.
Trade/Economic
ana para ödemeleri başka bir menkul değerin fiyatına bağlı olan tahviller bull-bear bonds n.
fiyatı indekse bağlı olan vadeli işlem sözleşmesi index futures n.
faaliyetleri mevsime bağlı olan müşterilere sunulan kredilerin genişletilmesi season dating n.
para birimleri ingiltere'ninkine bağlı olan ve aralarında olağan kur kontrollerinin işlemediği ülkeler için kullanılan eski terim sterling area n.
marjinalizmin teorisine bağlı olan kimse marginalist n.
Law
eskiden ingitere'de, kiracının iki yıl olan kullanım hakkını aşması durumunda, toprağı geri almak için yasaya bağlı olarak verilen resmi yazılı emir cessavit [obsolete] n.
eski roma'da hukuksal olarak toprağa bağlı olan ancak alınıp satılamayan bir tür köle-köylü colonate n.
sebebe bağlı olan ve olmayan işlemler causal and non-causal transactions n.
teslimi bir şarta bağlı olan rehin dead pledge n.
taşınmaza bağlı olan şey immoveable n.
başkalarının onayına bağlı olan ad referendum adj.
şahsa bağlı olmayıp herkese karşı geçerli olan (hak) real adj.
belirli bir olayın etkisine bağlı olan contingent adj.
Politics
nazizmin politikalarına bağlı veya savunucusu olan kimse nazi n.
(oyun pusulaya delik açılarak verildiği oy sisteminde) oy pusulasına üç köşesinden bağlı olan oy tri-chad n.
kendisi de soylu olup kraliyete bağlı olan erkek gentleman-in-waiting n.
kurumun resmi çizgisine bağlı olan on-air adj.
Insurance
sosyal sigortalar yasasına bağlı olan işçilerin ve bunları çalıştıran işverenlerin sosyal sigortalar kurumuna ödemek zorunda oldukları ücretin belli bir yüzdesiyle belirlenen paraya verilen isim premium n.
Technical
bir su kaynağına sürekli bağlı olan permanently connected to a water supply n.
motor piston çubuğuna bağlı olan ve krank miline güç iletmek için kullanılan salınımlı kol beam n.
bir veya daha fazla antene bağlı olan döndürülebilir sekonder sargılı ortak indüktör goniometer n.
lif dağıtım veri arayüzü yerel ağının her iki halkasına da bağlı olan istasyon das n.
çalışması belirli şekillerdeki kanallarda akan bir akışkanın yaptığı basınca ve akışa bağlı olan (cihaz) fluidic n.
kodlamasının tümü veya bir kısmı ile bağlı olan üniteleri teçhiz eden (bilgisayar ağı) online adj.
kodlamasının tümü veya bir kısmı ile bağlı olan üniteleri teçhiz eden (bilgisayar ağı) on-line adj.
Computer
bağlı olan postscript yazıcı postscript printer on n.
bağlı olan kullanıcılar connected users n.
ana web sitesine bağlı olan birden fazla web sayfasından oluşan, genellikle seçim ve anketler gibi interaktif içerik barındıran internet sitesi macrosite n.
yetkili kullanıcıların sistem yazılımına erişebilmesi için pbx'in bakım bağlantı noktasına veya tuşlu/anahtarlı telefon sistemine bağlı olan kişiye özel bilgisayar veya diğer veri uçbirimlerine verilen ad mat n.
Television
anteni yıldırım çarpmasından korumak için topraklama teline bağlı olan kıvılcım atlama aralığı lightning arrestor n.
Radio
kapalı salınım devresine elektriksel olarak bir noktadan bağlı olan topraklanmış anten direct-coupled antenna n.
Architecture
başka binanın duvarıyla bağlı olan attached adj.
Construction
konik olan bir ucu lağıma bağlı kanalizasyon borusu slant n.
Marine
diğer gemileri çeken vapur tarafından taşınan, çekilen gemi sayısına bağlı olarak iki veya daha fazla olan beyaz ışık towing light n.
cankurtaranların kullandığı, halata bağlı çapa benzeri bir ucu olan roket anchor rocket n.
gemi direği ve altabaso yakasına bağlı iki kolu olan yelkenli bumbası wishbone boom n.
bağlı olan parçalarını çözmek loose v.
ana yelkene veya grandi direğine bağlı olan main adj.
Medical
mukopolisakarit metabolizmasındaki bozukluklara bağlı olan ve az görülen kalıtsal bir yüz bozukluğu hastalığı gargoylism n.
hipostaza bağlı olan hypostatic adj.
plevraya bağlı akciğerleri olan lung-grown adj.
müsin oluşumuna bağlı olan mucigenous adj.
Anatomy
kör bağırsağa bağlı olan karın zarı kıvrımı mesocaecum n.
(kafatası) hyomandibüler kemiğe bağlı alt çenesi olan hyostylic adj.
Physiology
vücut hücreleri içinde saklı olan antijenlere bağlı enfeksiyonları ortadan kaldırarak organizmayı koruyan bağışıklık yanıtı cell-mediated immune response n.
vücut hücreleri içinde saklı olan antijenlere bağlı enfeksiyonları ortadan kaldırarak organizmayı koruyan bağışıklık yanıtı cellular immune response n.
Parasitology
çoğunlukla konak canlının hücrelerine bağlı olan, besin emme evresine ulaşmış çengelli parazit cephalin n.
Logic
doğruluğu önermelerin arasındaki ilişkiye bağlı olan önerme entailment n.
başka önermeye bağlı olan önerme incident proposition n.
başka bir önermeye ikisinden biri doğru olduğunda diğeri kesinlikle yanlış olacak şekilde bağlı olan önerme contradictory n.
Physics
ölçülecek miktarla ilgili harekete neden olan kısa bir akıma bağlı ballistic adj.
Chemistry
alfa pozisyonuna bağlı bir hidroksil grubu olan karboksilik asitler alpha hydroxy acid (aha) n.
molekül başına içerdiği iki oksijen atomu başka bir elementin tek atomuna bağlı olan oksit dioxide n.
dört farklı atomu veya ona bağlı yapısal grubu olan bir karbon atomuna ait veya ilgili asymmetric adj.
dört farklı atomu veya ona bağlı yapısal grubu olan bir karbon atomuna ait veya ilgili asymmetrical adj.
moleküllerle bağlı olan molecular adj.
(amin) bir nitrojen atomuna bağlı sadece iki organik grubu olan secondary adj.
(bir madde) iyonik bağlı kristali olan polar adj.
Biochemistry
(metabolik süreç) fizyolojik ihtiyaca bağlı olmaksızın sabit hızda olan constitutively adv.
Marine Biology
acanthoptherygi familyasına bağlı olan bir balık türü acanthopterygian n.
skapular kavisi baş iskeleti yerine omurgaya bağlı olan yılanbalığı benzeri balıkları içeren bir takım opisthomi n.
amerika'ya özgü fulgur cinsi bazı deniz karındanbacaklılarının birbirine bağlı olan büyük yumurta kapsülü dizisi ruffle n.
Astronomy
bir gökcisminin yerçekimsel olarak bağlı olduğu noktaya olan en büyük ve en küçük uzaklığının ortalaması mean distance n.
Botanic
gençken gri olup yaşlıyken siyah renkte olan, çukurlu ve üreyebilen gövdesine bağlı sapı ve ufak bir şapkası bulunan bir mantar narrowhead morel (morchella conica) n.
gençken gri olup yaşlıyken siyah renkte olan, çukurlu ve üreyebilen gövdesine bağlı sapı ve ufak bir şapkası bulunan bir mantar morchella angusticeps n.
gençken gri olup yaşlıyken siyah renkte olan, çukurlu ve üreyebilen gövdesine bağlı sapı ve ufak bir şapkası bulunan bir mantar black morel n.
gençken gri olup yaşlıyken siyah renkte olan, çukurlu ve üreyebilen gövdesine bağlı sapı ve ufak bir şapkası bulunan bir mantar conic morel n.
ercikleri üç lifdemeti ile bağlı olan triadelphous adj.
tüm çiçek bölümleri bağlı olan epigynous adj.
rüzgarda hareket etmesi için ipçiğe bağlı olan (başçık) versatile adj.
Fishery
(olta balıkçılığında) yalnızca alt kısmı oltaya bağlı olan olta mantarı waggler n.
Literature
birliğe bağlı olan unital adj.
Linguistics
vurgusu için önceki kelimeye bağlı olan enclitic adj.
(yunanca ve latince sözcükler) kendine ait bir aksanı olmayıp kendisinden önce gelen sözcüğün okunuşuna bağlı olan inclining adj.
History
eski ingiltere'de oy verme hakkı ev sahibi olmasına bağlı olan kişi pot walloper n.
Religious
katharizme bağlı olan kimse cathari n.
katharizme bağlı olan catharist n.
ortodoks yahudilik mezhebi olan hasidizme sıkı sıkıya bağlı yahudi chassid n.
ortodoks yahudilik mezhebi olan hasidizme sıkı sıkıya bağlı yahudi hassid n.
incil'e katı bir biçimde bağlı olan kimse textualist n.
incil'e katı katıya bağlı olan kimse textuist n.
cizvitler arasında inançlarına özel bir yeminle bağlı olan belirli bir sınıf the professed n.
başka bir ülkedeki büyük bir manastıra bağlı olan daha küçük ibadethane alien priory n.
doğu ortodoks kilisesi'ne ait ve bizans riti'ne bağlı olan şey eastern orthodox n.
doğu ortodoks kilisesi'ne ait ve bizans riti'ne bağlı olan şey eastern orthodoxy n.
papaya sıkı sıkıya bağlı olan kimse vaticanist n.
(geç orta çağ'da) zorla hristiyan olan fakat gizlice museviliğe bağlı kalan ispanyol veya portekizli yahudi marrano n.
belirli bir din yetkilisine mevkice bağlı olan kimse obedientiary n.
(roma katolik kilisesi'nde) üyeleri manastır düzeninin gerektirdiğinden daha az katı yeminlere bağlı olan çeşitli topluluklardan birinin üyesi oblate n.
manastır yerine kurucusuna daha sıkı bağlı olduğunu ileri süren bir fransiskan tarikatı kolundan olan rahip observantine n.
(roma katolik kilisesi) piskoposun veya papanın evine bağlı olan ve destek karşılığı hizmet sunan kimse familiar n.
talmud'da yorumlandığı üzere musa hukukuna sıkı sıkıya bağlı olan yahudiler orthodox judaism n.
1733'te iskoçya kilisesi'nden ayrılanların kurduğu kiliseye ve diğer bağlı kiliselere üye olan kimse seceder n.
kendi kilisesi ve cemaati olan bir bölgeye bağlı papazlara buradaki sorumluluklardan azade şekilde verilen ödenek simple prebend n.
bazı protestan ilkelere aşırı bağlı olan evang adj.
tanrı'nın oğlu'nun baba tanrı ile aynı özden veya maddeden olduğuna dair bir iznik konsili doktrinine bağlı olan homoousian adj.
belirli bir inanca bağlı olan dogmatic adj.
roma katolikliğine bağlı olan romanist adj.
yüksek kilise dogma ve ritüellerine sıkı sıkıya bağlı olan spiky adj.
başpiskopos/metropolit yardımcısına bağlı olan suffragan adj.
başpiskopos/metropolit yardımcısına bağlı olan suffragant adj.
Philosophy
kıyamet kuramına bağlı olan catastrophist n.
belirlenimcilik felsefesine bağlı olan kimse necessitarian n.
belirlenimcilik felsefesine bağlı olan kimse necessarian n.
doğruluğu birbirine bağlı olan önermelerin arasındaki ilişki entailment n.
spinoza'ya göre tanrı'nın diğer suretlerine bağlı olan önemsiz özelliklerinden biri mode n.
sokrat öncesi görüşlere bağlı olan pre-socratic adj.
Environment
genellikle bir konuta bağlı olan, bitkilerin yetiştirildiği ve sergilendiği sera conservatoire n.
mevsime bağlı değişimlere tabi olan canlı topluluğu sociation n.
Geography
danimarka'ya bağlı özerk bölge olan grönland'ın başkenti nuuk n.
ispanya'nın katalonya özerk bölgesinde bulunan ve barselona'ya bağlı olan banliyö badalona n.
fransa'ya bağlı olan batı hint adaları french west indies n.
Geology
mukavemeti parçacıkları arasındaki sürtünmeye bağlı olan gevşek toprak frictional soil n.
gücü parçacıkları arasındaki sürtünmeye bağlı olan serbest hareketli toprak frictional soil n.
Military
deniz bakanına bağlı olup donanma meselelerinde doğrudan söz sahibi olan bahriye şurası komitesi sea lord n.
Music
geleneksel ton özelliğine bağlı kalmadan belirli bir ton sırasına sahip olan (müzik) serial adj.
Archaic
yerleşik kurallara sıkı sıkıya bağlı olan kimse precisian n.
yerleşik kurallara sıkı sıkıya bağlı olan kimse precisianist n.
Engineering
zamanlaması rezistans ve kapasitans bileşenlerinin şarj ve deşarj zaman sabitlerine bağlı olan nonsinozidal osilatör relaxation oscillator n.