be in - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

be in

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "be in" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 15 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
be in v. moda olmak
be in v. evde/ofiste bulunmak
be in v. çıkmak (mevsimi geldiği için sebze/meyve)
be in v. yer almak
Phrasals
be in v. bir olaya vb karışmak
be in v. bir olaya vb bulaşmak
be in v. olayın vb içinde olmak
Colloquial
be in v. seçimle bir konumda olmak/bulunmak
be in v. seçildiği koltukta/pozisyonda olmak
be in v. içeride olmak
be in v. bağlantısı olmak
be in v. ilişkisi olmak
be in v. beklemek
be in v. yaşaması/deneyimlemesi muhtemel olmak
Football
be in v. gol olmak

Bedeutungen, die der Begriff "be in" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
be stuck in v. mahsur kalmak
General
be in a request n. tutulmak
low point (to be in something) n. (bir işin) gelebileceği en berbat durum
low point (to be in something) n. (bir işin) gelebileceği en berbat nokta
(the money) be stuck in atm machine n. atm'ye para sıkışması
be in rut v. hayvan kızışmak
be in a huff v. darılmak
be in tears v. ağlamak
be in doubt about v. kuşku duymak
be in accordance with v. uygun olmak
be in one's power v. elinde olmak
be in the know v. bir konuda çoğu kimsenin bilmediği şeyleri bilmek
be kept in a place v. saklanmak
be engrossed in v. dalmak
be in tatters v. yırtık pırtık olmak
be in demand v. rağbet görmek
be caught in a trap v. kapana kısılmak
be in line with v. ile bir hizada olmak
be in the ascendant v. hükmetmek
be in the mopes v. canı sıkkın olmak
be in character v. bir davranış birinin karakterine uymak
be caught in a net v. ağa tutulmak
be in shape v. formda olmak
be in a world of one's own v. kendi dünyasında yaşamak
be in a bad way v. çok zor bir durumda olmak
be dow in the dumps v. kederli olmak
be way out in left field v. fena halde yanılmak
be in someone's shadow v. gölgesinde kalmak
be black in the face v. çok kızmak
not to be firmly in place v. iğreti durmak
be in sync v. senkronize edilmiş olmak
be poised in the sky v. (kuş) havada hareketsizmiş gibi durmak
be in order v. yolunda olmak (işler)
be in the ascendant v. yükselmek
be decisive in v. bir şeyi yapmada kararlı olmak
be hand in and glove with v. ile yakın ilişki içinde olmak
be in power v. parti iktidarda olmak
be mixed up in an affair v. arada kalmak
be in charge v. bakmak
be mixed up in v. bulaşmak
be in ruins v. mahvedilmiş olmak
be in the mood v. havasında olmak
be in substantial agreement v. temel noktalarda hemfikir olmak
be in pain v. acı duymak
be in difficulty v. zorda olmak
be encased in v. ile örtülü olmak
be in someone's debt v. bir kimseye borçlu olmak
be in the swim v. faal bir sosyal hayatı olmak
be in love with v. aşık olmak
be down in the dumps v. çok neşesiz olmak
be an infant in arms v. ağzı süt kokmak
be in depression v. bunalımda olmak
be guarded in what one says v. lafına dikkat etmek
be in the doldrums v. efkarlı olmak
be in the black v. borcu kalmamak
be no longer in demand v. rağbetten düşmek
be in use v. kullanılmak
be in mortal fear v. ecel teri dökmek
be up to one's ears in debt v. gırtlağına kadar borçlu olmak
be way out in left field v. ıskalamak
be in ambush v. pusuya yatmak
be in the way v. engel olmak
be in one's right mind v. aklı başında olmak
be in abeyance v. hükümsüz olmak
be in force v. hükmü olmak
be in the clear v. uzaklaştırmak (bir şeyi bir yerden)
be uninterested in v. merak etmemek
be taken in by v. aldanmak
be in the pink v. en güzel halinde olmak
be skilled in v. bir şeyi iyi yapmak
be in love v. gönül çekmek
be engraved in one's memory v. kafasına kazınmak
be in good shape v. formda olmak
be in the wrong v. haksız olmak
be engrossed in v. dalıp gitmek
be unsparing in v. kaçınmamak
be driven in v. çakılmak
be choosy in eating v. yemek seçmek
be unable to get a word in edgewise v. karşısındakinin fazla konuşmasından dolayı ağzını açamamak
be in accord with v. ile uyumlu olmak
be in a jam v. başı dertte olmak
be in something up to one's eyes v. bir işe fena halde bulaşmış olmak
be in dire straits v. çok güç durumda olmak
be in the ascendant v. doğu ufkunda görünmek (yıldız/gezegen)
be in the mood to v. canı bir şeyi yapmak istemek
be in clover v. bir eli yağda bir eli balda olmak
be interested in v. alakalanmak
be in bad with v. arası bozuk olmak
be in good taste v. yerinde olmak
be down in the dumps v. canı sıkkın olmak
be lost in the confusion v. gürültüye gitmek
be put in v. sokulmak
be in trouble v. zorda olmak
be in substantial agreement v. temelde anlaşmak
be in need v. gereksinmek
be in the sulks v. surat etmek
be interested in v. ilgili olmak
be in a state of flux v. değişmek
be in place v. yerini almak
be in fashion v. moda olmak
be in short supply v. az miktarda bulunmak
be in tatters v. mahvolmak (itibar vb)
be in pain v. acı çekmek
be in charge of v. sorumlu olmak
be in opposition v. aleyhte olmak
be in the clear v. yok etmek (bir şeyi bir yerden)
be in a fix v. ortada kalmak
be in a difficulty v. dara düşmek
be locked in a close embrace v. sarmaş dolaş olmak
be put in order v. düzelmek
be in a hurry v. acelesi olmak
be in order v. sıralanmış durumda olmak
be in a rage v. çileden çıkmak
be inherent in something v. bir şeyin aslında var olmak
be caught in flagrante v. uygunsuz vaziyette yakalanmak (cinsel ilişki vb)
be mixed up in something bad v. adı karışmak
be in dire straits v. darlık içinde olmak
be in a good mood v. keyfi yerinde olmak
be out in the cold v. açıkta kalmak
be in town v. şehirde olmak
be in the ascendent v. hükmetmek
be in the throes of death v. can çekişmek
be in the ascendent v. yükselmek
be in progress v. devam etmek
be absorbed in v. tüm dikkatini bir şeye vermiş olmak
be in the way v. kalabalık etmek
be engrossed in v. kendini kaptırmak
be in the ascendant v. egemen olmak
be vested in v. verilmiş olmak (hak vb)
be engaged in hotel management business v. otel işletmeciliği yapmak
be in possession of v. sahip olmak
be in progress v. yapılmak
be in one's mind v. akılda bulunmak
be in the market for v. satın alma niyetinde olmak
be in someone's grasp v. birinin pençesine düşmüş olmak
be in on v. dahil olmak
be passionately in love v. sevda çekmek
be a thorn in one's flesh v. içine dert olmak
be enmeshed in v. olumsuz bir duruma düşmek
be in good taste v. bir şey uygun düşmek
be in one's right mind v. kendini bilmek
be in search of v. arayışta olmak
be enshrined in v. bir şeyin içinde çok saygın bir yeri olmak
be in hopes of v. ummak
be in dire straits v. darda olmak
be a candidate in an election v. adaylığını koymak
be in the swim of things v. faal bir hayat sürmek
be engaged in v. faaliyette bulunmak
be in evidence v. görünürde olmak
be in great trouble v. hali harap olmak
be out in one's reckoning v. hesabında yanılmak
be in labour v. doğum sancısı çekmek
be in transit v. insanlar bir yerden başka bir yere geçmekte olmak
be in debt v. borçlu olmak
be in expectation v. beklenti içinde
be in the mood for v. canı bir şeyi yapmak istemek
be profuse in v. bir eylemi defalarca yapmak
be put in baskets v. sepetlenmek
cause something to be lost in the confusion v. gürültüye getirmek
be in bad with something v. başı hoş olmamak
be taken in v. keleğe gelmek
be in the clear v. takas etmek (banka çekini)
be in charge v. sorumlusu olmak
be in the black v. borçlu olmamak
be in step with somebody v. aynı ayarda olmak (birisiyle)
be unanimous in v. sözbirliği etmek
be in great demand v. revaçta olmak
be up to one's eyes in v. ile çok meşgul olmak
be in a rage v. zıvanadan çıkmak
be caught in a storm v. fırtınaya yakalanmak
be in straitened circumstances v. yoksulluk içinde yaşamak
be in the ascendant v. galip olmak
be in need of v. istemek
be occupied in doing v. uğraşmak
be closely interested in v. yakından ilgilenmek
be in great distress v. dünya zindan olmak
be in deep water v. başı dertte olmak
be in something up to one's eyes v. yasadışı bir işin içinde olmak
be in deep sorrow v. içi kan ağlamak
be up in arms v. öfkelenmek
be in arrears v. birinin vaktinde ödenmemiş borçları olmak
be in a mess v. karmakarışık olmak
be in the swim v. faal bir hayat sürmek
be in sight v. görülmek
be wanting in v. yoksun olmak
be in someone's power v. birinin elinde olmak
be in the money v. birden çok para kazanmak
be in luck v. şanslı olmak
be in rut v. kösnümek
be getting on in years v. yaşlanmak
be in with v. ile arası iyi olmak
cause to be lost in the confusion v. gürültüye getirmek
be in alignment v. aynı hizada olmak
be in love with v. tutulmak
be caught in the act v. iş üstünde yakalanmak
be in the process of v. sürecinde olmak
be filled in v. aydınlanmak
be in vogue v. revaç bulmak
be in the swim v. yer almak
be held in esteem v. itibarı olmak
be in demand v. itibar görmek
be stuck in v. saplanmak
be set in type v. dizilmek
be up in arms v. ayaklanmak
be caught in crossfire v. çapraz ateşe tutulmak
be wrapped up in something v. kendini kaptırmak
be in disfavor v. gözden düşmüş olmak
be in transit v. mallar bir yerden başka bir yere taşınmakta olmak
be in a hurry to v. bir an evvel (yapmak) istemek
be left out in the cold v. cascavlak kalmak
be in the clear v. kaldırmak (bir şeyi bir yerden)
be in charge v. başkanlık yapmak
be in the limelight v. halkın ilgi odağı olmak
be in force v. yürürlükte olmak
be in need v. gereksemek
be engraved in one's memory v. kafalara kazınmak
be in practice v. formda olmak
be in accord with v. anlaşmak
be in a position to v. durumda olmak
be in the employ of v. birisi için çalışmak
be in a fix v. zor bir duruma düşmek
be in the habit of v. alışmak
be putty in somebody's hands v. elinde oyuncak olmak
be caught in the act of burglary v. hırsızlık yaparken yakalanmak
be in the clear with v. izin almak (birinden bir şey için)
be in one's dotage v. bunamak
be in a mess v. altüst olmak
be in love with v. gönlü olmak
be involved in v. ile meşgul olmak
be in the clear v. gidermek (bulutları/sisi)
be hand in glove v. içli dışlı olmak
be damaged in shipment v. mal yoldayken hasar görmek
be in heat v. kızmak
be interested in v. alaka duymak
be in for v. kötü bir şeyi geçirmek üzere olmak
have a dispute to be settled in court v. mahkemelik olmak
be in one's charge v. sorumluluğu altında olmak
be in charge of v. başında olmak
be in prison v. hapis yatmak
be in tatters v. lime lime olmak
be in a tight corner v. zor durumda olmak
be lacking in something v. yoksun olmak
be in the shadow of another person v. gölgesinde kalmak
be mixed up in v. karışmak
be in the way v. ayak altında olmak
be very interested in something v. yakından ilgilenmek
be in on v. haberi olmak
be in sight v. ufukta olmak
be in need of v. gereksinim duymak
be all in a fluster v. çırpınmak
be dressed in tatters v. birinin üstü başı yırtık pırtık olmak
be in on v. bilmek
be in vogue v. moda olmak
be in labor v. doğurmakta olmak
be in good working order v. iyi işler durumda olmak
be in control of one's own destiny v. kendi kaderini tayin etmek
be in bad with v. arası iyi olmamak
be in the clear v. açılmak (gökyüzü/hava)
be in the limelight v. dikkatleri üzerine çekmek
be in sight v. gözle seçilmek
be in straitened circumstances v. darlık içinde olmak
be in progress v. sürmek
be in the clear v. izin vermek
be in demand v. istenmek
be in shape v. kondisyonu iyi olmak
be soaked in v. ile dolu olmak
be in one's glory v. kendinden çok hoşnut olmak
be in need v. muhtaç olmak
be in a good humor v. keyfi yerinde olmak
be in search of v. arayışında olmak
be kept in mind v. akılda tutulmak
be killed in the confusion v. kim vurduya gitmek
be lost in conversation v. lafa dalmak
be stuck in an elevator v. asansörde kalmak
be in flames v. harlamak
be in good taste v. yakışık almak
be in need of v. gereksemek
be in the death agony v. can çekişmek
be in carey street v. batmak
be in rags v. birinin giysileri yırtık pırtık olmak
be in the lead v. başta gelmek
be in league with v. müttefiki olmak
be in juxtaposition v. yanyana bulunmak
be in two minds v. bocalamak
be skilled in v. bir işin ustası olmak
be in two minds about v. birşey hakkında kesin bir karara varamamak
be in the dumps v. üzgün olmak
be in high spirits v. neşesi yerinde olmak
be in rapport with v. anlaşmak
be in with v. ile arkadaş olmak
be taken in v. dolaba girmek
be hand in glove v. canciğer olmak
be in the limelight v. ilgi odağı olmak
be in a fright v. korku içinde olmak
be in limbo v. iki cami arasında kalmış beynamaza dönmek
be in carey street v. iflas etmek
be in step with v. adım uydurmak (başkalarına)
be in agreement v. mutabık olmak
be in need of v. muhtaç olmak
be in the minority v. azınlıkta kalmak
be lost in amazement v. hayretler içinde kalmak
be in receipt of v. makbuzunu almak
be in with v. gözüne girmiş olmak
be down in the mouth v. kan ağlamak
be in straits v. sıkıntıda olmak
be in demand v. revaçta olmak
be in print v. kitap yayımcısında mevcut olmak
be in doubt about v. şüphelenmek
be in great demand v. kapanın elinde kalmak
be in dire straits v. çok zor bir durumda olmak
be deep in debt v. borca batmak
be in touch with v. temasta bulunmak
be a candidate in an election v. adaylık koymak
be implicit in v. içinde olmak
be in session v. toplantı halinde olmak
be in on v. payı olmak
be in equipoise v. denk gelmek
be in the pink v. turp gibi olmak
be involved in v. ile uğraşmak
be snowed in v. kardan mahsur kalmak
be in power v. iktidarda olmak
be in the clear v. masumluğu ispatlanmış olmak
be in the swim of things v. faal bir sosyal hayatı olmak
be unable to find a meaning in v. mana verememek
be in agreement v. hemfikir olmak
be in low spirits v. keyifsiz olmak
be in a depression v. bunalım geçirmek
be in a difficult situation v. müşkül olmak
be sparing in v. esirgemek
be in bed v. yatmak
be caught in the rain v. yağmura yakalanmak
be in the sulks v. küsmek
be in charge v. sorumlu olmak
be in a bad way v. ağır hasta olmak
be in a flap v. telaşa kapılmak
be in luck v. kısmeti açılmak
be in flood v. azmak
be interested in v. ilgilenmek
be in the swim v. katılmak
be taken in v. tongaya basmak
be in sight v. yakın olmak
be in possession of oneself v. kendine hakim olmak
be up to one's eyes in debt v. gırtlağına kadar borçlu olmak
be in fits of laughter v. gülmekten kırılmak
be in command of v. komuta etmek
be in the clear v. açılmak
be uninterested in v. ilgi duymamak
be in the running v. adaylardan biri olmak
be absorbed in v. dalmak
be in contradiction with v. çelişmek
be in on the secret v. sırra ortak olmak
be off in one's calculations v. hesabında yanılmış olmak
be in the clear v. kapatmak (borcu)
be in the doldrums v. keyfi yerinde olmamak
be stuck in a difficult situation v. zor durumda kalmak
be in rapport with v. uyumlu olmak
be reinstated in one's post v. yeniden görevine geri getirilmek
be in print v. kitapçılarda bulunmak
be dressed in tatters v. yırtık pırtık giysiler içinde olmak
be in on v. katılmak
be set in one's ways v. kendi kurduğu düzenden pek şaşmayan biri olmak
be in trouble v. başı belada olmak
be in the ascendant v. talih ve itibarı artmak
be in labor v. doğum sancısı çekmek
be in possession of oneself v. kendine sahip olmak
be lacking in something v. eksik olmak
be in bad odor v. kötü izlenim bırakmak
be in clover v. han hamam sahibi olmak
be arranged in an order v. dizilmek
not be interested in v. ilgilenmemek
be in the doldrums v. can sıkıntısı çekmek
be in pocket v. kar etmek
be in trouble v. sıkışmak
be in great trouble v. hali duman olmak
be in authority v. borusu ötmek
be in no hurry to v. bir şey yapmaya can atmamak
be in the sulks v. somurtmak
be in the black v. alacaklı olmak
be low in v. miktarı az olmak
be good in field of v. alanında iyi olmak
be in a flap v. telaşlanmak
be in sync v. senkronik olmak
be in the chair v. başkanlık etmek
be in complete disorder v. çığırından çıkmak
be disappointed in someone v. biri tarafından hayal kırıklığına uğratılmak
be in neutral v. motor boşta çalışmak
be interested in v. alakadar olmak
be in favour of v. taraftar olmak
be in the pink v. sapasağlam olmak
be up in arms v. ateş püskürmek
be in the limelight v. tüm gözler üzerinde olmak
be in juxtaposition v. birbirine yakın bulunmak
be in somebody's employ v. hizmetinde olmak
turn out to be in the wrong v. haksız çıkmak
be in a quandary v. ne yapacağını bilememek
be fluent in v. bir dili akıcı bir şekilde konuşmak
be badly in need of v. kıvranmak
be in the doldrums v. durgun olmak
be lost in thought v. düşünceye dalmak
be in financial difficulty v. darda bulunmak
be in a foreign land v. gurbete düşmek
be in neutral v. boşta olmak (vites)
be in the doldrums v. kesat olmak (işleri)
be in pain v. ağrımak
be something in disguise v. bir şey kılığına girmiş olmak
be in personal contact v. birebir bağlantıda olmak
be in high spirits v. keyfi yerinde olmak
be very interested in v. üstüne düşmek
be in a hurry v. acele etmek
be in vogue v. rağbette olmak
be encased in v. ile kaplı olmak
be taken in v. aldanmak
be in command v. komuta etmek
be in excess of v. aşmak
be in the limelight v. dillerde dolaşmak
be in good health v. eli ayağı tutmak
be interested in v. ilgisi olmak
be done in a hurry v. aceleye gelmek
not to be involved in v. seyirci kalmak
be in a state of flux v. değişim içinde olmak
be in neutral v. boşta olmak
be involved in v. karışmak
be interested in v. ilgi duymak
be in a stew v. paçaları tutuşmak
be in shape for v. formda olmak
be in love with v. müptela olmak
be in short supply v. az bulunmak
be in charge of v. bakmak
be in the clear v. gitmek (sis)
be plunged in thought v. derinlere dalmak
be in straits v. sıkılmak
be in desperate straits v. çok zor bir durumda olmak
be in the money v. parayı bulmak
be in need of v. gereksinmek
be in evidence v. görünmek
be registered in a cadastre v. kadastroya geçmek
be in ruins v. yıkık dökük bir halde olmak
be in between v. aralığında olmak
be in high spirits v. keyifli olmak
be in conflict v. çatışmak
be in bad odor with v. gözünden düşmek
be in short supply v. az olmak
be led away in handcuffs v. kelepçeli olarak götürülmek
be published in gazette v. resmi gazetede yayınlanmak
be in charge of v. sorumlusu olmak
be in disgrace v. gözden düşmüş olmak
be covered in condensation v. terlemek
be engrossed in v. ile meşgul
be in one’s infancy v. emekleme döneminde olmak
be in shape for v. kondisyonu iyi olmak
be in the clear v. şüphe altında olmamak
be in the red v. borçlu olmak
be in the doghouse v. bir cezayla karşı karşıya olmak
be in poor health v. sağlığı iyi olmamak
be in a hurry to v. çabuk (yapmak) istemek
be in demand v. revaç bulmak
be in good train v. idmanlı olmak
be caught in a cleft stick v. açmaza düşmek
be caught in a cleft stick v. açmaza girmek
be caught in a cleft stick v. açmaza getirmek
be caught in a cleft stick v. açmaza sürüklemek
be in the front v. önde olmak
be in advance v. önde olmak
be in contact with v. ile ilişkiyi koparmamak
be in contact with v. bağlantıyı koparmamak
be in touch with v. ile teması sürdürmek
be in touch with v. bağlantıyı koparmamak
be in contact with v. ile teması sürdürmek
be in touch with v. ile ilişkiyi koparmamak
be in the stage of v. aşamasına gelmek
be trapped in debt v. borç batağına saplanmak
be deep in debt v. borç batağına saplanmak
be in store for v. beklemek (birini sürpriz vb)
be deep in conversation with v. sohbete dalmak
be in for v. (kötü bir şeyi) geçirmek üzere olmak
be engraved in v. aklına kazınmak
be in for it v. (kötü bir şey) geçirmek üzere olmak
be lacking in v. bir şeyde olmamak
be unskilled in v. bir şeyde iyi olmamak
be in step with something v. aynı ayarda olmak
be unskilled in v. bir şeyde usta olmamak
be in somebody's road v. engel olmak
be in bad odor with somebody v. kötü izlenim bırakmak
be in bad odour with somebody v. kötü izlenim bırakmak
be registered in register of births v. (... ili) nüfusuna kayıtlı olmak
be stuck in traffic v. trafiğe takılmak
be in intensive care unit v. yoğun bakımda yatmak
be in search of v. arayış içinde olmak
be reflected in the press v. basına yansımak
be in touch with v. irtibat halinde olmak
be in contact with v. irtibat halinde olmak
be stuck (in) v. mahsur kalmak
be in a beef with someone v. kanlı bıçaklı olmak
be in a beef with someone v. kavgalı olmak
be available in sufficient amount v. yeterli miktarda bulunmak
be left in the dark v. karanlıkta kalmak
be left in the dark v. bir şeyden haberdar edilmemek
be in commercial activity v. ticari faaliyette bulunmak
be engaged in commercial activity v. ticari faaliyette bulunmak
be in bad state v. kötü durumda olmak