believe - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

believe

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "believe" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 17 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
believe v. inanmak
General
believe v. inanmak
believe v. kanmak
believe v. iman etmek
believe v. inancı olmak
believe v. sanmak
believe v. zannetmek
believe v. kani olmak
believe v. yemek
believe v. güvenmek
believe v. güçlü bir inanç duymak
believe v. inanç duymak
believe v. varsaymak
believe v. güven duymak
believe v. beklemek
believe v. düşünmek
believe v. ummak

Bedeutungen, die der Begriff "believe" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 377 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
make-believe n. hayal ürünü
make-believe n. hayal
make believe n. gerçek olmayan şey
make believe n. sahte şey
make-believe n. yalandan inanma
make-believe n. inanıyormuş gibi yapma
make-believe n. mış gibi yapan kimse
make believe v. gibi davranmak
make somebody believe v. yutturmak
believe in god v. allah'a inanmak
believe that something is possible v. aklı kesmek
believe in someone v. birine güvenmek
not to be able to believe one's eyes v. gözlerine inanamamak
not to believe in v. inanmamak
believe in v. güvenmek
come to believe v. inanmak
not to believe v. inanmamak
believe in v. inanmak
believe to be guilty v. suçlu olduğuna inanmak
believe in v. itikat etmek
make believe v. inandırmak
make believe v. olarak hayal etmek
make believe v. olarak düşünmek
believe in v. inanmak (bir şeye)
not to believe in religions v. dinlere inanmamak
be hard to believe v. inanması zor olmak
can not believe v. inanamamak
not believe a word of something v. tek kelimesine bile inanmamak
be hard to believe v. inanması güç olmak
not able to believe v. inanamamak
not believe a word of something v. bir kelimesine bile inanmamak
be at a loss as to whom to believe v. iki arada kalmak
believe something impossible v. imkansız gözüyle bakmak
really believe v. gerçekten inanmak
firmly believe v. gerçekten inanmak
believe wholeheartedly v. yürekten inanmak
make believe v. kendine ... süsü vermek
firmly believe in v. itikat etmek
believe someone's words v. sözüne inanmak
believe someone guilty v. suçlu olduğuna inanmak
believe mistakenly that v. yanılgıya düşmek
believe in superstitions v. batıl inançları olmak
believe in superstitions v. hurafelere inanmak
believe in magic v. büyüye inanmak
can not believe what one hear v. kulaklarına inanamamak
can not believe what one hear v. kulaklarına inanmamak
believe the miracles v. mucizelere inanmak
lead someone to believe something v. inanmasına neden olmak
believe in oneself v. kendine güvenmek
believe in fortune telling v. fala inanmak
believe in islam v. islama inanmak
cause someone to believe v. inanmasına neden olmak
lead someone to believe v. inanmasına neden olmak
make someone believe v. inanmasına neden olmak
lead someone to believe something v. birini bir şeye inandırmak
come to believe v. inanır olmak
come to believe v. inanmaya başlamak
make someone believe that something is true v. (bir şeyin) doğruluğuna inandırmaya çalışmak
believe in miracles v. mucizelere inanmak
believe in religion v. dine inanmak
believe in yourself v. kendine inanmak
half believe v. şüphelenmek
believe in god v. tanrı'ya inanmak
cause someone to believe v. inandırmak
make-believe adj. sahtekar
make-believe adj. hayal ürünü olan
make-believe adj. sahte
make-believe adj. hayali
make-believe adj. yapmacık
believe me! interj. sözüme inan!
Phrasals
believe in v. gerçekleştiğine inanmak
believe on v. inanç duymak
believe in v. gerçekleşeceğine inanmak
believe on v. inancı olmak
make believe v. inandırmak
believe (something) of (someone) v. (biri) hakkında (bir şeye) inanmak
believe (something) of (someone) v. (biriyle) ilgili (bir şeye) inanmak
believe something of someone v. biriyle ilgili söylenen bir şeye inanmak
believe something of someone v. biriyle ilgili söylenenlere itibar etmek
believe in (someone) v. (birine) güvenmek
believe in (someone) v. (birine) inancı olmak
believe in (someone) v. (birine) inanmak
believe in (something) v. (bir şeyin) varlığına inanmak
believe in (something) v. (bir şeyin) gerçekliğine inanmak
believe in (something) v. (bir şeyi) onaylamak
believe in (something) v. (bir şeye) itimat etmek
believe in someone or something v. birine/bir şeye güvenmek
believe in someone or something v. birine/bir şeye güveni olmak
believe in someone or something v. birine/bir şeye inanç duymak
believe in someone or something v. birine/bir şeye inancı olmak
believe in someone or something v. birine/bir şeye inanmak
believe of v. ile ilgili söylenen bir şeye inanmak
believe of v. ile ilgili söylenenlere itibar etmek
Phrases
don't you believe it expr. sakın ha/hiç inanma/inanmayasın
believe nothing of what you hear, and only half of what you see expr. duyduğunun hiçbirine, gördüğünün yarısına inan.
believe me, I'm not lying to you expr. gözüm çıksın ki
a man in whom I can believe expr. inanabileceğim bir adam
I have come to believe that expr. şu kanaate vardım ki
Proverb
believe nothing of what you hear, and only half of what you see duyduğunun hiç birine, gördüğünün yarısına inan
believe you can and you're halfway there inanmak başarmanın yarısıdır
believe nothing of what you hear, and only half of what you see duyduğuna inanma, gördüğünün yarısına inan
believe nothing of what you hear, and only half of what you see gördüğünün yarısına inan, duyduğuna inanma
Colloquial
something to believe in n. inanacak bir şey
can't believe one's eyes v. gözlerine inanamamak
can't believe one's ears v. kulaklarına inanamamak
can't believe one's eyes v. şaşkınlıktan donakalmak
can't believe one's ears v. şaşkınlıktan donakalmak
make believe that... v. -mış gibi yapmak
hard to believe adj. inanması güç
bIon (believe it or not) expr. ister inan ister inanma
bIon (believe it or not) expr. inan ya da inanma
oh I don't believe expr. ay inanmıyorum
nobody will believe it! expr. buna kimse inanmaz/itibar etmez!
I can't believe my ears! expr. duyduklarıma inanamıyorum!
make-believe expr. görünürde
make-believe expr. görünüşte
like you wouldn't believe expr. inanamayacağın kadar
hard to believe expr. inanması zor
make believe that... expr. olduğunu bir düşün
(one) can't believe (one's) (own) ears expr. (biri) kulaklarına inanamıyor
(one) can't believe (one's) (own) ears expr. (biri) duyduklarına inanamıyor
(one) can't believe (one's) (own) ears expr. (biri) şaşkınlıktan donakalmış
believe you me expr. inan ki
believe you me expr. inan bana
believe you me expr. inan bana gerçekten
don't believe everything you read expr. her okuduğuna inanma
don't believe everything you read expr. okuduğun her şeye inanma
don't believe I've had the pleasure expr. daha önce sizinle tanışma şerefine ermedim
don't you believe it! expr. inanayım deme!
don't you believe it! expr. sakın inanma!
I believe you, (but) thousands wouldn't [uk] expr. pek inandırıcı değil
I believe you, (but) thousands wouldn't [uk] expr. pek inanmadım
I believe you, (but) thousands wouldn't [uk] expr. bence yalan söylüyorsun
I believe you, (but) thousands wouldn't [uk] expr. sana kim inanır
I believe you, (but) thousands wouldn't [uk] expr. sana kimse inanmaz
I'll believe it/that when I see it expr. görürsem inanırım
I'll believe it/that when I see it expr. gözümle görmeden inanmam
would you believe (it) expr. inanabiliyor musun?
would you believe (it) expr. inanılır gibi değil
would you believe (it) expr. olacak iş değil
would you believe (it) expr. harika değil mi?
I can't believe it/that/this exclam. buna inanamıyorum
I can't believe it/that/this exclam. bu inanılmaz
I can't believe it/that/this exclam. bu inanılır gibi değil
I can't believe! exclam. inanamıyorum
I can't believe! exclam. inanılmaz
I can't believe! exclam. inanılır gibi değil
I don't believe this exclam. inanmıyorum
I don't believe this exclam. yok artık
I don't believe this exclam. vay be
I don't believe this exclam. vay canına
I don't believe this exclam. bu inanılmaz
you (had) better believe it! exclam. emin olabilirsin
you (had) better believe it! exclam. inansan iyi edersin
you (had) better believe it! exclam. kuşkusuz
you (had) better believe it! exclam. şüphesiz
dbeyr (don't believe everything you read) abrev. her okuduğuna inanma
dbeyr (don't believe everything you read) abrev. okuduğun her şeye inanma
Idioms
give (one) to believe v. inandıracak bir şey yapmak/söylemek
give (one) to believe v. düşüncesini/duygusunu sezdirmek/belli etmek
give (one) to believe v. inanmasını/anlamasını sağlamak
give somebody to believe/understand (that) v. inandıracak bir şey yapmak/söylemek
give somebody to believe/understand (that) v. düşüncesini/duygusunu sezdirmek/belli etmek
give somebody to believe/understand (that) v. inanmasını/anlamasını sağlamak
believe one's story hook line and sinker v. birinin hikayesine en ince ayrıntısına kadar inanmak
believe one's story hook line and sinker v. birinin hikayesine tamamen inanmak
lead someone to believe something v. birini bir şeye inandırmak
not believe one's eyes v. gözlerine inanamamak
(one) can hardly believe (one's) eyes v. gözlerine inanamamak
(one) can scarcely believe (one's) eyes v. gözlerine inanamamak
not believe one's ears v. kulaklarına inanamamak
not believe a word of it v. tek kelimesine bile inanmamak
believe (one's) ears v. kulaklarına inanmak
believe (one's) ears v. duyduklarına inanmak
believe (one's) eyes v. gözlerine inanmak
believe (one's) eyes v. gördüklerine inanmak
believe ears v. kulaklarına inanmak
believe ears v. duyduklarına inanmak
believe eyes v. gözlerine inanmak
believe eyes v. gördüklerine inanmak
one cannot believe one's own eyes v. gözlerine inanamamak
one cannot believe one's own eyes v. gördüklerine inanamamak
one cannot believe one's own eyes v. gözüyle görmese inanmamak
(one) can't believe (one's) (own) eyes v. gözlerine inanamamak
(one) can't believe (one's) (own) eyes v. gördüklerine inanamamak
(one) can't believe (one's) (own) eyes v. gözüyle görmese inanmamak
couldn't believe (one's) eyes v. gözlerine inanamamak
couldn't believe (one's) eyes v. şaşkınlıktan donakalmak
(one) couldn't believe (one's) eyes v. gözlerine inanamamak
(one) couldn't believe (one's) eyes v. şaşkınlıktan donakalmak
(one) couldn't believe (one's) eyes v. gördüklerine inanamamak
(one) couldn't believe (one's) eyes v. gözüyle görmese inanmamak
give somebody to believe/understand… v. birine inandıracak bir şey yapmak/söylemek
give somebody to believe/understand… v. birine düşüncesini/duygusunu sezdirmek/belli etmek
give somebody to believe/understand… v. birinin inanmasını/anlamasını sağlamak
lead (one) to believe v. (birinin) inanmasına neden olmak
lead (one) to believe v. (birini) inandırmak
lead (one) to believe v. (birinin) inanmasını sağlamak
lead somebody to believe (that...) v. birinin (bir şeye) inanmasına neden olmak
lead somebody to believe (that...) v. birini (bir şeye) inandırmak
lead somebody to believe (that...) v. birinin (bir şeye) inanmasını sağlamak
lead to believe v. inanmasına neden olmak
lead to believe v. inandırmak
lead to believe v. inanmasını sağlamak
not believe ears v. kulaklarına inanamamak
not believe ears v. duyduklarına inanamamak
not believe eyes v. gözlerine inanamamak
I can hardly believe my eyes! expr. gözlerime inanamıyorum!
I can hardly believe my eyes! expr. gördüklerime inanamıyorum!
I can scarcely believe my eyes! expr. gözlerime inanamıyorum!
I can scarcely believe my eyes! expr. gördüklerime inanamıyorum!
Speaking
I just can't believe it expr. aklım almıyor
I don't believe you anymore expr. artık sana inanmıyorum
I don't believe in love expr. aşka inanmıyorum
you'll never believe this expr. bunu asla inanmayacaksın
believe me expr. bana inan
do you believe what you are saying? expr. bu söylediğine inanıyor musun?
you have to believe me expr. bana inanman gerek
do you expect us to believe this? expr. buna inanmamızı mı bekliyorsun?
why don't you believe me? expr. bana niye niye inanmıyorsun?
you can't expect me to believe that expr. buna inanmamı bekleyemezsin
i can't believe what she just said expr. biraz önce onun neler söylediğine inanamıyorum
do you expect me to believe this? expr. buna inanmamı mı bekliyorsunuz?
do you expect us to believe that? expr. buna inanmamızı mı bekliyorsun?
he/she doesn't believe me expr. bana inanmıyor
do you expect us to believe this? expr. buna inanmamızı mı bekliyorsunuz?
can you believe that? expr. buna inanabiliyor musunuz?
I don't believe in luck expr. ben şansa inanmam
I don't believe this! expr. buna inanamıyorum!
I believe in hard work expr. ben sıkı çalışmaya inanırım
you have to believe me expr. bana inanmalısın
I can't believe it's you expr. bunun sen olduğuna inanamıyorum
I believe I will succeed expr. başaracağıma inanıyorum
I can't believe you said that expr. bunu söylemene inanamıyorum
I'd like to believe that expr. buna ben de inanmak istiyorum
I can not believe you answered me expr. bana cevap verdiğine inanamıyorum
I believe I can expr. başaracağıma inanıyorum
do you expect us to believe that? expr. buna inanmamızı mı bekliyorsunuz?
I was led to believe expr. bana söylendiğine göre
I can't believe how much you've grown up expr. bu kadar büyümüş olmana inanamıyorum
I can't believe you put me through this stuff expr. beni şu durumlara soktuğuna inanamıyorum
If you believe that, you'll believe anything! expr. buna çocuk bile inanmaz!
do you believe it? expr. buna inanıyor musun?
I believe I will achieve expr. başaracağıma inanıyorum
I can't believe I said that expr. bunu söylediğime inanamıyorum
I can't believe that! expr. buna inanamıyorum
I can't believe you lied to me expr. bana yalan söylediğine inanamıyorum
I cannot believe this is happening expr. bunun olduğuna inanamıyorum
you don't believe me expr. bana inanmıyorsun
do you expect me to believe that? expr. buna inanmamı mı bekliyorsun?
you have to believe that expr. buna inanmalısın
I can't believe I don't remember that expr. bunu hatırlamadığıma inanamıyorum
I can't believe this expr. buna inanamıyorum
you can believe me expr. bana inanabilirsin
don't tell me you believe this expr. bana buna inandığını söyleme
do you expect me to believe that? expr. buna inanmamı mı bekliyorsunuz?
do you expect me to believe this? expr. buna inanmamı mı bekliyorsun?
if you don't believe me ask him/her expr. bana inanmıyorsan ona sor
I don't believe it expr. buna inanamıyorum
can you believe that? expr. buna inanabiliyor musun?
you don't expect me to believe that expr. buna inanmamı bekleyemezsin
I can't believe I shot someone expr. birini vurduğuma inanamıyorum
I believe I can pull this off expr. başaracağıma inanıyorum
do you believe this expr. buna inanıyor musun
I don't believe that expr. buna inanmıyorum
I can't believe you're here expr. burada olduğuna inanamıyorum
if you don't believe me expr. bana inanmıyorsan
I can't believe we haven't met expr. daha önce tanışmadığımıza inanamıyorum
because I believe in you expr. çünkü sana inanıyorum
I don't believe I've had the pleasure expr. daha önce sizinle tanışma şerefine ermedim
do you believe in ghosts? expr. hayaletlere inanır mısın?
what religion do you believe in? expr. hangi dine inanıyorsun?
I'll believe it when I see it expr. görürsem inanırım
believe in your dreams expr. hayallerine inan
I can not believe my eyes expr. gözlerime inanmıyorum
I can not believe my eyes expr. gözlerime inanamıyorum
you better believe it expr. emin olabilirsin
I don't believe you expr. haydi oradan
believe you me! expr. gerçekten inan bana!
you'd better believe it expr. emin olabilirsin
I cannot believe my eyes expr. gözlerime inanmıyorum
I believe I can learn from my mistakes expr. hatalarımdan ders çıkarabileceğime inanıyorum
I couldn't believe my eyes expr. gözlerime inanamadım
I can't believe my eyes expr. gözlerime inanamıyorum
I cannot believe my eyes expr. gözlerime inanamıyorum
have fun playing make-believe expr. hayal dünyanda iyi eğlenceler sana
do you believe in fortune telling? expr. fala inanır mısınız?
if you want us to believe expr. eğer inanmamızı istiyorsan
I'll believe it when i see it expr. gözümle görmeden inanmam
If you believe that, you'll believe anything! expr. gel de inan!
I can't believe my eyes expr. gözlerime inanmıyorum
do you believe in fortune telling? expr. fala inanır mısın?
if you want us to believe expr. eğer inanmamızı istiyorsanız
if you can believe it expr. insanın inanası gelmiyor
I do believe expr. inanırım
believe it or not expr. inan ya da inanma
do you believe in love at first sight? expr. ilk görüşte aşka inanır mısın?
you better believe it expr. inansan iyi edersin
it is hard to believe expr. inanması güç
believe me! expr. inan bana!
there is reason to believe that expr. inanmak yerindedir
I can't believe this expr. inanamıyorum
I do believe expr. inanıyorum
I just can't believe it expr. inanamıyorum
I can't believe that! expr. inanamıyorum!
I can't believe you expr. inanamıyorum size
I don't believe it! expr. inanmıyorum!
believe me expr. inanın bana
believe it or not expr. ister inan ister inanma
can you believe it? expr. inanabiliyor musunuz?
believe it or not expr. ister inanın ister inanmayın
I can't believe you expr. inanamıyorum sana
you'd better believe it expr. inansan iyi edersin
believe me expr. inan bana
I can't believe it expr. inanamıyorum
if you can believe it expr. inanır mısın
would you believe! expr. inanabiliyor musun?
believe you me! expr. inan bana!
can you believe it? expr. inanabiliyor musun?
I believe expr. inanırım
can you believe that? expr. inanabiliyor musun?
it is hard to believe expr. inanması zor
believe you me! expr. inan bana gerçekten!
I'm not prepared to believe that expr. karnım tok
do you believe him? expr. ona inanıyor musunuz?
believe in yourself expr. kendine inan
i believe so expr. öyle olduğuna inanıyorum
you better believe it expr. kuşkusuz
believe in yourself expr. kendine inan
believe in yourself expr. kendine inan
believe in yourself expr. kendine güven
I couldn't believe my ears expr. kulaklarıma inanamadım
I can't believe you lied to them expr. onlara yalan söylediğine inanamıyorum
I can't believe you lied to her expr. ona yalan söylediğine inanamıyorum
I don't care what you believe expr. neye inandığın umurumda değil
do you believe in miracles? expr. mucizelere inanır mısınız?
I didn't believe her/him expr. ona inanmadım
do you believe him? expr. ona inanıyor musun?
I can't believe you lied to him expr. ona yalan söylediğine inanamıyorum
why don't you believe me? expr. neden bana inanmıyorsun?
I didn't want to believe it at first expr. önceleri inanmak istemedim
you'd better believe it expr. kuşkusuz
I can't believe you left her/him at home expr. onu evde bıraktığınıza inanamıyorum
who believe that? expr. kim inanır buna?
I can't believe my ears expr. kulaklarıma inanamıyorum
do you believe in fate? expr. kadere inanır mısın?
do you believe in miracles? expr. mucizelere inanır mısın?
believe the miracles expr. mucizelere inan
do you believe her? expr. ona inanıyor musun?
do you believe her? expr. ona inanıyor musunuz?
please believe me expr. lütfen inan bana
do you believe in dreams? expr. rüyalara inanır mısın?
I believe so expr. sanırım öyle
do you believe in ghosts? expr. ruhlara inanır mısın?
I don't believe in luck expr. şansa inanmam
you wouldn't believe it if I told you expr. size anlatsam herhalde inanmazdınız
I don't believe in coincidences expr. rastlantılara inanmam
how can I make you believe? expr. seni nasıl inandırabilirim?
I don't know whether to believe you or not expr. sana inansam mı inanmasam mı bilemiyorum
you'd better believe it expr. şüphesiz
I believe in you expr. sana inanıyorum
I believe we've met expr. sanırım (daha önce) tanışmıştık
I can't believe you expr. sana inanamıyorum
do you believe in coincidences? expr. raslantılara inanır mısınız?
do you believe in coincidences? expr. raslantılara inanır mısın?
you better believe it expr. şüphesiz
I don't believe you expr. sana inanmıyorum
I don't believe in coincidences expr. tesadüflere inanmam
I believe in monogamy expr. tek eşliliğe inanıyorum
I believe in god expr. tanrıya inanıyorum
I believe in god expr. tanrı'ya inanırım
if you believe that, you'll believe anything! expr. buna inanırsan, her şeye inanırsın!
you can't expect her to believe this expr. onun, buna inanmasını bekleyemezsin
you don't expect her to believe this expr. onun, buna inanmasını bekleme
I want to believe you expr. sana inanmak istiyorum
Slang
make-believe land n. hayal dünyası
Modern Slang
ah fuck I can't believe you've done this exclam. kahretsin/lanet olsun, bunu yaptığına inanamıyorum