borçlu - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

borçlu



Bedeutungen von dem Begriff "borçlu" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 34 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
borçlu debtor n.
General
borçlu debitor n.
borçlu beholden adj.
borçlu behind adj.
borçlu obliged adj.
borçlu in debt adj.
borçlu debited adj.
borçlu grateful adj.
borçlu in hock adj.
borçlu indebted adj.
borçlu addebted [obsolete] adj.
borçlu on the hook adj.
borçlu in arrear expr.
Colloquial
borçlu in the red adj.
borçlu in the hole adj.
Trade/Economic
borçlu obligor n.
borçlu obliger n.
borçlu debtor n.
borçlu drawee n.
borçlu borrower n.
borçlu obligator n.
borçlu debitor n.
borçlu addebted adj.
borçlu owed adj.
borçlu due adj.
borçlu owing adj.
borçlu indebted adj.
borçlu debted adj.
borçlu in debit expr.
Law
borçlu debitor n.
borçlu debtor n.
borçlu obligor n.
borçlu addebted adj.
borçlu indebted adj.

Bedeutungen, die der Begriff "borçlu" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 218 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
borçlu ve alacaklı debtor and creditor n.
borçlu taraf debit side n.
borçlu ve alacaklı deptor and creditor n.
rehinli borçlu pledger n.
zenginliğini bira üretimine borçlu olan aristokrasi beerocracy [uk] n.
borçlu olunan iyilik obligation n.
borçlu olunan hizmet obligation n.
borçlu olma obligation n.
borçlu olma hock n.
borçlu kimse ower n.
borçlu olunan şey indebtedness n.
ödeme yapmamak için adres değiştirip kaçan borçlu skip n.
vassalın kral veya lorduna borçlu olduğu (davette, sarayda) hazır bulunma yükümlülüğü suit n.
varlıkların borçlu tarafından alacaklılara tahsisi surrender n.
gırtlağına kadar borçlu olmak be up to one's ears in debt v.
bir şey için birine borçlu olmak have someone to thank for v.
teşekkür borçlu olmak appreciate v.
borçlu olmak be in the red v.
bir kimseye borçlu olmak be in someone's debt v.
borçlu olmak owe to v.
borçlu olmak be in debt v.
gırtlağına kadar borçlu olmak be up to one's eyes in debt v.
borçlu olmak owe v.
borçlu olmamak be in the black v.
borçlu çıkmak end up owing somebody something v.
borçlu kalmak remain due v.
uçan kuşa borçlu olmak be in debt with (almost) everybody v.
borçlu hissetmek feel indebted v.
borçlu olmak be indebted v.
borçlu olmak remain indebted v.
borçlu durumda bulunmak be indebted v.
borçlu hissetmek feel debted v.
-e borçlu olmak be due to v.
manen kendini borçlu hissetmek duty-bound v.
teşekkür borçlu olmak owe one's thanks v.
borçlu saymak charge v.
borçlu olmak encumber v.
borçlu çıkarmak hold v.
borçlu olmak come v.
teşekkür borçlu grateful adj.
teşekkür borçlu indebted adj.
teşekkür borçlu thankful adj.
teşekkür borçlu appreciative adj.
teşekkür borçlu appreciatory adj.
teşekkür borçlu addebted [obsolete] adj.
(şirket) aşırı borçlu overleveraged adj.
(şirket) aşırı borçlu overleveraged adj.
(pokerde) borçlu light adj.
birine (teşekkür) borçlu bound adj.
başkasına (minnet, şükran) borçlu olan obligated adj.
borçlu olarak obligedly adv.
borçlu bir biçimde indebtedly adv.
borçlu bir şekilde in the bank [uk] adv.
Phrasals
(bir şey yaparak birini) minnettar bırakmak/borçlu kılmak oblige (one) by (doing something) v.
(bir şey yaparak birini) minnettar bırakmak/borçlu kılmak oblige someone by something v.
(bir şey yaparak birini) minnettar/borçlu bırakmak oblige (one) by (doing something) v.
birini bir şey yaparak minnettar/borçlu bırakmak oblige someone by something v.
birini bir şeyle minnettar/borçlu kılmak oblige someone by something v.
(birini) bir iyilikle minnettar/borçlu bırakmak oblige (one) with (something) v.
(birini bir şeyle) minnettar/borçlu kılmak oblige (one) with (something) v.
birini bir şeyle minnettar/borçlu bırakmak oblige someone with something v.
birini bir şeyle minnettar/borçlu kılmak oblige someone with something v.
minnettar/borçlu bırakmak oblige by v.
minnettar/borçlu bırakmak oblige with v.
(bir şeyi birine/bir şeye) borçlu olmak owe (something) to (someone or something) v.
Phrases
(giderek) artan sayıda borçlu a growing number of borrowers expr.
Proverb
(birine) selam verir borçlu çıkarsın give (someone) an inch and (someone) (will) take a mile
(birine) selam verir borçlu çıkarsın give (someone) an inch and (someone) (will) take a yard
(birine) selam verir borçlu çıkarsın give (someone) an inch and they'll take a mile
Colloquial
borçlu olmamak in the black v.
(birine) borçlu olmak be in (one's) debt v.
(birine) teşekkür borçlu olmak be in (one's) debt v.
(bir şey yapmayı birine veya kendine) borçlu olmak owe it to (someone or oneself) to (do something) v.
birine bir miktar borçlu olmak be into somebody for something [us] v.
içeride (kişi veya kurumun borçlu olması anlamında) in the hole [uk] adj.
belirli bir miktar içeri girmiş (kişi veya kurumun borçlu olması anlamında) in the hole [uk] adj.
e borçlu into prep.
Idioms
gönülden borçlu olmak mean the world to (someone) v.
başarısını kendine borçlu olmak drag (oneself) up by (one's) (own) bootstraps v.
başarısını kendine borçlu olmak pull oneself up by one's bootstraps v.
(miktar para kadar) borçlu olmak be in the hole v.
uçan kuşa borçlu olmak be up to the eyes in debt v.
başarısını kendine borçlu olmak drag/pull yourself up by your (own) bootstraps v.
(başarıyı, sonucu birine veya bir şeye) borçlu olmak be a credit to (someone or something) v.
borçlu olmak be in hock v.
(birine) borçlu olmak be in hock (to somebody) v.
başarısını kendine borçlu olmak drag/pull yourself up by your bootstraps v.
(birine) borçlu olmak have (one) to thank v.
(bir şeyi) birine borçlu olmak have somebody to thank (for something) v.
birine borçlu olmak have somebody to thank v.
(birine) teşekkür borçlu olmak owe (one) a debt of gratitude v.
(birinin yaptığı iyilik karşısında) borçlu olmak owe (one) one v.
(birine) teşekkür borçlu olmak owe a debt of gratitude to (someone) v.
(birinin yaptığı iyilik karşısında) borçlu olmak owe someone one v.
(birine) borçlu beholden to (someone) adj.
selam verdik borçlu çıktık give them an inch and they'll take a mile expr.
selam verir borçlu çıkarsın give an inch and he'll take a mile expr.
selam verir borçlu çıkarsın give an inch and they'll take a mile expr.
birine selam verir borçlu çıkarsın give somebody an inch (and they'll take a yard/mile) expr.
birine selam verir borçlu çıkarsın give someone an inch expr.
birine selam verir borçlu çıkarsın give someone an inch and they'll take a mile expr.
gırtlağına kadar borçlu up to (one's) ears in debt expr.
gırtlağına kadar borçlu up to your ears in debt expr.
Speaking
bana borçlu değilsin you owe me nothing expr.
Trade/Economic
alacaklı-borçlu ilişkisi receiver-creditor relation n.
alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi confusion debts n.
asıl borçlu principal debtor n.
asıl borçlu primary obligator n.
alacaklılardan kaçan borçlu absconding debtor n.
borçlu bakiye veren hesap deficit account n.
borçlu varantı debtor warrant n.
borçlu millet debtor nation n.
borçlu bakiye negative balance n.
borçlu hesap account debtor n.
borçlu hesap debit account n.
borçlu ülkeler debtor countries n.
borçlu taraf debit side n.
borçlu alacaklı oranı debtors creditors ratio n.
borçlu ve alacaklı debtor and creditor n.
borçlu tarafın hesabından alacaklı tarafın hesabına belirlenmiş bir tarihte yapılan otomatik ödeme preauthorized debit n.
birlikte borçlu co-debtor n.
borçlu dekontu debit advice n.
borçlu kişi payer n.
borçlu ülke debtor nation n.
borçlu adına borcun ödenmesi yükümlülüğü altına giren kimse guarantor n.
borçlu banka debtor bank n.
borçlu hesap overdrawn account n.
borçlu tedarikçi hesapları karşılığı provision on suppliers accounts in debit n.
borçlu cari hesap bank overdraft n.
borçlu olduğunu itiraf etme confession of indebtedness n.
borçlu olunan meblağ due sum n.
birinci sınıf borçlu prime borrower n.
borçlu taraf payer n.
borçlu cari kredi debtors current credit n.
borçlu hesaplar accounts payable n.
esas borçlu primary obligator n.
esas borçlu principal debtor n.
fer'i borçlu accessory obligator n.
ipotekli borçlu mortgager n.
ikinci derecede borçlu accessory obligator n.
ipotek tesis eden borçlu mortgager n.
ipotekli borçlu mortgagor n.
müşterek borçlu codebtor n.
müşterek borçlu olanlar co-debtors n.
müteselsil borçlu joint debtor n.
müşterek borçlu co-debtor n.
muhasebede borçlu hesaplar accounts payable n.
müşterek borçlu joint debtor n.
müşterek ve müteselsil borçlu joint and several debtor n.
ortaklaşa borçlu co-deptor n.
net borçlu net debtor n.
otonom borçlu işlemlere eşit olması balance of payments equilibrium n.
rehinli borçlu debtor on pawn n.
rehinli borçlu pledger n.
şüpheli borçlu dubious debtor n.
ilamlı borçlu judgment n.
yalnızca asıl borçlu tarafından ödenebilen ciro edilebilir senet obligatory bill n.
borçlu olma hole n.
borçlu olma financial obligation n.
aşırı borçlu fakir ülkeler heavily indebted poor countries n.
borçlu kalmak remain due v.
borçlu kılmak obligate v.
borçlu olmak be in debt v.
bankaya borçlu olmak be in the red v.
borçlu olmak owe v.
bir meblağı borçlu olmak owe a sum v.
bankaya borçlu olmak owe money to a bank v.
borçlu olduğundan daha azını ödemek compound v.
(borçlu) temerrüde karşı korunmak için teminat vermek countersecure v.
ılımlı borçlu moderately indebted adj.
müşterek borçlu severally liable adj.
müşterek ve müteselsil borçlu severally liable adj.
Law
alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide birleşmesi nedeniyle borcun ortadan kalkması confusion of debts n.
asıl borçlu principal debtor n.
alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide birleşmesi confusion of rights n.
asli borçlu primary obligator n.
başka borçlu yerine kaim olma intercessio privativa n.
bir sözleşmenin yükümlülükleri ile borçlu olan kimse aleyhine sorumluluklarını aynen yerine getirmesi konusunda mahkemeye yapılan başvuru bill for specific performance n.
borç tasfiyesi için anlaşma yapan borçlu compounder n.
borcunu kabul eden borçlu ile ilgili olarak mahkemenin duruşma yapmadan verdiği karar confession of judgement n.
borcuna sadık olmayan borçlu back debtor n.
borcunu kabul etmiş borçlu hakkında mahkemenin duruşmasız olarak aldığı karar confession of judgement n.
borçlu ile alacaklılar arasında yapılan sözleşme composition deed n.
birlikte borçlu co-obligator n.
borçlu ile alacaklılar arasında borçlunun ibrası konusunda yapılan sözleşme composition deed n.
müşterek borçlu joint debtor n.
müşterek borçlu codebtor n.
müşterek borçlu co debtor n.
müteselsil borçlu joint debtor n.
müteselsil borçlu co-obligator n.
mevcudun terki ile konkordato yapan borçlu cessionary bankrupt n.
müşterek borçlu co-debtor n.
müşterek borçlu co-obligator n.
rehinli borçlu pledger n.
taahhüt altına girmiş borçlu obliger n.
taahhüt altına giren borçlu obliging n.
vasiyetnamesinde borçlanan kişiye para bırakması beklenen bir kişinin vefatı sonrası borçlu olan kişinin söz konusu meblağı faiziyle geri ödeme taahhüdünde bulunduğu senet post obit bond n.
ilamlı borçlu judgement n.
mülk sahibine borçlu olunan kira bedeli rent arrear n.
borçlu kişinin kapısında oturup açlık grevi yaparak borcunu ödetme yöntemi dharna [india] n.
borçlu kişinin kapısında oturup açlık grevi yaparak borcunu ödetme yöntemi dhurna [india] n.
kefile başvurmadan önce, asıl borçlu veya borçlunun mülkü ile ilgili tüm hukuki yolların tükenmesi discussion n.
borçlu olmak owe v.
borçlu veya yükümlünün şahsına açılan in personam adj.
borçlu veya yükümlünün şahsına karşı açılarak in personam adv.
Politics
borçlu ülkeler debtor countries n.
müşterek borçlu co-obligator n.
tek borçlu limiti single borrower limit n.
ağır borçlu yoksul ülkeler heavily indebted poor countries (hipc) n.
Industry
batan firmanın çalışanlarının kendilerine borçlu olunan parayı alma hakkı insolvency provision [uk] n.
History
londra'nın whitefriars bölgesine sığınan suçlu veya borçlu alsatian n.
lorda borçlu olan kimse homager n.
Card
(pokerde) borçlu kalkan shy adj.
Wagering
(pokerde) ortaya konan parada borçlu olan light adj.
Latin
alacaklının eski borçlu yerine yeni bir borçluyu kabul etmesi sonucunda borcun yenilenmesi expromissio n.
borçlu ve alacaklı arasında yapılan yükümlülük sözleşmesi nexum n.
Archaic
varlıkların borçlu tarafından alacaklılara tahsisi surrendry n.
Slang
(bir miktar para) borçlu in the hole for (something) expr.