class - Türkisch Englisch Wörterbuch

class

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "class" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 80 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
class n. ders
You can't use your phones in class.
Telefonlarınızı derste kullanamazsınız.

More Sentences
class n. sınıf
Most of the city consists of middle-class people.
Şehrin çoğunluğu orta sınıf insanlardan oluşuyor.

More Sentences
General
class n. kurs
I am going to a boxing class.
Boks kursuna gidiyorum.

More Sentences
class n. cins
This class of dogs is used for hunting.
Bu cinsten köpekler avlanmak için kullanılır.

More Sentences
class n. kalite
She showed high-class acting in this movie.
Bu filmde yüksek kalite bir oyunculuk sergiledi.

More Sentences
class n. sınıf
The whole class will attend the school trip.
Okul gezisine tüm sınıf katılacak.

More Sentences
class n. klas
She's cute, and more importantly, has class.
Çok sevimli ve daha da önemlisi, klas.

More Sentences
class n. sosyal sınıf
Some countries used to have strict class systems.
Bazı ülkelerde katı sosyal sınıf sistemleri vardı.

More Sentences
class n. ekonomi sınıfında
We will fly business class.
Ekonomi sınıfında uçacağız.

More Sentences
class n. derece
60-70% is the upper second class degree.
%60-70 üst ikinci sınıf derecesidir.

More Sentences
class v. sınıflandırmak
Most of the immigrants are classed as aliens in the region.
Bölgedeki göçmenlerin çoğu uzaylı olarak sınıflandırılıyor.

More Sentences
class adj. sınıfsal
The effort to mask the class aspects of the problem is obvious.
Sorunun sınıfsal yönlerini maskeleme çabası açıktır.

More Sentences
Automotive
class n. sınıf
Their shoes are in a different class.
Ayakkabıları farklı sınıfta.

More Sentences
Food Engineering
class n. sınıf
A link of confidence between the political class and its people has been broken.
Siyasi sınıf ile halk arasındaki güven bağı kopmuştur.

More Sentences
Statistics
class n. sınıf
The time has come for us, the political class, to repossess enlargement.
Siyasi sınıf olarak genişlemeye yeniden sahip çıkmamızın zamanı geldi.

More Sentences
Education
class n. … yılı mezunları
The class of 2000 experienced an era change.
2000 yılı mezunları bir dönem değişimi yaşadı.

More Sentences
Linguistics
class n. sınıf
The trust that employers as a class are placing in this Barcelona Summit is telling.
Bir sınıf olarak işverenlerin bu Barselona Zirvesine duydukları güven çok açık.

More Sentences
General
class n. biyolojide takımlardan oluşan birlik
class n. grup
class n. çeşit
class n. ders okutulan yer
class n. mevki
class n. kast
class n. takım
class n. kur
class n. dershane
class n. üstünlük
class n. mükemmellik
class n. zümre
class n. tür
class n. derslik
class n. bölüm
class n. tabaka
class n. kategori
class n. öbek
class n. meziyet
class n. yetenek
class n. atılganlık
class n. şevk
class n. cinsiyet
class n. davacılar
class n. şikayetçiler
class n. kalite
class v. kategorilere ayırmak
class v. ayırmak
class v. saymak
class v. sınıflamak
class v. ... sınıfından saymak
Colloquial
class n. lüks moda
class n. zarafet
class n. şıklık
class adj. birinci sınıf
class adj. yüksek sınıf
class adj. kaliteli
Law
class n. (sayısı vasiyetçi ölene dek belli olmayan) varis grubu
Computer
class n. nesne yönelimli programlamada bir veri türü
Telecom
class n. özel arama hizmetleri
class n. (yerel santral taşıyıcısı tarafından sunulan) ağ temelli hizmetler grubu
class n. bölgesel arama merkezi
class n. bölümsel arama merkezi
class n. birincil arama merkezi
class n. eş zamanlı arama merkezi
class n. (alt seviye switching ofis olan) yerel merkezi ofis
Math
class n. ortak özelliğe sahip üyelerden oluşan grubun toplanması
class n. rastgele değişkene ait ayrık veya sürekli değer grubu
Geometry
class n. (üzerinden eğride olmayan herhangi bir noktaya gidilen) tanjant sayısına eşit geometrik eğri özelliği
Statistics
class n. frekans dağılımı aralığı
Education
class n. (aynı yıl mezun olan) mezunlar grubu
class n. (aynı yıl mezun olan) öğrenci grubu
class n. etüt
class n. bir grup öğrencinin ders çalışmak için öğretmen gözetiminde bir araya geldiği zaman dilimi
Religious
class n. yaklaşık 12 üyeden oluşan kilise grubu
class n. (hindu toplumundaki brahman, kshatriya, vaişya ve shudra arasındaki) dört sosyal sınıftan biri
class n. dört hindu kastından her biri
Military
class n. (aynı yılda doğan kişilerin oluşturduğu) askeri birlik
class n. (aynı yılda doğan) askerliğe çağrılan kişiler
Sport
class n. lig sınıfı
Wagering
class n. (at yarışında) olağanüstü hız
class n. olağanüstü hızlı at
class n. (at yarışında) grup

Bedeutungen, die der Begriff "class" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
class president n. sınıf başkanı
Tom was class president when he was a senior.
Tom son sınıf öğrencisiyken sınıf başkanıydı.

More Sentences
General
lower class n. alt sınıflar
Nero worked to protect the rights of the lower class.
Nero alt sınıfın haklarını korumak için çalıştı.

More Sentences
working class n. çalışan sınıf
The standard of living of the working classes has fallen.
Çalışan sınıfların yaşam standardı düşmüştür.

More Sentences
the class struggle n. sınıf mücadelesi
What is important is the class struggle.
Önemli olan sınıf mücadelesidir.

More Sentences
social class n. sosyal sınıf
Social class is an integral part of the novel.
Sosyal sınıf romanın ayrılmaz bir parçasıdır.

More Sentences
working class n. emekçi sınıfı
The European Union has demanded many sacrifices from the working classes in Poland.
Avrupa Birliği Polonya'daki emekçi sınıflardan pek çok fedakarlık talep etmiştir.

More Sentences
second class n. ikinci sınıf
Unfortunately, the European Union tends to regard the new members as second class countries.
Ne yazık ki Avrupa Birliği yeni üyeleri ikinci sınıf ülkeler olarak görme eğilimindedir.

More Sentences
class consciousness n. sınıf bilinci
Its different sections arrive at class consciousness by different paths and at different times.
Farklı kesimleri sınıf bilincine farklı yollardan ve farklı zamanlarda ulaşır.

More Sentences
class struggle n. sınıf mücadelesi
That must be the basis of the proletariat's actions, of its class struggle.
Proletaryanın eylemlerinin, sınıf mücadelesinin temeli bu olmalıdır.

More Sentences
economy class n. ekonomi sınıfı
The aircraft is configured in an economy class with a total of 174 seats.
Uçak, toplam 174 koltuklu bir ekonomi sınıfında yapılandırılmıştır.

More Sentences
ruling class n. yönetici sınıf
He observed how the ruling class behaved like vampires.
Yönetici sınıfın nasıl vampir gibi davrandığını gözlemledi.

More Sentences
working class n. işçi sınıfı
The majority of the German working class were not revolutionary.
Alman işçi sınıfının çoğunluğu devrimci değildi.

More Sentences
class conflict n. sınıf çatışması
The war is also a class conflict.
Savaş aynı zamanda bir sınıf çatışmasıdır.

More Sentences
class teacher n. sınıf öğretmeni
The best option is to solve the situation through the class teacher.
En iyi seçenek, durumu sınıf öğretmeni aracılığıyla çözmektir.

More Sentences
first class n. birinci sınıf
This is truly a first class experience.
Bu gerçekten birinci sınıf bir deneyim.

More Sentences
middle class n. orta sınıf
I cannot say offhand that there are funds for the middle class.
Orta sınıf için fonlar olduğunu peşinen söyleyemem.

More Sentences
lowest class n. en alt sınıf
Starvation and disease were rampant among the lowest classes.
Açlık ve hastalık en alt sınıflar arasında yaygındı.

More Sentences
class war n. sınıf savaşı
It means that class war is being waged.
Bu, sınıf savaşının yürütüldüğü anlamına geliyor.

More Sentences
first-class service n. birinci sınıf hizmet
If you are looking for the first-class service, you have come to the right place!
Birinci sınıf hizmet arıyorsanız, doğru yere geldiniz!

More Sentences
the oppressed class n. ezilen sınıf
The abolition of classes is impossible without a dictatorship of the oppressed class, of the proletariat.
Ezilen sınıfın, proletaryanın diktatörlüğü olmadan sınıfların ortadan kaldırılması imkansızdır.

More Sentences
computer class n. bilgisayar sınıfı/dersi
Tom is in my computer class.
Tom benim bilgisayar sınıfımda.

More Sentences
same class n. aynı sınıf
He reads with me in the same class.
Benimle aynı sınıfta okuyor.

More Sentences
three-hour class n. üç saatlik ders
They set up two laptops and began their weekly, three-hour class.
İki dizüstü bilgisayar kurdular ve haftalık üç saatlik derslerine başladılar.

More Sentences
class reunion n. (o sınıfın) mezunlar günü
Aren't you going to the class reunion?
Mezunlar gününe gitmiyor musun?

More Sentences
class reunion n. (o sınıfın) mezunlar toplantısı
Are you going to the class reunion?
Mezunlar toplantısına gidecek misin?

More Sentences
german class n. almanca dersi
You could also take intensive German classes.
Ayrıca yoğun Almanca dersleri de alabilirsiniz.

More Sentences
class b fires n. b sınıfı yangınlar
Suitable for Class B fires and on live electrical equipment.
B Sınıfı yangınlar ve canlı elektrikli ekipmanlar için uygundur.

More Sentences
fail the class v. sınıfta kalmak
Even though Tom studied very hard, he failed the class.
Tom çok çalışmasına rağmen sınıfta kaldı.

More Sentences
take the class v. dersi almak
If you had taken the class, you would know this.
Dersi almış olsaydınız, bunu bilirdiniz.

More Sentences
take the class v. derse girmek
If you had taken the class, you would know this.
Derse girseydin bunu bilirdin.

More Sentences
go to class v. derse gitmek
I want to go to class.
Derse gitmek istiyorum.

More Sentences
middle class adj. orta direk
Maria lives in a middle class neighborhood.
Maria orta direk bir çevrede yaşıyor.

More Sentences
best in class adj. sınıfın en iyisi
You must be the best in class.
Sınıfın en iyisi olmalısın.

More Sentences
first-class adj. birinci mevkide
Do you always travel first-class?
Her zaman birinci mevkide mi seyahat edersin?

More Sentences
first-class adj. birinci sınıf
He makes a first-class contribution to the work of the committee which I have the honour to chair.
Başkanlığını yapmaktan onur duyduğum komitenin çalışmalarına birinci sınıf bir katkı sağlamaktadır.

More Sentences
middle-class adj. orta sınıftan
The middle-class was moving to the suburbs.
Orta sınıf banliyölere taşınıyordu.

More Sentences
world-class adj. birinci sınıf
The athlete showcased her world-class skills.
Sporcu birinci sınıf yeteneklerini sergiledi.

More Sentences
high-class adj. üst sınıf
Tom lives in a high-class neighborhood.
Tom üst sınıf bir mahallede oturuyor.

More Sentences
second-class adj. ikinci sınıf
Suddenly, you are prepared to make second-class members of these countries.
Birdenbire bu ülkeleri ikinci sınıf üye yapmaya hazırlandınız.

More Sentences
Colloquial
class clown n. sınıfın en komiği
Tom was the class clown.
Tom sınıfın en komiğiydi.

More Sentences
Idioms
a second-class citizen n. ikinci sınıf vatandaş
That is perpetuating a second-class citizen status.
Bu, ikinci sınıf vatandaş statüsünü devam ettirmektir.

More Sentences
class warfare n. sınıf savaşımı
Such 20th-century class warfare has no place today.
Böyle bir 20. yüzyıl sınıf savaşının bugün yeri yoktur.

More Sentences
cut class v. dersi kırmak
Do you know the reason why he cut class today?
Bugün dersi kırmasının sebebini biliyor musun?

More Sentences
cut class v. dersi asmak
Tom often cuts class.
Tom sık sık dersi asar.

More Sentences
Trade/Economic
middle class n. orta sınıf
I cannot say offhand that there are funds for the middle class.
Orta sınıf için fon olduğunu hemen söyleyemem.

More Sentences
second class n. ikinci sınıf
These are not second class questions, nor is there any such practice.
Bunlar ikinci sınıf sorular değildir ve böyle bir uygulama da yoktur.

More Sentences
working class n. işçi sınıfı
The German working class constitutes half of the country.
Alman işçi sınıfı ülkenin yarısını oluşturuyor.

More Sentences
first class n. birinci sınıf
Thank you for the first class service.
Birinci sınıf hizmet için teşekkür ederiz.

More Sentences
General
service class n. hizmet sınıfı
middle class n. orta tabaka halk
age class distribution n. yaş sınıfı dağılımı
low class n. alt sınıf
class struggle n. sınıf çatışması
the class war n. sınıf mücadelesi
working class n. proleterya
lower class n. alt tabaka
cabin class n. ikinci sınıf
propertied class n. mülk sahibi sınıf
banner class n. birinci sınıf
upper class n. sosyoekonomik üstünlüğü olan sınıf
protection class n. koruma sınıfı
economy class n. ekonomik mevki
year class n. yıl sınıfı
word class n. kelime sınıfı
leisure class n. aylak sınıf
repeater of a class n. çifte dikiş
class consciousness n. sınıf şuuru
social economic class n. sosyo ekonomik sınıf
upper class n. zenginler sınıfı
class field theory n. sınıflandırılmış alan teorisi
class of beings n. alem
cabin class n. kabin sınıfı
class structure n. sınıf yapısı
second class n. başaltı
class interval n. sınıf aralığı
lower class n. aşağı tabaka
class allegiance n. sınıf ittifakı
propertied class n. varlıklı sınıf
world class n. birinci sınıf
class prefect n. sınıf başkanı
luxury class n. lüks mevki
second class n. ikinci derece
middle class men n. orta sınıf erkekleri
repeating a class n. çifte dikiş
class inclusion n. sınıfa dahil etme
social class n. toplumsal sınıf
first class n. taşıtta birinci mevki
world class n. birinci kalite
third class n. üçüncü sınıf
second class n. kalitesiz ürün veya hizmet
first class bank n. birinci sınıf banka
working class n. emekçi sınıf
middle class women n. orta sınıf kadınlar
year class n. yıllık
class conflict n. sınıf mücadelesi
first class mail n. birinci sınıf posta
the highest class (of society) n. toplumun kalbur üstü tabakası
preparatory class n. hazırlık sınıfı
class size n. sınıf mevcudu
lower class n. alt klas
lower class n. aşağı sınıf
efficient class environment n. etkin sınıf ortamı
prep class n. hazırlık sınıfı
top of the class n. sınıf birincisi
nursery class n. ana sınıfı
evening class n. akşam sınıfı
active class environment n. etkin sınıf ortamı
class act n. çok kaliteli/etkileyici kimse
age class distribution n. yaş sınıfı dağılışı
class limits n. sınıf sınırları
class probability n. sınıf olasılığı
class a operation n. a sınıfı işletme
danger class n. tehlike sınıfı
upper class n. kaymak tabaka
first class fish restaurant n. birinci sınıf balık restoranı
producing class n. üreten sınıf
low-class cabaret n. baloz
the educated-cultivated class n. havas
upper-middle class n. üst orta sınıf
tourist class n. turist sınıfı
first class ticket n. birinci mevki bileti
first class n. birinci mevki
class fellow n. sınıf arkadaşı
class fellow n. okul arkadaşı
class interval n. sınıf fasılası
class interval n. sınıf arası
class mate n. sınıf arkadaşı
third class mail n. üçüncü sınıf posta
first class n. birinci kalite
class level n. sınıf seviyesi
class level n. sınıf düzeyi
the best in its class n. sınıfının en iyisi
the best in its class n. sınıfında en iyi
world class skill n. dünya çapında yetenek
british upper class n. ingiliz sosyetesi
top-class clients n. üst sınıf müşteriler
second class mail n. ikinci sınıf posta
class picnic n. sınıf pikniği
third class n. 3. sınıf
hierarchies of class and gender n. sınıf ve cinsiyet hiyerarşileri
class distinction n. sınıf farkı
business class n. ticari sınıf
tourist class n. turistik mevki
middle-class hotel n. orta sınıf otel
accounting class n. muhasebe dersi
literature class n. edebiyat dersi
no teacher in class n. boş ders
idle class n. boş ders
upper class limit n. üst sınıf limiti
painting class n. resim dersi
1st class n. 1.sınıf
first class n. 1.sınıf
second class n. 2.sınıf
2nd class n. 2.sınıf
3rd class n. 3.sınıf
third class n. 3.sınıf
sanitary class n. hijyen sınıfı
leisure class n. rahat sınıf
standard class n. standart sınıf
judo class n. judo dersi
class survey n. sınıf anketi
keyboard class n. klavye dersi
class rules n. sınıf kuralları
compulsory class n. zorunlu ders
latent class analysis n. örtük sınıf analizi
chattering class n. siyaset ve güncel olaylar üzerine medyada konuşan zengin ve eğitimli tabaka
federal supply class management n. federal ikmal sınıflaması ile sağlanan malzeme yönetimi
first-class car n. birinci sınıf araç
second class n. ikinci sınıf bir grubun üyesi
second class n. ikinci mevki yer
second class n. ikinci kalite yer
second class n. abonelere gönderilen gazeteler ve süreli yayınlardan oluşan bir abd veya kanada postası sınıfı
second class n. (amerika'da) izcilikte ikinci rütbe
fourth class n. dördüncü sınıf
fourth class n. dördüncü grup
fourth class n. (abd posta hizmetlerinde) bir libre veya üzeri posta grubu
fourth class n. (kanada'da) belirli bir ağırlığın üzerindeki posta grubu
fourth-class n. (abd posta hizmetlerinde) bir libre veya üzeri posta grubu
class with v. karşılaştırmak
have a class v. ders yapmak
class with v. kıyaslamak
show one's class v. klasını göstermek
cut a class v. dersi asmak
attend a class v. derse girmek
travel first class v. birinci mevkide seyahat etmek
pass the class v. sınıfı geçmek
come top of the class v. sınıf birincisi olmak
be top of the class v. sınıf birincisi olmak
disrupt the class v. dersi kaynatmak
send off a student out of the classroom/class v. öğrenciyi sınıftan atmak
send off a student out of the classroom/class v. öğrenciyi dersten atmak
receive first-class education v. iyi eğitim almak
go first class v. birinci mevkide gitmek
fall behind in the class v. derslerden geri kalmak
cannot pass the class v. sınıfı geçememek
cannot pass the class v. okulu geçememek
attend a/the class v. dersi almak
attend a/the class v. derse girmek
be treated like a second-class citizen v. ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmek
get tough with the class v. (öğrencilere/sınıfa) sert davranmak
get tough with the class v. (öğrencilere/sınıfa karşı) sert olmak
have all the makings of a first-class scandal v. tam anlamıyla birinci sınıf bir skandal olmak
come to class late v. sınıfa/derse geç gelmek
be late to class v. derse geç kalmak
change class v. sınıf değiştirmek
skip class v. okuldan kaçmak
enter class on time v. derse zamanında girmek
throw someone out of the class v. birini sınıftan atmak
miss the class v. dersi kaçırmak
be late for class v. derse geç kalmak
make noise in the class v. derste gürültü yapmak
make noise in the class v. sınıfta gürültü yapmak
come to class on time v. derse zamanında gelmek
be late for class v. derse geç girmek
get into class late v. derse geç girmek
attend the class on-time v. derse zamanında gelmek
take a class v. (okulda vb) ders almak
cut class and go to the mall v. dersi ekip alışveriş merkezine gitmek
chew gum during class v. derste sakız çiğnemek
sleep in class v. derste uyuya kalmak
no class adj. adi
middle class adj. burjuva
no class adj. aşağılık
best in its class adj. sınıfında en iyi
middle class adj. orta halli
low class adj. adi
high class adj. yüksek sınıf
no class adj. bayağı
low class adj. bayağı
in a class of one's own adj. eşsiz
in a class of one's own adj. benzersiz
first-class adj. üstün
first-class adj. birinci mevkie ait
high-class adj. kaliteli
first-class adj. birinci mevki
first-class adj. ekstra
first-class adj. pırlanta gibi
first-class adj. çok iyi
first-class adj. mükemmel
third-class adj. kalitesiz
second-class adj. ikinci mevki
one-class adj. tek sınıf
middle-class adj. orta sınıfa özgü
middle-class adj. burjuva
working-class adj. işçi sınıfına ait
top-class adj. birinci sınıf
falling into this class adj. bu sınıfa giren
top class adj. birinci sınıf
third-class adj. üçüncü sınıfa ait veya ilgili
third-class adj. üçüncü sınıfa ait veya ilgili
third-class adj. üçüncü sınıf
pre-class adj. sınıf öncesi
high-class adj. lüks
lower-class adj. türünün gerisinde olan
lower-class adj. düşük seviyeli
lower-class adj. alt seviyede olan
first-class adj. türünün en iyisi olan
first-class adj. olağanüstü
first-class adj. en yüksek kalitede olan
first-class adj. birinci ayar
first-class adj. muazzam
first-class adj. birinci sınıf yolculuk ile ilgili
first-class adj. üst sınıf
first-class adj. üstün kalite
first-class adj. birinci sınıf yolculuğa ait
first-class adj. birinci sınıf konaklamaya ait
first-class adj. birinci sınıf konaklama ile ilgili
first-class adj. üst kalite
second-class adj. derme çatma
second-class adj. ikinci kalite olan
second-class adj. alelade
second-class adj. birinci sınıf postadan daha yavaş iletilen
second-class adj. değersiz
second-class adj. aşağı derecede
second-class adj. adi
second-class adj. vasat
second-class adj. ikinci derece
second-class adj. orta dereceli
second-class adj. kalitesiz
second-class adj. (otel, ulaşım) düşük kaliteli ve ucuz
second-class adj. en yüksek derecenin bir altı
second-class adj. ikinci sınıf olan
second-class adj. tapon
second-class adj. değersiz
second-class adj. adi
second-class adj. bayağı
second-class adj. bayağı
second-class adj. başaltı
second-class adj. orta karar
second-class adj. (abd ve kanada'da posta) gazete gönderiminden oluşan
fourth class adj. dördüncü sınıf olarak tahsis edilen
fourth-class adj. en ucuz tarifeli (posta iletimi)
fourth-class adj. dördüncü sınıfa ait
fourth class adj. dördüncü sınıf ile ilgili
fourth-class adj. dördüncü sınıf ile ilgili
fourth class adj. paket postası ile ilgili
fourth class adj. paket postasına ait
fourth class adj. dördüncü sınıf olarak belirlenen
fourth class adj. dördüncü sınıfa ait
simply in a class of its own adv. sadece kendi türünde
third-class adv. üçüncü sınıfa ait olarak
third-class adv. üçüncü sınıfta
third-class adv. üçüncü mevkide
third class adv. üçüncü mevkide
third class adv. üçüncü sınıfta
second-class adv. ikinci sınıf vasıtayla
second-class adv. ikinci sınıf ulaşımla
second-class adv. ikinci sınıf vasıta ile
second-class adv. ikinci sınıf konaklamayla
fourth-class adv. bir libre üzeri posta olarak
fourth class adv. bir libre üzeri posta olarak
fourth class adv. bir librelik posta olarak
fourth-class adv. bir librelik posta olarak
in the same class with prep. aynı seviyede
Phrasals
class with v. aynı (sınıfa/gruba) koymak
class (someone or something) with (someone or something) v. (birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) beraber sınıflamak/gruplamak
class (someone or something) with (someone or something) v. (birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) aynı kefeye koymak
class (someone or something) with (someone or something) v. (birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) aynı gruba koymak
class (someone or something) with (someone or something) v. (birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) sınıflamak
class (among) v. gruplandırmak
class (among) v. belirli bir gruba yerleştirmek
class (among) v. sınıflandırmak
class (among) v. sınıflamak
Phrases
keep the class clean expr. sınıfı temiz tut
Colloquial
in the same class with n. aynı düzeyde
cuddle class n. sıkış tepiş seyahat ederek yapılan uçak yolculuğu
sardine class n. sıkış tepiş seyahat ederek yapılan uçak yolculuğu
cattle class n. sıkış tepiş seyahat ederek yapılan uçak yolculuğu
economy class syndrome n. uzun süre hareketsiz yolculuk etmekten kaynaklı derin toplardamar pıhtılaşması
economy class syndrome n. ekonomi sınıfı sendromu
have certain problems in the class v. sınıf içinde bazı sorunlar yaşamak
class up v. sınıf atlatmak
class up v. zarifleştirmek
class up v. sınıf atlamak
class up v. tarz hale getirmek
class up v. daha nitelikli bir hale getirmek
class up v. durumunu iyileştirmek
class up v. daha kaliteli bir hale getirmek
class is dismissed expr. ders bitti
Idioms
class warfare n. sınıf çatışması
a class act n. havalı kimse
a class act n. sivrilen kimse
a class act n. üstün yetenekli kimse
a class act n. başarılı kimse
a class act n. çok kaliteli/etkileyici kimse
a class act n. üstün nitelikli kimse
a class act n. üstün kimse
class act n. kalite
class act n. başarılı davranış/hareket
class clown n. sınıfın haylazı
class clown n. sınıfın soytarısı
class act n. kaliteli davranış/hareket
class clown n. sınıfın yaramazı
cut class v. okulu kırmak
cut class v. okulu asmak
fail half the class v. sınıfın yarısını bırakmak
fail half the class v. sınıfın yarısına zayıf not vermek
class up the joint v. bir şeyi daha şık/zarif hale getirmek
be not in the same class v. aynı seviyede/düzeyde olmamak
not be in the same class v. (birinin) dengi olmamak
not be in the same class v. (biriyle) aynı kalitede/sınıfta olmamak
not be in the same class v. (birine göre) daha kötü kalitede olmak
not be in the same class v. (biriyle) aynı kalitede/sınıfta görülmemek
not be in the same class v. (biriyle) aynı seviyede/düzeyde/kulvarda olmamak
not be in the same class v. (birinden) daha alt seviyede/düzeyde/sınıfta olmak
not be in the same class v. (biriyle) aynı seviyede/düzeyde/kulvarda görülmemek
not be in the same class v. (biri) kadar iyi olmamak
not be in the same class v. (biriyle) bir tutulamamak/görülememek
not be in the same class v. (birinden) daha aşağı kulvarda olmak
not be in the same class v. dengi olmamak
not be in the same class v. aynı sınıfta/düzeyde olmamak
not be in the same class v. eş değerde olmamak
have a touch of class v. zevk sahibi görünmek
not be in the same class v. bir olmamak
be not in the same class v. bir olmamak
be not in the same class v. dengi olmamak
have a touch of class v. klas görünmek
be not in the same class v. eş değerde olmamak
be not in the same class v. aynı sınıfta/düzeyde olmamak
have a touch of class v. az biraz havalı görünmek
have a touch of class v. zarif görünmek
have a touch of class v. zevk sahibi görünmek
have a touch of class v. zarif/klas görünmek
have a touch of class v. havalı görünmek
be in a class of one's own v. benzersiz olmak
be in a class of one's own v. diğerlerinden/benzerlerinden üstün olmak
be in a class of its own v. diğerlerinden/benzerlerinden üstün olmak
be in a class of one's own v. eşsiz olmak
be in a class of its own v. benzersiz olmak
be in a class of its own v. eşsiz olmak
have a touch of class v. zarif görünmek
have a touch of class v. havalı görünmek
have a touch of class v. klas görünmek
have a touch of class v. zevk sahibi görünmek
in a class by oneself adj. benzersiz
in a class by oneself adj. emsalsiz
in a class by oneself adj. eşi benzeri bulunmaz
in a class by itself expr. türünün en iyisi
in a class of one's own expr. alanında tek
in a class by (oneself) expr. alanında tek
in a class of its own expr. diğerlerinden/benzerlerinden üstün
in a class of one's own expr. diğerlerinden/benzerlerinden üstün
in a class of its own expr. kendi sınıfında/kulvarında/alanında en iyi
in a class of one's own expr. kendi sınıfında/kulvarında/alanında en iyi
in a class of its own expr. eşsiz, benzersiz
in a class by (oneself) expr. eşsiz, benzersiz
in a class of its own expr. türünün en iyisi
in a class by (oneself) expr. diğerlerinden/benzerlerinden üstün
in a class of its own expr. alanında tek
in a class by (oneself) expr. türünün en iyisi
in a class of one's own expr. türünün en iyisi
in a class of one's own expr. eşsiz, benzersiz
in a class by (oneself) expr. kendi sınıfında/kulvarında/alanında en iyi
Speaking
this is our class expr. bu bizim sınıfımız
I'll see you in class tomorrow expr. yarın sınıfta görüşürüz
don't come to class late expr. derse/sınıfa geç gelme
it was told it would be better for me to be in a class with my friends expr. arkadaşlarımla aynı sınıfta olmamın benim için daha iyi olacağı söylendi
I'm sorry to interrupt your class expr. dersinizi böldüğüm için özür dilerim
we are in the same class expr. aynı sınıftayız
today I was late for class expr. bugün derse geç kaldım
don't talk in class expr. sınıfta konuşma
don't talk in class expr. derste konuşma
I hate gym class expr. beden dersinden nefret ediyorum
I hate gym class expr. beden eğitimi dersinden nefret ediyorum
don't be late for class expr. derse geç kalma
don't be late for class expr. derse geç kalmayınız
are you in the same class? expr. aynı sınıfta mısınız?
are you in the same class with me? expr. benimle aynı sınıfta mısın?
are you in the same class with me? expr. benimle aynı sınıfta mısınız?
speak english in class expr. derste ingilizce konuş
speak english in class expr. derste ingilizce konuşun
my first class on monday is english expr. benim pazertesi günü ilk dersim ingilizcedir
my first class on monday is english expr. benim pazertesi günü birinci dersim ingilizcedir
one's favorite class expr. sevdiği ders
just have a little class expr. biraz kaliteli ol
the class hasn't finished yet expr. ders henüz bitmedi
what was your favorite class? expr. en sevdiğin ders neydi?
what is your favorite class? expr. en sevdiğin ders ne?
what's your favorite class? expr. en sevdiğin ders ne?
what's your favorite class? expr. en sevdiğin ders hangisi?
what is your favorite class? expr. en sevdiğin ders hangisi?
the teacher is lecturing the class expr. öğretmen ders anlatıyor
the teacher is lecturing the class expr. öğretmen dersi anlatıyor
how many students are there in your class? expr. sınıfında kaç öğrenci var?
I have a class now expr. şimdi benim dersim var
you are in my class expr. sen benim sınıfımdasın
we are not in the same class expr. Biz aynı sınıfta değiliz
the class ends early expr. ders erken bitiyor
Trade/Economic
class of accounts n. hesap sınıfı
therapeutic class n. terapötik sınıf
product class n. mal grubu
sterile class n. verimsiz sınıf
economy class n. ucuz seyahat yeri
cash and equivalents asset class n. nakit para ve eşdeğeri varlık sınıfı
second class n. ikinci sınıf (kalite)
class of securities n. menkul kıymetler sınıfı
class of assets n. varlıklar sınıfı
class a preference share n. a tipi imtiyazlı hisse
product class n. ürün türü
class tax n. sınıf vergisi
second class n. ikinci mevki
class of property plant and equipment n. maddi duran varlıklar grubu
access class n. erişim sınıfı
fixed income asset class n. sabit gelirli varlık sınıfı
accuracy class n. doğruluk sınıfı
economy class n. ekonomik mevki
secondary class n. ikinci sınıf
working class families n. işçi aileleri
two-class ordinary shares n. farklı temettü oranına sahip adi hisse senetleri
sub-asset class n. varlık alt sınıfı
class of risk n. riziko sınıfı
class in itself n. kendiliğinden sınıf
class for itself n. kendi için sınıf
first class paper n. fevkalade teminatlı senet
class price n. en yüksek fiyat
working class n. çalışanlar sınıfı
second class mail n. ikinci sınıf posta
class magazine n. üst kesim dergisi
class magazine n. sınıf dergisi
class price n. sınıf fiyatı
class rate n. beher risk oranı
second and third class papers n. ikinci ve üçüncü sınıf evrak
productive class n. üretici sınıf
third class n. üçüncü mevki
fourth class mail n. dördüncü sınıf posta
first class paper n. olağanüstü teminatlı senet
1st-class mail n. birinci sınıf posta
first class mail n. birinci sınıf posta
middle class n. orta tabaka
prepaid first class mail n. bedeli önceden ödenmiş birinci sınıf posta
commodity class n. emtia sınıfı
class of property n. maddi duran varlıklar grubu
class based storage policy n. sınıflandırılmış depolama politikası
shop class n. (atölye) meslek dersi
shop class n. atölye dersi
mercantile class n. tüccar sınıfı
world class production n. dünya standardında imalat
world class manufacturing n. dünya standardında üretim
world class manufacturing n. küresel standartta üretim
world class production n. dünya standardında üretim