keep in - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

keep in

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "keep in" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 16 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
keep in v. tutmak
keep in v. içeride kalmak
keep in v. içeride tutmak
keep in v. frenlemek
keep in v. alıkoymak
keep in v. içeride alıkoymak
keep in v. yanar durumda tutmak
keep in v. karnını içe çekmek
keep in v. bastırmak
keep in v. saklamak
keep in v. yanmaya devam etmek
Phrasals
keep in v. içeride tutmak
keep in v. içinde tutmak
keep in v. birini bilgilendirmek
keep in v. birini bir konu, plan, proje hakkında güncel tutmak
keep in v. birini bir planın, projenin içine almak/içinde tutmak

Bedeutungen, die der Begriff "keep in" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 435 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
keep in mind that n. unutmamamız gerekir ki
keep in touch v. temas halinde bulunmak
keep in view v. gözden uzak tutmamak
keep in the memory v. aklında tutmak
keep in view v. gözden kaybetmemek
keep something in a corner of one's mind v. aklının bir köşesinde bulundurmak
keep in the archive v. arşivde tutmak
keep in mind v. akılda tutmak
keep in form v. formda kalmak
keep in mind v. hesaba katmak
keep in the background v. kendini göstermemek
keep in with v. anlaşmak
keep in one's bosom v. gizlemek
keep something in a corner of one's mind v. aklının bir köşesinde tutmak
keep in suspense v. endişelendirmek
keep in mind v. aklında tutmak
keep in reserve v. ihtiyat olarak saklamak
keep a foot in both camps v. nabza göre şerbet vermek
keep in the background v. arka planda kalmak
keep in mind v. unutmamak
keep in step with v. ayak uydurmak
keep in mind v. dikkate almak
keep in with v. ile dost kalmak
keep in dark v. gizlemek
keep someone in suspense v. merakta bırakmak
keep a foot in both camps v. ikili oynamak
keep in reserve v. elde tutmak
keep in mind v. hatırda tutmak
keep something in one's mind v. aklından çıkarmamak
keep in the background v. gölgede kalmak
keep in a fridge v. soğuk muhafazada bekletmek
keep somebody in suspense v. merakta bırakmak
keep something in perspective v. bir şeye bir bütün olarak bakmak
keep in touch v. iletişim halinde bulunmak
keep something in perspective v. bir şeyi bir bütünsellik içinde ele almak
keep in view v. göz önünde tutmak
keep in view v. göz önüne almak
keep in touch with v. ile ilişkiyi koparmamak
keep in touch with v. ile teması sürdürmek
keep in touch v. iletişimi koparmamak
keep in touch with v. bağlantıyı koparmamak
keep in touch v. görüşmek
keep in touch v. ilişkiyi kesmemek
keep somebody in countenance v. teşvik etmek
keep somebody in countenance v. desteklemek
keep in touch v. irtibat halinde olmak
keep popping in one's mind v. zihnini kurcalamak
keep in step (with) v. ayak uydurmak
keep (something) in order v. düzenli tutmak
keep (someone/something) in quarantine v. karantinaya almak
keep (someone/something) in quarantine v. karantina altına almak
keep something in the forefront v. gözönünde tutmak
keep in mind v. hafızada tutmak
keep something in check v. kontrol altında tutmak
keep in touch v. irtibatta olmak
keep in suspense v. endişe uyandırmak
keep something in mind v. akılda tutmak
keep in touch v. münasebette bulunmak
keep in touch with v. bilgi almak
keep in touch with v. sürekli temasta olmak
keep someone in ignorance v. cahil bırakmak
keep in tow v. yedekte bulundurmak
keep in mind v. aklına yazmak
keep in mind v. aklına kazımak
keep in mind v. akıldan çıkarmamak
keep in contact v. temas halinde olmak
keep in touch v. temas içinde olmak
keep in contact v. temas içinde olmak
keep in touch v. temas halinde olmak
keep in shape v. formda kalmak
keep in reserve v. yedekte bekletmek
keep someone in shape v. birini zinde tutmak
keep in touch with v. iletişimde kalmak
keep in communication with v. iletişimde kalmak
keep/leave/put someone out in the cold v. birini soğukta dışarıda bekletmek/tutmak/bırakmak
not keep money in one’s purse v. cüzdanında para tutmamak
keep someone busy in vain v. birini boşuna oyalamak
keep someone in power v. bir kimseyi iktidarda tutmak
keep the flame alive in our hearts v. kalplerimizde ateşi canlı tutmak
be/keep in contact with v. iletişim içinde olmak
be/keep in contact with v. iletişim içerisinde olmak
fail to keep in contact v. görüşememek
keep in prison v. hapiste tutmak
keep in touch v. temas halinde olmak
keep in touch v. biriyle iletişim halinde olmak
keep in a fridge v. buzdolabında bekletmek
keep in a fridge v. buzdolabında bekletmek
keep in a fridge v. buzdolabında tutmak
Phrasals
keep in with v. iyi ilişkiler tutmak
keep in sight v. gözünün önünde tutmak
keep in sight v. görebileceği bir yerde tutmak
keep in sight v. göz önünde bulundurmak
keep in with (someone) v. (biriyle) arkadaş kalmak
keep in with (someone) v. (biriyle) ilişkileri devam ettirmek/iyi tutmak
keep in with (someone) v. (biriyle) arasını iyi tutmak
keep in with (someone) v. (biriyle) birlikte bir yerde tutmak
keep in with (someone) v. (birinin) yanında bir yerde tutmak
keep in with (someone) v. (birinin) yanından ayırmamak/dışarı çıkarmamak
keep someone or something in with someone or something v. birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle tutmak
keep someone or something in with someone or something v. birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle beraber tutmak
keep someone or something in with someone or something v. birini/bir şeyi birinin/bir şeyin yanında tutmak
keep someone or something in with someone or something v. birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle yan yana koymak
keep someone or something in with someone or something v. birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle aynı yere koymak
keep someone or something in with someone or something v. birini/bir şeyi birinin/bir şeyin yanına yerleştirmek
keep something in v. bir şeyi içine atmak
keep something in v. bir şeyi dışa vurmamak
keep something in v. bir şeyi belli etmemek
keep until (some point in time) v. (belli bir zamana) kadar taze durmak/kalmak
keep until (some point in time) v. (belli bir zamana) kadar bozulmamak
keep until (some point in time) v. (belli bir zamana) kadar bozulmadan durmak/kalmak
keep until (some point in time) v. (belli bir zamana) kadar tazeliğini korumak
keep until (some point in time) v. (belli bir zamana) kadar bakmak/bakımını üstlenmek
keep until (some point in time) v. (belli bir zamana) kadar göz kulak olmak
keep until (some point in time) v. (belli bir zamana) kadar korumak
keep until (some point in time) v. (belli bir zamana) kadar sahip çıkmak
keep until (some point in time) v. (belli bir zamana) kadar tutmak
keep until (some point in time) v. (belli bir zamana) kadar muhafaza etmek
Phrases
keep in mind that expr. aklında bulunsun
keep in touch expr. irtibatımızı koparmayalım
keep in a cool and dry place expr. soğuk ve kuru bir yerde muhafaza edin
keep in mind that expr. unutmamak gerekir ki
Proverb
put your trust in god and keep your powder dry eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et
if you keep your mouth shut, you won't put your foot in it çeneni kapalı tutarsan ağzından bir şey kaçırmazsın
if you keep your mouth shut, you won't put your foot in it çeneni kapalı tutarsan pot kırmazsın
put your faith in god, and keep your powder dry eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et
put your faith in god, but keep your powder dry eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et
put your trust in god, but keep your powder dry eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et
trust in god and keep your powder dry eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et
trust in god, but keep your powder dry eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et
Colloquial
keep in the background v. arka planda kalmak
keep in the background v. geri planda kalmak
keep in the background v. kendini göstermemek
keep in cotton wool v. pamuklar içinde saklamak
keep in with somebody v. biriyle dostça/arkadaşça ilişkiler içerisinde olmak
keep in with somebody v. biriyle anlaşmak
keep in with somebody v. biriyle ilişkisini/arasını iyi tutmak
keep in with somebody v. biriyle iyi ilişkiler içerisinde olmak
keep (well) in with somebody v. biriyle dostça/arkadaşça ilişkiler içerisinde olmak
keep (well) in with somebody v. biriyle iyi anlaşmak
keep (well) in with somebody v. biriyle ilişkisini/arasını iyi tutmak
keep (well) in with somebody v. biriyle iyi ilişkiler içerisinde olmak
keep in mind expr. aklında bulunsun
keep in mind expr. aklında olsun
keep him in sight expr. gözden kaybetmeyin
keep in there expr. elinden geleni yapmaya devam et
keep in there expr. çabalamaya devam et
keep in there expr. pes etme
keep in there expr. peşini bırakma
keep in there expr. çekilme
keep in there expr. vazgeçme
keep in there expr. sağlam dur
keep in there expr. duruşunu bozma
keep in there! expr. denemeye devam!
it is in our hands to keep our items organized expr. eşyalarımızı düzenli tutmak bizim elimizde
Idioms
keep both oars in the water v. kendine hakim olmasına bilmek
keep both oars in the water v. soğukkanlılığını korumak
keep both oars in the water v. istifini bozmamak
keep both oars in the water v. duruşunu bozmamak
keep both oars in the water v. olup bitenler karşısında sarsılmamak
keep in good condition v. formunu korumak
keep in good condition v. kuvvetini korumak
keep in good condition v. sağlığını korumak
keep in step v. adım adım izlemek
keep in step with someone v. adım uydurmak
keep something in the back of someone's mind v. aklının bir köşesinde bulundurmak
keep something in the back of someone's mind v. aklının köşesinde bulundurmak
keep one's hand in v. alışkın olmak
keep one's hand in v. alışmak
keep in step v. ardından gitmek
keep in the background v. arka planda kalmak
keep something in the background v. arka planda tutmak
keep things straight in one's mind v. ayırt etmek
keep/have balls in the air v. aynı anda birçok iş yapmak
keep someone in some place v. birini bir yerde tutmak
keep in good with someone v. birinin gözüne girmek
keep someone in line v. birini dizginlemek
keep someone in the dark about someone v. birine bilgi/haber vermemek
keep somebody in the dark v. birisini haberdar etmemek
keep somebody in the dark v. birisini bilgilendirmemek
keep someone in line v. birinin uslu durmasını sağlamak
keep someone in line v. birini hizaya getirmek
keep someone in line v. birini yola getirmek
keep in touch with someone v. birisi ile temas halinde olmak
keep someone in ignorance about something v. birini bir konudan) habersiz bırakmak/tutmak
keep someone in ignorance v. birini bilgilendirmemek
keep someone in suspense v. birini merakta bırakmak
keep one in one's place v. birini yerinde/mevkisinde/görevinde tutmak
keep someone in the picture v. birini durumdan haberdar etmek
keep in good with someone v. biriyle iyi geçinmek
keep in touch with someone v. birisi ile bağlantıda olmak
keep someone in suspense v. birini meraklandırmak
keep someone in a state of suspense v. birini meraklandırmak
keep in good with someone v. birinin gözünde iyi olmak
keep someone in a state of suspense v. birini merakta bırakmak
keep one's hand in v. deneyimden dolayı bir şeyi yapmaya alışkın olmak
keep in tune with times v. çağa uymak
keep in training v. düzenli egzersiz yapmak
keep in training v. düzenli spor yapmak
keep in line v. hizaya sokmak
keep someone in sight v. gözünü üstünden ayırmamak
keep one's hand in v. eli alışmak
keep one's hand in v. eli alışkın olmak
keep something in the background v. geri planda tutmak
keep one's hand in v. eli yatkın olmak
keep someone in sight v. göz önünde olduğundan emin olmak
keep a foot in both camps v. iki tarafı birden idare etmek
keep a foot in both camps v. ikili oynamak
keep someone hanging in midair v. iki arada bir derede bırakmak
keep one's hand in something v. içinde olmaya/faaliyette bulunmaya devam etmek
keep a foot in both camps v. iki tarafı da idare etmek
keep in touch v. iletişim halinde olmak
keep oneself in trim v. kendini formda tutmak
keep someone in check v. kontrol altında tutmak
keep a civil tongue in one's head v. kibar konuşmak
keep someone in stitches v. kahkahadan kırıp geçirmek
keep a civil tongue in one's head v. kibar davranmak
keep someone hanging in midair v. sürüncemede bırakmak
keep someone in the loop v. süregelen işlere birini dahil etmek
keep in touch v. temasta olmak
keep in step v. takip etmek
keep in step v. (bir şeyle) aynı oranda olmak
keep someone in the loop v. yapılan işle ilgili gelişmelerden söz konusu kişi ya da kişileri de haberdar etmek
keep people straight in one's mind v. (insanları/ikizleri vb) ayırt etmek
keep/have balls in the air v. yoğun olmak
keep someone in ignorance about something v. (birinin bir şeyi) öğrenmesini engellemek
keep something in v. (hislerini/duygularını) içinde tutmak
keep someone in ignorance about something v. (birini bir konuda) karanlıkta bırakmak
keep (something) straight (in one's mind/head) v. (bir şeyi) açıkça anlayabilmek
keep (something) straight (in one's mind/head) v. (bir şeyi) kafasında oturtabilmek
keep (something) straight (in one's mind/head) v. (bir şeyin) detaylarını aklında tutabilmek
keep (two or more people) straight (in one's mind/head) v. (birden fazla kişiyi) kafasında ayırt edebilmek
keep (two or more people) straight (in one's mind/head) v. (birden fazla kişiyi) birbirinden ayırt edebilmek
keep (two or more people) straight (in one's mind/head) v. kimin kim olduğunu kafasında oturtmak
keep somebody/something in sight v. gözünü birinin/bir şeyin üzerinde tutmak
keep somebody/something in sight v. birini/bir şeyi gözden kaçırmamak
keep somebody/something in sight v. gözünü birinin/bir şeyin üzerinden ayırmamak
keep somebody/something in sight v. birini/bir şeyi görebileceği bir konumda kalmak
keep something in sight v. bir şeyi aklından çıkarmamak
keep something in sight v. bir şeyi hatırlamak
keep something in sight v. bir şeyi kendine hatırlatmak
keep something in sight v. bir şeyi göz önünde bulundurmak
keep something in sight v. bir şeyin farkında olmak
keep (something) in proportion v. (bir şeyi) dozunda tutmak
keep (something) in proportion v. (bir şeyi) ayarında tutmak
keep (something) in proportion v. (bir şeyi) abartmamak
keep (something) in proportion v. (bir şeyin) dozunu/ayarını kaçırmamak
keep something in proportion v. bir şeye yerinde/dozunda tepki vermek
keep something in proportion v. bir şeyi olduğundan abartılı olarak düşünmemek/karşılamamak
keep something in proportion v. bir şeye mantıklı yaklaşmak
keep something in proportion v. bir şeye makul tepki vermek
keep in step with the times v. çağa ayak uydurmak
keep in step with the times v. çağa uyum sağlamak
keep in step with the times v. çağın gerisinde kalmamak
keep in step with the times v. zamana uymak
keep in step with the times v. zamana uyum sağlamak
keep in step with the times v. zamana ayak uydurmak
keep in step with the times v. modaya uymak
keep in step with the times v. çağdaş olmak/olmaya çalışmak
keep in step with the times v. modern olmak/olmaya çalışmak
keep (someone or something) in order v. (birini/bir şeyi) doğru sırada tutmak
keep (something) in order v. (bir şeyi/yeri) düzgün tutmak
keep (someone) in order v. (birinin) düzgün davranmasını sağlamak
keep (someone) in order v. (birinin) uygun davranmasını sağlamak
keep (someone) in order v. (birinin) yasalara uygun hareket etmesini sağlamak
keep (someone) in order v. (birini) hizaya sokmak
keep (someone) in order v. (birinin) davranışlarını düzenlemek/düzeltmek
keep someone or something in order v. birini/bir şeyi sırada tutmak
keep someone or something in order v. birini/bir şeyi düzenli tutmak
keep someone or something in order v. birini/bir şeyi sıralı tutmak
keep someone or something in order v. birini/bir şeyi hizada tutmak
keep in good shape v. formda kalmak
keep in good shape v. sağlığını korumak
keep in good shape v. güçlü/fit kalmak
keep in time (with someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
keep in time (with someone or something) v. (birinin/bir şeyin) zamanına uymak
keep in time (with someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
keep in time (with someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ritmini tutturmak
keep in time (with someone or something) v. (birinin/bir şeyin) zamanlamasını tutturmak
keep in touch (with somebody) v. (biriyle) temas halinde olmak
keep in touch (with somebody) v. (biriyle) iletişim halinde olmak
keep in touch (with somebody) v. (biriyle) bağlantıda olmak
keep in touch v. temas halinde olmak, bulunmak, olmaya devam etmek
keep in touch v. iletişim halinde olmak, bulunmak, olmaya devam etmek
keep in touch v. görüşmek, görüşmeyi sürdürmek
keep in touch v. iletişimi koparmamak, kesmemek, sürdürmek
keep in touch v. irtibat halinde olmak, olmaya devam etmek
keep in touch v. temasta olmak, olmaya devam etmek
keep in trim v. formda kalmak
keep in trim v. sağlıklı kalmak
keep in trim v. fit kalmak
keep somebody/something in mind v. birini/bir şeyi aklında tutmak
keep somebody/something in mind v. birini/bir şeyi hatırlamak
keep somebody/something in mind v. birini/bir şeyi unutmamak
keep somebody/something in mind v. birini/bir şeyi göz önünde bulundurmak
keep somebody/something in mind v. birini/bir şeyi dikkate almak
keep somebody/something in mind v. birini/bir şeyi aklında bulundurmak
keep somebody/something in mind v. birini/bir şeyi hesaba katmak
keep someone or something in mind (for someone or something) v. birini/bir şeyi (biri/bir şey için) aklında tutmak
keep someone or something in mind (for someone or something) v. birini/bir şeyi (biri/bir şey için) göz önünde bulundurmak
keep someone or something in mind (for someone or something) v. birini/bir şeyi (biri/bir şey için) dikkate almak
keep someone or something in mind (for someone or something) v. birini/bir şeyi (biri/bir şey için) aklında bulundurmak
keep someone or something in mind (for someone or something) v. birini/bir şeyi (biri/bir şey için) hesaba katmak
keep your hand in v. belirli bir işe alışmak
keep your hand in v. belirli bir işe başlamak
keep your hand in v. usta olmak
keep your hand in v. eli alışmak
keep your hand in v. alışmak
keep your hand in v. eli yatkın olmak
hold in reserve and keep in reserve v. ihtiyat olarak saklamak
hold in reserve and keep in reserve v. elde tutmak
hold in reserve and keep in reserve v. yedekte bekletmek
keep (an amount of) balls in the air v. aynı anda (birçok/birkaç) iş yapmak
keep (an amount of) balls in the air v. (birçok/birkaç) işi bir arada yürütmek
keep (an amount of) balls in the air v. aynı anda (birden çok) şeyle uğraşmak
keep (an amount of) balls in the air v. iki karpuzu bir koltuğa sığdırmaya çalışmak
keep (one) hanging (in midair) v. (birini) doğru dürüst haberdar etmemek
keep (one) hanging (in midair) v. (birini) merakta bırakmak/koymak
keep (one) hanging (in midair) v. (birini) meraklandırmak
keep (one) hanging (in midair) v. (birini) sürüncemede bırakmak
keep (one) hanging (in midair) v. (birini) havada/askıda bırakmak
keep (one) hanging (in midair) v. (birinin) işini/durumunu yarım bırakmak
keep (one) hanging (in midair) v. (birinin) işini/durumunu belirsiz bırakmak
keep (one) hanging (in midair) v. (birinin) işini/durumunu sonuçsuz bırakmak
keep (one) in line v. (birinin) uslu durmasını sağlamak
keep (one) in line v. (birini) hizaya getirmek/sokmak
keep (one) in line v. (birini) yola getirmek
keep (one) in line v. (birini) dizginlemek
keep (one) in stitches v. (birini) kahkahadan kırıp geçirmek
keep (one) in stitches v. (birini) gülmekten kırıp geçirmek
keep (one) in suspense v. (birini) merakta bırakmak
keep (one) in suspense v. (birini) meraklandırmak
keep (someone or oneself) in ignorance v. (birini/kendini) cahil bırakmak
keep (someone or oneself) in ignorance v. (birini/kendini) bilgilendirmemek
keep (someone or oneself) in ignorance v. (birini/kendini) olan bitenden habersiz/bihaber bırakmak
keep (someone or something) in check v. (birini/bir şeyi) kontrol altında tutmak
keep (someone or something) in check v. (birini/bir şeyi) dizginlemek
keep (someone or something) in check v. (birini/bir şeyi) frenlemek
keep (someone or something) in check v. (birini/bir şeyi) zapt etmek
keep (someone or something) in check v. (birine/bir şeye) sınır koymak
keep (someone or something) in sight v. (birini/bir şeyi) gözden kaçırmamak
keep (someone or something) in sight v. (birini/bir şeyi) gözünün önünde tutmak
keep (someone or something) in sight v. (birini/bir şeyi) görebileceği bir yerde tutmak/durmak
keep (something) in sight v. (bir şeyi) göz önünde bulundurmak
keep (something) in sight v. (bir şeyi) hatırlamak/kendine hatırlatmak
keep (something) in sight v. (bir şeyi) aklında bulundurmak
keep (someone) in the dark (about something) v. (bir şey hakkında birine) bilgi/haber vermemek
keep (someone) in the dark (about something) v. (birini bir şey hakkında) bilgilendirmemek
keep (someone) in the dark (about something) v. (birine bir şeyi) söylememek
keep (something) in reserve v. (bir şeyi) ihtiyat olarak saklamak
keep (something) in reserve v. (bir şeyi) elde tutmak
keep (something) in reserve v. (bir şeyi) yedekte bekletmek/tutmak
keep balls in the air v. aynı anda birçok iş yapmak
keep balls in the air v. yoğun olmak
keep balls in the air v. aynı anda bir çok işi yürütmek
keep balls in the air v. birçok/birkaç işi bir arada yürütmek
keep balls in the air v. aynı anda birden çok şeyle uğraşmak
keep balls in the air v. iki karpuzu bir koltuğa sığdırmaya çalışmak
keep hand in v. alışkın olmak
keep hand in v. alışmak
keep hand in v. deneyimden dolayı bir şeyi yapmaya alışkın olmak
keep hand in v. eli alışkın olmak
keep hand in v. eli alışmak
keep hand in v. eli yatkın olmak
keep in check v. kontrol altında tutmak
keep in good with v. -in gözüne girmek
keep in good with v. '-in gözünde iyi olmak
keep in good with v. ile iyi geçinmek
keep in good with v. ile arayı iyi tutmak
keep in good with (one) v. (birinin) gözüne girmek
keep in good with (one) v. (birinin) gözünde iyi olmak
keep in good with (one) v. (biriyle) iyi geçinmek
keep in good with (one) v. (biriyle) arayı iyi tutmak
keep in ignorance v. cahil bırakmak
keep in ignorance v. cahil kalmak
keep in order v. düzenli tutmak
keep in order v. düzgün tutmak
keep in order v. doğru sırada tutmak
keep in order v. düzgün davranmasını sağlamak
keep in order v. hizaya sokmak
keep in some place v. bir yerde tutmak
keep in step (with someone or something) v. (birine/bir şeye) adımlarını uydurmak
keep in step (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) aynı ritimde hareket etmek
keep in step (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) senkronize hareket etmek
keep in step (with someone or something) v. (birini/bir şeyi) takip etmek
keep in step (with someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ardından gitmek
keep in step (with someone or something) v. (birine/bir şeye) ayak uydurmak
keep in step (with someone or something) v. (birine/bir şeye) uygun hareket etmek
keep in step (with someone or something) v. (birine/bir şeye) uymak
keep in step (with someone or something) v. (birine/bir şeye) uygun hareket etmesini sağlamak
keep in step (with someone or something) v. (birine/bir şeye) uydurmak
keep in step (with someone or something) v. (birine/bir şeye) ayak uydurmasını sağlamak
keep in stitches v. kahkahadan/gülmekten kırıp geçirmek
keep in the dark v. haberdar etmemek
keep in the dark v. bilgilendirmemek
keep in the dark v. bilgi/haber vermemek
keep in the dark v. bilgisiz/habersiz bırakmak/kalmak
keep one in place v. birini yerinde/mevkisinde/görevinde tutmak
keep somebody/something in sight v. birini/bir şeyi gözden kaçırmamak
keep somebody/something in sight v. gözünü birinin/bir şeyin üzerinden ayırmamak
keep somebody/something in sight v. birini/bir şeyi görebilecek şekilde durmak
keep somebody/something in sight v. gözünü birinin/bir şeyin üzerinde tutmak
keep somebody/something in sight v. birini/bir şeyi hatırlamak
keep somebody/something in sight v. birini/bir şeyi kendine hatırlatmak
keep somebody/something in sight v. birini/bir şeyi aklından çıkarmamak
keep someone in the dark v. birine bilgi/haber vermemek
keep someone in the dark v. birini habersiz bırakmak
keep someone in the dark v. birini haberdar etmemek
keep your hand in v. yeteneklerini kullanmak
keep your hand in v. yeteneklerini köreltmemek
keep your hand in v. yeteneklerini canlı tutmak
keep your hand in v. el yatkınlığını kaybetmemek
keep your hand in v. el yatkınlığını/alışkanlığını kullanmak/devam ettirmek
keep somebody/something in check v. birini/bir şeyi kontrol altında tutmak/altına almak
keep a civil tongue in your head expr. biraz kibar ol
in order to keep up appearances expr. ele güne karşı rezil olmamak için
keep a civil tongue in your head expr. konuşmalarına dikkat et
keep a civil tongue in your head expr. terbiyeni takın
keep (it) in mind (that) expr. unutmamak gerekir ki
keep (it) in mind (that) expr. aklında bulunsun
keep (it) in mind (that) expr. aklında tutmak gerekir ki
Speaking
keep in touch n. arayı uzatma
let's keep that in the past n. geçmişte bırakalım onu
I'll keep that in mind expr. aklımda tutarım
keep in mind expr. aklında bulunsun
keep in mind expr. aklında olsun
keep in touch expr. arayı açmayalım
just keep in your mind that expr. bil ki
keep in touch expr. haberleşiriz
keep in touch expr. görüşürüz
keep your hands in your pockets expr. ellerin ceplerinde kalsın
Trade/Economic
keep in stock v. mağazada bulundurmak
keep something in stock v. stokta bekletmek
keep something in stock v. stokta tutmak
keep in stock v. stokta bulundurmak
Slang
keep it in one's pants v. uçkuruna sahip çıkmak