narrow - Türkisch Englisch Wörterbuch

narrow

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "narrow" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 55 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
narrow adj. dar
Some people have quite a narrow vision of what marriage is.
Evliliğin ne olduğu konusunda kimilerinin vizyonu epey dar.

More Sentences
General
narrow v. daralmak
Until the mid-1990s, the productivity gap between the EU and the US narrowed steadily.
1990'ların ortalarına kadar AB ile ABD arasındaki verimlilik farkı giderek daralmıştır.

More Sentences
narrow v. daraltmak
Never leaving your comfort zone narrows your options in life.
Konfor alanınızı asla terk etmemek hayattaki seçeneklerinizi daraltır.

More Sentences
narrow v. sınırlandırmak
I've narrowed the list of possibilities down to three.
Seçenekler listesini üçle sınırlandırdım.

More Sentences
narrow v. kısılmak
Her dark blue eyes narrowed with suspicion.
Koyu mavi gözleri şüpheyle kısıldı.

More Sentences
narrow adj. az
I personally abstained, and the draft was rejected by a narrow majority.
Ben şahsen çekimser kaldım ve taslak az bir çoğunlukla reddedildi.

More Sentences
narrow adj. sınırlı
This paint comes in only a narrow range of colors.
Bu boyanın yalnızca sınırlı bir renk yelpazesi mevcut.

More Sentences
narrow adj. dar
This very narrow path led us to a pond.
Bu daracık patika bizleri bir gölete götürüyordu.

More Sentences
narrow adj. az farkla
She had a narrow escape yesterday.
Dün çok az farkla kurtuldu.

More Sentences
Technical
narrow v. daraltmak
So far, they have not been prepared to further narrow these down.
Şu ana kadar bunları daha da daraltmaya hazır değiller.

More Sentences
narrow adj. dar
I do not agree with those who believe the boundaries of Europe should be narrow and exclusively Christian.
Avrupa'nın sınırlarının dar ve sadece Hristiyan olması gerektiğine inananlara katılmıyorum.

More Sentences
Linguistics
narrow adj. dar
Geographically, Moldova is a narrow strip of land between Ukraine and Romania.
Coğrafi olarak Moldova, Ukrayna ve Romanya arasında dar bir toprak şerididir.

More Sentences
General
narrow n. dar geçit
narrow n. parasızlık
narrow v. kısmak
narrow v. çekmek
narrow v. ensizleşmek
narrow v. dar görüşlü yapmak
narrow v. sınırlanmak
narrow v. kısıtlamak
narrow v. kısıtlanmak
narrow v. bağnazlaştırmak
narrow adj. cüzi
narrow adj. sıkı
narrow adj. dikkatli
narrow adj. dar görüşlü
narrow adj. kısıtlı
narrow adj. darlık içinde olan
narrow adj. cimri
narrow adj. ensiz
narrow adj. ince
narrow adj. az sayıda
narrow adj. mahdut
narrow adj. yetersiz
narrow adj. ucu ucuna
narrow adj. kıtı kıtına
narrow adj. kıl payı
narrow adj. eli sıkı
narrow adj. tamahkar
narrow adj. gergin
narrow adj. besleyici
narrow adj. protein yönünden zengin (yem)
narrow adj. aşırı dikkatli
narrow adj. aşırı titiz
Trade/Economic
narrow adj. arz ve talebin kısıtlı olduğu
narrow adj. fiyat değişimlerinin çok az olduğu
Technical
narrow v. sınırlamak
narrow adj. ensiz
Textile
narrow adj. şerit, bant, dokuma veya örgü için uygun darlıkta
Mining
narrow n. madende dar dehliz
Breeding
narrow adj. proteince zengin (hayvan yemi)
Linguistics
narrow adj. (ünlü) kapalı
Geography
narrow n. dere, göl veya denizde iki su kütlesini birbirine bağlayan boğaz
narrow n. dar vadi
narrow n. dar geçit

Bedeutungen, die der Begriff "narrow" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 302 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
narrow-minded adj. dar görüşlü
The very narrow-minded French national self-interest makes the implementation of agricultural reforms impossible .
Çok dar görüşlü Fransız ulusal çıkarları, tarım reformlarının uygulanmasını imkansız hale getirmektedir.

More Sentences
General
become narrow v. daralmak
Today, I leave it to you to judge whether this chasm has widened or become narrower in the meantime.
Bugün bu uçurumun genişleyip genişlemediğini ya da daralıp daralmadığını değerlendirmeyi size bırakıyorum.

More Sentences
narrow down v. daraltmak
Firstly, we need to narrow down the guidelines.
İlk olarak, kılavuz ilkeleri daraltmamız gerekiyor.

More Sentences
narrow-minded adj. bağnaz
Tom is really narrow-minded, isn't he?
Tom gerçekten bağnaz, değil mi?

More Sentences
narrow-minded adj. geri kafalı
He was criticized for being narrow-minded.
Geri kafalı adam, fikirlerinden ötürü eleştiri alıyordu.

More Sentences
very narrow adj. çok dar
Like many other speakers, I think that the Commission communication is very narrow.
Diğer pek çok konuşmacı gibi ben de Komisyon bildirisinin çok dar kapsamlı olduğunu düşünüyorum.

More Sentences
Phrasals
narrow down v. daraltmak
Use the filters on the left to narrow down the results.
Sonuçları daraltmak için soldaki filtreleri kullanın.

More Sentences
Idioms
a narrow escape n. kıl payı kurtulma
He had a narrow escape this afternoon.
Bu öğleden sonra kıl payı kurtuldu.

More Sentences
a narrow escape n. kıl payı kurtulma
She had a narrow escape when her car skidded off the road into a lake.
Arabası yoldan çıkıp göle uçunca kıl payı kurtuldu.

More Sentences
General
narrow plane n. düztaban
narrow seas n. manş denizi ve irlanda denizi
dark and narrow place n. in gibi
narrow pass n. dar boğaz
narrow gauge n. dar hat
narrow escape n. darı darına kurtulma
narrow escape n. ucuz kurtulma
narrow film n. amatör filmi
narrow circumstances n. parasızlık
narrow mindedness n. bağnazlık
narrow film n. dar film
narrow circumstances n. fakirlik
narrow circumstances n. darlık
narrow pass n. darboğaz
a narrow shave n. kıl payı kurtuluş
narrow fortune n. ufak servet
narrow place n. dar mekan
narrow space n. dar mekan
narrow point of view n. dar bakış açısı
narrow scope n. dar kapsam
narrow-gauge line n. dar hat
narrow-set eyes n. birbirine yakın olan gözler
narrow-gauge railway n. dekovil
narrow circumstances n. zaruret
narrow circumstances n. yokluk
narrow sense n. dar anlam
narrow-mindedness n. darkafalılık
narrow wings n. dar kanatlar
narrow range n. dar aralık
narrow scrutiny n. sıkı soruşturma
strait and narrow n. doğru yol
strait and narrow n. hak yolu
strait and narrow n. erdemlilik
strait and narrow n. dürüstlük
strait and narrow n. ahlaklılık
strait and narrow n. iyi huylu olma
have a narrow escape v. paçayı sıyırmak
have a narrow escape v. ucuz kurtulmak
make narrow v. darlaştırmak
narrow down v. sınırlandırmak
get narrow v. darlaşmak
narrow the gap v. açığı kapamak
narrow the limits v. sınırları daraltmak
depart from the straight and narrow v. yoldan çıkmak
depart from the straight and narrow v. yolunu sapıtmak
depart from the straight and narrow v. yolunu şaşırmak
keep to the straight and narrow v. doğru yoldan ayrılmamak
keep to the straight and narrow v. doğru yoldan sapmamak
ease a car into a narrow space v. arabayı dar/sıkışık bir yere yerleştirmek/park etmek
narrow the gap v. makası daraltmak
quite narrow adj. daracık
narrow minded adj. eski kafalı
narrow minded adj. bağnaz
very narrow adj. dapdaracık
narrow-minded adj. dar fikirli
narrow-scoped adj. dar kapsamlı
narrow-minded adj. dar kafalı
narrow-bodied adj. dar gövdeli
narrow-mouthed adj. dar ağızlı (nesne)
narrow-shouldered adj. dar omuzlu
by a narrow margin adv. az bir farkla
by a narrow majority adv. az bir çoğunlukla
narrow-mindedly adv. dar görüşlü olarak
narrow-mindedly adv. geri kafalı bir şekilde
Phrasals
narrow down v. kısıtlamak
narrow down v. sınırlandırmak
narrow down v. bir konuya ya da alana odaklanmak
narrow down v. net bir şekilde tanımlamak veya belirlemek
Colloquial
straight and narrow n. doğru yol
straight and narrow n. hak yolu
Idioms
the straight and narrow n. doğru yaşam ilkesi
the straight and narrow n. dürüst yaşam ilkesi
a narrow squeak n. kılpayı
a narrow escape n. kılpayı kaçış
a narrow margin n. kılpayı
a narrow escape n. kılpayı kurtulma
narrow escape n. kıl payı kurtulma
narrow resources n. kısıtlı kaynaklar
narrow inspection n. sıkı soruşturma
narrow resources n. yetersiz kaynaklar
a narrow escape n. son anda kurtulma
a narrow squeak n. ucuz kurtulma
a narrow squeak n. kıl payı kurtulma
a narrow squeak n. kıl payı kaçış
a narrow squeak n. son anda kurtulma
a narrow escape n. ucuz kurtulma
a narrow escape n. kıl payı kaçış
admiral of the narrow seas [obsolete] n. sarhoş olup birinin kucağına/üstüne kusan kimse
have a narrow escape v. ucuz atlatmak
make someone leave the straight and narrow v. baştan çıkarmak
have a narrow escape v. kıl payı kurtulmak
narrow one's eyes v. gözlerini kısmak
keep to the straight and narrow v. doğru yoldan şaşmamak
keep to the straight and narrow v. katı ahlaki prensiplere göre yaşamak
stay on the straight and narrow v. doğru yoldan şaşmamak
stay on the straight and narrow v. cennete giden yoldan şaşmamak
stay on the straight and narrow v. katı ahlaki prensiplere göre yaşamak
keep to the straight and narrow v. cennete giden yoldan şaşmamak
keep to straight and narrow v. hep doğru olanı yapmak
keep on the straight and narrow v. katı ahlaki prensiplere göre yaşamak
keep on the straight and narrow v. hep doğru olanı yapmak
stay on the straight and narrow v. cennete giden yoldan şaşmamak
keep on the straight and narrow v. hep/yalnızca doğru yolu seçmek
stay on the straight and narrow v. doğru yoldan ayrılmamak/sapmamak
keep to straight and narrow v. katı ahlaki prensiplere göre yaşamak
stay on the straight and narrow v. hep doğru olanı yapmak
stay on the straight and narrow v. hep/yalnızca doğru yolu seçmek
keep on the straight and narrow v. doğru yoldan şaşmamak
stay on the straight and narrow v. katı ahlaki prensiplere göre yaşamak
keep to straight and narrow v. doğru yoldan ayrılmamak/sapmamak
stay on the straight and narrow v. doğru yoldan şaşmamak
keep on the straight and narrow v. doğru yoldan ayrılmamak/sapmamak
keep to straight and narrow v. hep/yalnızca doğru yolu seçmek
keep to straight and narrow v. doğru yoldan şaşmamak
keep to straight and narrow v. cennete giden yoldan şaşmamak
keep on the straight and narrow v. cennete giden yoldan şaşmamak
walk the straight and narrow v. doğru yoldan şaşmamak
walk the straight and narrow v. doğru yoldan sapmamak
keep on the straight and narrow v. doğru yoldan sapmamak
walk the straight and narrow v. cennete giden yoldan şaşmamak
keep on the straight and narrow v. doğru yolda kalmak
keep on the straight and narrow v. doğru yolu takip etmek
walk the straight and narrow v. katı ahlaki prensiplere göre yaşamak
walk the straight and narrow v. doğru yoldan ayrılmamak
keep on the straight and narrow v. doğru yoldan şaşmamak
walk the straight and narrow v. doğru yolda kalmak
walk the straight and narrow v. doğru yolda yürümek
keep on the straight and narrow v. katı ahlaki prensiplere göre yaşamak
keep on the straight and narrow v. doğru yoldan ayrılmamak
keep on the straight and narrow v. cennete giden yoldan şaşmamak
walk the straight and narrow v. doğru yolu takip etmek
be on the straight and narrow v. doğru yolda olmak
be on the straight and narrow v. doğru yoldan şaşmamak
be on the straight and narrow v. doğru yolu takip etmek
be on the straight and narrow v. hukuk ve ahlaki değerler doğrultusunda yaşamak
be on the straight and narrow v. ahlaka ve hukuka uygun davranmak
be on the straight and narrow v. doğru yoldan sapmamak
stay to the straight and narrow v. doğru yoldan şaşmamak
stay to the straight and narrow v. cennete giden yoldan şaşmamak
stay to the straight and narrow v. doğru yoldan sapmamak
stay to the straight and narrow v. katı ahlaki prensiplere göre yaşamak
stay to the straight and narrow v. doğru yoldan ayrılmamak
narrow at the equator adj. açlıktan karnı sırtına yapışmış
narrow at the equator adj. kurt gibi aç
a narrow squeak expr. kıl payıyla
a narrow margin expr. kıl payıyla
on the straight and narrow expr. doğru yoldan şaşmayan
on the straight and narrow expr. doğru yolda
on the straight and narrow expr. ahlaka ve hukuka uygun
on the straight and narrow expr. doğru yolda kalan
Speaking
I am on a long and narrow path expr. uzun ince bir yoldayım
I am on a long and narrow road expr. uzun ince bir yoldayım
Trade/Economic
narrow band of fluctuations n. dar marjlı dalgalanma sistemi
narrow market n. işlem hacmi düşük piyasa
narrow money supply n. dar para arzı
narrow based taxes n. dar tabanlı vergiler
narrow market n. dar piyasa
narrow-defined monetary supply n. dar tanımlı para arzı
narrow money supply n. dar tanımlı para arzı
narrow-defined money supply n. dar tanımlı para arzı
narrow banking n. dar bankacılık
narrow the (foreign) trade deficit v. dış ticaret açığını kapatmak
narrow the (foreign) trade deficit v. dış ticaret açığını kapamak
Law
by a narrow majority expr. az bir çoğunlukta
Technical
narrow footings n. şerit temeller
narrow band n. dar bant
narrow band amplifier n. dar bantlı kuvvetlendirici
narrow band frequency modulator n. dar bantlı sıklık kiplenimi
narrow band frequency modulation n. dar bant frekans modülasyonu
narrow-crested inclined weir n. ince kenarlı yatık savak
narrow gage n. dar hat
hot-rolled narrow steel strip n. sıcak haddelenmiş dar çelik şerit
precision methods for discrete-frequency and narrow-band sources in reverberation rooms n. çınlama odalarında farklı frekansı ve dar band kaynakları İçin kesinlik yöntemleri
cold rolled uncoated mild steel narrow strip n. soğuk haddelenmiş kaplanmamış dar yumuşak çelik şerit
narrow gauge railway n. dekovil hattı
narrow joined v-belts n. bileşik dar v kayışları
narrow neck containers n. dar boğazlı cam kaplar
narrow gauge railway n. dar demiryolu
narrow strip n. dar şerit
narrow mouth containers n. dar ağızlı cam kaplar
narrow-band test signals n. dar bant deney sinyalleri
Computer
thick narrow adj. kalın dar
narrow vertical adj. dar dikey
Informatics
narrow-band adj. dar bantlı
Telecom
narrow band direct printer n. dar bant doğrudan yazmalı
narrow analog n. dar bant analog
narrow-band integrated services digital network n. darbant tümleşik hizmetler sayısal şebekesi
narrow bandwidth filter n. dar bant süzgeçi
narrow-band direct-printing n. dar-bant doğrudan-basma
narrow-band direct-printing navtex receivers n. dar band doğrudan yazıcı navteks alıcıları
Electric
narrow band amplifier n. dar bantlı kuvvetlendirici
narrow band n. dar bant
narrow band frequency modulation n. dar bant frekans modülasyonu
Textile
narrow woven n. dar dokuma
narrow-wale corduroy n. dar fitilli kadife
narrow wale n. dar fitilli kumaş
Construction
narrow sand-filled joints n. küçük açıklıklı kum dolgu derzleri
Automotive
narrow v-belt n. dar v kayışı
narrow base tyre n. dar tabanlı lastik
narrow and wide base tyres n. dar ve geniş tabanlı lastikler
narrow-track wheeled agricultural and forestry tractors n. dar izli tekerlekli tarım ve orman traktörleri
narrow belt n. dar bant zımpara
Transportation
narrow boat n. kanal teknesi
narrow boat n. yük taşıyan ve kanallarda kullanılabilecek kadar dar olan uzun tekne
Railway
narrow gauge n. 1435 mm standart ekartmandan daha dar olan demiryolu ekartmanları
narrow gauge n. dar hatlı demir yolu
narrow gauge railway n. dar hatlı demiryolu
narrow gauge n. dar hat
narrow-gauge railway n. dar hat demiryolu
narrow gauge n. dar hatlı demiryolu
narrow gauge railway n. dar hat demiryolu
narrow gauge railroad n. dar hat demiryolu
Aeronautic
narrow aileron n. dar eleron
narrow bladed propeller n. dar palli pervane
narrow-body n. dar gövdeli uçak
narrow-body aircraft n. dar gövdeli uçak
narrow-body n. tek koridorlu ticari uçak
narrow-body aircraft n. tek koridorlu ticari uçak
narrow-body aircraft n. dar gövdeli tek koridorlu yolcu uçağı
narrow-bodied adj. tek merkezi koridorlu geleneksel tasarımlı
Marine
narrow boat n. özellikle ingiltere'de kanallarda kullanılan bir çeşit gemi
narrow seas n. dar denizler
narrow boat n. dar gemi
navigation in narrow canals n. dar sularda seyir
narrow band spectrum n. dar bantlı spektrum
Medical
narrow face n. dar yüz
narrow-angle glaucoma n. dar açılı glokom
located on first narrow section adj. birinci darlıkta yerleşim gösteren
Marine Biology
narrow-barred spanish mackerel n. ceylan balığı
narrow-snouted pipefish n. deniz iğnesi
narrow-snouted pipefish n. deniziğnesi balığı
narrow-barred spanish mackerel n. tombak balığı
narrow-snouted pipefish n. ince yüzgeçli iğnebalığı
narrow gauge track n. darhat demiryolu
narrow-gauge railway n. dar hatlı demiryolu
Astronomy
anomalous narrow-line quasar n. anormal dar çizgili kuasar
narrow-line quasar n. dar çizgili kuasar
Zoology
eastern narrow-mouthed toad (gastrophryne carolinensis) n. kuzey amerika'da görülen dar ağızlı kurbağa familyasına ait bir kurbağa
eastern narrow-mouthed toad (gastrophryne carolinensis) n. doğu dar ağızlı kara kurbağası
western narrow-mouthed toad (gastrophryne olivacea) n. kuzey amerika'nın orta ve batısında yaşayan küçük bir kara kurbağası
Botanic
narrow-leafed ash n. dişbudak
narrow-leaved plantain n. mızrak yapraklı sinirotu
narrow-leaf cattail n. hasırotu
narrow-leaved reedmace n. kofa
narrow-leaf cattail n. kofa
narrow-leaved reedmace n. hasırotu
narrow dock n. kıvırcık labada
narrow-leaved dock n. kıvırcık labada
narrow-leaved flame flower (talinum augustissimum) n. abd'nin güneybatısında yetişen dar yapraklı ve sarı-turuncu çiçekli bitki
narrow-leaved strap fern n. kısa ve dar yapraklı bir eğreltiotu
narrow beech fern (phegopteris connectilis) n. kuzey amerika ve avrasya'da yetişen dar yapraklı bir bitki
narrow beech fern (phegopteris connectilis) n. papra
narrow-leaved water plantain (alisma gramineum) n. çoban düdüğü
narrow-leaved everlasting pea (lathyrus sylvestris) n. mor ve pembe benekli çiçekleri olan, bazen yem veya yeşil gübre olarak da yetiştirilen çok yıllık bir bitki
narrow goldenrod (solidago spathulata) n. altınbaşak otu
narrow-leaved bottletree (brachychiton rupestris) n. bazen sterculia cinsine dahil edilen ve kırmızı lekeli krem rengi çiçekleri olan, queensland'a özgü büyük bir ağaç
narrow-leaf penstemon (penstemon linarioides) n. amerika'da yetişen, uzun açık kümeler halinde küçük dar yaprakları ve mavi-mor çiçekleri olan bir bitki
narrow goldenrod (solidago spathulata) n. batı amerika'da yetişen ve uzun, dar ve küçük sarı çiçek kümelerine sahip bir bitki
narrow-leaved flame flower (talinum augustissimum) n. abd'nin güneybatısında yetişen, talinum aurantiacum'a benzeyen fakat daha dar yapraklı ve sarı-turuncu çiçekleri olan bir bitki
narrow-leaved everlasting pea (lathyrus sylvestris) n. orman külürü
narrow-leaved white-topped aster (sericocarpus linifolius) n. demet halinde beyaz çiçekleri ve pulsu yaprakları olan, kendi kendine açılmayan ipeksi meyvelere sahip bir bitki
narrow-leaved spleenwort (diplazium pycnocarpon) n. sarımsı yaprak sapları üzerinde dar yaprakları olan kuzey amerika'ya özgü bir şerit eğreltisi
narrow-leaved strap fern (campyloneurum augustifolium) n. florida şerit eğreltisine göre daha kısa ve daha dar yapraklı bir eğreltiotu
narrow beech fern n. papra
narrow beech fern n. kuzey yarımküre'ye özgü bir eğrelti otu
narrow-leaved lavender n. yağı parfümeride kullanılan bir lavanta
narrow-leaved lavender n. ingiliz lavantası
narrow-leaved blazingstar n. kuzey amerika'da yetişen ve yıldız çiçeği familyasına mensup olan çiçekli bir bitki
Agriculture
narrow breeding n. sınırlı ıslah
narrow base terrace n. dar tabanlı teras
roll-over protection structures mounted in front of the driver's seat on narrow-track wheeled agricultural and forestry tractors n. dar izli tekerlekli tarım veya orman traktörlerinin sürücü koltuğu önüne monte edilmiş olan devrilmeye karşı koruma çerçevesi
rear-mounted roll-over protection structures of narrow-track wheeled agricultural and forestry tractors n. dar izli tekerlekli tarım veya orman traktörlerinin arkaya monte edilmiş devrilmeye karşı koruma çerçevesi
narrow row planting n. dar sıra ekim
narrow-track wheeled agricultural tractor n. dar izli tekerlekli tarım traktörü
roll-over protection structures mounted in front of the driver's seat on narrow-track wheeled agricultural and forestry tractors n. dar izli tekerlekli tarım veya orman traktörlerinin sürücü koltuğu önüne yerleştirilmiş olan devrilmeye karşı koruma çerçevesi
Forestry
narrow-ringed wood n. sık yaşhalkalı ağaç
Linguistics
narrow transcription n. ayrıntısız çevriyazı
narrow vowel n. dar ünlü
Environment
narrow band process n. dar band süreci
Military
selectable narrow band n. seçilebilir dar bant
narrow band secure voice n. dar bant emniyetli telsiz telefon
narrow band secure voice equipment n. dar bant emniyetli telsiz telefon teçhizatı
narrow band secure voice equipment n. dar band ses emniyet cihazı
Football
narrow the angle v. açıyı daraltmak
Theatre
narrow-angle beam n. dar açılı ışın
Cinema
narrow film n. amatör filmi
narrow film n. dar film
narrow-gauge film n. amatör filmi
narrow-gauge projector n. amatör projeksiyon makinesi
narrow-gauge cine camera n. dar film kamerası
narrow-gauge cine camera n. amatör kamerası
Photography
narrow-angle lens n. dar açılı objektif
narrow-angle lens n. dar açılı lens