tabi - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

tabi



Bedeutungen von dem Begriff "tabi" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 3 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
tabi n. pamuk, ipek ya da sentetikten yapılmış, baş parmak için ayrı bir bölüme sahip bir çeşit çorap
Textile
tabi n. baş parmak için ayrı bir bölüme sahip ve tabanı dayanıklı bir çeşit ayakkabı
tabi n. sandalet ile giyilen ayak başparmağı için ayrı bir bölümü olan kalın tabanlı bir japon çorabı

Bedeutungen von dem Begriff "tabi" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 25 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
tabi subject to prep.
General
tabi associate n.
tabi subordinated adj.
tabi subject adj.
tabi appurtenant adj.
tabi adjective adj.
tabi consequent adj.
tabi subordinate adj.
tabi ensuant adj.
tabi dependant adj.
tabi incident adj.
tabi amenable adj.
tabi dependent adj.
tabi subsidiary adj.
tabi understrapping adj.
tabi incident [obsolete] adj.
tabi inferior to prep.
tabi subordinate to prep.
Phrases
tabi under the influence of expr.
Idioms
tabi second fiddle n.
Trade/Economic
tabi subordinate adj.
tabi ancillary adj.
Law
tabi dependent adj.
tabi appurtenant adj.
Botanic
tabi partial adj.

Bedeutungen, die der Begriff "tabi" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
ücrete tabi ağırlık chargeable weight n.
tabi kaynaklar şubesi natural resources department n.
herhangi bir görevi masa başında yapıp değerlendirmeye tabi tutan kişi desk officer n.
tabi kılma subjection n.
incelemeye tabi tutulmuş examinee n.
sözleşmeye tabi üretim contract manufacturing n.
tabi olma dependency n.
vatandaş (hükümdarlığa tabi olan) subject n.
yüklemeye tabi subject to load n.
tabi olma subjection n.
vergiye tabi tutma taxability n.
seyahatte, tam tarifeye tabi olmayan yaşça küçük kişi child n.
sınava tabi tutulmuş examinee n.
ek ücrete tabi şey extra n.
işleme tabi tutma processing n.
denetime tabi tutulmuş devletin tarafı inspected state party n.
şişelerin geri dönüşüm işlemine tabi tutulduğu yer bottle bank n.
tabi kılma subordination n.
kamu hukukuna tabi sözleşme contract governed by public law n.
denetime tabi kurum audited entity n.
ücrete tabi konuşma toll call n.
vergiye tabi kar payları taxable income on shares n.
vergiye tabi gelir taxable income n.
tabi ısıtma natural heating n.
tabi olunan kanun governing law n.
tarifeye tabi olmayan izleyiciler listesi free list n.
denetime tabi tutulan supervisee n.
düşük vergiye tabi hafif yolcu arabası tax cart n.
tabi olan kimse relier n.
tabi olma appendence n.
tabi olma appendance n.
kısıtlamaya tabi olmama unceremoniousness n.
(bir şeyi) başkasına tabi olarak elinde tutan kimse underpossessor n.
incelemeye tabi tutulmuş kimse examinant n.
sınava tabi tutulan kimse examinate [obsolete] n.
tabi olma vassalage n.
granülasyon işlemine tabi tutulmaya hazır yoğun kütle formundaki barut malzemeleri millcake n.
bir kişiye veya kuruluşa tabi olan kimse minion n.
yarışmacıların rastgele kart seçerek elemeye tabi tutuldukları gayri resmi bir dans yarışması monte carlo n.
obje veya malzemelerin döndürülerek cilalama, kaplama, yumuşama, kuruma gibi işlemlere tabi tutulduğu döner varil veya kutu rumble n.
vergiye tabi kimse ditionary n.
tabi olma commendation n.
tabi kılma domage n.
kontrole tabi şey dominion n.
çapraz incelemeye tabi tutulan soru cross-question n.
çapraz incelemeye tabi tutma cross-questioning n.
tabi olmama insubjection n.
tabi olmama insubmission n.
hükümdara veya devlete tabi bölge possession n.
sekonder tespite tabi tutulan şey postfix n.
post fiksasyona tabi tutulan şey postfix n.
belirtilen poliçe hükümlerine tabi bina veya bina bölümü premises n.
belirtilen poliçe hükümlerine tabi bina veya bina bölümü premisses n.
kitabın kütüphane raflarına yerleştirilene kadar tabi tutulduğu işlemler preparation n.
gümrüğe tabi malları veya kaçak eşyaları inceleyen gümrük memuru searcher n.
başka bir kimsenin yerel yargı yetkisine tabi kimse socager n.
tabi olma subscription [obsolete] n.
kontrole tabi madde substance n.
işleme tabi tutmak operationalise v.
tabi olmak be subject to v.
tabi olmak depend v.
tabi olmak be dependent on v.
tabi tutmak put to v.
tabi olmak be tied to v.
tabi tutulmak be subjected to v.
tabi kılmak subjugate v.
imtihana tabi tutmak test v.
tabi olmak subject to v.
menevişleme işlemine tabi tutmak (çeliği) temper v.
tabi olmak be liable to v.
tabi tutmamak (bir kimseyi kura/yasa vb'ne) waive v.
tabi kılmak subject v.
tabi tutmak put somebody through something v.
tabi olmak be contingent upon something v.
tabi tutmak subject to v.
tabi etmek subordinate v.
deneye tabi tutmak experiment v.
sınırlandırmaya tabi tutulmak be limited v.
sınırlandırmaya tabi tutulmak be restricted v.
sınırlandırmaya tabi tutmak restrict v.
sınırlandırmaya tabi tutmak limit v.
sınava tabi tutmak test v.
sınava tabi tutmak subject somebody to test v.
kanuna tabi olmak subject to law v.
radyasyona tabi tutmak expose to radiation v.
teste tabi tutulmak be subjected to a test v.
teste tabi tutulmak be tested v.
eğitime tabi tutmak train v.
sınava tabi tutmak examine v.
teste tabi tutmak test v.
tabi kılmak subordinate v.
değerlendirmeye tabi tutmak evaluate v.
değerlendirmeye tabi tutmak assess v.
onaya tabi olmak subject to approval v.
düzenli aralıklarla ekokardiyografik incelemeye tabi tutulmak be assessed by echocardiography at regular intervals v.
deneye tabi tutmak experimentalise v.
deneye tabi tutmak experimentalize v.
işleme tabi tutmak operationalize v.
teste tabi tutmak put to test v.
engelli ödeneğine tabi olmak be on disability v.
kötü bir muameleye tabi tutulmak be treated badly v.
imtihana tabi tutulmak be tested v.
teste tabi tutulduğunda belirli özellikleri sergilemek test v.
teste tabi tutulmak test v.
(tabi olan birini) serbest bırakmak unsubject v.
bir kimseye veya bir şeye tabi hale getirmek vassal v.
incelemeye tabi tutmak question v.
devlet desteği başvurusunda mali duruma yönelik teste tabi olmak means-test v.
tabi olmak hold down v.
tekrar rutin prosedüre tabi tutmak reprocess v.
(birinin) kontrolüne tabi olmak obey v.
kapsamlı incelemeye tabi olmak ripe v.
çok sayıda kanun ve düzenlemeye tabi tutmak overregulate v.
aşırı baskıya tabi olmak overstress v.
tabi tutmak dose v.
çifte kontrole tabi tutulmak double-check v.
çifte denetime tabi olmak double-check v.
silindir etkisine tabi tutmak cylinder v.
insan denetimi ve hizmetine tabi olmak domiciliate v.
(birini) sınava tabi tutmak fand [dialect] [uk] v.
adli tabip soruşturmasına tabi tutmak crown [dialect] v.
tabi kılmak postpone v.
tabi kılmak postpose [obsolete] v.
tabi kılmak postposit v.
florürlemeye tabi tutmak fluoridize v.
florürlemeye tabi tutmak fluoridise v.
arazinin tüm mirasçılara eşit pay edilmesi geleneğine tabi olmak gavel v.
yoğun sıcaklığa tabi tutmak plot v.
yoğun sıcaklığa tabi tutmak plote v.
evlilik sözleşmesine tabi tutmak precontract v.
işlem öncesi ön durulamaya tabi tutmak prerinse v.
sert eleştiriye tabi tutmak scarify v.
ağır eleştiriye tabi tutmak scourge v.
(kendi malını veya gelirini) dahili sigortaya tabi tutmak self-insure v.
tabi tutmak servant [obsolete] v.
fransa'nın sivil veya kültürel denetimine tabi tutmak frenchify v.
ön teste tabi tutmak pretest v.
(metali) uzun süre ısıl işleme tabi tutmak soak v.
ortak mülkiyet veya kamu mülkiyeti ve denetimine tabi tutmak socialise v.
ortak mülkiyet veya kamu mülkiyeti ve denetimine tabi tutmak socialize v.
tabi olmak subject [obsolete] v.
tabi tutulmak subject [obsolete] v.
öğrenmeye tabi tutulmuş taught adj.
tabi olan amenable adj.
vergiye tabi ratable adj.
ruhsata tabi subject to a licence adj.
gümrüğe tabi dutiable adj.
masrafa tabi chargeable adj.
vergiye tabi gelir taxable adj.
işleme tabi tutulan processed adj.
heva ve hevesine tabi fanciful adj.
masrafa tabi olmayan nonchargeable adj.
vergiye tabi nonexempt adj.
indirime tabi olan subject to discount adj.
çapraz sorgulamaya tabi tutulmuş cross-examined adj.
posta ücretine tabi olmayan post-free adj.
izne tabi subject to permission adj.
değiştirilmeye tabi subject to change adj.
değişikliğe tabi subject to change adj.
pazarlığa tabi negotiable adj.
değişime tabi subject to change adj.
vergiye tabi non-exempt adj.
vergiye tabi rateable adj.
değişime tabi modificatory adj.
değişime tabi modificative adj.
izne tabi permit-required adj.
sansüre tabi olan censorial adj.
sansüre tabi olan censorian adj.
teste tabi tutulan test adj.
düzeltmeye tabi under correction adj.
kontrole tabi olmayan unhampered adj.
tabi olmayan unsubject adj.
tabi olmayan unsubjected adj.
vergiye tabi leviable adj.
sınava tabi tutulabilir examinable adj.
teftişe tabi visitable adj.
incelemeye tabi visitable adj.
hukuki işleme tabi questionable [obsolete] adj.
incelemeye tabi revisable adj.
değiştirilmeye tabi revisable adj.
derebeyine tabi olan liege adj.
yükümlülüğe tabi olan obligable adj.
yoksunluğa tabi tutulan deprivable adj.
rehberlik ve danışmanlık kuruluşu tarafından düzenlemelere tabi olan directed adj.
cezaya tabi olan guilty [obsolete] adj.
vergiye tabi guildable [obsolete] adj.
tabi olan opportune [obsolete] adj.
kraliyet yargısına tabi bulunan royal adj.
kraliyet yetkisine tabi olan royal adj.
vergiye tabi olmayan illeviable adj.
kurala tabi tutan kimse imponent adj.
kurala tabi tutan şey imponent adj.
üst merciye tabi tutulmayan impregnable adj.
üst merciye tabi tutulmayan imprenable [obsolete] adj.
kontrole tabi dispositive adj.
kanıta tabi olmayan indemonstrable adj.
denetime tabi olmayan irresponsible adj.
aynı hükümete tabi fellow adj.
aynı yükümlülüklere tabi fellow adj.
ölüme tabi deadly [obsolete] adj.
(mantıkta) bölünmeye tabi olan divided adj.
deneye tabi finite adj.
deneyimlemeye tabi finite adj.
yaşamaya tabi finite adj.
akıntıya tabi olan fluxionary adj.
özel işleme tabi tutulmuş prepared adj.
arpalık atamasına tabi presentative adj.
kraliyet egemenliğine tabi olmayan scepterless [us] adj.
kraliyet egemenliğine tabi olmayan sceptreless [uk] adj.
öz kontrole tabi self-disciplined adj.
belirli bir hizmete tabi servient adj.
belirli bir kimseye tabi servient adj.
tabi tutulabilir subjicible adj.
ikame reaksiyonuna tabi tutulan substituted adj.
vergiye tabi chargeable adj.
vergiye tabi olarak taxably adv.
belli bir duruma tabi olarak dependently adv.
tabi olarak dependently adv.
elemeye tabi subject to elimination adv.
tabi istersen of course adv.
koşula tabi olarak provisorily adv.
denetimine tabi under prep.
talimatına tabi under prep.
etkisine tabi under prep.
tabi ya! oh interj.
-e tabi olan anlamı veren son ek -ish suf.
işlemine tabi tutmak anlamı veren son ek -ize suf.
işlemine tabi tutmak anlamı veren son ek -ise suf.
(kavram mantığında) mantıksal bölünmeye tabi tutulabilen cins summum genus expr.
özel avaryaya tabi spa ( subject to particular average) abrev.
Phrasals
tabi olmak sit at v.
bir işleme tabi tutmak submit to v.
bir işleme tabi tutmak submit someone or something to something v.
-e bağlı/tabi olmak ride on something v.
(birini) sınava tabi tutmak go through v.
bir bölgede özel yönetmeliğe tabi bir alan oluşturmak/bırakmak zone something off v.
elektronik bir aleti deneme sürecine tabi tutmak burn in v.
(birini/bir şeyi bir şeye) tabi tutmak put (someone or something) through (something) v.
(birini/bir şeyi bir teste) tabi tutmak put (someone or something) through (something) v.
(bir şeye) tabi kalmak remain under (something) v.
(bir şeye) tabi kılmak subjugate to (something) v.
Phrases
ihtiyata tabi subject to caution expr.
pek tabi as it should be expr.
tedbire tabi subject to caution expr.
... hukukuna tabi olacaktır shall be subject to ... law expr.
Colloquial
bu da soru mu tabi ki evet anlamında bir ifade is the pope catholic? expr.
tabi ya oh yeah exclam.
tabi ki you bet! exclam.
Idioms
uzun süredir devam eden gayriresmi ya da kurallara tabi olmayan iş pratikleri old spanish customs n.
uzun süredir devam eden gayriresmi ya da kurallara tabi olmayan iş pratikleri old spanish practices n.
başka birine tabi olmamak be one's own mistress v.
tabi olmak have under the girdle v.
(birini) teste tabi tutmak bring (one) to the test v.
sınava tabi tutmak put through one's paces v.
sınava tabi tutmak go through your paces v.
(bir şeye) tabi olmak/tutulmak be subject to (something) v.
(müteahhidi) anlaşmaya tabi tutmak bust (someone's) chops v.
(birini) yoğun/sıkı bir incelemeye/denetlemeye tabi tutmak put (one) in the dock v.
(birini/bir şeyi) teste tabi tutmak put (someone or something) to the test v.
birini/bir şeyi sınava tabi tutmak put somebody/something through their/its paces v.
sınava tabi tutmak put through paces v.
(bir şeye) tabi subject to (something) adj.
bu da soru mu tabi ki evet anlamında bir ifade is the pope a catholic? expr.
Speaking
bu şey denetime tabi bir şey mi? is this stuff regulated? expr.
eğer istersen tabi if you want so expr.
eğer istersen tabi if you wish so expr.
eğer istersen tabi if you like so expr.
tabi ki, burada birkaç arkadaşım var, ancak gerçek bir arkadaşım yok of course, I have a few friends here, but I don't have a true friend expr.
tabi ki sure expr.
tabi istersen if you want to expr.
tabi ki, neden olmasın sure, why not? expr.
tabi ki hayır by no means expr.
Trade/Economic
vergiye tabi (insanlar/gelirler/kazançlar) taxables n.
vergiye tabi olma taxability n.
vergiye tabi (insanlar/gelirler/kazançlar) taxables n.
vergiye tabi olma taxability n.
vergiye tabi (insanlar/gelirler/kazançlar) taxables n.
vergiye tabi olma taxability n.
vergiye tabi mülk ratables n.
vergiye tabi mülk rateables n.
mahalli vergiye tabi mülk ratables n.
mahalli vergiye tabi mülk rateables n.
sermaye kazanç vergisi değerlendirmesine tabi olan varlık chargeable asset n.
gelirin vergi muafiyetine tabi olan kısmı allowance [brit] n.
amortismana tabi gider depreciated cost n.
amortismana tabi değerlerin satış, takas, hurdaya ayırma vb yollarla hizmet dışı kalması retirement of assets n.
aşınma ve eskimeye tabi sabit sermaye malının değeri capitalized cost n.
amortismana tabi aktif kalem depreciated unit n.
amortismana tabi aktifler depreciable assets n.
amortismana tabi birim depreciation unit n.
amortismana tabi değer wasting asset n.
amortismana tabi değer depreciation base n.
amortismana tabi değer depreciable asset n.
amortismana tabi değer depreciable value n.
amortismana tabi kıymet depreciation unit n.
amortismana tabi maliyet depreciation base n.
amortismana tabi masraf depreciable cost n.
amortismana tabi tutar depreciable amount n.
amortismana tabi varlık depreciable asset n.
amortismana tabi varlıklar depreciable assets n.
amortismana tabi varlıklar depreciable asset n.
az vergiye tabi mallar low-duty goods n.
belirli ömre sahip ve amortismana tabi olan sabit varlıklar wasting asset n.
bağlı ortaklık ve müşterek yönetime tabi teşebbüslerden alacaklar receivables from affiliated companies n.
bağlı ortaklık ve müşterek yönetime tabi teşebbüslere borçlar payables to affiliated companies n.
belirli bir ömre sahip ve amortismana tabi olan sabit varlıklar limited-life assets n.
çeke tabi mevduat hesabı checking account n.
çekilişe tabi tahviller drawn bonds n.
deniz sigortasına tabi malları taşıyan gemi craft n.
denetime tabi ürün regulated product n.
denetime tabi olmayan ürün non-regulated product n.
dağıtıma tabi masraf distribution expense n.
diğer özel tükenmeye tabi varlıklar other assets subject to depletion n.
diğer özel tükenmeye tabi varlıklar other special depreciable assets n.
damga resmine tabi liable to stamp-duty n.
diğer özel tükenmeye tabi varlıklar other depletable assets n.
denetime tabi tutulan yıl audit year n.
diğer özel tükenmeye tabi varlıklar other amortizable assets n.
dünya borsa fiyatlarına tabi başlıca maddeler staple commodities n.
dünya borsa fiyatlarına tabi başlıca maddeler staples n.
doğrulamaya tabi ölçü aleti measuring instrument acceptable for verification n.
eşyanın gümrük rejimine tabi tutulması placing of goods under a customs procedure n.
gümrüğe tabi mallar listesi dutiable list n.
gümrüğe tabi olmayan mallar listesi free list n.
gümrük vergisine tabi olmayan ürünler listesi free list n.
gümrüğe tabi mallar dutiable goods n.
gümrüğe tabi olma subject to customs duty n.
gümrüğe tabi malların çıkarıldığı yer sufferance wharf n.
ithalat ve ihracat mallarının gümrük ücretlerine tabi olmadığı liman free port n.
işveren tarafından çalışana veya çalışanla ilişkili kişilere verilen vergiye tabi yardım cash benefits n.
itfaya tabi tahviller redeemable bonds n.
ithal malların miktar olarak belirli sınırlamalara tabi tutulması contingent method n.
itfa fonuna tabi olarak çıkartılan tahvil sinking fund bond n.
insan ekonomik amaçlarla doğal kaynakların ve sistemlerin kullanımında doğal kanunlara tabi değildir paradigması exclusionist paradigm n.
kurumlar vergisine tabi gelir revenue liable to corporation tax n.
kazancı vergiye tabi kurum feeding organization n.
müşterek yönetime tabi ortaklık jointly controlled entity n.
müşterek yönetime tabi ortaklık joint managing company n.
mevzuata tabi alan regulatory sphere n.
müşterek yönetime tabi teşebbüsler group companies n.
özel tükenmeye tabi varlıklar assets subject to amortization n.
ölçü esasına göre navluna tabi mallar measurement goods n.
özel tükenmeye tabi varlıklar depletable assets n.
özel tükenmeye tabi varlıklar assets subject to depletion-natural resources n.
özel tükenmeye tabi varlıklar natural resources n.
satıcı tarafından keşide edilen ve faize tabi olmayan poliçe trade acceptance n.
resmi denetime tabi officially controlled n.
satış önceliğine tabi subject to prior sale n.
sınırın iki yakasındaki insanlar arasında yapılan özel koşullara tabi ticaret border trade n.
şarta tabi olmayan kredi clean credit n.
takasa tabi ticari senetler clearings n.
tabi şirket subsidiary company n.
tarifeye tabi şirket tariff company n.
tabi şirket related company n.
tükenmeye tabi varlıklar property subject to depletion n.
teminatsız ve farklı muameleye tabi olmayan diğer tüm yükümlülükler unsecured and unsubordinated obligations n.
tam ücrete tabi bilet full fare ticket n.
vergiye tabi olan şey subject of the tax n.
ücrete tabi olmayan bagaj free luggage n.
vergiye tabi kar taxable profit n.
vergiye tabi olmayan tax free n.
vergiye tabi gelirden yapılan çocuk indirimi child relief n.
vergiye tabi borç taxable debt n.
vergiye tabi hisse gelirleri taxable income on shares n.
vergiye tabi değer taxable value n.
vergi yükünün daha adil dağıtılması amacıyla gayrimenkullerin yeni bir değerlendirmeye tabi tutulması equalization of assessment of property n.
vergiye tabi gelir taxable income n.
vergiye tabi gelirden yapılan indirim tax relief n.
yüksek vergiye tabi mallar high-duty goods n.
hisselerini düzenli olarak satıp geri alan ve varlık havuzuna sahip denetime tabi yatırım şirketi mutual fund company n.
vergiye tabi mal ve mülk beyanı declaration n.
çek ile ödemeye tabi olan ve bildirilmeksizin çekilebilen banka mevduatı demand deposit n.
negatif yatırıma tabi tutulma disinvestiture n.
yatırımcının kar ettiği halde normal gelir vergilerine tabi olmak için yatırımını satmak istememesi locked-in n.
esnek çalışma saatlerine tabi kimse flextimer n.
koruyucu gümrük vergilerinden muaf olup yalnızca gelir amaçlı gümrük tarifelerine tabi olan uluslararası ticaret free trade n.
ithalat ve ihracat mallarının gümrük ücretlerine tabi olmadığı liman free zone n.
dalgalanmalara tabi olmak be subject to fluctuations v.
gümrük vergisine tabi olmak subject to customs duty v.
gümrük işlemine tabi olmak dutiable v.
gümrüğe tabi olmak subject to customs duty v.
gümrük işlemine tabi olmak subject to duty v.
vergiye tabi tutmak tax v.
vergi indirimine tabi tutulmak overwithhold v.
negatif yatırıma tabi tutmak disinvest v.
(ülke, bölge) bilgi ekonomisine tabi tutulmak informatize v.
(ülke, bölge) bilgi ekonomisine tabi tutulmak informatise v.
indirime tabi olmayan nondiscount adj.
gümrük vergisine tabi olmayan non-dutiable adj.
özel mülkiyete tabi nonproprietary adj.
amortismana tabi depreciable adj.
gümrüğe tabi liable to duty adj.
gümrüğe tabi subject to duty adj.
gümrüğe tabi dutiable adj.
gümrük vergisine tabi declarable adj.
gümrük vergisine tabi olmayan nondutiable adj.
gümrük resmine tabi dutiable adj.
gümrüke tabi subject to duty adj.
herhangi bir değerlendirmeye tabi olmayan non-assessable adj.
indirime tabi deductible adj.
kotaya tabi olmayan nonquota adj.
lisansa tabi subject to license being granted adj.
provizyona tabi olmayan without confirmation adj.
vergiye tabi taxable adj.
vergiye tabi dutiable adj.
vergi indirimine tabi tax deductible adj.
vergiye tabi ratable adj.
vergiye tabi rated adj.
vergiye tabi rateable adj.
vergiye tabi excisable adj.
kdv'ye tabi olan vatable adj.
yüksek ithalat veya ihracat verilerine tabi olan heavy-duty adj.
yabancı ülkede bulunup vergi kanunlarına tabi olmayan offshore adj.
müşteri adayının alıp almama kararına tabi olan on-air adj.
para cezasına tabi olan finable adj.
(yöntem) fifo değerlemesine tabi olan first in first out adj.
bir önceki cümleye tabi olmak üzere subject to the preceding sentence expr.
işbu sözleşmenin şartlarına göre ve bunlara tabi olmak kaydıyla upon the terms and subject to the conditions of this agreement expr.
Law
aşar vergisine tabi olmayan toprak novalia [scottish] n.
askeri hukuka tabi şahıs person subject to military law n.
aynı baba egemenliğine tabi kişiler arasındaki hısımlık agnatio n.
denetime tabi olanlar those charged with governance n.
gümrüğe tabi malların depo edildiği yer legal quay n.
kamu hukukuna tabi sözleşme public-law contract n.
kontrole tabi madde controlled substance n.
mülk sahibinin keyfine tabi olan kiracı tenant at will n.
özel hukuka tabi sözleşme private-law contract n.
tabi tutmama waiver of n.
teslimi herhangi bir şarta tabi olmayan gayrimenkul teminatı equitable charge n.
tabi ırk subject race n.
teslimi herhangi bir şarta tabi olmayan rehin equitable lien n.
yargılama sona ermeden önce tarafların haklarının zarar görmesine sebep olabilecek ara kararların temyize-istinafa tabi tutulabilmesine olanak veren hukuki yol/çare collateral order doctrine n.
yasaklanmış ve kontrole tabi (uyuşturucu) madde controlled substance n.
yetkisini kullanarak kural veya yasaya tabi tutmama waiver of n.
incelemeye tabi tutulmuş kimse examinate n.
incelemeye tabi tutulan kimse examinate n.
kanunlar karşısında cezaya tabi olma guilt n.
resen takibi gerekmeyip cezaya tabi olan kabahat offence n.
kraliyet yargı yetkisine tabi bir kasaba veya bölge royalty [scotland] n.
1719'da yürürlüğe giren ve tüm öğretmenleri ingiltere kilisesi'ne tabi kılan yasa schism act n.
ekim sınırına tabi tutulan arazi sucken n.
belirli bir değirmen sahibine tabi arazi sucken n.
birisinin keyfine tabi olmak be at one's mercy v.
şarta tabi tutmak qualify v.
temerrüt faizine tabi olmak bear default interest v.
(birini) olağanüstü iadeye tabi tutmak rendition v.
bir cezaya tabi olarak bağlamak oblige [obsolete] v.
(kendini) kanun uyarınca cezaya tabi kılmak oblige [obsolete] v.
(vergiye tabi mülkleri) tam olarak beyan etmek declare v.
ileri değerlendirmeye tabi tutmak continue v.
(vergiye veya gümrüğe tabi eşyayı) mülkiyetinde olarak ilan etmek declare v.
örfe tabi accustomary adj.
başkalarının onayına tabi ad referendum adj.
örfe tabi customary adj.
ücrete tabi olmayan (toprak) uncharged adj.
kanuna tabi olmayan uncoded adj.
ayrı yasalara tabi heteronomous adj.
(şahit) çapraz sorguya tabi olan hostile adj.
süreye tabi bulunan returnable adj.
geçici hacze tabi tutulabilen lienable adj.
belirli bir olayın gerçekleşmesiyle oluşacak değişime tabi olan contingent adj.
mahkemenin yargı yetkisine tabi olan cognizable adj.
mahkemenin yargı yetkisine tabi olan cognisable adj.
adli yargılamaya tabi olan conusable adj.
hukuki keşfe tabi olan discoverable adj.
eşit muameleye tabi olarak pari passu expr.
Politics
eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması placing of goods under customs approved treatment or use n.
federal yönetime tabi kabileler bölgesi fata n.
federal yönetime tabi kabileler bölgesi federally administered tribal areas n.
incelemeye tabi yasama usulü regulatory procedure with scrutiny n.
referanduma tabi kılınacak meclis kararı adoptive act n.
tabi şirket subsidiary n.
tabi kılma subjugation n.
tabi devlet vassal state n.
yaptırıma tabi/yaptırım uygulanan/yasaklı kişi sanctioned person n.
tabi olmak be under the suzerainty of v.
bir özel girişimi devlet mülkiyetine tabi kılmak nationalize v.
bir özel girişimi devlet mülkiyetine tabi kılmak nationalise v.
haberleşmeyi sansüre tabi tutmak subject the communication to censorship v.
tabi olmak owe allegiance to v.
tabi olmak owe ​loyalty to v.
tabi olmak owe​ ​obedience to v.
tabi kılmak mediatize v.
tabi kılmak mediatise v.
federal hükümet otoritesine tabi tutmak federalize v.
federal hükümet otoritesine tabi tutmak federalise v.
sınıflandırmaya tabi olmayan (bilgi, rapor, vb.) nonclassified adj.
seçime tabi elective adj.
Industry
boyama veya üretim sürecindeki bir kumaşın yıkandığı, mordana batırıldığı gibi işlemlere tabi tutulduğu bir tank/çukur wince pit n.
çalışanları birden fazla görevi yürütme konusunda eğitime tabi tutma multiskilling n.
aynı toplu sözleşmeye tabi olan çalışan grubu bargaining unit n.
işleme tabi tutulan iplikleri kontrol eden kimse spuller n.
biyoişleme tabi tutmak bioprocess v.
Insurance
sigortanın tabi olduğu poliçe şartları policy conditions n.
sigortacıların onayına tabi subject to underwriters' approval n.
avaryaya tabi subject to average adj.
onaya tabi subject to approval adj.
kabule tabi subject to acceptance adj.
lider sigortacıya tabi subject leading underwriter adj.
Media
sınırlı dağıtıma tabi limdis (limited distribution) adj.