the on side - Türkisch Englisch Wörterbuch

the on side

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "the on side" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
the on side n. yakın taraf

Bedeutungen, die der Begriff "the on side" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 420 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
on the side adv. ayrıca
I'd like to have ketchup on the side.
Ayrıca ketçap almak istiyorum.

More Sentences
the voice on the other side of the line n. telefonun diğer ucundaki ses
the voice on the other side of the line n. telefonun ucundaki ses
the voice on the other side of the line n. telefonun öteki ucundaki ses
wake up on the wrong side of bed v. ters tarafından kalkmak
be on the low side v. oldukça ucuz olmak
keep on the right side of v. suyuna gitmek
get up on the wrong side of the bed v. ters tarafından kalkmak
laugh on the wrong side of one's mouth v. gülerken ağlamak
look on the bright side v. iyimser olmaya çalışmak
be on the safe side v. ihtiyatlı davranmak
laugh on the other side of the mouth v. burnu sürtülmek
be on the high side v. oldukça pahalı olmak
put some money on the side v. bir kenara para ayırmak
put some money on the side v. para ayırmak
be on the safe side v. kendini emniyete almak
be on the wild side v. çılgınca yaşamak
keep on the right side of v. sağ kolu olmak
keep on the right side of the law v. yasalara uygun davranmak
keep on the right side of v. canını sıkmamak
keep on the right side of v. arkadaşça olmak
look on the bright side v. polyannacılık oynamak
leave someone on the side of the highway v. birini otoyol kenarında bırakmak
keep on the left side of something v. bir şeyin solunda kalmak/olmak
keep on the left-hand side of something v. bir şeyin solunda kalmak/olmak
keep on the left-hand side of something v. bir şeyin solundan gitmek
go on the left side of something v. bir şeyin solundan gitmek
keep on the left side of something v. bir şeyin solundan gitmek
overtake on the right-hand side v. (bir aracı) sağlamak
on the side adj. esas işe ek olan
on the side adj. gizlice ve kanunsuzca yapılan
on the side adj. esas gelire ek olan
on the side adj. ilaveten
on the side adj. fazladan
on the side adj. gizli
on the right side adv. doğru tarafta
on the contrary side adv. ters tarafta
on the father's side adv. baba tarafından
on the opposite side adv. karşı tarafta
on the side adv. bir de
on the side adv. ikinci bir iş olarak
on the paternal side adv. baba tarafından
on the right side of the fence adv. kazanacak tarafla
on the mother's side adv. ana tarafından
on the right side of the road adv. yolun sağ tarafında
on the other side adv. diğer yandan
on the left-hand side adv. soldaki
on the correct side adv. doğru tarafta
on the right side adv. sağda
on the dark side adv. karanlık tarafta
on the shady side of adv. karşı tarafta
on the side of prep. leh
on the side of prep. lehinde
on the side of prep. tarafında
the grass looks greener on the other side expr. komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
on the shady side of prep. karşısında
Phrases
on the plus side adv. işin iyi tarafı
on the minus side adv. işin kötü tarafı
on the shady side of forty expr. kırkını geçmiş
but on the bright side expr. fakat iyi tarafından bakarsak
on the bright side expr. işin iyi yanı
on the bright side expr. işin iyi tarafı
looking on the bright side expr. iyi tarafından bakarsak
to be on the safe side expr. sonradan sıkıntı olmasın diye
to be on the safe side expr. işi sağlama/garantiye almak için
to be on the safe side expr. ne olur ne olmaz diye
Proverb
the apples on the other side of the wall are the sweetest komşunun tavuğu komşuya kaz, karısı da kız görünür
the apples on the other side of the wall are the sweetest komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
apples on the other side of the wall are the sweetest komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
the grass looks greener on the other side hariçten gazel okumak kolaydır
the grass looks greener on the other side davulun sesi uzaktan hoş gelir
the grass is always greener on the other side of the fence komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
the grass is always greener on the other side of the fence davulun sesi uzaktan hoş gelir
the grass is greener on the other side davulun sesi uzaktan hoş gelir
the grass is greener on the other side komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
the grass is always greener (on the other side) komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
the grass is always greener (on the other side) davulun sesi uzaktan hoş gelir
Colloquial
be on the safe side v. ihtiyatlı davranmak
be on the safe side v. ayağını sağlam tahtaya basmak
be on the safe side v. riski göze almamak
be on the safe side v. güvenlikte olmak
be on the safe side v. kendini güvenceye almak
be on the safe side v. tedbiri elden bırakmamak
be on the safe side v. temkinli olmak
bit on the side v. dost hayatı yaşamak
bit on the side v. dostu olmak
bit on the side v. metresi olmak
on the side of the angels expr. iyi ve doğruların yanında
on the side of the angels expr. iyi ve doğrulardan yana
bit on the side expr. eşine sadık olmayan
on the other side expr. öte yandan
on the other side expr. diğer taraftan
look on the bright side expr. iyi tarafından bak
Idioms
on the other side of the coin n. madalyonun diğer yüzü
a bit on the side n. metres
a bit on the side n. kapatma
a bit on the side n. kuma
a bit on the side n. gayrimeşru ilişki
a bit on the side n. ek işten sağlanan gelir
bit on the side n. zaniye
a bit on the side n. zina
bit on the side n. zani
bit on the side n. evlilik dışı ilişki yaşayan kişi
a bit on the side n. zaniye
a bit on the side n. zani
a bit on the side n. gayrimeşru ilişki
a bit on the side n. ek işten elde edilen gelir
a bit on the side n. evlilik dışı ilişki yaşayan kişi
walk on the wild side n. çılgınca bir süreç
walk on the wild side n. macera dolu zamanlar
walk on the wild side n. çılgın zamanlar
walk on the wild side n. hovarda zamanlar
walk on the wild side n. maceralı bir süreç
bit on the side n. kendi işi dışında bir işten kazanılan para
bit on the side n. yan gelir
bit on the side n. ek işten kazanılan para
bit on the side n. ek gelir
bit on the side n. sadakatsiz ilişki
have a bit on the side v. evlilik dışı bir ilişki yaşamak
get on the good side of someone v. birinin gözüne girmek
laugh on the wrong side of one's mouth v. güvendiği dağlara kar yağmak
be on the right side of v. merdiven dayamak
get out of the bed on the wrong side v. ters tarafından kalkmak
err on the side of v. bir yönde aşırıya kaçmak
err on the side of v. bir şeyi olduğundan daha üstün göstermek
look on the bright side of things v. işi iyi tarafından almak
look on the bright side of things v. konuya iyi tarafından bakmak
be born on the wrong side of the blanket v. evli olmayan ana babadan dünyaya gelmek
get on the wrong side of the law v. polisle başı dertte olmak
get on the wrong side of the law v. polisle başı belada olmak
find yourself on the wrong side of the law v. polisle başı belaya girmek
get on the wrong side of the law v. polisle başı belaya girmek
find yourself on the wrong side of the law v. polisle başı belada olmak
be on the side of the angels v. iyi ve doğrulardan yana olmak
be on the side of the angels v. iyi ve doğrunun yanında olmak
look on the bright side v. olumlu tarafından bakmak
err on the side of caution v. riske girmemek
err on the side of caution v. ihtiyatı elden bırakmamak
err on the side of caution v. tedbirli davranmak
come down on the side of somebody v. birisinden yana olmak
come down on the side of somebody v. birisine destek vermek
be laughing on the other side of one's face v. burnu sürtülmek
laugh on the other side of one's face v. burnu sürtülmek
laugh on the other side of one's face v. gününü görmek
err on the side of caution v. tedbiri elden bırakmamak
be laughing on the other side of one's face v. gününü görmek
get on the wrong side of the law v. adaletle başı derde girmek
find oneself on the wrong side of the law v. adaletle başı derde girmek
find oneself on the wrong side of the law v. kanunla başı belaya girmek
find oneself on the wrong side of the law v. yasalarla başı belaya girmek
get on the wrong side of the law v. kanunla başı derde girmek
get on the wrong side of the law v. polis ve adaletle başı derde girmek
find oneself on the wrong side of the law v. polis ve adaletle başı derde girmek
find oneself on the wrong side of the law v. kanunla başı derde girmek
get on the wrong side of the law v. kanunla başı belaya girmek
get on the wrong side of the law v. yasalarla başı belaya girmek
keep on the right side of someone v. suyuna gitmek
keep on the good side of someone v. suyuna gitmek
stay on the right side of someone v. suyuna gitmek
stay on the good side of someone v. suyuna gitmek
be a bit on the slow side v. biraz yavaş anlamak
pass by on the other side v. (özellikle yardıma muhtaç birini) görmezden gelmek
pass by on the other side v. (yardıma muhtaç biri ile ilgili) yanından geçip gitmek/oralı bile olmamak
be on the safe side v. (işi) garantiye almak (için)
keep on the right-hand side of the road v. yolun sağından gitmek
keep on the right side of the road v. yolun sağından gitmek
keep on the good side of someone v. suyuna gitmek/alttan almak
keep on the right side of someone v. suyuna gitmek/alttan almak
stay on the right side of someone v. suyuna gitmek/alttan almak
stay on the good side of someone v. suyuna gitmek/alttan almak
be (on) the wrong side of 30/40 etc v. 30-40 yaşını geçmiş olmak
be on the wrong side of someone v. birinin gözünden düşmek
get on the wrong side of someone v. birinin gözünden düşmek
look on the bright side v. olaya iyi yönünden bakmak
be (a bit) on the large side v. ağır/kilolu gibi durmak/gözükmek (bir şeyin ya da bir kimsenin ağırlığının kestirilemediğini belirten ifade)
be (a bit) on the heavy side v. ağır/kilolu gibi durmak/gözükmek (bir şeyin ya da bir kimsenin ağırlığının kestirilemediğini belirten ifade)
be on the (something) side v. kısmen olumsuz bir özelliği olmak
be on the (something) side v. biraz (bir şey) olmak
be on the (something) side v. biraz (bir şey) kaçmak
come down on the side of somebody/something v. birine ya da bir şeye destek vermek
come down on the side of somebody/something v. birine ya da bir şeye destek vermek
come out on the side of somebody/something v. birine ya da bir şeye destek vermek
come down on the side of somebody/something v. birinden ya da bir şeyden yana olmak
come out on the side of (someone or something) v. (birinden ya da bir şeyden) yana olmak
come down on the side of somebody/something v. birinden ya da bir şeyden taraf olmak
come out on the side of somebody/something v. birinden ya da bir şeyden yana olmak
come out on the side of somebody/something v. birine ya da bir şeye destek vermek
come out on the side of somebody/something v. birinden ya da bir şeyden taraf olmak
come out on the side of (someone or something) v. (birine ya da bir şeye) destek vermek
come out on the side of (someone or something) v. (birine ya da bir şeye) destek vermek
come out on the side of (someone or something) v. (birinden ya da bir şeyden) taraf olmak
come down/out on the side of somebody/something v. düşünüp taşındıktan sonra (birinden veya bir şeyden) yana olmak
come down/out on the side of somebody/something v. birine arka çıkmak
come down/out on the side of somebody/something v. (birinin veya bir şeyin) tarafını seçmek
err on the right side v. gözden kaçan küçük şeyler dışında hata yapmamaya çalışmak
err on the right side v. çok büyük bir hata yapmamak
err on the right side v. çok sıkıntı yaratacak bir hatadan kaçınmak
err on the right side v. çok küçük hatalar dışında hata yapmamaya çalışmak
get on the wrong side of someone v. birinin gözünden düşmek
get on the wrong side of someone v. biriyle arasını bozmak
get on the wrong side of someone v. birinin antipatisini kazanmak/çekmek
get on the right side of somebody v. birini alttan almak
get on the wrong side of somebody v. biriyle arayı bozmak
get on the right side of somebody v. biriyle arayı iyi tutmak
get on the bad side of (someone) v. (birinin) canını sıkmak
keep on the right side of somebody v. birinin suyuna gitmek
get on the bad side of (someone) v. (biriyle) kötü olmak
get on the right side of somebody v. birinin huyuna suyuna gitmek
get on the wrong side of somebody v. birinin tersine gitmek
keep on the right side of somebody v. birinin huyuna suyuna gitmek
keep on the wrong side of somebody v. birine yanlış yapmak
get on the bad side of (someone) v. (birini) sinirlendirecek bir şey yapmak
get on the bad side of (someone) v. (birinin) tersine gitmek
get on the bad side of (someone) v. (biriyle) arayı bozmak
keep on the wrong side of somebody v. biriyle arayı bozmak
get on the bad side of (someone) v. (birine) ters gitmek
keep on the right side of somebody v. birini alttan almak
keep on the wrong side of somebody v. birine ters gitmek
keep on the wrong side of somebody v. birinin tersine gitmek
get on the right side of somebody v. birinin suyuna gitmek
get on the wrong side of somebody v. birine ters gitmek
keep on the right side of somebody v. biriyle arayı iyi tutmak
get on the wrong side of somebody v. birine yanlış yapmak
be (on) the right side of (an age) v. (belli bir yaştan) daha küçük olmak
be (on) the right side of (an age) v. yaşı …'dan az olmak
look on the sunny side (of life/things) v. (hayatta/her şeyde) iyi yanlara odaklanmak
look on the sunny side (of life/things) v. (hayata/durumlara) aydınlık tarafından bakmak
look on the sunny side (of life/things) v. (hayata/durumlara) neşeli yaklaşmak
look on the sunny side (of life/things) v. (hayata/durumlara) olumlu tarafından bakmak
look on the sunny side (of life/things) v. (hayata/durumlara) iyi tarafından bakmak
look on the sunny side (of life/things) v. (hayatta/her şeyde) olumlu yanlara odaklanmak
take a walk on the wild side v. hovardalık yapmak
take a walk on the wild side v. maceraya atılmak
take a walk on the wild side v. macera yaşamak
walk on the wild side v. çılgınlık yapmak
take a walk on the wild side v. çılgınlık yapmak
walk on the wild side v. maceraya atılmak
walk on the wild side v. çılgınca şeyler yapmak
walk on the wild side v. macera yaşamak
walk on the wild side v. hovardalık yapmak
take a walk on the wild side v. çılgınca şeyler yapmak
be (a bit) on the heavy side v. (biraz) ağır gibi olmak/durmak
be (a bit) on the large side v. (biraz) büyük gibi olmak/durmak
be (a bit, a little) on the cold side v. biraz fazla soğuk kaçmak
be (a bit, a little) on the cold side v. biraz fazla soğuk olmak
be on the (something) side v. biraz (bir şeye) kaçmak
be on the right side of 50 v. 50'sine merdiven dayamak
be on the wrong side of 51 v. 50 yaşından büyük olmak
be on the wrong side of 51 v. 50'sine merdiven dayamak
be on the right side of 50 v. 50 yaşından küçük olmak
be on the right side of 50 v. 50 yaşından küçük olmak
be on the wrong side of 51 v. 50 yaşından büyük olmak
be (a bit) on the expensive side v. (biraz) pahalı olmak
be (a bit) on the expensive side v. (biraz) pahalı gibi durmak
be (on) the wrong side of (some age) v. (belli bir yaşın) üstünde olmak
be (on) the wrong side of (some age) v. (belli bir yaşı) geçmiş olmak
be laughing on the other side of your face [uk] v. neye uğradığını şaşırmak/bilememek
be laughing on the other side of (one's) face v. birden tam tersi şekilde davranmaya başlamak
be laughing on the other side of (one's) face v. duyguları/hisleri aniden değişmek
be laughing on the other side of your face [uk] v. gününü görmek
be laughing on the other side of your face [uk] v. burnu sürtmek
be laughing on the other side of (one's) face v. birden yüz seksen derece dönmek
be ( a little) on the cold side v. (biraz) soğuk olmak
be on the wrong side of 40, 50 v. 40, 50 yaşından büyük olmak
be (a bit) on the cold side v. (biraz) soğuk olmak
be (a bit) on the small side v. (biraz) küçük kaçmak
be on the right side of 40, 50 v. 40, 50 yaşından genç olmak
be ( a little) on the cold side v. (biraz) soğuk kaçmak
be (a bit) on the small side v. (biraz) küçük olmak
be ( a little) on the small side v. (biraz) küçük kaçmak
be on the right side of 40, 50 v. 40, 50 yaşına gelmemiş olmak
be (on) the wrong side of (some age) v. (bir yaşı) geçmiş olmak
be on the wrong side of 40, 50 v. 40, 50 yaşını geçmiş olmak
be (on) the wrong side of (some age) v. (bir yaşın) üstünde olmak
be ( a little) on the small side v. (biraz) küçük olmak
be (on) the wrong side of (some age) v. (bir yaştan) büyük olmak
be (a bit) on the cold side v. (biraz) soğuk kaçmak
come down on the side of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) tarafını seçmek
come down on the side of (someone or something) v. (birine/bir şeye) destek vermek
come down on the side of (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) taraf olmak
come down on the side of (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) yana olmak
come down on the side of (someone or something) v. (birine/bir şeye) arka çıkmak
err on the side of (something) v. (bir şeyde) aşırıya kaçmak
err on the side of something v. bir şeyi ön plana koymak
err on the side of (something) v. (bir şeye/tarafa) fazla ağırlık vermek
err on the side of something v. bir şeye aşırı önem vermek
err on the side of something v. bir şeye/tarafa fazla ağırlık vermek
err on the side of (something) v. (bir şeye) aşırı önem vermek
err on the side of something v. bir yönde aşırıya kaçmak
err on the side of (something) v. (bir şeyi) ön plana koymak
get out of bed on the wrong side v. tersinden kalkmak
get out of bed on the wrong side v. güne keyifsiz başlamak
get out of bed on the wrong side v. sol tarafından kalkmak
get up on the wrong side of bed v. tersinden kalkmak
get up on the wrong side of bed v. ters tarafından kalkmak
get up on the wrong side of bed v. solundan kalkmak
get/keep on the right side of somebody v. birinin gözüne girmek
get/keep on the wrong side of somebody v. birini kızdırmak
get/keep on the wrong side of somebody v. birinin gözünden düşmek
get/keep on the right side of somebody v. birinin suyuna gitmek
keep on the right side v. arayı iyi tutmak
keep on the left-hand side v. soldan gitmek
keep on the left side v. soldan gitmek
keep on the left-hand side v. solda kalmak/olmak
keep on the right-hand side v. sağdan gitmek
keep on the right side v. sağda kalmak/olmak
keep on the right side v. suyuna gitmek
keep on the right-hand side v. sağda kalmak/olmak
keep on the right side v. alttan almak
keep on the right side v. huyuna suyuna gitmek
keep on the right side v. sağdan gitmek
keep on the left side v. solda kalmak/olmak
laugh on the other side of your face v. gününü görmek
laugh on the other side of (one's) mouth v. (birinin) duyguları keskin bir şekilde değişmek
laugh on the other side of (one's) mouth v. (birinin) duyguları tam tersine dönmek
laugh on the other side of (one's) mouth v. (birinin) duyguları bir anda değişmek
laugh on the other side of (one's) mouth v. (biri) bir anda çark etmek
laugh on the other side of your face v. burnu sürtülmek
laugh on the other side of (one's) mouth v. (biri) birden ağız değiştirmek
wake up on the wrong side of (the) bed v. ters tarafından kalkmak
on the wrong side of one's mouth adv. pişmanlıkla
on the wrong side of one's mouth adv. acınacak halde
the grass is greener on the other side of the hill expr. komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
the grass is greener on the other side of the hill expr. tepenin öte tarafında çimen daha yeşildir
born on the wrong side of the blanket expr. gayrimeşru (bebek)
bread always falls on the buttered side expr. işler bir ters gitmeye görsün
bread always falls on the buttered side expr. bir şeyin ters gitme olasılığı varsa mutlaka ters gidecektir
on the expensive side expr. biraz fazla pahalı
on the shady side of expr. daha yaşlı
on the sunny side of expr. daha genç
just to be on the safe side expr. ne olur ne olmaz
just to be on the safe side expr. her halukarda
on the wrong side of the law expr. gayrimeşru yaşayan
on the side expr. ek iş olarak
on the credit side expr. olumlu yanından
on the credit side expr. bardağın dolu tarafından
on the credit side (of the ledger) expr. iyi tarafından
on the credit side (of the ledger) expr. işini iyi yanından
on the credit side (of the ledger) expr. bardağın dolu tarafından
on the credit side expr. iyi tarafından
on the credit side (of the ledger) expr. olumlu yanından
on the credit side expr. işini iyi yanından
from/on the wrong side of the tracks expr. şehrin fakir mahallelerinden
on the wrong side of the tracks expr. şehrin yoksul/fakir bölümünde
from/on the wrong side of the tracks expr. şehrin yoksul muhitlerinde yaşayan
from/on the wrong side of the tracks expr. şehrin yoksul/fakir bölümünden
from/on the wrong side of the tracks expr. gecekondu mahallesinde yaşayan
from/on the wrong side of the tracks expr. varoştan
on the wrong side of the tracks expr. gecekondu mahallesinde
from/on the wrong side of the tracks expr. şehrin yoksul/fakir bölümünde yaşayan
on the wrong side of the tracks expr. varoşta
from/on the wrong side of the tracks expr. şehrin yoksul muhitlerinden
from/on the wrong side of the tracks expr. gecekondu mahallesinden
from/on the wrong side of the tracks expr. varoşta yaşayan
from/on the wrong side of the tracks expr. şehrin fakir mahallelerinde yaşayan
on the wrong side of the tracks expr. şehrin fakir mahallelerinde
on the wrong side of the tracks expr. şehrin yoksul muhitlerinde
(one) woke up on the right side of the grass expr. (biri) en azından ölmedi
(one) woke up on the right side of the grass expr. (biri) hala ölmedi
(one) woke up on the right side of the grass expr. (biri) hala yaşıyor
(one) woke up on the right side of the grass expr. (biri) hala hayatta
(one) woke up on the right side of the grass expr. (biri) en azından yaşıyor
(one) woke up on the right side of the grass expr. (biri) en azından hala hayatta
on the wrong side of history expr. çağdışı (politik kararlar)
on the wrong side of history expr. zamanın ruhuna aykırı
on the wrong side of history expr. zamana uymayan (politik uygulamalar)
on the wrong side of history expr. demode (politik uygulamalar)
on the wrong side of history expr. köhnemiş (politik uygulamalar)
got up on the wrong side of bed expr. sol tarafından kalkmış
got up on the wrong side of bed expr. ters tarafından kalkmış
got up on the wrong side of bed expr. tersinden kalkmış
on the good side of (someone) expr. (birinin) gözdesi
on the good side of (someone) expr. (biriyle) iyi
on the good side of expr. ile iyi
on the good side of (someone) expr. (biriyle) arası iyi
on the good side of expr. -in gözdesi
on the flip side expr. diğer yandan
on the good side of (someone) expr. (birinin) gözüne girmiş
on the good side of (someone) expr. (birinin) beğenisini kazanmış
on the flip side expr. diğer taraftan
on the good side of expr. '-in gözüne girmiş
on the good side of expr. '-in beğenisini kazanmış
on the flip side expr. öbür taraftan
on the good side of expr. ile arası iyi
on the safe side expr. işini garantiye almış
on the wrong side of (someone) expr. (biriyle) arası bozuk
on the wild side expr. maceralı
on the safe side expr. tedbirli
on the wrong side of expr. ile arası bozuk
on the wild side expr. risk alarak
on the wild side expr. macera dolu
on the wrong side of the blanket expr. evlilik dışı dünyaya gelmiş
on the wrong side of expr. '-in tersine giden
on the wrong side of expr. -in gözünden düşmüş
on the safe side expr. güvenlikte
on the safe side expr. temkinli
on the safe side expr. güvende
on the wrong side of expr. '-in antipatisini kazanmış/çekmiş
on the wrong side of (someone) expr. (birinin) antipatisini kazanmış/çekmiş
on the wild side expr. çılgınca
on the wrong side of the blanket expr. evli olmayan ana babadan dünyaya gelmiş
on the safe side expr. ihtiyatlı
on the wrong side of the blanket expr. gayrimeşru (bebek)
on the safe side expr. işini sağlama almış
on the wrong side of (someone) expr. (birinin) tersine giden
on the wrong side of (someone) expr. (birinin) gözünden düşmüş
Speaking
what's on the other side? expr. diğer tarafta ne var?
just to be on the safe side expr. işi sağlama almak için
you're on the losing side expr. sen kaybedenlerin tarafındasın
we are on the same side expr. aynı taraftayız
Trade/Economic
appear on the debit side of the balance sheet v. bilançonun pasif tarafında görünmek
on the demand side expr. talep tarafında
Gastronomy
on the side adj. ana yemekten ayrı
on the side adv. esas porsiyona ek olarak
Slang
a bit on the side n. evlilik dışı ilişki
catch (one) on the flip side v. (biriyle) başka zaman görüşmek/konuşmak
catch (one) on the flip side v. (biriyle) sonra görüşmek/konuşmak
catch you on the flip side expr. görüşürüz
see you on the flip side expr. görüşürüz
British Slang
bit on the side n. eşini/sevgilisini aldattığı kimse/metres