bir ses - Turkish English Dictionary
History

bir ses



Meanings of "bir ses" in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

Turkish English
Idioms
bir ses another peep expr.

Meanings of "bir ses" with other terms in English Turkish Dictionary : 381 result(s)

Turkish English
General
ağır bir vuruşun çıkardığı ses thump n.
hızla geçen bir şeyin çıkardığı ses whiz n.
suya düşen ağır bir cismin çıkardığı ses plop n.
çok tiz bir ses squeal n.
hoş bir iniş çıkış (ses tonunda) lilt n.
bir tür kuşdili birinci ses kelimenin sonuna getirilir ve ay eklenir pig latin n.
ıslık gibi keskin bir ses swish n.
ses hızı cinsinden bir hız ölçüsü mach number n.
ses duvarını aşan bir uçağın yol açtığı patlama sesi sonic boom n.
tiz bir ses screech n.
büyük bir ses a great voice n.
video veya ses sinyallerinin düzenlenmemiş formatta doğrudan bir ağ veya stüdyoya genellikle uydu ile iletilmesi backhaul n.
eskiden özellikle tiyatrolarda oyuncuları yuhalamak amacıyla kullanılan ötürüldüğünde kedi çığlığına benzer bir ses çıkaran düdük catcall n.
dost canlısı bir ses a friendly voice n.
ritmik ve değişmeyen bir ses tonuyla söylenen ilahiler, tilavetler, şarkılar chants n.
belirli bir duyguyu taşıyan ses tonu note n.
kulakta oluşan ses duymayla ilgili bir bozulma aural harmonic n.
ritmik, genellikle tekrarlanan bir ses clippity-clop n.
keskin ve hızlı bir darbenin çıkardığı ses whack n.
(havada veya suda) ani ve yüksek bir ses whoosh n.
titrek bir ses chirl n.
(cırcır böceklerinin çıkardığı sese benzeyen) sert ve titrek bir ses chirr n.
(atı dehlerken olduğu gibi) dudakları kullanarak çıkarılan cıvıltı benzeri bir ses chirrup n.
dişe karşı yerleştirilerek işitme sinirine ses ileten bir alet dentiphone n.
ani ve keskin bir ses cracking n.
ortaçağ latince nesrinde kullanılan bir ses uyumu modeli cursus n.
yazılı veya basılı sembollerle temsil edilen eksiksiz bir ses dizisi orthography n.
son ses veya harfin bir sonraki sözcüğe aktarımı provection n.
dinamik hoparlörün ses bobinini mıknatısa göre düzgün bir şekilde konumlandıran ve genellikle esnek bir fiber halkadan oluşan parçası spider n.
bir ses ile çevrelenme etkisi surround sound n.
şap diye ses çıkarmak (sert bir rüzgarda dalgalanan bayrak gibi) snap v.
kulak tırmalayıcı bir ses çıkarmak jar v.
hırıltılı bir ses çıkarmak wheeze v.
çıkarmak (belirli bir ses) go v.
çok tiz bir ses çıkarmak squeal v.
tiz bir ses çıkarmak screech v.
belirli bir ses vermek intone v.
ses çıkarmayacak bir şekilde örtmek veya sarmak muffle v.
bir ses algılamak perceive a sound v.
bir ses duymak hear a noise v.
bir olaya/baskıya/haksızlığa tepki olarak ses getirmek set off a reaction v.
donuk bir ses yapmak thutter v.
tiz bir ses çıkarmak zing v.
ağır bir nesnenin suya düşüşü gibi ses çıkararak düşmek kerplunk v.
acıklı bir ses çıkarmak knell v.
uğursuz bir ses çıkarmak knell v.
yükselen bir ses tonuyla konuşmak upspeak v.
tiz ve neşeli bir ses çıkararak harekete geçirmek cherup v.
matemli bir ses çıkarmak (çan) knoll v.
gürültülü ve sert bir ses çıkarmak blare (out) v.
yüksek ve sert bir ses çıkarmak blast v.
yüksek ve yankılanan bir ses çıkarmak whang v.
ani ve gürültülü bir ses çıkarmak bounce [obsolete] v.
daimi ve pes bir ses yaymak hum v.
belirli bir ses çıkarmak go v.
tiz bir ses çıkarmak chirk v.
(özellikle cırcır böceği gibi bazı böcekler) sert ve titrek bir ses çıkarmak chirre v.
(böcekler) sert ve titrek bir ses çıkarmak churr v.
(atı dehlerken) dudakları kullanarak cıvıltı benzeri bir ses çıkarmak chirrup v.
(bir şeye karşı) cıvıltı benzeri bir ses çıkarmak chirrup v.
(aniden) sert bir ses çıkarmak claik [scotland] v.
sert ve rahatsız edici bir ses çıkarmak grate v.
şişeden su dökülmesi sesine benzer bir ses çıkarmak guggle v.
güçlü bir ıslıklı ses çıkarmak hizz [dialect] v.
yankılı alçak bir ses gibi yayılmak rumble v.
bir dizi metalik ses çıkarmak drill v.
kulak tırmalayan bir ses çıkarmak poop v.
(bir şeyle) beraber ses vermek consonate v.
art arda boğuk ve gurultulu bir ses çıkarmak crool v.
rahatsız edici bir ses çıkarmak screak v.
sert bir ses çıkarmak screak v.
rahatsız edici bir ses çıkarmak screek v.
sert bir ses çıkarmak screek v.
sert bir ses çıkarmak screigh [scotland] v.
burun çekmeye benzer bir ses çıkarmak snuffle v.
net bir ses çıkaran tinnient [obsolete] adj.
yüksek bir ses gibi son derece dikkat çekici ve bariz blaring adj.
içi boş bir şeye çarpıyormuş gibi ses çıkaran hollow adj.
devamlı belli belirsiz bir ses çıkaran murmuring adj.
tiz bir ses çıkaran squealing adj.
rahatsız edici bir şekilde (ses) jangly adv.
ahenkli bir şekilde (ses) euphoniously adv.
canlı bir biçimde (ses) vibrantly adv.
ahenkli bir şekilde (ses) euphonically adv.
tok bir ses çıkararak kerplunk adv.
tiz bir ses çıkararak squeakingly adv.
tiz ve yankılanan bir ses anlamına gelen ünlem whack interj.
bir konuşmayı taklit etmeye çalışan bebeğin çıkardığı ses gaga interj.
Phrasals
birdenbire/aniden yüksek sesle bir ses çıkarmak burst out with (something) v.
birdenbire/aniden yüksek sesle bir ses çıkarmak burst out with something v.
(bir şeye) karşı ses çıkarmak clamor against (something) v.
bir şeye ya da birine karşı ses çıkarmak clamor against someone or something v.
(bir ses) ile çınlamak/çın çın ötmek ring with v.
bir şeyi düzenlemek (müzik, ses) mix (something) down v.
bir düzenlemede bir enstrümanın ses düzeyini diğerlerinin seviyesine indirmek mix down v.
var olan bir kayda sonradan ses eklemek dub something in v.
(bir şeyde/yerde) kayıt almak (video, ses) record in (something) v.
(bir şeyde/yerde) kayıt yapmak (video, ses) record in (something) v.
(bir şeye) karşı ses yükseltmek clamor against (something) v.
bir şeye karşı ses yükseltmek clamor against someone or something v.
(bir şeyin/yerin) her yerinde ses getirmek resound through (something or some place) v.
(bir şeyde/yerde) ses getirmek resound throughout (something or some place) v.
(bir şeyleri) alıp koyarken çok ses çıkartmak clatter around v.
(bir şey, ses, karmaşa) arasından fark edilir, duyulur olmak cut through (something) v.
(bir ses vs.) ile yankılanmak echo with v.
çınlayan yüksek bir ses yaymak ring out v.
bir aletin ses çıkış kalitesini düşürmek fold down v.
(bir ses) çıkarmak let out (some sound) v.
yüksek (bir ses) çıkarmak let out (some sound) v.
(bir şeyin içinde) ses yapmak rattle around (something or some place) v.
(bir yerde) tıkır tıkır ses yapmak rattle around (something or some place) v.
(bir yerde) tangır tungur/takır tukur ses çıkarmak rattle around (something or some place) v.
(bir yerde) ses/video kaydı almak record from (something) v.
(ses) (bir şeyin/bir yerin) her yanına yayılmak reverberate through (something or some place) v.
(ses) (bir şeyin/bir yerin) her tarafına dolmak reverberate throughout (something or some place) v.
(ses) (bir şeyin/bir yerin) her yanına yayılmak reverberate throughout (something or some place) v.
(birinden/bir şeyden) hoşlanmadığını/tiksindiğini belirten bir ses çıkarmak snort at (someone or something) v.
(bir notayı, akordu, parçayı bir anahtardan/ses perdesinden) değiştirmek/taşımak transpose (something) from (something) v.
(bir notayı, akordu, parçayı bir anahtardan/ses perdesinden başka bir anahtara/ses perdesine) değiştirmek/taşımak transpose (something) from (something) (in)to (something) v.
(bir notayı, akordu, parçayı başka bir anahtara/ses perdesine) değiştirmek/taşımak transpose (something) to (something) v.
(bir dizi ayrı ses kanalını) daha az sayıda ses kanalı oluşturmak için birleştirmek fold down v.
Phrases
içimden bir ses diyor ki my gut tells me that expr.
içimden bir ses diyor ki I have a hunch (that) expr.
içimden bir ses diyor ki i have a feeling in my guts that expr.
içimden bir ses diyor ki my gut tells me expr.
Proverb
her kafadan bir ses çıkınca verim alınmaz a camel is a horse designed by a committee
her kafadan bir ses çıkınca işler karışır a camel is a horse designed by a committee
her kafadan bir ses çıkan kalabalık bir grubun yaptığı işten hayır gelmez a camel is a horse designed by a committee
Colloquial
herhangi bir ses boo n.
karşılığında para alınmasına rağmen samimiymiş gibi görünüp bir ürünü destekleyerek ve tanıtarak ürün hakkında ses getirmeye çalışma shilling n.
halka açık forumlarda samimiymiş gibi görünüp bir ürünü destekleyerek ve tanıtarak ürün hakkında ses getirmeye çalışan, ama aslında hizmetleri karşılığında para alan gizli reklamcı shill n.
yüksek bir ses çıkarmak sound out v.
gök gürültüsüne benzeyen bir ses çıkarmak upthunder v.
başarıl bir mali işlemin ya da satışın ardından çıkarılan ses ching expr.
anlaşılmayan bir ses tonuyla below one's breath expr.
anlaşılmayan bir ses tonuyla under one's breath expr.
bir ses geliyor a noise is coming expr.
buz gibi bir ses with an icy voice expr.
duyulmayacak bir ses tonuyla under one's breath expr.
duyulmayacak bir ses tonuyla below one's breath expr.
içimden bir ses something tells me expr.
içimden bir ses diyor (ki) something tells me (that) expr.
birinden bir şey aşırırken çıkarılan bir ses/kullanılan bir yansıma sözcük yoink expr.
Idioms
içimden bir ses gut response n.
içimden bir ses gut reaction n.
içinden bir ses a gut feeling n.
harika bir ses the voice of an angel n.
çok güzel bir ses the voice of an angel n.
sinir bozucu bir ses çıkartmak grate on v.
(bir yer) bir ses vs. ile yankılanmak echo with something v.
(acaip bir) ses çıkarmak let out some kind of sound v.
(birinden) bir ses çıkmak hear a peep from (someone) v.
(birinden) bir ses çıkmak hear a peep out of (someone) v.
çok yüksek bir ses çıkarmak/gürültü yapmak make the welkin ring v.
ağzıyla (birini) umursamadığını belirten bir ses çıkarmak give (one) the raspberry v.
içimden bir ses diyor ki… have a hunch that is the case v.
-den bir ses duymak hear a peep out of v.
(birine/bir şeye) karşı ses/sesini çıkarmak raise a voice against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı ses/sesini çıkarmak raise one's voice against (someone or something) v.
içimden bir ses a pricking in (one's) thumbs [old-fashioned] expr.
her kafadan bir ses çıkıyor all knowledge is contained in fandom expr.
her kafadan bir ses çıkıyor all knowledge is contained in fanzines expr.
içimden bir ses gut feeling expr.
içimden bir ses... have a hunch about something expr.
içimden bir ses... have a hunch that something is the case expr.
her kafadan ayrı bir ses çıkması a dialogue of the deaf expr.
(birinden) herhangi bir ses another peep out of (one) expr.
(birinden) başka bir laf/ses another peep out of (one) expr.
(senden) başka bir ses/laf another peep (out of you) expr.
başka bir laf/ses another peep expr.
anlaşılmayan bir ses tonuyla under breath expr.
duyulmayacak bir ses tonuyla under breath expr.
anlaşılmayan bir ses tonuyla under your breath expr.
duyulmayacak bir ses tonuyla under your breath expr.
Speaking
bir ses duydum I heard something expr.
içimden bir ses my gut tells me that expr.
içimden bir ses I got a feeling expr.
içinden bir ses deep inside you expr.
içimden bir ses my gut tells me expr.
Media
senkronize edilmiş bir görüntü üzerinde ses efektleri, rastgele diyaloglar içeren bir film müziği wild track n.
bir ses veya görüntüden diğerine ani geçiş cut n.
(ses veya görüntü) başka bir ses veya görüntü yok olurken ortaya çıkma cross-fade n.
bir ses veya görüntü yok olurken diğerini başlatma tekniği cross-fade n.
(ses veya görüntüyü) başka bir ses veya görüntü yok olurken başlatmak cross-fade v.
(kamera veya ses aleti) bir diğer alet ortadan kaybolurken ortaya çıkmak cross-fade v.
Technical
bir yayını ayırt edici mesaj, ses veya kod call sign n.
bir yayını ayırt edici mesaj, ses veya kod call signal n.
bir minber ya da kürsü üzerinde yer alan ses yansıtıcı platform abatvoix n.
bir ses dalgasının geçişindeki azalma acoustic rarefaction n.
bir kanalda yayılan fanlardan kaynaklanan ses gücü sound power radiated into a duct by fans n.
ince bir hava akımının bir köşeye çarpması sonrasında meydana gelen ses edge tone n.
mekanik steteskopu (mekanik arızaları ses ile bulmaya yarayan bir aparat) mechanics sonarscope n.
ses dalgalarının bir yüzeyden yansıması ile oluşan ses tekrarı echo n.
ses duvarını aşan bir uçağın çıkardığı ses sonic boom n.
üçte bir oktav bant ses basınç seviyesi one-third-octave band sound pressure level n.
bir nesne veya olayı ifade eden kısa ve düzenli ses dizini earcon n.
ses dalgalarını görselleştirmeye yarayan bir alet kaleidophon n.
ses ve görüntüyü yansıtan bir aygıt kinetophone n.
bir cihazın çalışmaya başlaması veya düzensiz bir şekilde hareket etmesi ile, hareketli aksamlarının arasındaki boşluk veya gevşeklik kaynaklı ortaya çıkan gıcırtılı ses veya sarsıntı lash n.
(ses kaydında) çok kanallı bir ana karışımın iki kanallı stereo teybe aktarılması mixdown n.
(ses kayıt veya yayın sisteminde) birçok kaynaktan gelen sinyalleri istenen bir oranda birleştirmek için kullanılan elektrik devresi mixer n.
ses sinyallerine öncelik veren bir cihaz override n.
belirli bir frekansı aşan frekans aralığının yükselmesi veya düşürülmesi ile ses kayıt sisteminin iletim verimliliğinde kademeli düşüş roll off n.
elektronik bir sistemin giriş sinyalinin ses veya görüntüsünü doğru şekilde çoğaltma derecesi fidelity n.
insandaki ses organlarının faaliyetlerini görselleştiren bir cihaz flame manometer n.
elektrik arkının ses nedeniyle değişimlerinin bir dizi fotoğrafını çeken bir cihaz photographone n.
üst üste kayıt yapmayı sağlayan bir ses kayıt işlemi selective synchronization n.
üst üste kayıt yapmayı sağlayan bir ses kayıt işlemi selective synchronisation n.
üst üste kayıt yapmayı sağlayan bir ses kayıt işlemi sel-sync n.
dinleyicinin kendi eşiğinin 40 desibel üzerinde şiddete sahip göreceli bir ses yüksekliği birimi sone n.
bir hoparlörden ses yönlendirmek beam v.
(ses) bir yükselip bir alçalmak ripple v.
tek bir iletim yolu sağlayan tekniklerle yapılan ses iletimi, kayıt veya çoğaltmaya ait monophonous adj.
tek bir iletim yolu sağlayan tekniklerle yapılan ses iletimi, kayıt veya çoğaltma ile ilişkili monophonous adj.
Computer
eş zamanlı oynatma amacıyla ses ve görüntü verilerini birleştiren bir dosya formatı avi n.
ses, video veya bilgisayar verisi depolamak için kullanılan bir optik disk vcd (video compact disc) n.
son teknoloji yüksek ses kalitesine sahip ses sistemi cihazlarını üreten bir firma mcintosh n.
elektronik sinyalleri ses dalgalarına ve ses dalgalarını elektronik sinyallere dönüştüren, bilgisayarlar arasında bilgi iletimi sağlayan bir elektronik cihaz modulator-demodulator n.
dijital video ve ses verilerinin sıkıştırılıp saklanması için kullanılan bir bilgisayar dosya formatı mpeg n.
internette genelde animasyon yayınlamak için kullanılan, grafik, ses ve video bilgisi içeren bir dosya formatı markası flash® n.
bir ses dosyası seçin select a sound file expr.
bir ses seçin select a sound expr.
ses, video ve alt yazı içeren dijital bir dosya biçimi mcf (multimedia container format) abrev.
Informatics
ses ve video sinyallerini ölçen bir tür dalga formu monitörü vectorscope n.
Telecom
belirli bir ses frekansını ileten telefon monotelephone n.
Mechanic
(ses kaydeden veya ses üreten bir mekanizmada) kauçuk yüzeyli silindir idle wheel n.
Television
renk aydınlık ses ve eş zamanlama işaretlerinin sıkıştırılarak bir satır boyunca ayrı ayrı zamanlarda gönderildiği yayın sistemi multiplexed analog components n.
ses mikseri üzerinde sağ-sol kanallardaki göreli seviyeleri ayarlamaya yarayan bir düğme pan potentiometer n.
ses mikseri üzerinde sağ-sol kanallardaki göreli seviyeleri ayarlamaya yarayan bir düğme pan pot n.
Radio
anlatımı diyalogdan ayırt etmek için konuşmacının ses kalitesinde yapılan bir değişiklik down n.
avrupa'daki am radyo için geliştirilmiş bir sayısal ses yayını sistemi drm (digital radio mondiale) abrev.
Marine
ses dalgalarının yankı süresini ölçerek deniz derinliğini tespit eden bir alet fathometer ® n.
Medical
sesi gençleştirmek için ses tellerinde yapılan bir kozmetik cerrahi işlem voice-lift n.
hava geçiş boşluklarında hem hava hem de sıvı bulunan göğüsten duyulan bir ses metallic tinking n.
belirli bir duyuya (koku, ses) aşırı duyarlılık hyperesthesia n.
tek bir sesi farklı perdelere ait iki ses olarak duyma diplacusis n.
Anatomy
ses teli anlamına gelen bir ön ek chord- pref.
ses teli anlamına gelen bir ön ek chordo- pref.
Psychology
dans terapisi, drama terapisi, müzik terapisi ve ses terapisinden oluşan bir grup terapi art therapies n.
Pathology
ses tellerinde spazma neden olan bir hastalık childcrowing n.
ses telleri spazmlı bir çocuğun çıkardığı ses childcrowing n.
Gastronomy
tavada pişirildiğinde ses çıkartan frenk üzümlü bir kek singing hinny n.
Physics
aktinik ışınlarla ses üretmeye yarayan bir cihaz actinophone n.
dinleyiciyi yanıltıp geniş bir odadaymış hissi verecek şekilde ses çıkarılması ambiophony n.
ses dalgalarını görselleştirmeye yarayan bir alet kaleidophone n.
ses çıkaran bir cismin etkisi verberation n.
kırılan ses dalgalarını inceleyen bir fizik dalı diacoustics n.
Marine Biology
crangonidae familyasından, keskin bir ses çıkaran çeşitli küçük karideslere verilen ad nipper n.
Zoology
homurtulu bir ses çıkaran çeşitli balıklara verilen ad grunter n.
yarım halkalara bağlanan bir ses borusuna sahip mesomyodous adj.
Education
önce seslerin daha sonra ise bu ses birleşimlerinin okutulduğu bir dil öğretme yöntemi synthetic phonics n.
Literature
sözcük grupları arasında ses uyumu sağlamak için sözcüklerin belirli bir ölçüde derlenmesi rhythm n.
Linguistics
kafiye veya ses ahengi için bir ses veya hecenin düşmesi ya da gizlenmesi elison n.
etimolojik temele dayanmaksızın bir kelimede araya giren ses excrescent n.
vurgusuz bir hecede iki ünsüz arasında oluşan kısa ve belirsiz bir ses voice glide n.
belirli bir dile ait ses biçimbilgisi morphophonemic system n.
rotasizm sebebiyle r sesinin yerine başka bir ses telaffuz etme rhotacism n.
rotasizm sebebiyle r sesinin yerine başka bir ses telaffuz etme rhoticism n.
ses yolunun tamamen kapatılmadan daraltılmasıyla damaktan çıkartılan bir sessiz harf yod n.
ses yolunun tamamen kapatılmadan daraltılmasıyla damaktan çıkartılan bir sessiz harf yodh n.
ses değişiminde görülüp "o" sesli harfiyle karakterize edilen bir kök aşaması o grade n.
ses değişiminde görülüp "o" sesli harfiyle karakterize edilen bir ek aşaması o grade n.
sanskritçede bir ses değişimi guna n.
bir dilin ses sistemine uyarlanmış dilsel biçim corruption n.
(ses bilgisinde) telaffuzun tümünde veya bir kısmında görülen ve anlama katkıda bulunan perde, vurgu ve tondaki belirgin değişim contour n.
sesi daralmış bir ses yolundan geçirerek çıkarılan ünsüz fricative n.
sesi daralmış bir ses yolundan geçirerek çıkarılan ünsüz fricative consonant n.
(sesbilimde bir ifadeyi) birleşik bir ses dizisi olarak telaffuz etmek blend v.
dilin bir veya iki yanından üflenen hava ile çıkarılan (ses) lateral adj.
tek bir ünlü ses olarak telaffuz edilen (ünlü) monophthongal adj.
r benzeri bir ses içeren (konuşma sesi) rhotic adj.
(lehçede) ilgili lehçede benzer fakat fonetik olarak farklı bir sese karşılık gelen bir ses birimi diaphone adj.
dilde belirli bir ses biriminin fonetik olarak farklı diyalektik türlerini içeren ses grubu diaphone adj.
vurgulu bir ünlüden önce gelen bir dizi ünsüzden birinin hemen öncesinde yer alan (ses) pretonic adj.
vurgulu bir ünlüden önce gelen bir dizi ünsüzden birini oluşturan (ses) pretonic adj.
Geography
bazı sahillerde duyulan sonik patlamayı andıran açıklanamayan bir ses mistpouffer n.
Geology
vurulduğunda metalik ses çıkaran bir fonolit çeşidi clinkstone n.
Hunting
geçmişte av köpeklerini çağırmak için çıkarılan bir ses alew [obsolete] n.
bir tür ses mermisi flobert n.
flobert ses kapsüllerine uygun bir tüfek türü flobert rifle n.
Music
ses ve görüntü olarak mandoline benzeyen bir balkan enstrümanı tamburitza n.
piyanoya bağlanan ve ses düzeyini artıran bir tür cihaz aeolian attachment n.
normal ses perdesi aralığında ton veren bir org düğmesi tierce n.
bir olayı canlandırmayıp sadece ses ve harmoniye dayanan müzik absolute music n.
ses tellerinin çok az bir şekilde birleşmesiyle ortaya çıkan ses falsetto n.
bastan yüksek tenörden alçak bir ses bölümü baritone n.
hindistan menşeli bir tür klasik ses müziği khayal n.
(orta çağ müziğinde) tekrar eden ses tonlarını belirtmek için kullanılan bir hatırlatıcı euouae n.
tubaya benzeyen ancak daha yüksek perdeli ses veren bir pirinç enstrüman euphonium n.
(orta çağ müziğinde) tekrar eden ses tonlarını belirtmek için kullanılan bir hatırlatıcı evovae n.
(orta çağ müziğinde) tekrar eden ses tonlarını belirtmek için kullanılan bir hatırlatıcı euouae n.
16. yüzyılda italya'da ortaya çıkmış yerel dille 4-6 ses için yazılan çok sesli bir şarkı madrigal n.
tonları bir adımın perdesinin farkına eşit olan aradaki ikinci ses major second n.
insan sesine benzer ses çıkaran bir tür üflemeli çalgı vocalion n.
yumuşak ses çıkaran bir org düğmesi voix céleste n.
yumuşak ses çıkaran bir org düğmesi vox angelica n.
geniş ses aralıklı ksilofon biçiminde bir vurmalı çalgı xylorimba n.
(elektro gitar'da, bateri'de) pedalla çalıştırılan elektronik parça aracılığıyla üretilen bir ses wah-wah n.
her notanın komşu notalarından tam ses aralığıyla ayrıldığı bir gam whole-tone scale n.
müzik aleti olarak kullanılıp esnetildiğinde kendine özgü bir ses çıkaran lif levha parçası wobble board [australia] n.
müzik aleti olarak kullanılıp esnetildiğinde kendine özgü bir ses çıkaran lif levha parçası wokka board [australia] n.
belirli bir ses aralığındaki müzik gibi seslere orantısız ve anormal bir hassasiyeti olan insan veya köpek melomaniac n.
ritimden ayırt edilen karakteristik bir ses silsilesi melos n.
yarım sesten daha küçük bir ses aralığı microtone n.
telli bir enstrümanın titreşen teline dokunarak elde edilen flüt benzeri ses harmonic n.
telli bir enstrümanın titreşen teline dokunarak temel sesten elde edilen armonik ses harmonics n.
telli bir enstrümanın tellerinin titreşmesiyle elde edilen flüt benzeri ses harmonics n.
üfleme borusu ve klavyesi olan, obua benzeri ses çıkaran eski bir enstrüman harmoniphon n.
standart diyatonik derecede yarım ses aralığına denk bir aralık hemitone n.
(on sekizinci yüzyıl italyan operasında) özellikle bas ses tonda okunan komik bir parça buffo n.
çana vurulduğunda sesin bir oktav veya 6-7 ses altında çıkan nota hum tone n.
kulağın algılayamayacağı aralıkta kalan bir tür ses tonu missing fundamental n.
bir notanın kendisinden bir derece düşük nota ile hızlıca değiştirilmesiyle oluşturulan melodik ses lower mordent n.
tam sesin bir veya birkaç oktav üstünde veya altında yer alıp tekrar edilen tam ses replicate n.
şarkı söylerken ses perdesinin göğüs sesinden falsetoya aniden değiştirilmesiyle üretilen bir etki yodel n.
şarkı söylerken ses perdesinin göğüs sesinden falsetoya aniden değiştirilmesiyle üretilen bir etki yodle n.
ses bozuklukları ve kusurların kasten kayıt altına alındığı bir rock müziği tarzı low-fi n.
bir tondan diğerine geçerken ses, trombon veya yaylı çalgı ile verilen kayma efekti glide n.
notaları veya oktavları ile belirtilen tuşlardan farklı olarak ses perdelerini çıkaran bir borulu org tuşu mutation n.
bir şeye eşlik eden ses obbligato n.
birden fazla ses efekti yaratan elektronik bir cihaz chorus pedal n.
orgda özel bir ses clarino n.
belirli bir sesin sekiz diyatonik derece üstünde veya altında olan ses octave n.
ses aralığı bas olan tuşlu ve üflemeli bir müzik aleti ophicleide n.
mevcut bir kaydın üzerine ses veya müzik ekleme overdub n.
mevcut bir kaydın üzerine kaydedilmiş ses overdub n.
tekrarlanan bir ses ruba-dub n.
aynı çizgide ilerleyen tek bir ses veya melodi monophony n.
tam ve derin bir ses patlaması diapason n.
bir ses perdesi standardı diapason n.
antik yunan müziğinde iki ses arasındaki bir perde farkı diastem n.
bastan tiz tenörden pes olan bir ses bölümü baritone n.
(orglarda) basılmamış bir tuştan ses gelmesi cipher n.
(orglarda) basılmamış bir tuştan ses gelmesi cypher n.
kesintisiz tek bir ses çıkaracak şekilde ayarlanmış gayda üfleme borusu drone pipe n.
yumuşak ses çıkaran bir org düğmesi dulciana n.
(fügde) konu anlatımına bir başka ses üzerinden eşlik eden tema countersubject n.
ses kaydının bir şarkıdan alınıp başka şarkıda kullanılması sample n.
bir armoni dizisinde çalınan en düşük ses first harmonic n.
bir armoni dizisinde çalınan en düşük ses fundamental frequency n.
bir armoni dizisinde çalınan en düşük ses fundamental n.
müzik aletlerinin üstünde bulunup bazen marka olarak kullanılan dekoratif bir yuvarlak ses deliği rose n.
bir nota veya ses efektinden diğerine geçiş segue n.
diğer borulardan daha yüksek ses çıkartmaya yarayan bir org düğmesi sesquialtera n.
diğer borulardan daha yüksek ses çıkartmaya yarayan bir org düğmesi sesquialter n.
(orgda) sesi kontrol eden kutu bölümünde ses geçişine izin veren bir mekanizma shade n.
iki oktav ve bir saniyelik ses aralığı sixteenth n.
bir saniyeden uzun süren ses aralığı skip n.
bir ses süsleme yöntemi pneuma n.
sopranodan bir perde daha yüksek ses çıkaran bir müzik aleti sopranino n.
(org, harmonyumda) alt notadan ses çıkarmaya yarayan bir bağlantı elemanı suboctave n.
bir majör gamı yarım ses ile geçen aralık superfluous interval n.
pirinçten yapılmış bir enstrümanda hırıltılı ses oluşturan bir müzik aleti growling v.
mevcut bir kaydın üzerine ses veya müzik eklemek overdub v.
önceden kaydedilmiş bir parçaya ses efektleri eklemek toast v.
(yaylı çalgıda) ahenksiz bir ses çıkarmak scrape v.
(melodiye) belirli bir ses vermek set v.
değişmeyen bir ses tonuyla söylenen (şarkı, ilahi vb.) chantlike adj.
zil çalma tonunun bir oktav üstündeki (ses dalgası) nominal adj.
normal bas/ses aralığının bir oktav altında olan double-bass adj.
(aynı enstrüman ailesi içinde) kalın sesli bir müzik aletinden daha pes ses veren contrabass adj.
(ses kaydı) en az bir milyon adet satmış olan platinum adj.
ses aralığı anlamına gelen bir son ek -chord suf.
Theatre
gök gürültüsüne benzer bir ses oluşturmak için sallanan büyük metal levha thunder sheet n.
ünlü bir lokasyonda gece sahnelenen ses ve ışık efektli hikaye anlatımı gösterisi son et lumière n.
Cinema
sinemalarda seyirciyi filmin içine çekmek için düşük frekanslı seslerin kullanıldığı bir ses sitemi markası sensurround® n.
ses efektler için oyunlarda ve sinemada yaygın olarak kullanılan bir terim sfx n.
Engineering
titreşen çubuk yardımıyla ses çıkaran bir tür frekansölçer vibrating reed n.
sesin erken duyulduğu bir ses kayıt arızası pre-echo n.
bir ses kayıt ve mesafe tespit sistemi sofar n.
buharın küçük bir açıklıktan çıkmasıyla tiz ses çıkarmak whistle v.
aynı anda hem radyo hem de ses frekans amplifikatörü olarak çalışan bir amplifikatör tüpüne sahip (aygıt) reflex adj.
Ornithology
balta gibi ses çıkaran bir çobanaldatan axebird [australia] n.
(basit ses sistemleri ve düşük ötme güçleri bulunan) ötücü kuşları içeren bir alt takım clamatores n.
(basit ses sistemleri ve düşük ötme güçleri bulunan) ötücü kuşları içeren bir alt takım suborder clamatores n.
Slang
tüyler ürperten bir ses a fricking voice n.
(köpek vb) bir ses duyup kulaklarını dikmek have an ear boner v.
en ufak bir ses duymamak/çıkmamak not hear a dicky bird v.
genzinden/boğazından gelen bir ses çıkarmak snork v.
içimden bir ses yanlış/ters giden bir şeyler var diyor my spider-sense is tingling expr.
içimden bir ses yanlış/ters giden bir şeyler var diyor my spidey-sense is tingling expr.