denizde - Turkish English Dictionary
History

denizde



Meanings of "denizde" in English Turkish Dictionary : 7 result(s)

Turkish English
General
denizde afloat adv.
denizde at sea adv.
denizde on the water adv.
denizde asea adv.
denizde a-sea adv.
Idioms
denizde on the briny [obsolete] expr.
Marine
denizde afloat adj.

Meanings of "denizde" with other terms in English Turkish Dictionary : 248 result(s)

Turkish English
General
denizde çarpışmalar collisions at sea n.
boğaz (denizde) strait n.
hem karada hem de denizde yaşayan canlı amphibian n.
denizde yüzen üstü düz buz kütlesi floe n.
enginlik (denizde) vastness n.
denizde yüzen veya kıyıya vuran şeyler flotsam and jetsam n.
denizde sığlık shelf n.
denizde gaz petrol offshore oil-gas n.
denizde bulunan buz yığını ice pack n.
geminin denizde çalkalanması labour n.
denizde kendi halinde yüzen şeyler drift stuff n.
geminin denizde çalkalanması labor n.
denizde mal ve can kurtarma salvage n.
denizde yüzen buz kütlesi icepack n.
(denizde) sığ yer bank n.
eskiden denizde kullanılan bir tür soyunma kabini bathing machine n.
denizde bir dalgakıran, mendirek oluşturmak için suya yığılan taş veya beton pierre-perdu n.
denizde olmak be at sea v.
denizde yüzmek swim in the sea v.
yüzmek (denizde veya ırmakta) bathe v.
denizde yıkanmak bathe v.
(gemi) denizde çalkalanmak labour v.
boy vermek (denizde vb) touch the bottom v.
boy vermek (denizde vb) check the depth v.
denizde kaybolmak be lost at sea v.
(gemi) denizde çalkalanmak labor v.
(denizde, karda) şambrele binmek tube v.
(denizde, karda) şambrele binip kaymak tube v.
(denizde uzaktaki bir nesneyi) yaklaşarak görünür hale getirmek rise v.
denizde mahsur kalmak be stranded in the sea v.
dar (denizde) strait adj.
karada ve denizde yaşayan amphibious adj.
denizde geçen saltwater adj.
denizde olan saltwater adj.
(açık denizde) yola koyulmuş outward-bound adj.
denizde inşa edilmiş sea-built adj.
Phrasals
nehirde, denizde taşımak ferry across v.
birini ya da bir şeyi nehir, denizde taşımak ferry someone or something across something v.
birini ya da bir şeyi nehir, denizde taşımak ferry someone or something across v.
(suda, denizde, okyanusta) seyretmeye başlamak launch out on (something) v.
(suda, denizde, okyanusta) seyre çıkmak launch out on (something) v.
(denizde seyrederken) rüzgara doğru dönmek luff up v.
(denizde seyreden bir geminin) dümenini rüzgara çevirmek luff up v.
Phrases
boğulacaksan büyük denizde boğul better to be hung for a wolf than a sheep expr.
boğulacaksan büyük denizde boğul i might as well be hanged for a sheep as a lamb expr.
dalgasız denizde usta denizci yetişmez smooth seas do not make good sailors expr.
dalgasız denizde usta denizci yetişmez smooth seas don't make good sailors expr.
Proverb
sakin denizde herkes kaptan kesilir anyone can hold the helm when the sea is calm
denizde daha bir sürü balık var there are plenty more pebbles on the beach
denizde daha bir sürü balık var there are plenty of (other) pebbles on the beach
denizde daha bir sürü balık var there are other pebbles on the beach
dalgasız denizde herkes kaptan in calm water, every ship has a good captain
Colloquial
denizde ölüm deep six n.
Idioms
büyük denizde küçük balık a small frog in a big pond n.
büyük denizde küçük balık little frog in a big pond n.
büyük denizde küçük balık a small fish in a big pond n.
denizde ölenlerin mezarı davy jones's locker n.
küçük denizde büyük balık a big fish in a little pond n.
küçük denizde büyük balık a big frog in a small pond n.
küçük denizde büyük balık a big fish in a small pond n.
küçük denizde büyük balık big frog in a small pond n.
büyük denizde küçük balık a little frog in a big pond n.
küçük denizde büyük balık big fish in a small pond n.
küçük denizde büyük balık frog in a small pond n.
dalgalı bir denizde giden bir gemide dengeyi kaybetmeden ve deniz tutması yaşamadan yürüyebilme/durabilme one's sea legs n.
(denizde, gölde) taş sektirmek make ducks and drakes v.
denizde daha bir sürü balık olmak not be the only pebble on the beach v.
denizde kum onda para/zaman have (something) to burn v.
denizde kum onda para/zaman have something to burn v.
dalgalı bir denizde giden bir gemide dengeyi kaybetmeden ve deniz tutması yaşamadan yürüyebilmek have one's sea legs v.
dalgalı bir denizde giden bir gemide dengeyi kaybetmeden ve deniz tutması yaşamadan yürüyebilmek get one's sea legs v.
küçük denizde büyük balık olmak be big fish in a small pond v.
denizde rüzgara karşı yol almak sail near the wind v.
denizde rüzgarın geldiği yöne doğru gitmek sail near the wind v.
denizde yaşamayı bırakmak swallow the anchor v.
denizde sürüklenmek go by the board v.
denizde, havuzda, suda olmak be in the drink v.
denizde kum onda para/zaman have to burn v.
denizde kum gibi tuppeny expr.
denizde kum gibi twopenny-halfpenny expr.
denizde daha çok balık var there are plenty more fish in the sea expr.
denizde kum gibi twopenny expr.
denizde kum gibi threepenny expr.
denizde kum gibi sixpenny expr.
denizde/denize in the drink expr.
boğulacaksan büyük denizde boğul might as well be hung for a sheep as a lamb expr.
boğulacaksan büyük denizde boğul might as well be hung for a sheep as (for) a lamb expr.
denizde başka balıklar da var there are other (good) fish in the sea expr.
denizde daha çok balık var there are plenty/lots more fish in the sea expr.
Speaking
denizde kum onda para he has pots of money expr.
denizde kum onda para he is rolling in it expr.
Trade/Economic
denizde barınak refuge n.
denizde el koyma prize n.
denizde ve karada ticaret yolları trade routes n.
denizde mal ve can kurtarma salvation n.
Law
denizde ele geçirilen malların limana güvenli şekilde taşınması için yapılan savaş sözleşmesi ransom bill n.
denizde işlenen haksız fiil maritime tort n.
(barış zamanında) devletin açık denizde seyahat eden gemileri üzerinde sahip olduğu münhasır yargı yetkisi freedom of the seas n.
Institutes
denizde can güvenliği uluslararası sözleşmesi international convention for the safety of life at sea n.
Technical
denizde meydana gelen depremi seaquake n.
gemilerinin açık denizde herhangi bir engel olmadan serbest olarak hareket edebilmesi freedom of the seas n.
karada ve denizde hareket eden araç amphicar n.
yatay ufuk ile denizde görünen ufuk çizgisi arasındaki düşey açı dip n.
geminin denizde ilerlediği açıyı ölçmekte kullanılan bir alet oscillometer n.
denizde seyahat etmeye uygun seaworthy adj.
denizde doğmuş sea-born adj.
Telecom
denizde can güvenliği safety of life at sea n.
Transportation
denizde bir yük gemisinin diğerine kıç tarafından yakıt transferi yapması astern fueling n.
denizde meydana gelen hasar nedeniyle ortaya çıkan gemi veya yük kaybı average n.
gemi veya yükün denizde kaybedilmesi average n.
geminin veya yükün denizde zarar görmesi average n.
denizde meydana gelen gemi veya yük kaybının ilgili taraflarca eşit bölüşülmesi average n.
denizde meydana gelen gemi veya yük kaybından kaynaklı masraf average n.
Marine
fırtınalı denizde rüzgara karşı seyir thrash n.
fırtınalı denizde rüzgara karşı seyir thresh n.
geçmişte denizde gök cisimlerinin yüksekliğini ölçmekte kullanılan alet üzerinde yer alan orta parça transversary n.
geçmişte denizde gök cisimlerinin yüksekliğini ölçmekte kullanılan alet cross-staff n.
geçmişte açık denizde güneşle alakalı gözlem yapmakta kullanılan on beş derecelik yaya sahip eski bir alet almucanter staff n.
geçmişte açık denizde güneşle alakalı gözlem yapmakta kullanılan on beş derecelik yaya sahip eski bir alet almucantar staff n.
açık denizde terk edilmiş gemi abandoned ship n.
ani silkinti (gemi denizde giderken) lurch n.
denizde uygulama execution at sea n.
denizde pere çalışmaları riprap works at sea n.
denizde yaşayan kirletici organizmalar marine fouling organisms n.
denizde elverişlilik belgesi certificate of seaworthiness n.
denizde durgunluk doldrums n.
denizde beyaz köpüklü dalgaların oluşması whitecapping n.
denizde zapt ve müsadere right of prize and capture n.
denizde dökülen beton marine concrete n.
denizde yaşayan bakteriler marine bacteria n.
denizde çarpışmaların önlenmesi için kanun law for preventing collision at sea n.
denizde bulunulan noktayı belirlemek amacıyla tespit edilen ve iki sabit nesneyi birleştiren çizgi transit n.
denizde oluşan çime benzer yeşillik marine ranching n.
denizde yaşayan kaynakların kullanılma sistemi marine living resources exploitation system n.
geminin denizde sallanması nedeniyle hissedilen mide bulantısı sea sickness n.
özellikle denizde yapılan yolculuk voyage n.
zaman zaman karadan-denizde esen meltem land-sea breeze n.
hem karada hem denizde hizmet vermek için eğitilmiş taburlara mensup askerler marines n.
kanvasın standart denizde kullanım ölçümü bolt n.
denizde ve can kurtarma faaliyetlerinde gemilerin kullandığı farklı renkte fenerlerin yakıldığı işaretler coston lights n.
açık denizde seyredebilen tekne sea boat n.
açık denizde seyretmeye elverişli tekne veya gemi seaboat n.
açık denizde seyreden gemiler seacraft n.
açık denizde seyir halinde olan gemide olmak be at sea v.
denizde yol almak sailing v.
denizde yol almak sail v.
fırtınalı denizde rüzgara karşı seyretmek thrash v.
dalgalı denizde öne arkaya yalpa yapmak make heavy weather v.
fırtınalı denizde baş kıç vurmak make heavy weather v.
(gemi, tekne) yeniden denizde seyretmek renavigate v.
denizde hızla açılmak gale v.
dalgalı denizde yalpalayıp baş-kıç vurmak weather v.
(gemi) dalgalı denizde şiddetle yükselmek scend v.
(gemi) dalgalı denizde şiddetle yükselmek send v.
(denizde) belirli bir istikamette gitmek stand v.
denizde çalkalanmaya yatkın (gemi) laborsome adj.
denizde çalkalanmaya yatkın (gemi) laboursome adj.
denizde yapılan marine adj.
denizde veya deniz kenarında üretilen marigenous adj.
denizde veya deniz kenarında üretilmiş marigenous adj.
denizde kullanılan marine adj.
denizde kullanılmaya uygun hale getirilmiş marine adj.
açık denizde kullanmaya elverişli sea adj.
açık denizde seyretmeye elverişli sea adj.
Gastronomy
denizde atılan torpidolarda kullanılan yakıttaki alkolden yapılan bir içki torpedo juice n.
yağ ve pekmezde pişirilmiş kek veya bisküviyle hazırlanıp genellikle denizde yenen bir tür tatlı dandyfunk n.
Biology
denizde yaşayan thalassic adj.
Marine Biology
küçük ve denizde yaşayan bir eklembacaklı kabuklu cinsi nebalia n.
terebellidae familyasından olan, çok sayıda ip şeklinde dokunaca sahip, denizde yaşayan bir kum kurdu terebella n.
ahşap iskelelere ve gemilere delik açan kurt benzeri, denizde yaşayan, çift kabuklu yumuşakça teredinid n.
denizde yaşayan bir çift kabuklu yumuşakça cinsi tridacna n.
büyük ağır ve uzun konik biçimli kabuğu olup denizde bulunan karındanbacaklı yumuşakça triton n.
denizde bulunan büyük karındanbacaklı yumuşakçanın kabuğu triton n.
büyük ağır ve uzun konik biçimli kabuğu olup denizde bulunan karındanbacaklı yumuşakça triton's horn n.
denizde bulunan büyük karındanbacaklı yumuşakçanın kabuğu triton's horn n.
büyük ağır ve uzun konik biçimli kabuğu olup denizde bulunan karındanbacaklı yumuşakça triton's trumpet n.
denizde bulunan büyük karındanbacaklı yumuşakçanın kabuğu triton's trumpet n.
konik bir kabuğu olup denizde bulunan bir karındanbacaklı yumuşakça familyası trochidae n.
denizde geçen zaman sea time n.
hem karada hem de denizde yaşayan bir balık türü mudspringer n.
hem karada hem de denizde yaşayan bir balık türü periophthalmus argentilineatus n.
hem karada hem de denizde yaşayan bir balık türü mudskipper n.
denizde, tatlısuda ve karada yaşayan kabukluları barındıran geniş bir eklembacaklı kabuklular altsınıfı subclass malacostraca n.
denizde, tatlısuda ve karada yaşayan kabukluları barındıran geniş bir eklembacaklı kabuklular altsınıfı malacostracan n.
yengeç, ıstakoz, karides, tespih böceği ve tatarcık gibi denizde, tatlısuda ve karada yaşayan kabukluları barındıran geniş bir eklembacaklı kabuklular altsınıfı malacostracan crustacean n.
sakallı solucanlar familyasından olan denizde yaşayan büyük halkalı tüp solucanları vestimentiferan n.
naticidae familyası'na mensup, denizde yaşayan, kabuğu yuvarlak olan çeşitli etçil tek kabuklu yumuşakçalara verilen ad moon snail n.
barbunyagiller familyasından olan, akarsu ve çoğu denizde bulunup kıyıya yakın yaşayan bir balık mullet n.
denizde yaşayıp sümüksü bir madde üreten körbalıkları içeren bir familya myxinidae n.
denizde yaşayıp sümüksü bir madde üreten körbalıkları içeren bir familya family myxinidae n.
kışı denizde geçirdikten sonra tatlı suya dönen yavru somon grilse n.
denizde yaşayan yılan balıklarını içeren bir familya muraenidae n.
denizde yaşayan yılan balıklarını içeren bir familya family muraenidae n.
kışı denizde geçirdikten sonra tatlı suya dönen yavru somon salmon peel n.
kışı denizde geçirdikten sonra tatlı suya dönen yavru somon salmon peal n.
denizde yaşayan müren sea eel n.
denizde yaşayan kertenkeleye benzer hayvanlara verilen ad sea saurian n.
yetişkinken denizde yaşayıp yumurtlama döneminde nehre gelen balık seatrout n.
konik bir kabuğu olup denizde bulunan karındanbacaklı yumuşakça familyasından trochid adj.
konik bir kabuğu olup denizde bulunan karındanbacaklı yumuşakça familyasıyla ilgili trochid adj.
denizde dondurulmuş frozen at sea adj.
denizde veya tatlı suda bulunan kabuklulara benzeyen amphipodiform adj.
Zoology
genellikle uzun ve kalın gövdeli ve denizde ufak oyuklar açan solucanları içeren bir familya terebellidae n.
denizde veya tatlı suda bulunan tırnaksılar takımına mensup kabuklular amphipod n.
denizde solucanları, toprak solucanları ve sülükleri de içine alan bir eklemli hayvan sınıfı annulata n.
Education
denizde sömestr semester at sea n.
History
eski ingiliz yasalarına göre krala ait olan ve denizde yasal ödül olarak alınan ticari malın payı prisage n.
eski ingiliz yasalarına göre krala ait olan ve denizde yasal ödül olarak alınan ticari malın payı prise n.
Environment
denizde katılaşan petrol kalıntısı tarball n.
(denizde) salya mucilage n.
Geography
dere, göl veya denizde iki su kütlesini birbirine bağlayan boğaz narrow n.
denizde kabarma transgression n.
açık denizde düz ada key n.
açık denizde düz kayalık key n.
açık denizde ışık yansımaması nedeniyle gökyüzünün ufuk hizasındaki karanlık görünmesi blink n.
denizde orta seviyeli gelgitlerin yükseldiği sınır çizgisi high-water mark n.
Meteorology
(denizde çıkan) ani fırtına white squall n.
güçlü rüzgarların etkisiyle açık denizde kırılan küçük dalga white cap n.
Geology
karadan sürüklenip denizde çökelen toprakla ilgili terrigenous adj.
Military
taktik hava subayı (denizde) tactical air officer (afloat) n.
denizde hayatta kalma survivability in the sea n.
denizde ikmal muharebe destek gemisi fleet replenishment ship n.
denizde durum üstünlüğü sea superiority n.
denizde sıcaklık değişimi temperature gradient n.
denizde çarpışmayı önleme tüzüğü international regulations preventing collision at sea n.
denizde yüzen üstü düz buz kitlesi ice floe n.
denizde ikmal muharebe destek gemisi vessel n.
denizde ikmal muharebe destek gemisi fleet replenishment vessel n.
denizde ikmal gemisi oiler n.
denizde ikmal sistemi maritime supply system n.
denizde bulunan birlikler seaborne units n.
denizde can güvenliği safety of life at sea n.
denizde en kıdemli subay senior officer present afloat n.
denizde bulunan eleman seaborne element n.
denizde yakıt ikmali replenishment at sea n.
denizde ikmal underway replenishment n.
denizde ikmal replenishment at sea n.
hem karada hem denizde operasyon yapabilecek eğitime sahip seçili personel ve ekipmanla genişletilmiş bir deniz piyadesi seferi birliği marine expeditionary unit (special operations capable) n.
denizin kontrolünü ele geçirmek veya düşman tarafından ele geçirilmesini önlemek için denizde, denizaltında veya denizin hava sahasında yapılan operasyon maritime operation n.
denizde veya deniz hava sahasında harekat yürüten ve ilgili hava ve kara kuvvetlerini de içeren muharip veya yardımcı gemiler seaborne forces n.
denizde konvoy oluşturan ordu veya donanmaya ait taşıma araçları seatrain n.
Mythology
denizde fok karada insan şeklinde olan mitolojik yaratık selkie n.
denizde fok karada insan şeklinde olan mitolojik yaratık sealchie n.
denizde fok karada insan şeklinde olan mitolojik yaratık silkie n.
denizde yaşayan erkek bir yaratık manfish n.
denizde yaşadığına veya denizi yönettiğine inanılan tanrı sea god n.
denizde yaşadığına veya denizi yönettiğine inanılan tanrı sea-god n.
denizde yaşadığına veya denizi yönettiğine inanılan tanrıça sea goddess n.