doğal - Turkish English Dictionary
History

doğal



Meanings of "doğal" in Turkish English Dictionary : 2 result(s)

English Turkish
General
dogal adj. doçeye ait
dogal adj. doçeyle ilgili

Meanings of "doğal" in English Turkish Dictionary : 64 result(s)

Turkish English
Common Usage
doğal natural adj.
General
doğal ingenuous adj.
doğal connatural adj.
doğal indigenous adj.
doğal inartificial adj.
doğal elemental adj.
doğal inborn adj.
doğal unaffected adj.
doğal scenic adj.
doğal unsophisticated adj.
doğal unconditioned adj.
doğal free adj.
doğal unschooled adj.
doğal inbred adj.
doğal spontaneous adj.
doğal innate adj.
doğal easy adj.
doğal artless adj.
doğal native adj.
doğal natural adj.
doğal canonic adj.
doğal inherent adj.
doğal unstudied adj.
doğal subsistent adj.
doğal unmannered adj.
doğal careless adj.
doğal earthy adj.
doğal earthy adj.
doğal unartificial adj.
doğal uncaused adj.
doğal uncoined adj.
doğal uncontrived adj.
doğal uncultivated adj.
doğal unmannered adj.
doğal unstilted adj.
doğal unstrained adj.
doğal untaught adj.
doğal living adj.
doğal bucolical adj.
doğal human adj.
doğal lived-in adj.
doğal desi adj.
doğal deshi adj.
doğal grounded adj.
doğal infabricated adj.
doğal down-home adj.
doğal fashionless adj.
doğal pellucid adj.
doğal folkish adj.
doğal folklike adj.
doğal folklike adj.
doğal standard adj.
doğal artlessly adv.
Colloquial
doğal au naturel adj.
doğal unlessoned adj.
Technical
doğal physical adj.
doğal inherent adj.
Computer
doğal canonic adj.
Informatics
doğal canonic adj.
Food Engineering
doğal organic adj.
Math
doğal canonical adj.
Literature
doğal unlabored adj.
doğal unlaboured adj.
Archaic
doğal physic adj.

Meanings of "doğal" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
arazinin doğal genişlemesi accretion n.
ham doğal kauçuklar raw rubbers n.
doğal gaz natural gas n.
doğal olarak naturally adv.
General
hayvan veya bitkinin yetiştiği doğal ortam habitat n.
doğal dil işleme natural language processing n.
sapma (doğru/doğal/normal olandan) aberration n.
doğal yükseklik natural elevation n.
doğal hasır yeddo n.
doğal bir su kaynağı watering hole n.
doğal bir sonuç outgrowth n.
sıkıştırılmış doğal gaz compressed natural gas n.
doğal ortam habitat n.
doğal tehlike alanı analizi natural hazard area analysis n.
doğal koruma alanı reservation n.
sesi çok doğal bir şekilde veren (radyo/pikap/hoparlör) high fidelity n.
doğal kaynakları koruma yanlısı conservationist n.
doğal havalandırma natural ventilation n.
doğal renklere sadakat colour fidelity n.
doğal şardon dikeni teazel n.
doğal bir su kaynağı watering place n.
doğal risk inherent risk n.
doğal bronzlaştırıcı görünüm sağlayıcı erythrulose n.
doğal anıtlar nature monuments n.
doğal tedavi merkezi naturel therapy center n.
işin doğal gidişine matter of course n.
doğal çevreyi koruma environmental control n.
doğal taş naturel stone n.
doğal kırmızı kobalt sülfat erythrite n.
basit ve doğal unpretentious n.
doğal liman natural harbour n.
doğal ayıklanma selection n.
doğal bilimler the natural sciences n.
doğal durum port n.
doğal yöre primitive area n.
doğal güzellik scenic beauty n.
belirli bir bölgenin sunduğu doğal görüntü landscape n.
doğal kaynak suyu natural spring water n.
doğal kaynakları koruma conservation n.
doğal park nature park n.
doğal hal state of nature n.
doğal varlıklar natural assets n.
bir şeyin doğal yeri habitat n.
doğal afet bilimi natural disaster science n.
doğal renk natural color n.
1. derece doğal sit alanı grade 1 natural site area n.
doğal sakız reçinesi gum ammoniac n.
doğal zeolitler natural zeolites n.
doğal denge natural balance n.
bir tür doğal boya crocetin n.
devletçe kamunun kullanımı ve yararı için korunan ve doğal güzellik ve özelliklere sahip bölge national park n.
doğal dil ve eğitim native language and education n.
cildin doğal renginde olması pigmentation n.
doğal besin health food n.
nötronun doğal logaritması lethargy of a neutron n.
doğal seçme natural selection n.
biyolojik çeşitlilik ve doğal kaynak yönetimi biological diversity and natural resources management n.
doğal afet act of god n.
doğal maddeleri işleme endüstrisi extractive industries n.
doğal atraksiyon natural attraction n.
doğal düşük spontaneous abortion n.
doğal havalandırma natural draught n.
doğal gaz boru hattı natural gas pipelines n.
doğal hasır yedo n.
doğal manzara scenery n.
doğal olay phenomenon n.
doğal afetler tarihi history of natural disasters n.
içmeye ya da banyo etmeye elverişli doğal su kaynağı spa n.
doğal bir gelişme outgrowth n.
doğal yaşlanma natural ageing n.
doğal hukuk natural law n.
doğal ışık natural light n.
bitkilerin doğal yetiştiği yer habitat n.
doğal jeopolitik merkez natural geopolitical center n.
doğal kaynaklar naturel sources n.
doğal ortam natural environment n.
doğal olay natural event n.
alan (bitki veya hayvanın doğal olarak yetiştiği) range n.
doğal özelliklerini bozma denationalization n.
doğal dil native language n.
sesi çok doğal bir şekilde verme high fidelity n.
doğal aydınlatma natural lighting n.
doğal sonuç corollary n.
alanlar (bitki veya hayvanın doğal olarak yetiştiği) range n.
tarihi değeri ya da doğal güzelliği sebebiyle sıkça ziyaret edilen yer showplace n.
doğal sonuç concomitant n.
doğal afet natural disaster n.
doğal afet acts of god n.
vahşi hayvanların doğal hayatlarını devam ettirdikleri geniş alan game reserve n.
yenilenemeyen doğal kaynaklar nonrenewable natural resources n.
doğal ayıklanma natural selection n.
vahşi hayvanların doğal hayatlarını devam ettirdikleri geniş alan game park n.
doğal besinler natural foods n.
doğal ürünler natural products n.
doğal sonuç porism n.
doğal güzellik natural beauty n.
doğal koşul natural condition n.
doğal yaşam natural life n.
doğal gaz mühendisliği natural gas engineering n.
doğal ahşap natural wood n.
doğal cinsel ilişki consensual sexual intercourse n.
doğal bitki örtüsü natural vegetation n.
doğal hayatı koruma alanı wildlife sanctuary n.
doğal ürün natural product n.
doğal uyum natural rapport n.
doğal aşınma natural wear n.
doğal afetler acts of god n.
doğal lif natural fiber n.
doğal su kaynağı natural water source n.
vücudun hareketleri ayarlayan doğal mekanizması body clock n.
doğal çevre natural habitat n.
doğal habitat natural habitat n.
doğal sebepler natural causes n.
doğal oluşum natural formation n.
doğal aydınlatma daylighting n.
doğal çevrenin korunması conservation n.
doğal çevreyi koruma yanlısı conservationist n.
doğal yıkım disaster n.
doğal seleksiyon natural selection n.
doğal taş fieldstone n.
doğal deri natural leather n.
doğal yer natural place n.
doğal güzellikler natural beauties n.
doğal kauçuk india-rubber n.
doğal ayırım-seçilim natural selection n.
doğal-teknolojik afet natural-technological disaster n.
doğal felaket natural disaster n.
doğal oturma inherent settlement n.
doğal nem inherent moisture n.
doğal reçine natural resin n.
doğal çekişli su soğutma kulesi natural-draught water cooling tower n.
doğal temizlenme natural purification n.
doğal barınak natural shelter n.
doğal budanma natural pruning n.
doğal engeller natural obstacles n.
doğal renk natural colour n.
doğal dolaşım natural circulation n.
doğal dil natural language n.
doğal ışınım natural radiation n.
doğal mineraller natural minerals n.
doğal reçineler natural resins n.
doğal kum natural sand n.
doğal gençleşme natural regeneration n.
doğal ışıklandırma natural lighting n.
doğal bilimler natural science n.
doğal salınımlar natural oscillations n.
doğal gazlı araba natural gas operated car n.
bir şeyin doğal sonucu corollary n.
doğal afetler natural disasters n.
doğal gereç native material n.
doğal sonuç outgrowth n.
doğal yetenek talent n.
doğal sınır işareti landmark n.
doğal israf natural wastage n.
doğal görünüm natural appearance n.
doğal yetenek flair n.
doğal yetenek natural ability n.
doğal yetenek natural talent n.
doğal felaket natural catastrophe n.
doğal afet natural catastrophe n.
doğal sınır natural boundary n.
doğal olaylar elements n.
doğal ışık north light n.
doğal su kaynağı natural water spring n.
doğal su kaynağı spring n.
doğal yaşam parkı natural life park n.
doğal yaşam parkı wild life park n.
yıkıcı doğal afet destructive natural disaster n.
doğal gaz sayacı natural gas meter n.
yakınlar arasındaki doğal sevgi ve şefkat ilişkisi natural affection n.
doğal gaz boru hattı natural gas pipe line n.
doğal gaz servis hattı natural gas service line n.
doğal yıkım natural disaster n.
doğal unsur natural element n.
doğal unsur natural factor n.
doğal adım natural step n.
doğal taşlar natural stones n.
sonraki doğal adım next natural step n.
doğal parklar natural parks n.
doğal bolluk natural abundance n.
doğal ilaç natural medicine n.
doğal iklim natural climate n.
doğal sınır natural border n.
doğal kaynakların korunması conservation of natural resources n.
doğal sit alanı natural protected area n.
belçika'nın pajottenland bölgesine özgü havadaki doğal mayalarla mayalanmış tatlımsı buğday birası lambic n.
doğal korunak natural shelter n.
doğal maden suyu natural mineral water n.
doğal bir izah a natural explanation n.
doğal bir açıklama a natural explanation n.
doğal kaynaklar natural resources n.
doğal kaynakların kullanımı use of natural sources n.
doğal kaynakların kullanılması use of natural sources n.
doğal gaz boru hatları natural gas pipelines n.
doğal fenomen/olay force of nature n.
doğal fenomen natural phenomenon n.
doğal afet force of nature n.
doğal bir döngü a natural cycle n.
doğal güzellikler ve tarihi kentlerin kucakladığı belde the town embraced by the natural beauties and the historical cities n.
doğal çareler natural remedies n.
doğal aroma natural aroma n.
doğal beceri natural skill n.
doğal yetenek natural skill n.
doğal/doğuştan beceri inherent skill n.
doğal afetler natural forces n.
doğal park immersion exhibit n.
doğal hayvan parkı immersion exhibit n.
doğal felaketler natural calamities n.
doğal felaketler natural disasters n.
doğal sabun natural soap n.
doğal bir afet olmadıkça short of a natural disaster n.
savaş veya doğal afetten etkilenmiş köy stricken village n.
doğal/şüphe uyandırmayan yanlış anlama genuine misunderstanding n.
doğal sahne dekoru set piece n.
sahneden bağımsız doğal dekor set piece n.
hamam ve doğal sularla tedavi balneotherapy n.
olması gereken/doğal dikkat/özen ordinary care n.
doğal özelliklerini bozma denationalisation n.
doğal afetlerde hayvanların korunması için oluşturulan plan animal disaster plan n.
doğal yaşam alanı natural habitat n.
doğal yaşam alanı natural living environment n.
doğal dünya natural world n.
doğal hayat wildlife n.
doğal hayat müzesi wildlife museum n.
doğal uyum natural fit n.
doğal uzantı natural extension n.
doğal sevecenlik storge n.
doğal sevgi familial love n.
doğal sevgi storge n.
doğal yaşam natural world n.
doğal arama organic search n.
doğal tarih müzesi museum of natural history n.
doğal beslenme natural diet n.
doğal uyku döngüsü natural sleep cycle n.
doğal seçilim natural selection n.
doğal/organik gıdalarla yemek pişiren kimse natural cook n.
doğal yetenek native ability n.
yarı değerli doğal taş semi-precious natural stone n.
doğal çevre natural surrounding n.
doğal kumral natural auburn n.
doğal filizofinin matematiksel ilkeleri mathematical principles of natural philosophy n.
doğal uydu natural satellite n.
utah'da doğal bir taş köprü ve ulusal bir anıt rainbow bridge n.
doğal sevgi agape love n.
hayatta kalan bireylerin artmasıyla doğal popülasyonda yaşanan artış recruitment n.
doğal ürün natural n.
nesnenin doğal formu natural [obsolete] n.
doğal durum veya koşullar naturals [obsolete] n.
utah'ın güneydoğusunda üç adet doğal köprüden oluşan ulusal bir anıt natural bridges n.
bir şeyi kaplayan veya saran doğal nesne natural covering n.
doğal örtü natural covering n.
insan eli değmeden doğal yoldan oluşan nesne natural object n.
doğal kaynak natural spring n.
doğal arzu veya içgüdülerin yol açtığı davranış ve düşünceler naturalism n.
doğru ve yanlış arasındaki ayrımların doğal doğal olgular temelinde yapılabileceğini savunan bir etik görüş naturalism n.
doğal olana bağlılık naturalism n.
doğal duygu ve davranışlar naturalness [obsolete] n.
doğal durum nature n.
doğal koşullardan kaynaklı kısıtlama necessity n.
doğal antibiyotik natural antibiotics n.
bir bölge üzerinden sürekli geçilmesiyle oluşmuş doğal yol trackway n.
doğal ruh hali natural state of mind n.
doğal olarak oluşan olaylar naturally occurring events n.
doğal sonuç attendment n.
doğal çevre element n.
doğal seçilim natural selection n.
çevreyi belirleyen insan ve doğal güçler üzerine yapılan çalışmalar environics n.
doğal olmama unnaturalness n.
doğal olmama unnature n.
yaban kuşlarının doğal yaşam ortamlarında gözlemlenmesi bird-watching n.
petrollü şeylin doğal oluşumu bituminization n.
petrollü şeylin doğal oluşumu bituminisation n.
taştan veya etrafındaki doğal malzemeden kesilerek çıkarılan değerli taş matrix n.
olayların akışı içerisinde meydana gelmesi mantıklı görülen veya doğal karşılanan şey matter-of-course n.
doğal koşullar dışında bitki yetiştirme yöntemi mangonism [obsolete] n.
doğal ortam habitation n.
doğal ve spontane sözlü ifade woodnote n.
doğal ses wood-note n.
doğal yüzme havuzu bogey hole [australia] n.
kalıcı ve genellikle doğal çayırlardan yapılan saman meadow hay n.
selüloz, ipek, rayon lifi gibi doğal veya sentetik bir fiberin düzenli kısmı micelle n.
vahşi hayvanların göç ettiği korunan bir doğal yaşam alanı şeridi migration corridor n.
gelişimin doğal bir sonucu branch n.
saçta doğal ışıltı ve kontrast görüntüsü yaratan boyama tekniği highlighting n.
doğal yol highway n.
doğal seyir highway n.
doğal ve dolaysız akış highway n.
eylemin izlediği doğal gelişme highway n.
doğal yaşam alanı home n.
doğal olmayan şey monster n.
sınırı belirtmeye yarayan doğal veya insan yapımı nesne monument n.
kanuni olarak doğal ve engellenmemiş ışık alma hakkı light n.
doğal yetenek bump n.
gelgitle oluşan doğal ağız gap n.
doğal kaynakları veya kamu arazilerini şahsi çıkar için tahsis etme giveaway n.
misk kokulu olup doğal misk yerine kullanılan sentetik bileşik musk n.
doğal dünyayı yalnızca bir araştırma nesnesi olarak görme objectification n.
doğal dünyayı sömürü nesnesi olarak görme objectification n.
nesneleri bir arada tutmak için kullanılan, esnek yapılı doğal veya sentetik kauçuk halka gum band [pennsylvania] n.
doğal bir olayın resmi yazılı açıklaması history n.
doğal bir şekilde ölen hayvandan elde edilen post murrain n.
gelişmenin doğal sonucu offshoot n.
(kral arthur'un yuvarlak masa efsanesi ile ilişkilendirilen) doğal ingiliz oluşumları round table n.
doğal kauçuk rubber n.
doğal ve zahmetsizce şık gözüken bir şey veya biri steeze n.
(doğal tehlikeye karşı) dayanıklılık immunity n.
doğal yatkınlık congruity [obsolete] n.
doğal yetenek congruity [obsolete] n.
doğal düzen dispensation n.
doğal yetenek ingine [scotland] n.
bahçe tasarımında ağaçların, çalıların, çiçeklerin ve doğal taşların kullanılması softscape n.
doğal mukavemet inherent strength n.
doğal birleşme sonucu oluşan birikme concrement n.
bazen doğal gazla birlikte bulunan hafif, benzin benzeri bir hidrokarbon sıvısı drip gas n.
(yabancı kuş ve hayvanların) doğal koruma alanı paradise n.
doğal nitelik inherency n.
doğal davranış inherency n.
doğal olarak var olma inhesion n.
doğal kaynak etüdü inventory n.
(jamaika'da) rastafarilerin yediği ucuz, tuzsuz ve doğal bir yiyecek ital n.
doğal çöküntü pan n.
doğal havza pan n.
doğal tuzlu su alanlarından tuz toplayan kimse salt raker n.
doğal koruyucu kılıf cocoon n.
abd'nin sınırları dışındaki bölgelerde gerçekleşen doğal ve beşeri afetlerin yarattığı hasarı azaltmak için yürüttüğü programlar foreign humanitarian assistance n.
doğal olguların tanrılaştırılması physitheism n.
doğal enerjiyi işe dönüştüren mekanizma primum mobile n.
peluşu andıran doğal yapı plush n.
yerde doğal oyuk veya çukur seed n.
doğal akışın parçasıymış gibi yapılan geçiş segue n.
doğal renk self-color n.
doğal gaz hizmetleri services n.
imge veya figürü oluşturan doğal işaretler signature [obsolete] n.
doğal gaz kullanımı natural gas usage n.
bir grup insan arasında doğal olarak oluşan dostluk ve iyi niyet freemasonry n.
orman yoluna saçılmış doğal süprüntü slash n.
orman yoluna saçılmış doğal süprüntü slashing n.
doğal gelmeyen diyalog forced dialog n.
doğal gelmeyen diyalog forced dialogue n.
doğal resim prospective n.
doğal, normal veya uygun yer sphere n.
doğal kaynak suyu olarak satılan arıtılmış musluk suyu springwater n.
doğal kaynak suyu springwater n.
doğal habitatı dışında bulunan canlı stray n.
doğal ritim stride n.
doğal tempo stride n.
doğal seleksiyona meydan okuyan gelecekteki insan superman n.
doğal afetlerin eşit ölçüde birbirine karışma durumu symmetry n.
doğal afetler arası etkileşimin birbiri yerine geçebilirliği symmetry n.
doğal karşılamak take something naturally v.
bir bölgenin doğal atraksiyonlarını göstermek üzere söz konusu bölgenin içinden geçen tabelalı yol nature trail v.
doğal durumundan çıkarılmak denaturalise v.
doğal karşılamak react normally v.
doğal karşılamak react in a usual way v.
doğal bir gücü dizginleyerek yararlanmak harness to v.
doğal güçleri kullanmak harness v.
doğal karşılanmak be seen normal v.
doğal karşılanmak be seen natural v.
doğal rengini geri kazanmak grow back to one's natural colour v.
doğal dengeyi bozmak disturb natural balance v.
doğal dengeyi bozmak upset the natural balance v.
doğal görünmek look natural v.
doğal akışını sürdürmek run its course v.
doğal yeteneği olmak have a flair for v.
doğal yeteneği olmak have a talent for v.
doğal yeteneği olmak have natural ability v.
doğal yeteneği olmak have a gift for v.
doğal becerisi olmak have a flair for v.
doğal becerisi olmak have natural ability v.
doğal becerisi olmak have a gift for v.
doğal becerisi olmak have a talent for v.
doğal yeteneği/becerisi/kabiliyeti olmak have a natural talent for v.
doğal nedenlerle ölmek die of natural causes v.
doğal durumundan çıkarılmak denaturalize v.
doğal kaynaklarıı korumak protect the natural resources v.
doğal/kaçınılmaz/mahkum olmak be bound v.
doğal karşılamak naturalise v.
(olguyu) bilimsel teorilerle çelişmeyecek şekilde doğal terimlerle ifade etmek naturalise v.
doğal karşılamak naturalize v.
(olguyu) bilimsel teorilerle çelişmeyecek şekilde doğal terimlerle ifade etmek naturalize v.
doğal görünmek keep the countenance v.
doğal izler bırakmak mark v.
planlı veya doğal bir şemaya göre sıralamak marshal v.
kullanmak (doğal kaynağı) mine v.
doğal özelliklerini yitirmek denature v.
doğal yapısını kaybetmek denature v.
(doğal kaynakları aşırı kullanmak overexploit v.
(doğal kaynakları azaltacak şekilde aşırı sömürmek overexploit v.
doğal hale getirmek connaturalize v.
doğal hale getirmek connaturalise v.
(ülkenin, bölgenin) doğal kaynaklarını sömürmek develop v.
(ülkenin, bölgenin) doğal kaynaklarını kullanılabilir hale getirmek develop v.
doğal dengeyi bozmak disturb v.
doğal hale getirmek domesticate v.
(bir yerin) doğal karanlığını iki katına çıkarmak double-shade v.
doğal gidişatına sekte vurmak constrict v.
doğal sonuç olarak kabul etmek contemplate v.
(hayvan popülasyonu) özellikle doğal ekolojik dengeler bozulduğunda aniden artmak irrupt v.
doğal olmayan postürleri tespit etmek posture v.
doğal bir oluşumdan örnek almak core v.
(avı) korkutarak doğal sığınma yerinden kaçırmak scare v.
(doğal elementler) delmek search v.
(doğal elementler) işlemek search v.
(doğal elementler) nüfuz etmek search v.
(birinden diğerine) doğal akışın parçasıymış gibi geçiş yapmak segue v.
doğal bir şekil almak slide v.
doğal olarak gelişmek slide v.
doğal yolla etkilemek solicit v.
doğal yolla başlatmak solicit v.
doğal sınırını geçirmek stretch v.
doğal maddeleri işlemeye ait extractive adj.
doğal renkte olmayan off color adj.
bir yerde doğal olarak bulunan indigenous adj.
doğal olmayan theatrical adj.
doğal durumundan çıkarılmış denaturalised adj.
doğal büyüklükte as large as life adj.
doğal olmayan kindless adj.
bir yerde doğal olarak yetişen indigenous adj.
doğal olaylarla ilgili phenomenal adj.
doğal halde in the raw adj.
hayvan davranışını doğal ortamında inceleyen ethological adj.
doğal olmayan unnatural adj.
doğal ölçüsünde life size adj.
doğal boyutlarında life size adj.
doğal olmayan labored adj.
doğal sonuç özelliği gösteren porismatic adj.
doğal sonuç özelliği gösteren poristic adj.
doğal büyüklükte (resim/heykel) life-size adj.
doğal renkte olmayan off-color adj.
doğal kurutulmuş naturally seasoned adj.
doğal olmayan cardboard adj.
doğal olmayan davranış constrained adj.
(bir doğal afette) en çok zarar gören worst-hit adj.
doğal durumundan çıkarılmış denaturalized adj.
doğal renkte olmayan off-colour adj.
doğal olmayan laboured adj.
doğal olarak avlanmış wild-caught adj.
doğal olmayan actressy adj.
doğal bilimlere ait natural adj.
doğal olmayan nonhuman adj.
doğal olmayan nonnatural adj.
doğal veya geleneksel süslemelerden yoksun nude adj.
doğal olmayan natureless [obsolete] adj.
yüzde yüz doğal all-natural adj.
doğal olmayan antiphysical adj.
doğal tarzda au naturel [french] adj.
doğal olmayan easeless adj.
doğal davranmayan unease adj.
doğal davranmamaya yol açan unease adj.
standart maliyetle sınırsız kullanılan (telefon, su, doğal gaz) unmetered adj.
sayaçsız (telefon, su, doğal gaz) unmetered adj.
doğal olmayan unnative adj.
doğal olmayan extern [obsolete] adj.
işin doğal gidişatına uygun olarak matter-of-course adj.
bir şeyin doğal gidişatına uygun olduğunu varsayan matter-of-course adj.
doğal ve etkilenmemiş homely adj.
doğal olarak çamura yakın yaşayan muddy adj.
doğal olarak çamurda yaşayan muddy adj.
sözde doğal güce ait odic adj.
sözde doğal güçle ilgili odic adj.
doğal renkte olmayan off adj.
doğal duygulardan yoksun disnatured adj.
doğal olmayan disnatured adj.
doğal eğilime ait dispositional adj.
doğal eğilim ile ilgili dispositional adj.
doğal olarak bağlantılı incident adj.
rahat ve doğal cursive adj.
doğal olmayan plastik tabakasıyla kaplı plasticated adj.
doğal olmayan contranatural adj.
doğal olmayan foreign adj.
doğal evrimler ilişkileri temel alan phylogenetic adj.
doğal fenomenlerin tanrılaştırılmasına ilişkin physitheistic adj.
doğal fenomenlere inanan physitheistic adj.
doğal yolla kendiliğinden gerçekleşen physiurgic adj.
kurallar ile korumaya alınmış (av hayvanı, doğal yaşam alanı) preserved adj.
doğal renkli self adj.
doğal renkli selve adj.
yarı doğal seminatural adj.
(hareket) doğal smooth adj.
basit ve doğal sober adj.
doğal olmayan subnatural adj.
doğal sayılmayan subnatural adj.
doğal olmayan subternatural [rare] adj.
doğal sınıfına girmeyen subternatural [rare] adj.
doğal olarak inherently adv.
doğal olmayan laboredly adv.
doğal bir biçimde unaffectedly adv.
doğal olarak intrinsically adv.
doğal bir şekilde indigenously adv.
doğal olmayan bir biçimde unnaturally adv.
doğal olarak innately adv.
doğal sonuç olarak as a natural consequence adv.
doğal olarak in the nature of things adv.
doğal görünümden from nature adv.
doğal bir şekilde ingenuously adv.
doğal nedenlerle by natural means adv.
doğal bir biçimde naturally adv.
doğal ortamlarında in their natural environment adv.
doğal şekilde naturally adv.
doğal olmayan yollarla unnaturally adv.