|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
kale kumandanı |
castellan n.
|
|
2 |
General |
kale dizdarı |
warden n.
|
|
3 |
General |
kale içi |
inner part of a fortress n.
|
|
4 |
General |
kriket kale kazığı |
stump n.
|
|
5 |
General |
kale üst direği |
crossbar n.
|
|
6 |
General |
kale burcu |
bastion n.
|
|
|
7 |
General |
kale vuruşu |
goal kick n.
|
|
8 |
General |
kumdan kale |
sandburg n.
|
|
9 |
General |
kale çizgisi |
goal line n.
|
|
10 |
General |
kale hendeği |
moat n.
|
|
11 |
General |
dış kale |
bailey n.
|
|
12 |
General |
dış kale duvarı |
bailey n.
|
|
13 |
General |
japonya'da bir kale şehri |
kokura n.
|
|
14 |
General |
kale duvarını yıkma aleti |
petard n.
|
|
15 |
General |
iç kale |
keep n.
|
|
16 |
General |
büyük kale |
fortress n.
|
|
17 |
General |
dış kale duvarları |
baileys n.
|
|
18 |
General |
kale kapısı |
portcullis n.
|
|
19 |
General |
kale duvarı |
rampart n.
|
|
20 |
General |
iç kale |
citadel n.
|
|
21 |
General |
kale duvarındaki delik |
port n.
|
|
22 |
General |
kale hendeği |
fosse n.
|
|
23 |
General |
kale duvarı |
bulwark n.
|
|
24 |
General |
kale ağzı |
goalmouth n.
|
|
25 |
General |
küçük kale |
gurry n.
|
|
26 |
General |
iyi korunan yüksek kale |
hillfort n.
|
|
27 |
General |
kale surları |
castle walls n.
|
|
28 |
General |
kale burç |
bastion n.
|
|
29 |
General |
kale arkası |
back-goal n.
|
|
30 |
General |
(satranç) kale |
rook n.
|
|
31 |
General |
küçük kale |
fortlet n.
|
|
32 |
General |
kumdan kale |
sandcastle n.
|
|
33 |
General |
büyük kale |
bastilla n.
|
|
34 |
General |
şişme kale |
inflatable castle n.
|
|
35 |
General |
kale avlusu |
bailey n.
|
|
36 |
General |
kale muhafızı |
castellan n.
|
|
37 |
General |
kale duvarı deliği |
crenel n.
|
|
38 |
General |
bir tür kale suru |
rath n.
|
|
39 |
General |
kale savaşı |
fortress war n.
|
|
40 |
General |
kuzeydoğu iskoçya'da bir kale |
balmoral castle n.
|
|
41 |
General |
ortaçağa ait kale veya hisar duvarının dışı veya bu duvarla çevrelenen boş alan |
ballium n.
|
|
42 |
General |
ortaçağa ait kale veya hisar duvarının dışı veya bu duvarla çevrelenen boş alan |
bailey n.
|
|
43 |
General |
şato/kale kumandanı |
alcade n.
|
|
44 |
General |
şato/kale kumandanı |
alcaid n.
|
|
45 |
General |
şato/kale kumandanı |
alcaide n.
|
|
46 |
General |
şato/kale kumandanı |
alcayde n.
|
|
|
47 |
General |
kale biçiminde inşa etme |
castellation n.
|
|
48 |
General |
kale benzeri inşa edilmiş yapı |
castellation n.
|
|
49 |
General |
kale muhafızı |
castle-guard n.
|
|
50 |
General |
küçük kale |
castlet n.
|
|
51 |
General |
kale muhafızı |
castleward n.
|
|
52 |
General |
küçük kale |
chatelet n.
|
|
53 |
General |
kale kumandanlığı |
castellany n.
|
|
54 |
General |
kale muhafızlığı |
castellany n.
|
|
55 |
General |
hanedan armalarındaki yuvarlak kale temsili |
tower n.
|
|
56 |
General |
top ateşlemek için kale surunda veya siperinde açılan boşluk |
embrasure n.
|
|
57 |
General |
koruyucu kale |
bastion n.
|
|
58 |
General |
dört kale ile çevrili alan |
quadrilateral n.
|
|
59 |
General |
bir yere girişi engelleyen veya kapatan kale |
blockhouse [obsolete] n.
|
|
60 |
General |
özellikle kale duvarının tepesine inşa edilen sıra halinde ahşaptan geçici barınaklar |
bratticings [obsolete] n.
|
|
61 |
General |
kale görevlisi |
burggrave n.
|
|
62 |
General |
zapt edilemez kale |
gibraltar n.
|
|
63 |
General |
kale duvarı |
munition [obsolete] n.
|
|
64 |
General |
sulu kale hendeği |
rundel n.
|
|
65 |
General |
kale muhafızı |
constable n.
|
|
66 |
General |
kale kapısı |
portcluse n.
|
|
67 |
General |
kumdan kale |
sand castle n.
|
|
68 |
General |
hendeğin dibine kazılıp içinde yakılan ateşle kale savunması sağlayan siper |
coffer n.
|
|
69 |
General |
kale duvarı semeri |
cordon n.
|
|
70 |
General |
(tilt) kale |
sinkhole n.
|
|
71 |
General |
küçük kale |
fortilage [obsolete] n.
|
|
72 |
General |
küçük kale |
fortin n.
|
|
73 |
General |
yıldız kale |
star fort n.
|
|
74 |
General |
dış bölgesi açılı bir kale düzeni |
star fort n.
|
|
75 |
General |
shropshire'da yer alan bir kale |
stokesay castle n.
|
|
76 |
General |
zaptolunmak (kale) |
fall v.
|
|
77 |
General |
kale gibi yükselmek |
tower v.
|
|
78 |
General |
kale almak |
take into consideration v.
|
|
79 |
General |
kale hendeği ile kuşatmak |
moat v.
|
|
80 |
General |
kumdan kale yapmak |
make a sand castle v.
|
|
81 |
General |
kağıttan kale gibi çökmek |
collapse like a paper castle v.
|
|
82 |
General |
kale çalmak |
steal a base v.
|
|
83 |
General |
kale almamak |
take no account of v.
|
|
84 |
General |
kale gibi korunaklı bir yere koymak |
castle v.
|
|
85 |
General |
(fikirlerini, eleştirilerini) kale almamak |
by-pass v.
|
|
86 |
General |
(buz hokeyi topuna) rakip kale çizgisini aşacak şekilde vurmak |
ice v.
|
|
87 |
General |
kale ile korumak |
fortress v.
|
|
88 |
General |
(kale) duvarlarını yıkmak |
slight v.
|
|
89 |
General |
(kale) duvarlarını çökertmek |
slight v.
|
|
90 |
General |
girilmesi imkansız (kale) |
impenetrable adj.
|
|
91 |
General |
kale gibi |
very strong adj.
|
|
92 |
General |
kale biçiminde yapılmış |
castellated adj.
|
|
93 |
General |
kale gibi |
castellated adj.
|
|
94 |
General |
kale hendekleriyle korunan |
moated adj.
|
|
95 |
General |
kale hendeği ile kuşatılmış |
moated adj.
|
|
96 |
General |
kale burçları gibi üstü açık |
crenellated adj.
|
|
97 |
General |
asla ele geçirilmemiş (kale) |
maiden adj.
|
|
98 |
General |
zorlanmamış (kale) |
maiden adj.
|
|
Phrasals |
|
99 |
Phrasals |
kale almamak |
reckon without v.
|
|
100 |
Phrasals |
(ragbide) topu rakip takımın kale çizgisinin ötesine atarak gol atmak |
touch down v.
|
|
101 |
Phrasals |
koşucuyu iki kale arasında sıkıştırarak oyun dışı bırakmak (beyzbolda) |
run down v.
|
|
102 |
Phrasals |
kale almamak |
toss something off v.
|
|
103 |
Phrasals |
bir şeyi kale almamak |
set something aside v.
|
|
Colloquial |
|
104 |
Colloquial |
şişme zıplama alanı (ev, kale şeklinde) |
jumpy [us] n.
|
|
105 |
Colloquial |
(beysbolda) tam kale koşusu gerektirip topu saha dışına çıkaran vuruş |
dinger [us] n.
|
|
106 |
Colloquial |
bir şeyi kale almamak |
hang something [uk] v.
|
|
Idioms |
|
107 |
Idioms |
kumdan kale gibi olan şey |
rope of sand n.
|
|
108 |
Idioms |
ragbi ve futbolda topu kale çizgisinden çevirmek |
clear (one's) lines v.
|
|
109 |
Idioms |
kaleye giden topu kale çizgisinde durdurmak |
clear (one's) lines v.
|
|
110 |
Idioms |
kale çizgisi üzerinde ya da yakınında topa vurmak |
clear (one's) lines v.
|
|
111 |
Idioms |
kale almamak |
not care a hang (about something) v.
|
|
112 |
Idioms |
hiçbir şekilde umurunda olmamak/kale almamak/önemsememek |
not care a hang v.
|
|
113 |
Idioms |
hiçbir şekilde umurunda olmamak/kale almamak/önemsememek |
not give a hang v.
|
|
114 |
Idioms |
hiçbir şekilde umurunda olmamak/kale almamak/önemsememek |
not care two pins (about something) v.
|
|
115 |
Idioms |
hiçbir şekilde umurunda olmamak/kale almamak/önemsememek |
not care two straws (about something) v.
|
|
116 |
Idioms |
hiçbir şekilde umurunda olmamak/kale almamak/önemsememek |
not care two straws v.
|
|
117 |
Idioms |
kale gibi sağlam olmak |
be like fort knox v.
|
|
118 |
Idioms |
kale almamak |
not take a blind bit of notice v.
|
|
119 |
Idioms |
beyzbolda kale kapabilecek süreye sahip olabilmek için topa tüm gücüyle vurmak |
swing for the fences v.
|
|
120 |
Idioms |
kale gibi sağlam olmak |
be like fort knox v.
|
|
121 |
Idioms |
kale gibi güvenli olmak |
be like fort knox v.
|
|
122 |
Idioms |
hırsızlara karşı kale gibi olmak |
be like fort knox v.
|
|
123 |
Idioms |
kale gibi sağlam olmak |
be as safe as fort knox v.
|
|
124 |
Idioms |
kale gibi güvenli olmak |
be as safe as fort knox v.
|
|
125 |
Idioms |
hırsızlara karşı kale gibi olmak |
be as safe as fort knox v.
|
|
126 |
Idioms |
kale gibi sağlam olmak |
be as safe as fort knox v.
|
|
127 |
Idioms |
kale gibi güvenli olmak |
be as safe as fort knox v.
|
|
128 |
Idioms |
kale gibi sağlam olmak |
be like fort knox v.
|
|
129 |
Idioms |
kale gibi güvenli olmak |
be like fort knox v.
|
|
130 |
Idioms |
kumdan kale yapmak |
make bricks without straw v.
|
|
131 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) kale almak |
take (someone or something) seriously v.
|
|
132 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) kale almamak |
take no account of (someone or something) v.
|
|
133 |
Idioms |
kale gibi sağlam |
built like a tank adj.
|
|
134 |
Idioms |
kale direkleri arasında |
between the pipes adv.
|
|
135 |
Idioms |
kale direkleri arasında |
between the sticks adv.
|
|
136 |
Idioms |
kale gibi sağlam inşa edilmiş |
built like a brick shithouse expr.
|
|
137 |
Idioms |
kale gibi sağlam inşa edilmiş |
built like a brick outhouse expr.
|
|
Law |
|
138 |
Law |
şehrin veya kasabanın savunulması için kale veya duvarların inşa edilmesine yapılan katkı |
burghbote n.
|
|
Politics |
|
139 |
Politics |
kale kumandanı |
kaid n.
|
|
140 |
Politics |
kale avrupası |
fortress europe n.
|
|
Architecture |
|
141 |
Architecture |
(antik yunan) hisar, kale, sığınak veya iç kale |
acropolis n.
|
|
142 |
Architecture |
kuzey afrika'da kale veya hisar |
casbah n.
|
|
143 |
Architecture |
kiliselerin veya kale burcundaki mazgallı siperlerin korkulukları arkasında bulunan düz geçit |
alure n.
|
|
144 |
Architecture |
kale girişini savunmak için kale geçidinin önüne inşa edilen kuleler ve yüksek duvarlar |
antemural n.
|
|
145 |
Architecture |
kale dış duvarı |
bail n.
|
|
146 |
Architecture |
kale duvarları ile çevrelenen avlu |
bail n.
|
|
147 |
Architecture |
ahşaptan yapılmış üstü çıkıntılı kale |
blockhouse n.
|
|
148 |
Architecture |
(ortaçağ'da) saray, kale veya malikanenin ana odası |
great hall n.
|
|
149 |
Architecture |
kale biçiminde yapılmış |
castled adj.
|
|
150 |
Architecture |
kale gibi |
castled adj.
|
|
Construction |
|
151 |
Construction |
güçlendirilmiş kale avlusu |
bawn n.
|
|
152 |
Construction |
birbirine komşu iki kale burcu arasındaki cephe |
face of a place n.
|
|
153 |
Construction |
kale hendeğinin dış tarafı |
counterscarf n.
|
|
154 |
Construction |
kale hendeğinin dış tarafı |
counterscarp n.
|
|
Aeronautic |
|
155 |
Aeronautic |
uçan kale |
flying fortress n.
|
|
Marine |
|
156 |
Marine |
kale mazgalı |
porthole n.
|
|
Botanic |
|
157 |
Botanic |
(sebze) kale |
sprout n.
|
|
History |
|
158 |
History |
(antik yunan) hisar, kale, sığınak veya iç kale |
acropolis n.
|
|
159 |
History |
kaleye bağlı topraklar ve o topraklar üzerinde kale kumandanının yetkisi (lordluk) |
castellany n.
|
|
160 |
History |
roma tarihinde gözlem kulesi olarak kullanılan küçük kale |
castellum n.
|
|
161 |
History |
kale kumandanı |
chatelain n.
|
|
162 |
History |
kale muhafızı |
chatelain n.
|
|
163 |
History |
kale kumandanı |
castellan n.
|
|
164 |
History |
kale muhafızı |
castellan n.
|
|
165 |
History |
ortaçağ'da inşa edilmiş müstahkem kale |
tower house n.
|
|
166 |
History |
anglo-sakson toprak sahiplerinin orduya katılmak, kale ve köprüleri onarmaktan oluşan görevleri |
trimoda necessitas n.
|
|
167 |
History |
anglo-sakson toprak sahiplerinin orduya katılmak, kale ve köprüleri onarmaktan oluşan görevleri |
trinoda necessitas n.
|
|
168 |
History |
ispanya'nın granada kentinde yer alan bir kale ve saray |
alhambra n.
|
|
169 |
History |
kale mazgalı |
murder-hole n.
|
|
170 |
History |
(orta çağ hindistanı'nda) kale komutanı |
killadar n.
|
|
171 |
History |
ingiltere'de bir kale |
berkeley castle n.
|
|
172 |
History |
(eskiden ingiltere'de) kale veya kaleyle çevrelenmiş yerleşim yeri |
burh n.
|
|
Archaeology |
|
173 |
Archaeology |
antik roma'da kale duvarı |
agger n.
|
|
174 |
Archaeology |
mısır'da kale yapımındaki bir kazı sırasında rastlantı eseri bir fransız askeri tarafından bulunmuş olan yazıt |
rosetta stone n.
|
|
175 |
Archaeology |
kale duvarı |
mound n.
|
|
Geography |
|
176 |
Geography |
iskoçya'da bir kale |
urquhart castle n.
|
|
177 |
Geography |
italya'nın kuzeyinde bir köy ve kale şehir |
canossa n.
|
|
178 |
Geography |
ingiltere'de bir kale |
belvoir castle n.
|
|
179 |
Geography |
ölü deniz'in batısında, güneydoğu israil'de yer alan eski bir kale yerleşimi |
masada n.
|
|
180 |
Geography |
kanada'da bir kale |
louisbourg n.
|
|
181 |
Geography |
isviçre'de bir kale |
chillon n.
|
|
182 |
Geography |
iskoçya'da bir kale |
culzean castle n.
|
|
Military |
|
183 |
Military |
kale duvarı |
rampier n.
|
|
184 |
Military |
kale burcu |
tower bastion n.
|
|
185 |
Military |
hendek veya sur boyunca uzanan koruyucu siper veya kale duvarı |
traverse n.
|
|
186 |
Military |
kale burcunda mazgallı siper |
battlement n.
|
|
187 |
Military |
kale duvarı |
rampart n.
|
|
188 |
Military |
uçan kale |
superfortress n.
|
|
189 |
Military |
kale çevresindeki hendeğin iç şevi |
escarp n.
|
|
190 |
Military |
kale meydanı |
esplanade n.
|
|
191 |
Military |
boğazın sonundaki kale |
debouch n.
|
|
192 |
Military |
kuşatma silahlarının kurulduğu geçici kale |
siegework n.
|
|
193 |
Military |
(tahkimat) kale burcuna doğru uzanan bölüm |
surface n.
|
|
194 |
Military |
mazgallı siperli (sur, kale) |
embattled adj.
|
|
195 |
Military |
kale yerine harp alanında savaşan |
fielded [obsolete] adj.
|
|
196 |
Military |
garnizon olarak kale görevinde |
in garrison expr.
|
|
Sport |
|
197 |
Sport |
buz hokeyi pistini ikiye bölen, kale çizgisine paralel kırmızı çizgi |
redline n.
|
|
198 |
Sport |
devre arasından sonra yapılan kale/pota değişimi |
changeover n.
|
|
199 |
Sport |
topa o anda sahip olan oyuncuya en yakın kale direği |
near post n.
|
|
200 |
Sport |
(ragbide) kale çizgisi ile saha çizgisinin arasındaki alan |
touch-in-goal n.
|
|
201 |
Sport |
ragbide kale çizgisi ile saha çizgisinin arasındaki alanın çizgisi |
touch-in-goal line n.
|
|
202 |
Sport |
(ragbide) topu rakip takımın kale çizgisinin ötesine atarak gol atmak |
touch the ball down n.
|
|
203 |
Sport |
(ragbide) topu rakip takımın kale çizgisinin ötesine atarak gol atmak |
touch down the ball n.
|
|
204 |
Sport |
(ragbide) topu rakibin kale çizgisine geçirme |
try n.
|
|
205 |
Sport |
rounders oyununda kale |
tut n.
|
|
206 |
Sport |
krikette ortadaki ve kenardaki kale kazığı |
two leg n.
|
|
207 |
Sport |
krikette ortadaki ve kenardaki kale kazığı |
middle and leg n.
|
|
208 |
Sport |
defansif kale önü oyuncusu (avustralya futbolu) |
back pocket n.
|
|
209 |
Sport |
kale ağı |
goal net n.
|
|
210 |
Sport |
kale çizgisini geçiş (amerikan futbolu) |
touchdown n.
|
|
211 |
Sport |
kale direkleri |
goal posts n.
|
|
212 |
Sport |
ofansif kale önü oyuncusu (avustralya futbolu) |
forward pocket n.
|
|
213 |
Sport |
(krikette) kale |
wicket n.
|
|
214 |
Sport |
(beyzbol) kale yüzdesi |
slugging percentage n.
|
|
215 |
Sport |
(beyzbol) kale ortalaması |
slugging average n.
|
|
216 |
Sport |
kale bölgesi |
endzone n.
|
|
217 |
Sport |
kale bölgesi |
end-zone n.
|
|
218 |
Sport |
kale barikatı |
barrace n.
|
|
219 |
Sport |
(krikette) topun ara sıra zıplamasına yol açan kale |
kicky n.
|
|
220 |
Sport |
kriket kale kazığı |
wicket n.
|
|
221 |
Sport |
(krikette) cover ve kale gerisi arasındaki bir saha pozisyonu |
extra cover n.
|
|
222 |
Sport |
hücum eden takımın topu kendi kale çizgisinin arkasında düşürmesi ile gol yiyen takımın oyunu yeniden başlattığı top atışı |
safety kick n.
|
|
223 |
Sport |
(kriket) vurucunun en yakınındaki kale direği |
leg stump n.
|
|
224 |
Sport |
(kriket) kale benzeri küçük düzenek |
wicket n.
|
|
225 |
Sport |
(kriket) kale arkasındaki rakip oyuncunun ardında gerçekleşen saha savunma pozisyonu |
long-stop n.
|
|
226 |
Sport |
(kriket) kale arkasındaki rakip oyuncunun ardında gerçekleşen saha savunma pozisyonu |
long stop n.
|
|
227 |
Sport |
(kriket) vurucunun en uzağındaki kale kazığı |
off stump n.
|
|
228 |
Sport |
kale koşucusu |
runner n.
|
|
229 |
Sport |
üç kale ve ana kale tarafından çevrelenen spor sahası |
infield n.
|
|
230 |
Sport |
rugby sahasında kale çizgisinin çevrelediği bölüm |
in-goal n.
|
|
231 |
Sport |
çim hokeyinde kale önündeki yarı dairesel alan |
circle n.
|
|
232 |
Sport |
çim hokeyinde kale önündeki yarı dairesel alan |
striking circle n.
|
|
233 |
Sport |
(ragbide) bir tür kale vuruşu |
dropout n.
|
|
234 |
Sport |
(lakrosta) kale |
pipe n.
|
|
235 |
Sport |
kale direği |
post n.
|
|
236 |
Sport |
(amerikan futbolunda) kale çizgisini geçtikten sonra sayı yapma |
conversion n.
|
|
237 |
Sport |
(amerikan futbolunda) ayakla vurulan topun kale direklerini birleştiren çubuğun üzerinden geçirilerek yapılan üç puanlık skor |
field goal n.
|
|
238 |
Sport |
(buz hokeyi) kale önündeki koyu çizgili bölüm |
slot n.
|
|
239 |
Sport |
(kriket) kale hazırlama bölümünün ortasında bulunan küçük kare alan |
square n.
|
|
240 |
Sport |
(kriket) kale çevresindeki yapış yapış alan |
sticky wicket n.
|
|
241 |
Sport |
beyzbolda topu kale levhasının kenarına gelecek ve sayıyla sonuçlanacak şekilde yollamak |
paint the black v.
|
|
242 |
Sport |
krikette kale direklerini yerinden alarak günün oyununu bitirmek |
draw stumps v.
|
|
243 |
Sport |
(topu) kale veya tahta çubuk atılan topla diğer toplarla arasında kalacak şekilde bırakmak |
wire v.
|
|
244 |
Sport |
(kriket topunu) atış kolunun tersi yönünde kale kazıklarının üstünden atmak |
bowl over the wicket v.
|
|
245 |
Sport |
(kriket topunu) atış koluyla aynı yönde kale kazıklarının etrafından atmak |
bowl round the wicket v.
|
|
246 |
Sport |
(kriket) topu kale ve direkler arasından geçirmek için sopayı açılı tutarak vurmak |
draw v.
|
|
247 |
Sport |
(amerikan futbolunda) kale çizgisini geçtikten sonra sayı yapmak |
convert v.
|
|
248 |
Sport |
(savunma) kale alanı yakınında konumlanan |
short adj.
|
|
249 |
Sport |
atılan topun top vurucunun kale kazığını kırdığı (oyundan çıkarılma şekli) |
bowled adv.
|
|
250 |
Sport |
topa kale direğinden sahanın dışına doğru vurarak |
inside out adv.
|
|
251 |
Sport |
kale vuruşu |
sog (shots on goal) abrev.
|
|
Football |
|
252 |
Football |
kale değiştirme |
goal change n.
|
|
253 |
Football |
kale direği |
goalpost n.
|
|
254 |
Football |
kale direkleri |
goal posts n.
|
|
255 |
Football |
kale hakemi |
goal judge n.
|
|
256 |
Football |
kale sahası çizgisi |
goal area line n.
|
|
257 |
Football |
kale atışı |
goal kick n.
|
|
258 |
Football |
kale direkleri |
goalposts n.
|
|
259 |
Football |
kale çizgisi |
goal line n.
|
|
260 |
Football |
kale sahası |
goal area n.
|
|
261 |
Football |
kale üstündeki direk |
bar n.
|
|
262 |
Football |
hücum eden taraf topu kale çizgisine gönderdikten sonra savunmanın yaptığı vuruş |
goal-kick n.
|
|
263 |
Football |
topun kale direği ile arka direk arasındaki boşluğa girmesiyle atılan gol |
behind [australia] n.
|
|
264 |
Football |
topu vurarak kendi kale bölgesinden çıkarma |
clearing n.
|
|
265 |
Football |
(amerikan futbolunda) sahada kenar çizgisi ile rakip takımın kale çizgisinin oluşturduğu köşelerden her biri |
coffin corner n.
|
|
266 |
Football |
(ragbide) saha sınırlarını belirlemek için kale çizgilerinin gerisine paralel çizilen iki çizgiden her biri |
dead-ball line n.
|
|
267 |
Football |
hücum eden takımın topu kendi kale çizgisinin arkasında düşürmesi ile gol yiyen takımın oyunu yeniden başlattığı top atışı |
free kick n.
|
|
268 |
Football |
kale ağzına hızlı pas atmak |
whip in v.
|
|
Baseball |
|
269 |
Baseball |
üçüncü kale |
third n.
|
|
270 |
Baseball |
üçüncü kale |
third base n.
|
|
271 |
Baseball |
atıcının ikinci kalede beklediği kale vuruşu |
two-bagger n.
|
|
272 |
Baseball |
atıcının ikinci kalede beklediği kale vuruşu |
two-baser n.
|
|
273 |
Baseball |
atıcının ikinci kalede beklediği kale vuruşu |
two-base hit n.
|
|
274 |
Baseball |
atıcının ikinci kalede beklediği kale vuruşu |
double n.
|
|
275 |
Baseball |
birinci kale |
first base n.
|
|
276 |
Baseball |
kale işareti |
plate n.
|
|
277 |
Baseball |
kale koşucusunun kaleler arasında koşarken durması gereken alan |
base path n.
|
|
278 |
Baseball |
beyzbol sahasındaki kaleler arasında kale koşucusu tarafından kullanılan alan |
basepath n.
|
|
279 |
Baseball |
kale koşucusu |
base runner n.
|
|
280 |
Baseball |
kale kenarında duran saha oyuncusu |
baseman n.
|
|
281 |
Baseball |
kale koşucusu |
baserunner n.
|
|
282 |
Baseball |
kale koşucusunun kayarak rakipten kaçması |
fadeaway n.
|
|
283 |
Baseball |
üçüncü kale koşucusunun sayı yapmak için vurucunun topa yavaş bir şekilde başarıyla vurmasını beklemesi |
safety squeeze n.
|
|
284 |
Baseball |
üçüncü kale koşucusunun sayı yapmak için vurucunun topa yavaş bir şekilde başarıyla vurmasını beklemesi |
safety squeeze play n.
|
|
285 |
Baseball |
vurucunun bulunduğu kale ile birinci ve üçüncü kaleler arasındaki dik açı ile belirlenmiş bölge |
fair territory n.
|
|
286 |
Baseball |
tam kale koşusu gerektirip topu saha dışına çıkaran vuruş |
home run n.
|
|
287 |
Baseball |
top tutucu veya atıcının hızlı atışını kale koşucusunun kale dışında yakalaması |
pick-off n.
|
|
288 |
Baseball |
kale koşucusunun yerine geçen yedek oyuncu |
pinch runner n.
|
|
289 |
Baseball |
kale kenarında duran saha oyuncusu |
plateman [rare] n.
|
|
290 |
Baseball |
ana kale köşesi |
corner n.
|
|
291 |
Baseball |
birinci kale |
first n.
|
|
292 |
Baseball |
ilk kale |
first n.
|
|
293 |
Baseball |
ilk kale yanında pozisyon alan iç saha oyuncusu |
first n.
|
|
294 |
Baseball |
ilk kale savunması |
first base n.
|
|
295 |
Baseball |
ilk kale yanında pozisyon alan iç saha oyuncusu |
first baseman n.
|
|
296 |
Baseball |
ilk kale oyuncusu |
first sacker n.
|
|
297 |
Baseball |
savunma oyuncusunun kale koşucusu veya vurucuyu oyun dışı bırakması |
putout n.
|
|
298 |
Baseball |
savunma oyuncusunun kale koşucusu veya vurucuyu oyun dışı bırakması |
put-out n.
|
|
299 |
Baseball |
iki kale arasında koşarken bayılmak |
run out v.
|
|
300 |
Baseball |
kale dışında olmak |
be off base v.
|
|
301 |
Baseball |
kale üstünden kavis çizmek |
break v.
|
|
302 |
Baseball |
kale koşucusunun sayı kalesine gitmesini sağlamak |
bring in v.
|
|
303 |
Baseball |
kale koşucusunun topa yavaşça vurarak sayıya doğru ilerlemesini sağlamak |
bunt v.
|
|
304 |
Baseball |
(tüm kale koşucuların skor yapmasını sağlayarak) kaleleri boşaltmak |
clean v.
|
|
305 |
Baseball |
kale kapabilecek süreye sahip olabilmek için topa tüm gücüyle vurmak |
swing for the bleachers v.
|
|
306 |
Baseball |
kale koşucusunu yönlendirmek |
coach v.
|
|
307 |
Baseball |
tam kale koşusu yapıp topu saha dışına çıkarmak |
park v.
|
|
308 |
Baseball |
(kale koşucusunu) tek kalelik vuruş ile ilerletmek |
single v.
|
|
309 |
Baseball |
(ikinci kalede beklenen kale vuruşunu, sayı vuruşunu) iyi başarmak |
slug v.
|
|
310 |
Baseball |
kale dışı |
off base adj.
|
|
311 |
Baseball |
kaleler arasında konumlandığı için yakalanmayan açık (kale koşucusu) |
off-base adj.
|
|
312 |
Baseball |
vurucunun kaleye ne sıklıkla ulaştığını belirten yüzde ile kale yüzdesinin toplamı |
ops (on-base plus slugging) abrev.
|
|
313 |
Baseball |
(beyzbol) oyuncunun isabet ettirdiği toplam kale sayısı |
slg (slugging percentage) abrev.
|
|
Chess |
|
314 |
Chess |
uzun menzilli bir taşın (fil, kale, vezir) rakip taşı tehdit ettiği bir durumda, tehdit edilen taşın arkasında daha değerli bir taşın bulunduğu açmaz pozisyonu |
skewer n.
|
|
315 |
Chess |
vezir, kale veya filin saldırı hattındaki başka bir taşın çekilmesiyle yapılan şah mat |
discovered check n.
|
|
316 |
Chess |
aşılmaz kale |
fortress n.
|
|
317 |
Chess |
iki taraftan desteklenen (kale) |
connected adj.
|
|
Theatre |
|
318 |
Theatre |
özellikle orta çağ veya rönesans fransası'nda sahnede dekor amaçlı kullanılan kale, mağara gibi doğal yapılar |
mansion n.
|
|
Archaic |
|
319 |
Archaic |
kale duvarı |
rampire n.
|
|
320 |
Archaic |
kale muhafızı |
concierge n.
|
|
321 |
Archaic |
küçük kale |
peelhouse n.
|
|
322 |
Archaic |
iç kale |
peelhouse n.
|
|
323 |
Archaic |
kale duvarıyla çevirmek |
rampire v.
|
|
Slang |
|
324 |
Slang |
kale alınmayan gangster |
bg (baby gangsta) n.
|
|
325 |
Slang |
kale alınmayan gangster |
baby gangsta n.
|
|
British Slang |
|
326 |
British Slang |
kale direği |
woodwork n.
|
|
327 |
British Slang |
birini kale almamak |
def (someone) out v.
|
|
328 |
British Slang |
kale almamak |
dingy (scottish) v.
|
|
Star Wars |
|
329 |
Star Wars |
kale toprakları |
castle lands n.
|
|
330 |
Star Wars |
gizli kale |
hidden fortress n.
|
|
331 |
Star Wars |
kale (vallt) |
keep n.
|
|
332 |
Star Wars |
kale (jelucan) |
the fortress n.
|
|
333 |
Star Wars |
kale ucu (ayrılıkçı hapishanesi) |
the spire n.
|
|