leading - Turkish English Dictionary
History

leading

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "leading" in Turkish English Dictionary : 47 result(s)

English Turkish
Common Usage
leading adj. öncülük eden
leading adj. önde olan
leading adj. kılavuzluk eden
General
leading n. kurşun çerçeve
leading n. kurşun kaplama
leading n. ima
leading n. rehberlik
leading n. yol gösterme
leading n. kılavuzluk
leading n. satır aralığı
leading n. önderlik
leading n. liderlik
leading n. kurşun işi
leading adj. önemli
leading adj. ana
leading adj. ileri gelen
leading adj. yol açan
leading adj. yol gösteren
leading adj. önde gelen
leading adj. başta olan
leading adj. baştaki
leading adj. başta gelen
leading adj. en önemli
leading adj. en başta gelen
leading adj. başlıca
leading adj. başta gelen
leading adj. en önemli
leading adj. baş
leading adj. birinci
leading adj. önder
leading adj. rehber
leading adj. yöneten
Trade/Economic
leading n. yönlendirme
Politics
leading adj. başlıca
leading adj. belli başlı
Technical
leading n. bir grup kurşun şerit
leading n. kurşunlama
leading n. kurşunla kaplama
leading adj. başta gelen
leading adj. en önemli
leading adj. kurşun kaplı
Computer
leading adj. başlangıç
leading adj. başlangıç önce gelen
leading adj. önce gelen
Petrol
leading n. kurşunlama
Printing
leading n. satır arası açma kurşunu
Printery
leading n. satır arası

Meanings of "leading" with other terms in English Turkish Dictionary : 291 result(s)

English Turkish
General
leading edge spar n. uçurtmanın rüzgara bakan ön kısmıdaki çıta
leading role n. başrol
leading player n. başoyuncu
leading rope n. kılavuz halatı
leading character n. önce gelen karakter
leading wheel n. ön tekerlek
leading lady n. başrol oyuncusu kadın
leading edge n. önde gelen kenar
leading man n. başrol oyuncusu erkek
leading question n. belirli bir cevaba yönelten soru
a leading question n. verilecek cevabı belirleyen soru
leading term n. baş terim
leading article n. başyazı
leading man n. esas oğlan
leading edge technologies n. son teknolojiler
leading man n. başroldeki erkek
leading lady n. başroldeki kadın
leading light n. rehber feneri
leading actor n. başaktör
leading term n. başat terim
leading position n. lider konum
leading expert n. alanında uzman
world's leading brand n. dünya markası
leading brand n. lider marka
leading company n. lider firma
leading hotel n. lider otel
leading edge n. ön tarafa gelen kenar
leading-edge technology n. ileri teknoloji
leading-edge spar n. uçurtmanın rüzgara bakan ön kısmıdaki çıtası
leading-edge technology n. gelişmiş teknoloji
leading article n. başmakale
leading characters n. önce gelen karakterler
leading zero n. öndeki sıfır
leading term n. en önemli terim
leading question n. cevabı yönlendiren soru
leading cause n. başlıca neden
leading cause n. başlıca sebep
leading cause n. önde gelen sebep
a leading role n. büyük bir rol
a leading role n. önemli bir rol
leading force n. öncü güç
leading string n. yürüteç
leading string n. bebek yürüteci
leading spirit n. lider ruh
leading term n. başçıl terim
leading term n. baskın terim
leading candidates n. önde olan/şansı yüksek adaylar
leading actress n. başaktris
leading name n. lider isim
leading name n. öncü isim
leading zeros n. baştaki sıfırlar
leading actor n. baş aktör
leading man n. baş aktör
leading player n. baş aktör
leading motives n. mucip sebepler
leading manufacturers n. önde gelen üreticiler
leading question n. yönlendirici soru
leading dog [new zealand] n. sürü koruma köpeği
leading rein n. atın başını sağa-sola yönlendiren dizgin
leading reins n. çocukları yürümeye alıştırmak için kullanılan ip
leading reins n. aşırı kısıtlama
leading reins n. aşırı yönlendirme
leading strings n. (yeni yürümeye başlayan çocuklar için) yürüme ipi
be the leading v. başında gelmek
assume the leading role v. lider rolü üstlenmek
be a leading country for v. açısından önde gelen bir ülke olmak
keep the leading position v. liderliği elinde tutmak
play leading role v. başrol oynamak
be in the leading position v. lider konumunda olmak
world's leading adj. dünyanın önde gelen
leading-edge adj. çığır açan
leading-edge adj. modern
industry-leading adj. sektöründe öncü
in the leading position adv. lider konumda
leading to prep. -e yol açan
Phrases
a leading body of expr. önde gelen topluluk/kişiler
Proverb
the blind leading the blind bozacının şahidi şıracı
the blind leading the blind körler sağırlar birbirini ağırlar
Colloquial
pathway leading to better tomorrows n. daha güzel yarınlara giden yol
leading light n. ışık saçan kimse
leading light n. önemli ve etkili kimse
leading light n. parlak lider
Idioms
a leading light n. bir grubun parlayan yıldızı
on the leading edge n. en ileri
a leading light n. ışık saçan kimse
case of the blind leading the blind n. körün köre kılavuzluk etmesi
leading edge n. alanında başı çeken teknoloji
leading edge n. alanında başı çeken uygulama/faaliyet
leading edge n. alanında başı çeken çalışma
leading edge n. alanında lider teknoloji
leading edge n. alanında lider uygulama/faaliyet
leading edge n. alanında lider çalışma
leading edge n. alanında önde gelen teknoloji
leading edge n. alanında önde gelen uygulama/faaliyet
leading edge n. alanında önde gelen çalışma
leading edge n. alanındaki en ileri/gelişmiş teknoloji
leading edge n. alanındaki en ileri/gelişmiş uygulama
leading edge n. alanındaki en ileri/gelişmiş faaliyet
leading edge n. alanındaki en ileri/gelişmiş çalışma
leading edge n. alanındaki en yüksek konum
leading edge n. alanındaki en yüksek teknoloji
leading edge n. alanındaki en yüksek uygulama/faaliyet
leading edge n. alanındaki en yüksek çalışma
a case of the blind leading the blind n. körün köre kılavuzluğu
a case of the blind leading the blind n. körler sağırlar birbirini ağırlar
a leading light (in/of something) n. (bir şeyin) parlayan yıldızı
a leading light (in/of something) n. (bir şeydeki) parlayan yıldız
a leading light (in/of something) n. (bir şeydeki) ışık saçan kimse
a leading light (in/of something) n. (bir şeyde) önemli bir yere sahip kimse
a leading question n. belirli bir cevaba yönelten soru
a leading question n. istenen cevabı almaya yönelik bir soru
a leading question n. cevabı yönlendiren bir soru
a leading question n. yönlendirici bir soru
be in leading strings v. bebeklik çağında olmak
be in leading strings v. başkalarına bağımlı durumda olmak
take a leading part v. öncü bir rol oynamak
leading edge adj. alanında başı çeken
leading edge adj. alanında lider olan (konum, teknoloji, uygulama)
leading edge adj. alanında önde gelen (konum, teknoloji, uygulama)
leading edge adj. alanındaki en ileri/gelişmiş (konum, teknoloji, uygulama)
leading edge adj. alanındaki en yüksek (konum, teknoloji, uygulama)
on the leading edge expr. en modern
leading a double life expr. gece silahlı gündüz külahlı
on the leading edge expr. en son teknolojiyle hazırlanmış
on the leading edge expr. ileri teknoloji
blind leading the blind expr. kılavuzu karga olanın burnu boktan kurtulmaz
on the leading edge expr. (teknolojinin) en ileri noktasında
blind leading the blind expr. bozacının şahidi şıracı
blind leading the blind expr. körler sağırlar birbirini ağırlar
the blind leading the blind expr. kılavuzu karga olanın burnu boktan kurtulmaz
the blind leading the blind expr. bozacının şahidi şıracı
the blind leading the blind expr. körler sağırlar birbirini ağırlar
Trade/Economic
leading underwriter n. baş sigortacı
leading partner n. baş ortak
leading indicator n. baş gösterge
leading article n. başyazı
world's leading brand n. dünyanın önde gelen markası
industry-leading n. endüstri lideri
leading sector n. ekonomideki sürükleyici sektörler
leading manager n. idare müdürü
leading position n. lider konum (firma vb)
leading companies n. lider şirketler
leading brand n. lider marka
leading sector n. lokomotif sektör
leading companies n. lider firmalar
leading provider of n. nın öncü lider tedarikçisi
leading economic indicators index n. öncü göstergeler indeksi
leading indicator n. öncü gösterge
leading indicators n. öncü göstergeler
leading group n. şirketin hisselerine hakim olan grup
leading indicators n. uyarıcı göstergeler
leading share n. yüksek değerdeki hisse senedi
leading questions n. yönlendirici soru
leading manager n. yönetim müdürü
industry leading adj. sektörde öncü olan
Law
leading motive n. baş gerekçe
leading motives n. esbabı mucibe
leading case n. emsal karar
leading case n. emsal hüküm
leading decision n. prensip kararı
leading motive n. temel neden
leading motive n. temel gerekçe
Politics
leading group on innovative financing for development n. kalkınma için yenilikçi finansman lider grubu
european convention on the equivalence of diplomas leading to admission to universities n. üniversiteye girişte diplomaların denkliğine dair avrupa sözleşmesi
Insurance
leading insurer n. esas sigortacı
leading company n. lider şirket
leading underwriter n. lider sigortacı
leading underwriters n. lider sigortacılar
subject leading underwriter adj. lider sigortacıya tabi
Technical
leading edge of the apron cradle n. apron kafesinin dönüş kenarı
leading-in cable n. abone giriş kablosu
leading order n. başta gelen mertebe
leading coefficient n. baş katsayı
leading edge of a pulse n. darbenin ön kenarı
leading power factor n. güç faktörünün ileride olması
leading edge n. hücum kenarı
leading edge n. hücüm kenarı
leading wire n. iletme teli
leading power factor n. ileri güç faktörü
leading order n. ilk mertebe
leading wires n. iletme telleri
card leading edge n. kart ön kenarı
card leading edge n. kart giriş kenarı
blade leading edge n. kanat giriş kenarı
card leading edge n. kart girişi kenarı
leading power factor n. kapasitif güç faktörü
leading light n. kılavuz ışık
leading spindle n. kılavuz mil
leading wheel n. kılavuz tekerlek
leading screw n. kılavuz vida
resistance to cracking of leading wire n. nakil telinin çatlamaya direnci
leading wire n. nakil teli
resistance to abrasion of leading wire n. nakil telinin aşınmaya direnci
leading wheel n. ön tekerlek
leading edge n. ön kenar
leading axle n. ön aks kılavuz dingil
leading zero n. öncül sıfır
leading current n. ön akım
leading end n. önde gelen uç
leading end n. ön uç
leading characters n. önde gelen karakterler
leading edge tank n. ön kıyı yakıt tankı
leading edge radiator n. ön kenar soğutucusu
leading edge flap n. ön kenar flapı
Computer
leading in cable n. abone giriş kablosu
leading coefficient n. baş katsayı
leading zeros n. başlangıçtaki sıfırlar
leading term n. en önemli terim
leading current n. evresi önde akım
card leading edge n. kart girişi kenarı
card leading edge n. kart ön kenarı
leading end n. ön uç
leading zero n. önce gelen sıfır
leading zeros n. öncü sıfırlar
leading zero n. öndeki sıfır
leading end n. önde gelen uç
leading characters n. önce gelen karakterler
leading zeros in dates n. tarihlerde baştaki sıfır
display leading zeroes expr. önde gösterilecek sıfır
Informatics
leading zero n. öndeki sıfır
leading space n. öndeki boşluk
leading characters n. önce gelen karakterler
Electric
leading current n. evresi önde akım
leading current n. ön akım
Automotive
leading ramp n. açma rampası
leading flank n. açma yanı
leading brake shoe n. birinci fren pabucu
dual leading brake shoe n. çift öncü fren pabuçlu kampanalı fren
double leading edge n. çift öncü kenarlı fren pabucu
leading edge n. hücum kenarı
vane leading edge n. kanatçık basınç kenarı
leading arm n. kontrol kolu
leading edge n. ön kenar
leading brake shoe n. sıkıştırılmış fren pabucu
single leading shoe drum brake n. tek öncü fren pabuçlu kampanalı fren
single leading edge brake shoe n. tek öncü kenarlı fren pabucu
Railway
leading axle n. kılavuz dingil
leading axle n. kılavuz boji
leading axle n. ön aks
Aeronautic
leading edge n. en ön kısım
leading edge tank n. hücum kenar yakıt deposu
leading edge flap n. hücum kenar flabı
leading edge n. hücum kenarı
aileron leading edge n. kanatçık hücum kenarı
leading edge n. ön cephe
leading edge tank n. ön kıyı yakıt deposu
leading edge flap n. ön kıyı flabı
leading edge radiator n. ön kenar soğutucusu
leading-edge n. uçağın hareket ettiği yöne bakan kanadı
leading edge n. (yamaç paraşütünde) hücum kenarı
Marine
leading light n. gemilere yol gösteren fener
leading rope n. kılavuz halatı
leading light n. rehber feneri
leading line n. transit hattı
ldg (leading) abrev. baş
ls (leading seaman) abrev. deniz piyade uzman çavuş
ls (leading seaman) abrev. bahriyeli çavuş
Medical
chronic superficial gastritis leading to atrophy of gastric glands n. atrofik gastrite neden olan kronik süperfisial gastrit
vein leading to the heart n. kalbe giden damar
lethargy leading to coma n. komaya kadar giden letarji
addiction leading to death n. ölüme neden olan bağımlılık
a leading cause of death n. önde gelen bir ölüm nedeni
addiction leading to death n. ölüme yol açan bağımlılık
minimize potential factors leading to a wound infection v. potansiyel yara enfeksiyonu oluşturacak faktörleri en aza indirmek
Math
leading coeficient n. başkatsayı
leading coefficient n. baş katsayı
leading term n. bakterim
leading term n. başterim
Marine Biology
leading net n. yönlendirici ağ
Military
leading edge sweep n. kanat hücum açısı
troop leading procedures n. kıta sevk ve idare usulleri
leading fire n. önleme ateşi
leading rating n. ingiliz kraliyet donanması'nda bir rütbe
ottoman soldier in the leading cavalry unit n. çarkacı
Music
leading-lady n. baş rolü oynayan bayan
leading-note n. dizinin yedinci derecesi
voice-leading n. vokal veya enstrümantal bir kompozisyonda tekli kısımlar veya sesler dizisi
leading note n. yedinci nota
leading tone n. yedinci nota
Theatre
leading role n. başrol
leading ballerina n. baş balerin
leading part n. başrol
Cinema
leading player n. baş oyuncu
leading actor n. başrol oyuncusu
leading role n. başlıca rol
leading player n. başoyuncu
leading actor n. başrol
leading lady n. kadın başrol oyuncusu
play the leading role v. başrol oynamak
Abbreviation
lac (leading aircraftman) n. kraliyet hava kuvvetleri'nde üstsubay
lacw (leading aircraftwoman) n. kraliyet hava kuvvetleri'nde üstsubay (kadın)