wise - Turkish English Dictionary
History

wise

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "wise" in Turkish English Dictionary : 59 result(s)

English Turkish
Common Usage
wise adj. bilge
wise adj. bilgili
wise adj. akıllı
General
wise n. mahir
wise n. suret
wise n. yol
wise n. hikmet sahibi
wise n. yöntem
wise n. tarz
wise n. usul
wise n. alim
wise v. haberdar etmek
wise v. bilgilendirmek
wise v. bildirmek
wise v. bilgi vermek
wise v. yöneltmek
wise v. yön vermek
wise v. yol göstermek
wise v. teşvik etmek
wise v. ikna etmek
wise v. öğüt vermek
wise v. nasihat etmek
wise v. rehberlik etmek
wise v. kılavuzluk etmek
wise v. öğretmek
wise v. bilgilenmek
wise v. öğrenmek
wise adj. usta
wise adj. bilgili
wise adj. anlayışlı
wise adj. tedbirli
wise adj. akıllıca
wise adj. haberi olan
wise adj. ferasetli
wise adj. akıllı uslu
wise adj. becerikli
wise adj. akıllı
wise adj. küstah
wise adj. irfan sahibi
wise adj. arif
wise adj. deneyimli
wise adj. tecrübeli
wise adj. ukala
wise adj. bilgece
wise adj. kurnaz
wise adj. mantıklı
wise adj. makul
wise adj. haberdar
wise adj. bilen
wise adj. haddini bilmez
wise adj. akil
wise adj. hikmetli
wise adj. hikmetli
Geography
wise n. virginia eyaletinde yerleşim yeri
Ottoman Turkish
wise adj. muttali
Archaic
wise adj. büyülü güçlere sahip olan
wise adv. akıllıca
wise adv. bilgece
wise adv. makulce

Meanings of "wise" with other terms in English Turkish Dictionary : 299 result(s)

English Turkish
Common Usage
wise guy n. ukala
General
wise person n. bilge
wise man n. bilge
wise guy n. kurnaz
wise guy n. hinoğlu hin
wise use n. akılcı kullanım
wise woman n. ebe
wise guy n. ukala dümbeleği
wise person n. deneyimli kimse
wise old man n. ak sakallı dede
character-wise n. karakter sahibi
wise bird n. baykuş
wise man n. bilge adam
wise saying n. özlü söz
wise sayings n. özlü sözler
wise spirit n. bilge ruh
a wise choice n. akıllıca bir seçim
wise man n. arif adam
wise man n. arif insan
wise king n. bilge kral
wise investment n. akıllı yatırım
wise investment n. akılcı yatırım
wise guy n. gangster
wise woman n. deneyim, yargı gücü ve bilgeliği nedeniyle saygı duyulan kadın
wise woman n. geleneksel iş veya adetleri uygulayan kadın
wise woman n. bilge kadın
wise-ass n. bilmiş kimse
wise-ass n. çok bilmiş kimse
gypsy wise women n. falcı çingene
pass for a wise man v. akıllı geçinmek
wise up to v. öğrenmek
get wise to v. farkına varmak
put somebody wise to v. haber vermek
wise up v. bilmek
be wise to v. mantıklı olmak
wise up to v. bilmek
put someone wise v. birine bir şeyi çaktırmak
be wise to v. bilmek
get wise to v. öğrenmek
wise up to v. bilgisi olmak
wise up v. haber vermek
get wise v. içyüzünü öğrenmek
get wise v. kirli çamaşırlarını öğrenmek
wise up v. entelektüel açıdan daha zorlu hale getirmek
wise up v. entelektüel açıdan daha komplike hale getirmek
as wise as adj. kadar zeki
worldly wise adj. dünya işlerinde pişkin
worldly wise adj. pişkin
dispute-wise adj. münakaşa yollu
dispute-wise adj. münakaşa ile
worldly-wise adj. dünyayı anlayan
worldly-wise adj. gün görmüş
worldly-wise adj. pişkin
worldly-wise adj. dünyanın kaç bucak olduğunu anlayan
worldly-wise adj. görmüş geçirmiş
career-wise adj. kariyer odaklı
career-wise adj. kariyere yönelik
value-wise adj. değer
character-wise adj. sağlam karakterli
health-wise adj. sağlık açısından/yönünden
web wise adj. (inter)net konusunda deneyimli/tecrübeli
bank-wise adj. banka genelinde
baby-wise adj. bebek gibi
time-wise adj. zaman ile ilgili
time-wise adj. zamansal
budget-wise adj. bütçesel
way-wise adj. yol bulmada becerikli olan
way-wise adj. yol veya güzergah hakkında bilgisi olan
way-wise adj. seyahat ederek bilgi sahibi olan
way-wise adj. deneyimli
way-wise adj. tecrübeli
wise in years adj. bilge olacak kadar yaşlı (kimse)
wise in years adj. yaşlı ve deneyimli (kimse)
wise to adj. içeriden alınmış bilgiye sahip olduğunu kanıtlayan
wise-ass adj. ukalaya yakışır özellikte
wise-ass adj. ukalaya ait
wise-hearted adj. bilge
wise-hearted adj. bilgili
wise-hearted adj. becerikli
wise-hearted adj. yetenekli
wise-hearted adj. sağduyulu
wise-hearted adj. bilmiş
wise-like adj. akıllı gibi görünen
wise-like adj. mantıklı gibi görünen
wise-like adj. aklı başında
weather-wise adj. hava durumundaki değişiklikleri tahmin etmede yetenekli olan
weather-wise adj. düşünce veya duygudaki değişiklikleri tahmin etmede yetenekli olan
wys (wise) adj. bilge
wys (wise) adj. bilgili
wys (wise) adj. akıllı
penny-wise adj. cimri
penny-wise adj. eli sıkı
penny-wise adj. aşırı tutumlu
penny-wise adj. cebinde akrep olan
penny-wise adj. kafası boş işlere basan
penny-wise adj. gereksiz şeylere önem veren
in some wise adv. bir yolda
in any wise adv. herhangi bir suretle
step-wise adv. adım adım
step-wise adv. yavaş yavaş
in no wise adv. hiçbir şekilde
in no wise adv. katiyen
in no wise adv. asla
weather-wise adv. hava ile ilgili
weather-wise adv. havaya ilişkin
weather-wise adv. hava durumu ile ilgili
weather-wise adv. hava durumuna ilişkin
-wise suf. belirli bir şekilde, yönde veya konumda anlamına gelen bir son ek
-wise suf. dolayısıyla anlamına gelen bir son ek
-wise suf. nazaran anlamına gelen bir son ek
-wise suf. ilişkin anlamına gelen bir son ek
Phrasals
get wise v. anlamak
get wise v. bir konuyu kavramak
get wise v. idrak etmek
wise up to (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı ayık olmak
wise up to (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı gözünü açmak
wise up to (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
wise up to (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak
wise up to (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı ayık olmasını sağlamak
wise up to (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı (birinin) gözünü açmak
wise up to (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı uyanık olmasını sağlamak/uyandırmak
wise up to (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı dikkatli olmasını sağlamak
Phrases
on this wise expr. bu vesileyle
success makes a fool seem wise expr. başarı aptal insanları bilge gibi gösterir
Proverb
a word is enough to the wise anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az
a word to the wise is enough anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az
a word to the wise in enough anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az
a word to the wise is enough anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az
a word to the wise is enough, and many words won't fill a bushel anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az
it is easy to be wise after the event teker kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur
early to bed and early to rise makes a man healthy, wealthy and wise erken kalkan yol alır
early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise erken yatmak erken kalkmak insanı sağlıklı, zengin ve akıllı yapar
it's easy to be wise after the event testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur
it's easy to be wise after the event tekerlek kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur
one cannot love and be wise aşıkken aklı başında olunmaz
one cannot love and be wise hem aşık hem akıllı olunmaz
still tongue makes a wise head az konuş öz konuş
still tongue makes a wise head söz gümüşse sükut altındır
out of the mouths of babes and sucklings come all wise sayings büyümüş de küçülmüş
a word to the wise is sufficient anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az
it is easy to be wise after the event araba devrilince yol gösteren çok olur
word to the wise arife tarif gerekmez
word to the wise is enough arife tarif gerekmez
a word to the wise is sufficient arife tarif gerekmez
a fool may give a wise man counsel başkalarının dedikleriyle gaza gelme
a fool may give a wise man counsel aptal biri de bilge cümleler kurabilir
where ignorance is bliss, 'tis folly to be wise cahillik mutluluksa bilgelik aptallıktır
where ignorance is bliss, 'tis folly to be wise bir şey seni mutsuz kılıyorsa en iyisi onu hiç bilmemek gerekir
where ignorance is bliss, tis folly to be wise insanın bilmediği üzmez/incitmez
where ignorance is bliss, tis folly to be wise göz görmeyince/akıl bilmeyince gönül katlanır
fools build houses and wise men live in them usta, yaptığı evde oturacak kadar zengin değildir
it is a wise child that knows its own father babanın kim olduğundan asla emin olamazsın
it is a wise child that knows its own father çocuğun akıllısı tanır babasını
a fool may give a wise man counsel başkalarının tavsiyelerine bel bağlama
a fool may give a wise man counsel bilgeler bile yanılır
a fool may give a wise man counsel bilgenin bile yanıldığı zamanlar olur
it is a wise child that knows its own father kişinin gerçek babasını kesin olarak bilmesi zordur
It is a wise child that knows its own father asla gerçek babanın kim olduğunu kesin olarak bilemezsin
you can't put a wise head on young shoulders genç birinden yaşlı birinin deneyimini bekleyemezsin
you can't put a wise head on young shoulders genç birinden yaşlı birinin görmüş geçirmiş tavrını bekleyemezsin
you can't put a wise head on young shoulders genç birinden yaşlı birinin yapacağı sağduyulu muhakemeyi bekleyemezsin
fools build houses and wise men live in them ustanın, inşa ettiği evde oturmaya gücü yetmez
fools build houses and wise men live in them usta, inşa ettiği evde oturamazmış
a still tongue makes a wise head az konuş öz konuş
a still tongue makes a wise head söz gümüşse sükut altındır
adversity and loss make a man wise. sıkıntı ve kayıp insanı bilge yapar
early to bed, early to rise (makes a man healthy, wealthy, and wise) erken kalkan yol alır
early to bed, early to rise (makes a man healthy, wealthy, and wise) erken yatmak erken kalkmak insanı sağlıklı, zengin ve akıllı yapar
Colloquial
would be wise n. akıllıca olacaktır
wise move n. olağanüstü zeki davranış
wise move n. zekice hareket
get wise (to someone or something) v. (birinin/bir şeyin) farkına varmak
get wise (to someone or something) v. (birinden/bir şeyden) haberdar olmak
get wise (to someone or something) v. (biri/bir şey) hakkında bilgisi olmak
get wise (to someone or something) v. (birinin/bir şeyin) farkında olmak
get wise (to someone or something) v. (birini/bir şeyi) bilmek
get wise (to someone or something) v. (birine/bir şeye) uyanmak
wise-cracking adj. küstah
wise-cracking adj. alaycı sözler söyleyen
Idioms
wise apple n. ukala
wise apple n. ukala dümbeleği
wise apple n. çokbilmiş
wise apple n. bilgiçlik taslayan kişi
a wise man of gotham [obsolete] n. alık
a wise man of gotham [obsolete] n. ebleh
a wise man of gotham [obsolete] n. budala
a wise man of gotham [obsolete] n. ahmak
a wise man of gotham [obsolete] n. akılsız
a wise man of gotham [obsolete] n. angut
as wise as an owl n. bir filozof kadar bilge
wise guy n. çok bilmiş
wise guy n. herşeyi bildiğini zanneden
old wise tale n. kocakarı hikayesi
wise guy n. ukala dümbeleği
penny wise and pound foolish n. ufak şeylerde tutumlu büyük şeylerde müsrif kimse
wise guy n. ukala
real wise guy n. ukala
make it wise v. tartışma konusu haline getirmek
get wise to something v. bir şeyden haberdar olmak
have a wise head on young shoulders v. çok deneyimli olmak
have a wise head on young shoulders v. çok görüp geçirmek
be wise after the event v. geçmiş yağmura şemsiye açmak
have a wise head on young shoulders v. genç yaşına rağmen yılların birikimine sahip olmak
have a wise head on young shoulders v. görmüş geçirmiş olmak
be wise after the event v. iş işten geçtikten sonra akıllanmak
be wise after the event v. kötü bir olaydan sonra akıl öğretmek
crack wise v. şakalar yapmak
have a wise head on young shoulders v. yılların birikimine sahip olmak
be penny-wise and pound-foolish v. ufak şeylerde hasis büyük şeylerde müsrif olmak
be penny-wise and dollar-foolish v. ufak şeylerde hasis büyük şeylerde müsrif olmak
be penny-wise and dollar-foolish v. ufak şeylerde tutumlu büyük şeylerde müsrif olmak
be penny-wise and dollar-foolish v. küçük bir miktar parayı vermekten kaçınırken uzun vadede daha büyük bir para harcamak zorunda kalmak
be penny-wise and dollar-foolish v. bir sorunu çözmek için belli bir miktar parayı harcamaktan kaçınırken uzun vadede problem büyüdüğünde daha fazla para harcamak zorunda kalmak
be wise to (someone or something) v. (biri/bir şey) hakkında bilgisi olmak
be wise to (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) haberdar olmak
be wise to (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) farkında olmak/farkına varmak
be wise to (someone or something) v. (birini/bir şeyi) bilmek
be wise to (someone or something) v. gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
be wise to (someone or something) v. (birini/bir şeyi) iyi bilmek
be wise to (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
be wise to (someone or something) v. (birine/bir şeye) uyanmak
be/get wise to somebody/something v. (biri/bir şey) hakkında bilgisi olmak
be/get wise to somebody/something v. (birinden/bir şeyden) haberdar olmak
be/get wise to somebody/something v. (birinin/bir şeyin) farkında olmak/farkına varmak
be/get wise to somebody/something v. (birini/bir şeyi) bilmek
be/get wise to somebody/something v. gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
be/get wise to somebody/something v. (birini/bir şeyi) iyi bilmek
be/get wise to somebody/something v. (birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
be/get wise to somebody/something v. (birine/bir şeye) uyanmak
put somebody wise v. haber vermek
put wise v. haberdar etmek
put wise v. bilgilendirmek
put wise v. aydınlatmak
wise as solomon adj. çok bilge
wise as solomon adj. bir filozof kadar bilge
wise as an owl adj. çok bilge
wise as an owl adj. bir filozof kadar bilge
wise to (someone or something) adj. (birinin/bir şeyin) farkında
wise to (someone or something) adj. (birinden/bir şeyden) haberdar
penny wise adj. yalnızca küçük işlerde başarılı
penny wise adj. kazandığından fazlasını kaybeden
penny wise adj. kafası gereksiz işlere basan
as wise as solomon expr. bir filozof kadar bilge
as wise as an owl expr. çok bilge
as wise as solomon expr. çok bilge
be wise after the event expr. testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur
a word to the wise expr. anlayana sivri sinek saz
a word to the wise expr. arife tarif gerekmez
a word to the wise expr. arif olan anlar
a word to the wise expr. adam olana bir söz yeter
a word to the wise is enough expr. arife tarif gerekmez
a word to the wise is enough expr. arif olan anlar
a word to the wise is enough expr. adam olana bir söz yeter
a word to the wise is sufficient expr. arif olan anlar
a word to the wise is sufficient expr. adam olana bir söz yeter
Speaking
word to the wise expr. benden tavsiye
word to the wise expr. sana tavsiyem
don't be a wise ass expr. ukalalık yapma
don't be a wise ass expr. ukalalık etme
Trade/Economic
coast-wise shipping permit n. kabotaj yükleme permisi
coast-wise adj. kabotaj
consumer-wise adj. tüketiciyi dikkate alan
consumer-wise adj. tüketici odaklı
consumer-wise adj. tüketiciye yönelik
Politics
wise men n. akil adamlar
committee of wise men n. akil adamlar komisyonu
Technical
span wise n. kanadın bir ucundan diğer ucuna
clock wise n. saat dönüşü
breadth-wise adj. enine
breadth-wise adj. genişliğine
flap-wise adj. kelebekleme yönünde
clock wise adj. saat yönü
Computer
sector-wise search n. akıllı sektör araması
security-wise solution n. güvenlik açısından/güvenlikli çözüm
member-wise copying n. karşılıklı elemanların kopyalanması
Informatics
page-wise adj. sayfa sayfa
page-wise adj. sayfa bazında
Telecom
counter clock wise n. saat yönü tersi
Mechanic
cross-wise adj. enlemesine
Psychology
test-wise adj. test bilir
Breeding
way-wise adj. yarışta kullanılamayacak (at)
way-wise adj. yaşlı ve yorgun (at)
Religious
wise man n. bebek isa'ya biat eden mecusilerden biri
wise man n. mecusi din adamı
Geography
wise county n. virginia eyaletinde bölge
Wagering
wise guy n. tecrübeli bahisçi
Latin
verbum sat sapienti (est) (a word to the wise is sufficient) [dated] expr. arife tarif gerekmez
verbum sat sapienti (est) (a word to the wise is sufficient) [dated] expr. arif olan anlar
Slang
a wise-ass n. ukala
a wise guy n. ukala
set (one) wise v. (birini) bilgilendirmek
set (one) wise v. (birine) bilmediği bir şeyi anlatmak
set (one) wise v. (birini) bilgisiz olduğu bir konuda bilgilendirmek
set (one) wise v. (birinin) bir konudaki cahilliğini/bilgisizliğini gidermek
get wise (to) v. münasebetsizlik yapmak
get wise (with) v. münasebetsizlik yapmak
put (one) wise v. (birine) söylemek
put (one) wise v. (birini) bilgilendirmek
put (one) wise v. (birine) haber vermek