bones - Turco Inglés Diccionario
Historia

bones

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "bones" en diccionario turco inglés : 20 resultado(s)

Inglés Turco
General
bones n. iskelet
bones n. kitabın temel planı
bones n. eskiden abd'de komedyenler tarafından kullanılan kemik veya tahtadan yapılmış yassı tokmaklar
bones n. eskiden abd'de bir tür komedi gösterisinin komedyeni
bones n. öz
Colloquial
bones n. zar
bones n. gemi hekimi
bones n. gemi doktoru
bones n. çok zayıf kimse
bones n. bir deri bir kemik
bones n. kemik torbası
bones n. para
bones n. kağıt para
bones n. dolar
bones n. papel
bones n. mangır
bones n. vücut
Music
bones n. iki adet kemik veya ahşap çubuktan oluşan basit bir müzik aleti
Cinema
bones n. bay bones karakteri
Slang
bones n. (kutlama vb amacıyla) yumruk çakma

Significados de "bones" con otros términos en diccionario inglés turco: 280 resultado(s)

Inglés Turco
General
skin and bones n. bir deri bir kemik
rib bones of a large fish n. gelmiç
devil's bones n. zar oyunu
bare bones n. basit ancak en hayati gerçekler ve ilkeler
all skin and bones n. bir deri bir kemik
bag of bones n. bir deri bir kemik kimse
oracle bones n. fal yazıtları
bicched bones n. çentikli kemik
bicched bones n. çentikli zar
skin and bones n. aşırı zayıflık
skin and bones n. anoreksik olma
become skin and bones v. iğne ipliğe dönmek
be all skin and bones v. kaburgaları çıkmak
penetrate right to one's bones v. kemiklerine kadar işlemek
feel in one's bones v. içine doğmak
pick the bones out of fish v. kılçığı ayıklamak
pick the bones out of fish v. kılçık ayıklamak
pick the bones v. kılçığı ayıklamak
pick the bones v. kılçık ayıklamak
pick the bones out of fish v. kılçığını çıkarmak
pick the bones v. kılçık çıkarmak
pick the bones v. kılçığını çıkarmak
pick the bones out of fish v. kılçık çıkarmak
make no bones of v. saklamamak
make no bones about v. hiç çekinmeden hareket etmek
make no bones of v. gizlememek
make no bones about v. gizlememek
make no bones of v. tereddütsüz bir şekilde hareket etmek
make no bones of v. açıkça söylemek
make no bones about v. doğru ya da yanlış mı diye düşünmeden hareket etmek
make no bones of v. doğru ya da yanlış mı diye düşünmeden hareket etmek
make no bones about v. tereddütsüz bir şekilde hareket etmek
make no bones about v. saklamamak
make no bones of v. hiç çekinmeden hareket etmek
make no bones about v. açıkça söylemek
be all skin and bones v. bir deri bir kemik olmak
be all skin and bones v. kadidi çıkmak
shape in flesh and bones v. ete kemiğe bürünmek
without bones adj. kemiksiz
nothing but skin and bones adj. bir deri bir kemik
having bones adj. kemikli
Proverb
if a dog's prayers were answered, bones would rain from the sky köpeğin duası kabul olsaydı gökten kemik yağardı
hard words break no bones sert sözle insan incinmez
sticks and stones may break my bones but hard words cannot hurt me istediğin kadar konuş söyle beni yaralayamazsın
sticks and stones can break my bones but words can never hurt me istediğin kadar konuş söyle beni yaralayamazsın
sticks and stones will break my bones but words will never hurt me istediğin kadar konuş söyle beni yaralayamazsın
the tongue has no bones dilin kemiği yok
Colloquial
lazy bones n. tembel teneke
knuckle bones n. zarlar
roll the bones v. riske girmek
roll the bones v. tehlikeyi göze almak
roll the bones v. kaz gelecek yerden tavuk esirgememek
made of bones adj. kemikten
make no bones about it! expr. emin olabilirsin!
make no bones about it! expr. şüphesiz!
Idioms
prayer bones n. dizler
bag of bones n. bir deri bir kemik
a bag of bones n. bir deri bir kemik
bare bones n. bir şeyin temelleri
a bag of bones n. canlı cenaze
a bag of bones n. çok zayıf
a bag of bones n. çok sıska
a bag of bones n. kemik torbası
bag of bones n. kemik torbası
bare-bones n. sade
bare-bones n. sınırlı
a bag of bones n. uçacak gibi
bare bones n. temel hatları
bare bones n. çıplak iskeleti
lazy-bones n. tembel teneke
meat on (one's) bones n. yağ
meat on (one's) bones n. kilo
meat on (one's) bones n. et
be upon the bones of v. saldırmak
make no bones v. tereddütsüz bir şekilde hareket etmek
make no bones v. hiç çekinmeden hareket etmek
make no bones v. dobra dobra söylemek
make (one's) bones v. öldürmek
make (one's) bones v. (birini) temizlemek
make (one's) bones v. mafyaya kabul edilmek için birini öldürmek
make (one's) bones v. (birini) harcamak
make no bones about v. açık açık konuşmak
make no bones about v. açıkça söylemek
make no bones of v. açıkça söylemek
put flesh on the bones of something v. ayrıntılandırmak
be all skin and bones v. bir deri bir kemik olmak
be skin and bones v. bir deri bir kemik olmak/kalmak
make no bones about v. dobra dobra söylemek
put flesh on the bones of something v. daha elle tutulur/anlaşılır şekle getirmek
make no bones about v. dilinin kemiği olmamak
feel it in one's bones v. çok emin olmak
feel it in one's bones v. çok derinden hissetmek
make no bones about v. cesurca söylemek
feel it in one's bones v. derinden duymak
put flesh on the bones of something v. detaylandırmak
make no bones about v. çekinmeden söylemek
make no bones about v. dobra dobra anlatmak
put flesh on the bones of something v. ete kemiğe büründürmek
make no bones about v. her şeyi açık açık söylemek
make no bones about v. hiçbir şeyi gizlemeden açıklamak
not make old bones v. genç yaşta ölmek
feel something in one's bones v. içine doğmak
become skin and bones v. iğne ipliğe dönmek
know something in one's bones v. içine doğmak
feel in one's bones v. içine doğmak
feel it in one's bones v. içinde duymak
make no bones about v. lafını esirgememek
not make old bones v. ömrünün baharında ölmek
make no bones about v. şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirtmek
make no bones of v. şüpheye yer bırakmayacak şekilde söylemek
make no bones of v. şüpheye yer bırakmayacak şekilde anlatmak
make no bones about v. şüpheye yer bırakmayacak şekilde anlatmak
make no bones about v. şüpheye yer bırakmayacak şekilde söylemek
make no bones of v. şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirtmek
flesh out the bare bones v. teferruta inmek ayrıntılı bilgi edinmek
feel something in one's bones v. (bir şeyin olacağından) emin olmak
not make old bones v. yaşlanmadan ölmek
make bones v. ikircikli davranmak
make bones v. ikircikli konuşmak
make bones v. kem küm etmek
put (some) meat on (one's) bones v. kilo almak
put (some) meat on (one's) bones v. zayıflıktan çıkmak
be all skin and bones v. bir deri bir kemik olmak
be all skin and bones v. kaburgaları çıkmak
be all skin and bones v. kemikleri sayılmak
be all skin and bones v. kemik torbası olmak
be just skin and bones v. bir deri bir kemik olmak
be just skin and bones v. kaburgaları çıkmak
be just skin and bones v. kemikleri sayılmak
be just skin and bones v. kemik torbası olmak
be nothing but skin and bones v. bir deri bir kemik olmak
be nothing but skin and bones v. kaburgaları çıkmak
be nothing but skin and bones v. kemikleri sayılmak
be nothing but skin and bones v. kemik torbası olmak
be all skin and bones v. bir deri bir kemik olmak
be all skin and bones v. aşırı zayıf olmak
be all skin and bones v. bir deri bir kemik kalmak
be all skin and bones v. kemikleri sayılmak
be all skin and bones v. çöpe dönmek
be all skin and bones v. kaburgaları çıkmak
be all skin and bones v. kemik torbası olmak
be just skin and bones v. bir deri bir kemik olmak
be just skin and bones v. aşırı zayıf olmak
be just skin and bones v. bir deri bir kemik kalmak
be just skin and bones v. kemikleri sayılmak
be just skin and bones v. çöpe dönmek
be just skin and bones v. kaburgaları çıkmak
be just skin and bones v. kemik torbası olmak
be nothing but skin and bones v. bir deri bir kemik olmak
be nothing but skin and bones v. aşırı zayıf olmak
be nothing but skin and bones v. bir deri bir kemik kalmak
be nothing but skin and bones v. kemikleri sayılmak
be nothing but skin and bones v. çöpe dönmek
be nothing but skin and bones v. kaburgaları çıkmak
be nothing but skin and bones v. kemik torbası olmak
eat the meat and spit out the bones v. işe yarayan bilgileri işe yaramayan bilgilerden ayıklamak/ayırmak
eat the meat and spit out the bones v. gerekliyle gereksizi ayırmak
eat the meat and spit out the bones v. gerekliyi gereksizden ayırmak
feel (it) in your bones v. içine doğmak
feel (it) in your bones v. hissetmek
feel (it) in your bones v. tahmin etmek
feel in bones v. içine doğmak
feel in bones v. içinde duymak
feel in your bones v. içine doğmak
feel in your bones v. içinde duymak
feel in your bones v. hissetmek
feel in your bones v. tahmin etmek
feel something in your bones v. (bir şey) içine doğmak
feel something in your bones v. (bir şeyi) içinde duymak
feel something in your bones v. (bir şeyi) hissetmek
feel something in your bones v. (bir şeyi) tahmin etmek
make no bones about (something) v. (bir şeyi) gizlememek
make no bones about (something) v. (bir şeyi) açıkça söylemek
make no bones about (something) v. (bir şeyi) saklamamak
make no bones about (something) v. (bir şeyi) dobra dobra söylemek
make no bones about (something) v. (bir konuda) şeffaf olmak
make no bones about (something) v. (bir konuda) lafını esirgememek
make no bones about something/about doing something v. bir konuda/bir şey yapmada açık olmak
make no bones about something/about doing something v. bir konuda/bir şey yapma konusunda dobra olmak
make no bones about something/about doing something v. bir konuda/bir şey yapma konusunda şeffaf olmak
put flesh on the bones of something v. bir şeyi ayrıntılandırmak
put flesh on the bones of something v. bir şeyi detaylandırmak
put flesh on the bones of something v. bir şeyi ete kemiğe büründürmek
(all) skin and bones adj. çok zayıf
(all) skin and bones adj. sıska
(all) skin and bones adj. bir deri bir kemik
(all) skin and bones adj. çok zayıflamış
(all) skin and bones adj. bir deri bir kemik kalmış
(all) skin and bones adj. iğne ipliğe dönmüş
(all) skin and bones adj. sıskası çıkmış
bare bones adj. sade
bare bones adj. süssüz
bare bones adj. aksesuarsız
bare bones adj. minimal döşenmiş
to (one's) bones adv. çok fazla
to (one's) bones adv. aşırı
to (one's) bones adv. köküne kadar
to (one's) bones adv. dibine kadar
to (one's) bones adv. iliklerine kadar
to (one's) bones adv. donuna kadar
to (one's) bones adv. her açıdan
to (one's) bones adv. tam anlamıyla
to (one's) bones adv. dört dörtlük
to (one's) bones adv. her şeyiyle
to (one's) bones adv. sapına kadar
to your bones adv. tam anlamıyla
to your bones adv. iliklerine kadar
to your bones adv. sapına kadar
bare-bones expr. aksesuarsız
nothing but skin and bones expr. bir deri bir kemik
a bag of bones expr. iskelet gibi
make no bones about it! expr. kesinlikle
in (one's) bones expr. (bir kimsenin) içinde bir yerlerde
in bones expr. içinde
in bones expr. kemiklerinde
in bones expr. en içinde/derinlerinde
in your bones expr. içinde
in your bones expr. kemiklerinde
in your bones expr. en içinde/derinlerinde
sticks and stones may break my bones, but words will never hurt me [childish] expr. istediğin kadar konuş/söyle beni yaralayamazsın
Speaking
I can feel it in my bones expr. içime doğdu
I can feel it in my bones expr. içime doğuyor
Medical
brittle bones n. cam kemik hastalığı
cranial and facial bones n. kafa ve yüz kemikleri
multiple fractures of head and face bones n. kafa ve yüz kemiklerinin birden fazla kırıkları
hardening of bones n. kemiklerde sertleşme
immobilization of bones n. kemiklerin immobilizasyonu
bone and bones n. kemik ve kemikler
pathologic changes in bones n. kemiklerdeki patolojik değişiklikler
pelvic arc bones n. leğen kuşağı kemikleri
healthy bones n. sağlıklı kemikler
swellings on long bones n. uzun kemiklerde şişkinlikler
appendicular bones n. uzantı kemikler
juxtaepiphyseal part of long bones n. uzun kemiklerin jukstaepifizer bölgesi
wormian bones n. wormian kemikler
facial bones n. yüz kemikleri
Anatomy
sutural bones n. dikiş kemikleri
short bones n. kısa kemikler
sesamoid bones n. susamsı kemikler
parietal bones n. yan kafa kemikleri
hip bones n. kalça kemikleri
hip bones n. pelvisi oluşturan kemikler
chevron bones n. alt omurgalılarda her bir kaudal omurun ventral yüzeyinde bulunan kemerimsi yapılar
wormian-bones adj. wormian kemiğe ait
wormian-bones adj. wormian kemikle ilgili
Dentistry
craniofacial bones n. kraniyofasiyal kemikler
Pathology
marble bones n. mermer kemik hastalığı
marble bones disease n. osteopetroz
marble bones disease n. mermer kemik hastalığı
marble bones disease n. albers-schönberg hastalığı
marble bones disease n. kemik yoğunluğundaki artışla karakterize edilen, ağır seyrettiğinde kemik iliği boşluklarının yok olduğu kalıtımsal bir bozukluk
Gastronomy
thick soup with meat, bones, tomato paste and mint n. börek çorbası
Math
napier's bones n. napier'in kemikleri
napier's bones n. eskiden çarpma ve bölme işlemlerinde kullanılan bir dizi derecelendirilmiş çubuktan oluşan abaküs
Marine Biology
orbital bones n. göz çukuru kemikleri
Zoology
marsupial bones n. kese kemikleri
Slang
rattle-bones n. kemik torbası
rattle-bones n. bir deri bir kemik
rattle-bones n. iskeletor
making your bones n. çeteye seçilmek için adam öldürme
roll the bones v. zar atmak
roll the bones v. zarları yuvarlamak
roll the bones v. manda koşturmak
jump someone's bones v. birini götürmek
jump someone's bones v. birinin üstüne atlamak
make no bones about v. duraksamadan söylemek
make no bones about v. çekinmemek
make no bones about v. dobra dobra söylemek
make no bones about v. geri durmamak
jump someone's bones v. seks yapmak
jump (one's) bones v. (biriyle) seks yapmak
jump (one's) bones v. (birini) götürmek
jump (one's) bones v. (birini) bafilemek
jump (one's) bones v. (birini) düdüklemek
jump (one's) bones v. (birinin) üstüne atlamak (cinsel anlamda)
jump bones v. seks yapmak
jump bones v. götürmek
jump bones v. bafilemek
jump bones v. düdüklemek
jump bones v. üstüne atlamak (cinsel anlamda)