Historia

göz önünde

Significados de "göz önünde" en diccionario inglés turco : 3 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
General
1	General	göz önünde	in sight adv.
Idioms
2	Idioms	göz önünde	(as) clear as day adj.
3	Idioms	göz önünde	at the forefront expr.

Significados de "göz önünde" con otros términos en diccionario inglés turco: 197 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
Common Usage
1	Common Usage	göz önünde tutma	consideration n.
2	Common Usage	göz önünde bulundurmak	consider v.
General
3	General	göz önünde tutma	consideration n.
4	General	göz önünde tutma	allowance n.
5	General	göz önünde tutma	account n.
6	General	göz önünde bulundurma	taking into consideration n.
7	General	göz önünde bulundurma	bearing in mind n.
8	General	göz önünde tutma	considerance [obsolete] n.
9	General	göz önünde bulundurulacak husus	phase n.
10	General	göz önünde tutmak	consult v.
11	General	göz önünde tutmak	regard v.
12	General	göz önünde tutmak	consider v.
13	General	göz önünde tutmak	take into account v.
14	General	göz önünde tutmak	bear in mind v.
15	General	göz önünde bulundurmak	take into consideration v.
16	General	göz önünde bulundurmak	conceive v.
17	General	göz önünde bulundurmak	bear in mind v.
18	General	göz önünde tutmak	keep in view v.
19	General	göz önünde olmak	be in the limelight v.
20	General	göz önünde tutmak	count v.
21	General	göz önünde bulundurmak	to show regard to v.
22	General	göz önünde bulundurmak	take in consideration v.
23	General	göz önünde bulundurmak	pay regard to v.
24	General	göz önünde bulundurmak	show regard to v.
25	General	ihtimali göz önünde bulundurmak	entertain the possibility v.
26	General	sabit bir fiyatla ileride satın alma hakkını göz önünde bulundurmak	buy the refusal v.
27	General	göz önünde bulundurmak	have in contemplation v.
28	General	göz önünde bulundurmak	see about a thing v.
29	General	göz önünde bulundurmamak	let alone v.
30	General	göz önünde bulundurmak	envision v.
31	General	göz önünde bulundurmak	mark v.
32	General	göz önünde bulundurulmuş	heard v.
33	General	göz önünde bulundurmak	revolve v.
34	General	göz önünde bulundurmak	impute [obsolete] v.
35	General	göz önünde bulundurmak	fame v.
36	General	göz önünde bulundurmak	prepend v.
37	General	göz önünde bulunmak	stir v.
38	General	göz önünde tutulabilir	regardable adj.
39	General	göz çukurunun önünde yer alan	preorbital adj.
40	General	her şey göz önünde tutulursa	relatively adv.
41	General	her şey göz önünde tutulursa	all round adv.
42	General	her şeyi göz önünde tutarak	at the end of the day adv.
43	General	tam göz önünde	in full view adv.
44	General	göz önünde tutulursa	in the light of adv.
45	General	göz önünde tutularak	by considering adv.
46	General	göz önünde bulundurarak	by taking into consideration adv.
47	General	göz önünde bulundurularak	by taking into consideration adv.
48	General	göz önünde bulundurarak	up adv.
49	General	her şey göz önünde bulundurulduğunda	generally adv.
50	General	göz önünde bulundurularak	forward adv.
51	General	göz önünde tutarak	in consideration of prep.
52	General	göz önünde tutarak	in regard to prep.
53	General	göz önünde tutulursa	considering prep.
54	General	şartlar göz önünde tutulursa	considering prep.
55	General	göz önünde bulundurarak	in view of the fact that conj.
56	General	göz önünde tutulursa	given conj.
57	General	göz önünde tutulursa	assuming conj.
58	General	göz önünde tutulursa	given the fact that conj.
59	General	göz önünde bulundurduğumuzda	considering that conj.
60	General	göz önünde bulundurduğumuzda	taking into consideration that conj.
61	General	göz önünde bulundurursak	considering that conj.
62	General	göz önünde bulundurursak	taking into consideration that conj.
63	General	göz önünde bulundurulduğunda	being [dialect] conj.
64	General	göz önünde bulundurarak	seeing (that) conj.
65	General	göz önünde bulundurarak	seeing (as) conj.
66	General	... göz önünde bulundurularak	in as much as expr.
Phrasals
67	Phrasals	göz önünde bulundurmak	reckon with v.
68	Phrasals	göz önünde bulundurmak	keep in sight v.
69	Phrasals	göz önünde bulundurmak	take for v.
70	Phrasals	bir şeyi göz önünde bulundurmak	allow something for something v.
71	Phrasals	önceden göz önünde bulundurmak	allow for v.
72	Phrasals	bir şeyi göz önünde bulundurmak	allow something for something v.
73	Phrasals	önceden göz önünde bulundurmak	allow for v.
74	Phrasals	(birini/bir şeyi) göz önüne almak/göz önünde bulundurmak	look at (someone or something) v.
75	Phrasals	(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurmak	reckon with (someone or something) v.
76	Phrasals	(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurmamak	reckon without (someone or something) v.
77	Phrasals	birinin tepkilerini göz önünde bulundurmadan konuşmak	talk at v.
78	Phrasals	(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurmak	think about (someone or something) v.
79	Phrasals	göz önünde bulundurmak	figure on v.
Phrases
80	Phrases	göz önünde tutarak	in view of v.
81	Phrases	göz önünde bulundurulduğunda	whereas adv.
82	Phrases	aktivitesi göz önünde tutulursa	given the activity of expr.
83	Phrases	davalının geçmişini de göz önünde bulundurarak	given the history that I am aware of the defendant expr.
84	Phrases	göz önünde bulundurursak	if we consider expr.
85	Phrases	göz önünde bulundurulduğunda	considering expr.
86	Phrases	göz önünde bulundurulduğunda	taking into account expr.
87	Phrases	göz önünde bulundurduğumuzda	when we consider expr.
88	Phrases	göz önünde tutulursa	taking into account expr.
89	Phrases	göz önünde tutulursa	bearing in mind expr.
90	Phrases	göz önünde bulundurursak	when we consider expr.
91	Phrases	göz önünde bulundurarak	due regard being had to expr.
92	Phrases	göz önünde bulundurursak	by taking into account expr.
93	Phrases	göz önünde tutularak	by taking into account expr.
94	Phrases	göz önünde tutarak	with an eye to expr.
95	Phrases	göz önünde bulundurduğumuzda	by taking into account expr.
96	Phrases	göz önünde tutulursa	in view of expr.
97	Phrases	göz önünde bulundurduğumuzda	if we consider expr.
98	Phrases	lütfen göz önünde bulundururuz	please note that expr.
99	Phrases	lütfen göz önünde bulundurunuz	please note that expr.
100	Phrases	tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda	taking into account all of these expr.
101	Phrases	-i göz önünde bulundurarak	bearing in mind that expr.
102	Phrases	(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurarak	with (something or someone) in mind expr.
103	Phrases	bir şeyi göz önünde bulundurarak	with something in mind expr.
104	Phrases	bir şey göz önünde bulundurulduğunda	judging by something expr.
105	Phrases	bir şey göz önünde bulundurulduğunda	judging from something expr.
106	Phrases	(bir şey) göz önünde bulundurulduğunda	judging from (something) expr.
107	Phrases	(bir şeyi) göz önünde bulundurarak	out of consideration of (something) expr.
108	Phrases	'-i göz önünde tutarak/bulundurarak	with an eye on expr.
109	Phrases	(bir şeyi) göz önünde tutarak	in consideration of (something) expr.
110	Phrases	göz önünde tutulursa	in light of expr.
111	Phrases	göz önünde tutulursa	in the light of expr.
112	Phrases	göz önünde tutulursa	in view of expr.
113	Phrases	(bir şeyi) göz önünde tutarak/bulundurarak	in view of (something) expr.
114	Phrases	(bir şey) göz önünde bulundurularak	in view of (something) expr.
115	Phrases	-i göz önünde tutarak	with an eye towards expr.
Colloquial
116	Colloquial	göz önünde olmak	be in sight v.
117	Colloquial	göz önünde olmak	be in view v.
118	Colloquial	göz önünde olmak	be in evidence v.
119	Colloquial	(bir bilgiyi, tavsiyeyi, talimatı) göz önünde bulundurmak	take home v.
120	Colloquial	göz önünde bulundurulması gereken	serious adj.
121	Colloquial	her şey göz önünde bulundurulduğunda	at the end of the day expr.
122	Colloquial	(şunu) göz önünde bulundur ki	bear in mind (that) expr.
123	Colloquial	… olduğunu göz önünde bulundurmak	bear in mind that... expr.
124	Colloquial	şunu göz önünde bulundur ki ...	bear in mind that... expr.
125	Colloquial	göz önünde bulundurmak gerek ki	mark you [old-fashioned] exclam.
Idioms
126	Idioms	ihtimali göz önünde bulundurulan şey	a twinkle in someone's eye n.
127	Idioms	ihtimali göz önünde bulundurulan şey	a gleam in someone's eye n.
128	Idioms	göz önünde olmayan yer	any (old) nook or cranny n.
129	Idioms	göz önünde olma	a high profile n.
130	Idioms	perde arkasında asıl işi yapan ve göz önünde olmayan kişiler (bilim adamları, araştırmacılar	the back-room boys [uk] n.
131	Idioms	göz önünde bulundurmak	take stock v.
132	Idioms	göz önünde bulundurmak	be blowing in the wind [us] v.
133	Idioms	göz önünde/hedef olmaktan kaçınmak	keep (one's) head below the parapet v.
134	Idioms	göz önünde/hedef olmaktan sakınmak	keep (one's) head below the parapet v.
135	Idioms	gelecekte olabilecekleri göz önünde bulundurmak	take the long view v.
136	Idioms	göz önünde olduğundan emin olmak	keep someone in sight v.
137	Idioms	gelecekte olabilecekleri göz önünde bulundurmak	take the longer view v.
138	Idioms	göz önünde bulundurmak	take something on board v.
139	Idioms	göz önünde fark edilmemek	hide in plain sight v.
140	Idioms	toplumun göz önünde olmak	be in the public eye v.
141	Idioms	göz önünde olmaya çalışmak	adopt/keep a high profile v.
142	Idioms	bir şeyi göz önünde bulundurmak	keep something in sight v.
143	Idioms	(birini/bir şeyi) göz önünde bir yere saklamak	hide (someone or something) in plain view v.
144	Idioms	göz önünde fark edilmemek	hide in plain view v.
145	Idioms	göz önünde olup/olmasına rağmen görülmemek	hide in plain view v.
146	Idioms	göz önünde olmak	be in sight v.
147	Idioms	göz önünde olmak	be within sight v.
148	Idioms	bir şeyi düşünmeye/göz önünde bulundurmaya istekli olmak	be open to something v.
149	Idioms	(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurmak	bear (someone or something) in mind v.
150	Idioms	birini/bir şeyi göz önünde bulundurmak	keep somebody/something in mind v.
151	Idioms	birini/bir şeyi göz önünde bulundurmak	bear somebody/something in mind v.
152	Idioms	birini/bir şeyi (biri/bir şey için) göz önünde bulundurmak	keep someone or something in mind (for someone or something) v.
153	Idioms	tüm olasılıkları göz önünde bulundurmak	cover all bases v.
154	Idioms	tüm olasılıkları göz önünde bulundurmak/düşünmek/ele almak	cover all the bases [us] v.
155	Idioms	tüm olasılıkları göz önünde bulundurmak/düşünmek/ele almak	cover one's bases [us] v.
156	Idioms	(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurmak	give ear to (someone or something) v.
157	Idioms	'-i göz önünde bulundurarak/tutarak	have one's eye on v.
158	Idioms	(birini/bir şeyi) göz önünde kamufle etmek	hide (someone or something) in plain sight v.
159	Idioms	(birini/bir şeyi) göz önünde saklamak/görünmez kılmak	hide (someone or something) in plain sight v.
160	Idioms	(bir şeyi) göz önünde bulundurmak	keep (something) in sight v.
161	Idioms	(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurmak	take account of (someone or something) v.
162	Idioms	(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurmak	take into account (someone or something) v.
163	Idioms	(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurmamak	take no account of (someone or something) v.
164	Idioms	bir şeyi göz önünde bulundurmak	take something into account v.
165	Idioms	bir şeyi göz önünde tutmak	take something into account v.
166	Idioms	bir şeyi göz önünde bulundurmak	take account of something v.
167	Idioms	bir şeyi göz önünde tutmak	take account of something v.
168	Idioms	göz önünde fark edilmeyen	hidden in plain view adj.
169	Idioms	göz önünde olup/olmasına rağmen görülmeyen	hidden in plain view adj.
170	Idioms	göz önünde fark edilmeyen	hidden in plain sight adj.
171	Idioms	göz önünde olup/olmasına rağmen görülmeyen	hidden in plain sight adj.
172	Idioms	göz önünde bulunmamış	below the radar adv.
173	Idioms	göz önünde bulunmamış	under the radar (screen) adv.
174	Idioms	göz önünde bulunmamış	below the radar (screen) adv.
175	Idioms	göz önünde bulunmamış	under (the/someone's) radar adv.
176	Idioms	her şeyi göz önünde tutarak	on balance expr.
177	Idioms	(bir şey) göz önünde bulundurulduğunda	judging by expr.
178	Idioms	göz önünde bulundurarak	out of consideration expr.
179	Idioms	gözle görülenden/göz önünde olandan daha fazlası var	there is more to (someone or something) than meets the eye expr.
180	Idioms	gözle görülenden/göz önünde olandan daha fazlası var	there's more than meets the eye expr.
Trade/Economic
181	Trade/Economic	projenin her etabında göz önünde bulundurulması gereken çok önemli konu	cross-cutting issue n.
Law
182	Law	göz önünde bulundurma	consideration n.
Politics
183	Politics	göz önünde tutarak	considering that n.
184	Politics	göz önünde tutmak	regard a policy v.
185	Politics	göz önünde bulundurmak	consider v.
186	Politics	göz önünde tutarak	having regard to expr.
187	Politics	göz önünde tutar	considers expr.
Anatomy
188	Anatomy	göz çukurunun önünde bulunan	antorbital adj.
Optics
189	Optics	göz yörüngesinin önünde bulunan	anteorbital adj.
Physics
190	Physics	sadece ısıtma etkilerinden hareketle göz önünde bulundurulan ışın spektrumu	thermal spectrum n.
Marine Biology
191	Marine Biology	göz çukurunun önünde yer alan bölüm	preorbital n.
192	Marine Biology	(gerçek kemikli balıklarda) göz çukuru önünde yer alan büyük bir zar kemik	preorbital n.
Religious
193	Religious	kötülüğün varlığını göz önünde tutarak, tanrı'nın iyiliğini ve her şeye kadir oluşunu savunmak	theodicy n.
Archaic
194	Archaic	göz önünde tutma	management n.
195	Archaic	göz önünde bulundurma	revolution n.
196	Archaic	göz önünde bulundurmak	poise v.
Slang
197	Slang	ayrıcalıklarını göz önünde bulundurmak	check your privilege v.