sight - Turco Inglés Diccionario
Historia

sight

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "sight" en diccionario turco inglés : 96 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
sight n. görünüş
sight n. görme yeteneği
sight n. görme
sight n. görüş alanı
General
sight n. göz erimi
sight n. ibraz
sight n. kanı
sight n. muayene
sight n. ümit
sight n. fikir
sight n. hal
sight n. gözlem
sight n. görme yetisi
sight n. göz
sight n. nazar
sight n. görme gücü
sight n. görüntü
sight n. ihtimal
sight n. müşahede
sight n. bakış
sight n. manzara
sight n. görme yeteneği
sight n. görüş
sight n. görünüm
sight n. gürülmeye değer şey
sight n. görme duyusu
sight n. çok sayıda olan şey
sight n. büyük miktar
sight n. büyük ölçü
sight n. büyük oran
sight n. gösteri
sight n. piyes
sight n. şov
sight n. içgörü
sight n. inceleme
sight n. araştırma
sight n. tetkik
sight n. göz atma
sight n. anlık bakış
sight n. celp
sight n. resmi talep
sight n. resmi çağırma
sight n. talep hakkı
sight n. talep edilen miktar
sight n. hak iddia edilen şey
sight n. fotoğraf çerçevesinin ön yüzü
sight n. resmin çerçeveden görünen bölümü
sight n. olasılık
sight n. beklenti
sight n. ön görü
sight n. nişangâh
sight v. bakmak
sight v. gözlemek
sight v. görmek
sight v. hedeflemek
sight v. gözlemlemek
sight v. (aranan birini/bir şeyi) görmek
sight v. nişan almak
sight v. gözlem yapmak
sight v. mercek takmak
sight v. gözlük takmak
sight v. görüş kazandırmak
sight v. görüşünü ayarlamak
sight v. hedefini ayarlamak
sight adj. anlık
sight adj. anlık algıya dayanan
sight adj. anlık bilgi gerektiren
Trade/Economic
sight n. ibraz
sight n. ürün sunumu
sight n. malların takdimi
sight v. (fatura) sunmak
sight adj. ibrazda ödenebilen
Law
sight expr. ibrazında
sight expr. vadesiz
Technical
sight n. görme
sight n. görüş
sight n. rasat
sight n. dürbün
sight n. şeffaf tabaka
sight n. pencere
sight n. cam tüp
sight n. cam boru
Marine
sight n. rasad
Medical
sight n. vü
sight n. pupil
sight n. göz bebeği
Optics
sight n. görme kuvveti
Tobacco
sight n. görünüm
Military
sight n. nişangah
sight n. teleskop görüşü
sight n. teleskopik nişangah
sight n. yay nişangahı
Hunting
sight n. nişangah
Card
sight n. (pokerde) kağıt açma hakkı
Archaic
sight n. bakma
sight n. gözetleme

Significados de "sight" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
front sight n. arpacık
General
sight seeing n. gezme
knowing somebody by sight n. göz aşinalığı
bar sight n. çubuk nişangah
second sight n. önsezi
telescopic sight n. teleskopik bakış
line of sight n. gözlem hattı
line of sight n. bakış açısı
front sight n. tüfekte arpacık
line of sight n. görüş hattı
line of sight rate function n. gözlem hattı oran fonksiyonu
panoramic sight n. genel görüş
love at first sight n. ilk görüşte aşk
knowing someone by sight n. göz aşinalığı
telescope sight n. teleskopla bakma
second sight n. kehanet
sight entry n. muayene senedi
love at first sight n. yıldırım aşkı
first sight n. ilk görüş
sight-singing n. deşifre şarkı söyleme
sight-seer n. turist
sight-seeing n. turistik yerleri gezme
out of sight n. gözden uzak
sight translation n. yazılı belgelerin sözlü çevirisi
sight translation n. yazılı metinden sözlü çeviri
sight gag n. görsel malzemelerle yapılan mizah
sight gag n. görsel şaka
abominable sight n. büyük keşiş topluluğu
sense of sight n. görme duyusu
night-sight n. geceleri loş ışıkta görme yeteneği
night-sight n. gece görüşü
familiar sight n. tanıdık görüntü
time sight n. zamanın belirlenmesi için yapılan gözlemler
gun-sight n. nişangah
second-sight n. içgörü
sight [obsolete] n. siperlik
sight [obsolete] n. vizör
sight [dialect] n. kesintisiz düz alan
sight [obsolete] n. aşırı miktar
sight [obsolete] n. çok miktar
sight [obsolete] n. sezgi
sight [obsolete] n. kavrayış
sight [obsolete] n. anlayış
sight [obsolete] n. beceri
sight [obsolete] n. yetkinlik
sight-hole n. gözetleme deliği
sight-hole n. kapı dürbünü
sight-reading n. bakarak okuma
sight-reading n. bakarak okunan materyal
sight-reading n. bakarak okuyabilme
sight-shot n. nişangah taksimatı
come in sight v. ortaya çıkmak
put out of sight v. ortadan kaldırmak
lose one's sight v. kör olmak
take sight v. nişan almak
lose sight of v. gözden kaybetmek
come into sight v. görünmeye başlamak
be in sight v. ufukta olmak
know someone by sight only v. birini sadece yüzünden tanımak
buy something sight unseen v. bir şeyi hiç görmeden satın almak
be in sight v. gözle seçilmek
keep out of sight v. hiç görünmemek
lose sight of v. gözden kaybetmek (birini/bir hayvanı)
lose sight of v. unutmak
catch sight v. gözüne ilişmek
wait for a sight of v. görmek için beklemek
get sight of v. görmek
be in sight v. yakın olmak
catch sight of v. gözüne ilişmek
put out of sight v. saklamak
come in sight v. görünmek
acquire merit in god's sight v. sevaba girmek
be in sight v. görülmek
go out of sight v. gözden kaybolmak
keep out of sight v. hiç gözükmemek
not to let someone out of sight v. gözünden hiç kaçırmamak
catch sight of v. görmek
get sight of v. gözüne ilişmek
disappear from sight v. gözden kaybolmak
not to let someone off the sight v. yakın takibe almak
be very moved (by a pathetic sight) v. yüreği sızlamak
shoot someone on sight v. görür görmez vurmak
shoot someone on sight v. görür görmez ateş etmek
have sight v. görmek
know by sight v. simaen bilmek
know by sight v. simaen tanımak
love at first sight v. ilk görüşte aşık olmak
sight-read v. bakarak çalmak
sight-read v. bakarak söylemek
set one's sight on v. -e gözünü dikmek
sight-see v. turistik yerleri gezmek
get out of somebody's sight v. gözünün önünden çekilmek
get out of somebody's sight v. gözünün önünden uzaklaşmak
get out of sight v. gözle görülemeyecek kadar uzaklaşmak
get out of sight v. gözden kaybolmak
get out of sight v. görüş uzaklığının dışında kalmak
get out of sight v. görüş alanının dışında çıkmak
come into sight v. görüş açısına girmek
come into sight v. görünmek
set sight on something v. kafasına koymak
set sight on something v. amaçlamak
set sight on something v. odaklanmak
set sight on something v. hedeflemek
faint at the sight of blood v. kan görünce bayılmak
catch sight of v. gözü ilişmek
know (someone) by sight v. simaen tanımak
know (someone) by sight v. cismen tanımak
know someone by sight v. sima olarak tanımak
lose sight of v. gözden kaçırmak
lose sight of v. gözden uzak tutmak
lose sight of v. dikkate almamak
know something by sight v. göz aşinalığı olmak
can't stand the sight of blood v. kan görmeye dayanamamak
lurk out of sight v. gözden kaybolmak
keep out of sight v. gözden kaybolmak
catch sight of v. birdenbire fark etmek
catch sight v. fark etmek
take sight v. nişan almak
sight [obsolete] v. irdelemek
sight [obsolete] v. mercek altına almak
sight-read v. (yabancı bir dili) hazırlıksız okumak
sight-read v. bir şeyi bakarak okumak
sight-read v. bir şeyi görerek okumak
in sight adj. gözle görülür
out of sight adj. gözden kayıp
out of sight adj. görünmez
out of sight adj. fahiş
out of sight adj. (fiyat) fahiş
quite a sight adj. etkileyici
quite a sight adj. şaşırtıcı
quite a sight adj. görmeye değer
quite a sight adj. komik
quite a sight adj. sıradışı
out-of-sight adj. harika
out-of-sight adj. müthiş
out-of-sight adj. aşırı yüksek
sight-seeing adj. turistik yerleri gören
sight-seeing adj. turistik yerleri gösteren
sight-seeing adj. turistik yerleri gezmede kullanılan
sight-seeing adj. gezip görülecek yerleri gören
sight-seeing adj. görülecek yerleri gösteren
at the sight of adv. görünce
not by a long sight adv. asla
not by a long sight adv. katiyen
at sight adv. görünürde
not by a long sight adv. hiç
by sight adv. şahsen
within sight adv. görüş alanı içinde
in sight adv. meydanda
at sight adv. avisto
at the sight of adv. görür görmez
at first sight adv. ilk bakışta
in sight adv. görünürde
at sight adv. görülür görülmez
at first sight adv. ilk görüşte
in sight adv. yakın
in sight adv. ortalıkta
at sight adv. ibrazında
in sight adv. göz önünde
upon sight adv. görüldüğünde
on sight adv. görür görmez
within sight adv. görünürde
in the sight of allah adv. allah indinde
on sight adv. gördüğünüz yerde
at first sight adv. görür görmez
at sight adv. görür görmez
at sight adv. görünce
at sight adv. bakarak
by a long sight adv. aşırı
by a long sight adv. çok
by a long sight adv. çok fazla
by a long sight adv. çok uzun vadede
in sight of prep. gözü önünde
in the sight of prep. nazarında
in the sight of prep. -in nazarında
Irregular Verb
sight-read v. sight-read - sight-read
Phrasals
keep in sight v. göz önünde bulundurmak
keep in sight v. görebileceği bir yerde tutmak
keep in sight v. gözünün önünde tutmak
sight in v. bir silahın görüşünü ayarlamak
Phrases
in plain sight expr. açıkça
in plain sight expr. görünürde
in plain sight expr. meydanda
in plain sight expr. kolayca görülen
we are all equal in the sight of god expr. tanrının nazarında hepimiz eşitiz
out of sight expr. gözden uzak, gönülden uzak
out of sight expr. gözden uzak olan gönülden de uzak olur
Proverb
out of sight out of mind gözden uzak gönülden uzak olur
out of sight out of mind gözden uzak olan, gönülden uzak olur
village in sight needs no guide görünen köy kılavuz istemez
Colloquial
one's value in the sight of someone n. birisinin (birinin) gözündeki değeri
a sight for sore eyes n. görülmesinden hoşlanılan yer
be in sight v. göz önünde olmak
be in sight v. görüş alanında olmak
be in sight v. görünürde olmak
be within sight v. görüş alanında olmak
be in sight v. görüş alanında olmak
out of sight adj. gözden uzak
out of sight adj. görüş açısı dışında
out of sight adj. görüş sahası/alanı dışında
out of sight adj. görünmeyecek şekilde
not by a long sight expr. asla
not by a blame sight expr. asla
not by a blame sight expr. hiçbir şekilde
keep him in sight expr. gözden kaybetmeyin
not by a long sight expr. hiçbir şekilde
at first sight expr. ilk izlenime göre
at first sight expr. ilk bakışta
a (damn) sight less/fewer (something) expr. çok az (bir şey)
a (damn) sight less/fewer (something) expr. azıcık (bir şey)
a (damn) sight more (something) expr. çok fazla (bir şey)
a (damn) sight more (something) expr. epey (bir şey)
a (damn) sight too (something) expr. çok
a (damn) sight too (something) expr. çok fazla
a (damn) sight too (something) expr. epey
a (damn) sight too (something) expr. öylesine
a (damn) sight too (something) expr. aşırı
a (damn) sight worse expr. çok kötü
a (damn) sight worse expr. berbat
a (damn) sight worse expr. çok fena
a (damn) sight worse expr. daha da kötü
a (damn) sight too (something) expr. aşırı derecede
a (damn) sight too (something) expr. zibil gibi
a (damn) sight too (something) expr. inanılmaz derecede/sayıda
you/he/she can’t stand the sight of somebody/something expr. birinin/bir şeyin görüntüsüne dayanamaz
you/he/she can’t stand the sight of somebody/something expr. birini/bir şeyi görmeye dayanamaz
you/he/she can’t stand the sight of somebody/something expr. birini/bir şeyi hiç sevmez
you/he/she can’t stand the sight of somebody/something expr. birinden/bir şeyden nefret eder
you/he/she can’t stand the sight of somebody/something expr. birini/bir şeyi görmeyi sevmez
you/he/she can’t stand the sight of somebody/something expr. birini/bir şeyi görmekten nefret eder
a (damn) sight too good expr. çok iyi
a (damn) sight better (than somebody/something) expr. (birinden/bir şeyden) çok daha iyi
a sight expr. çok fazla
a sight expr. hayli
a sight expr. önemli ölçüde
a sight expr. önemli derecede
a sight expr. çok
a sight expr. epeyce
a sight better expr. çok daha iyi
a sight worse expr. çok daha kötü
a sight more expr. çok daha fazla
Idioms
a sight for sore eyes n. yüzünü gören cennetlik
sight for sore eyes n. yüzünü gören cennetlik
a sight for sore eyes n. göz banyosu yaptıran kişi/şey
a sight to behold n. mutlaka görülmesi gereken kişi, şey veya olay
a sight for sore eyes n. gözleri bayram ettiren şey
sight for sore eyes n. gözleri bayram ettiren şey
a sight for sore eyes n. gözlerin alınamadığı şey
sight for sore eyes n. gözlerine ziyafet çektiren şey
a sight for sore eyes n. gözleri bayram ettiren şey
sight for sore eyes n. gözünü gönlünü doyuran şey
a sight to behold n. mutlaka görülmesi/gidilmesi gereken kişi/yer/olay
a sight to behold n. kaçırılmaması gereken kişi/yer/olay
a sight to behold n. görülmeye/gidilmeye değer kişi/yer/olay
second sight n. altıncı his
sight for sore eyes n. bir içim su
a sad sight n. dağınık
a sorry sight n. dağınık
a sorry sight n. kirli
out of sight n. kazık marka
a sad sight n. kirli
a sad sight n. üzücü bir sahne
a sad sight n. üzücü bir görüntü
a sorry sight n. üzücü bir sahne
a sorry sight n. üzücü bir görüntü
a heap sight n. çok
a heap sight n. fazla
a heap sight n. pek
(a) heap sight n. çok fazla
(a) heap sight n. hayli
(a) heap sight n. bayağı
heave in sight v. ufukta belirmek
heave in sight v. görünür hale gelmek
hate the sight of (someone or something) v. görmeye bile dayanamamak
hate the sight of (someone or something) v. görmeye bile katlanamamak
hate the sight of (someone or something) v. görmeye bile tahammül edememek
hate the sight of (someone or something) v. görmeye bile tahammül gösterememek
hate the sight of (someone or something) v. görünce bile midesi bulanmak
hate the sight of (someone or something) v. görünce bile midesi kalkmak
hate the sight of (someone or something) v. görünce bile iğrenmek/tiksinmek
hate the sight of (someone or something) v. görüntüsünü bile midesi almamak/kaldırmamak
hate the sight of (someone or something) v. görüntüsü bile tiksindirmek/iğrendirmek
hate the sight of (someone or something) v. görüntüsü bile iğrenç gelmek/tiksinç gelmek
hate the sight of (someone or something) v. görüntüsü bile tiksindirici gelmek/hasta etmek
hate the sight of (someone or something) v. görüntüsünden bile iğrenmek/tiksinmek
bear the sight of (someone or something) v. yüzüne bakmak
bear the sight of (someone or something) v. yüzünü görmeye katlanmak
bear the sight of (someone or something) v. yüzünü görmeye tahammül etmek
bear the sight of (someone or something) v. görüntüsünü midesi almak/kabullenmek
bear the sight of (someone or something) v. görüntüsü tiksindirmemek
not bear the sight of (someone or something) v. yüzüne bile bakamamak
not bear the sight of (someone or something) v. görmeye bile dayanamamak
not bear the sight of (someone or something) v. görmeye bile katlanamamak
not bear the sight of (someone or something) v. görmeye bile tahammül edememek
not bear the sight of (someone or something) v. görünce bile midesi bulanmak
not bear the sight of (someone or something) v. görünce bile midesi kalkmak
not bear the sight of (someone or something) v. görünce bile iğrenmek
not bear the sight of (someone or something) v. görünce bile tiksinmek
not bear the sight of (someone or something) v. görüntüsünü bile midesi almamak
not bear the sight of (someone or something) v. görüntüsü bile tiksindirmek
not bear the sight of (someone or something) v. görüntüsü bile iğrendirmek
not bear the sight of (someone or something) v. görüntüsü bile iğrenç gelmek
not bear the sight of (someone or something) v. görüntüsünden bile iğrenmek
not bear the sight of (someone or something) v. görüntüsünden bile tiksinmek
not bear the sight of (someone or something) v. görüntüsünden bile nefret etmek
not bear the sight of (someone or something) v. yüzünü görmeye dayanamamak
not bear the sight of (someone or something) v. görmeye katlanamamak
not bear the sight of (someone or something) v. görüntüsüne tahammül edememek
not bear the sight of (someone or something) v. görüntüsü midesini bulandırmak
not bear the sight of (someone or something) v. sinir olmak
not bear the sight of (someone or something) v. gıcık olmak
burst into sight v. belirmek
not stand the sight of somebody v. birisinin yüzünü görmek istememek
fall in love at first sight v. bir görüşte tutulmak
not a sight or sound of someone v. birinden haber alamamak
can't stand (the sight of) someone v. birini görmeye tahammül edememek
get someone out of one's sight v. birini gözünün önünden uzaklaştırmak
not stand the sight of somebody v. birisini görmeye katlanamamak
catch sight of someone v. birini bir an için görmek
catch sight of somebody/something v. bir an görmek
heave into sight v. belirmek
race away out of sight v. hızla gözden uzaklaşmak
heave into sight v. görünmeye başlamak
catch sight of somebody/something v. gözüne ilişmek
get within sight v. görüş alanında bulunmak
go out of sight v. görüş açısının dışında kalmak
go out of sight v. görüş açısının dışına çıkmak
keep someone in sight v. gözünü üstünden ayırmamak
burst into sight v. görünmeye başlamak
can't stand the sight of v. görmeye tahammül edememek
burst into sight v. görünmek
drop out of sight v. gözden kaybolmak
buy something sight unseen v. görmeden/bakmadan almak
keep sight of someone v. gözden kaçırmamak
get within sight v. görüş alanı içinde olmak
hide in plain sight v. göz önünde fark edilmemek
get someone out of one's sight v. gözünün önünden yıkılmak
keep sight of someone v. gözünü üzerinden ayırmamak
go out of sight v. görememek
keep someone in sight v. göz önünde olduğundan emin olmak
fall in love at first sight v. ilk görüşte aşık olmak
not be a soul in sight v. in cin top oynamak
play music at sight v. notaları okuyarak müzik yapmak
burst into sight v. kendini göstermek
drop out of sight v. sırra kadem basmak
can't stand the sight of v. sinir olmak
burst into sight at the horizon v. ufukta görünmek
hide in plain sight v. varlığını maskeleyen bir ortamda görünür kalarak fark edilmez olmak
recoil at the sight (of someone) v. -den kaçınmak/uzak durmak
not be a pretty sight v. yüzüne bakılacak gibi olmamak
can't stand the sight of someone v. yüzünü bile görmek istememek
keep sight of (someone or something) v. gözünü (birinin/bir şeyin) üzerinde tutmak
keep sight of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) gözden kaçırmamak
keep sight of (someone or something) v. gözünü (birinin/bir şeyin) üzerinden ayırmamak
keep sight of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) görebilecek şekilde durmak
keep sight of (something) v. (bir şeyi) aklından çıkarmamak
keep sight of (something) v. (bir şeyi) hatırlamak
keep sight of (something) v. (bir şeyi) kendine hatırlatmak
keep somebody/something in sight v. gözünü birinin/bir şeyin üzerinde tutmak
keep somebody/something in sight v. birini/bir şeyi gözden kaçırmamak
keep somebody/something in sight v. gözünü birinin/bir şeyin üzerinden ayırmamak
keep somebody/something in sight v. birini/bir şeyi görebileceği bir konumda kalmak
keep something in sight v. bir şeyi aklından çıkarmamak
keep something in sight v. bir şeyi hatırlamak
keep something in sight v. bir şeyi kendine hatırlatmak
keep something in sight v. bir şeyi göz önünde bulundurmak
keep something in sight v. bir şeyin farkında olmak
look a sight v. darmadağın/darmaduman görünmek
look a sight v. kötü görünmek
look a sight v. berbat görünmek
look a sight v. iğrenç görünmek
look a sight v. düzensiz görünmek
look a sight v. saçı başı birbirine girmiş görünmek
look a sight v. dağınık görünmek
look a sight v. çirkin görünmek
look a sight [old-fashioned] [uk] v. çirkin olmak
look a sight [old-fashioned] [uk] v. dağınık olmak
look a sight [old-fashioned] [uk] v. berbat durumda olmak
look a sight [old-fashioned] [uk] v. düzensiz olmak
look a sight [old-fashioned] [uk] v. darmadağın/darmaduman olmak
be within sight v. çok yakında olmak
be within sight v. yakın olmak
be within sight v. ufukta olmak
be within sight v. çok yaklaşmak
be within sight v. ulaşmaya/başarmaya az kalmak
be within sight v. çok yakında olacak/gerçekleşecek olmak
be in sight v. çok yakında olmak
be in sight v. yakın olmak
be in sight v. ufukta olmak
be in sight v. çok yaklaşmak
be in sight v. ulaşmaya/başarmaya az kalmak
be in sight v. çok yakında olacak/gerçekleşecek olmak
be within sight v. neredeyse gerçek olmak/gerçekleşmek
be in sight v. neredeyse gerçek olmak/gerçekleşmek
be sick of the sight of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) görmekten midesi bulanmak
be sick of the sight of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) görmekten iğrenmek
be sick of the sight of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) görmeye bile dayanamamak
be sick of the sight of (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) tiksinmek
be sick of the sight of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) görmek bile istememek
be sick of the sight of somebody/something v. birini/bir şeyi görmekten midesi bulanmak
be sick of the sight of somebody/something v. birini/bir şeyi görmekten iğrenmek
be sick of the sight of somebody/something v. birini/bir şeyi görmeye bile dayanamamak
be sick of the sight of somebody/something v. birinden/bir şeyden tiksinmek
be sick of the sight of somebody/something v. birini/bir şeyi görmek bile istememek
be sick of the sight of somebody/something v. birinden/bir şeyden nefret etmek
hate the sight of somebody/something v. birini/bir şeyi görmekten midesi bulanmak
hate the sight of somebody/something v. birini/bir şeyi görmekten iğrenmek
hate the sight of somebody/something v. birini/bir şeyi görmeye bile dayanamamak
hate the sight of somebody/something v. birinden/bir şeyden tiksinmek
hate the sight of somebody/something v. birini/bir şeyi görmek bile istememek
hate the sight of somebody/something v. birinden/bir şeyden nefret etmek
can't stand (the sight of) someone or something v. (birinin/bir şeyin) yüzüne bile bakamamak
can't stand (the sight of) someone or something v. (birini/bir şeyi) görmeye bile dayanamamak
can't stand (the sight of) someone or something v. (birini/bir şeyi) görmeye bile katlanamamak
can't stand (the sight of) someone or something v. (birini/bir şeyi) görmeye bile tahammül edememek
can't stand (the sight of) someone or something v. (birini/bir şeyi) midesi almamak
can't stand (the sight of) someone or something v. (birinin/bir şeyin) görüntüsünden bile nefret etmek
can't stand (the sight of) someone or something v. (birine/bir şeye) gıcık/sinir olmak
be not a pretty sight v. yüzüne bakılacak gibi olmamak
be not a pretty sight v. çirkin olmak
be a sight for sore eyes v. yüzünü gören cennetlik olmak
be a sight for sore eyes v. gözleri bayram ettiren kimse/şey olmak
be a sight for sore eyes v. gözü gönlü açan kimse/şey olmak
be a sight for sore eyes v. görmek için heyecan duyulan/heyecanlanılan kimse/şey olmak
be a sight for sore eyes v. görmekten mutlu olunan kimse/şey olmak
be a sight for sore eyes v. memnuniyetle karşılanan kimse/şey olmak
be in sight v. görüş alanı içinde olmak
be in sight v. görüş alanında olmak
be in sight v. göz önünde olmak
be in sight v. görülmek
be in sight v. gözle seçilmek
be in sight v. görünür olmak
be in sight v. ufukta olmak
be in sight v. neredeyse gerçek olmak
be in sight v. çok yakında olmak
be in sight v. çok yakında olacak/gerçekleşecek olmak
be in sight v. eli kulağında olmak
be in sight v. gerçekleşmesine çok az kalmak
be within sight v. görüş alanı içinde olmak
be within sight v. görüş alanında olmak
be within sight v. göz önünde olmak
be within sight v. görülmek
be within sight v. gözle seçilmek
be within sight v. görünür olmak
be within sight v. ufukta olmak
be within sight v. neredeyse gerçek olmak
be within sight v. çok yakında olmak
be within sight v. çok yakında olacak/gerçekleşecek olmak
be within sight v. eli kulağında olmak
be within sight v. gerçekleşmesine çok az kalmak
buy sight unseen v. hiç görmeden satın almak
buy sight unseen v. görmeden/bakmadan almak
catch sight of (someone or something) v. (biri/bir şey) gözüne ilişmek
catch sight of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) bir an için görmek
catch sight of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) göz ucuyla görmek
catch sight of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) bir an görmek
catch sight of (someone or something) v. (biri/bir şey) gözüne çarpmak
catch sight of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) anlık olarak görmek
do something on sight v. görür görmez bir şey yapmak
do something on sight v. gördüğü anda bir şey yapmak
get (someone or something) out of (one's) sight v. (birini/bir şeyi) gözünün önünden uzaklaştırmak/almak
heave into sight/view v. ufukta belirmek
heave into sight/view v. görünür hale gelmek
heave into sight/view v. belirmek
heave into sight/view v. görünmeye başlamak
hide (someone or something) in plain sight v. (birini/bir şeyi) göz önünde kamufle etmek
hide (someone or something) in plain sight v. (birini/bir şeyi) göz önünde saklamak/görünmez kılmak
hide (someone or something) in plain sight v. (birini/bir şeyi) herkesin görebileceği bir yerde saklamak
keep (someone or something) in sight v. (birini/bir şeyi) gözden kaçırmamak
keep (someone or something) in sight v. (birini/bir şeyi) gözünün önünde tutmak
keep (someone or something) in sight v. (birini/bir şeyi) görebileceği bir yerde tutmak/durmak
keep (something) in sight v. (bir şeyi) göz önünde bulundurmak
keep (something) in sight v. (bir şeyi) hatırlamak/kendine hatırlatmak
keep (something) in sight v. (bir şeyi) aklında bulundurmak
keep sight of v. gözden kaçırmamak
keep sight of v. gözünü üzerinden ayırmamak
keep sight of v. görebilecek şekilde durmak
keep sight of v. hatırlamak
keep sight of v. kendine hatırlatmak
keep sight of v. gözünü üzerinde tutmak
keep sight of v. aklından çıkarmamak
keep sight of somebody/something v. birini/bir şeyi gözden kaçırmamak
keep sight of somebody/something v. gözünü birinin/bir şeyin üzerinden ayırmamak
keep sight of somebody/something v. birini/bir şeyi görebilecek şekilde durmak
keep sight of somebody/something v. gözünü birinin/bir şeyin üzerinde tutmak
keep sight of somebody/something v. birini/bir şeyi hatırlamak
keep sight of somebody/something v. birini/bir şeyi kendine hatırlatmak
keep sight of somebody/something v. birini/bir şeyi aklından çıkarmamak
keep somebody/something in sight v. birini/bir şeyi gözden kaçırmamak
keep somebody/something in sight v. gözünü birinin/bir şeyin üzerinden ayırmamak
keep somebody/something in sight v. birini/bir şeyi görebilecek şekilde durmak
keep somebody/something in sight v. gözünü birinin/bir şeyin üzerinde tutmak
keep somebody/something in sight v. birini/bir şeyi hatırlamak
keep somebody/something in sight v. birini/bir şeyi kendine hatırlatmak
keep somebody/something in sight v. birini/bir şeyi aklından çıkarmamak
know (someone or something) by sight v. (birini/bir şeyi) simaen tanımak
know (someone or something) by sight v. (birini/bir şeyi) simaen bilmek
know (someone or something) by sight v. (birini/bir şeyi) sima olarak tanımak
know (someone or something) by sight v. (birine/bir şeye) göz aşinalığı olmak
know (someone or something) by sight v. (birini/bir şeyi) cismen tanımak/bilmek