yaratan - Turco Inglés Diccionario
Historia

yaratan



Significados de "yaratan" en diccionario inglés turco : 6 resultado(s)

Turco Inglés
General
yaratan creator n.
yaratan maker n.
Colloquial
yaratan higher power n.
Trade/Economic
yaratan generating adj.
Computer
yaratan created by expr.
yaratan by expr.

Significados de "yaratan" con otros términos en diccionario inglés turco: 486 resultado(s)

Turco Inglés
General
sorun yaratan troublemaker n.
problem yaratan durum villain n.
skandal yaratan kimse scandalizer n.
yaratan kimse originator n.
ayrılık yaratan divisiveness n.
panik yaratan kimse alarmist n.
skandal yaratan kimse scandaliser n.
huzursuzluk yaratan kimse stormy petrel n.
panik yaratan kimse panicmonger n.
yenilik yaratan avant garde n.
sorun yaratan trouble maker n.
anlaşmazlık yaratan divisiveness n.
anlaşmazlık yaratan kişi disuniter n.
korku yaratan kimse scaremonger n.
mucizeler yaratan kimse wonder worker n.
sorun yaratan nokta trouble spot n.
sıkıntı yaratan konu a bone to pick n.
sorun yaratan troubler n.
kavram yaratan cogitator n.
çekim etkisi yaratan etkenler pull factor n.
sorun yaratan hellraiser n.
mucize yaratan miracle-worker n.
mucize yaratan miracle man n.
mucize yaratan miracle worker n.
haber konusu yaratan kimse newsmaker n.
değişim yaratan changemaker n.
ayırt edici/fark yaratan beceri distinctive skill n.
iki kuvvet arasında eylem yaratan catalyst n.
sonuç yaratan faktör causal agency n.
yoğun endişe veya heyecan yaratan sıkıntılı durum nail biter n.
yoğun endişe veya heyecan yaratan sıkıntılı durum nailbiter n.
yoğun endişe veya heyecan yaratan sıkıntılı durum nail-biter n.
panik yaratan kimse terrorist n.
sorunu yaratan şey the rub n.
zorluk ve sıkıntı yaratan durum tyrant n.
çocuklar için yaralanma tehlikesi yaratan ilgi çekici şey attractive nuisance n.
deprem etkisi yaratan olay earthquake n.
sorun yaratan kimse beleaguerer n.
tartışma ve münazaralarda kullanılan, karşı tarafın gerçek önermesini daha zayıf bir sav ile değiştirip çürüterek üstün gelindiği yanılsamasını yaratan bir taktik man of straw n.
fark yaratan miktar veya derece margent n.
vasat eserler yaratan kimse hack n.
kaygı yaratan şey hagrider n.
harikalar yaratan kimse wondermonger n.
harikalar yaratan kimse wonder-worker n.
bir şey yaratan kimse hand n.
doğaüstü dünyanın gerçek olduğu yanılsamasını yaratan büyük güç maya n.
tehlike yaratan şey hazard n.
öfori yaratan şey mindblower n.
nedensiz korku yaratan kelime boo-word n.
saçta doğal ışıltı ve kontrast görüntüsü yaratan boyama tekniği highlighting n.
korku yaratan şey horrible n.
dehşet yaratan şey horrible n.
izlemesi sıkıntı yaratan şey horror show n.
bakması tedirginlik yaratan içerik horror show n.
heyecan yaratan siyasi kampanya horse race n.
kusurlu şekilde yaratan kimse miscreator n.
kusurlu şekilde yaratan oluşum miscreator n.
etki yaratan kimse luminary n.
haz yaratan şey luxury n.
uyum yaratan rhythmist n.
harmoni yaratan rhythmist n.
kahkaha tufanı yaratan hikaye rib-tickler n.
kabartma yaratan şey ridger n.
sorun yaratan görev clat [dialect] n.
delilik yaratan madde deliriant n.
çukur yaratan şey delver n.
algı yaratan hitabet demagoguery n.
dünyayı yaratan etken demiurge n.
yaratan kimse operator [obsolete] n.
coşku yaratan şey rouser n.
bir şeyin görüntüsünü yaratan kimse imager n.
tahrik yaratan madde impulsive n.
dürtü yaratan madde impulsive n.
(argand lambasında) ateşleme için hava akımı yaratan tertibat oxidator [obsolete] n.
huzursuzluk yaratan kimse disquieter n.
endişe yaratan şey disquieter n.
hoşnutsuzluk yaratan şey dissatisfaction n.
tiksinti yaratan şey distasture [obsolete] [rare] n.
antipati yaratan şey distasture [obsolete] [rare] n.
yangı yaratan madde inflammatory n.
etki yaratan şey influence n.
etki yaratan kimse influential n.
şaşkınlık yaratan şey distracter n.
sıkıntı yaratan kimse distresser [obsolete] n.
huzursuzluk yaratan kimse disturbant n.
endişe yaratan kimse disturbant n.
farkındalık yaratan şey commentary n.
paralel hareket yaratan birleşik bağlantı parallel motion n.
paralel hareket yaratan bağlı mekanizma parallel motion n.
sürecin çok yavaş ilerleyip gecikme yaratan kısmı pinch point n.
ihtilaf yaratan kimse polemic n.
moda akımı yaratan kimse taste-maker n.
sakatlık yaratan şey injurer n.
sözdizimsel veya duygusal ayrım yaratan ses tonu değişimi intonation n.
etki yaratan kimse panjandrum n.
endişe yaratan hareket pantaraxia n.
düşmana karşı beraberlik yaratan etkileyici olay pearl harbor n.
darbe yaratan şey pecker n.
dönen güneşe benzer görüntü yaratan bir havai fişek türü saxon n.
ihtilaf yaratan kimse controverser n.
flokülasyon yaratan şey flocculator n.
sıvı içerisinde darbeler yaratan cihaz pulser n.
heyecan yaratan kimse scorcher n.
fark yaratan changemaker n.
belirsizlik yaratan kimse smudger n.
canı istediği için kargaşa yaratan kimse agent of chaos n.
canı istediği için kargaşa yaratan kimse chaos agent n.
kargaşa yaratan kimse agent of chaos n.
kargaşa yaratan kimse chaos agent n.
ağrı yaratan şey soreness n.
sıkıntı yaratan kimse sorner n.
huzursuzluk yaratan kimse squabbler n.
enerji yaratan içerik miktarı strength n.
senkronize gelişme yaratan uyarlama synchronising n.
senkronize gelişme yaratan uyarlama synchronizing n.
sistem yaratan kimse systematist n.
şok etkisi yaratan durum stunner n.
sorun yaratan birisiyle uğraşmak sort someone out v.
bir anlaşmaya veya uzlaşıya varmak için ihtilaf yaratan iki veya daha fazla tarafla çalışmak mediate v.
panik yaratan alarming adj.
etki yaratan effective adj.
panik yaratan alarmist adj.
sorun yaratan problem adj.
ayrılık yaratan divisive adj.
skandal yaratan scandalling adj.
heyecan yaratan charged adj.
fikir yaratan idiogenetic adj.
sıkıntı yaratan nettlesome adj.
panik yaratan bloodcurdling adj.
bağımlılık yaratan addictive adj.
endişe yaratan perturbational adj.
yeni ve orijinal fikirler yaratan ground-breaking adj.
sorun yaratan trouble-making adj.
tiryakilik yaratan addictive adj.
sorun yaratan hell raising adj.
sorun yaratan raising hell adj.
tokat etkisi yaratan sobering adj.
bağımlılık yaratan dependence-producing adj.
dağınıklık yaratan messy adj.
farkındalık yaratan realising adj.
farkındalık yaratan realizing adj.
farkındalık yaratan realising adj.
skandal yaratan noiseful adj.
hayal kırıklığı yaratan unlucky adj.
tartışma yaratan sınırlamaları olmayan unmortgaged adj.
huzursuzluk yaratan unresty [obsolete] adj.
hizip yaratan factional adj.
karışıklık yaratan upstirring [obsolete] adj.
bütünleşik bir sonuç yaratan joined-up adj.
manyetizma yaratan magnetiferous adj.
mucizeler veya harikalar yaratan wonderworking adj.
mucizeler yaratan wonderworking adj.
mucizeler veya harikalar yaratan wonder-working adj.
mucizeler yaratan wonder-working adj.
baş ağrısı yaratan headachy adj.
çarpık algılar yaratan mind-altering adj.
bakış açısında veya düşünce biçiminde kalıcı değişim yaratan mind-altering adj.
şiddetli algılar yaratan mind-expanding adj.
çarpık algılar yaratan mind-expanding adj.
büyük etki yaratan high-power adj.
büyük etki yaratan high-powered adj.
korku yaratan horror adj.
tiksinti yaratan horror adj.
sıcaklığı ile rahatsızlık yaratan hot adj.
nemliliği ile huzursuzluk yaratan hot adj.
mucizeler yaratan miraculous adj.
harikalar yaratan mirific adj.
harikalar yaratan mirifical adj.
kötü şekilde yaratan miscreative adj.
yankı yaratan reverberant adj.
yankı yaratan reverberant adj.
kazanç yaratan lucrific adj.
üzüntü yaratan luctual adj.
mit yaratan mythopoeic adj.
saplantı yaratan obsessive adj.
çıkıntı yaratan ridgy adj.
mantıksız münakaşa yaratan choplogic adj.
mantıksız münakaşa yaratan choplogical adj.
noel havası yaratan christmasy adj.
baskı yaratan clamant adj.
algı yaratan demagogic adj.
algı yaratan demagogical adj.
mahrumiyet yaratan deprivative adj.
doğrusal boyut yaratan long adj.
heyecan yaratan rousing adj.
oksitlenme yaratan rustful adj.
üzüntü yaratan ruthful adj.
sorun yaratan importunate [rare] adj.
dürtme etkisi yaratan impulsive adj.
her şeyi yaratan omniferous adj.
her şeyi yaratan omnific [rare] adj.
her şeyi yaratan omnificent adj.
her şeyi yaratan omniparient adj.
her şeyi yaratan omniparous adj.
huzursuzluk yaratan diseaseful [obsolete] adj.
panik yaratan dismayful adj.
kaygı yaratan disquietive [obsolete] adj.
endişe yaratan disquietive [obsolete] adj.
kaygı yaratan disquietous adj.
endişe yaratan disquietous adj.
tiksinti yaratan distasteive [obsolete] adj.
antipati yaratan distasteive [obsolete] adj.
şişkinlik yaratan distensile adj.
astral etki yaratan influent adj.
yıldızsal etki yaratan influent adj.
etki yaratan influxious [obsolete] adj.
etki yaratan influxive adj.
şanssızlık yaratan infortunate adj.
etki yaratan infusive adj.
sıkıntı yaratan distressful adj.
endişe yaratan distressful adj.
karışıklık yaratan disturbant adj.
karışıklık yaratan disturbative adj.
tehlike yaratan hastalar için tasarlanan disturbed adj.
şaşkınlık yaratan gory adj.
ağrı yaratan doloriferous [obsolete] adj.
yıkım yaratan doomsday adj.
dalga yaratan fanned adj.
tutarsızlık yaratan incoherentific [obsolete] adj.
çarpıntı yaratan palpitant adj.
panik yaratan fearful adj.
fenalık yaratan insalutary adj.
delilik yaratan insane [obsolete] adj.
övgü yaratan panegyric adj.
övgü yaratan panegyrical adj.
pandomim yaratan pantomime adj.
bolluk yaratan cornucopian adj.
sonuç yaratan corollary adj.
korazyon yaratan corrasive adj.
aşınma yaratan corrasive adj.
huzursuzluk yaratan daunted adj.
uyuşmazlık yaratan discordable adj.
coşku, heyecan ve merak yaratan gee-whiz adj.
organik yapı yaratan organific adj.
görüntü oyunu yaratan phantasmagoric adj.
fantezi yaratan phantastic [obsolete] adj.
düşlem unsuru yaratan phantastic [obsolete] adj.
fantezi yaratan phantastical [obsolete] adj.
düşlem unsuru yaratan phantastical [obsolete] adj.
ırk ayrımı yaratan segregationist adj.
efsane etkisi yaratan semi-legendary adj.
gölge yaratan shadowy adj.
yağmur yaratan showery adj.
kuruluk yaratan siccific adj.
kaos yaratan free-for-all adj.
hoşnutsuzluk yaratan skeef adj.
uyku etkisi yaratan sleeplike adj.
anlam karmaşası yaratan slippery adj.
çözüm yaratan solutional adj.
vakit kaybı yaratan pokey adj.
beklenti yaratan provocative adj.
tartışma yaratan provocatory adj.
köpük yaratan spumiferous adj.
külfet yaratan spurious adj.
huzursuzluk yaratan squalid adj.
dayanıklılık yaratan staminal adj.
dayanma gücü yaratan staminal adj.
zıt bir görünüm yaratan stark adj.
açlık yaratan starvation adj.
zorluk yaratan sticky adj.
tehlike yaratan suicidal adj.
yıkım yaratan suicide adj.
tehlike yaratan suicide adj.
baskı yaratan superincumbent adj.
polemik yaratan polemical adj.
sansasyon yaratan sensational adj.
... etkisi yaratan anlamına gelen son ek -ic suf.
... etkisi yaratan anlamına gelen son ek -ical suf.
Colloquial
sorun yaratan tip hard case n.
tokat etkisi yaratan şey a kick in the teeth n.
tokat etkisi yaratan şey a smack in the face n.
tokat etkisi yaratan şey a smack in the eye n.
göt göte/kıç kıça kalabalık yaratan olay fanny-bumper n.
başta umut veren ama sonra hayal kırıklığı yaratan bir şey/durum a false dawn n.
mucizeler yaratan bir adam a miracle man n.
rahatsızlık yaratan tip a wet blanket n.
izdiham yaratan olay fanny-bumper n.
sorun yaratan kimse heller n.
problem yaratan iş/görev bear n.
infial yaratan hareket bomb n.
infial yaratan söz bomb n.
gerginlik yaratan sorumluluk headache n.
tiksinti yaratan şey horror show n.
başta umut veren ama sonra hayal kırıklığı yaratan bir şey/durum false dawn n.
fırsat yaratan araç door opener n.
sorun yaratan kimse shrewdie [australia/new zealand] n.
aşırı heyecan yaratan gerilim filmi superthriller n.
öfori yaratan mind-blowing adj.
çok stres yaratan high-pressure adj.
çok gerilim yaratan high-pressure adj.
heyecan yaratan hot adj.
skandal yaratan hot adj.
heyecan yaratan infectious adj.
heyecan yaratan buzzy adj.
Idioms
amaçlananın tam tersi etki yaratan eylem ya da tedbir catch-22 n.
sorun yaratan kimse bad guy n.
infial yaratan demolition job [brit] n.
büyük haz yaratan şey a joy to behold n.
bomba etkisi yaratan a demolition job [brit] n.
bomba etkisi yaratan demolition job [brit] n.
infilak yaratan a demolition job [brit] n.
tokat etkisi yaratan şey a slap in the face n.
tokat etkisi yaratan şey a slap in the eye n.
büyük sevinç yaratan şey a joy to behold n.
tokat etkisi yaratan şey smack in the face n.
sorun yaratan memur civil serpent n.
avantaj yaratan/sağlayan konum/görev a bully pulpit n.
belirsizlik yaratan şey curve ball n.
toplumda sahte mutluluk/memnuniyet duygusu yaratan şey the opiate of the masses n.
toplumda sahte mutluluk/memnuniyet duygusu yaratan şey the opium of the masses n.
toplumda sahte mutluluk/memnuniyet duygusu yaratan şey the opium of the people n.
bir araya geldiğinde görünür bir etki/avantaj yaratan istatistiksel unsurlar weight of numbers n.
bir arada değerlendirildiğinde görünür bir avantaj/etki yaratan istatistiksel unsurlar weight of numbers n.
tokat etkisi yaratan şey a kick in the guts n.
pürüz yaratan kimse/şey the fly in the ointment n.
pürüz yaratan kimse/şey a fly in the ointment n.
kısa süreli heves/heyecan yaratan şey bright shiny object n.
moral bozukluğu yaratan şey bring-down n.
üç farklı durumun/unsurun büyük etki yaratan birleşimi triple whammy n.
kaos yaratan faaliyet fire-drill n.
cinsiyet üzerinde değişiklik yaratan gender-bending adj.
kaos yaratan on a rampage expr.
Trade/Economic
aktif yaratan taraf asset originator n.
çifte etki yaratan sigorta poliçesi dual trigger contract n.
değer yaratan etkenler value drivers n.
değer yaratan şirket value creating company n.
katma değer yaratan maliyet value-added cost n.
katlamalı etki yaratan sigorta poliçesi dual trigger contract n.
müşteri trafiği yaratan haritalama traffic generator map n.
nakit yaratan birim cash generating unit n.
rant yaratan toplum rent seeking society n.
türkiye ile avrupa ekonomik topluluğu arasında bir ortaklık yaratan anlaşma Agreement Establishing An Association Between Turkey and the European Economic Community n.
(borsada) büyük kazanç yaratan sanal hisse senetleri fancy stocks n.
(menkul kıymetler piyasasında) fiyatlarda ani düşüş yaratan elden çıkarma süreci selloff n.
engel yaratan impediment adj.
ihtilaf yaratan disputant adj.
kar yaratan profit-generating adj.
ekonomik çöküntü yaratan depressant adj.
enflasyon yaratan inflation adj.
Law
nifak yoluyla huzursuzluk yaratan şahıs barrator n.
nifak yoluyla huzursuzluk yaratan şahıs barrater n.
üzerinde tartışma yaratan mesele matter of fact n.
üzerinde tartışma yaratan mesele question of fact n.
kar ortaklığı yaratan champertous adj.
Technical
evrim yaratan uygulama servisi ground breaking application service n.
hava cepleri yaratan katkı air-entraining agent n.
dairesel hareketten doğrusal hareket yaratan alet epicycloidal wheel n.
yapay su akımı yaratan tertibat scour n.
yankı yaratan reverberate adj.
yankı yaratan reverberate adj.
Informatics
sorun yaratan offending n.
değişim yaratan bilgi information n.
Electric
parazit yaratan elektrik dalgası stray n.
Mechanic
hava akımı yaratan cihaz wafter n.
Radio
telsiz statiğini yaratan static adj.
Textile
dokuma kumaş benzeri etki yaratan bir tür dikiş wholestitch n.
dökümlü tarzıyla etki yaratan drapey adj.
Dyeing
boya tabaka yüzeyinin tamamında renk değişikliği yaratan konsantrasyon flooding n.
Furniture
hafifçe ovarak mobilya üzerinde gölgeli etki yaratan kimse duller n.
Aeronautic
(deniz uçağının kalkışında gecikme yaratan) su direncinde artış durumu sticking n.
Medical
hastanın zararlı olduğuna şartlanmasından ötürü hastalık semptomları yaratan zararsız ilaç/madde nocebo n.
savaşılan hastalığın belirtilerine karşıt belirtiler yaratan ilaç tedavileri uygulayan doktor allopath n.
aspergilloza eğilim yaratan faktörler factors predisposing to aspergillosis n.
bir hastalığı, bu hastalığın neden olduğu sonuçlardan farklı ya da bu sonuçların tam zıttı sonuçlar yaratan ilaçlarla tedavi etme yöntemi allopathy n.
stres yaratan durum stressful situation n.
bir hastalığı tam zıttı sonuçlar yaratan ilaçlarla tedavi etme yöntemi enantiopathy n.
hastalar üzerinde olumsuz etki yaratan hastane koşulları hospitalism n.
hastanın durumunda büyük ve ani değişim yaratan ve genellikle yeni keşfedilmiş ilaç miracle drug n.
yüksek ateş yaratan madde febrifacient n.
solunduğunda genel anestezi etkisi yaratan gaz inhalation anaesthetic n.
solunduğunda genel anestezi etkisi yaratan gaz inhalation anesthetic n.
solunduğunda genel anestezi etkisi yaratan gaz inhalation general anaesthetic n.
solunduğunda genel anestezi etkisi yaratan gaz inhalation general anesthetic n.
suni ereksiyon yaratan bir implant türü penile implant n.
belirli deri hastalıklarının gelişimine yatkınlık yaratan bir bozukluk dartrous diathesis n.
nedeni açıklanamayan fiziksel semptomlar yaratan bir grup psikiyatrik rahatsızlık somatic symptom disorder n.
savaşılan hastalığın belirtilerine karşıt belirtiler yaratan ilaç kullanımına ait veya ilgili allopathic adj.
öfori yaratan euphoriant adj.
kafa karışıklığı yaratan confusional adj.
şişkinlik yaratan inflative [obsolete] adj.
ateş yaratan febrifacient adj.
ateş yaratan febriferous adj.
ateş yaratan febrific adj.
sakatlık yaratan disabling adj.
sempatik sinir sistemini taklit eden fizyolojik etki yaratan sympathomimetic adj.
Anatomy
sternohyoid kasın altına doğru bir kas yaratan sternothyroid adj.
Psychology
zıt etki veya ilgi kaybı yaratan uyarım negative stimulation n.
istenmeyen etkiler yaratan uyarıcı negative stimulus n.
sanrı yaratan kimyasal hallucinogen n.
yatkınlık yaratan neden predisposing cause n.
hastanın korku yaratan duruma ani ve yoğun bir şekilde maruz bırakıldığı bir psikoterapi yöntemi flooding n.
ego ve kişiliğin olağan sınırlarının ötesinde ezoterik zihinsel deneyim yaratan (terapi) transpersonal adj.
Physiology
kas veya salgı bezinde biten ve kasılma veya salgılamaya yol açan sinir uyarımı yaratan sinir ucu effector n.
refleks yaratan reflexogenic adj.
Pathology
tekrarlayan kafa sallama nöbetleri ve bilişsel bozulma yaratan, nedeni bilinmeyen sinirsel bir hastalık nodding syndrome n.
enfeksiyon yaratan infectant adj.
enfeksiyon yaratan infective adj.
Pharmaceutics
psikotik durumları tedavisinde sakinleştirici bir etki yaratan ilaç neuroleptic agent n.
hayati tehlike yaratan aritmi tedavisinde kullanılan bir anti-aritmi ilacı enkaid® n.
morfine benzeyip daha az bağımlılık yaratan sentetik bir narkotik ilaç methadone hydrochloride n.
ödem yaratan durumları ve hipertansiyonu kontrol altına almada kullanılan idrar söktürücü bir ilaç chlorthalidone n.
Veterinary
afrika'da görülen, arka bacaklarda denge kaybı yaratan parazit kaynaklı bir sığır hastalığı turning sickness n.
Logic
mantıksal karşıtlık yaratan bir ifade içeren discrete adj.
Chemistry
hidroklorik asit yaratan renksiz keskin bir gaz hydrogen chloride n.
keçe özelliği yaratan madde flocculence n.
hidroliz yaratan hydrolytic adj.
deflegmasyon yaratan dephlegmatory adj.
iki veya daha fazla bileşenden tek bir oluşum yaratan one adj.
(su ve sulu çözeltiler) köpük yaratan soft adj.
Biology
bir arada bulunduklarında ayrıyken gösterdikleri etkiden bambaşka etki yaratan birkaç genden her biri complementary factor n.
aynı fenotipi yaratan alel dominant allele n.
genetik insersiyon yaratan mutasyon süreci insertion n.
heterozigot olduğunda farklı etki yaratan bir gen türü semidominant n.
eksaptasyon yaratan preadaptive adj.
mutasyon yaratan sportive adj.
Biochemistry
toksik ve karsinojenik etki yaratan ve sikadlarda bulunan bir glikozit cycasin n.
bağımlılık yaratan addictive adj.
Astronomy
evrenin erken döneminde baryon ve antipartikülünün madde ile antimadde arasında asimetri yaratan oluşumu baryogenesis n.
Astrology
(burç) şanslı etki yaratan fortunate adj.
Botanic
orta doğu ve afrika'da yetişen, yaprak ve tomurcukları alışkanlık yaratan uyarıcı bitki cat (catha edulis) n.
çeşitli otlarda görülen, gövdede şişkinlik ve yapraklarda bozulma yaratan bir hastalık tulip root n.
orta doğu ve afrika'da yetişen, yaprak ve tomurcukları alışkanlık yaratan uyarıcı bir bitki khat n.
mutasyon yaratan sportiness adj.
Social Sciences
sosyal etkileşim yaratan sociative adj.
Literature
çeviri yaratan kimse versionist n.
gerilim yaratan horror adj.
Linguistics
mantıksal karşıtlık yaratan bağlaç discretive [obsolete] n.
inorganik ses yaratan parasitical adj.
organik ses bozukluğu yaratan parasitical adj.
isim ve sıfatların resmi olmayan hallerini yaratan son ek -ers [uk] suf.
Religious
mucize yaratan thaumaturgus n.
mucizeler yaratan kimse theurgist n.
sapkınlığı yaratan kimse heresiarch n.
hindu dininde yaratan tanrı brahma n.
(hinduizm'de) evreni yaratan enerji shakti n.
Philosophy
hipergerçeklik yaratan şey hyperreal n.
doğrudan etki yaratan efficient adj.
hipergerçeklik yaratan hyperreal adj.
Environment
darbeyi yaratan silahın gücü blast yield n.
çok az kontaminasyon yaratan clean adj.
Geology
tahıl yetiştiriciliğine uygun toprak yaratan bir kireçtaşı türü cornbrash n.
Military
elektronik araçlara zarar veren çok güçlü elektromanyetik dalgalar yaratan bir bomba türü e-bomb n.
geniş çaplı kıyım yaratan suicide adj.
Sport
arkadaşlarına alan açan (boş alan yaratan) oyuncu dummy runner n.
vücudun çeşitli bölgelerinde büyük stres yaratan (egzersiz) high-impact adj.
Art
heykel ve putlarda tanrının yaşadığı izlenimi yaratan eski bir sanat türü telestics n.
yanılsama etkisi yaratan kimse illusionist n.
mermer veya damar etkisi yaratan bir boyama tekniği dragging n.
Music
hafif titreme etkisi yaratan bir org düğmesi vox angelica n.
birden fazla ses efekti yaratan elektronik bir cihaz chorus pedal n.
beklenmedik çözülüş yaratan akor substitution n.
mükemmel uyum yaratan euharmonic adj.
kusursuz harmoni yaratan euharmonic adj.
Theatre
trajik dramada üzüntü ve dehşet yaratan estetik kalite tragic n.
rüzgar sesi efekti yaratan cihaz wind machine n.
Photography
fotoğrafta parlama ve patlama etkisi yaratan bir kamera lens donatısı starburst n.
Archaic
sorun yaratan kimse scrupler n.
sorun yaratan kimse scrupulist n.
tahrip yaratan kimse squabasher [scotland] n.
ihtilaf yaratan kimse stickler n.
endişe yaratan carking adj.
sorun yaratan troublous adj.
etki yaratan influencive adj.
etki yaratan influent adj.
taraflılık yaratan prepossessing adj.
zihinde güçlü bir etki yaratan sensible adj.
sorun yaratan shrewd adj.
Engineering
sürekli dayanaklı kirişin desteklerinde dışbükey bükülme etkisi yaratan eğilme momenti hogging moment n.
Entomology
(bombus arısı gibi) uğultu yaratan kanatlı bir böcek türü dor n.
Slang
kamuoyu yaratan spin doctor n.
kamuoyu yaratan spinmeister n.
sorun yaratan tip jitter n.
sorun yaratan tip troubler n.
sorun yaratan tip bad hat n.
sorun yaratan tip troublemaker n.
sorun yaratan tip rabble rouser n.
sorun yaratan tip mischief-maker n.
sorun yaratan tip trouble maker n.
esrar etkisi yaratan sentetik/kimyasal uyuşturucular noids (synthetic cannabinoids) n.
problem yaratan kimse blue falcon n.
davranış, stil, tutum veya farklı bir konuda etki yaratan kimse poser n.
sorun yaratan clouded adj.
tartışma yaratan clouded adj.
British Slang
sorun yaratan tip workie ticket (tyneside use) n.
Modern Slang
istediğini elde edemediğinde problem yaratan kadın a karen n.
telaş yaratan kişi alarmer n.