bind - Turc Anglais Dictionnaire

bind

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "bind" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 77 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
bind v. ciltlemek
She used a thick thread to bind the book.
Kitabı ciltlemek için kalın bir iplik kullandı.

More Sentences
bind v. bağlamak
They bound the bull down with ropes.
Boğayı halatlarla bağladılar.

More Sentences
General
bind n. bağlanma
It also does not bind to the extracellular matrix and has a very low molecular weight.
Ayrıca hücre dışı matrise bağlanmaz ve çok düşük bir moleküler ağırlığa sahiptir.

More Sentences
bind v. sarmak
The doctor bound my wounds.
Doktor yaralarımı sardı.

More Sentences
bind v. birleştirmek
The people of France, who love you very much, bind these two countries.
Sizi çok seven Fransız halkı bu iki ülkeyi birleştiriyor.

More Sentences
bind v. kenarlamak
The handkerchief were bound with satin.
Mendil saten kumaşla kenarlanmıştı.

More Sentences
bind v. birbirine bağlamak
The third pillar is the one which binds these two together.
Üçüncü sütun ise bu ikisini birbirine bağlayan sütundur.

More Sentences
bind v. birbirine bağlamak
The report seeks to bind the EU's defence industry and military organisations more closely together.
Rapor, AB'nin savunma sanayii ve askeri kuruluşlarını daha sıkı bir şekilde birbirine bağlamayı amaçlamaktadır.

More Sentences
Colloquial
bind n. kördüğüm
Once again, she had found herself in a bind.
Bir kez daha kendini bir kördüğümün içinde bulmuştu.

More Sentences
Trade/Economic
bind v. bağlamak
Interpreters are bound by rules of confidentiality.
Tercümanlar gizlilik kurallarına bağlıdır.

More Sentences
Law
bind v. bağlamak
Add a spoon full of flour to bind the mixture together.
Karışımı bağlamak için bir kaşık dolusu un ekleyin.

More Sentences
Technical
bind v. bağlamak
That is the way to bind the Russian Federation to the EU.
Rusya Federasyonu'nu AB'ye bağlamanın yolu budur.

More Sentences
Telecom
bind v. bağlamak
The Lisbon targets bind us to a more flexible labour market than before.
Lizbon hedefleri bizi eskisinden daha esnek bir işgücü piyasasına bağlamaktadır.

More Sentences
Chemistry
bind v. bağlanmak
Exemestane and its metabolites do not bind to red blood cells.
Eksemestan ve metabolitleri kırmızı kan hücrelerine bağlanmaz.

More Sentences
Printery
bind v. ciltlemek
He knows how to bind books.
Kitapları nasıl ciltleyeceğini bilir.

More Sentences
General
bind n. bağlayan şey
bind n. bağlama
bind v. sargılamak
bind v. fazla sıkmak
bind v. dondurmak
bind v. sıkışmak
bind v. engel olmak
bind v. mecbur etmek
bind v. kenarını tutturmak
bind v. tutmak
bind v. kabız vermek
bind v. usandırmak
bind v. mukayyet etmek
bind v. raptetmek
bind v. menetmek
bind v. donmak
bind v. zorunlu bırakmak
bind v. bandajlamak
bind v. takyit etmek
bind v. yasal olarak bağlamak
bind v. kabız olmak
bind v. (giysi) rahatsız etmek
bind v. (giysi) sıkmak
bind v. sıkıca yapışmak
bind v. duygusal bağ oluşturmak
bind v. sosyal bağ oluşturmak
bind v. esir almak
bind v. kısıtlamak
bind v. alıkoymak
bind v. kontrol altında tutmak
bind v. (sadakat) bir arada tutmak
bind v. (çimento) tutmak
Irregular Verb
bind v. bound - bound
Colloquial
bind n. çözülmesi zor durum
bind n. pürüz
bind n. sorun
bind n. problem
bind n. sıkıntı
Law
bind v. borç altına sokmak
bind v. ilzam etmek
bind v. taahhüt etmek
bind v. vecibe yüklemek
Technical
bind v. tutturmak
bind v. tutukluk yapmak (makine parçası)
Computer
bind n. bir alan adı sunucusu
bind expr. bağla
Textile
bind v. biyeli çalışmak
Mining
bind n. kömür katmanları arasındaki kil
Gastronomy
bind v. kuru malzemeleri bağlamak için yumurta, eritilmiş yağ veya krema eklemek
bind v. koyulaştırmak
Logic
bind v. (değişken) uygun bir niceleyicinin kapsamına getirmek
Chemistry
bind v. kimyasal olarak birleştirmek
bind v. kimyasal bağ oluşturmak
Botanic
bind n. (bitki) tırmanıcı gövde
bind n. tırmanıcı gövdeli bitki
Fishery
bind n. somon ve yılan balığı için kullanılan bir ölçüm birimi
Sport
bind n. (eskrim) ligman
bind v. (eskrim) baskı uygulayarak rakibin kılıcını bir çizgiden diğerine hareket ettirmek
bind v. (doğancılık) havada yakalamak
Chess
bind n. satrançta bir piyon düzeni
Music
bind n. nota birleşimi
Slang
bind v. şikayet etmek

Sens de "bind" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 130 résultat(s)

Anglais Turc
Phrasals
bind up v. sarmak
He wants to bind up their wounds.
Yaralarını sarmak istiyor.

More Sentences
bind (someone or something) together v. birbirine bağlamak
There they bind together the approaches necessary for a single market to emerge.
Burada tek bir pazarın ortaya çıkması için gerekli yaklaşımları birbirine bağlamaktadırlar.

More Sentences
Trade/Economic
bind book v. kitap ciltlemek
Do you bind books?
Kitapları ciltler misin?

More Sentences
General
represent and bind n. temsil ve ilzam
double bind n. çifte açmaz
double bind n. çözümsüz çelişki
bind [scotland] n. içme kapasitesi
bind someone to a specific or a certain requirement v. şartına bağlamak
bind someone to a specific or a certain condition v. şarta bağlamak
bind someone to a specific or a certain requirement v. şarta bağlamak
bind someone to a specific or a certain condition v. şartına bağlamak
bind with a promise to wed v. söz kesmek
bind with a promise to wed v. sözlenmek
bind with a promise to wed v. söz takmak
bind legally v. yasal olarak bağlamak
bind together v. bir arada bağlamak
bind with a promise to wed v. söz yüzüğü takmak
bind up v. bandajla sarmak
Phrasals
bind people together v. (birbirlerine) kaynaştırmak
bind over v. sözleşmeyle (hakim karşısına çıkmak, sulhu bozmamak gibi) bir işi yapmaya mecbur tutmak
bind up in v. tüm ilgisini vermek
bind to v. sözleşme yapmak
bind up in v. tüm dikkatini vermek
bind to v. yasal olarak bağlanmak
bind someone or something up (in something) v. birini ya da bir nesneyi bir şeyle bağlamak
bind someone or something up (in something) v. birini ya da bir nesneyi bir şeyle sarmak
bind up v. birini ya da bir şeyi bir maddeyle kaplamak
bind up v. sargılamak
bind off v. örgüde düğüm atmak
bind up v. sarıp sarmalamak
bind someone or something down v. birini veya bir şeyi bir yere sabitlemek
bind someone or something down v. birini veya bir şeyi sağlam şekilde bir yere bağlamak
bind up with (something) v. (bir şeyle) birbirine bağlamak
bind up with (something) v. (bir şeyle) sarmalamak
bind up with (something) v. (bir şeyle) sarmak
bind up with (something) v. bir araya getirip (bir şeyle) sarmak/bağlamak
bind up with (something) v. (bir şeyle) sarıp sarmalamak
bind up with (something) v. (bir şeyle) birlikte bağlamak/sarmak
bind up with (something) v. (bir şeyle) kaplamak
bind up with (something) v. (bir şeyle) sargılamak
bind off v. son sırayı bitirmek
bind someone over (to someone or something) v. birini (hakime/adli makama) teslim etmek
bind (someone or something) together v. birlikte bağlamak
bind (someone or something) together v. bir arada bağlamak
bind someone over (to someone or something) v. birini (hakim/adli makam) karşısına çıkarmak
bind over v. suçluyu adli makamın karşısına çıkarmak
bind someone or something together v. (birilerini/bir şeyleri) birlikte bağlamak
bind over v. suçluyu yasal merciye teslim etmek
bind someone or something together v. (birilerini/bir şeyleri) bir arada bağlamak
bind something together v. bir şeyin parçalarını bir araya getirip bağlamak
Colloquial
put in a bind v. çıkmaza sokmak
Idioms
double bind n. iki arada bir derede kalma
a double bind n. iki ucu boklu değnek
a double bind n. aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık
a double bind n. açmaz
a double bind n. çıkmaz
be in a bind v. başı belada olmak
be in a bind v. çıkmaza düşmek
get in a bind v. başı belada olmak
be in a bind v. çıkmaza girmek
get in a bind v. çıkmaza düşmek
get in a bind v. çıkmaza girmek
bind up wounds v. yaraları sarmak
get into a bind v. dar boğaza girmek
get into a bind v. dara düşmek
find oneself in a double bind v. kendisini iki arada bir derede bulmak
get into a bind v. zor duruma düşmek
get in a bind v. dar boğaza girmek
be in a bind v. zor durumda olmak
be in a bind v. dar boğazda olmak
get in a bind v. zor duruma düşmek
get in a bind v. dara düşmek
be in a bind v. dara düşmek
get in a bind v. darda olmak
find oneself in a bind v. (parasal) sıkıntıya düşmek
get into a bind v. parasız kalmak
be in a bind v. darda olmak
find oneself in a bind v. darda olmak
get into a bind v. (parasal) sıkıntıya düşmek
be in a bind v. (parasal) sıkıntıya düşmek
find oneself in a bind v. parasız kalmak
get into a bind v. darda olmak
be in a bind v. parasız kalmak
find oneself in a bind v. dara düşmek
be in a bind v. sıkışık durumda olmak
be in a bind v. zorda olmak
be in a bind v. sıkıntıda olmak
bind (one) hand and foot v. (birine) eli ayağı bağlanmış gibi hissettirmek
bind (one) hand and foot v. (birinin) elini ayağını bağlamak
bind (one) hand and foot v. (birini) kapana kıstırmak
bind (one) hand and foot v. (birine) kapana kısılmış gibi hissettirmek
bind someone hand and foot v. birini köşeye sıkıştırmak
bind (one) hand and foot v. (birini) köşeye sıkışmış hissettirmek
bind someone hand and foot v. birine eli ayağı bağlanmış gibi hissettirmek
bind someone hand and foot v. birini köşeye sıkışmış hissettirmek
bind someone hand and foot v. birine kapana kısılmış gibi hissettirmek
bind (one) hand and foot v. (birini) köşeye sıkıştırmak
bind someone hand and foot v. birinin elini ayağını bağlamak
bind someone hand and foot v. birini kapana kıstırmak
in a bind expr. zorda
in a bind expr. darda
in a bind expr. sıkıntıda
in a tough bind expr. güç/zor durumda
in a double bind expr. çifte açmazda
in a double bind expr. çözümsüz bir çelişkide
in a double bind expr. iki arada bir derede
Trade/Economic
empowered to bind the company adj. firmayı takyit etmekle yetkilendirilmiş
authorized to bind the company adj. firmayı takyit etmekle yetkilendirilmiş
Law
authority to represent and bind n. temsil ve ilzam yetkisi
be bind v. tekeffül etmek
bind down v. mali kefaletle bağlamak
bind down v. senetle bir işi yapmaya mecbur tutmak
bind over v. senetle bir işi yapmaya mecbur tutmak
bind over v. mali kefaletle bağlamak
bind over v. göz hapsine mahkum etmek
Computer
dynamic bind (sql) n. dinamik bağlama
windows sockets bind error n. windows sockets bind hatası
right bind n. sağdan cilt
automatic bind n. otomatik bağlama
automatic bind n. otomatik bağlama
dynamic bind sql n. dinamik bağlama
ldap bind time n. ldap bağ süresi
left bind n. soldan cilt
bind failed expr. bağ başarısız oldu
Construction
thorough-bind v. düşey derz ile birleştirmek
Automotive
coil bind n. yay kapanması
Medical
set and bind up a broken bone v. kırık sarmak
bind to plasma proteins v. plazma proteinlerine bağlanmak
Psychology
double bind n. yetki sahiplerinde çelişkili talepler alınması sonucu oluşan ikilem
Star Wars
do not bind his hands n. ellerini bağlamayın