directs - Turc Anglais Dictionnaire

directs

Sens de "directs" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 116 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
direct v. yönlendirmek
We are convinced that the way you direct the Council will depend not least upon your behaviour in these matters at home.
Konsey'i nasıl yönlendireceğinizin en azından evinizde bu konulardaki davranışlarınıza bağlı olacağına inanıyoruz.

More Sentences
direct v. yöneltmek
I would direct this question to the President-in-Office of the Council, if she happens to be listening.
Eğer dinliyorsa, bu soruyu Konsey Dönem Başkanına yöneltmek isterim.

More Sentences
direct v. yönetmek
Do you know who directed it?
Bunu kimin yönettiğini biliyor musunuz?

More Sentences
direct adj. direkt
We have no direct control over the information collected by these cookies.
Bu çerezler tarafından toplanan bilgiler üzerinde direkt kontrolümüz yoktur.

More Sentences
direct adj. doğrudan
Nevertheless, other ways of transmission cannot be ruled out, such as direct close contact with an infected person.
Bununla birlikte, enfekte bir kişiyle doğrudan yakın temas gibi diğer bulaşma yolları da göz ardı edilemez.

More Sentences
General
direct v. yöneltmek
Our group supports the strains of criticism the rapporteurs direct at the Commission's proposals.
Grubumuz raportörlerin Komisyonun tekliflerine yönelttiği eleştirileri desteklemektedir.

More Sentences
direct v. yönetmek
Nicotero is expected to direct three additional episodes in the fifth season.
Nicotero'nun beşinci sezonda üç bölüm daha yöneteceği bekleniyor.

More Sentences
direct v. emretmek
Mr Yoshida directed me to come at once.
Bay Yoshida hemen gelmemi emretti.

More Sentences
direct v. yönetmenlik yapmak
Was it difficult both directing and starring in the film at once?
Aynı anda hem yönetmenlik yapıp hem de filmde oynamak zor oldu mu?

More Sentences
direct adj. doğru
It would be justified to direct more funds into the research of fusion energy than what the Commission is proposing.
Füzyon enerjisi araştırmalarına Komisyonun önerdiğinden daha fazla fon aktarılması doğru olacaktır.

More Sentences
direct adj. açık
Poor people are clearly involved in terrorist actions, but those directing operations are not poor.
Yoksul insanların terör eylemlerine karıştığı açıktır ancak operasyonları yönetenler yoksul değildir.

More Sentences
direct adj. doğrudan
I offer you my sincere thanks for your direct answer.
Doğrudan cevabınız için size en içten teşekkürlerimi sunuyorum.

More Sentences
direct adj. açık sözlü
He is very direct about it.
Bu konuda çok açık sözlü.

More Sentences
Politics
direct adj. doğrudan
We reject, however, the many direct and indirect indulgences in the report of private companies.
Bununla birlikte, özel şirketlerin raporunda yer alan çok sayıdaki doğrudan ve dolaylı müsamahayı reddediyoruz.

More Sentences
Technical
direct v. yön vermek
We can now further direct our work on the development of the next stage on the soil strategy.
Artık toprak stratejisinin bir sonraki aşamasının geliştirilmesine yönelik çalışmalarımıza daha fazla yön verebiliriz.

More Sentences
General
direct n. postanın doğrudan adrese teslim edilmesi
direct v. yol göstermek
direct v. komuta etmek
direct v. direktif vermek
direct v. yolu tarif etmek
direct v. aydınlatmak
direct v. atfetmek
direct v. tevcih etmek
direct v. sahneye koymak
direct v. göstermek
direct v. çevirmek
direct v. idare etmek
direct v. doğrultmak
direct v. (teslim edilecek mesaj veya paketin) dış kısmına alıcının ismini ve adresini yazmak
direct v. üstüne yazmak
direct v. düşmanlık etmek
direct v. odaklanmak
direct v. muhtemel bir girişim veya uygulama için tesis etmek
direct v. bilgi ve danışmanlık vererek yardımcı olmak
direct v. emir yayınlamak
direct v. hedef almak
direct v. yürütmek
direct adj. doğruca
direct adj. araçsız
direct adj. sarih
direct adj. doğrudan doğruya
direct adj. dosdoğru
direct adj. duraklamadan
direct adj. dürüst
direct adj. toksözlü
direct adj. düz
direct adj. vasıtasız
direct adj. aktarmasız
direct adj. anlaşılır
direct adj. müstakim
direct adj. kesin
direct adj. dolaysız
direct adj. açık sözlü ve mutlak
direct adj. dolaysız şekilde iletilen
direct adj. açıkça ifade edilen
direct adj. net
direct adj. asıl noktaya yönlendiren
direct adj. etkili
direct adj. etkin
direct adj. birinci elden deneyimlenen
direct adj. kişisel olarak tecrübe edilen
direct adj. ilk ağızdan
direct adj. ilk elden
direct adj. faal, kişisel ve sorumlu
direct adj. vekilsiz
direct adj. vekil atanmamış
direct adv. hemen
direct adv. sapmadan
direct adv. kısa yoldan
direct adv. kestirmeden
direct adv. orijinalini kesintiye uğratmadan
direct adv. kaynağından saptırmadan
direct adv. araya giren faktör olmaksızın
direct adv. ara kademe olmadan
direct adv. saptırıcı faktörler olmaksızın
direct adv. araya komisyoncu sokmadan
direct adv. aracısız olarak
direct adv. açık bir şekilde
direct adv. kesin surette
direct adv. harfi harfine
Law
direct v. resmi talimatla emretmek
direct v. kararname ile emretmek
direct adj. vicahi
Politics
direct adj. vekillerinki yerine halkın oyları ile sonuçlanan
direct adj. vekillerinki yerine seçmenin oylarıyla gerçekleşen
Technical
direct adj. boya sabitleştirici kimyasal olmadan boyanabilen
direct adj. substantif
direct adv. mekanik olarak birleştirilmiş
direct adv. mekanik olarak iç içe olan
direct adv. mekanik olarak temas eden
direct adv. elektriksel olarak temas halinde olan
Aeronautic
direct n. direkt uçuş
Math
direct adj. doğru (orantı)
direct adj. terimlerinden birindeki artışın diğer terimin artması ile, azalışın da diğer terimin azalması ile sonuçlanan (orantı)
direct adj. birim (fonksiyonu)
direct adj. özdeşlik (fonksiyonu)
direct adj. her zaman tanım kümesindeki değeri veren (fonksiyon)
Logic
direct adj. önermelerden sonuca giden (ispat)
Physics
direct adj. doğru akıma ait
direct adj. doğru akım ile ilişkili
direct adj. yönü birincil akımla aynı olan (ikincil indüksiyon akımı)
Astronomy
direct adj. gezegenlere özgü şekilde batıdan doğuya doğru hareket eden (gök cismi)
direct adj. geri hareket etmeyen (gök cismi)
direct adj. retro hareketi olmayan (gök cismi)
direct adj. durum açısının arttığı yönü takip eden (çift yıldız)
direct adj. saat yönünün tersine hareket eden (çift yıldız)
direct adj. dikey yüzeyi bulunup pusulanın dört ana yönünden herhangi birine doğrudan dönük olan (güneş saati)
Linguistics
direct adj. dolaysız
direct adj. düzvarım
Music
direct n. bir sonraki notanın perdesini gösteren üzere konulan, nota çizgisinin veya kağıdının sonundaki sembol
direct v. (müzik parçasını veya müzisyenleri) yönetmek
direct adj. aynı yönde olan (melodik perde değişimi)
direct adj. kök pozisyonunda olan (perde farkı veya akor)
direct adj. sırası değiştirilmemiş
Theatre
direct v. (oyunculara) oyun provasında yönlendirmede bulunmak
Cinema
direct v. (oyunculara, kameramanlara) film çekiminde yönlendirmede bulunmak

Sens de "directs" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
General
direct effect n. doğrudan etki
It would also have a direct effect on a significant number of jobs being kept.
Ayrıca önemli sayıda istihdamın korunmasına da doğrudan etkisi olacaktır.

More Sentences
direct sale n. doğrudan satış
Direct sales and network marketing are all about personal relationships.
Doğrudan satış ve ağ pazarlamada mesele tamamen kişisel ilişkilerdir.

More Sentences
direct sunlight n. doğrudan güneş ışığı
We had better protect our eyes from direct sunlight.
Gözlerimizi doğrudan güneş ışığından korusak iyi olur.

More Sentences
direct marketing n. doğrudan pazarlama
That is essential for the development of the direct marketing industry.
Bu, doğrudan pazarlama endüstrisinin gelişimi için gereklidir.

More Sentences
direct intervention n. doğrudan müdahale
I am not suggesting that direct intervention in the country which defied the Red Army is either appropriate or feasible.
Kızıl Ordu'ya meydan okuyan bir ülkeye doğrudan müdahalenin uygun ya da uygulanabilir olduğunu öne sürmüyorum.

More Sentences
direct flight n. direkt uçuş
There are no direct flights to Boston from here.
Buradan Boston'a direkt uçuş yok.

More Sentences
direct influence n. doğrudan etki
We have insufficient direct influence on the situation in Serbia itself.
Sırbistan'daki durum üzerinde doğrudan etkimiz yetersiz.

More Sentences
Trade/Economic
direct taxes n. doğrudan vergiler
Taxes consist of direct taxes and indirect ones.
Vergiler doğrudan vergiler ve dolaylı olanlardan oluşmaktadır.

More Sentences
direct financing n. doğrudan finansman
In the budget, there is direct financing for European culture networks.
Bütçede Avrupa kültür ağları için doğrudan finansman bulunmaktadır.

More Sentences
foreign direct investments n. doğrudan yabancı yatırımları
Foreign direct investments in China amounted to $3 billion last year.
Çin'deki doğrudan yabancı yatırımlar geçen yıl 3 milyar dolara ulaştı.

More Sentences
direct sale n. doğrudan satış
Direct sales and network marketing are all about personal relationships.
Doğrudan satış ve ağ pazarlama tamamen kişisel ilişkilerle ilgilidir.

More Sentences
foreign direct investment n. doğrudan yabancı yatırımlar
Foreign direct investment is at an economically insignificant level of less than 0,5% of GDP.
Doğrudan yabancı yatırımlar, GSYİH'nin % 0,5'inden daha az bir ekonomik önem düzeyindedir.

More Sentences
direct income support n. doğrudan gelir desteği
The reform of the agricultural sector aims at switching to a system of direct income support for farmers.
Tarım sektörü reformu, çiftçiler için doğrudan gelir desteği sistemine geçmeyi amaçlamaktadır.

More Sentences
Common Usage
in direct proportion to prep. ile doğru orantılı olarak
General
the direct opposite n. tam aksi
direct connection n. direkt bağlantı
direct search method n. dolaysız arama yöntemi
locally convex direct sum n. yerel dışbükey dolaysız toplam
direct action n. doğrudan doğruya yöneltilmiş hareket
direct recording n. direkt kayıt
direct heating n. doğrudan ısıtma
direct elections n. doğrudan seçimler
direct object n. düz tümleç
direct tax n. dolaysız vergi
direct digital control n. doğrudan sayısal denetim
direct lighting n. direkt aydınlatma
direct train n. direkt tren
direct dialing n. direkt arama
direct distance dialling n. otomatik arama
direct address n. doğrudan adres
direct fire n. açık ateş
direct democracy n. doğrudan demokrasi
direct popular vote n. doğrudan halk oylaması
direct inward dialing n. doğrudan dahili çevirme
direct broadcast satellite television n. uydu televizyon yayıncılığı
direct economic loss n. doğrudan ekonomik kayıp
direct debit n. otomatik fatura ödemesi (kredi kartı ile)
direct discrimination n. doğrudan ayrımcılık
direct sales n. direkt satış
direct employment n. doğrudan istihdam
direct speech n. dolaysız anlatım
direct debit mandate n. otomatik ödeme talimatı
direct conversation n. yüz yüze konuşma
direct contact n. doğrudan temas
direct telephone n. direkt telefon
direct line n. direkt hat
direct translation n. birebir tercüme
direct translation n. birebir çeviri
direct salary n. doğrudan maaş
direct conflict n. doğrudan çatışma
direct solution n. doğrudan çözüm
direct solution n. direkt çözüm
a direct part n. bir şeyin doğrudan bir parçası
direct report n. ast
direct-entry midwife n. alaylı ebe/ebelik
direct speech interpreting n. ilk ağızdan tercüme
direct speech interpreting n. birinci ağızdan çeviri
direct speech interpreting n. birinci tekil şahıs çeviri
direct finger n. işaret parmağı
direct contrast n. karşılaştırılan şeyler arasındaki zıtlık
direct contrast n. karşılaştırılan şeyler arasındaki benzeşmezlik
direct flight n. aktarmasız uçuş
direct labour n. taşeron olmayıp işverenin kendi işgücünün bir parçası olan britanyalı işçiler
direct quotation n. doğrudan alıntı
direct quotation n. söylemdeki cümlelerin olduğu gibi aktarılması
direct tide n. dünya'nın birbirinin tam zıttı olan yüzlerinde yaşanan iki deniz kabarması olayından herhangi biri
dial direct to v. direkt aramak
direct one's steps to v. doğrulmak
direct incorrectly v. yanlış yönlendirmek
direct criticism at someone v. eleştiriler yöneltmek
direct one's attention v. dikkatini yöneltmek
direct the matters v. ipleri almak
direct attention to v. dikkatini vermek
direct attention to v. dikkatini bir yöne vermek
direct attention to v. dikkatini bir şeye vermek
direct criticism v. eleştiri yöneltmek
direct attention v. dikkatini çekmek
direct one's attention v. dikkatini toplamak
have direct influence on the decision v. kararı doğrudan etkilemek
direct the picture v. filmi yönetmek
direct [obsolete] v. biriyle yazılı iletişim kurmak
direct [obsolete] v. (mektup) birine yazmak
stage direct v. sahneye yönlendirmek
stage direct v. sahneye çıkarmak
direct [obsolete] adj. yüzeye dik açıyla hareket eden
direct [obsolete] adj. yüzeye dik olarak uzanan
by the most direct route adv. en direkt yoldan
in direct line adv. babadan oğula
in direct proportion to prep. doğrudan ilişkili olarak
in direct proportion to prep. ile paralel biçimde
Phrasals
direct something at someone or something v. bir şeyi birine veya bir şeye yöneltmek
direct (something) against (someone or something) v. (bir şeyi birine ya da bir şeye) yönelmek
direct something against someone or something v. bir şeyi birine ya da bir şeye yönelmek
direct something to someone v. bir şeyi birine yöneltmek
direct something to someone v. bir şeyi birine yönlendirmek
direct something to someone v. bir şeyi birine göndermek
direct (something) to (someone or something) v. (bir şeyi birine/bir şeye) yöneltmek
direct (something) to (someone or something) v. (bir şeyi birine/bir şeye) yönlendirmek
direct (something) to (someone) v. (bir şeyi birine) düzenlemek
direct against v. -e yöneltmek
direct against v. -e doğrultmak
direct at v. -e yöneltmek
direct at v. -e doğrultmak
direct at v. -i hedef almak
Colloquial
direct message n. direkt mesaj
direct message n. doğrudan mesaj
direct message n. özel mesaj
direct message n. sosyal medya veya internet forumlarında özel mesajla iletişim kurma
dm (direct message) n. dm
dm (direct message) n. direkt mesaj
dm (direct message) n. doğrudan mesaj
dm (direct message) n. özel mesaj
dm (direct message) n. sosyal medya veya internet forumlarında özel mesajlaşma şekli
dm (direct message) v. dm atmak
dm (direct message) v. direkt mesaj atmak
dm (direct message) v. doğrudan mesaj atmak
dm (direct message) v. özel mesaj atmak
keep away from direct sunlight expr. güneş ışığından uzak tutunuz
Idioms
direct advise at someone v. birine tavsiyede bulunmak
direct (one's) attention to (someone or something) v. dikkatini (birine/bir şeye) vermek
direct (one's) attention to (someone or something) v. dikkatini (birine/bir şeye) yöneltmek
direct (one's) attention to (someone or something) v. (birine/bir şeye) odaklanmak
direct something against someone or something v. birine/bir şeye karşı bir şey yöneltmek
direct something against someone or something v. birine/bir şeye karşı bir şey doğrultmak
direct something against someone or something v. birine/bir şeye karşı olumsuz bir şey yöneltmek
direct something against someone or something v. birine/bir şeye karşı eleştiri yöneltmek
direct something against someone or something v. birine/bir şeye karşı silah doğrultmak
direct something at someone or something v. birine/bir şeye bir şey yöneltmek
direct something at someone or something v. birine/bir şeye bir şey doğrultmak
direct something at someone or something v. birine/bir şeye olumsuz bir şey yöneltmek
direct something at someone or something v. birini/bir şeyi hedef almak
direct something to(ward) someone or something v. birine/bir şeye doğru bir şey göndermek
direct something to(ward) someone or something v. birine/bir şeye doğru bir şey atmak
direct something to(ward) someone or something v. birine/bir şeye doğru bir şey itmek
direct something to(ward) someone or something v. birini hedef almak
direct something to(ward) someone or something v. birine/bir şeye bir şey yönlendirmek
direct something to(ward) someone or something v. birine/bir şeye bir şey yöneltmek
direct anger at someone v. birine kızmak/öfkelenmek
direct someone's attention to someone or something v. birinin dikkatini (birine/bir şeye) yöneltmek
direct someone's attention to someone or something v. birinin dikkatini (birine/bir şeye) çekmek
Speaking
how may I direct your call? expr. kimi aramıştınız?
Trade/Economic
direct shipment n. aracısız yükleme
direct business n. aracısız iş
direct credit n. aracısız kredi
direct bill of lading n. aktarmasız konşimento
direct financing n. aracısız finansman
direct importation n. aracısız ithal
direct exchange n. aracısız kambiyo
direct selling n. aracısız satış
direct production n. aracısız üretim
direct tax n. aracısız vergi
direct material n. belli bir ürünün üretiminde kullanılan malzeme
initial direct costs n. başlangıç direkt maliyetleri
individual direct sales n. bireysel direkt satış
direct method of reporting cash flows from operating activities n. brüt yöntem
direct material n. bir malın üretimi için gerekli olan malzeme
direct marketing n. birebir pazarlama
direct exchange n. doğrudan kambiyo
direct expense n. direkt masraf
direct project cost n. doğrudan proje maliyeti
international direct investment n. doğrudan uluslararası yatırım
direct labour n. direkt işçilik
direct manager n. doğrudan yönetici
direct material n. dolaysız madde
direct liability n. direkt sorumluluk
direct financing n. dolaysız finansman
direct foreign investment n. dolaysız yabancı yatırım
direct labour n. dolaysız işçilik
direct payment valuation message n. doğrudan ödeme değerlendirme mesajı
quantity differences of direct raw materials and supplies n. direkt ilk madde ve maleme fiyat farkı
direct controls n. dolaysız kontroller
direct labor budget n. doğrudan işgücü bütçesi
direct placement n. doğrudan çıkarım
direct production n. doğrudan üretim
direct taxes n. dolaysız vergiler
direct selling n. doğrudan doğruya satış
direct quote n. dolaysız kotasyon
direct labour n. doğrudan işçilik
direct loss n. doğrudan kayıp
direct investment n. doğrudan yatırım
direct credit n. dolaysız kredi
direct debiting system n. doğrudan borçlandırma sistemi
initial direct costs n. doğrudan başlangıç maliyetleri
direct amortization n. doğrudan amortisman
direct service n. dolaysız hizmet
direct and indirect costs n. doğrudan ve dolaylı maliyetler
direct labour expenses n. direkt işçilik giderleri
direct operating expenses n. doğrudan işletme giderleri
direct business n. direkt iş
direct credit n. doğrudan kredi
direct production n. direkt üretim
direct debiting n. doğrudan borçlandırma
direct bill of lading n. doğru konşimento
direct price support n. doğrudan fiyat desteği
direct costing n. direkt masraf hesaplaması
direct payment n. doğrudan ödeme
direct supply n. doğrudan temin
direct control n. direkt kontrol
direct premium n. direkt prim
direct competitor n. direkt rakip
foreign direct investment inflow n. doğrudan yabancı sermaye (yatırım) girişi
direct operating expenses n. direkt faaliyet giderleri
direct placement n. doğrudan yatırım
direct tax n. direkt vergi
direct sales n. doğrudan satış
direct method n. doğru yöntem
direct shipment n. doğrudan yükleme
direct underwriting n. doğrudan aracılık yüklenimi
direct mailing n. direkt postalama
direct supply n. doğrudan tedarik
direct loss n. direkt hasar
direct premium n. doğrudan ikramiye
direct exchange rate n. düz kur
regulation for implementation of foreign direct investment law n. doğrudan yabancı yatırımlar kanunu uygulama yönetmeliği
direct investment n. dolaysız yatırım
direct raw materials and supplies expenses n. doğrudan ilk madde ve malzeme masrafları
foreign direct investment n. dolaysız yabancı yatırım
direct costs n. doğrudan maliyetler
direct arbitrage n. doğrudan arbitraj
direct tax n. dolaysız vergi
direct taxation n. dolaysız vergilendirme
direct cost n. dolaysız maliyet
direct cost n. doğrudan maliyet
direct operating expenses n. direkt işletme giderleri
direct channel of distribution n. dolaysız dağıtım kanalı
direct vendor delivery n. doğrudan satıcı teslimatı
direct-contracting n. doğrudan sözleşme
direct bills of lading n. doğru konşimento
direct business n. direkt işler
direct sales organization n. doğrudan satış örgütü
direct amortization n. direkt amortisman
direct investment enterprise n. doğrudan yatırım işletmesi
direct labor wage differences n. direkt işçilik ücret farkları
direct selling n. dolaysız satış
direct-response retailing n. doğrudan cevaplı satışlar
direct labour cost n. direkt işçilik maliyeti
direct business n. doğrudan yapılan iş
direct premium n. doğrudan prim
direct shipment n. direkt yükleme
direct loan program n. doğrudan kredi programı
direct labor n. direkt işçilik
direct exporting n. dolaysız ihracat
direct material n. direkt madde
direct costs n. dolaysız masraflar
direct sales organization n. direkt satış örgütü
reflection account for direct raw materials and supplies n. direkt ilk madde ve malzeme yansıtma
regulations on the employment of personnel of foreign nationality in direct foreign investment n. doğrudan yabancı yatırımlarda yabancı uyruklu personel istihdamı hakkında yönetmelik
direct tax n. doğrudan vergi
reflection account for direct labour expenses n. direkt işçilik giderleri yansıtma hesabı
direct cost n. direkt masraf
direct expense n. dolaysız harcama
direct strike n. doğrudan grev
direct dealings n. direkt işlemler
direct strike n. direkt grev
direct shipment n. direkt sevkıyat
direct competition n. doğrudan rekabet
direct cost n. direkt maliyet
foreign direct investment n. dolaysız dış yatırım
direct costing n. doğrudan maliyetleme
direct labor n. doğrudan işçilik
direct ownership n. doğrudan mülkiyet
direct sales distribution n. doğrudan dağıtım
direct ownership n. doğrudan sahiplik
direct expense n. doğrudan masraflar
direct bankruptcy method n. doğrudan doğruya iflas yolu
direct selling n. direkt satış
direct billing n. doğrudan faturalama
direct debit n. doğrudan borçlandırma
direct investment permits n. doğrudan yatırım izinleri
partial direct control n. doğrudan kısmi kontrol
direct shipping n. direkt yükleme
direct material costs n. doğrudan malzeme maliyeti
direct material cost n. direkt malzeme masrafı
direct debit mandate n. düzenli ödeme emri
price differences of direct raw materials and supplies n. direkt ilk madde ve malzeme fiyat farkı
direct expenses n. doğrudan giderler
direct labor time differences n. direkt işçilik zaman farkları
direct selling n. doğrudan satış
direct lease n. dolaysız finansal kiralama
direct observation n. dolaysız gözlem
direct importation n. doğrudan doğruya ithal
direct premium n. direkt ikramiye
direct costs n. direkt giderler
direct taxation n. direkt vergilendirme
direct liability n. dolaysız sorumluluk
direct financing n. doğrudan doğruya finansman
direct control n. doğrudan kontrol
direct costs n. doğrudan maliyetler
direct debiting n. doğrudan borçlandırma
direct income support policy n. doğrudan gelir desteği politikası
direct taxation n. doğrudan vergilendirme
direct action n. doğrudan eylem
direct costing n. doğrudan maliyet hesaplaması
direct deposit agreement n. doğrudan mevduat sözleşmesi
direct cost n. doğrudan masraf
direct material n. direkt malzeme
direct placement n. doğrudan plasman
direct labor cost n. direkt işgücü maliyeti
direct labor n. dolaysız emek
direct cost n. esas maliyet
direct credits n. güvenceli kredi
remuneration and direct social benefits n. istihkaklar ve direkt sosyal menfaatler
direct method of reporting cash flows from operating activities n. işletme faaliyetlerine ilişkin nakit akışlarının raporlanmasında doğrudan yöntem
direct method of reporting cash flows from operating activities n. işletme faaliyetlerine ilişkin nakit akışlarının raporlanmasında direkt yöntem
factory direct sales n. imalattan halka (satış)
direct issue n. ihracatçı kuruluş tarafından menkul kıymetlerin doğrudan yatırımcılara satılması
direct taxes n. kişilerin veya şirketlerin gelirleri üzerine konulan vergiler
direct beneficiary n. kesin lehdar
direct credit n. kefilsiz kredi
corporate direct sales n. kurumsal direkt satış
direct credit n. kredii doğrudan borçlandırma
direct liability n. muhtemel borçlar
direct letter of credit n. özel itibar mektubu
direct placement n. özel plasman
direct-mail advertising n. posta yolu ile yapılan reklam
prepaid direct taxes n. peşin vergi
direct insurance contract n. reasürans sözleşmesi olmayan sigorta poliçesi
total direct control n. toplam doğrudan kontrol
direct tax n. vasıtasız vergi
direct taxes n. vasıtasız vergiler
coupled direct payments n. üretimle bağlantılı direkt ödemeler
decoupled direct payments n. üretimden bağımsız direkt ödemeler
direct representation n. vasıtasız temsil
direct debit n. ticari bir oluşumun düzenli ödemeyi doğrudan kişinin banka hesabına yansıtmasını sağlayan tekli sipariş
direct debit n. otomatik ödeme talimatı
direct deposit n. ödemenin ödeyenin hesabından ödeme yapılan tarafa elektronik olarak doğrudan aktarımı
direct loan n. doğrudan kredi
direct loan n. müşteriye üçüncü bir tarafı dahil etmeden verilen kredi
direct-mail shot n. potansiyel müşterilerin ev veya iş adreslerine istenmeyen satış belgelerinin gönderilmesi
foreign direct investment n. yabancı vatandaşların genellikle hisse senedi alarak abd işletmelerine yatırım yapması
foreign direct investment n. abd uyruklu bir şirket ile yabancı bir şirket arasındaki ortaklık
direct the economy v. ekonomiye yön vermek
direct-to-retail adj. doğrudan perakendeciye (satış)
Law
direct consent n. açık rıza
direct estoppel n. daha önce bir mahkeme tarafından karara bağlanmış bir hususun yeniden yargılamaya açılmasının yasaklanması
direct tax n. dolaysız vergi
direct evidence n. doğrudan kanıt
direct evidence n. doğrudan doğruya beyyine
direct cause n. dolaysız neden
direct interest n. doğrudan alaka
direct evidence n. doğrudan delil
direct premium income n. direkt prim istihsali
direct examination n. doğrudan soru sorma
direct trust n. doğrudan güven
direct tax n. doğrudan vergi
direct and public incitement n. doğrudan ve aleni olarak tahrik
direct evidence n. doğrudan beyyine
direct action n. doğrudan dava
direct evidence n. kesin delil
direct beneficiary n. kesin lehdar
direct evidence n. kesin kanıt
direct contempt n. mahkemeye hakaret fiili
direct invitation by chief justice n. mahkeme reisinin resen daveti
direct contempt n. mahkeme emirlerine itaatsizlik eylemi
direct prosecution n. resen takibat
direct arresting n. vicahi tutuklama
kinship in the direct line n. üstsoy-altsoy hısımlığı
kinship in the direct line n. üstsoy altsoy hısımlığı
foreign direct investment permit n. yabancı sermaye izinleri
direct evidence n. yeterli kanıt
direct examination n. tanığı çağıran tarafın tanıkla davanın esasına dair gerçekleştirdiği ilk sorgu
Politics
direct rule n. bağımsız yönetim
direct rule n. doğrudan yönetim
direct negotiations n. doğrudan müzakereler
direct primary n. doğrudan önseçim
direct action n. doğrudan yürütülen etkinlikler
foreign direct investment n. doğrudan yabancı yatırımlar
direct representation n. doğrudan temsil
direct support n. doğrudan destek
direct mail n. doğrudan posta gönderimi
direct cost n. doğrudan maliyet
direct universal suffrage n. doğrudan genel oy
direct lobbying n. direkt lobicilik
direct democracy n. doğrudan demokrasi
direct action n. doğrudan eylem
management committee for direct payments n. doğrudan ödemeler yönetim komitesi
direct income support n. doğrudan gelir desteği
direct action n. doğrudan hareket
direct election n. doğrudan seçim
universal direct suffrage n. tek dereceli genel oy
direct action n. katılımcıların yerleşik usulleri yok sayarak harekete geçtikleri siyasi aktivizm
direct nomination n. adayların devlet makamına doğrudan halk oylamasıyla seçilmesi veya atanması
direct primary n. (abd'de) seçmenin adayları doğrudan seçtiği ön seçim
direct action n. diplomatik müzakereler yerine etkisini hemen gösteren araçlarla yapılan ve doğrudan hedefe ulaşması istenen eylem
direct research towards sectors v. araştırmaları sektörlere yönlendirmek
dre (direct recording electronic) abrev. (abd'de) seçmenlerin elektronik cihazlarla oy verdiği sistem
Institutes
foreign direct investments n. doğrudan yabancıyatırımlar
Insurance
individual direct sales n. bireysel direkt satış
direct insurance n. doğrudan sigorta
direct costs n. direkt masraflar
corporate direct sales n. kurumsal direkt satış
Tourism
direct service n. yolcunun araç değiştirmesini gerektirmeyen uçuş veya başka bir sefer
Media
direct line n. açık hat
direct-action advertising n. doğrudan eylem reklamı
Advertising
direct-to-consumer advertising n. bir ürünü bizzat kullanacak olanlara yönelmiş reklam
direct advertising n. doğrudan reklam
direct mail advertising n. doğrudan posta reklamcılığı
direct mail advertising n. mektupla doğrudan reklam yapma
direct mail n. ticari reklam amacıyla kişilerin doğrudan posta kutularına gönderilen basılı materyal
direct mailer n. talep olmaksızın ev ve işyerlerine posta ile gönderilen reklam veya pazarlama ilanları
direct-mailer n. doğrudan posta reklamcılığı yapan kimse
direct-mailer n. doğrudan posta reklamcılığı yapan firma
direct-mailer n. doğrudan posta ile gönderilen mektup, reklam gibi basılı materyal
direct mailshot n. reklam veya pazarlama ilanlarını talepleri olmaksızın potansiyel müşterilerin ev veya işyeri adreslerine postalama
Technical
direct-insert routine n. açık yordam
direct impingement of flame n. aleve doğrudan maruz kalma
direct-drying apparatus n. ateşle kurutucu
direct shear n. basit kesme
direct shear test n. basit kesme deneyi
direct cylinder n. boyler
direct dry expansion of a primary refrigerant n. birincil soğutucu akışkanının direkt kuru genleşmesi
semi-direct firing system with vapour separator n. buhar separatörlü yarı direkt yakma sistemi
direct firing system with vapour separator n. buhar separatörlü direkt yakma sistemi
binary direct voltage signal n. çift doğru gerilim sinyali
direct access processing n. doğrudan erişimli işleme
direct-current converter n. doğru akım konvertisörü
direct casting n. doğrudan döküm
direct-steam plant n. direkt buhar santrali
direct-current generator n. doğru akım jeneratörü
direct solar radiation n. direkt güneş radyasyonu
direct communication n. doğrudan iletişim
direct action regulator n. direkt etkili regülatör
direct current transmission n. doğru akım iklimi
the effect of direct sunlight n. direkt gün ışını etkisi
direct conversion n. doğrudan dönüşüm
direct light n. düz ışık
direct measurement n. doğrudan ölçme
direct circulation n. doğrudan sirkülasyon
direct current biasing n. doğru akım önbeslemesi
direct solar energy transmittance n. direkt güneş ışını geçirgenliği
direct-current resistive volt ratio box n. doğru akım rezistif volt oranı kutusu
direct coupling n. doğrudan bağlaşım
direct-fired air heater n. doğrudan yanmalı hava ısıtıcı
direct-contact condenser n. doğrudan temaslı kondansör
direct numerical control n. doğrudan sayısal denetim
coefficient of direct slip along reinforcement n. donatı boyunca doğrudan kayma katsayısı
direct-current dynamometer n. doğru akım dinamometresi
direct positioning system n. doğrudan konumlandırma sistemi
direct steaming system n. doğrudan buğarlama sistemi
direct electric arc furnace n. doğru akımlı ark ocağı
direct firing system n. direkt yakma sistemi
direct tensile loading n. doğrudan çekme yüklemesi
direct hot air blowers n. doğrudan sıcak hava üfleyiciler
direct shear test n. doğrudan makaslama deneyi
direct current signals n. doğrudan akım sinyalleri
direct acting instrument n. doğrudan eylemli alet
direct contact impregnation n. direkt empregnasyon
direct position n. doğrudan konum
direct chill casting n. direkt soğutmalı döküm
direct heating system n. doğrudan ısıtma sistemi
direct-bonded basic brick n. doğrudan bağlı alkali tuğla
direct lighting n. direkt aydınlatma
direct current magnetron sputtering (dcms) n. doğru akım magnetron sıçratma
direct organization n. doğrudan düzenleme
direct-current transmission n. doğru akım transmisyonu
direct flow valve n. düz geçişli vana
protection against corrosion by stray current from direct current systems n. doğru akım sistemlerinden çıkan serseri akım korozyonuna karşı koruma
direct-current relay n. doğru akım rölesi
direct current potentiometer n. doğru akım potansiyometresi
direct method of measurement n. doğrudan ölçüm yöntemi
direct current flasher n. doğru akım flaşeri
direct-current amplifier n. doğru akım amplifikatörü
direct drive n. doğrudan bağlama
direct coupled photovoltaic pumping system n. doğrudan bağlantılı foto voltaj pompalama sistemi
direct comparison method of measurement n. doğrudan karşılaştırmalı ölçüm yöntemi
direct iron reduction n. doğrudan demir indirgemesi
direct current component n. doğru akımı bileşeni
direct gravimetric method n. doğrudan gravimetrik metot
direct mode operation n. doğrudan mod işlemi
direct coupling method n. doğrudan çiftlendirme metodu
direct current magnetron sputtering (dcms) n. doğru akım magnetron püskürtme
direct bond magnesite chrome refractories n. doğrudan bağlı manyezit krom refrakterler
direct drive n. doğrudan tahrikli bağlantı
direct communication n. direkt komünikasyon
cables for direct burial n. doğrudan gömme kabloları
direct method n. doğrudan metot
direct electromotive force n. direkt elektromotor kuvvet
direct allocation n. doğrudan tahsis
direct distributorless ignition system n. direkt distribütörsüz ateşleme
direct gas-fired air heater n. doğrudan gaz yakan hava ısıtıcısı
direct printing n. direkt baskı
direct extrusion n. doğrudan ekstrüzyon
direct-insert subroutine n. doğrudan katılımlı altyordam
direct reading n. doğrudan okuma
direct furnace operation n. doğru akımlı ocak işletmesi
direct reading n. direkt okuma
the effect of direct sunlight n. doğrudan güneş ışını etkisi
direct-current component n. doğru akım bileşeni
direct expansion refrigeration n. direkt genleşmeli soğutma
direct distance dialing n. direkt uzak arama
direct reaction method n. doğrudan tepki yöntemi
direct current electric furnace n. doğru akımlı elektrik ocağı
direct current cleaning n. doğru akımlı temizleme
direct current level instability n. doğru akım düzeyinin kararsızlığı
direct dialing in n. doğrudan dahili numara arama
direct call n. doğrudan arama
direct dyeing n. direkt boyama
direct arc furnace n. doğrudan ark fırını
direct reading instruments n. doğrudan okuyan aygıtlar
direct ventilation n. doğrudan havalandırma