yürütmek - Turc Anglais Dictionnaire

yürütmek

Sens de "yürütmek" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 98 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
yürütmek conduct v.
This means we shall have two-and-a-half months in which to conduct an in-depth debate.
Bu da derinlemesine bir tartışma yürütmek için iki buçuk ayımız olacağı anlamına geliyor.

More Sentences
yürütmek carry out v.
Otherwise, we cannot carry out our work.
Aksi takdirde çalışmalarımızı yürütemeyiz.

More Sentences
yürütmek perform v.
All together there are around 5100 Auditors/Controllers performing audit tasks in Turkey.
Türkiye'de toplamda yaklaşık 5100 Denetçi/Kontrolör denetim görevi yürütmektedir.

More Sentences
General
yürütmek wage v.
The company is waging a legal battle against its competitor.
Şirket, rakibine karşı yasal bir mücadele yürütüyor.

More Sentences
yürütmek swipe v.
Someone broke into my car and swiped my sunglasses.
Birisi arabama girip güneş gözlüklerimi yürütmüş.

More Sentences
yürütmek push v.
This debate is one that we are pushing quite vigorously with our development partners.
Bu tartışma, kalkınma ortaklarımızla birlikte oldukça güçlü bir şekilde yürüttüğümüz bir tartışmadır.

More Sentences
yürütmek sneak v.
I can't believe how he snuck money from me.
Onun benden para yürüttüğüne inanamıyorum.

More Sentences
yürütmek pursue v.
Are we going to support a country that pursues barbaric practices?
Barbarca uygulamalar yürüten bir ülkeyi destekleyecek miyiz?

More Sentences
yürütmek steal v.
Someone stole my umbrella.
Birisi şemsiyemi yürütmüş.

More Sentences
yürütmek walk v.
Her iPhone appears to have walked.
Biri onun iPhone'unu yürütmüş gibi görünüyor.

More Sentences
yürütmek nick v.
A little girl nicked my phone.
Küçük bir kız telefonumu yürütmüş.

More Sentences
yürütmek carry out v.
We also need private service companies to carry out the actual operations.
Gerçek operasyonları yürütecek özel hizmet şirketlerine de ihtiyacımız var.

More Sentences
yürütmek execute v.
Parliament has to play an even greater role in the interinstitutional communication strategy executed by the Commission.
Parlamento, Komisyon tarafından yürütülen kurumlar arası iletişim stratejisinde daha da büyük bir rol oynamalıdır.

More Sentences
yürütmek march v.
Napoleon marched his armies into Russia.
Napolyon ordularını Rusya'ya yürüttü.

More Sentences
yürütmek direct v.
The investigation is directed by the Metropolitan Police.
Soruşturma Metropolitan Polisi tarafından yürütülmektedir.

More Sentences
yürütmek boost v.
The kid boosted a stick of gum from the market.
Çocuk marketten bir sakız yürütmüş.

More Sentences
yürütmek navigate v.
You can hire a specialist to navigate the legal process instead of you.
Yasal süreci sizin yerinize yürütmesi için bir uzman tutabilirsiniz.

More Sentences
yürütmek handle v.
He resigned from the cabinet in July in protest at her handling of the exit negotiations.
Çıkış müzakerelerini yürütmesini protesto etmek için Temmuz ayında kabineden istifa etti.

More Sentences
Trade/Economic
yürütmek execute v.
The interpreter executes the control flow commands and forwards other commands to BS2000.
Yorumlayıcı, kontrol akışı komutlarını yürütür ve diğer komutları BS2000'e iletir.

More Sentences
Technical
yürütmek run v.
In all countries where genital mutilation is practised, local groups are running campaigns to abolish it.
Sünnetin uygulandığı tüm ülkelerde yerel gruplar sünnetin kaldırılması için kampanyalar yürütmektedir.

More Sentences
yürütmek conduct v.
Let us conduct an open dialogue in this area, characterised by trust.
Bu alanda güvene dayalı açık bir diyalog yürütelim.

More Sentences
Computer
yürütmek execute v.
There are a few key principles you will need to implement to execute an effective Amazon SEO strategy.
Etkili bir Amazon SEO stratejisi yürütmek için uygulamanız gereken birkaç temel ilke vardır.

More Sentences
General
yürütmek prosecute v.
yürütmek snaffle v.
yürütmek walk away with v.
yürütmek help v.
yürütmek purloin v.
yürütmek scrounge v.
yürütmek heist v.
yürütmek advance v.
yürütmek pinch v.
yürütmek go through with v.
yürütmek pilfer v.
yürütmek stage v.
yürütmek implement v.
yürütmek prig v.
yürütmek make somebody walk v.
yürütmek dismiss v.
yürütmek make away with v.
yürütmek cabbage v.
yürütmek move v.
yürütmek collar v.
yürütmek carry something out v.
yürütmek lift v.
yürütmek fort v.
yürütmek hold down v.
yürütmek propel v.
yürütmek filch v.
yürütmek enforce v.
yürütmek snitch v.
yürütmek take up v.
yürütmek carry on v.
yürütmek drive v.
yürütmek mastermind v.
yürütmek walk off with v.
yürütmek give a start v.
yürütmek set going v.
yürütmek secrete v.
yürütmek co-opt v.
yürütmek bear v.
yürütmek bribe [obsolete] v.
yürütmek mitch [dialect] v.
yürütmek lurch [obsolete] v.
yürütmek demean [obsolete] v.
yürütmek deport v.
yürütmek paddle v.
yürütmek ordain v.
yürütmek scrunt v.
yürütmek shank [scotland] v.
yürütmek smouch v.
yürütmek smug v.
yürütmek snake v.
yürütmek snap v.
yürütmek induct v.
Phrasals
yürütmek spirit off v.
yürütmek spirit away v.
yürütmek cabbage onto (someone or something) v.
yürütmek carry off v.
yürütmek conduct out v.
yürütmek rip off v.
yürütmek nick off v.
Colloquial
yürütmek bite v.
yürütmek doink v.
yürütmek yoink v.
Idioms
yürütmek make out v.
yürütmek keep the ball rolling v.
Trade/Economic
yürütmek implement v.
Law
yürütmek put into force v.
yürütmek enforce v.
yürütmek constitute v.
Technical
yürütmek drive v.
Computer
yürütmek go-ahead v.
Medical
yürütmek develop v.
Archaic
yürütmek solicit v.
Slang
yürütmek klepto v.
yürütmek wog v.
yürütmek cly v.
British Slang
yürütmek jack v.

Sens de "yürütmek" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 296 résultat(s)

Turc Anglais
General
soruşturma yürütmek carry out investigation v.
We must therefore carry out investigations for UNAMA.
Bu nedenle UNAMA için soruşturmalar yürütmeliyiz.

More Sentences
kampanya yürütmek conduct a campaign v.
He conducted a campaign against the Treaty of Amsterdam, and now he is conducting one against the Treaty of Nice.
Amsterdam Antlaşmasına karşı bir kampanya yürüttü ve şimdi de Nice Antlaşmasına karşı bir kampanya yürütüyor.

More Sentences
kampanya yürütmek run a campaign v.
UKIP (UK Independence Party) is running a campaign to exit the EU.
UKIP (İngiltere Bağımsızlık Partisi) AB'den çıkmak için bir kampanya yürütüyor.

More Sentences
lobi faaliyeti yürütmek lobby v.
We have received strenuous lobbying, particularly on whole-body vibration.
Özellikle tüm vücut titreşimi konusunda yoğun lobi faaliyetleri yürüttük.

More Sentences
mantık yürütmek reason v.
How do we reason with her?
Onunla nasıl mantık yürütürüz?

More Sentences
kampanya yürütmek campaign v.
The whole community is campaigning against experiments on animals.
Tüm toplum hayvanlar üzerinde yapılan deneylere karşı kampanya yürütüyor.

More Sentences
Phrasals
aşamalı olarak uygulamak/yürütmek phase in v.
The same principles apply, although again this will need to be looked at and phased in.
Aynı ilkeler geçerlidir ancak yine de bunun incelenmesi ve aşamalı olarak uygulanması gerekecektir.

More Sentences
General
görevi baraj kapağının kontrolünü yapıp bakımını yürütmek olan kimse lock operator n.
görevi baraj kapağının kontrolünü yapıp bakımını yürütmek olan kimse lock tender n.
görevi baraj kapağının kontrolünü yapıp bakımını yürütmek olan kimse lock keeper n.
inancını yaymak veya insani yardım faaliyetleri yürütmek üzere dini otoritelerce yetkilendirilen vekillik mission n.
(öküzleri yürütmek için kullanılan) üvendire oxgoad n.
yürütmek (satranç/dama taşını) move v.
gemisini yürütmek manage one's affairs well v.
işlemleri yürütmek carry out operations v.
ders yürütmek instruct v.
akıl yürütmek reason v.
fikir yürütmek put forward an idea v.
birinin cebindekileri yürütmek pick someone's pocket v.
fikir yürütmek opine v.
geri yürütmek back v.
kalem yürütmek write v.
saman altından su yürütmek do something secretly v.
başarıyla yürütmek bring off v.
soruşturma yürütmek conduct investigation v.
yeniden yürütmek playback v.
temas yürütmek maintain contact with v.
çalışma yürütmek perform a work or a study v.
çalışma yürütmek carry out a work or a study v.
çalışma yürütmek carry on a work or a study v.
çalışma yürütmek do a work or a study v.
proje yürütmek carry out a project v.
proje yürütmek run a project v.
faaliyet yürütmek do activity v.
fikir yürütmek state one's opinion v.
faaliyet yürütmek carry out an activity v.
faaliyet yürütmek conduct an activity v.
faaliyet yürütmek undertake an activity v.
operasyon yürütmek carry out an assault v.
operasyon yürütmek perform an operation v.
operasyon yürütmek carry out an operation v.
operasyon yürütmek lead an operation v.
hizmet yürütmek run service v.
hizmet yürütmek give service v.
hizmet yürütmek operate service v.
lobi faaliyeti yürütmek carry out lobbying activities v.
lobi faaliyeti yürütmek conduct lobbying activities v.
görev yürütmek carry on a task v.
görev yürütmek perform a task v.
başkanlığını yürütmek hold the presidency of v.
mantık yürütmek make reasoning v.
mantık yürütmek reason something out v.
(işi) iyi yürütmek hold down v.
tahmin yürütmek compute v.
bir yere bağlanmış palaman çekerek yürütmek warp v.
kürekle yürütmek row v.
inceleme yürütmek conduct an investigation v.
projeyi yürütmek run a project v.
muhalefet yürütmek oppose v.
projeyi yürütmek execute a project v.
projeyi yürütmek carry out a project v.
mütalaa yürütmek give an opinion v.
fikir yürütmek express an opinion v.
mütalaa yürütmek express an opinion v.
fikir yürütmek give an opinion v.
işlem yürütmek perform an operation v.
bir firmanın işlerini yürütmek administer v.
işbirliği yürütmek carry out cooperation v.
süreci etkin yürütmek manage the process efficiently v.
anket yürütmek conduct a questionnaire v.
ilişkileri yürütmek maintain relationships v.
kürek ile yürütmek (sandalı vb) row a boat v.
politika yürütmek follow a policy v.
bir arada yürütmek carry out in cooperation v.
bir arada yürütmek carry out collectively v.
politika yürütmek pursue a policy v.
bir hesabı yürütmek maintain an account v.
ilişki yürütmek continue a relationship v.
ilişki yürütmek handle a relationship v.
ilişki yürütmek run a relationship v.
ilişki yürütmek keep a relationship going v.
ilişki yürütmek manage a relationship v.
ilişki yürütmek maintain a relationship v.
ortak yürütmek co-execute v.
ortak yürütmek carry out jointly v.
ortak yürütmek run together v.
ortak yürütmek carry out together v.
birlikte yürütmek run together v.
bir programı yürütmek run a program v.
ikisini bir arada yürütmek manage both v.
rutin/olağan bir soruşturma yürütmek do a routine investigation v.
araştırma yürütmek carry out research v.
görevini yürütmek carry out (his/her) duty v.
araştırma veya inceleme yürütmek conduct v.
araştırma yürütmek conduct a research v.
tahmin yürütmek estimate v.
proje yürütmek conduct a project v.
işlem yürütmek execute transaction v.
su tahliyesi faaliyetleri yürütmek conduct water evacuation efforts v.
fikir yürütmek formulate an idea/opinion v.
yürütmek (kanun/anlaşma) police v.
daha sonra fikir yürütmek second-guess v.
akıl yürütmek ratiocinate v.
yeniden yürütmek reconduct v.
tekrar yürütmek re-execute v.
(faiz vb) yürütmek apply v.
deney yürütmek run experiment v.
tekerlekler üstünde yürütmek wheel v.
kırbaçlayarak yürütmek whip v.
şehir ve kasabaların ana caddelerinde halkla buluşarak seçim kampanyası yürütmek main-street [canada] v.
özenle yürütmek wear [uk] v.
ite kaka yürütmek harry v.
(atı) tempolu yürütmek breeze v.
hatalı tahmin yürütmek miscompute v.
dini bir görev yürütmek mission v.
misyonerlik faaliyeti yürütmek missionarise v.
misyonerlik faaliyeti yürütmek missionarize v.
misyonerlik faaliyeti yürütmek missionize v.
misyonerlik faaliyeti yürütmek missionise v.
(taarruz veya savaş) başlatıp yürütmek mount v.
tanıdık ortamda iş yürütmek move v.
ayaklıkları andıran sırıklarla nehir teknesini sığlıklarda yürütmek grasshopper v.
birden fazla faaliyeti dönüşümlü yürütmek multiplex v.
fikir yürütmek opinion [dialect] v.
akıl yürütmek rove [obsolete] v.
tahmin yürütmek rove [obsolete] v.
fazla yürütmek overmarch v.
tahmin yürütmek infer v.
yamuk yürütmek crab v.
hızla iş yürütmek dash v.
(birini) yardımla yürütmek dawd v.
yabancı ülkede ayaklanmacı veya devrimci faaliyetler yürütmek filibuster v.
daha çok akıl yürütmek outreason v.
(üretim veya dağıtım ile birlikte) farklı iş faaliyetlerini yürütmek service v.
ateşli kampanya yürütmek crusade v.
bir şeyi el altından yürütmek skilder v.
soruşturma yürütmek investigate v.
kampanya yürütmek wage a campaign v.
diyalog yürütmek act out a dialogue v.
Phrasals
ortak çalışma yürütmek associate oneself with someone or something v.
-yle işleri yapmak/yürütmek operate on something v.
iteleye-kakalaya yürütmek push someone along v.
zorluklara rağmen yürütmek pull off v.
(birisi ya da bir şeyden) (bir şey) yürütmek cop (something) from (someone or something) v.
birinden ya da bir şeyden bir şey yürütmek cop something from someone or something v.
(bir şeyden veya bir yerden) bir şeyi yürütmek abstract (something) from (something or some place) v.
faaliyetini (bir yerde) yürütmek base in v.
faaliyetini (bir yerde) yürütmek base in v.
bir şeyi bir şeyin içine itmek/yürütmek grind something into something v.
bir şeyi bir şeyin içine itmek/yürütmek grind something in v.
bir şeyi alıp yürütmek/devam ettirmek run with something v.
bir şeyi devralıp onu azimle/bağımsız bir şekilde yürütmek run with something v.
tekerlekli bir aracı bir yerde iterek yürütmek wheel around v.
itinayla yürütmek nurse along v.
titizlikle yürütmek nurse along v.
'-den yürütmek abstract from v.
bir şeyi başarıyla yürütmek carry something off v.
bir şeyi yürütmek carry something off v.
kendi işlerini yürütmek hold forth v.
'-den (bir şey) yürütmek cop from v.
(biriyle/bir şeyle) iş yürütmek deal with (someone or something) v.
(bir şeyi) her şeye rağmen sürdürmek/tamamlamak/yürütmek go through with (something) v.
işlerini (bir yerde/bir yerden) yürütmek operate from (some place) v.
(biri/bir şey) üzerinde (bir işlem) yürütmek/gerçekleştirmek perform (something) on (someone or something) v.
üzerinde (bir işlem) yürütmek/gerçekleştirmek perform on v.
(birinden/bir şeyden) yürütmek pilfer from (someone or something) v.
(biri) için bir şey yürütmek/aşırmak pinch for v.
'-den bir şey yürütmek/araklamak pinch from v.
(birinden bir şey) yürütmek/araklamak pinch from (one) v.
(bir şeyi) yürütmek/yönetmek preside at (something) v.
(atı) dinlendirerek yürütmek cool out v.
akıl yürütmek reason about v.
Proverb
aynı anda iki işi yürütmek iki işi de düzgün yapamamaya neden olur a man cannot serve two masters
Colloquial
bir şeyi yürütmek (çalmak) gack something v.
bir şey yürütmek filch something v.
bir şeyi yürütmek yoink something v.
Idioms
kalem yürütmek write v.
saman altından su yürütmek do things under the rose v.
saman altından su yürütmek play one's cards close to one's chest v.
(yokluğunda) işi yürütmek hold the fort v.
birinin yerine işi yürütmek hold the fort v.
saman altından su yürütmek keep one's cards close to one's vest v.
saman altından su yürütmek keep one's cards close to one's chest v.
saman altından su yürütmek play one's cards close to one's vest v.
işleri nizam içinde yürütmek have one's ducks in a row v.
işleri nizam içinde yürütmek have ducks in a row v.
işleri nizam içinde yürütmek get one's ducks in a row v.
(yokluğunda) işi yürütmek hold down the fort v.
birinin yerine işi yürütmek hold down the fort v.
birkaç değişik faaliyeti aynı anda yürütmek have several irons in the fire v.
bir şeyi kararlılıkla yürütmek take something by the throat v.
mutlu evlilik yürütmek trot in double harness v.
(yokluğunda) işi yürütmek man the fort v.
birinin yerine işi yürütmek man the fort v.
birini yola yakın taraftan değil duvar tarafından yürütmek give the wall v.
yakasından tutup ayak parmakları üstünde yürütmek walk spanish v.
gemisini istediği gibi yürütmek have everything one's own way v.
gemisini istediği gibi yürütmek have it all one's own way v.
aynı anda birçok işi yürütmek wear too many hats v.
iki (birden fazla)iş birden yürütmek wear two hats (more than one hat) v.
birden fazla işi üstlenmek/yürütmek wear several hats v.
aynı anda iki iş birden yürütmek wear two hats v.
bir işi (kendisi) yürütmek/yapmak take (something) into (one's) own hands v.
suçluyu fotoğrafları/vidosu çekilsin diye halkın arasında yürütmek perp walk v.
suçluyu ifşa etmek için halkın arasında yürütmek perp walk v.
bir işin bir çok farklı yönünü bir arada yapmak/yürütmek be the chief cook and bottle washer v.
lafla peynir gemisi yürütmek hem and haw [us] v.
(bir şey) olarak iki işi/görevi eş zamanlı olarak yürütmek do double duty as (something) v.
işleri nizam içinde yürütmek get ducks in a row v.
el altından yapmak/yürütmek get in through the back door v.
dolaylı yoldan yürütmek get in through the back door v.
işleri nizam içinde yürütmek have your ducks in a row [us] v.
işleri nizam içinde yürütmek get your ducks in a row v.
bir şeyleri başlatmak/sürdürmek/yürütmek get/keep/set/start the ball rolling v.
işleri nizam içinde yürütmek get/have (all) your ducks in a row [us] v.
işleri nizam içinde yürütmek get/have your ducks in a row v.
işleri nizam içinde yürütmek have all (of) (one's) ducks in a row v.
gemisini istediği gibi yürütmek have it (one's) way v.
seçim kampanyası yapmak/yürütmek be on the hustings v.
(biri) yokken onun işini yürütmek keep (one's) (something) warm v.
(birçok/birkaç) işi bir arada yürütmek keep (an amount of) balls in the air v.
aynı anda bir çok işi yürütmek juggle balls in the air v.
birçok/birkaç işi bir arada yürütmek juggle balls in the air v.
aynı anda bir çok işi yürütmek keep balls in the air v.
birçok/birkaç işi bir arada yürütmek keep balls in the air v.
(birini) yürütmek keep (someone) on (their) feet v.
bir şeyi birinin yerine yürütmek keep something warm for someone v.
saman altından su yürütmek keep your cards close to your vest v.
saman altından su yürütmek keep your cards close to your chest v.
saman altından su yürütmek play your cards close to your chest v.
saman altından su yürütmek keep/hold/play your cards close to your chest v.
saman altından su yürütmek play your cards close to your vest v.
(bir şeyi) yürütmek make a go of (something) v.
(birinin) cebindekileri çalmak/yürütmek pick (one's) pocket v.
saman altından su yürütmek play cards close to chest v.
saman altından su yürütmek play (something) close to the vest v.
saman altından su yürütmek play (something) close to one's vest v.
saman altından su yürütmek play it close to one's chest v.
saman altından su yürütmek play (something) close to (one's) chest v.
birinin cenaze/defin işlemlerini yürütmek/yerine getirmek send someone to glory v.
kendisi yürütmek/yapmak take into one's own hands v.
(birini) çok fazla yürütmek walk (one's) feet off v.
Trade/Economic
bir işi planlayıp başarı ile yürütmek, yönetmek, düzenlemek mastermind v.
faiz yürütmek apply interest v.
reklam kampanyası yürütmek run an ad campaign v.
reklam kampanyası yürütmek run an ad blitz v.
reklam kampanyası yürütmek run an advertising campaign v.
iş yürütmek carry on a business v.
iş yürütmek conduct a business v.
işleri yürütmek run the business v.
iş yürütmek carry on the business(es) v.
işleri yürütmek conduct the business v.
iş yürütmek run the business v.
işleri yürütmek carry on the business(es) v.
iş yürütmek conduct the business v.
Law
usulsüz dava yürütmek pettifog v.
Politics
lobi faaliyeti yürütmek amacıyla birleşmiş bir grup cabal n.
müzakereleri yürütmek conduct negotiations v.
muhalefet yürütmek engage in opposition activities v.
küçük kasabalara kısa ziyaretler yaparak seçim kampanyası yürütmek whistle-stop v.
Technical
benzetim yürütmek simulate v.
Computer
silisyumlu yarıiletkenin küçük kristalinden oluşan ve entegre bir devrede bir dizi elektronik işlevi yürütmek için üretilmiş bir elektronik cihaz microprocessor chip n.
yürütmek (programı) run v.
sorgu yürütmek run query v.
(eşten eşe bağlantı ağı üzerinden) haberleşme trafiğini yürütmek peer v.
konuşmaya benzer bir etkileşim yürütmek converse v.
Mechanic
(bir dizi makine operasyonunu) tekrar yürütmek recycle v.
Textile
(örgü ipini) arkadan yürütmek strand v.
(çok renkli örgüde) ip yürütmek strand v.
Marine
abd donanmasında deniz, sahil ve ırmaklardaki özel harekatları yürütmek için eğitilip teçhiz edilmiş tim sea-air-land team n.
(yelken vb) yürütmek light v.
gemiyi karaya doğru yürütmek stand in the land v.
kargo yükleme ve indirme faaliyeti yürütmek stevedore v.
abd donanmasında deniz, sahil ve ırmaklardaki özel harekatları yürütmek için eğitilip teçhiz edilmiş tim seal abrev.
Medical
hastayı parsiyel yük verererek mobilize etmek/yürütmek ambulate with partial weight-bearing v.
Psychology
psikoloji alanında araştırma yürütmek psychologise [uk] v.
psikoloji alanında araştırma yürütmek psychologize v.
Biology
toplanmış dna dizilerinden üretilen ve proteinlerin hastalıklardaki metabolik işlevlerini incelemek, yeni ilaçlar sentezlemek ve diğer proteomik araştırmaları yürütmek için kullanılan protein koleksiyonu library n.
Social Sciences
doğa tarihi araştırmaları yürütmek naturalize v.
doğa tarihi araştırmaları yürütmek naturalise v.
Literature
diyaloğu yürütmek dialogise v.
diyaloğu yürütmek dialogize v.
Religious
1732'de fakirler arasında misyonerlik yürütmek amacıyla kurulan katolik örgütün üyesi olan kimse redemptorist n.
resmen tanınmış kilise disiplinini yürütmek için görev yapan mahkemeler ecclesiastical courts n.
(anglikanizm) papaz yönetimindeki idari bölgenin işlerini yürütmek üzere papaz sınıfına mensup olmayan kimselerden seçilmiş kurul parochial church council n.
Military
(askeri) faaliyet yürütmek operate v.
Baseball
vurucuyu yürütmek için topa vurmak yerine topu bilerek atmak pitch around v.
Archaic
tüccarların iş yürütmek için buluştukları yer change n.
fikir yürütmek opiniate v.
resmi danışmanlığını yürütmek solicit v.
el altından yürütmek subtract v.
Slang
(birinden) bir şey yürütmek filch something (from someone) v.
(bir şeyden/birinden) bir şey yürütmek filch something (from someone/something) v.
(bir şeyden/birinden bir şey) yürütmek filch (something) from (someone or something) v.
el altından yürütmek klepto v.
el altından yürütmek snake [australia] v.