diye - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

diye



Sens de "diye" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 20 résultat(s)

Turc Anglais
General
diye saying n.
diye called adj.
diye named adj.
diye in case adv.
diye so as to prep.
diye of prep.
diye in the expectation that conj.
diye so that conj.
diye in dread that conj.
diye for conj.
diye that conj.
diye in order that conj.
diye lest conj.
diye in the belief that conj.
diye in fear that conj.
diye enaunter [obsolete] conj.
diye what conj.
diye if conj.
Phrases
diye thinking that expr.
diye in order to expr.

Sens de "diye" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
General
küt diye ses çıkaran vuruş thwack n.
laf olsun diye ilgilenen kimse dabbler n.
şap diye smack n.
tartışma olsun diye zayıf tarafı savunan kimse devil's advocate n.
mahatma gandhi'nin geliştirdiği 'satyagraha' diye anılan sivil itaatsizlik stratejisine bağlı kişi satyagrahi n.
atyarışında eşek diye tabir edilen ve kazanma olasılığı olmayan at outsider n.
küt diye vurma whack n.
başka bir yere hareket etmeyi beklerken insanlar kısa süreyle otursun veya dinlensinler diye tasarlanmış yer lounge n.
iki kişinin de çok istediği halde yapamadığı bir şeyi belki karşıdaki kişi teklif eder diye birbirleriyle bakışması mamihlapinatapei n.
iki kişinin de çok istediği halde yapamadığı bir şeyi belki karşıdaki kişi teklif eder diye birbirleriyle bakışması mamihlapinatapai n.
cepte sanma/diye düşünme durumu taken-for-grantedness n.
bom diye patlama kaboom n.
tartışma olsun diye zayıf tarafı savunan kimse advocatus diaboli n.
belli olsun diye konulan işaret tab n.
bir şeyle laf olsun diye ilgilenen kimse amateur n.
vın diye geçen şey zinger n.
hallo diye bağırma hallo n.
yihu' diye bağırma whoopee n.
bakkalın müşterinin ayağı alışsın diye fazladan yiyecek vererek yaptığı ikram braata [caribbean] n.
bakkalın müşterinin ayağı alışsın diye fazladan yiyecek vererek yaptığı ikram braatas [caribbean] n.
bakkalın müşterinin ayağı alışsın diye fazladan yiyecek vererek yaptığı ikram broughta [caribbean] n.
bakkalın müşterinin ayağı alışsın diye fazladan yiyecek vererek yaptığı ikram broughtas [caribbean] n.
brava diye bağırma brava n.
oley diye bağırma hooray n.
oley diye bağırma hurray n.
hurra diye bağırma huzza n.
hurra diye bağırma huzzah n.
hart diye ısırma chomp n.
diğerlerine ibret olsun diye verilen ceza deterrent example n.
haydi diye bağırma olé n.
allah diye bağırma olé n.
(iş bitsin diye) sürekli saate bakma clock-watching n.
tok diye düşme sesi flump n.
ateş sönmesin diye kullanılan turba kömürü parçası gathering peat n.
hesabı ödüyor diye tahammül edilen can sıkıcı tip shot-clog [obsolete] n.
hesabı ödüyor diye tahammül edilen can sıkıcı tip shot-log n.
hayır diye kestirip atma summary treatment n.
küt diye vurmak thwack v.
pat diye söyleyivermek spring on v.
vın diye geçmek zoom v.
birini ibret olsun diye cezalandırmak make an example of someone v.
pat diye söylemek spring v.
pat diye düşmek flump v.
ibret olsun diye cezalandırmak make an example of v.
birini pat diye (bir yere) oturtuvermek plump someone into v.
pat diye düşmek slump v.
vın diye geçmek rip v.
cup diye düşmek plop v.
zınk diye durmak come to an abrupt stop v.
vın diye geçmek zing v.
diye hitap etmek call on v.
pat diye sormak pop v.
yalandan imdat diye bağırmak cry wolf v.
küt diye bırakmak plump v.
pır diye uçmak (kuş) whir v.
forum gibi bir yere iş olsun diye entry girmek blogorrhea v.
küt diye (bir yere) vurmak smack down on v.
cup diye düşmek splash v.
pat diye söylemek snap out v.
pat diye oturmak plank oneself down v.
şap diye ses çıkarmak (sert bir rüzgarda dalgalanan bayrak gibi) snap v.
diye bağırmak exclaim v.
küt diye vurmak wham v.
sör diye hitap etmek sir v.
bir yere lop diye oturmak plop oneself down on v.
cik cik diye ses çıkarmak peep v.
lüp diye yutmak gulp down v.
bir yere lop diye oturmak plump oneself down on v.
diye kabul edilmek pass for v.
pat diye söylemek chop v.
diye hitap etmek call v.
cup diye düşmek plop into v.
güm diye çarpmak bang v.
pat diye patlamak wham v.
kendini ... diye satmak pass oneself off as v.
pat diye girmek burst in upon v.
sen diye hitap etmek call one's name offensively v.
küt diye düşmek plump v.
cup diye düşmek flop v.
diye geçinmek pass oneself off as v.
pat diye söylemek plump v.
pat diye söylemek snap v.
böyledir diye iddia etmek maintain that it is so v.
pat diye düşmek thud v.
pat diye oturmak plump v.
pat diye söylemek blurt out v.
diye okunmak spell v.
pat diye girmek burst in on v.
küt diye çarpmak bang v.
siz diye hitap etmek address somebody formally v.
çat diye kapanmak snap v.
bir şeyi bir yerin üzerine pat diye koyuvermek plop something down on v.
pat diye düşmek keel over v.
pat diye çarpmak wham v.
bir şeyi pat diye birşeyin üzerine koyuvermek plump something down on v.
kalsın diye işaret koymak stet v.
doğru ya da yanlış mı diye düşünmeden hareket etmek make no bones of v.
doğru ya da yanlış mı diye düşünmeden hareket etmek make no bones about v.
diye eklemek put in v.
siz diye hitap etmek not to be on christian-name terms v.
küt diye vurmak whack v.
(nazar değmesin diye) tahtaya vurmak touch wood v.
(nazar değmesin diye) tahtaya vurmak knock on wood v.
ibret-i alem olsun diye cezalandırmak punish as a warning or deterrent to others v.
başkalarına ibret olsun diye cezalandırmak punish as a warning or deterrent to others v.
pat diye düşmek plank down v.
pat diye düşmek plonk down v.
pat diye düşmek plump down v.
dan diye söylemek shoot from the hip v.
diye belirtmek state as v.
küt diye düşmek plump down v.
vın diye geçmek swoosh v.
pat diye belirmek/ortaya çıkmak pop up v.
gol diye bağırmak shout goal v.
birine sör diye hitap etmek call someone sir v.
olumsuz anlamda cık cık cık diye ses çıkarmak click one's tongue v.
diye düşünmek think how/what/who... v.
pat diye vurmak clunk v.
sen diye hitap etmek thou v.
küt diye ses çıkarmak thunk v.
özel mülkü (özellikle bir evi) şaka olsun diye tuvalet kağıdıyla kaplamak toilet paper v.
özel mülkü (özellikle bir evi) şaka olsun diye tuvalet kağıdıyla kaplamak tp v.
(siz yerine) sen diye hitap etmek tutoyer v.
çat diye açılmak unsnap v.
çat diye çözülmek unsnap v.
hart diye koparmak knapple v.
hallo diye bağırarak kışkırtmak hallo v.
(birine) hallo diye bağırmak hallo v.
halloo diye bağırarak harekete geçirmek halloa v.
halloo diye bağırmak halloo v.
halloo diye bağırarak harekete geçirmek halloo v.
merhaba diye bağırmak hello v.
bravo diye bağırarak beğendiğini göstermek bravo v.
bravo diye bağırmak bravo v.
(bir şeyi) hallo diye seslenerek harekete geçirmek hollo v.
hollo diye bağırarak (tazıları) harekete geçirmek hollo v.
hollo diye bağırarak (tazıları) harekete geçirmek holloa v.
oley diye bağırarak tezahürat yapmak hooray v.
oley diye bağırmak hooray v.
hu hu diye bağırarak dikkatini çekmek yoo-hoo v.
hu hu diye bağırarak çağırmak yoo-hoo v.
oley diye bağırmak hurrah v.
oley diye bağırmak hurray v.
pat diye karşılık vermek ripost v.
pat diye karşılık vermek riposte v.
harekete geçsin diye (atın) kıçına zencefil/biber koymak ginger v.
(bir şeyle) meşgale olsun diye ilgilenmek be unpaid v.
(hayran olunan kimseye) baba diye hitap etmek dad v.
güm diye yere düşmek gutser v.
ah diye bağırmak oh v.
cup diye düşmek dollop [uk] v.
cup diye düşmek dallop [uk] v.
kanka diye hitap etmek dude v.
bam diye aşağı bırakmak dunk v.
pat diye düşmek dunt [scotland] v.
küt diye düşmek dunt [scotland] v.
pat diye girmek inburst v.
çat diye açmak pop v.
(izcilikte) elinden geleni yap diye bağırmak dyb v.
(izcilikte) hadi göreyim seni diye yüreklendirmek dyb v.
(izcilikte) elinden geleni yap diye bağırmak dib v.
(izcilikte) hadi göreyim seni diye yüreklendirmek dib v.
başkası terfi etsin diye göz ardı edilmek deadhead v.
(birine) doktor diye seslenmek doctor v.
armudun sapı üzümün çöpü diye eleştirmek find fault v.
tok diye düşürmek flump v.
pat diye koymak plop v.
lap diye düşürmek plop v.
lap diye atmak plop v.
adeta ben buradayım diye bağırmak scream v.
löp diye yutmak shovel in v.
cuk diye oturmak sit v.
(tetiği) şrak diye çekmek slap v.
kan var mı yok mu diye çarşaflara bakmak inspect the bedsheets to see if there was any blood v.
(yumuşak ve ağır nesne) çat diye inmek squash v.
pat diye söylemek squib v.
bum diye patlamak squib v.
hüp diye çekilmek suck v.
(söz, ifade) … diye devam etmek supply v.
(söz, ifade) … diye tamamlamak supply v.
sin/sın diye would v.
çeşit olsun diye eklenen token adj.
(siz yerine) sen diye hitap edilen tutoyed adj.
değişiklik olsun diye for a change adv.
şaka olsun diye in fun adv.
şaka olsun diye for sport adv.
şıp diye unexpectedly adv.
şaka olsun diye for the fun of it adv.
şaka diye for fun adv.
küt diye plump adv.
eğer diye in case adv.
dan diye plunk adv.
adet yerini bulsun diye as a matter of form adv.
şaka olsun diye for fun adv.
şıp diye at once adv.
pat diye plump adv.
şıp diye quickly adv.
hop diye out of the blue adv.
pat diye slap adv.
laf olsun diye just for the sake of conversation adv.
şaka olsun diye for a laugh adv.
adet yerini bulsun diye as a mere form adv.
çat diye snap adv.
şıp diye immediately adv.
zınk diye suddenly adv.
bam diye plonk adv.
küt diye plunk adv.
hop diye suddenly adv.
zınk diye with a jolt adv.
şaka olsun diye for laughs adv.
uğur getirsin diye for luck adv.
gösteriş olsun diye for show adv.
cup diye plop adv.
cup diye flop adv.
güm diye plonk adv.
pat diye pop adv.
güm diye plunk adv.
şıp diye easily adv.
şaka olsun diye in sport adv.
küt diye plonk adv.
şaka olsun diye for a lark adv.
şaka olsun diye by way of joke adv.
süs olsun diye for ornamental purposes adv.
süs olsun diye for decorative purposes (only) adv.
yeşillik olsun diye for no real reason adv.
süs olsun diye simply for ornament adv.
mutlu olsun diye for her/his happiness adv.
açık olsun diye for the sake of clarity adv.
anlaşılsın diye for the sake of clarity adv.
hobi olsun diye leisurely adv.
pat diye bang adv.
küt diye vurarak wham adv.
şak diye inexpectedly [obsolete] adv.
dan diye plonk adv.
bam diye çarparak slam adv.
pat diye smack adv.
küt diye smack adv.
dan diye squab adv.
küt diye squab adv.
pat diye squab adv.
pat diye sudden adv.
olsun diye to prep.
olmasın diye lest conj.
sırf öyle diye just because conj.
-sin diye in order that conj.
-mesin diye lest conj.
-sın diye in order that conj.
-sin diye so that conj.
-mesin diye so that not conj.
-ecek diye lest conj.
olmasın diye anaunters [dialect] conj.
olmasın diye enaunter [obsolete] conj.
halloo diye bağırmak loo v.
Phrasals
pat diye önüne çıkmak spring forth v.
pat diye girmek blow in v.
pat diye girmek blow into v.
pat diye girmek blow in v.
onu da isterim bunu da isterim diye tutturmak beset with (something) v.
küt/güm diye çakmak bung in v.
küt/güm diye çakmak bung something in v.
odaya pat diye girmek/dalmak burst in (to some place) v.
(bir şey) düşmesin diye düğmelerini iliklemek button down v.
yıldırım gibi/vın diye geçmek whiz by v.
yanından yıldırım gibi/vın diye geçmek whiz by v.
vın diye geçmek zip by v.
pat diye yere indirmek clunk down v.
küt diye yere bırakmak clunk down v.
bam diye yere bırakmak clunk down v.
bam diye düşmek clunk down v.
küt diye yere vurmak clunk down v.
pat diye yere indirmek clunk something down v.
küt diye yere bırakmak clunk something down v.
bam diye yere bırakmak clunk something down v.
diye hesaplamak call for v.
diye tutturmak whine about v.
diye tanınmak pass for v.
hop diye atlamak hop on v.
kenara geç diye işaret etmek motion someone to the side v.
küt diye oturmak flop down v.
(dar elbiseyi) üstüne cuk diye oturtmak pour oneself into something v.
güm diye düşmek clunk down v.
pat diye düşmek clunk down v.
bir şeyi güm/bam/pat diye atmak thump something down v.
birisi öğrensin diye bir şarkının ritmini yapmak/taklit etmek drum out v.
cup diye düşmek fall in v.
lop diye oturmak fall in v.
cup diye ortasına düşmek fall in v.
pat diye konmak fall in v.
cup diye düşmek fall into v.
lop diye oturmak fall into v.
cup diye ortasına düşmek fall into v.
pat diye konmak fall into v.
(bir şeyi bir yere) pat diye vurmak bang (something) against (something) v.
(bir şeyi bir yere veya kişiye) pat diye vurmak bang against (someone or something) v.
bir bitkiyi açık havada yaşayabilsin diye açık hava şartlarına maruz bırakmak harden off v.
bir bitkiyi açık havada yaşayabilsin diye normal hava şartlarına alıştırmak harden something off v.
(bir şey olsun diye) beddua etmek curse with (something) v.
(bir şey olsun diye) lanet okumak curse with (something) v.
birine/bir şeye bir şey olsun diye sövmek curse someone or something with something v.
birine/bir şeye bir şey olsun diye beddua etmek curse someone or something with something v.
güm diye koymak/atmak plonk (someone or something) up v.
(birini/bir şeyi/kendini) güm diye atmak plunk (someone, something, or oneself) down v.
birine/bir şeye şap diye bir şey yapıştırmak slap something onto someone or something v.
birinin/bir şeyin üstüne pat diye bir şey koymak slap something onto someone or something v.
bir şeye şap diye bir şey yapıştırmak slap something on v.
bir şeyin üstüne pat diye bir şey koymak slap something on v.
(bir şeye) cuk diye oturtmak snap into (something) v.
(bir şeye) şıp diye oturtmak/takmak snap into (something) v.
bir şeyi bir şeye cuk diye oturtmak snap something into something v.
bir şeyi bir şeye şıp diye oturtmak snap something into something v.
bir şeyi bir şeye cuk diye oturtmak snap something in v.
bir şeyi bir şeye şıp diye oturtmak snap something in v.
bir şeye cuk diye oturmak snap into something v.
bir şeye şıp diye oturmak snap into something v.
cuk diye yuvaya girmek/oturmak snap into something v.
pıt/çıt diye çıkmak snap off v.
pıt/çıt diye yerinden sökülmek snap off v.
çıt diye kırılmak snap off v.
çıt diye kırmak snap off v.
pıt/çıt diye çıkarmak snap off v.
pıt/çıt diye yerinden sökmek snap off v.
şıp diye takılmak snap on v.
şıp diye takılıp çıkarılmak snap on v.
şıp diye oturtmak/takmak snap on v.
cuk diye oturtmak snap on v.
tık diye takılmak snap onto (something) v.
tık diye oturtmak/takmak snap onto (something) v.
cuk diye oturtmak snap onto (something) v.
cart diye çekip almak swish off v.
(birine/bir şeye) güm diye çarpmak hud into (someone or something) v.
(birine/bir şeye) güm diye bindirmek hud into (someone or something) v.
(birine/bir şeye) güm diye çarpmak thud into someone or something v.
(birine/bir şeye) güm diye bindirmek thud into someone or something v.
bir şeyi pat/çat diye bir şeyin üstüne kapatmak pop something on something v.
bir şeyi pat/çat diye bir şeyin üstüne kapatmak pop something onto something v.
bir şeyi pat/çat diye bir şeyin üstüne kapatmak pop something on v.
üzerine şap diye koymak slop on v.
üzerine şap diye koymak slop onto v.
bir şeyi bir şeyden pat diye çıkarmak snap something out of something v.
bir şeyi bir şeyden pat diye çıkarmak snap somethingout v.
şıp diye oturmak snap in v.
çıt diye yerini bulmak snap in v.
şıp diye oturtmak snap in v.
çıt diye yerine sokmak snap in v.
(bir şeyden) vın diye geçmek zoom across (something) v.
(bir şeyi birinin/bir şeyin) üstünden fışt/cart diye çekip almak swish (something) off of (someone or something) v.
cart diye konuya dalıp (bir şey hakkında) konuşmak sound off (about something) v.
(bir şeye) küt diye indirmek knock on (something) v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne çıt diye takmak pop (something) onto (something) v.
bir şeyi (birine/bir şeye) şak diye vurmak slap against (someone or something) v.
bir şeyi birine/bir şeye şak diye vurmak slap something against someone or something v.
birine/bir şeye güm diye çarpmak thud against someone or something v.
birine/bir şeye güm diye bindirmek thud against someone or something v.
birine/bir şeye küt diye çarpmak thud against someone or something v.
birine/bir şeye pat diye çarpmak thud against someone or something v.
vın diye geçmek/gitmek zip along v.
bir şeyi birine/bir şeye pat diye vurmak/indirmek bang something against someone or something v.
pat diye vurmak bang against v.
pat diye indirmek bang against v.
bir şeyi birine/bir şeye pat diye vurmak/indirmek bang something into someone or something v.
birine pat diye vurmak/indirmek bang into someone or something v.
(bir şeyi) hart diye ısırmak bite down on (something) v.
güm diye bir şeye girmek/çarpmak bulldoze into something v.
güm diye bir şeye dalmak bulldoze into something v.
gelen siparişte eksik var mı diye kontrol etmek check something in v.
(biriyle/bir şeyle) ilgili her şey yolunda mı diye bakmak check in on (someone or something) v.
(biri/bir şey) iyi mi diye bakmak/kontrol etmek check in on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) uğrayıp nasıl olduğuna/iyi mi diye bakmak check in on (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) ilgili her şey yolunda mı diye bakmak check on (someone or something) v.
(biri/bir şey) iyi mi diye bakmak/kontrol etmek check on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) uğrayıp nasıl olduğuna/iyi mi diye bakmak check on (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) ilgili her şey yolunda mı diye bakmak check up on (someone or something) v.
(biri/bir şey) iyi mi diye bakmak/kontrol etmek check up on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) uğrayıp nasıl olduğuna/iyi mi diye bakmak check up on (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) hart diye ısırmak chomp down on (someone or something) v.
cart diye yırtmak claw away v.
cart diye yırtmak claw back v.
cart diye yırtmak claw off v.
güm diye yıkılmak crash down v.
(biri/bir şey) diye bağırmak cry for (someone or something) v.
(bir şey) diye bağırmak cry for (something) v.
(bir şey) diye bağırmak cry out for (something) v.
diye beddua etmek curse with v.
diye lanet okumak curse with v.
pat diye belirmek/ortaya çıkmak flash up v.
birini/bir şeyi lap diye çevirmek flop someone or something over v.
bir şeyi bir şeyin üstüne löp diye atmak flop something down on something v.
bir şeyi bir şeyin üstüne şap diye atmak flop something down on something v.
bir şeyi bir şeyin üstüne şak diye atmak flop something down on something v.
bir şeyi bir şeyin üstüne küt diye atmak flop something down on something v.
bir şeyi bir şeyin üstüne löp diye atmak flop something down onto something v.
bir şeyi bir şeyin üstüne şap diye atmak flop something down onto something v.
bir şeyi bir şeyin üstüne şak diye atmak flop something down onto something v.
bir şeyi bir şeyin üstüne küt diye atmak flop something down onto something v.
bir şeyi bir şeyin üstüne löp diye atmak flop something down v.
bir şeyi bir şeyin üstüne şap diye atmak flop something down v.
bir şeyi bir şeyin üstüne şak diye atmak flop something down v.
bir şeyi bir şeyin üstüne küt diye atmak flop something down v.
löp diye atmak flop down v.
şap diye atmak flop down v.
şak diye atmak flop down v.
küt diye atmak flop down v.
pat diye atmak flop down v.
(bir şeye) küt diye oturmak flop down onto (something) v.
(bir şeye) lap diye oturmak flop down onto (something) v.
(bir şeyin) üstüne kendini lap diye atmak/bırakmak flop down onto (something) v.
(bir şeye) cumburlop diye atlamak flop down onto (something) v.
(bir şeyin) üstüne löp diye atmak flop down onto (something) v.
(bir şeyin) üstüne şap diye atmak flop down onto (something) v.
(bir şeyin) üstüne şak diye atmak flop down onto (something) v.
(bir şeyin) üstüne küt diye atmak flop down onto (something) v.
(bir şeyin) üstüne pat diye atmak flop down onto (something) v.
(bir şeye) küt diye oturmak flop down on (something) v.
(bir şeye) lap diye oturmak flop down on (something) v.
(bir şeyin) üstüne kendini lap diye atmak/bırakmak flop down on (something) v.
(bir şeye) cumburlop diye atlamak flop down on (something) v.
(bir şeyin) üstüne löp diye atmak flop down on (something) v.
(bir şeyin) üstüne şap diye atmak flop down on (something) v.
(bir şeyin) üstüne şak diye atmak flop down on (something) v.
(bir şeyin) üstüne küt diye atmak flop down on (something) v.
(bir şeyin) üstüne pat diye atmak flop down on (something) v.
löp diye içine gömülmek flop into v.
cumburlop diye atlamak flop into v.
löp diye (bir şeyin) içine gömülmek flop into (something) v.
(bir şeye) cumburlop diye atlamak flop into (something) v.
lap diye çevirmek flop over v.
pat diye ters çevirmek flop over v.
lüp diye yutmak gulp up v.
(birine/bir şeye bir şey) olsun diye dua etmek invoke (something) (up)on (someone or something) v.
(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) cart diye çekip çıkarmak/almak jerk (someone or something) out of (something or some place) v.
(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) cart diye çekip çıkarmak/almak jerk (someone or something) out of (something) v.
cart diye çekip çıkarmak/almak jerk out v.
'-den cart diye çekip çıkarmak/almak jerk out of v.
(dar bir kıyafete) cuk diye girmek pour into (something or some place) v.
(bir şey için/bir şey olsun diye) dua etmek pray for v.
lüp diye yutmak ravin down [obsolete] v.
(birini/bir şeyi biri/bir şey) diye çağırmak refer to (someone or something) as (someone or something) v.
(birine/bir şeye biri/bir şey) diye seslenmek refer to (someone or something) as (someone or something) v.
kaynak/gelir olsun diye satmak sell away v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne şap/şak diye atmak smack (something) down onto (something) v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne şap/şak diye atmak smack (something) down on (something) v.
şap/şak diye atmak smack down v.
(biri) binsin diye durmak stop for (someone) v.
-e güm diye bindirmek thud against v.
'-e küt diye çarpmak thud against v.
'-e güm diye çarpmak thud against v.
'-e pat diye çarpmak thud against v.
-e güm diye bindirmek thud into v.
'-e küt diye çarpmak thud into v.
'-e güm diye çarpmak thud into v.
'-e pat diye çarpmak thud into v.
(biri bir şey yapsın) diye başının etini yemek torment (one) into (doing something) v.
-den vın diye geçmek whiz through v.
zırt diye bitirmek/tamamlamak whiz through v.
Phrases
sadece yenilik oldun diye just for the novelty of it expr.
belki kaçırmışsındır (diye) in case you missed it (Icymi) expr.
adet yerini bulsun diye for form's sake expr.
bilgin olsun (diye söylüyorum) for the record expr.
bilesin (diye söylüyorum) for the record expr.
belki kaçırmışsındır (diye) in case you missed it expr.
bir şey suistimal edilebilir/edildi diye onu kullanmamazlık edemeyiz abuse/misuse does not remove use expr.
bir şey suistimal edilebilir/edildi diye onu kullanmamazlık edemeyiz wrong use does not preclude proper use expr.
dostlar alışverişte görsün diye for the sake of appearances expr.
diye anılacaktır referred to as expr.
çat diye with a snap expr.
haberin olsun (diye söylüyorum) for the record expr.
inat olsun diye just to spite expr.
imkansız diye bir şey yoktur impossible is nothing expr.
iş olsun diye for the hell of it expr.
muhabbet olsun diye for the sake of conversation expr.
lop diye with a plop expr.
küt diye with a thud expr.
küt diye with a sharp blow expr.
lazım olur diye in case expr.
sırf eğlence olsun diye for the hell of it expr.
sırf ... olsun diye just so as to expr.
pat diye with a pop expr.
pat diye with a whop expr.
sadece eğlence olsun diye just for the hell of it expr.
sırf eğlence olsun diye just for the hell of it expr.
şap diye with a smack expr.
şaka olsun diye just in fun expr.
sadece eğlence olsun diye for the hell of it expr.
şamata olsun diye for the hell of it expr.
yeşillik olsun diye for the hell of it expr.
yeşillik olsun diye for the sake of it expr.
(sırf) macera olsun diye for the sake of adventure expr.
2. dünya savaşı'nda perçinleri saymakla görevli james kilroy'un perçinlerin yanlarına koyduğu işaretler silinmesin diye kilroy buradaydı yazısı ve duvarın üstünden bakan bir adam çizmesi üzerine ortaya çıkmış bir söz kilroy was here expr.
(biri/bir şey bir şey yapsın) diye in order for (someone or something) to (do something) expr.
(bir şey olsun) diye in order to (do something) expr.
olsun diye in order to do expr.
bir şey olsun diye in order to do something expr.
ne olur ne olmaz diye to be on the safe side expr.
sonradan sıkıntı olmasın diye to be on the safe side expr.
Proverb
başında kaynasın diye beklenen su asla kaynamaz watched pot never boils
acıkan/aç ne var diye sormaz hunger is the best spice
parası var diye evlenme ama olsa iyi olur never marry for money, but marry where money is
kilisede çalışanlar ya da kiliseye yakın yaşayanlar samimiyetle/kesinlikle dindardır diye bir şey yoktur nearer the church, the farther from god
iki yüzlü birine dost diye güvenmek, birinin düşman olduğunu açıkça bilmekten daha kötüdür a false friend is worse than an open enemy
iki yüzlü insanlara dost diye güvenmek, birinin düşman olduğunu açıkça bilmekten daha kötüdür false friends are worse than open enemies