Turc - Anglais
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Anglais Synonymes
Synonymes
A propos de nous
Outils
Ressources
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
Éteindre les lumières
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonymes
Outils
A propos de nous
Ressources
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
EN-TR
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Espagnol - Anglais
Français - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais
Historique
down on
Sens de
"down on"
dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 5 résultat(s)
Catégorie
Anglais
Turc
Colloquial
1
Colloquial
down on
adj.
-e karşı negatif
2
Colloquial
down on
adj.
-e karşı düşman/muhalif
3
Colloquial
down on
adj.
-e sıcak bakmayan
4
Colloquial
down on
adj.
-e soğuk/mesafeli
5
Colloquial
down on
adj.
-e karşı
Sens de
"down on"
avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)
Catégorie
Anglais
Turc
Common Usage
1
Common Usage
cut down on
v.
kısmak
General
2
General
swoop down on
n.
polis baskını
3
General
bite-down (on)
n.
dişini geçirme
4
General
sweep down on
v.
saldırmak
5
General
crack down on
v.
müsamaha etmekten vazgeçip sert davranmaya başlamak
6
General
come down on
v.
azarlamak
7
General
smack down on
v.
küt diye (bir yere) vurmak
8
General
come down on
v.
saldırmak
9
General
rain down on
v.
yağmak
10
General
look down on
v.
hor görmek
11
General
plump down on one's knees
v.
dizlerinin üzerine çöküvermek
12
General
lie down on the job
v.
işi savsaklamak
13
General
come down on
v.
fırça atmak
14
General
bear down on
v.
üstüne gelmek
15
General
crack down on
v.
son vermek için bir şeyin üstüne gitmek
16
General
bear down on
v.
yaklaşmak
17
General
look down on
v.
hakir görmek
18
General
put down a deposit on something
v.
depozito ödemek
19
General
plop oneself down on
v.
bir yere lop diye oturmak
20
General
swoop down on
v.
birden inip/çıkıp yakalamak (birini)
21
General
look down on
v.
küçümsemek
22
General
come down on
v.
cezalandırmak
23
General
shut down on
v.
kesmek
24
General
come down on
v.
sıkıştırmak
25
General
put down on
v.
inmek (uçak)
26
General
cut down expenses on food
v.
boğazından kesmek
27
General
look down on
v.
tepeden bakmak
28
General
bear down on
v.
fazla bastırmak
29
General
go down on one's knees to
v.
ayaklarına kapanmak
30
General
come down on
v.
üstüne gelmek
31
General
turn thumbs down on
v.
kabul etmemek
32
General
plop something down on
v.
bir şeyi bir yerin üzerine pat diye koyuvermek
33
General
have a down on somebody
v.
takmak
34
General
go down on one's knees to somebody
v.
ayaklarına kapanmak
35
General
bear down on
v.
sıkıştırmak (azarlayarak/ısrarla)
36
General
plump something down on
v.
bir şeyi pat diye birşeyin üzerine koyuvermek
37
General
go down on one's knees to
v.
diz çökmek
38
General
look down on
v.
küçük görmek
39
General
bear down on
v.
büyük çaba harcamak
40
General
look down on
v.
aşağı görmek
41
General
swoop down on
v.
birdenbire üstüne çullanmak
42
General
put down a deposit on something
v.
depozito vermek
43
General
turn thumbs down on
v.
reddetmek
44
General
come down on
v.
fırçalamak
45
General
put down a deposit on something
v.
kapora vermek
46
General
plump oneself down on
v.
bir yere lop diye oturmak
47
General
plunk oneself down on
v.
bir yere oturuvermek
48
General
cut down on
v.
azaltmak
49
General
look down on
v.
yukarıdan bakmak
50
General
shut down on
v.
son vermek
51
General
put down on paper
v.
kaleme almak
52
General
have down on somebody
v.
bağlanmak
53
General
have down on somebody
v.
hoşlanmamak
54
General
be down on somebody
v.
kancayı takmak
55
General
be down on somebody
v.
karşı olmak
56
General
keep on running down (someone)
v.
diline dolamak
57
General
flop down on
v.
üstüne çökmek
58
General
be down on one's luck
v.
talihi yüz çevirmek
59
General
cut down on
v.
indirmek
60
General
bear down on
v.
-e doğru ilerlemek
61
General
bear down on
v.
-e doğru gelmek
62
General
be down on
v.
-e karşı olmak
63
General
bear down on
v.
-i çok etkilemek
64
General
bear down on
v.
-e ilerlemek
65
General
get the low-down on him
v.
onun hakkında bütün gerçekleri öğrenmek
66
General
cut down on
v.
-i azaltmak
67
General
look down on
v.
-e tepeden bakmak
68
General
bear down on
v.
bir başka tekneye doğru yol almak
69
General
get down on one's knees
v.
dizlerinin üstüne çökmek
70
General
get down on one's knees
v.
diz üstü çökmek
71
General
bear down on something
v.
bir şeyin üzerine bastırmak
72
General
sit down on the floor
v.
yere oturmak
73
General
cut down on expenses
v.
masraflarda kısıntıya gitmek
74
General
cut down on expenses
v.
masrafları kısmak
75
General
be down on one's uppers
v.
müşkül duruma düşmek
76
General
cut down on cigarettes
v.
sigarayı azaltmak
77
General
cut down on smoking
v.
sigarayı azaltmak
78
General
turn down the heat on
v.
ocağın altını söndürmek
79
General
lie down on the grass
v.
çime uzanmak
80
General
lie down on the grass
v.
çimene uzanmak
81
General
lie down on the grass
v.
çimlere uzanmak
82
General
sit down on
v.
susturmak
83
General
sit down on
v.
lafı ağzına tıkmak
84
General
sit down on
v.
kınamak
85
General
sit down on
v.
azarlamak
86
General
sit down on
v.
paylamak
87
General
on the down grade
adj.
kötüleşmekte
88
General
down on one's luck
adj.
bahtsız
89
General
down on his luck
adj.
talihsiz
90
General
down on one's luck
adj.
talihsiz
91
General
down on one's luck
adj.
kör talih
92
General
from the top on down
adv.
baştan sona
Phrasals
93
Phrasals
fall down on
v.
hayal kırıklığına uğratmak
94
Phrasals
fall down on
v.
beklentileri karşılayamamak
95
Phrasals
beat down on (someone or something)
v.
dövmek
96
Phrasals
beat down on (someone or something)
v.
hırpalamak
97
Phrasals
beat down on (someone or something)
v.
yumruklamak
98
Phrasals
beat down on (someone or something)
v.
hızla vurmak
99
Phrasals
beat down on (someone or something)
v.
yumruğu/tokadı indirmek
100
Phrasals
beat down on (someone or something)
v.
yağmur/kar üzerine yağmak/boşalmak
101
Phrasals
charge down on (someone or something)
v.
(birine veya bir şeye) saldırmak
102
Phrasals
charge down on (someone or something)
v.
(birine veya bir şeye) doğru hamle/atak yapmak
103
Phrasals
charge down on (someone or something)
v.
(birine veya bir şeye) hücum etmek
104
Phrasals
charge down on (someone or something)
v.
(birine veya bir şeye) doğru yıldırım gibi yaklaşmak
105
Phrasals
charge down on (someone or something)
v.
(birine veya bir şeye) doğru hızla yaklaşmak
106
Phrasals
charge down on (someone or something)
v.
(birine veya bir şeye) doğru atağa geçmek
107
Phrasals
push down on
v.
basmak
108
Phrasals
press down on
v.
basmak
109
Phrasals
nail someone down on something
v.
birini konuşmaya/belli ayrıntıları ifade etmeye zorlamak
110
Phrasals
pin someone down on something
v.
birinden bir konunda kesin bir cevap vermesini talep etmek
111
Phrasals
lie down on something
v.
bir şeyin üstüne uzanmak/yatmak
112
Phrasals
press down on
v.
bastırmak
113
Phrasals
lie down on something
v.
bir şeyin üzerine uzanmak/yatmak
114
Phrasals
pin someone down on something
v.
birini konuşmaya/belli ayrıntıları ifade etmeye zorlamak
115
Phrasals
nail someone down on something
v.
birinden bir konunda kesin bir cevap vermesini talep etmek
116
Phrasals
push down on
v.
bastırmak
117
Phrasals
put down on paper
v.
kağıda almak
118
Phrasals
play down on
v.
önemli bir meseleyi önemsiz göstermek
119
Phrasals
press down on
v.
(düğmeye vb) basmak
120
Phrasals
beat down on
v.
(yağmur) üzerine boşalmak/yağmak
121
Phrasals
pelt down (on someone or something)
v.
(yağmur vb) üzerilerine (şakır şakır) yağmak
122
Phrasals
push down on
v.
(düğmeye vb) basmak
123
Phrasals
lash down on
v.
(yağmur) üzerine boşalmak/yağmak
124
Phrasals
beat down on
v.
(güneş vb.) üzerine/üzerilerine vurmak
125
Phrasals
beat down on
v.
(yağmur/kar) üzerine/üzerilerine yağmak
126
Phrasals
put down on paper
v.
yazıya dökmek
127
Phrasals
slam something down (on something)
v.
(yumruğunu vb bir yere) vurmak
128
Phrasals
stream down on
v.
üzerine akmak
129
Phrasals
blaze down on (someone or something)
v.
yoğun güneş veya ışığın altında kalmak
130
Phrasals
blaze down on (someone or something)
v.
yoğun güneş veya ışığa maruz kalmak
131
Phrasals
blaze down (on someone or something)
v.
(birinin veya bir şeyin) üzerine vurup yakmak (güneş veya ışık)
132
Phrasals
charge down on someone or something
v.
birine veya bir şeye saldırmak
133
Phrasals
charge down on someone or something
v.
birine veya bir şeye doğru hamle/atak yapmak
134
Phrasals
charge down on someone or something
v.
birine veya bir şeye hücum etmek
135
Phrasals
charge down on someone or something
v.
birine veya bir şeye doğru hızla yaklaşmak
136
Phrasals
charge down on someone or something
v.
birinin veya bir şeyin üstüne dört nala koşmak
137
Phrasals
charge down on someone or something
v.
birinin veya bir şeyin üstüne hızla sürmek
138
Phrasals
charge down on someone or something
v.
birinin veya bir şeyin üstüne çullanmak
139
Phrasals
charge down on someone or something
v.
birine veya bir şeye zincirden boşanmış gibi yaklaşmak/koşmak/saldırmak
140
Phrasals
get down on (someone or something)
v.
(birinin veya bir şeyin) üstüne gitmek
141
Phrasals
get down on (someone or something)
v.
(birine veya bir şeye) negatif yaklaşmak
142
Phrasals
get down on (someone or something)
v.
(birine veya bir şeye karşı) negatif düşüncelere sahip olmak
143
Phrasals
get down on someone
v.
birini eleştirmek
144
Phrasals
get down on someone
v.
birinin üstüne gitmek
145
Phrasals
get down on someone
v.
biriyle uğraşmak
146
Phrasals
ride down on (something)
v.
bir araç üstünde veya içerisinde çömelerek gitmek
147
Phrasals
scream down (on someone or something)
v.
(birinin veya bir şeyin üzerine) hızla çakılmak/düşmek/inmek
148
Phrasals
fall down on someone or something
v.
birinin/bir şeyin üstüne düşmek
149
Phrasals
boogie on down
v.
hızla bir şeye/yere gitmek
150
Phrasals
boogie on down
v.
bir şeye/yere yetişmek
151
Phrasals
boogie on down
v.
çabucak bir şeye/yere gitmek
152
Phrasals
boogie on down
v.
bir şeye/yere gidivermek
153
Phrasals
set (someone or something) down on (something)
v.
(birini/bir şeyi bir şeyin) üzerine koymak
154
Phrasals
set (someone or something) down on (something)
v.
(birini/bir şeyi bir şeyin) üzerine yerleştirmek
155
Phrasals
set (something) down on (something)
v.
(bir şeyi bir şeyin) üzerine not almak
156
Phrasals
set (something) down on (something)
v.
(bir şeyi bir şeyin) üzerine not etmek
157
Phrasals
set (something) down on (something)
v.
(bir şeyi bir şeyin) üzerine kaydetmek
158
Phrasals
set (something) down on (something)
v.
bir hava aracını (bir şeyin) üzerine indirmek
159
Phrasals
set (something) down on (something)
v.
bir hava aracını bir yere indirmek
160
Phrasals
sweep down on someone or something
v.
birinin/bir şeyin üstüne akmak
161
Phrasals
sweep down on someone or something
v.
birinin/bir şeyin üzerinden akıp geçmek
162
Phrasals
sweep down on someone or something
v.
şiddetle birinin/bir şeyin üzerine gelmek
163
Phrasals
sweep down on someone or something
v.
şiddetle birinin/bir şeyin üzerine esmek
164
Phrasals
sweep down on someone or something
v.
birini/bir şeyi süpürmek
165
Phrasals
sweep down on someone or something
v.
birini/bir şeyi önüne katmak
166
Phrasals
sweep down on someone or something
v.
birinin/bir şeyin üstüne inmek
167
Phrasals
swoop down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) doğru dalış yapmak
168
Phrasals
swoop down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) doğru hızla dalmak
169
Phrasals
swoop down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) kapmak için ani bir dalış yapmak
170
Phrasals
swoop down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) havada kapmak için atılmak
171
Phrasals
swoop down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üstüne inmek için aşağı süzülmek
172
Phrasals
swoop down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üstüne hücum etmek
173
Phrasals
swoop down on someone or something
v.
birine/bir şeye doğru dalış yapmak
174
Phrasals
swoop down on someone or something
v.
birine/bir şeye doğru hızla dalmak
175
Phrasals
swoop down on someone or something
v.
birini/bir şeyi kapmak için ani bir dalış yapmak
176
Phrasals
swoop down on someone or something
v.
birini/bir şeyi havada kapmak için atılmak
177
Phrasals
swoop down on someone or something
v.
birinin/bir şeyin üstüne inmek için aşağı süzülmek
178
Phrasals
swoop down on something
v.
bir şeyin üstüne çullanmak
179
Phrasals
swoop down on something
v.
bir şeyi kapışmak
180
Phrasals
swoop down on something
v.
bir şeye hücum etmek
181
Phrasals
swoop down on something
v.
bir şeye saldırmak
182
Phrasals
swoop down on something
v.
bir şeyin üzerine atılmak
183
Phrasals
swoop down on something
v.
bir şeyi kapış kapış tüketmek
184
Phrasals
bear down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) abanmak
185
Phrasals
bear down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) iyice bastırmak
186
Phrasals
bear down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sıkıca bastırmak
187
Phrasals
bear down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üstüne üstüne gelmek
188
Phrasals
bear down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) sıkıştırmak
189
Phrasals
bear down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üstüne yürümek
190
Phrasals
bear down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) yaklaşmak
191
Phrasals
bear down on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne düşmek
192
Phrasals
bear down on (something)
v.
(bir şey için) büyük çaba göstermek
193
Phrasals
bear down on (something)
v.
(bir şeye) tamamen konsantre olmak
194
Phrasals
bear down on (something)
v.
(bir şeyin) dikkatle üzerine eğilmek
195
Phrasals
bear down on (something)
v.
(bir şeye) büyük gayret göstermek
196
Phrasals
bite down on (something)
v.
(bir şeyi) ısırmak
197
Phrasals
bite down on (something)
v.
(bir şeye) dişini geçirmek
198
Phrasals
bite down on (something)
v.
(bir şeyi) sertçe ısırmak
199
Phrasals
bite down on (something)
v.
(bir şeyi) hart diye ısırmak
200
Phrasals
bite down on (something)
v.
(bir şeyi/duyguyu) baskılamak
201
Phrasals
bite down on (something)
v.
(bir şeyi/duyguyu) içinde tutmak
202
Phrasals
bite down on (something)
v.
(bir şeyi/duyguyu) göstermemek için dişini sıkmak
203
Phrasals
bring down on
v.
üstüne/tepesine inmesine neden olmak
204
Phrasals
bring down on
v.
üstüne/başına düşürmek
205
Phrasals
bring down on
v.
tepesine/tepesinden aşağı indirmek
206
Phrasals
bring down on
v.
başına dert açmak/almak
207
Phrasals
bring down on
v.
başını belaya/derde sokmak
208
Phrasals
champ down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) ısırmak
209
Phrasals
champ down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) dişlemek
210
Phrasals
champ down on (something)
v.
(bir şeyi) bastırmak
211
Phrasals
champ down on (something)
v.
(bir şeyi) engellemek
212
Phrasals
champ down on (something)
v.
(bir şeye) gem vurmak
213
Phrasals
champ down on (something)
v.
(bir şeyi) zapt etmek
214
Phrasals
champ down on (something)
v.
(bir şeyi) frenlemek
215
Phrasals
champ down on (something)
v.
(bir şeyi) kontrol altına almak
216
Phrasals
champ down on (something)
v.
(bir şeyi) tutmak
217
Phrasals
charge down on
v.
-e saldırmak
218
Phrasals
charge down on
v.
-e doğru hamle/atak yapmak
219
Phrasals
charge down on
v.
-e hücum etmek
220
Phrasals
charge down on
v.
-e doğru hamle/atak yapmak
221
Phrasals
charge down on
v.
-e doğru yıldırım gibi yaklaşmak
222
Phrasals
charge down on
v.
-e doğru hızla yaklaşmak
223
Phrasals
chomp down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) hart diye ısırmak
224
Phrasals
chomp down on (something)
v.
(bir şey yapmamak için) kendini tutmak
225
Phrasals
chomp down on (something)
v.
(bir şey yapmamak için) kendini dizginlemek
226
Phrasals
chomp down on (something)
v.
(bir şey yapmamak için) kendine hakim olmak
227
Phrasals
chomp down on (something)
v.
(bir şey yapmaya) engel olmak
228
Phrasals
clamp down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) baskı uygulamak
229
Phrasals
clamp down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) bastırmak
230
Phrasals
clamp down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) sıkıca kıstırmak
231
Phrasals
clamp down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) sıkıştırmak
232
Phrasals
clamp down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sınırlama getirmek
233
Phrasals
clamp down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) katı düzenleme getirmek
234
Phrasals
clamp down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) sıkı kontrol altına almak
235
Phrasals
clamp down on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) üzerinde baskı uygulamak
236
Phrasals
clamp down (on someone or something)
v.
(biri/bir şey üzerinde) baskıcı olmak
237
Phrasals
clamp down (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) müsamahasız davranmak
238
Phrasals
clamp down (on someone or something)
v.
(biriyle/bir şeyle ilgili) çok katı/sert olmak
239
Phrasals
come down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) tamamen karşı olmak/çıkmak
240
Phrasals
come down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) tamamen karşısında olmak
241
Phrasals
come down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) engellemek/önlemek için üstüne gitmek
242
Phrasals
come down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) engellemek/önlemek için elinden geleni yapmak
243
Phrasals
come down on (someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) yana olmak
244
Phrasals
come down on (someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) taraf olmak
245
Phrasals
come down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) destek vermek
246
Phrasals
come down on (someone)
v.
(birini) haşlamak
247
Phrasals
come down on (someone)
v.
(birini) paylamak
248
Phrasals
come down on (someone)
v.
(birini) azarlamak
249
Phrasals
come down on (someone)
v.
(birini) fırçalamak
250
Phrasals
come down on (someone)
v.
(birinin) üstüne gelmek
251
Phrasals
come down on (someone)
v.
(birine) fırça atmak
252
Phrasals
crack down (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) müsamaha etmekten vazgeçip sert davranmaya başlamak
253
Phrasals
crack down (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) kesin sınır koymak
254
Phrasals
crack down (on someone or something)
v.
(biri/bir şey üzerinde) sert önlemler almak
255
Phrasals
crack down (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) aman vermemek
256
Phrasals
crack down (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) göz açtırmamak
257
Phrasals
crack down (on someone or something)
v.
(biri/bir şey üzerinde) kesin kurallar uygulamak
258
Phrasals
crack down on (something)
v.
(bir şeye) müsamaha etmekten vazgeçip sert davranmaya başlamak
259
Phrasals
crack down on (something)
v.
(bir şeye) kesin sınır koymak
260
Phrasals
crack down on (something)
v.
(bir şey üzerinde) sert önlemler almak
261
Phrasals
crack down on (something)
v.
(bir şeye) aman vermemek
262
Phrasals
crack down on (something)
v.
(bir şeye) göz açtırmamak
263
Phrasals
crack down on (something)
v.
(bir şey üzerinde) kesin kurallar uygulamak
264
Phrasals
cut down (on something)
v.
(bir şeyden) kısmak
265
Phrasals
cut down (on something)
v.
(bir şeyi) azaltmak
266
Phrasals
cut down (on something)
v.
(bir şeyde) kısıntı yapmak
267
Phrasals
cut down (on something)
v.
(bir şeyin) miktarını düşürmek
268
Phrasals
flop something down on something
v.
bir şeyi bir şeyin üstüne löp diye atmak
269
Phrasals
flop something down on something
v.
bir şeyi bir şeyin üstüne şap diye atmak
270
Phrasals
flop something down on something
v.
bir şeyi bir şeyin üstüne şak diye atmak
271
Phrasals
flop something down on something
v.
bir şeyi bir şeyin üstüne küt diye atmak
272
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeye) küt diye oturmak
273
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeye) lap diye oturmak
274
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne kendini atmak/bırakmak
275
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne kendini lap diye atmak/bırakmak
276
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne yığılmak
277
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne cumbadak atlamak
278
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeye) cumburlop diye atlamak
279
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne löp diye atmak
280
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne şap diye atmak
281
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne şak diye atmak
282
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne küt diye atmak
283
Phrasals
flop down on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne pat diye atmak
284
Phrasals
glare down on
v.
üzerinde güçlü bir şekilde parlamak
285
Phrasals
glare down on
v.
gözünü dikmek
286
Phrasals
glare down on
v.
bakışlarını kenetlemek/sabitlemek
287
Phrasals
glare down on
v.
'-e sert sert bakmak
288
Phrasals
glare down on
v.
'-e ters ters bakmak
289
Phrasals
glare down on
v.
'-e dik dik bakmak
290
Phrasals
glare down on
v.
'-e düşmanca bakmak
291
Phrasals
glare down on
v.
'-i kinle süzmek
292
Phrasals
glare down on
v.
'-e kızgınlıkla bakmak
293
Phrasals
glare down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerinde güçlü bir şekilde parlamak
294
Phrasals
glare down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sert sert bakmak
295
Phrasals
glare down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) ters ters bakmak
296
Phrasals
glare down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) dik dik bakmak
297
Phrasals
glare down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) düşmanca bakmak
298
Phrasals
glare down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) kinle süzmek
299
Phrasals
glare down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) kızgınlıkla bakmak
300
Phrasals
grade someone down (on something)
v.
birine (bir şeyde) düşük not/puan vermek
301
Phrasals
grade someone down (on something)
v.
(bir şeyde) birinin puanını/notunu kırmak
302
Phrasals
lash down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerine şiddetli yağmur yağmak
303
Phrasals
lash down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerine yağmur indirmek
304
Phrasals
lash down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerine yağmur boşalmak/yağmak
305
Phrasals
lash down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerine bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak
306
Phrasals
lie down on
v.
-i savsaklamak
307
Phrasals
lie down on
v.
'-e uzanmak
308
Phrasals
lie down on
v.
'-in üstüne uzanmak/yatmak
309
Phrasals
lie down on
v.
ense yapmak
310
Phrasals
lie down on
v.
'-i boşlamak
311
Phrasals
press down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) ittirmek
312
Phrasals
press down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) dayanmak
313
Phrasals
press down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) sıkıştırmak
314
Phrasals
press down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) basmak
315
Phrasals
press down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) bastırmak
316
Phrasals
push down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) aşağı doğru bastırmak
317
Phrasals
push down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üstüne/üstünden bastırmak
318
Phrasals
rain down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerine yağmak
319
Phrasals
rain down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerine yağdırmak/dökmek
320
Phrasals
rain down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerine bir şeyler atmak/fırlatmak
321
Phrasals
rain down on (someone)
v.
(birini) bir şeye boğmak
322
Phrasals
rain down on (someone)
v.
(birine) bir şeyler yağdırmak
323
Phrasals
sit down on
v.
-e oturmak
324
Phrasals
sit down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerine oturmak
325
Phrasals
sit down on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerine oturtmak/koymak
326
Phrasals
slam (someone or something) down on (something)
v.
(birini/bir şeyi bir şeye) vurmak/çalmak
327
Phrasals
slam (someone or something) down on (something)
v.
(birini/bir şeyi bir yere) çarpmak
328
Phrasals
smack (something) down on (something)
v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne çalmak/vurmak
329
Phrasals
smack (something) down on (something)
v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne fırlatmak
330
Phrasals
smack (something) down on (something)
v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne şap/şak diye atmak
331
Phrasals
bear down on
v.
(başka bir gemiye) rüzgar yönünden yaklaşmak
Proverb
332
Proverb
do not let the sun go down on your wrath
öfkeni yarına taşıma
333
Proverb
do not let the sun go down on your anger
öfkeni yarına taşıma
334
Proverb
do not let the sun go down on your anger
gün bitmeden öfkeni unutmuş ol
335
Proverb
do not let the sun go down on your wrath
gün bitmeden öfkeni unutmuş ol
336
Proverb
footprints on the sands of time are not made by sitting down
yerinde oturarak tarihe iz bırakamazsın
337
Proverb
footprints on the sands of time are not made by sitting down
hiçbir şey yapmadan tarihte iz bırakamazsın
338
Proverb
footprints on the sands of time are not made by sitting down
harekete geçmeden iz bırakacak bir şey yapamazsın
339
Proverb
footprints on the sands of time are not made by sitting down
yerinde oturan tarih yazamaz
340
Proverb
let not the sun go down on your wrath
öfkeni yarına taşıma
341
Proverb
let not the sun go down on your wrath
gün bitmeden öfkeni unutmuş ol
342
Proverb
never let the sun go down on your anger
öfkeni yarına taşıma
343
Proverb
never let the sun go down on your anger
gün bitmeden öfkeni unutmuş ol
344
Proverb
never let the sun go down on your anger
yatağa öfkeli/küs girme
345
Proverb
never let the sun go down on your anger
öfkeyle/küs uyuma
Colloquial
346
Colloquial
be down on one’s luck
v.
bahtı kara olmak
347
Colloquial
be down on one’s luck
v.
kör talihi olmak
348
Colloquial
be down on one’s luck
v.
şanssız olmak
349
Colloquial
be down on one’s luck
v.
şansı kötü gitmek
350
Colloquial
be down on one’s luck
v.
şansı kötü olmak
351
Colloquial
get down on all fours
v.
ellerinin ve dizlerinin üstünde durmak
352
Colloquial
get down on all fours
v.
ellerinin ve dizlerinin üstünde eğilmek/yere çömelmek
353
Colloquial
get down on all fours
v.
dört ayak üzerinde durmak
354
Colloquial
be down on
v.
bir fikri veya davranışı onaylamamak
355
Colloquial
be down on
v.
bir fikre veya davranışa karşı çıkmak
356
Colloquial
be down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı olmak
357
Colloquial
be down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) garezi olmak
358
Colloquial
be down on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) onaylamamak
359
Colloquial
be down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) eleştirel yaklaşmak
360
Colloquial
be down on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı olumsuz hisleri olmak
361
Colloquial
shimmy (on) down
v.
eğlenmeye çıkmak/gitmek
362
Colloquial
shimmy (on) down
v.
gezmeye çıkmak/gitmek
363
Colloquial
down on someone or something
adj.
birine/bir şeye karşı
364
Colloquial
down on someone or something
adj.
birine/bir şeye karşı negatif
365
Colloquial
down on someone or something
adj.
birine/bir şeye karşı düşman/muhalif
366
Colloquial
down on someone or something
adj.
birine/bir şeye sıcak bakmayan
367
Colloquial
down on someone or something
adj.
birine/bir şeye karşı soğuk/mesafeli
368
Colloquial
everyone down on the ground now!
expr.
herkes yere yatsın!
369
Colloquial
get down on the ground!
expr.
yere yat!
370
Colloquial
on the down low
expr.
kendini heteroseksüel gibi gösteren eşcinsel
Idioms
371
Idioms
blaze down on (someone or something)
v.
(güneş veya ışık için) yukarından yoğun bir şekilde üstüne vurmak
372
Idioms
blaze down on (someone or something)
v.
(üstünde) ışıl ışıl parlamak
373
Idioms
blaze down on (someone or something)
v.
… yakmak
374
Idioms
blaze down on (someone or something)
v.
alev alev yanmak
375
Idioms
bring (something) down on (one's) head
v.
(birinin) üstüne/tepesine inmesine neden olmak
376
Idioms
bring (something) down on (one's) head
v.
(birinin) üstüne/başına düşürmek
377
Idioms
bring (something) down on (one's) head
v.
(birinin) tepesine/tepesinden aşağı indirmek
378
Idioms
bring (something) down on (one's) head
v.
başına dert açmak/almak
379
Idioms
bring (something) down on (one's) head
v.
başını belaya/derde sokmak
380
Idioms
bring (something) down on (one's) head
v.
başına belalı bir iş açmak
381
Idioms
bring (something) down on (oneself)
v.
üstüne/tepesine inmesine neden olmak
382
Idioms
bring (something) down on (oneself)
v.
üstüne/başına düşürmek
383
Idioms
bring (something) down on (oneself)
v.
tepesine/tepesinden aşağı indirmek
384
Idioms
bring (something) down on (oneself)
v.
başına dert açmak/almak
385
Idioms
bring (something) down on (oneself)
v.
başını belaya/derde sokmak
386
Idioms
bring (something) down on (oneself)
v.
başına belalı bir iş açmak
387
Idioms
bring something down on
v.
üstüne/tepesine inmesine neden olmak
388
Idioms
bring something down on
v.
üstüne/başına düşürmek
389
Idioms
bring something down on
v.
tepesine/tepesinden aşağı indirmek
390
Idioms
bring something down on
v.
başına dert açmak/almak
391
Idioms
bring something down on
v.
başını belaya/derde sokmak
392
Idioms
bring something down on
v.
başına belalı bir iş açmak
393
Idioms
come down on the side of somebody/something
v.
birinden ya da bir şeyden taraf olmak
394
Idioms
come down on the side of somebody/something
v.
birine ya da bir şeye destek vermek
395
Idioms
come down on the side of somebody/something
v.
birinden ya da bir şeyden yana olmak
396
Idioms
come down on the side of somebody/something
v.
birine ya da bir şeye destek vermek
397
Idioms
clamp down on
v.
aman vermemek
398
Idioms
go down on someone's knees
v.
ayaklarına kapanmak
399
Idioms
come down on
v.
azarlamak
400
Idioms
down on someone's neck
v.
birinin tepesine binmek
401
Idioms
come down on the side of somebody
v.
birisinden yana olmak
402
Idioms
come down hard on someone
v.
birinin burnunu sürtmek
403
Idioms
come down hard on someone
v.
birinin aklını başına getirmek
404
Idioms
come down hard on someone
v.
birisini ağır biçimde eleştirmek/azarlamak
405
Idioms
come down on the side of somebody
v.
birisine destek vermek
406
Idioms
bring the curtain down on something
v.
bir dönemi bitirmek/sona erdirmek
407
Idioms
glare down on someone
v.
birine öfkeli bir şekilde bakmak
408
Idioms
be down a notch on one's belt
v.
bir beden küçülmek
409
Idioms
glare down on someone
v.
birine sert sert bakmak
410
Idioms
ring the curtain down on something
v.
bir dönemi bitirmek/sona erdirmek
411
Idioms
down on someone's neck
v.
birinin ensesine binmek
412
Idioms
lay a beat down on somebody
v.
birini yere sermek
413
Idioms
come down on
v.
başına ekşimek
414
Idioms
go down on one's knees
v.
dizleri üzerine çökmek
415
Idioms
go down on one's knees
v.
diz çökmek
416
Idioms
be down on
v.
garez bağlamak
417
Idioms
come down on
v.
haşlamak
418
Idioms
lie down on the job
v.
ense yapmak
419
Idioms
lie down on the job
v.
işi savsaklamak
420
Idioms
fall down on the job
v.
işleri kötü gitmek
421
Idioms
lay down on the job
v.
işini kötü yapmak
422
Idioms
lie down on the job
v.
işi sermek
423
Idioms
clamp down on
v.
işe el koymak
424
Idioms
lay down on the job
v.
işi boşlamak
425
Idioms
lie down on the job
v.
işi boşlamak
426
Idioms
lay down on the job
v.
işi sermek
427
Idioms
fall down on the job
v.
işin üzerine düşmemek
428
Idioms
lay down on the job
v.
işi savsaklamak
429
Idioms
fall down on the job
v.
işinde başarısızlığa uğramak
430
Idioms
lie down on the job
v.
işini kötü yapmak
431
Idioms
turn thumbs down on something
v.
olumsuz bulmak
432
Idioms
clamp down on
v.
otoritesini kurmak
433
Idioms
be down on one's luck
v.
kötü gününde olmak
434
Idioms
turn thumbs down on something
v.
kabul etmemek
435
Idioms
be down on one's luck
v.
şansı kötü gitmek
436
Idioms
come down on
v.
paylamak
437
Idioms
turn thumbs down on something
v.
reddetmek
438
Idioms
be down on one's luck
v.
şanssız bir dönem yaşamak
439
Idioms
clamp down on
v.
sınırlamalar getirmek
440
Idioms
be down on one's luck
v.
şanssız olmak
441
Idioms
look down on
v.
tepeden bakmak
442
Idioms
come down hard on someone
v.
tepesine binmek
443
Idioms
glare down on something
v.
(güneş) yakıp kavurmak
444
Idioms
be down on one's luck
v.
(belirli bir dönem) talihi yaver gitmemek
445
Idioms
ring the curtain down on something
v.
(oyunun sonunda) perdeyi indirmek
446
Idioms
the curtain comes down on something
v.
(bir dönem) bitmek/sona ermek
447
Idioms
look down on others
v.
(insanlara) tepeden bakmak
448
Idioms
fall down on someone
v.
üzerine düşmek
449
Idioms
bring the curtain down on something
v.
(oyunun sonunda) perdeyi indirmek
450
Idioms
come down/out on the side of somebody/something
v.
(birinin veya bir şeyin) tarafını seçmek
451
Idioms
come down/out on the side of somebody/something
v.
düşünüp taşındıktan sonra (birinden veya bir şeyden) yana olmak
452
Idioms
come down/out on the side of somebody/something
v.
birine arka çıkmak
453
Idioms
be (down) on (one's) uppers
v.
parası kalmamak
454
Idioms
be (down) on (one's) uppers
v.
meteliksiz kalmak
455
Idioms
be (down) on (one's) uppers
v.
uyarıcı ilaçların etkisinde olmak
456
Idioms
be (down) on (one's) uppers
v.
uyarıcı ilaç almış olmak
457
Idioms
be (down) on (one's) uppers
v.
haplanmak
458
Idioms
be down on (one) like a ton of bricks
v.
(birinin) tepesine balyoz gibi inmek
459
Idioms
be down on (one) like a ton of bricks
v.
(birinin) tepesine gülle gibi inmek
460
Idioms
be down on (one) like a ton of bricks
v.
(birini) bir güzel benzetmek
461
Idioms
be down on (one) like a ton of bricks
v.
(birini) eşekten düşmüşe çevirmek
462
Idioms
be down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birine) bir ton laf söylemek
463
Idioms
be down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birine) bir ton fırça çekmek/atmak
464
Idioms
be down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birini) fena halde azarlamak
465
Idioms
be down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birini) fena halde paylamak
466
Idioms
be down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birini) fena halde haşlamak
467
Idioms
be down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birine) bir güzel giydirmek
468
Idioms
come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birine) bir ton laf söylemek
469
Idioms
come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birine) bir ton fırça çekmek/atmak
470
Idioms
come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birini) fena halde azarlamak
471
Idioms
come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birini) fena halde paylamak
472
Idioms
come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birini) fena halde haşlamak
473
Idioms
come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
(birine) bir güzel giydirmek
474
Idioms
come down hard on (someone)
v.
(birini) fena azarlamak
475
Idioms
come down hard on (someone)
v.
(birinin) fena üstüne gitmek
476
Idioms
come down hard on (something)
v.
(bir şeye) sert düşmek
477
Idioms
come down hard on (something)
v.
(bir şeyin) üstüne sert bir şekilde düşmek
478
Idioms
come down hard on (something)
v.
sertçe (bir yerinin) üstüne düşmek
479
Idioms
be (down) on (one's) uppers [uk]
v.
el elde baş başta kalmak
480
Idioms
be (down) on (one's) uppers [uk]
v.
parasız olmak
481
Idioms
be down on your luck
v.
parasal yönden şanssız bir dönemde olmak
482
Idioms
be down on your luck
v.
maddi durumu kötüleşmiş olmak
483
Idioms
be/come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
öfkeyle birinin üstüne gitmek/yürümek
484
Idioms
be/come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
birine bir ton laf söylemek
485
Idioms
be/come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
birine bir ton fırça çekmek/atmak
486
Idioms
be/come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
birine bir araba laf söylemek
487
Idioms
be/come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
birini fena halde azarlamak/paylamak
488
Idioms
be/come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
birine bir güzel giydirmek
489
Idioms
be/come down on somebody like a ton of ˈbricks
v.
birini yerden yere vurmak
490
Idioms
bring down the curtain (on something)
v.
(bir şeyi) bitirmek
491
Idioms
bring down the curtain (on something)
v.
(bir şeyi) sona erdirmek
492
Idioms
bring down the curtain (on something)
v.
(bir şeyin sonunda) perdeyi indirmek
493
Idioms
ring down the curtain (on something)
v.
(bir şeyi) bitirmek
494
Idioms
ring down the curtain (on something)
v.
(bir şeyi) sona erdirmek
495
Idioms
ring down the curtain (on something)
v.
(bir şeyin sonunda) perdeyi indirmek
496
Idioms
bring down the curtain (on something)
v.
(oyunun sonunda) perdeyi indirmek
497
Idioms
bring down the curtain (on something)
v.
(oyunun sonunda) perdeyi kapatmak
498
Idioms
bring down the curtain (on something)
v.
(bir işte) kepenk kapatmak
499
Idioms
bring down the curtain (on something)
v.
(bir işte) kepenkleri indirmek
500
Idioms
bring down the curtain (on something)
v.
(bir şeyi) sona erdirmek
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of down on
×
Term Options
Proposer une traduction/Corriger
Français Anglais Dictionnaire
Espagnol Anglais Dictionnaire
Allemand Anglais Dictionnaire
Anglais Synonymes Dictionnaire
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy