far - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

far

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "far" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 21 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
far adj. uzak
General
far adj. çok fazla
far adj. uzun
far adj. öte
far adj. öteki
far adj. öbür
far adj. ırak
far adj. çok
far adj. fazla
far adj. aşırı
far adj. uzak
far adj. (pek) çok
far adj. pek çok
far adj. -den uzak
far adj. ilerlemiş
far adv. fersah fersah
far adv. uzakta
far adv. uzağa
far adv. epeyce
Politics
far adv. ucundaki (bir kanadın)
Abbreviation
far n. tutsilerin hakim olduğu hükümeti devirip hutu hakimiyetini amaçlayan bir terör örgütü

Sens de "far" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 14 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
far headlamp n.
far headlight n.
General
far lamp n.
far knocker n.
far eye shadow n.
far light n.
Technical
far beacon n.
far spotlight n.
far headlight n.
Automotive
far headlamp n.
far headlight n.
far headlight n.
far head lamp n.
Military
far frontlight n.

Sens de "far" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
General
far eastern civilisation n. uzakdoğu medeniyeti
far eastern civilisation n. kore ve japonya'da süregelen medeniyet
far end n. dip
the far east n. uzakdoğu
going far n. uzaklaşma
far east n. uzakdoğu
the far east n. uzak doğu
the far end of the world n. dünyanın öbür ucu
studying from far away n. uzaktan okuma
the far end of the world n. dünyanın bir ucu
far end of the world n. dünyanın diğer ucu
far end of the world n. dünyanın bir ucu
far field n. uzak alan
far-away land n. yad eller
far-sightedness n. basiret
far end of the world n. dünyanın öteki ucu
near and far visual space n. yakın ve uzak görme alanı
far seas n. uzak denizler
russian far east n. rusya uzak doğusu
far-off locale n. uzak bölge
far-off locale n. uzak yer
far east movement n. uzak doğu hareketi
far future n. uzak gelecek
far east countries n. uzak doğu ülkeleri
far east studies n. uzak doğu çalışmaları
far eastern studies n. uzak doğu çalışmaları
go far away v. uzağa gitmek
carry too far v. ileri götürmek
range far v. geniş kapsamlı olmak
go too far v. çok olmak
go too far v. fazla olmak
go too far v. çok ileri gitmek
be far from home v. gurbete düşmek
go far v. uzaklaşmak
go far ahead v. ifrata kaçmak
be few and far between v. çok seyrek olmak
go too far v. haddini aşmak
go too far v. azmak
go too far v. azıtmak
go too far v. ileri gitmek
go far v. çok başarılı olmak
be far apart v. arada dağlar kadar fark olmak
go too far v. haddini bilmemek
go too far v. çizmeyi aşmak
go too far v. aşırı gitmek
go too far v. çok gitmek
be few and far between v. nadir rastlanmak
carry things too far v. abartmak
far superior than others v. cebinden çıkartmak
go far v. çok iş görmek
be far superior than (somebody) v. taş çıkarmak
be far superior than (somebody) v. taş çıkartmak
spread far and wide v. dünyayı tutmak
(for someone) to go too far v. fazla olmak
go too far v. aşırıya kaçmak
go far v. başarılı olmak
go far v. başarmak
go too far v. fazla ileri gitmek
be far apart v. ayrı düşmüş olmak
far outweigh v. çok daha ağır gelmek/basmak
far overweigh v. gölgede bırakmak
far overweigh v. önemce daha ağır basmak
be too far gone to go back now v. geri dönemeyecek kadar yol almış olmak
be far apart v. uzak düşmüş olmak
go somewhere far away v. uzak bir yere gitmek
be far v. uzak olmak
be pretty far behind v. bayağı bir geride olmak
far-off adj. çok uzak
far reaching adj. sonuçları çok
going far adj. ilerleyen
not far adj. yakın
far too much adj. çok fazla
better by far adj. çok daha iyi
far-off adj. uzakta
far flung adj. çok yayılmış
far away adj. uzak
far famed adj. çok meşhur
far better adj. fazlasıyla
far-out adj. geçerli
far-sighted adj. hipermetrop
far-famed adj. topluma mal olmuş
far-sighted adj. durendiş
far-seeing adj. durendiş
far-reaching adj. uzaklara erişen
far-off adj. dalıp gitmiş
far-sighted adj. presbit
far-off adj. dalgın
far-off adj. uzak
far-reaching adj. geniş kapsamlı
far-reaching adj. şümullu
far-reaching adj. etki alanı geniş
far-flung adj. en uzak
far-reaching adj. geniş ölçüde
far-out adj. alakasız
far-reaching adj. kapsamlı
far-reaching adj. çok kişi veya şeyi etkileyen
far-famed adj. çok meşhur
far-fetched adj. zoraki
far-out adj. makbul
far-reaching adj. etki çevresi geniş
far-sighted adj. ileriyi gören
far-out adj. garip
far-flung adj. uzaklara yayılmış
far-going adj. geniş kapsamlı
far-out adj. harika
far-out adj. çılgınca
far from unique adj. benzersizlikten uzak
far-out adj. alışılmadık
far from the subject adj. konudan uzak
far-famed adj. ünü yayılmış
far-fetched adj. ihtimal dışı
far-fetched adj. inanılmaz
far eastern adj. uzak doğulu
far less adj. çok daha az
far-fetched adj. zoraki/zorlama
far greater adj. çok daha büyük/fazla
far fewer adj. çok çok daha az
far smaller adj. çok daha küçük
far-seeing adj. ileri görüşlü
from far away adv. derinden derine
in so far as adv. şu kadar ki
so far adv. belirli bir mesafe
thus far adv. buraya kadar
as far as it goes adv. esasen
far and wide adv. uzun uzadıya
so far adv. belirli bir yere kadar
far afield adv. uzakta
far between adv. nadiren
as far as the eye could reach adv. göz alabildiğine
by far adv. açık ara
far and wide adv. her yerde
as far as possible adv. mümkün olabildiğince
as far as possible adv. mümkün mertebe
far away adv. uzakta
far and wide adv. geniş ölçüde
far from doing this adv. bunu yapmak şöyle dursun
in so far as adv. kadarıyla
far into the night adv. gece geç vakte kadar
as far as i see adv. anlayabildiğim kadarıyla
in so far as adv. bir dereceye kadar
so far as i know adv. benim bildiğim kadar
in so far as adv. -den dolayı
thus far adv. oraya kadar
by far adv. bir hayli
as far as the eye can reach adv. göz alabildiğine
far from doing so adv. şöyle dursun
so far adv. bir yere kadar
few and far adv. nadiren
by far adv. fersah fersah
far away adv. uzağa
thus far adv. şimdiye kadar
by far adv. fersah fersah çok
far and near adv. her yerde
so far adv. şimdiye kadar
at the far end of the street adv. caddenin öbür ucunda
far afield adv. konu dışında
by far adv. çok daha fazla
far and away adv. pek çok
far afield adv. uzağa
far between adv. seyrek
far from doing this adv. bir yana
as far as adv. kadarıyla
by far adv. çok
far and away adv. öbürlerinden kat kat daha
thus far adv. bu zamana kadar
in as far as adv. kadarıyla
by far adv. açık farkla
as far as i'm concerned adv. bana kalırsa
as far as adv. kadar
a far cry from adv. farklı
far and wide adv. dünyanın dört yanında
as far as it goes adv. aslında
so far as adv. bir dereceye kadar
far away adv. çok uzakta
so far adv. şu ana kadar
far up adv. yükseklerde
as far as I'm concerned adv. bana göre
by far adv. büyük bir farkla
far away adv. uzaklarda
as far as possible adv. elden geldiğince
thus far adv. o zamana kadar
as far as adv. olduğu kadar
far from home adv. evden uzakta
as far as we are concerned adv. anladığımız kadarıyla
as far as someone is concerned adv. -e göre
as far as adv. -e kadar
as far as adv. -e göre
in so far as adv. -den ötürü
by far adv. öbürlerinden kat kat daha
so far adv. bu zamana dek
by far the best adv. en iyi
by far the best adv. kat be kat iyi
far-back adv. çok eskiden
far-back adv. çok önce
far from the madding crowd adv. çılgın kalabalıktan uzakta
far from the crowd adv. kalabalıktan uzak
as far in advance as possible adv. mümkün olduğunca erken/en kısa zamanda
far above adv. çok üzerinde
from far away adv. uzaktan
as far as adv. bir dereceye kadar
as far as adv. olabildiğince
far below adv. açık ara altında
far below adv. çok altında/aşağısında
by far adv. ziyadesiyle
far from being adv. ...olmaktan çok uzakta
as far as I'm concerned adv. zannımca
in so far adv. derecesinde
in so far adv. ölçüsünde
far from prep. hiç
so far from prep. hiç
so far from prep. hiç mi hiç
far from prep. şöyle dursun
so far from prep. şöyle dursun
far more than prep. çok daha fazla
in as far as prep. -e göre
far worse than prep. çok daha kötüsü
far worse than prep. -den çok daha kötü
far more behind prep. çok çok gerisinde
far more behind prep. çok daha gerisinde
in so far conj. şu kadar ki
so far as conj. -e göre
so far as conj. kadarıyla
as far forth as conj. kadar
as far forth as conj. kadarıyla
as far forth as conj. olabildiğince
so far so good interj. her şey yolunda
far from it interj. bilakis
so far so good interj. şimdiye kadar iyi
far from it interj. tersine
far from it interj. haşa
as far as I'm concerned expr. bildiğim kadarıyla
as far as I am concerned expr. bana gelince
as far as I am concerned expr. gördüğüm kadarıyla
as far as I am concerned expr. yanlış hatırlamıyorsam
as far as I am concerned expr. anladığım kadarıyla
as far as I am concerned expr. bildiğim kadarıyla
as far as I am concerned expr. bence
as far as I am concerned expr. bana kalırsa
as far as prep. ilişkin
Phrasals
get far v. mesafe katetmek
get far yol almak
Phrases
afaic (as far as I’m concerned) adv. gördüğüm kadarıyla
afaic (as far as I’m concerned) adv. bana gelince
afaic (as far as I’m concerned) adv. yanlış hatırlamıyorsam
afaic (as far as I’m concerned) adv. anladığım kadarıyla
afaic (as far as I’m concerned) adv. bildiğim kadarıyla
afaic (as far as I’m concerned) adv. bence
afaic (as far as I’m concerned) adv. bana kalırsa
as far as I understand expr. anladığım kadarıyla
far from usual expr. alışılmışın tersine
as far as we understand expr. anladığımız kadarıyla
as far as is known expr. bilindiği kadarıyla
far from here expr. buradan uzakta
as far as I know expr. bildiğim kadarıyla
far from here expr. buraya uzak
far be it from me expr. bana düşmez
as far as in me lies expr. bütün kuvvetimle
as far as I know expr. bildiğim kadarıyla
as far as we know expr. bildiğimiz kadarıyla
as far as I can see expr. bana kalırsa
few and far between expr. çok nadir
far less likely expr. çok daha az olası
good from far, far from good expr. dışı seni içi beni yakar
good from afar, far from good expr. dışı seni içi beni yakar
far far away expr. çok çok uzaklar
for far too brief a time expr. çok çok kısa bir süre için
far too soon expr. çok erken
far from universal expr. evrensel olmaktan uzak
as far as i can see expr. gördüğüm kadarıyla
as far as I can see expr. görebildiğim kadar
by far the most expr. en çok
go as far as you can expr. gidebildiğin kadar uzağa git
go as far as you can expr. gidebildiğin yere kadar git
as far as in me lies expr. elimden geldiği kadar
as far as in me lain expr. elimden geldiğince
as far as i see expr. gördüğüm kadarıyla
as far as i can expr. elimden geldiği kadarıyla
far from universal expr. evrensellikten uzak
as far as I can recall expr. hatırlayabildiğim kadarıyla
it is far from impossible expr. imkansız değil
it doesn't matter how far you go expr. ne kadar ileri gittiğinin önemi yok
as far as possible expr. olabildiğince
as far as the money is concerned expr. konu para olunca
far from being just expr. olmasının ötesinde
far from being just expr. olmanın ötesinde
as far as possible expr. mümkün olduğunca
few and far between expr. nadir
few and far between expr. seyrek
far too numerous expr. sayılamayacak kadar çok
the best-so-far expr. şu ana kadar en iyisi
few and far between expr. seyrek olarak
so far so good expr. şu ana kadar iyi
few and far between expr. tek tük
as far as in me lies expr. tüm gücümle
so far in the history expr. tarihte şimdiye kadar
as far as I live expr. yaşadığım sürece
far enough expr. yeterince uzak
far afield expr. kapsamı (daha) geniş
far afield expr. kapsamı genişlemiş
far afield expr. bir yerden/bir şeyden uzağa
far afield expr. evden uzağa
far afield expr. evden uzakta
far afield expr. yakın olmayan yerlere/yerlerde
far afield expr. uzak diyarlara/yerlere
far afield expr. uzak diyarlarda/yerlerde
not far off expr. doğru sayılır
not far off expr. yanlış olmayabilir
not far off expr. pek yanlış sayılmaz
not far off expr. kısmen doğru
not far off expr. tamamen yanlış değil
not far off expr. doğruluk payı var
not far off expr. sayılır
not far off expr. neredeyse
not far off expr. neredeyse doğru
not far off expr. doğru sayılır
not far off expr. pek de yanlış değil
not far off expr. pek yanlış sayılmaz
not far off expr. kısmen doğru
not far off expr. tamamen yanlış değil
not far off expr. doğruluk payı var
not far off expr. sayılır
not far off expr. neredeyse
not far out expr. neredeyse doğru
not far out expr. doğru sayılır
not far out expr. pek de yanlış değil
not far out expr. pek yanlış sayılmaz
not far out expr. kısmen doğru
not far out expr. tamamen yanlış değil
not far out expr. doğruluk payı var
not far out expr. sayılır
not far out expr. neredeyse
not far wrong expr. neredeyse doğru
not far wrong expr. doğru sayılır
not far wrong expr. pek de yanlış değil
not far wrong expr. pek yanlış sayılmaz
not far wrong expr. kısmen doğru
not far wrong expr. tamamen yanlış değil
not far wrong expr. doğruluk payı var
not far wrong expr. sayılır
not far wrong expr. neredeyse
so far as (someone or something) is concerned expr. (birine/bir şeye) ilişkin olarak
so far as (someone or something) is concerned expr. (birine/bir şeye) gelince
so far as (someone or something) is concerned expr. (biri/bir şey) hususunda
so far as (someone or something) is concerned expr. (biri/bir şey) ile ilgili olarak
so far as (someone or something) is concerned expr. (biri/bir şey) konusunda
so far as (someone or something) is concerned expr. (biri/bir şey) konusuna gelince
so far as (someone or something) is concerned expr. (birine/bir şeye) göre
so far as (someone or something) is concerned expr. (birinin) görüşüne göre
so far as (someone or something) is concerned expr. (birinin) fikrine göre
so far as (someone or something) is concerned expr. (birinin) kanaatince
so far as (someone or something) is concerned expr. (birinin) kanısına göre
not far off expr. hemen hemen doğru
afaiac (as far as I am concerned) expr. anladığım kadarıyla
afaiac (as far as I am concerned) expr. yanlış hatırlamıyorsam
afaiac (as far as I am concerned) expr. bildiğim kadarıyla
afaiac (as far as I am concerned) expr. bana kalırsa
afaiac (as far as I am concerned) expr. bence
afaicr (as far as I can remember/recall) expr. hatırlayabildiğim kadarıyla
afaicr (as far as I can remember/recall) expr. hatırladığım kadarıyla
afaicr (as far as I can remember/recall) expr. yanlış hatırlamıyorsam
afaics (as far as I can see) expr. gördüğüm kadarıyla
afaics (as far as I can see) expr. bana kalırsa
afaics (as far as I can see) expr. görebildiğim kadarıyla
afaict (as far as I can tell) expr. bildiğim kadarıyla
afaict (as far as I can tell) expr. bildiğime göre
afaict (as far as I can tell) expr. tek söyleyebileceğim
afaict (as far as I can tell) expr. şu kadarını söyleyebilirim ki
afaict (as far as I can tell) expr. eğer yanılmıyorsam
afair (as far as I remember/recall) expr. hatırladığım kadarıyla
afair (as far as I remember/recall) expr. yanlış hatırlamıyorsam
afaiu (as far as I understand) expr. anladığım kadarıyla
afaiu (as far as I understand) expr. bildiğim kadarıyla
afaiui (as far as I understand it) expr. anladığım kadarıyla
afaiui (as far as I understand it) expr. bildiğim kadarıyla
afaiac (as far as I am concerned) expr. anladığım kadarıyla
afaiac (as far as I am concerned) expr. yanlış hatırlamıyorsam
afaiac (as far as I am concerned) expr. bildiğim kadarıyla
afaiac (as far as I am concerned) expr. bana kalırsa
afaiac (as far as I am concerned) expr. bence
afaicr (as far as I can remember/recall) expr. hatırlayabildiğim kadarıyla
afaicr (as far as I can remember/recall) expr. hatırladığım kadarıyla
afaicr (as far as I can remember/recall) expr. yanlış hatırlamıyorsam
afaics (as far as I can see) expr. gördüğüm kadarıyla
afaics (as far as I can see) expr. bana kalırsa
afaics (as far as I can see) expr. görebildiğim kadarıyla
afaict (as far as I can tell) expr. bildiğim kadarıyla
afaict (as far as I can tell) expr. bildiğime göre
afaict (as far as I can tell) expr. tek söyleyebileceğim
afaict (as far as I can tell) expr. şu kadarını söyleyebilirim ki
afaict (as far as I can tell) expr. eğer yanılmıyorsam
afair (as far as I remember/recall) expr. hatırladığım kadarıyla
afair (as far as I remember/recall) expr. yanlış hatırlamıyorsam
afaiu (as far as I understand) expr. anladığım kadarıyla
afaiu (as far as I understand) expr. bildiğim kadarıyla
afaiui (as far as I understand it) expr. anladığım kadarıyla
afaiui (as far as I understand it) expr. bildiğim kadarıyla
as far as I am concerned expr. bana gelirse
(by) far and away expr. büyük farkla
(by) far and away expr. fazlasıyla
(by) far and away expr. açık ara
far and away the best (something) expr. tartışmasız en iyi (bir şey)
far and away the best (something) expr. açık ara en iyi (bir şey)
far and away the best (something) expr. gelmiş geçmiş en iyi (bir şey)
far be it for me to... expr. … bana düşmez
far be it for me to... expr. … bana uygun değil
far be it for me to... expr. … bana uymaz
far be it for me to... expr. … benim işim değil
far be it for me to... expr. … bana göre değil
far be it for me to... expr. … bana gelmez
far be it for me to... expr. … benden uzak olsun
far be it for me to... expr. … benlik değil
far be it for me to... expr. … benim üstüme vazife değil
far be it from me to... expr. … bana düşmez
far be it from me to... expr. … bana uygun değil
far be it from me to... expr. … bana uymaz
far be it from me to... expr. … benim işim değil
far be it from me to... expr. … bana göre değil
far be it from me to... expr. … bana gelmez
far be it from me to... expr. … benden uzak olsun
far be it from me to... expr. … benlik değil
far be it from me to... expr. … benim üstüme vazife değil
far be it from expr. -e düşmez
far be it from expr. -e uygun değil
far be it from expr. -e uymaz
far be it from expr. işi değil
far be it from expr. -den uzak
far be it from expr. -e göre değil
far be it from expr. -e gelmez
far be it from expr. -den uzak olsun
far be it from expr. üstüne vazife değil
far be it from (someone) expr. (birine) düşmez
far be it from (someone) expr. (birine) uygun değil
far be it from (someone) expr. (birine) uymaz
far be it from (someone) expr. (birinin) işi değil
far be it from (someone) expr. (birine) göre değil
far be it from (someone) expr. (birine) gelmez
far be it from (someone) expr. (birinden) uzak olsun
far be it from (someone) expr. (birinin) üstüne vazife değil
far be it from (one) to (do something) expr. (bir şey yapmak birine) düşmez
far be it from (one) to (do something) expr. (bir şey yapmak birine) uygun değil
far be it from (one) to (do something) expr. (bir şey yapmak birinin) işi değil
far be it from (one) to (do something) expr. (bir şey yapmak birine) göre değil
far be it from (one) to (do something) expr. (bir şey yapmak birinin) üstüne vazife değil
far be it from me to expr. … bana düşmez
far be it from me to expr. … bana uygun değil
far be it from me to expr. … bana uymaz
far be it from me to expr. … benim işim değil
far be it from me to expr. … bana göre değil
far be it from me to expr. … bana gelmez
far be it from me to expr. … benden uzak olsun
far be it from me to expr. … benlik değil
far be it from me to expr. … benim üstüme vazife değil
far be it from me to do something, but... expr. bir şey yapmak bana düşmez, fakat ...
far be it from me to do something, but... expr. bir şey yapmak bana uygun değil, fakat ...
far be it from me to do something, but... expr. bir şey yapmak benim işim değil, fakat ...
far be it from me to do something, but... expr. bir şey yapmak bana göre değil, fakat ...
far be it from me to do something, but... expr. bir şey yapmak benim üstüme vazife değil, fakat …
far be it from one to expr. ... birine düşmez
far be it from one to expr. ... yapmak birine uygun değil
far be it from one to expr. ... yapmak birinin işi değil
far be it from one to expr. ... yapmak birine göre değil
far be it from one to expr. ... yapmak birinin üstüne vazife değil
far from (something) expr. (bir şeyden/bir şeye) uzak
far from (something) expr. (bir şeyle) alakası bile yok
far from (something) expr. (bir şeyle) uzaktan yakından alakası yok
far from something/doing something expr. bir şeyin/bir şey yapmanın tersine
far from something/doing something expr. bir şeyin/bir şey yapmanın aksine
far from something/doing something expr. bir şey/bir şey yapmak şöyle dursun
far from something/doing something expr. bir şey/bir şey yapmak bir yana
far afield expr. kapsamı (daha) geniş
far afield expr. kapsamı genişlemiş
far afield expr. bir yerden/bir şeyden uzağa
far afield expr. uzak diyarlara/yerlere
far afield expr. uzağa
far afield expr. uzakta
Proverb
acorn does not fall far from the tree armut dibine düşer
an apple never falls far from the tree armut dibine düşer
the apple never falls far from the tree armut dibine düşer
the apple doesn't fall far from the tree armut dibine düşer
the apple doesn't fall far from the tree armut dibine düşermiş
he that travels far knows much çok gezen çok bilir
the apple does not fall far from the tree armut dibine düşer
the apple does not fall far from the tree armut dibine düşermiş
Colloquial
dolce far niente n. hoş rahatlık
dolce far niente n. tatlı boşluk
far out n. merkezden uzak
far out n. bir şeyin merkezinden uzak
far out n. etkinliğin merkezinden uzak
go so far as to call someone stupid v. birisine aptal diyecek kadar ileri gitmek
go far v. başarılı olmak
go far v. başarıya ulaşmak
go far v. çok başarılı olmak
go so far as to say something v. söyleyecek kadar ileri gitmek
go far v. uzaklara gitmek
make it as far as something v. (bir şeye kadar) dayanmak
make it as far as something v. (bir şeye kadar) sabretmek
carry too far v. abartmak
carry too far v. fazla uzatmak
go as far as to do something v. işi bir şey yapma raddesine vardırmak
go as far as to do something v. işi bir şey yapma raddesine getirmek