insanlar - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

insanlar



Sens de "insanlar" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 16 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
insanlar people n.
General
insanlar folk n.
insanlar humanity n.
insanlar folks n.
insanlar human beings n.
insanlar men and women n.
insanlar mankind n.
insanlar people n.
insanlar ppl (people) n.
insanlar the human animal n.
insanlar tillicum [dialect] n.
insanlar they pron.
Speaking
insanlar the people expr.
Biology
insanlar hominidae n.
Slang
insanlar peeps n.
insanlar peeps (rap slang) n.

Sens de "insanlar" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 412 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
bir örgütün tabanını oluşturan sıradan insanlar the grass roots n.
General
zengin insanlar rich people n.
ikinci kez evlenen insanlar remarried people n.
sıradan insanlar ruck n.
hinducada insanlar anlamına gelen sözcük janata n.
iyi insanlar the good n.
açlık çeken insanlar starving people n.
akın (insanlar/hayvanlar için) surge n.
bazı insanlar some people n.
tarih öncesi insanlar prehistoric peoples n.
engelli insanlar the handicapped n.
kuzeybatı ural bölgesinde yaşayan fin orijinli insanlar komi n.
bir araba içinde seyahat etmek için bir araya gelmiş olan insanlar carpool n.
engelli insanlar people with disabilities n.
aşırı havalı ve kibirli insanlar için kullanılan bir lakap jenkins n.
şehir dışına yerleşen insanlar overspill n.
evsiz insanlar homeless persons n.
evli insanlar married people n.
sokakta koşuşturan insanlar jaywalkers n.
sıradan insanlar everymen n.
ırkça karışık insanlar racially mixed people n.
kötü insanlar scum n.
ilişki (insanlar arasındaki) relationship n.
zengin insanlar the wealth n.
sosyal yetersizliği olan insanlar people with social disabilities n.
yaşlı insanlar old people n.
etrafındaki insanlar the people around someone n.
sıradan insanlar rank-and-file n.
sıradan insanlar commonalty n.
güzel insanlar beautiful people n.
hareketi kısıtlı insanlar people with reduced mobility n.
nankör insanlar ungrateful people n.
her kesimden insanlar people from all strata n.
ilginç insanlar interesting people n.
başka bir yere hareket etmeyi beklerken insanlar kısa süreyle otursun veya dinlensinler diye tasarlanmış yer lounge n.
kurtarılmayı bekleyen insanlar people waiting for rescue n.
kurtarılmayı bekleyen insanlar people waiting to be rescued n.
olgun insanlar mature people n.
sol beyni baskın insanlar left-brain dominant people n.
sağ beyni baskın insanlar right-brain dominant people n.
günah çıkarmamış insanlar unconfessed n.
özel ihtiyaçları olan insanlar people with special needs n.
cüce insanlar small people n.
hamster sahibi insanlar hamster-owning people n.
özgürlük seven insanlar freedom lovers n.
özgürlük seven insanlar freedom-loving people n.
özgürlüğüne düşkün insanlar freedom-loving people n.
özgürlüğüne düşkün insanlar freedom lovers n.
farklı kesimlerden insanlar people from every walk of life n.
farklı iş veya sınıflardan insanlar people from every walk of life n.
görme kusuru olan/kusurlu insanlar people with poor vision n.
sıkıcı insanlar boring people n.
eski insanlar ancient people n.
sağlıklı sorunu olan insanlar people with a health problem n.
olağanüstü yetenekleri olan insanlar people with extraordinary abilities n.
fakir siyah insanlar poor black people n.
kötü insanlar bad people n.
1945 yılında japonya'daki atom bombalarının patlamasının ardından hayatta kalan insanlar hibakusha n.
son derece kısa boylu insanlar little people n.
alt tabakadaki insanlar little people n.
görsel insanlar visual people n.
insanlar ile iletişimi iyi olmayan/zayıf olan kimse poor communicator n.
insanlar ile sağlıklı/iyi iletişim kuramayan kimse poor communicator n.
sıradan görünüşlü insanlar common-looking people n.
kendini genç hisseden insanlar people who feel young n.
ana dili ingilizce olan insanlar native speakers of english n.
ana dili ingilizce olmayan insanlar non-native speakers of english n.
hasta insanlar sick people n.
belli bir sınıfa ait insanlar için ayrılan yerleşim bölgesi planned community n.
çalışan insanlar working people n.
suçlu insanlar guilty people n.
toplumun tüm katmanlarından insanlar people from all social strata n.
birbiriyle ilişkili ya da benzer insanlar ya da şeylerin oluşturduğu grup constellation n.
geçim kaynağı balıkçılık olan insanlar fisherfolk n.
çevrendeki insanlar people around you n.
tüm insanlar all people n.
bütün insanlar all people n.
tüm insanlar all the people n.
bütün insanlar all the people n.
masum insanlar innocent people n.
sahte insanlar fake people n.
görme engelli insanlar visually impaired people n.
medeniyetten uzakta yaşayan insanlar uncontacted people n.
medeniyetten uzakta yaşayan insanlar isolated people n.
her yaştan insanlar people of all ages n.
bir işletmeye destek olmak için organize olup o işletmede para harcayan insanlar cash mob n.
ruhların gezegenler üzerinde, gezegenlerin de insanlar üzerinde etkisine sebep olduğuna inanılan doğaüstü güç celestial magic n.
sohbet eden insanlar, kuş ötüşü, vb. içeren yüksek ve karmaşık ses charm [dialect] n.
cesur insanlar the brave n.
fakir insanlar the have-nots n.
zayıf insanlar the infirm n.
güçsüz insanlar the infirm n.
bir şeyi etkisi veya kontrolünde tutan insanlar the loop n.
sıradan insanlar the multitude n.
hasta ve ölmekte olan insanlar the sick and dying n.
zayıf insanlar the weak n.
güçsüz insanlar the weak n.
yaşlı insanlar the aged n.
değersiz insanlar trade [dialect] n.
dünyadaki insanlar earth n.
(insanlar arasındaki) duygusal gerilim electricity n.
iş arayan insanlar sırası unemployment line n.
alt tabakadan insanlar unwashed n.
şık ve zengin genç insanlar jeunesse dorée n.
aynı bölgede yaşayan insanlar vianage n.
zengin insanlar wealthy n.
evsiz insanlar homeless people n.
insanlar, gruplar veya işletmeler arası ortaklıklar kuran veya kurmaya çalışan kimse matchmaker n.
düşük sosyoekonomik statüdeki insanlar mass n.
elitler dışındaki tüm insanlar masses n.
insanlar veya hayvanlar tarafından tüketilen şey meat n.
toplanan insanlar meet n.
dünyanın yarımkürelerinde bulunan ülke ve insanlar hemisphere n.
insanlar için faydalı olan bitkiler ve şifalı otlar hakkındaki kitap herbal n.
üst tabaka insanlar high n.
evlerine bağlı insanlar homebound n.
evlerine hapis insanlar homebound n.
insanlar arasındaki ilişki human relationship n.
dünya üzerindeki yaşayan tüm insanlar humans n.
belirli bir sınıfa ait insanlar gentry n.
zengin insanlar (the) rich n.
niteliksiz insanlar clamjamfry n.
niteliksiz insanlar clanjamfray n.
niteliksiz insanlar clanjamfrie n.
aykırı insanlar grubu demi monde n.
kalıplara uymayan insanlar demi monde n.
aykırı insanlar grubu demimonde n.
kalıplara uymayan insanlar demimonde n.
kötü şöhretli insanlar topluluğu demirepdom n.
itibar görmeyen insanlar demonology n.
dışlanmış insanlar offal n.
baskı gören insanlar oppressed n.
istenmeyen insanlar topluluğu galere n.
alelade insanlar ruck n.
cahil insanlar illiterate n.
bir konuda farklı şekilde aydınlandıklarını iddia eden insanlar illuminati n.
törelere bağlı insanlar old school n.
(mısır'da) çöp toplayan insanlar zabbaleen n.
iyi kalpli insanlar goods n.
bir alana hevesli insanlar fandom n.
fakir insanlar poor n.
fakir insanlar poor people n.
(hayvanlardan farklı olarak) insanlar people n.
ortak bir iş veya ilgi alanı paylaşan insanlar people n.
düzenli bir bütün oluşturan insanlar people n.
belirli bir meslek mensupları veya özel becerilere sahip insanlar dışında kalan büyük insan topluluğu people n.
fakir insanlar poraille n.
kötü insanlar scaff n.
işsiz güçsüz insanlar flotsam n.
ortak amaç etrafında kenetlenen insanlar fodder n.
aynı sülaleden insanlar folk n.
aynı sülaleden insanlar folks n.
zeki ama anti-sosyal insanlar geekdom n.
toplumun yüz karası insanlar scurf n.
görme yetisine sahip insanlar sighted n.
özgür insanlar free people n.
dahi insanlar beaux esprits n.
çok zengin insanlar sınıfı superrich n.
yüzen insanlar bather n.
arasında bağlantı kurmak (olaylar/durumlar/insanlar) relate v.
insanlar bir yerden başka bir yere geçmekte olmak be in transit v.
sağlık kontrollerinden geçmek (insanlar) go through physical examinations v.
sağlık kontrollerinden geçmek (insanlar) go through physical evaluations v.
sağlık kontrollerinden geçmek (insanlar) go through physical tests v.
insanlar hakkında kişisel bilgiler toplamak collect personal information about people v.
insanlar tarafından ikamet edilmek people v.
insanlar için güvenli safe for people adj.
beyaz insanlar tarafından yönetilen white-ruled adj.
çıplak insanlar içeren nude adj.
kuzeybatı afrika'da yer alan mağrip bölgesi veya bu bölgede yaşayan insanlar ile ilişkili maghrebi adj.
kuzeybatı afrika'da yer alan mağrip bölgesi veya bu bölgede yaşayan insanlar ile ilişkili maghribi adj.
(insanlar) sıkış tıkış duran close adj.
toplumdaki insanlar arası ilişkilere ait intersocial adj.
insanlar tarafından publically adv.
bizim gibi insanlar plu (people like us) abrev.
Phrasals
(insanlar için) birbirlerine bağlı olmak belong together v.
insanlar arasında yayılmak get around v.
insanlar arasında duyulmak get around v.
insanlar arasında dolaşmak get around v.
insanlar giderken geride kalıp beklemek stay after (someone or something) v.
(insanlar/bir şeyler) arasında gidip gelmek alternate between (people or things) v.
(insanlar/bir şeyler) arasında dönüşümlü/değişimli olarak yapmak alternate between (people or things) v.
(insanlar/bir şeyler) arasında sırayla yapmak/değiştirmek alternate between (people or things) v.
(insanlar/bir şeyler) arasında gidip gelmek alternate between (people or things) v.
(insanlar/bir şeyler) arasında dönüşümlü/değişimli olarak yapmak alternate between (people or things) v.
(insanlar/bir şeyler) arasında sırayla yapmak/değiştirmek alternate between (people or things) v.
'-e sahip insanlar people with v.
Phrases
her yaştan insanlar people from all ages n.
bazı insanlar vardır ki there are some people that expr.
çevrendeki insanlar gibi like the people around you expr.
senin gibi insanlar people like you expr.
Proverb
insanlar plan yapar, kader köşede güler man plans and god laughs v.
zaman değişir insanlar değişir times change and we with time
insanlar kıyafetiyle karşılanır fikirleriyle ağırlanır/uğurlanır handsome is as handsome does
insanlar kıyafetiyle karşılanır fikirleriyle ağırlanır/uğurlanır pretty is as pretty does
insanlar güce aşıktır everybody loves a lord
insanlar çok tuhaf olabilir there's none so queer as folk
insanlar kendi davalarına körü körüne inanırlar men are blind in their own cause
insanlar kendi inandıklarına kördür men are blind in their own cause
insanlar çok tuhaf there's nowt so queer as folk
eşit gibi görünseler de bazı insanlar daha çok tercih edilir some are more equal than others
benzer özelliklere sahip insanlar birbiriyle iyi geçinmeye meyillidir birds of a feather fly together
insanlar yasakları delmeye meyillidir forbidden fruit is the sweetest
samimiyetsiz/iki yüzlü insanlar yalnızca iyi günde dostluk eder a false friend and a shadow stay only while the sun shines
insanlar ayakta kalmak için birbirine ihtiyaç duyar no man is an island
insanlar birbirinin/başkalarının desteğine ihtiyaç duyar no man is an island
insanlar ayakta kalmak için birbirine ihtiyaç duyar no man is an island (entire of itself)
insanlar birbirinin/başkalarının desteğine ihtiyaç duyar no man is an island (entire of itself)
genelde hasta insanlar sağlıklılardan çok yaşar a creaking door hangs longest
genelde hasta insanlar sağlıklılardan çok yaşar a creaking gate hangs longest
genelde hasta insanlar sağlıklılardan çok yaşar creaking door hangs longest
genelde hasta insanlar sağlıklılardan çok yaşar creaking gate hangs longest
tecrübeli insanlar/tecrübeli biri ne yapıp yapmayacağını bilir every monkey knows what tree to climb
tecrübeli insanlar/tecrübeli biri ne yapıp yapmayacağını bilir a monkey knows what tree to climb
insanlar kıyafetiyle karşılanır fikirleriyle ağırlanır/uğurlanır handsome is that handsome does
Colloquial
fakir ve eğitimsiz tabakadan gelen insanlar the mob [obsolete] n.
aşağılık/rezil/berbat insanlar topluluğu rogues' gallery n.
bazı insanlar some people n.
birlikte takıldığı insanlar people she/he hangs out with n.
kasabadaki insanlar people in town n.
sıradan insanlar mundies n.
sıradan insanlar ordinary people n.
zavallı çaresiz insanlar poor helpless people n.
birinin çevresindeki insanlar the company somebody keeps n.
birinin birlikte vakit geçirdiği insanlar the company somebody keeps n.
dünyadaki (belli insanlar) the (someone) of this world n.
dünyadaki (biriyle aynı özelliklere sahip insanlar) the (someone) of this world n.
dünyadaki … insanlar the... of this world n.
dünyadaki … benzeri insanlar the... of this world n.
belli tür insanlar the... of this world n.
sokakta yaşayan insanlar street people n.
isteyerek veya mecbur oldukları için sokakta yaşayan insanlar street people n.
bir zamanlar insansılar ile insanlar arasındaki evrimsel boşluğu açıklayacağına inanılan varsayımsal primat missing link n.
cüzdanı dolgun insanlar long purse n.
sıradan insanlar odds and sods [uk] n.
bir gruptaki insanlar hakkındaki detayları bilmek know who's who v.
bazı insanlar nerede/ne zaman duracağını bilmiyorlar/bilmezler some people just don't know when to stop expr.
bazı insanlar böyle düşünmüyor some people don't think so expr.
bazı insanlar nerede/ne zaman duracağını bilmiyorlar/bilmezler some people just don't know when to give up expr.
çaresiz insanlar çaresizce şeyler yaparlar desperate men do desperate deeds expr.
insanlar bizden nefret eder ve korkarlar people hate and fear us expr.
insanlar hayvanları öldürüp etlerini yiyor men kill animals and eat their flesh expr.
insanlar bizi izliyor people are watching us expr.
insanlar çok konuştuğumu söyler people say I talk too much expr.
insanlar gelip gidiyor people come and go expr.
işin haricindeki insanlar people outside of work expr.
insanlar hep sahip olamayacaklarını isterler people always want what they can't have expr.
insanlar beni hep başkalarına benzetir people are always taking me for other people expr.
insanlar senin hatan olduğunu düşünüyor people think it's your fault expr.
insanlar değişmez people don't change expr.
insanlar yataklarında boğazlanıyor people get slaughtered in their beds expr.
kanunun önünde/gözünde tüm insanlar eşittir all people are equal in the eyes of the law expr.
bazı insanlar çok şanslı some people have all the luck expr.
bazı insanlar ne kadar şanslı some people have all the luck expr.
bazı insanlar nerede/ne zaman duracağını bilmiyorlar/bilmezler some people don't know when to quit expr.
beyaz olmayan insanlar poc (person of color) (people of color) abrev.
Idioms
her şey insanlar için the way life goes n.
her şey insanlar için the way it goes n.
sürekli siyah giyen, genelde özenti insanlar black-collar workers n.
her kökenden/meslekten/sınıftan insanlar the butcher, the baker, the candlestick-maker n.
medyumların, tarotçuların insanlar hakkındaki kişisel bilgileri sıraladıkları teknik cold reading n.
önemli insanlar the great and the good n.
yeni insanlar new blood n.
yanlış insanlar bad company n.
kötü insanlar bad company n.
zararlı insanlar bad company n.
arkadaşlıkları zarar getirebilecek insanlar bad company n.
toplumun çoğunluğu olan aşağı tabakalarındaki insanlar the unwashed masses n.
(insanlar/birileri arasında) dargınlık bad blood (between people) [old-fashioned] n.
(insanlar/birileri arasında) düşmanlık bad blood (between people) [old-fashioned] n.
(insanlar/birileri arasında) kin bad blood (between people) [old-fashioned] n.
(insanlar/birileri arasında) öfke bad blood (between people) [old-fashioned] n.
(insanlar/birileri arasında) husumet bad blood (between people) [old-fashioned] n.
(insanlar/birileri arasında) kızgınlık bad blood (between people) [old-fashioned] n.
cazibeli/dikkat çeken insanlar beautiful people n.
cazibeli/dikkat çeken insanlar the beautiful people n.
dünyadaki (belli insanlar) the (someone) of the world n.
dünyadaki (biriyle aynı özelliklere sahip insanlar) the (someone) of the world n.
gezinen insanlar/hayvanlar waggers n.
insanlar tarafından pek bilinmemek be off the beaten path v.
insanlar tarafından pek bilinmemek be off the beaten track v.
insanlar arasında kin yaratmak breed bad blood v.
başarılı/saygı değer insanlar gibi olmak be in good company v.
ünlü insanlar arasına to the stars adv.
insanlar konuyu öğrenmeye/duymaya başlarsa if (the) word gets out expr.
insanlar konuyu öğrenmeye/duymaya başladığı anda if (the) word gets out expr.
insanlar konuyu öğrenmeye/duymaya başlarsa once (the) word gets out expr.
insanlar konuyu öğrenmeye/duymaya başladığı anda once (the) word gets out expr.
insanlar konuyu öğrenmeye/duymaya başlarsa when (the) word gets out expr.
insanlar konuyu öğrenmeye/duymaya başladığı anda when (the) word gets out expr.
bir şeyle asıl alakası olan sıradan/halktan insanlar arasında on the ground expr.
hiçbir şey/insanlar göründüğü gibi değildir the map is not the territory expr.
hiçbir şey/insanlar dışarıdan göründüğü gibi değildir the map is not the territory expr.
eğitim farklı sosyal çevrelerden ve konumlardan insanlar arasında yaygın hale geldi the schoolmaster is abroad expr.
Speaking
benim takıldığım insanlar the people I hang out with n.
bazı insanlar nerede/ne zaman duracağını bilmiyorlar/bilmezler some people just don't know when to quit n.
bizim gibi insanlar people like us expr.
çevremde düşünen insanlar vardı there were people around me expr.
insanlar uzayda yaşayacaklar people will live in space expr.
insanlar uzayda yaşayacak people will live in space expr.
insanlar neden sigara içer? why do people smoke? expr.
insanlar neden zengin olmak ister? why do people want to be rich? expr.
insanlar ne diyor biliyor musunuz? do you know what people are saying? expr.
insanlar durup dururken birbirlerinden ayrılmazlar people don't just break up with each other out of nowhere expr.
insanlar niye sigara içerler? why do people smoke? expr.
insanlar niye sigara içer? why do people smoke? expr.
insanlar tam tersini düşünüyor people think just the opposite expr.
insanlar tam tersini düşünüyorlar people think just the opposite expr.
insanlar öyle diyor that's what people say expr.
insanlar yaşamak için paraya ihtiyaç duyarlar people need money in order to live expr.
insanlar telefon bağımlısı mı oluyorlar? are people becoming telephone addicts? expr.
insanlar neden seyahat eder? why do people travel? expr.
insanlar neden sigara içerler? why do people smoke? expr.
insanlar beyinlerinin yüzde kaçını kullanır? what percentage of the brain do humans use? expr.
insanlar ondan nefret ediyor people hate him expr.
insanlar dünyanın dört bir yanından bunu görmek için geliyor people come from all over the world to see this expr.
insanlar üzerinde böyle bir etkim var I have that effect on people expr.
kim bu insanlar? who are these people? expr.
onu yaşarken/canlı gören son insanlar the last people to see him alive expr.
onun gibi insanlar bizim gibi insanları sevmez people like him don't like people like us expr.
ölmekte olan insanlar var there are people dying expr.
resimdeki insanlar kim? who are the people in the picture? expr.
senin gibi insanlar people like you expr.
türkiye'de insanlar düğünlerini nasıl kutluyorlar? how do people celebrate their wedding in turkey? expr.
tanıdığım/bildiğim insanlar içinde of all people I know expr.
tanımadığın insanlar hakkında konuşma don't talk about people you don't know expr.
(karşısındakinin salak olduğunu düşünerek) ne insanlar var ya! we've got a right one here! expr.
zaman değişir insanlar değişir times change people change expr.
insanlar internetten alışveriş yapmaktan korkmamalı people should not be afraid of shopping online expr.
insanlar online alışveriş yapmaktan korkmamalı people should not be afraid of shopping online expr.
Trade/Economic
vergiye tabi (insanlar/gelirler/kazançlar) taxables n.
vergiye tabi (insanlar/gelirler/kazançlar) taxables n.
vergiye tabi (insanlar/gelirler/kazançlar) taxables n.
sınırın iki yakasındaki insanlar arasında yapılan özel koşullara tabi ticaret border trade n.
Politics
çalışan insanlar için daha iyi sosyal ve ekonomik koşulları savunan 19. yüzyıl ingiliz reformcusu chartist n.
aynı düşünceyi paylaşan insanlar topluluğu camp n.
kamu (toplumu oluşturan insanlar) commonwealth n.
ülke içinde yerinden edilen insanlar internally displaced people n.
mensuplarının evlenmediği, ibadet sırasında yaptıkları dans nedeniyle shakers (sallanan insanlar) adını alan bir hristiyan mezhebi united society of believers in christ's second appearing n.
mensuplarının evlenmediği, ibadet sırasında yaptıkları dans nedeniyle shakers (sallanan insanlar) adını alan bir hristiyan mezhebi shakers n.
oy verme gibi vatandaşlık haklarından mahrum bırakılmış insanlar the disenfranchized n.
oy verme gibi vatandaşlık haklarından mahrum bırakılmış insanlar the disenfranchised n.
hür insanlar tarafından freely adv.
Computer
şirket çalışanları vb gibi sadece belirli insanlar tarafından erişilebilen websitesi intraweb n.
Aeronautic
paraşütle aşağı bırakılan insanlar drop n.
Medical
akıl hastalığı geçmişi olan insanlar people with a history of mental illness n.
cüzzamlı fakir insanlar için devlet hastanesi lazaretto n.
insanlar üzerinde canlandırıcı etkisi olduğu söylenen kuyruksuz maymun veya maymun testisi monkey gland n.
Psychology
uyku sorunu olan insanlar people with sleep problems n.
Pathology
insanlar ve insansı olmayan primatlarda vücut sıvısı aracılığıyla hastalığa sebep olan bir filovirüs ebola n.
Parasitology
beyaz balık etinde büyük kistler oluşturan ve balığın insanlar tarafından tüketilmesini engelleyen larvaları olan parazitimsi bir tenya cinsi triaenophorus n.
Biology
insanlar için neyin iyi olduğu bilgisini elde etmenin mümkün olduğuna inanan kimse derivationist n.
Astronomy
bir yıldızın diğer yıldızlar ya da insanlar üzerindeki etkisi atazir n.
Astrology
insanlar ve olaylar üzerinde etki sahibi olduğuna inanılan gök cisimleri ile ilişkili spherical adj.
Zoology
zehri insanlar için oldukça toksik olan bir akrep cinsi tityus n.
insanlar ve insansı maymunlar hominoidea n.
insanlar ve diğer hayvanların etkileşimlerinin bilimsel olarak incelenmesi anthrozoology n.
Botanic
insanlar için zararsız bir zehir üreten, yaprak dökmeyen bir güney amerika bitkisi barbasco (jacquinia barbasco) n.
insanlar için zararsız bir zehir üreten çeşitli güney amerika bitkilerine verilen ad barbasco n.
Social Sciences
eskiden güney afrika'da karışık etnik kökenli insanlar için yapılan ırkçı sınıflandırma cape coloured n.
kabilelerde yaşayan yerli insanlar tribespeople n.
aslında, normalde akıllı (mâkul) insanlar otherwise intelligent people n.
asyalı insanlar asiatic people n.
asyalı insanlar asian people n.
asyalı insanlar orientals n.
beyaz derili insanlar white-skinned people n.
göçebe insanlar nomadic people n.
göçebe insanlar nomads n.
hareket halindeki insanlar people on the move n.
yer değiştiren insanlar people on the move n.
yürümekte zorluk çekip tekerlekli sandalyeye bağlı olmayan insanlar için tasarlanmış evler mobility housing n.
görgülü insanlar gentlefolks n.
farklı sosyal sınıflardan insanlar arasındaki evlilik intermarriage n.
insanlar arasındaki cinsel ilişkiye karşı olan antisex adj.
hindistan'ın maharashtra eyaleti veya burada yaşayan insanlar ile ilişkili marathi adj.
insanlar anlamına gelen bir ön ek demo- pref.
History
başı olmayan insanlar acephali n.
şimdiki adı tunus olan kartaca'da yaşayan insanlar carthaginians n.
sovyetler birliği bürokrasisinde kıdemli pozisyonlara atanan ayrıcalıklı insanlar sınıfı nomenklatura n.
belirli bir tarih veya olaydan önce doğan insanlar antenati n.
Archaeology
antik mısır'da insanlar mumyalanırken organların konulduğu kap canopic vase n.
antik mısır'da insanlar mumyalanırken organların konulduğu kap canopic urn n.
antik mısır'da insanlar mumyalanırken organların konulduğu kap canopic jar n.
Religious
19. yüzyıl abd'sinde yahudiliği dini bir medeniyet olarak gören ve yahudilerin seçilmiş insanlar olduğunu savunan dini doktrin reconstructionism n.
inançsız insanlar religionless n.
ölen insanlar için yapılan bağış altarage n.
seçilmiş insanlar chosen people n.
tarihi belirgin dönemlere bölüp her bir dönem için tanrı ve insanlar arasında farklı bir ilişki bulunduğunu öne süren bir protestanlık öğretisi dispensationalism n.
özel insanlar peculiar people n.
inançlı insanlar people of the book n.
Philosophy
wilhelm reich'ın bulduğu ve insanlar için iyileştirici güçlere sahip olduğu iddia edilen varsayımsal bir element orgone energy n.
Environment
(insanlar veya ehli hayvanlarca rahatsız edilmesi nedeniyle) belirli bir alandaki normal klimaksın yerini alan istikrarlı topluluk disclimax n.
Geography
hollanda'da tarih öncesi dönemdeki insanlar tarafından yerleşim yeri veya sığınak olarak kullanılmış büyük bir yapay höyük terp n.
karşıt yarımkürelerde yaşayan insanlar antichthon n.
aynı meridyen üzerinde olup ekvatorun diğer tarafında yaşayan insanlar antiscians n.
aynı meridyen üzerinde olup ekvatorun diğer tarafında yaşayan insanlar antiscii n.
Mythology
insan başlı atlar ile insanlar arası savaş centauromachy n.
insan başlı atlar ile insanlar arası savaş centauromachia n.
karanlık ve ateş krallığı arasında yer alan insanlar dünyası midgard n.
(avustralya aborijinleri mitolojisinde) ilk insanlar da dahil olmak üzere her şeyin yaratıldığı ve mitlerin kaynağı olan efsanevi başlangıç zamanı dreamtime n.
Archaic
aptal insanlar noodledom n.
en iyi insanlar optimacy n.
(yapılan eylemi ahlak dışı veya uygunsuz kılacak şekilde) birbirine çok yakın insanlar veya gruplar arasında meydana gelen incesttuous adj.
Slang
doğuştan hayırsız addedilen ve insanlar üzerinde kötü etki bırakması muhtemel kimse bad seed n.
zenci insanlar topluluğu niggerdom n.
avustralya'da doğu avrupa ve akdeniz'den göçmen gelen insanlar için kullanılan aşağılayıcı söz wog n.
kuzey afrika ya da batı/orta asya kökenli insanlar için söylenen son derece kaba ve aşağılayıcı ifade goatfucker n.
basmakalıp şekilde ragbi oynayan ve diğer insanlar tarafından itici bulunan zengin veya sosyetik kimse rugger bugger [uk] n.
beyaz tenli avrupa kökenli insanlar gibi/insanlara ait honky adj.
Modern Slang
karşı ekonomi yoluyla insanlar arasındaki tüm ilişkilerin karşılıklı rızaya bağlı olduğu bir toplum yaratma fikrine dayalı özgürlükçü bir sosyal felsefe agorism n.
alternatif insanlar alternafolk n.
Star Wars
çorap başlı solucan insanlar sock-headed worm people n.