karışık - Turc Anglais Dictionnaire

karışık

Sens de "karışık" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 137 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
karışık complex adj.
The simplest option is the LED indicators, the most complex systems have a temporary power outage.
En basit seçenek LED göstergelerdir, en karmaşık sistemlerde geçici bir elektrik kesintisi vardır.

More Sentences
karışık mixed adj.
I don't like mixed drinks.
Karışık içkileri sevmiyorum.

More Sentences
karışık complicated adj.
Things are complicated.
İşler çok karışık.

More Sentences
General
karışık promiscuous adj.
A promiscuous array of books was spread out on the cushion.
Karışık bir kitap dizisi minderin üzerine yayılmıştı.

More Sentences
karışık complicated adj.
Things are complicated.
İşler karışık.

More Sentences
karışık muddy adj.
Her thought about our plan was rather muddy.
Planımızın ardındaki düşünce oldukça karışıktı.

More Sentences
karışık cluttered adj.
The high-performance algorithm used for 3D identification must work even when there is a cluttered background.
3D tanımlama için kullanılan yüksek performanslı algoritma, karmaşık bir arka plan olduğunda bile çalışmalıdır.

More Sentences
karışık nebulous adj.
Music is a nebulous thing.
Müzik işi karışık bir meseledir.

More Sentences
karışık medley adj.
He sang a medley of Simon and Garfunkel hits.
Simon ve Garfunkel şarkılarından bir karışık söyledi.

More Sentences
karışık mixed adj.
How can we know what mixed household waste actually consists of?
Karışık evsel atıkların gerçekte nelerden oluştuğunu nasıl bilebiliriz?

More Sentences
karışık woozy adj.
I'm still a little woozy.
Hâlâ kafam biraz karışık.

More Sentences
karışık scrambling adj.
All my romantic stories are a scrambled version of that first one.
Tüm aşk hikayelerim bu ilk hikayenin karışık bir versiyonudur.

More Sentences
Law
karışık complicated adj.
The situation is very complicated.
Durum çok karışık.

More Sentences
Politics
karışık complex adj.
The rest of the parallels are in the form of complex curves that bow away from the equator.
Paralellerin geri kalanı ekvatordan uzaklaşan karmaşık eğriler şeklindedir.

More Sentences
General
karışık huggermugger n.
karışık intricacy n.
karışık knotty adj.
karışık unorderly adj.
karışık unsettled adj.
karışık muddled adj.
karışık at loose ends adj.
karışık confusing adj.
karışık impure adj.
karışık disordered adj.
karışık confused adj.
karışık troublous adj.
karışık involute adj.
karışık involved adj.
karışık untidy adj.
karışık convolute adj.
karışık miscellaneous adj.
karışık obscure adj.
karışık adulterated adj.
karışık wooly adj.
karışık disconcerted adj.
karışık knotted adj.
karışık disorganized adj.
karışık indecipherable adj.
karışık mazy adj.
karışık perplexed adj.
karışık reticular adj.
karışık unclear adj.
karışık composite adj.
karışık motley adj.
karışık compound adj.
karışık unsized adj.
karışık tangled adj.
karışık inexplicit adj.
karışık turbid adj.
karışık blended adj.
karışık unclassified adj.
karışık indiscriminate adj.
karışık kinky adj.
karışık woolly adj.
karışık disorderly adj.
karışık deep adj.
karışık chequered adj.
karışık entangled adj.
karışık adulterate adj.
karışık enigmatic adj.
karışık screwy adj.
karışık convoluted adj.
karışık calico adj.
karışık combined adj.
karışık hybrid adj.
karışık circuitous adj.
karışık immethodical adj.
karışık complicating adj.
karışık dubious adj.
karışık muddling adj.
karışık vague adj.
karışık assorted adj.
karışık befogged adj.
karışık befuddled adj.
karışık checkered adj.
karışık disorganised adj.
karışık complexed adj.
karışık messy adj.
karışık ragged adj.
karışık tanglesome adj.
karışık tangly adj.
karışık tempered adj.
karışık tempestuous adj.
karışık upset adj.
karışık unculled adj.
karışık undeciphered adj.
karışık undiscriminating adj.
karışık jumbled adj.
karışık unorganized adj.
karışık unorganised adj.
karışık upside-down adj.
karışık willy-nilly adj.
karışık mazey [obsolete] adj.
karışık harum-scarum adj.
karışık misorderly [obsolete] adj.
karışık mixter-maxter adj.
karışık light adj.
karışık muddied adj.
karışık riddling adj.
karışık riley adj.
karışık chowchow adj.
karışık dense adj.
karışık deranged adj.
karışık odd adj.
karışık off the hooks adj.
karışık roughhouse adj.
karışık ruffin adj.
karışık implex adj.
karışık implexuous adj.
karışık implicate [obsolete] adj.
karışık implicit [obsolete] adj.
karışık inexplicable [obsolete] adj.
karışık complicate adj.
karışık diffuse [obsolete] adj.
karışık inorganized adj.
karışık inorganised adj.
karışık pellmell adj.
karışık sinuous adj.
karışık spaghettilike adj.
karışık stocked with adj.
karışık perplex [obsolete] adj.
karışık reticulary adj.
karışık half and half adv.
karışık misc. (miscellaneous) abrev.
Phrases
karışık out of square expr.
Colloquial
karışık wafty adj.
karışık mixy adj.
karışık in a mess expr.
Idioms
karışık like herding frogs expr.
Technical
karışık inextricable adj.
karışık intricate adj.
Computer
karışık blends n.
Archaic
karışık mazeful adj.
karışık miscellany adj.
karışık mixt adj.
Slang
karışık mungy adj.
British Slang
karışık puddled adj.

Sens de "karışık" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
General
çürümüş yaprakla karışık gübre compost n.
The machine spreads compost on the soil.
Makine toprağa gübre atıyor.

More Sentences
karla karışık yağmur sleet n.
The sleet damaged the car's roof.
Karla karışık yağmur, arabanın tavanına zarar vermiş.

More Sentences
karışık saç mop n.
It took a lot of time for Jenny to arrange her mob of frizzly hair.
Jenny'nin kıvırcık ve karışık saçlarını düzene sokması çok zaman aldı.

More Sentences
karışık kaset mixtape n.
He compiled a mixtape of his favourite songs.
En sevdiği şarkılardan oluşan bir karışık kaset derledi.

More Sentences
karışık fikir complex idea n.
What are the most complex ideas my child needs to understand?
Çocuğumun anlaması gereken en karmaşık fikirler nelerdir?

More Sentences
karışık mesaj mixed message n.
We constantly receive mixed messages on this issue and we need clarity.
Bu konuda sürekli olarak karışık mesajlar alıyoruz ve açıklığa ihtiyacımız var.

More Sentences
karışık yığın mat n.
A mat of leaves covered the lawn.
Çimenlerin üzerini karışık yaprak yığınları kaplamıştı.

More Sentences
kafası karışık olmak be confused v.
Tom said Mary was confused.
Tom, Mary'nin kafasının karışık olduğunu söyledi.

More Sentences
karışık olmayan uncomplicated adj.
Offering forms to convert visitors into subscribers or customers should be a simple and uncomplicated process.
Ziyaretçileri abonelere veya müşterilere dönüştürmek için formlar sunmak basit ve karmaşık olmayan bir süreç olmalıdır.

More Sentences
çok karışık too complex adj.
This is with good reason, for they are too complex and too bureaucratic for contracting authorities and industry alike.
Bunun iyi bir nedeni var; zira bu yönergeler hem ihale makamları hem de sektör için çok karmaşık ve çok bürokratik.

More Sentences
Colloquial
karışık zihin confused mind n.
The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place.
Karışık zihin, bir şey üzerinde düşünürken tek bir yerde toplanan zihindir.

More Sentences
kafası biraz karışık a bit confused adj.
Everyone's a bit confused.
Herkesin kafası biraz karışık.

More Sentences
Idioms
karışık duygular mixed emotions n.
I have mixed emotions about this.
Bunun hakkında karışık duygularım var.

More Sentences
karışık duygular/hisler mixed feelings n.
On the eve of the vote at first reading of the 2003 budget, I must confess to mixed feelings.
2003'ün ilk bütçe oylamasının arifesinde, karışık duygular içinde olduğumu itiraf etmeliyim.

More Sentences
Chemistry
karışık oksit yakıt mox n.
Mixed oxide fuel (MOX) is one of these.
Karışık oksit yakıt (MOX) bunlardan biridir.

More Sentences
Linguistics
karışık metafor mixed metaphor n.
Once again he wrote a song using mixed metaphors.
Bir kez daha karışık metaforlar kullanarak bir şarkı yazdı.

More Sentences
General
korkuyla karışık şaşkınlık awe n.
karışık siyasal durum unsettled political situation n.
kafası karışık olma feyness n.
karışık şey commixture n.
korkuyla karışık saygı awe n.
karışık şey mélange n.
karışık yem blended feed n.
karışık ve sık bir sürü huddle n.
karışık şey mess n.
karışık akıntı turbulent flow n.
karışık iş imbroglio n.
karışık ve taranmamış saç mop n.
şakayla karışık iğneli söz quip n.
karışık şey hash n.
çin'e özgü karışık turşu chowchow n.
yünle karışık pamuk kumaş linsey woolsey n.
karışık şey farrago n.
karışık kültür mixed culture n.
ırkça karışık insanlar racially mixed people n.
karışık saç shock n.
karışık ispirto denatured alcohol n.
karışık dil hybrid language n.
karışık derleme salmagundi n.
karışık durum mess n.
karışık şey complex n.
karışık renkli alacalı at skewbald n.
hikayenin karışık noktası nodus n.
bakır veya gümüşle karışık siyah kükürt alaşımı niello n.
korku ve merakla karışık saygı awe n.
karışık meyve suyu mixed fruit juice n.
karla karışık yağmur rain mixed with snow n.
karışık durum hugger-mugger n.
karışık durum mix-up n.
karışık şeyler medley n.
karışık desen crazy quilt n.
karışık desen patchwork quilt n.
karışık saç fuzzy hair n.
bulanık/karışık zihin foggy mind n.
karışık çerez trail mix n.
karışık iş complicated matter n.
çin'e özgü karışık turşu chow-chow n.
karışık pizza mixed pizza n.
karışık sırayı çözme descramble n.
karışık sandviç mixed sandwich n.
karışık sandviç mixed sub n.
popüler, gürültülü, karışık grup racquette n.
ortaya karışık birkaç şey mixed bag n.
(karışık bir şeyi) açmak unsnarling n.
ağa benzeyen karışık şey web n.
karışık ve bozuk durum malady n.
karmaşık/karışık bir mesaj, işaret mixed message n.
birbiriyle karışık ve şeffaf cama gömülü renkli camdan yapılma ince çubuk ve tüpler millefiore glass n.
dört çiftli dansta karışık hareketler ve figürler hash n.
karışık renk brindle n.
karışık renkli hayvan brindle n.
karışık durum muck n.
mitlerle karışık hikaye myth history n.
karışık konuşma rigamarole n.
karışık konuşma rigmarole n.
karışık şey gumbo n.
azarlama ve aşağılama ile karışık beğenmeme opprobrium n.
karışık ses churme n.
karışık kütle imbroglio n.
karışık şey olla-podrida n.
karışık bir koleksiyon (edebi, müzik) olla-podrida n.
karışık koleksiyon olla podrida n.
karışık şey olla podrida n.
karışık şey commixion n.
karışık şey commixtion [obsolete] n.
karışık olmama incommixture [obsolete] n.
kumla karışık deniz çakılı dobbin [dialect] [uk] n.
karışık katmanlı damar yapısı foliation n.
yağlı ve karışık şey gaum [dialect] n.
yapışkan ve karışık şey gaum [dialect] n.
karışık malzemeler plunder n.
(müzik veya video oynatıcısında) karışık çal özelliği shuffle n.
karla karışık olma sleetiness n.
top çekmeyle karışık bir iskambil oyunu beano n.
karışık şey strew n.
kafası karışık olma perplexiveness [obsolete] n.
karışık grup fardel n.
ortaya karışık öfke frustration n.
bilmece gibi karışık şekle sokmak enigmatize v.
karışık dokumak inweave v.
şakayla karışık iğneli söz söylemek quip v.
açmak (karışık bir şeyi) untangle v.
karışık yemek mess v.
(karışık bir şeyi) açmak disentangle v.
(karışık bir şeyi) çözmek disentangle v.
karışık bir şeyi açmak untangle v.
karışık bir durumdan kurtarmak untangle v.
karışık bir durumdan kurtarmak disentangle v.
karışık renkli yapmak diaper v.
bilmece gibi karışık şekle sokmak enigmatise v.
amaçsızca/kafası karışık şekilde dolaşmak mill v.
karışık hale getirmek ramify v.
karışık hale gelmek ravel [obsolete] v.
karışık bir şeyi açmak unclue v.
saygıyla karışık korku yaratmak awestrike v.
(karışık bir şeyi) çözmek unentangle v.
(karışık bir şeyi) açmak unentangle v.
kafası karışık olmak bubble v.
karışık koymak misorder v.
küçümseme ile karışık isteksizlik duymak disdain v.
karışık hale gelmek disorder v.
karışık bir durumdan kurtarmak disinvolve v.
saygıyla karışık korku duymak fear v.
(müzik veya videoları) karışık sırada görüntülemek shuffle v.
(müzik veya videoları) karışık oynatmak shuffle v.
olayı karışık hale getirmek sophisticate v.
en karışık wooziest adj.
karışık duygular besleyen ambivalent adj.
çok karışık labyrinthine adj.
karışık dokunmuş inwrought adj.
bilmece gibi karışık enigmata adj.
şakayla karışık laf sokan pawky adj.
kafası karışık fey adj.
karışık renkli motley adj.
aşırı karışık overcomplicated adj.
zihni karışık groggy adj.
karışık hisleri olan ambivalent adj.
fazla karışık overcomplicated adj.
çok karışık labyrinthian adj.
saygı ile karışık reverential adj.
aklı karışık bemused adj.
daha karışık woozier adj.
saygıyla karışık korku duygusundan yoksun awless adj.
saygıyla karışık korku duygusundan yoksun aweless adj.
karla karışık yağmur sleety adj.
karışık olmayan unalloyed adj.
karışık olmayan uncluttered adj.
kafası karışık wooly-minded adj.
kafası karışık wooly adj.
kafası karışık befuddled adj.
kafası karışık woolly-headed adj.
kafası karışık muzzy adj.
kafası karışık woolly adj.
kafası karışık muddled adj.
kafası karışık woolly-minded adj.
karışık milliyetten mixed-nationality adj.
kafası karışık tavert adj.
karışık olmayan noncomplex adj.
aklı karışık turbid adj.
tabanı sarı renkli karışık renkleri ile bilinen cam eşya tipi amberina adj.
karışık olmayan unallayed adj.
karışık olmayan unambivalent adj.
korku ve merakla karışık bir saygı duyan awed adj.
korkuyla karışık saygı duyan awful adj.
kafası karışık off-balance adj.
kafası karışık bleary adj.
şakayla karışık half-serious adj.
biraz kafası karışık half-dazed adj.
şakayla karışık half-joking adj.
karışık renkli medley [obsolete] adj.
aklı karışık woolly adj.
kafası karışık mixed adj.
karışık tasarımlı borax adj.
(özellikle kürkü desenli kediler için) çizgili veya karışık desenli brinded adj.
kadın-erkek karışık (yurt vb.) mixed adj.
kafası karışık hurly burly adj.
karışık şekilde bağlı hyper adj.
karışık tasarlanan hyperactive adj.
(hareket) karışık rickety adj.
karışık ve sıkıntılı grumly [scotland] adj.
aşırı karışık overelaborate adj.
karışık olmayan immixed [obsolete] adj.
karışık bir halde disruly adj.
kafası karışık distraught adj.
karışık hale getiren complicative [obsolete] adj.
(alfabe çözümünde) karışık dizilerde görülen incoherent adj.
kafası karışık cross-eyed adj.
karışık dokunmuş intextured adj.
karışık dokunmuş inworn adj.
aşırı karışık finicky adj.
kafası karışık olmayan free-minded adj.
kafası karışık skivie [obsolete] adj.
karışık tutumları olmak puzzleheaded adj.
kafası karışık fuzzyheaded adj.
kafası karışık fuzzy adj.
karışık bir halde muddledly adv.
karışık bir şekilde woozily adv.
karışık olarak complexly adv.
karışık bir şekilde disconcertedly adv.
karışık bir halde impurely adv.
karma karışık bir şekilde ruggedly adv.
bilmece gibi karışık şekilde enigmatically adv.
karışık olarak intricately adv.
karışık olmayacak şekilde elementarily adv.
karışık şekilde tanglingly adv.
karışık olmayan bir şekilde unambivalently adv.
karışık bir şekilde mazily adv.
karışık şekilde miscellaneously adv.
karışık bir şekilde mixtly adv.
karışık bir şekilde mixedly adv.
kafası karışık bir şekilde hurry-skurry adv.
kafası karışık bir şekilde hurry-scurry adv.
karışık şekilde disordinately [obsolete] adv.
karışık şekilde disorderly adv.
karışık bir halde disrulily adv.
karışık bir şekilde complicately adv.
karışık bir şekilde intermixedly adv.
Phrases
kafası karışık out of one's mind expr.
Colloquial
çok karışık a mixed bag n.
karışık bir durum a tricky situation n.
kafası karışık genç crazy mixed-up kid n.
karışık terim/ifade fuzzword n.
karma karışık hurrah's nest n.
çok (zor, karışık) gelmek be so much/many (something) v.
karışık olmayan fuss-free adj.
ortaya karışık a mixed bag/bunch adj.
kafası karışık/karışmış buffaloed adj.
aklı karışık at fault expr.
kafası karışık at fault expr.
Idioms
karışık ayrıntılar the ins and outs n.
(gülünç/komik derecede) karışık heath robinson n.
içinden çıkılmaz/karışık durum a mare's nest n.
kafası/aklı karışık in a spin n.
karışık ve zor kelime ten dollar word n.
(roman sonundaki) karışık durum twist in the tail n.
duyguları karışık mixed emotions n.
kafası karışık mixed emotions n.
hüzünle karışık mutluluk mixed emotions n.
karışık/gülünç olaylar silsilesi comedy of errors n.
karma karışık/karman çorman durum a tangled web n.
ortaya karışık olan şey mixed bag n.
karışık durum pretty kettle of fish [us] n.
karışık duygular içinde olmak in mixed feelings v.
kafası tamamen karışmış/karışık olmak be at sea v.
kafası karışık olmak be at sea v.
kafası karışık olmak be all at sea v.
kafası tamamen karışmış/karışık olmak be all at sea v.
karışık duygular içinde olmak have mixed feelings about something v.
karışık duygular içinde olmak get mixed feelings about something v.
(karışık) bir şeyi onarmaya çalışmak fuss with something v.
birisine karışık duygular taşımak/hissetmek get mixed feelings about v.
kafası karışık olmak have just one oar in the water v.
karmaşık/karışık bir mesaj vermek send a mixed message v.
karmaşık/karışık mesajlar vermek send mixed messages v.
karmaşık/karışık işaretler vermek send mixed signals v.
karmaşık/karışık bir işaret vermek send a mixed signal v.
kafası karışık olmak not know if (one) is afoot or on horseback v.
(birine/bir şeye) korkuyla karışık bir saygı duymak be in awe (of someone or something) v.
aklı/zihni karışık olmak go out of your mind v.
aklı/zihni karışık olmak be out of your mind v.
birine/bir şeye korkuyla karışık bir hayranlık duymak be in awe of somebody/something v.
birine/bir şeye korkuyla karışık bir saygı duymak be in awe of somebody/something v.
birine/bir şeye korkuyla karışık bir saygı duymak stand in awe of somebody/something v.
birine/bir şeye korkuyla karışık bir hayranlık duymak stand in awe of somebody/something v.
karışık duygular içinde olmak have mixed feelings v.
(biri/bir şey hakkında) karışık duygular içinde olmak have mixed feelings (about somebody/something) v.
karmaşık/karışık bir işaret vermek send a mixed signal v.
karmaşık/karışık işaretler vermek send mixed signals v.
kafası karışık all in a dither adj.
kafası karışık in a dither expr.
karışık durumda in a complicated spot expr.
karışık durumda all of a dither expr.
karma karışık in a whirl expr.
espriyle karışık (with) tongue in cheek expr.
kafası karışık halde at a stand expr.
(birine/bir şeye) korkuyla karışık bir saygı duyan in awe expr.
kafası karışık out of mind expr.
durum karışık bir hal alıyor the thick plottens expr.
Speaking
kafam karışık I am confused interj.
durum karışık bir hal alıyor the plot thickens expr.
kafam çok karışık I am so confused expr.
şakayla karışık only half in jest expr.
işler karışık things are hectic expr.
aklım çok karışık my mind is so confused expr.
benim aklım çok karışık my mind is so confused expr.
ortalık karışık things are crazy expr.
ortalık bir hayli karışık things are pretty crazy expr.
Trade/Economic
karışık yükle ilgili ücret tablosu general cargo rates n.
karışık yük general cargo n.
karışık stok mixed inventory n.
karışık pazarlama scrambled merchandising n.
karışık masraflar mixed cost n.
karışık sapma mix variance n.
temel sınıflara göre karışık verilerin özeti recapitulation n.
farklı malların ithalinde ya da ihracında uygulanan karışık döviz kurları mixed mixing rate n.
karışık yük mixed cargo n.
karışık kredi mixed credit n.
karışık mallar miscellaneous goods n.
karışık mal miscellaneous goods n.
karışık sermaye blended fund n.
karışık fon blended fund n.
karışık giriş composite entry n.
(mağazalarda) ürünlerin genellikle karışık halde içine konduğu kap dumpbin n.
Law
karışık yargı mixed jurisdictions n.
Politics
faaliyet sahası karışık olan holding şirketi mixed activity holding company n.
gereksiz ölçüde karışık bürokratik dil federalese n.
Industry
karışık gazojen gazı coking plant gas n.
karışık gaz integral gas n.
Technical
karışık taban yazımı mixed base notation n.
karışık tabakalı damar banded structure n.
karışık taban mixed radix n.
karışık kavşak staggered junction n.
karışık katmanlı damar banded structure n.
karışık akımlı pompa mixedflow pump n.
karışık iletken composite conductor n.
karışık ortamlı filtre mixed media filter n.
karışık fonksiyon composite function n.
karışık iplik blended yarn n.
karışık akım turbulent flow n.
karışık sıvı mixed liquid n.
karışık iyonlayıcı ışınlar mixed ionizing radiations n.
karışık sıra composite order n.
karışık tip pissu toplama kanalı combined system intercepting sewer n.
karışık kafes sistemler combined trusses n.
karışık salata combination salad n.
karışık çamur mixed sludge n.
karışık taban yazımı mixed radix notation n.
karışık usare mixed juice n.
karışık profil intricate shape n.
ksilen (karışık izomerler) xylene n.
karışık iplik mixed yarn n.
karışık tamsayılı programlama mixed integer programming n.
karışık kumaş union n.
karışık kumaş blended fabric n.
karışık basınçlı türbin mixed-flow water turbine n.
karışık kristal mixed crystal n.
karışık kan mixed blood n.
karışık kullanımlı merkez multiuse center n.
karışık pere random riprap n.
karışık taş run-of-quarry stone n.
karışık bağlantı sloppy link n.
karışık yükleme bulk loading n.
karışık taneli karmalar particulate composites n.
karışık oksit seramikler mixed oxide ceramics n.
karışık oksitler mixed oxides n.
karışık lifli melez intraply hybrid n.
karışık taneli seramikler particulate ceramics n.
karışık tane boyu mixed grain size n.
karışık akışlı pompa mixed flow pump n.
ışınlanmamış karışık oksit yakıt peletleri unirradiated mixed oxide fuel pellets n.
akan karışık gaz korozyonu deneyi flowing mixed gas corrosion test n.
karışık gaz akışlı çevre deneyi mixed flowing gas environmental test n.
akan karışık gaz korozyon deneyi flowing mixed gas corrosion test n.
karışık iyon değiştirici mixed-bed ion exchanger n.
karışık iyon değiştirici filtre mixed-bed filter n.
karışık tip su arıtıcısı mixed-bed demineraliser n.
karışık olmayan pure adj.
karışık taneli mixed grained adj.
karışık kamış mixed stuff adj.
Computer
karışık içerik mixed content n.
karışık arama mixed search n.
karışık belge mixed document n.
karışık taban mixed radix n.
karışık taban yazımı mixed radix notation n.
karışık taban yazımı mixed base notation n.
karışık değer mixed-value n.
ilişki durumu karışık relationship status (it's) complicated n.
(yazılımda) belli bir anahtar değere karışık tek nesne bulunan örüntü multiton n.
Informatics
karışık dosya garbled file n.
Telecom
karışık işaretleri çözücü descrambler n.
Electric
karışık iletken composite conductor n.
Mechanic
karışık mal imalatı job lot production n.
Textile
pamuk ve ipekle karışık dokunmuş dalgalı çizgili kumaş journey n.
yünlü veya yün ile pamuk karışık ince elbiselik kumaş delaine n.
karışık iplik blended yarn n.
karışık iplik mixed yarn n.
karışık kumaş blended fabric n.
yünle karışık keten ya da pamuk kumaş linsey-woolsey n.
yünle karışık pamuk kumaş linsey-woolsey n.
karışık dantelli sert ve geniş bir yakalık rebato n.
karışık dantelli sert ve geniş bir yakalık rabato n.
patiska üzerine renkli, karışık figürler işleme sanatı/işlemi calico printing n.
atkı ipliklerinin çözgü etrafında karışık şekilde büküldüğü bir tür örgü dantel balloon net n.
sırlı yünlü veya karışık bir kumaş tammy cloth n.
sırlı yünlü veya karışık bir kumaş tammy n.
sırlı yünlü veya karışık bir kumaş tamis n.
sırlı yünlü veya karışık bir kumaş tamise n.
batı hint adaları'nda satılan kaba ve karışık keten kumaş ticklenburg n.
beyazla karışık siyah yünden evde dokunmuş şayak giysi kelt n.
yünle karışık pamuk kumaş linsey n.
karışık renkli kumaş heather mixture n.
fitilli olup özellikle yazlık kıyafetlerde kullanılan ince yünlü veya karışık bir kumaş drap d'ete n.
patiska üzerine renkli karışık figürler işlemede kullanılan oymalı bakır silindir shell n.
Construction
karışık kum blended sand n.
samanla karışık kilden yapılmış duvar cobwall n.
Lighting
karışık yansıma mixed reflection n.
karışık ışıklı lamba blended lamp n.
karışık geçme mixed transmission n.
karışık ışıklı lamba self-ballasted mercury lamp n.
karışık lamba blended lamp n.
Woodworking
karışık orman mixed forest n.
Dyeing
karışık renk nonsolid colour n.
karışık renk nonsolid color n.
Automotive
karışık sürtünme mixed friction n.
karışık sürtünme mixed friction n.
karışık yağlama mixed lubrication n.
Marine
karışık tanecik büyüklüğü mixed grain size n.
karışık gelgit mixedtide n.
karışık gel-git mixed tide n.
kısmen karışık tip partially mixed-type adj.
kuvvetlice karışık tip strongly mixed-type adj.
Mining
maden damarından çıkan çöple karışık malzeme shoad n.
Medical
habis karışık tükürük bezi tümörleri malignant mixed tumours of salivary gland n.
karışık endokrin-ekzokrin karsinom mixed endocrine-exocrine carcinoma n.
(balgamla karışık) kan tükürme kemoptysis n.
(balgamla karışık) kan tükürme haemoptysis n.
karışık bağ doku hastalığı mixed connective tissue disease n.
karışık venöz oksijen satürasyonu mixed venous oxygen saturation n.
(balgamla karışık) kan tükürme hemoptysis n.
karışık soy lösemi mixed lineage leukemia n.
karışık bağ dokusu hastalığı mixed connective tissue disease n.
karışık enfeksiyonda iki ayrı virüsün genomlarından melez virüs oluşumu reassortment n.
karışık fonksiyonlu oksidaz mixed function oxydase n.
Anatomy
yutağı, gırtlağı, akciğerleri, kalbi, yemek borusunu, mideyi ve karın boşluğundaki iç organlarının çoğunu besleyen karışık bir sinir nervus vagus n.
yutak, gırtlak, akciğerleri, kalbi, yemek borusunu, mideyi ve iç organlarının çoğunu besleyen karışık bir sinir tenth cranial nerve n.
Psychology
insan beyninin sorun çözerken zor ve karışık yöntemler yerine en yalın yöntemi seçmesini tanımlamak için kullanılan terim cognitive miser n.
öfkeyle karışık stres frustration n.
Pathology
pinta karışık lezyonları mixed lesions of pinta n.
Printing
karışık teknik mixed technique n.
Food Engineering
karışık kültür mixed culture n.
karışık usare mixed juice n.
Gastronomy
karışık hamur tatlıları mixed turkish pastry n.
karışık sebzeler mixed vegetables n.
karışık komposto assorted stewithed fruit n.
karışık turşu mixed pickles n.
karışık meyve mixed fruits n.
karışık dolma mixed farci n.
karışık ızgara mixed grill n.
karışık kebap mixed kebab n.
ruslar'da bir çeşit karışık aperitif zakuski n.
karışık içecekler mixed refreshments n.
karışık meyve assorted fruits n.
karışık biskuvi biscuit mix n.
karışık dondurma assorted ice cream n.
karışık sebze mixed vegetables n.
karışık ızgara mixed grill n.
karışık kuruyemiş assorted nuts n.
karışık et ızgarası mixed çiril n.
karışık salata mixed salad n.
karışık soğuk etler mixed cold meats n.
karışık pide mixed pita n.
karışık dondurma miwed ice-cream n.
karışık meyveli mixed fruit n.
karışık turşu mixed pickle n.
karışık deniz mahsulleri mixed seafood n.
karışık dondurma mixed ice cream n.
karışık meyve aroması tutti-frutti n.
doğranmış karışık meyve konservesi tutti-frutti n.
karışık sebzeli garnitür jardinière n.
birlikte ekilen karışık tahıllar dredge [dialect] [uk] n.
karışık et yemeği podrida n.
çin menşeli bir tür karışık sebze yemeği subgum n.
karışık meyveli kokteyl fruit punch n.
karışık kızartma fry [uk] [ireland] n.
karışık sebze ile hazırlanan subgum adj.
karışık sebzeli subgum adj.
Math
karışık dağılımlar  mixture distributions  n.
Statistics
karışık normal olmayan eğri complex abnormal curve n.
karışık gözlemler mixed-up observations n.
karışık ekim intercropping n.
Chemistry
karışık sıvı askıda katı madde mixed liquor suspended solid n.
sıvıların içinde amonyak olup olmadığını test etmede kullanılan potasyum iyodür ve potasyum hidroksitle karışık bir cıva iyodür çözeltisi nessler's solution n.
içindeki farklı malzemelerin sıvı halde bulunduğu karışık bir bileşim mistura n.
sıvının içinde amonyak olup olmadığını potasyum iyodür ve potasyum hidroksitle karışık cıva iyodür çözeltisi kullanarak test etmek nesslerize v.
Biochemistry
karışık dölgöze heterozygote n.
karışık engelleme mixed type inhibition n.
karışık yatak mixed-bed n.
Zoology
atlarda beyazla karışık kızıl kahverengi tüyler blossom n.
Botanic
karışık köklü orkide tangle orchid (plectorrhiza) n.
karışık kökleri olan, küçük ve kokulu yeşil çiçekler açan bir orkide tangle orchid (plectorrhiza) n.
bir çift sapsız talkım içeren karışık çiçeklenme verticillaster n.
şili'ye özgü birbirine karışık dalları, sert sivri uçlu yaprakları ve yenilebilir fındıkları olan herdem yeşil bir ağaç monkey puzzler n.
büyük ve küçük yaprakçıkların karışık bulunduğu tüy yapraklı bitki interruptedly pinnate n.
Agriculture
karışık tarım mixed farming n.
karışık yemler blended feeds n.
Breeding
karışık mera mixed pasture n.
dengeli karışık hayvan yemi chow® n.
Tobacco
burley tütünleri için alacalı karışık variegated schorched mixed adj.
Forestry
karışık mescere mixed stand n.
Social Sciences
eskiden güney afrika'da karışık etnik kökenli insanlar için yapılan ırkçı sınıflandırma cape coloured n.
karışık kökenli olmayan unhyphenated [us/canada] adj.
karışık olmayan (toplum) unintegrated adj.
karışık milliyete ait mongrel adj.
karışık milliyetten olan mongrel adj.
Literature
karışık ölçülü dize logaoedic n.
karışık ölçülü dize ile ilgili logaoedic adj.
Linguistics
fransızca, ispanyolca, yunanca ve arapça ile karışık italyanca'dan oluşan bir ortak dil lingua franca n.
History
genellikle bakırla karışık çeşitli eski altın paralara verilen ad crown n.
Philosophy
resim ve fotoğrafçılıkta pop artla karışık gerçeküstücülüğü bilinçaltı imgeler yoluyla canlandırma neosurrealism n.
Environment
karışık imarlı bölge mixed developing zone n.