man - Turc Anglais Dictionnaire

man

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "man" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 114 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
man n. insan
The consequences are catastrophic, to both fish and man.
Bunun sonuçları hem balıklar hem de insanlar için felakettir.

More Sentences
man n. adam
He sent his man to take us from the hotel.
Bizi otelden alması için adamını gönderdi.

More Sentences
man n. erkek
Two of the robbers were men.
Soygunculardan ikisi erkekti.

More Sentences
General
man n. taş
There are 16 men for each colour in a chess set.
Bir satranç takımında her renk için 16 taş vardır.

More Sentences
man n. koca
Cooking for her man isn't a duty for women.
Kocasına yemek pişirmek kadının görevi değildir.

More Sentences
man n. adam
A man approached and I asked him whether it was his bag.
Bir adam yaklaştı ve ona bunun kendi çantası olup olmadığını sordum.

More Sentences
man n. insanoğlu
We are the Europe we have built, the best thing man has given mankind.
Biz inşa ettiğimiz Avrupa'yız, insanoğlunun insanlığa verdiği en iyi şeyiz.

More Sentences
man n. işçi
They hired a group of men for gardening.
Bahçe işleri için bir grup işçi tuttular.

More Sentences
man n. erkek
Still I cling to the good Biblical institution of marriage as a lasting union between man and woman.
Ben yine de kadın ve erkek arasında kalıcı bir birliktelik olarak İncil'deki iyi evlilik kurumuna bağlıyım.

More Sentences
man n. kimse
No man is so old as to think he cannot live one more year.
Hiç kimse bir yıl daha yaşayamayacağını düşünecek kadar yaşlı değildir.

More Sentences
man n. biri
The veteran lived his life as a military man.
Savaş gazisi, hayatını askeriyede çalışan biri olarak geçirmişti.

More Sentences
man n. kişi
We look to him as the man to root out cartels.
Kendisine kartellerin kökünü kazıyacak kişi olarak bakıyoruz.

More Sentences
man n. insan türü
Stone age man lived by hunting and gathering.
Taş devri insan türü avcılık ve toplayıcılıkla yaşıyordu.

More Sentences
man n. tebaa
All men should pay taxes.
Tüm tebaanın vergi ödemesi gerekir.

More Sentences
man n. mensup
An army man couldn't get a better opportunity.
Bir ordu mensubu bundan daha iyi bir fırsat yakalayamazdı.

More Sentences
man n. asker
The general ordered his men to retreat.
General askerlerine geri çekilmelerini emretti.

More Sentences
man n. cesur kimse
John isn't man enough to live on his own.
John tek başına yaşayacak kadar cesur biri değil.

More Sentences
man n. (bir şeyin) insanı
He is not a car man.
O pek araba insanı değil.

More Sentences
man v. (alet vb.) idare etmek
A pair of workers are manning the winch.
Bir çift işçi vinci idare ediyor.

More Sentences
Colloquial
man interj. ahbap
Man, what are you doing?
Ahbap, ne yapıyorsun?

More Sentences
General
man n. merdüm
man n. mide
man n. kul
man n. er kişi
man n. beşer
man n. lan
man n. birader
man n. yönetim
man n. dama taşı
man n. satranç taşı
man n. erkek işçi
man n. er
man n. uşak
man n. oyun taşı
man n. şahıs
man n. beyaz adam
man n. (satranç) taş
man n. amele
man n. insan ırkı
man n. ademoğlu
man n. amele
man n. zevç
man n. üye
man n. erkek aşık
man n. erkek sevgili
man n. maund (hint ağırlık birimi)
man n. istekli kimse
man n. fanatik
man n. dinine çok bağlı kimse
man n. hayran
man n. takım oyuncusu
man n. taş (satranç/dama)
man n. yiğit erkek
man n. yürekli insan
man n. (bir şeyin) meraklısı
man v. belirli bir iş için yeterince insan olmak
man v. adam vermek
man v. adam yerleştirmek
man v. adamla donatmak
man v. adam atamak
man v. görev yapmak
man v. görevli olmak
man v. göğüs germek
man v. insan gücü sağlamak
man v. takviye etmek
man v. (bir sıkıntıya) hazır olmak
man v. hazır bulunmak
man v. asker yerleştirmek
man v. (şahin veya doğanı) insanlara alıştırmak
man v. birinin yerini almak
man v. güç veya direnç sağlamak
man v. kuvvetlendirmek
man v. sağlamlaştırmak
man v. desteklemek
man v. cesaretlendirmek
man v. (şahin veya doğanı) insanların dokunmasına alıştırmak
man v. kullanmak
Colloquial
man n. polis
man n. aynasız
man interj. abicim
man interj. arkadaş
man interj. adamım
man interj. vay arkadaş
man interj. hadi ya
man interj. dostum
man exclam. vay be
man exclam. vay
man exclam. vay canına
man exclam. hayret
man exclam. lan
man exclam. birader
man exclam. dostum
man exclam. adamım
Industry
man n. alman ticari araç üreticisi
Technical
man n. kent çapında ağ
Marine
man n. gemi
Botanic
man n. mahun
man n. maun
man n. maun ağacı
Social Sciences
man n. genellikle güney ve güneybatı çin'de yaşayan kabilelerden meydana gelen aborijin nüfus
man n. güney ve güneybatı çin'de yaşayan yao ve miao gibi aborijin kabilelerden veya halklardan biri
man n. vietnam'ın dağlarında yaşayan kabilelere verilen ad
Religious
man n. (hristiyan bilim akımında) ebedi ruh düşüncesi
man n. tanrının sureti
man n. aklın temsili
Geography
man n. batı virginia eyaletinde yerleşim yeri
Slang
man n. torbacı
man n. uyuşturucu satıcısı
man n. polis memuru
man n. teşkilat
man n. şube
man n. uyuşturucu satıcısı
man n. torbacı
man n. erkek kanka

Sens de "man" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 3 résultat(s)

Turc Anglais
General
man inductive adj.
man manx adj.
Slang
man jughead n.

Sens de "man" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
young man n. delikanlı
garbage man n. çöpçü
straw man n. korkuluk
General
old man n. ihtiyar
Tom's a stiff-necked old man.
Tom inatçı bir ihtiyar.

More Sentences
spider man n. örümcek adam
Spider man, Beek King and Bruce Lee are fighting against each other!
Örümcek adam, Beek King ve Bruce Lee birbirlerine karşı savaşıyor!

More Sentences
old man n. ihtiyar adam
Who is that old man?
Kim bu ihtiyar adam?

More Sentences
young man n. genç
Without these kinds of new technologies, the future for young men like that is extremely bleak.
Bu tür yeni teknolojiler olmadan, bu gibi gençlerin geleceği son derece kasvetli.

More Sentences
man child n. erkek çocuk
But men, children, and teenagers develop lupus, too.
Ancak erkekler, çocuklar ve gençler de lupus geliştirir.

More Sentences
working man n. işçi
Working men drank hard apple cider.
İşçiler sert elma şarabı içiyordu.

More Sentences
medicine man n. büyücü doktor
So, Mr. Medicine Man, how would you like to taste your own medicine?
Peki, Bay büyücü doktor, kendi ilacınızı tatmaya ne dersiniz?

More Sentences
family man n. aile babası
Tom was a family man.
Tom bir aile babasıydı.

More Sentences
good man n. iyi adam
The good man is in continuous conflict.
İyi adam sürekli çatışma halindedir.

More Sentences
single man n. bekar adam/erkek
Layla hoped to work for a wealthy single man.
Leyla zengin bir bekar adam için çalışmayı umuyordu.

More Sentences
white man n. beyaz adam
What white man has ever seen me drunk?
Hangi beyaz adam beni sarhoş gördü?

More Sentences
old man n. yaşlı
Most of the old men were killed.
Yaşlıların çoğu öldürüldü.

More Sentences
medicine man n. sihirbaz hekim
We will not drown ourselves, said the medicine man; we have found a nation who are afraid of us.
Kendimizi boğmayacağız, dedi sihirbaz hekim; bizden korkan bir ulus bulduk.

More Sentences
best man n. sağdıç
Tom was the best man at my wedding.
Tom düğünümün sağdıcıydı.

More Sentences
man and wife n. karı koca
They pretend to be man and wife.
Karı koca gibi davranıyorlar.

More Sentences
married man n. evli adam
The married men that Layla robbed were reluctant to report her because of the embarrassment.
Leyla'nın soyduğu evli adamlar, utançlarından onu ihbar etmekten çekiniyorlardı.

More Sentences
rich man n. zengin adam
Do you know who the richest man in the world is?
Dünyanın en zengin adamının kim olduğunu biliyor musun?

More Sentences
wise man n. bilge
According to a Chinese proverb, when a wise man points at the moon, the fool looks at his finger.
Bir Çin atasözüne göre, bilge bir adam ayı işaret ettiğinde, aptal onun parmağına bakar.

More Sentences
old man n. baba
You're starting to sound like your old man.
Baban gibi konuşmaya başladın.

More Sentences
strong man n. güçlü adam
They were all strong men.
Onların hepsi güçlü adamlardı.

More Sentences
little man n. küçük adam
I am very deeply afraid of you, Little Man.
Senden çok korkuyorum, Küçük Adam.

More Sentences
dead man n. ölü adam
Dead men can accomplish nothing.
Ölü adamlar hiçbir şey başaramaz.

More Sentences
invisible man n. görünmez adam
Tom said that he saw the invisible man today.
Tom dün görünmez adamı gördüğünü söyledi.

More Sentences
ugly man n. çirkin adam
That ugly man has a beautiful wife.
O çirkin adamın güzel bir karısı var.

More Sentences
right-hand man n. sağ kol
Be my right-hand man.
Sağ kolum ol.

More Sentences
yes-man n. dalkavuk
Are we to be the United States's puppy or a group of fully paid-up yes-men who cheer the US on whenever it wants us to?
Biz ABD'nin köpek yavrusu mu olacağız yoksa ABD ne zaman isterse onu alkışlayan bir grup paralı dalkavuk mu?

More Sentences
lucky man n. şanslı adam
Tom felt like the luckiest man on earth.
Tom kendini dünyanın en şanslı adamı gibi hissetti.

More Sentences
armed man n. silahlı adam
Our house was attacked by armed men a few months ago.
Birkaç ay önce evimize silahlı adamlar saldırdı.

More Sentences
man-made structures n. insan yapımı yapılar
Which man-made structures are visible from space?
Hangi insan yapımı yapılar uzaydan görülebilir?

More Sentences
angry man n. kızgın adam
He tried to soothe the angry man.
Kızgın adamı yatıştırmaya çalıştı.

More Sentences
a rich man n. zengin bir adam
My father was not a rich man.
Babam zengin bir adam değildi.

More Sentences
man-eater n. yamyam
Is it a man-eater?
O bir yamyam mı?

More Sentences
family man n. aile adamı
Tom is a down-to-earth family man.
Tom ayakları yere basan bir aile adamıdır.

More Sentences
a married man n. evli bir adam
Kim Hee Ae will portray a woman who is having an affair with a married man.
Kim Hee Ae evli bir adamla ilişkisi olan bir kadını canlandıracak.

More Sentences
wise man n. bilge adam
The wisest man is the silent one.
En bilge adam sessiz olandır.

More Sentences
drowning man n. boğulan adam
The drowning man shouted for help.
Boğulan adam bağırarak yardım istedi.

More Sentences
fat man n. şişman adam
Who's that fat man?
Kim bu şişman adam?

More Sentences
sick man n. hasta adam
The Ottoman Empire was the sick man of Europe.
Osmanlı İmparatorluğu Avrupa'nın hasta adamıydı.

More Sentences
main man n. asıl adam (baş karakter)
He is the main man and knows me very well.
O asıl adam ve beni çok iyi tanıyor.

More Sentences
trans man n. trans erkek
The same is true for trans men.
Aynı şey trans erkekler için de geçerli.

More Sentences
every man n. her erkek
This is unacceptable for French people, but also for every man and woman that advocates humanism.
Bu Fransız halkı için olduğu kadar hümanizmi savunan her erkek ve kadın için de kabul edilemez bir durumdur.

More Sentences
married man n. evli erkek
Why Do Married Men Look at Other Women?
Evli Erkekler Neden Başka Kadınlara Bakar?

More Sentences
man-hater n. erkek düşmanı
Mary is a man-hater.
Mary erkek düşmanı.

More Sentences
military man n. ordu mensubu
fellow man n. adam
a hulk of man n. çam yarması
inner man n. ruh
common man n. sokaktaki adam
the inner man n. vicdan
leading man n. başroldeki erkek
betting man n. bahisçi
brave man n. yiğit
poor man n. adamcağız
holdup man n. soyguncu
common man n. sıradan insan
man of science n. bilim adamı
the height of a man n. adam boyu
old man n. babalık
publicity man n. reklamcı
strapping man n. adam azmanı
finger man n. muhbir
man who repairs car hoods n. kaportacı
man made fiber n. insan yapısı lif
liege man n. vasal
a man in my position n. benim durumumda olan bir adam
ape man n. maymun adam
old man n.
qualified man power n. yetişmiş insan gücü
contact man n. bağlantı
plainclothes man n. sivil giyimli dedektif
man of letters n. yazar
brave man n. aslan
brave man n. er
man of letters n. bilim adamı
man in the street n. herhangi bir adam
finger man n. ispiyoncu
end man n. komedyen
the man in the street n. sıradan kimse
man vc control setting n. manuel vc kontrol ayarı
brave man n. dadaş
fall of man n. hz adem ve havva'nın işlediği günah ve sonuçları
conjure man n. sihirbaz
cave man n. mağara adamı
preacher man n. vaiz
man of the world n. engin tecrübeli
man of straw n. erkek müsveddesi
fancy man n. acayip adam
a marked man n. mimlenmiş adam
railway man n. demiryolu işçisi
confidence man n. dolandırıcı
leading man n. esas oğlan
man who acts slowly n. ağır adam
con man n. hilekar
a man of few wants n. pek az isteği olan bir adam
red man n. kızılderili
unmarried man n. evlenmemiş adam
fancy man n. aşık
man made noise n. suni gürültü
g man n. fbi memuru
the man in the street n. sokaktaki adam
literary man n. edip
property man n. aksesuarcı
man of letters n. yazıncı
man friday n. köle gibi sadık uşak
man of substance n. zengin adam
man about town n. tiyatro ve gece kulübüne sıkça giden adam
hit man n. kiralık katil
man of the people n. halk adamı
learned man n. bilgin
brave man n. erkek adam
straw man n. saman adam
man of the world n. görmüş geçirmiş adam
family man n. ev bark sahibi
a man of means n. han hamam sahibi
salvage man n. cankurtaran
the old man n. baba
superior man n. üstünlüklü insan
inner man n. iştah
mechanical man n. robot
government man n. devlet adamı
old man n. koca
young man n. yiğit
modern man n. çağdaş insan
young man n. jön
man in the iron mask n. demir maskeli adam
learned man n. allame
old man n. patron
man friday n. köle
fancy man n. sevgili
huge man n. zebella
man of learning n. bilim adamı
a man of the world n. görmüş geçirmiş adam
sandwich man n. sırtında reklamla dolaşan adam
bogy man n. öcü
man made fibre n. sentetik lif
commercial man n. tüccar
the isle of man n. man adası
the inner man n. ruh
economic man n. ekonomi insanı
feral man n. yabani
stunt man n. dublör
the outer man n. dış görünüş
a familiar address to an older man n. amca
party man n. parti adamı
divorced man n. boşanmış adam
session man n. sesi kaydedilen bir şarkıcıya eşlik eden kayıt stüdyosunda görevli çalgıcı
yes man n. dalkavuk
fellow man n. ahbap
hired man n. adam
man eater n. yamyam
a man of few words n. az konuşan adam
peking man n. pekinli
primitive man n. ilk insan
a man of a few words n. az konuşan adam
assembly man n. meclis üyesi
man of war n. savaş gemisi
man of the world n. çok tecrübeli
economic man n. iktisadi adam
man about town n. boşgezen
leading man n. başrol oyuncusu erkek
swag man n. serseri
little man n. adamcık
mountain man n. dağ adamı
the man in the street n. sokaktaki insan
man of letters n. edebiyatçı
man of letters n. edip
girlie man n. kız gibi erkek
eight stages of man n. insanlık gelişminin sekiz aşaması
a man of the world n. görmüş geçirmiş kimse
cavalry man n. süvari
maintenance man n. bakım elemanı
society man n. sosyete
man influence on nature n. doğaya insan etkisi
self made man n. kendi kendini yetiştirmiş adam
inner man n. vicdan
rewrite man n. yeniden yazıcı
front man n. paravan kişi
an upright man n. adam gibi adam
key man n. üstün adam
a marked man n. mimli adam
man movable n. çekilerek götürülen malzeme
man movable n. itilerek taşınan malzeme
man space n. insan taşıma hacmi
seafaring man n. denizci
seafaring man n. gemici
key man n. kilit adam
man island n. man adası
gingerbread man n. zencefilli kurabiye adam
man of love n. aşk adamı
man of romance n. gönül adamı
small man n. küçük adam
a man of middle height n. orta boylu adam
a man of middle height n. orta boylarda adam
ladies' man n. zampara
ladies' man n. kadın peşinden koşan erkek
ladies' man n. flörtçü
ladies' man n. çapkın erkek
mature man n. olgun erkek
a man of property n. mal mülk sahibi
unwanted man n. istenmeyen adam
empty headed man n. boş adam
weather man n. hava durumu sunucusu
a man in the limelight n. günün adamı
man of wide interests n. birçok şeye ilgi duyan adam
day man labourer n. gündelikçi işçi
small man syndrome n. boy kompleksi
wise old man n. ak sakallı dede
man about town n. gösteriş düşkünü
man of straw n. bostan korkuluğu
emergency man n. yedek oyuncu
gas man n. havagazı memuru
general duties man n. genel hizmet işçisi
man-at-arms n. asker
man-child n. erkek çocuk
man-in-the-street n. vatandaş
hang-man n. adamasmaca
man-woman relationships n. erkek-kadın ilişkileri
man-system integration n. insan sistem bütünleşmesi
half-man n. yarım adam
man-at-arms n. silahşor
man-made fibres n. suni elyaflar
g-man n. federal ajan
fallacy of the straw-man n. iddiayı zayıflatma safsatası
man-to-man defense n. adam adama defans
red-blooded man n. taş fırın erkeği
taxi-man n. taksici
rag-and-bone man n. eskici
taxi-man n. taksi şoförü
one-man show n. tek kişilik sergi
mic-man n. mikrofoncu
serious-minded man n. ağır adam
right-hand man n. en çok güvenilen kimse
odd-job man n. ufak tefek işlerde becerikli olan kimse
yes-man n. evetefendimci
yes-man n. emir kulu
yes-man n. evet efendimci
yes-man n. patron yalakası
yes-man n. şakşakçı
man of business n. vekilharç
man of weight n. nüfuzlu kişi
reliable man n. güvenilir adam
man of honour n. namuslu adam
waiting man n. uşak
moneyed man n. paralı adam
yes-man n. liderinin her dediğini yapan kişi yalaka
man-hour n. adam-saat
man of weight n. nüfuzlu adamlar
well-to-do man n. zengin adam
waiting man n. hizmetçi
garbage man n. çöp toplayıcı
garbage man n. temizlik işçisi
sugar man n. şeker pişirici
backup man n. dublör
backup man n. yedek
systems man n. organizatör
stunt man n. (tehlikeli sahnelerde oynayan) dublör
lookout man n. nöbetçi
self made man n. kendi kendini yetiştirmiş insan
best man n. nikah şahidi
country man n. çiftçi
old clothes-man n. eskici
old clothes-man n. eski elbiseler satan kimse
man-trap n. tuzak
man of letter n. entelektüel
man hater n. erkek düşmanı
the man who saved the world n. dünyayı kurtaran adam
the killed man n. öldürülen adam
right hand man n. en güvenilir adam
a man with style n. tarz sahibi adam
a man for all seasons n. her devrin adamı
brave man n. mert adam
milk livered man n. ciğeri beş para etmez
one man n. adamın biri
a man of culture n. kültür insanı
real man n. erkek adam
make-up man n. erkek güzellik uzmanı
make-up man n. erkek makyöz
man-handling n. tartaklama
man-handling n. kol gücü ile yapma
man-handling n. kaba kuvvete başvurma
man-handling n. kaba kuvvetle itip kakma
man-handling n. kaba kuvvetle (birşeyi) taşıma
man of high attainments n. üstün yetenekleri olan
man in tuxedo n. smokinli adam
tuxedo man n. smokinli adam
muslim man n. müslüman adam
nameless man n. isimsiz adam
man/male slippers n. erkek terliği
muscle man n. kaslı adam
stick man n. çöp adam
stick man n. çubuk adam
a man of honour n. şerefli adam
a man of honour n. onurlu adam
hired man n. çiftlik işçisi
hired man n. ırgat
hired man n. rençper
the man of system n. sistem adamı
race of man n. insan ırkı
man with white hair n. beyaz saçlı adam
old man with white beard n. ak sakallı yaşlı adam
a sixtyish man n. altmış yaşlarında adam
the man in the street n. sokaktaki sade vatandaş
man-eater n. insan eti yiyen
the man in my dream n. hayalimdeki erkek
the man in my dreams n. hayallerimdeki erkek
strong man n. güçlü erkek
a man with an ankle holster n. ayak bileğinde silah kılıfı olan adam
man in the suit n. takım elbiseli adam
a man of high moral standing n. yüksek ahlak değerleri olan bir adam
honest man n. dürüst adam
man in the red jacket n. kırmızı ceketli adam
wealthy man n. varlıklı/zengin adam
rich man n. varlıklı/zengin adam
man of means n. varlıklı/zengin adam
a proper man n. düzgün bir adam
fetish man n. fetiş adamı
maintenance man n. tamirci
service man n. tamirci
the man in charge n. görevli
man fashion n. erkek modası
man of heart n. gönül adamı
sand man n. kum adam
a young black man n. genç bir siyah adam
a man dressed as father christmas n. noel baba kılığında bir adam
propane delivery man n. tüpçü
gas-bottle delivery man n. tüpçü
a man with a murderous obsession n. cinayet saplantısı olan bir adam
a man of god n. papaz
one-man show n. tek kişilik gösteri
popeye the sailor man n. temel reis
the dice man n. zar adam
miracle man n. mucize yaratan
lookout man n. gözcü
macho man n. maço erkek
one man army n. tek kişilik ordu
a man in a suit n. takım elbiseli bir adam
grumpy old man n. huysuz ihtiyar
the wounded man n. yaralı adam
woman seeking a man n. erkek arayan kadın
the thinking man sculpture n. düşünen adam heykeli
man bag n. bel çantası
man-day n. bir kişinin bir günde yapabildiği iş miktarı
man-hour n. bir kişinin bir saatte yapabildiği iş miktarı
man of wisdom n. bilge adam
confidence man n. üçkağıtçı
short man syndrome n. boy kompleksi
little man syndrome n. boy kompleksi
man with long mustache n. uzun bıyıklı adam
career man n. kariyer yapan kimse
career man n. kariyer adamı
man in a bathrobe n. bornozlu adam
the most hated man in the world n. dünyanın en nefret edilen adamı
button man n. düğme adam
the man in the street n. sokaktaki vatandaş
man of action n. girişimci adam
man of action n. girişken kimse
machete-wielding man n. elinde pala olan adam
dustbin man (uk) n. çöp toplama görevlisi
bin man (uk) n. çöp toplama işçisi
bin man (uk) n. çöp toplama görevlisi
bin man (uk) n. çöpçü
sanman (sanitation man) (us) n. çöp toplama işçisi
rubbish man (uk) n. çöpçü
sanman (sanitation man) (us) n. çöpçü
rubbish man (uk) n. çöp toplama işçisi
dustbin man (uk) n. çöpçü
sanman (sanitation man) (us) n. çöp toplama görevlisi
dustbin man (uk) n. çöp toplama işçisi
rubbish man (uk) n. çöp toplama görevlisi
man lift n. insan asansörü
the man in the wheelchair n. tekerlekli sandalyedeki adam
made man n. abd'de italyan kökenli/asli mafya üyesi
made man n. asil üye/aza
made man n. (mafyaya) tam/asli üye yapılmış kişi
made man n. (mafyada) tam üye
made man n. italyan menşeli organize suç örgütü mensubu
made man n. esas adam
a defenseless old man n. savunmasız yaşlı bir adam
civilized man n. uygar adam
holy man n. kutsal adam
holy man n. kutsal insan
leading man n. baş aktör
cannon man n. sirklerde gülle ile havaya fırlatılan sihirbaz adam
clean-cut man n. efendi (adam)
clean-cut man n. efendi adam
enlisted man n. deniz veya kara kuvvetlerinde rütbesiz asker
straw man fallacy n. korkuluk mantık hatası
fallacy of the straw-man n. korkuluk mantık hatası
man of nights n. gecelerin adamı
the man in charge n. kontrolün onda olduğu kişi
the man in charge n. yetkili kişi
the man in charge n. yetkili
figures of flying man n. uçan adam figürleri
common man n. sıradan insan/kişi
common man n. sıradan kişi
common man n. sıradan kimse
common man n. alelade insan
diamond man n. elmas adam
target man n. hedef adam
white masked man n. beyaz maskeli adam
man with white mask n. beyaz maskeli adam
man in white mask n. beyaz maskeli adam
man wearing white mask n. beyaz maskeli adam
man-made factors n. insan kaynaklı faktörler
show man n. gösteri adamı
typical turkish man n. tipik türk erkeği
an interesing man n. ilginç bir adam
a man with a cause n. dava adamı
black man n. siyahi adam
man voice n. erkek sesi
dark man n. karanlık adam
wobbly man n. hacıyatmaz
infantry man n. yaya er
man child n. ruhen olgunlaşmamış yetişkin erkek
mechanical man n. android
mechanical man n. insana benzeyen bir otomaton
wise man n. arif adam
wise man n. arif insan
man of influence n. sözü geçen kimse
man of influence n. nüfuzlu kimse
man of influence n. nüfuz sahibi kimse
a greegree man n. afrikalı muskacı
a greegree man n. afrikalı büyücü
a man of mark n. dikkat çeken, ünlü kişi
abraham-man n. delirmiş dilenci
abraham-man n. sadaka almak için deli numarası yapan dilenci
taurus man n. boğa burcu erkeği
taurus man n. boğa erkeği
age of man n. kuaterner çağ
age of man n. dördüncü çağ
age of man n. bugüne kadarki son iki milyon yıl
reading man n. çalışkan kimse
reading man n. çok okuyan kimse
man bun n. erkek topuzu
reel man n. (eskiden avustralya ve yeni zelanda'da) sahil kurtarma ekibinde cankurtaranın yüzerken bağlı olduğu kemerin makarasını çalıştıran görevli
reel man n. makaracı
lady's man n. çapkın erkek
lady's man n. kadınlarla gönül eğlendiren erkek
lady's man n. zampara
lady's man n. kadınlarla gönül eğlendiren erkek
lady's man n. çapkın erkek
lady's man n. zampara
lady's man n. kadın düşkünü erkek
lady's man n. kadın düşkünü erkek
night man n. gece görevlisi
night man n. gece çalışan tuvalet temizlikçisi
new man n. doğasındaki özenli tarafı ortaya çıkararak, çocuk bakımı ve ev işlerinde eşit sorumluluk alan modern erkek
the next man n. önüne çıkan ilk kişi
remittance man n. evden gönderilen parayla yaşayan sürgündeki kimse
trencher-man n. beleşçi
trencher-man n. asalak
trencher-man n. aşçı
two-man tent n. iki kişilik çadır
ape-man n. kaba adam
ape-man n. vahşi adam
elevator man n. asansör operatörü adam
elevator man n. asansörcü adam
end man n. sıranın sonundaki kimse
end man n. kuyruğun sonundaki kimse
barrow-man n. seyyar meyve sebze satıcısı
elevator man n. asansörcü
belt man [australia] n. (eskiden) belinde iple yüzen cankurtaran
every man n. tüm erkekler
main man n. kişiliği veya işi en beğenilen adam
main man n. lider
main man n. patron
main man n. bir kimsenin en öncelikli erkek sevgilisi
portuguese man-of-war n. ölümcül şekilde sokan deniz anasına benzer bir deniz canlısı
man-of-war n. ölümcül şekilde sokan deniz anasına benzer bir deniz canlısı
man [obsolete] n. koruma
man of straw n. tartışma ve münazaralarda kullanılan, karşı tarafın gerçek önermesini daha zayıf bir sav ile değiştirip çürüterek üstün gelindiği yanılsamasını yaratan bir taktik
man [obsolete] n. insan olarak kişileştirilen doğa üstü yaratık
man [obsolete] n. muhafız
man in the moon n. ayın yüzeyindeki karanlık ve parlak alanların benzetildiği hayali erkek figürü veya erkek yüzü
man milliner n. kadın şapkası satan kimse
man–of–war n. saygın bir donanmadaki mücadeleci savaş gemisi
man of deeds n. çabucak harekete geçen kimse
man of deeds n. düşünmeden harekete geçmeye meyilli kimse
man milliner n. kadın şapkası yapan kimse
man [obsolete] n. maiyet
black man [dialect] [obsolete] n. şeytan
black man [dialect] [obsolete] n. kötü ruh
black man [dialect] [obsolete] n. öcü
man-at-arms n. ağır silahla donanmış asker
man-at-arms n. ağır silahla donanmış orta çağ süvarisi
man-child n. çocuk ruhlu erkek
man-bag n. bel çantası
man-bag n. genellikle omuz askılı, kişisel eşyaları taşımak için tasarlanmış küçük erkek çantası
man-child n. ruhen olgunlaşmamış yetişkin erkek
man-hater n. mizantrop
man-hater n. erkek toplumundan kaçınan kimse
man-hater n. insanları sevmeyen kimse
man-trap n. dikkatsizlik sonucu yaralanmaya veya ölüme yol açabilecek şey
man-trap n. potansiyel tehlike kaynağı
man-trap n. potansiyel sorun kaynağı
marrying man n. evlenmeye istekli erkek
repair man n. tamirci