sebebiyle - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

sebebiyle



Sens de "sebebiyle" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 29 résultat(s)

Turc Anglais
General
sebebiyle due (to) adj.
sebebiyle hence adv.
sebebiyle thereby adv.
sebebiyle henen [obsolete] adv.
sebebiyle hennes adv.
sebebiyle in consequence of prep.
sebebiyle owing to prep.
sebebiyle by virtue of prep.
sebebiyle based upon prep.
sebebiyle based on prep.
sebebiyle over prep.
sebebiyle upon prep.
sebebiyle with prep.
sebebiyle on prep.
sebebiyle because of conj.
sebebiyle for the reason that conj.
sebebiyle by reason of conj.
sebebiyle as conj.
Phrases
sebebiyle in regard of [obsolete] prep.
sebebiyle because of the fact that expr.
sebebiyle by reason of the fact that expr.
sebebiyle on the ground of expr.
sebebiyle by virtue of the fact that expr.
sebebiyle on the ground that expr.
sebebiyle because of that expr.
sebebiyle on account of expr.
sebebiyle on the grounds of expr.
sebebiyle being that expr.
Idioms
sebebiyle thanks to conj.

Sens de "sebebiyle" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 251 résultat(s)

Turc Anglais
General
harp sebebiyle memleketini terketmeye mecbur kalan kişi dp n.
lordların yerel anlaşmazlıklar sebebiyle yargılanmış oldukları altı aylık veya bir senelik özel mahkeme leet n.
tarihi değeri ya da doğal güzelliği sebebiyle sıkça ziyaret edilen yer showplace n.
doğum oranının ölüm oranına eşit olması sebebiyle bir ırkın zamanla yok olması race suicide n.
büyük antiller ve bahamalar'da yaşamış olup, kültürleri soykırım, asimilasyon ve salgın hastalıklar sebebiyle yok edilmiş arawak soyundan olan kimse taíno n.
okunaksız ya da yanlış adres sebebiyle sahibine ulaşmayan posta nixie n.
okunaksız ya da yanlış adres sebebiyle sahibine ulaşmayan postalardan sorumlu memur nixie clerk n.
hastalık veya kullanmama sebebiyle vücut bölümlerinin güçten düşmesi natural wastage n.
kahkaha, öksürük veya ağlama sebebiyle yüksek sesli nefes alma kink n.
ölümcül hastalık sebebiyle hayat sigortası poliçesini satan ya da satmaya hazırlanan kimse viator n.
tane boyutu, doku gibi özellikleri sebebiyle tohum küspesine benzeyen ürün meal n.
tarihi olaylarla, kültürle ve eğlence dünyası ile bağları sebebiyle değer gören nesneler memorabilia n.
para basımı sebebiyle kesilen ceza mintage n.
tarihi önemi sebebiyle saygı gösterilen şey monument n.
özellik veya davranışlar sebebiyle hak edilen ödül veya ceza desert n.
cinayet gibi suçlarla bağlantılı olmaları sebebiyle önem verilen nesneler murderabilia n.
genellikle iş sebebiyle partnerlerin birbirlerine uzak yaşadığı evlilik commuter marriage n.
acı, öfke veya üzüntü sebebiyle atılan çığlık complaint [obsolete] n.
fosilleşmiş kopal sebebiyle çukurcuklanmış yüzey gooseskin n.
kaydedilmiş mıknatıslı banttaki bilgilerin bir kısmının kirlenme veya temassızlık sebebiyle kaybedilmesi dropout error n.
aşırı alkol sebebiyle taşkınlıktan tutuklanan kimse drunk-and-disorderly n.
(gebelik sebebiyle kıyılan) yıldırım nikahı shotgun wedding n.
katlama sebebiyle oluşan çizgi veya iz fold n.
ibadet olarak veya takıntı sebebiyle dışkı yeme scatophagy n.
düşünce farklılığı sebebiyle kiliseden veya dini bir cemaatten ayrılan kimse schismatic n.
kadının kariyerinin doğum veya çocuk bakımı sebebiyle kesintiye uğraması sequencing n.
donma sebebiyle hareket edememe freeze-up n.
olumsuz şartlar sebebiyle karşı karşıya gelmek rencontre v.
nalla ayak arasına giren çakıl sebebiyle topallamak (at) gravel v.
anlaşmazlık sebebiyle ortaklığı bitirmek part v.
buz oluşumu sebebiyle tıkanmak freeze v.
don sebebiyle kımıldamaz hale gelmek freeze v.
don sebebiyle yapışıp kalmak freeze v.
aşırı soğuk sebebiyle sertleştirmek freeze v.
savaş sebebiyle yüreği katılaşmış battle hardened adj.
yaşı sebebiyle birine yasal yönden bağımlı underage adj.
üzerindeki izler veya renkler sebebiyle mermere benzeyen marbled adj.
rutin, cansız ve isteksiz performansı sebebiyle makineye benzeyen mechanic adj.
duygusal bir durum veya eylem olması sebebiyle melodrama yakışan melodramatical adj.
narinlik veya zarafeti sebebiyle periye benzeyen fairy adj.
narinlik veya zarafeti sebebiyle periyi andıran fairy adj.
toz veya mumdan örtü sebebiyle donmuş gibi görünen glaucous adj.
sis sebebiyle belirsizleşmiş murk adj.
(müzik veya uyuşturucu sebebiyle) neşelenmiş gone adj.
sis sebebiyle görünmeyen fogbound adj.
şeffaf dokusu sebebiyle sise benzeyen gauzelike adj.
çok sayıda skandal sebebiyle zarar görmüş scandal-plagued adj.
çelimsiz ve pejmürde olması sebebiyle korkuluğu andıran scarecrowish adj.
şiddetli yorgunluk sebebiyle karnının altındaki kas telleri büzülmüş olan sinew-shrunk adj.
memuriyet sebebiyle exofficio adv.
makam sebebiyle exofficio adv.
Phrasals
(yaşlılık vb sebebiyle) titreyerek yürümek dodder along v.
stoklama sebebiyle elden çıkarmak turn down [uk] v.
(bir şey) sebebiyle bırakmak renounce for (something) v.
soğuk sebebiyle uzaklaştırmak freeze out v.
kazayla veya aşırı yoğunluk sebebiyle başka bir bölgeye girmek spill over v.
Phrases
güvenlik sebebiyle for security reasons expr.
olması sebebiyle because expr.
olması sebebiyle because of expr.
olması sebebiyle due to expr.
sağlık sebebiyle due to health reasons expr.
sağlık sebebiyle because of health reasons expr.
tatil sebebiyle kapalı closed for a holiday expr.
olması sebebiyle being that expr.
(bir şey) sebebiyle in virtue of (something) expr.
(biri/bir şey) sebebiyle on account of (someone or something) expr.
Colloquial
yanlış ya da bozuk adres sebebiyle gönderilemeyen posta nix n.
uyuşturucu kullanımı sebebiyle toplumdan ayrışmış kimse head n.
ağır yaraları sebebiyle ölmek succumb to one’s injuries v.
Idioms
protestanlık öğretilerini yerine getiren fakat giderek daha politikleştirilmesi ve daha fazla muhafazakarlıkla ilişkilendirilmesi sebebiyle protestan olarak anılmaktan kaçınan kimse exvangelical n.
kış saati uygulaması sebebiyle saatleri geri almak move the clock back v.
kış saati uygulaması sebebiyle saatleri geri almak move the clocks back v.
kış saati uygulaması sebebiyle saatleri geri almak move one's clock back v.
kış saati uygulaması sebebiyle saatleri geri almak move one's clocks back v.
yaz saati uygulaması sebebiyle saatleri ileri almak move the clock forward v.
yaz saati uygulaması sebebiyle saatleri ileri almak move the clocks forward v.
yaz saati uygulaması sebebiyle saatleri ileri almak move one's clock forward v.
yaz saati uygulaması sebebiyle saatleri ileri almak move one's clocks forward v.
yaz saati uygulaması sebebiyle saatleri ileri almak turn the clock forward v.
yaz saati uygulaması sebebiyle saatleri ileri almak turn the clocks forward v.
yaz saati uygulaması sebebiyle saatleri ileri almak turn one's clock forward v.
yaz saati uygulaması sebebiyle saatleri ileri almak turn one's clocks forward v.
belli bir durum ya da olay sebebiyle büyük bir başarının ya da desteğin keyfini sürmek ride the crest of something v.
bir parçası olduğu grup sebebiyle iftiraya uğramak damn by association v.
(duygu yoğunluğu sebebiyle) konuşmakta zorluk/güçlük çekmek be (all) choked up v.
bir ailede son dünyaya gelen bireylerin kız olması sebebiyle soyadı sona ermek daughter out v.
(kabahat sebebiyle) yetkililer önünde on the carpet adj.
(bir şey ya da bir kişi) sebebiyle dertli cut up about (someone or something adj.
(bir şey ya da bir kişi) sebebiyle dertli cut up (about someone/something) adj.
… sebebiyle a matter of expr.
(bir şey) sebebiyle by virtue of (something) expr.
bir şey sebebiyle by/in virtue of something expr.
bir şey sebebiyle by virtue of something expr.
Trade/Economic
çalışanların aile bağları sebebiyle başka bir coğrafyada çalışmak istememeleri durumu geographic immobility n.
hastalık sebebiyle işe gidememe sickness absence n.
önceki eksik ödemeler sebebiyle ödenmesi gereken excess adj.
aşırı alım ve beraberindeki fiyat artışları sebebiyle fahiş fiyatları olan overbought adj.
Law
(kusur veya hile sebebiyle) alınan ürünün satıcıya iadesi rehibition n.
ayrı yaşama sebebiyle boşanma divorce based upon living separate n.
dış etkenler sebebiyle sona erme discharge by external causes n.
gerçeği saklamak suretiyle yasal mirasçıları bulunmaması sebebiyle devlete geçmesi gereken mallara sahip olma obreption and subreption n.
kaza sebebiyle kaybedilen zaman formülü accident severity rate formula n.
risk sebebiyle oluşan hasarlar consequential damages n.
savaş sebebiyle hasar act of war n.
risk sebebiyle oluşan zararlar consequential damages n.
borç sebebiyle hapis cezası almış mahkumlara verilen avluda yürüme özgürlüğü liberty of the yard n.
en ağır suçtan yargılanma için gerekli olan kasıtlı eylemi ortadan kaldıran akıl hastalığı, sarhoş olma sebebiyle kısıtlı ehliyet diminished capacity n.
(eskiden) sanığın mahkemeye gelmemesi sebebiyle başlatılan mahkemeye itaatsizlik işlemi commission of rebellion n.
zarar görenin hassas vücut yapısı olması sebebiyle meydana gelen yüksek zarardan davacının sorumlu tutulması the egg shell skull rule n.
(kusur veya hile sebebiyle) alınan ürünün satıcıya iadesiyle ilgili rehibitory adj.
hukuksal etkisi sebebiyle ciddiye alınması gereken material adj.
(zaman aşımı sebebiyle) hükümsüz kılınan stale adj.
(zaman aşımı sebebiyle) ertelenen stale adj.
(zaman aşımı sebebiyle) geçerliğini yitiren stale adj.
makam sebebiyle by right of office adv.
memuriyet sebebiyle ex-officio expr.
vazife sebebiyle by virtue of duty expr.
Politics
doğum sebebiyle vatandaşlık natural allegiance n.
kısıtlı zaman sebebiyle potansiyel olarak faydalı tedbirlerin avam kamarasının son oturumunda terkedilmesi massacre of the innocents n.
memuriyeti sebebiyle ex officio expr.
Insurance
yakın çevrede bulunan bir mülkün hasar görmesi sebebiyle malın zarar görmesi sympathetic damage n.
Tourism
havayolu şirketlerinin kapasite fazlası satışı sebebiyle uçakta yer olmaması ve; bunun sonucu olarak bileti alınmış olan bazı yolcuların uçağa kabul edilmemesi dolayısıyla verilen tazminat denied boarding compensation n.
Technical
bakım gerekliliği sebebiyle sistem ve ekipmanın atanmış görevleri yerine getiremediğini ifade eden terim not mission capable, maintenance n.
hidrodinamik-aerodinamik akış sebebiyle oluşan gürültünün ölçülmesi measurement of noise generated by hydrodynamic/aerodynamic flow through control valves n.
rüzgar veya akıntı sebebiyle nehir bariyerindeki kütük zincirinde meydana gelen kavis sag n.
kesme tesiri sebebiyle metalik bir kristalin bir bölümünde meydana gelen kalıcı deformasyon glide n.
disk kaydetme veya çoğaltma sırasında düşük frekanslı titreşimin pikaba iletilmesi sebebiyle oluşan gürültü rumble n.
girişim veya polarizasyon özellikleri sebebiyle bazı dalga boyunlarındaki ışınları daha iyi ileterek bir çeşit süzgeç görevi gören şeffaf malzeme filter n.
kil seramik eşyaların hızlı pişirme sebebiyle tabakalaşması slabbing n.
hatalı yapım veya tasarım sebebiyle mikrofon etkisine sahip olan (amplifikatör lambası, devre elemanları) microphonic adj.
Informatics
aşırı yükleme sebebiyle oluşan hasar overload n.
aşırı yükleme sebebiyle verilen fire overload n.
aşırı yükleme sebebiyle hata vermek overload v.
Textile
ipliğin ayrılması sebebiyle tüylenmiş ve benekli olan (ipek) lousy adj.
Marine
yan rüzgarlar ve akıntı sebebiyle belirlenmiş rotadan sapma drift n.
fırtına sebebiyle bir yerde durmuş storm-bound adj.
deniz sebebiyle birikmiş sea adj.
Mining
su veya hava sebebiyle birbirinden ayrılan ve madenlerin keşfedilmesine yardımcı olan cevher parçaları shoad n.
Medical
ateş sebebiyle süratli nefes alma thermopolypnea n.
alkol sebebiyle yaşanan delilik mania a potu n.
cıvanın yutulması veya solunması sebebiyle meydana gelen zehirlenme mercury poisoning n.
solunum borusunda oluşan ronküs sesi sebebiyle göğüs duvarında meydana gelen titreme rhonchial fremitus n.
fazlalık sebebiyle yaşanan tıkanma oppilation n.
tüberküloz sebebiyle bağırsakların iltihaplanıp ülserleşmesi consumption of the bowels n.
enfeksiyon sebebiyle ciltte oluşan leke plouk n.
(göz) sklera ve korneanın iltihaplanma sebebiyle dışa çıkıntı yaptığı bir rahatsızlık staphyloma n.
özellikle düşük sebebiyle bebeği doğumda kaybetmek lose v.
hastalık sebebiyle eriyip bitmiş consumptive adj.
sklera ve korneanın iltihaplanma sebebiyle dışa çıkıntı yapması ile ilgili staphylomatous adj.
sklera ve korneanın iltihaplanma sebebiyle dışa çıkıntı yapmasından etkilenen staphylomatous adj.
Psychology
bir uyarıcıyı algılama yetisinin araya giren başka bir uyaran sebebiyle azalması masking n.
bir uyarıcıyı algılama yetisinin araya giren başka bir uyaran sebebiyle azalması forward masking n.
Physiology
alzheimer hastalığında aşırı uyarım sebebiyle bilişsel kusurlar oluşturan, glutamat tarafından aktive edilen bir beyin reseptörü nmda receptor n.
solunum borusundaki bir salgı sebebiyle oluşan horlamaya benzer hırıltı rhonchal n.
gözbebeklerinin beyazlaması sebebiyle retinada oluşan görüntü optogram n.
Pathology
yabani turp tohumundan zehirlenme sebebiyle olduğu düşünülen çavdar hastalığı raphania n.
yabani turp tohumundan zehirlenme sebebiyle olduğu düşünülen çavdar hastalığı raphany n.
laktaz enziminin doğuştan yetersizliği sebebiyle süt ve süt ürünlerini sindirememe lactase deficiency n.
laktaz enziminin doğuştan yetersizliği sebebiyle süt ve süt ürünlerini sindirememe lactose intolerance n.
laktaz enziminin doğuştan yetersizliği sebebiyle süt ve süt ürünlerini sindirememe milk intolerance n.
laktaz enziminin doğuştan yetersizliği sebebiyle süt ve süt ürünlerini sindirememe lactose intolerance n.
hazımsızlık sebebiyle midede oluşan tanecikli birikinti saburra n.
testislerin olmaması veya gelişememesi sebebiyle önük olma durumu male hypogonadism n.
insan papillom virüsü (hpv) sebebiyle oluşan bir enfeksiyon human papillomavirus infection n.
solunum borusundaki bir salgı sebebiyle oluşan horlamaya benzer titreşimli solunum sesi rhoncus n.
aşırı uç konumda yer alması ve varisli damar kapaklarının yetersizliği sebebiyle yavaş iyileşen bir bacak ülseri gravitational ulcer n.
yeni doğan bebeklerin doğum kanalında enfekte olması sebebiyle gözlerde ortaya çıkan akut inflamasyon ophthalmia neonatorum n.
trematod solucan sebebiyle oluşan bir karaciğer hastalığı clonorchiasis n.
trematod solucan sebebiyle oluşan bir karaciğer hastalığı clonorchiosis n.
akut böbrek hasarı sebebiyle böbrekte idrar tutulması ischuria n.
laktaz enziminin doğuştan yetersizliği sebebiyle süt ve süt ürünlerini sindiremeyen lactose-intolerant adj.
ayaklarının birbirine çok yakın olması sebebiyle zor yürüyen near-legged adj.
hastalık sebebiyle büyümüş enlarged adj.
Veterinary
at toynağının başka toynak sebebiyle yaralanması tread n.
rahim ağzının açılmaması sebebiyle kuzulama sırasında yaşanan komplikasyon ringwomb n.
Gastronomy
üzümlerin gri küften etkilenmesi sebebiyle şarap lezzeti ve şeker oranının değişmesi noble rot n.
(şarap) kötü saklama koşulları sebebiyle kızılımsı veya kahverengimsi bir renk almak maderize v.
(şarap) kötü saklama koşulları sebebiyle kızılımsı veya kahverengimsi bir renk almak maderise v.
Physics
yaş sebebiyle on grounds of age n.
füzyon veya patlama sebebiyle oluşan şok yüzeyi mach stem n.
füzyon veya patlama sebebiyle oluşan şok yüzeyi mach front n.
katot ışınlı tüpün izinde bulunan, rastgele girişim sebebiyle oluşmuş birbirine yakın yer alan belirgin süreksizlikler grass n.
şeffaf bir ortam içerisinde genelde basınç ve sıcaklık farkları sebebiyle meydana gelen ve ortamdaki diğer bölgelerden kırılma indisi farklı olan kısımlar veya şeritler schlieren n.
kesme kuvveti sebebiyle formu değişmek shear v.
yerçekimi sebebiyle oluşan gravitative adj.
Biology
mutasyon sebebiyle büyüme faktörlerini sentezleyemez hale gelme auxotrophy n.
cildin, saçın, kürkün veya tüylerin yüksek yoğunluklu melanin sebebiyle koyu renkli olması melanism n.
yumurta malzemesini engelleyici bir kitle sebebiyle tamamlanmamış bölünme geçiren (yumurta) meroblastic adj.
Marine Biology
dişi üreme organında ve karaciğerde bulunan güçlü zehir sebebiyle tehlikeli olan lüks bir yiyecek sea squab n.
Astronomy
atmosferdeki su sebebiyle güneş spektrumunda görülen siyah kuşak rain band n.
atmosferdeki su sebebiyle güneş spektrumunda görülen siyah kuşak rainband n.
karadelik veya nötron yıldızı gibi devasa ve kompakt astronomik bir cisme doğru düşen cismin gelgit kuvvetleri sebebiyle aşırı uzaması veya genişlemesi noodle effect n.
karadelik veya nötron yıldızı gibi devasa ve kompakt astronomik bir cisme doğru düşen cismin gelgit kuvvetleri sebebiyle aşırı uzaması veya genişlemesi spaghettification n.
Zoology
ölümcül ısırığı sebebiyle korkulan, ilk evresinde açık yeşil renk olup sonra siyah renge bürünen güney afrika'ya özgü bir yılan eastern green mamba (dendraspis angusticeps) n.
atın kesici dişlerinin taç yüzeyinde bulunan ve zamanla aşınması sebebiyle yaş tahmini yapılmasına imkan veren dar ve derin oyuk mark n.
atlarda toynağın vurması sebebiyle dirsek şişliği shoe boil n.
Botanic
mantarlanma sebebiyle oluşan, genellikle yaprakların solup düşmesine ve ağacın ölmesine neden olan bir meşe hastalığı oak wilt n.
mısır rastığı ile enfekte olmuş, şekerli ve dumansı tadı sebebiyle meksika mutfağında kullanılan mısır huitlacoche n.
karınca kolonilerine korunak sağlayan özelleşmiş boşlukları sebebiyle karıncalarla mutualist ilişkileri bulunan bitki myrmecophyte n.
bor eksikliği sebebiyle turpu ıslak, sert ve camsı hale getiren bir hastalık glassiness n.
sıcaklık sebebiyle meydana gelen renk bozulması ile karakterize çeşitli bitki hastalıklarına verilen ad scalding n.
yüksek sıcaklık veya yoğun ışık sebebiyle bitki dokularında görülen yanma ve esmerleşme scalding n.
bekletilen elma ve armutların olgunlaşan dokularının yaydığı uçucu maddeler sebebiyle renklerinin bozulması scalding n.
Agriculture
(soğan) olumsuz koşullar sebebiyle sert dış tabaka oluşturmak scallion v.
Social Sciences
dini önyargı sebebiyle işlenen suç faith hate n.
Education
yüksek öğrenim kurumu olduğunu iddia eden fakat kar odaklı olması sebebiyle yetersiz mezunlar veren kuruluş diploma mill n.
çok sayıda öğrencisi bulunması sebebiyle öğretmenlerin öğrencilerle bire bir ilgilenemediği kolej veya üniversite diploma mill n.
Linguistics
rotasizm sebebiyle r sesinin yerine başka bir ses telaffuz etme rhotacism n.
rotasizm sebebiyle r sesinin yerine başka bir ses telaffuz etme rhoticism n.
History
bir vasalın derebeyinin karısı üzerindeki tasarruf hakkını ihlal etmesi sebebiyle ceza olarak ödediği para maritage n.
bir vasalın derebeyinin karısı üzerindeki tasarruf hakkını ihlal etmesi sebebiyle ceza olarak ödediği para maritagium n.
piskopos, dük veya markinin küçük oğlu veya belediye başkanı olup nezaketen ya da makamı sebebiyle lord unvanı verilen kimse lord [uk] n.
Religious
dini bilgisi veya alimliği sebebiyle saygı gösterilen müslüman erkek maulana n.
fransa'da protestanlığın yasak olması sebebiyle huguenotların 1715 ile 1802 yılları arasında gizlice ibadet etmek için kullandıkları gözlerden ırak mekan desert n.
roma katolik kilisesi'nin papalık rekabeti sebebiyle kendi içinde bölünmesi great schism n.
Philosophy
(aristoteles'e göre) sadece kısmi olarak ram olunan şekil verici element sebebiyle dayanma ve şekillenme gücüne sahip, kavrayışlı dişil ilke matter n.
kişilerin nesneleri birbirinden farklı algılaması sebebiyle bir şeyin doğru algılandığından emin olunamayacağını ifade eden kavram barrier of ideas n.
Environment
erozyon sebebiyle aşınarak insan yapımı bir esere benzemiş taşlık tepe oluşum monument n.
kuraklık ve aşırı otlatma veya ziraat sebebiyle çöl sınırlarında ve yarı kurak bölgelerde bitki örtüsünün hızla azalması ve üst toprak tabakasının kaybolması desertification n.
kauri ağaçlarının ortadan kalkması veya yanması sebebiyle sadece reçine veren çorak topraklar gumlands [new zealand] n.
kar örtüsü sebebiyle toprakta veya çimende mantar hastalığı snowmould n.
Geography
atmosferik kırılmanın etkisi sebebiyle eylem ve boylamın değişmesi refraction of latitude n.
esen rüzgar sebebiyle deniz gibi su kütlesinde meydana gelen çalkantı sea n.
akarsu erozyonu sebebiyle çok sayıda parçaya ayrıldığı için eğimli arazileri düzlüklerine baskın olan (topografi) mature adj.
Meteorology
sıcaklığı ve nemin birlikte etkisi sebebiyle hissedilen rahatsızlık miktarı humiture n.
Geology
donma ve çözülmeler sebebiyle karlı yamaçlarda kayaların aşınması nivation n.
bir bölgede meydana gelen jeolojik süreçler sebebiyle dünya'nın çekim alanında oluşan küçük değişim microgravity n.
rüzgar, akarsu akımı veya rüzgar dalgaları sebebiyle kumda oluşan paralel kabartılar sistemi ripple marks n.
su, rüzgar veya buz sebebiyle oluşan sürtünme sonucu kaya taneciklerinin aşınması detrition n.
mineral çiftinin bir üyesinin diğerinin varlığı sebebiyle magmatik kaya kristalleşmesine dahil olmaması incompatibility n.
başkalaşım sebebiyle kayaçlarda oluşan bir tabakalaşma biçimi foliation n.
gnaysın içindeki mika veya hornblend sebebiyle ince yapraklar oluşturup kolayca parçalanabilen bir çeşidi slaty gneiss n.
buzul sebebiyle glacially adv.
Military
kötü bir davranış sebebiyle askeri hizmetten çıkarılma dishonourable discharge n.
kötü bir davranış sebebiyle askeri hizmetten çıkarılma dishonorable discharge n.
(deniz mayını savaşında) hatalı bir düzenek sebebiyle ağırlığından kurtulamayan deniz yatağındaki demirli mayın married failure n.
ikmal yetersizliği sebebiyle hava aracının veya eğitim cihazının görevlerinin tümünü yerine getiremeyip en az birini ifa edebilme durumu partial mission-capable, supply n.
ikmal yetersizliği sebebiyle hava aracının veya eğitim cihazının görevlerinin tümünü yerine getiremeyip en az birini ifa edebilme durumu pmcs (partial mission-capable, supply) abrev.
Sport
(krikette) toprağa çarptıktan sonra yana fırlayan top sebebiyle verilen mola wrong'un n.
(krikette) toprağa çarptıktan sonra yana fırlayan top sebebiyle verilen mola bosey n.
Basketball
fiziksel özellikleri sebebiyle kısa forvet ile uzun forvet pozisyonları arasında kalmış ve genellikle ikisinde de başarısız olan oyuncu. tweener n.
oyuncunun rakibiyle gereksiz veya aşırı temas kurması sebebiyle verilen faul flagrant foul n.
Card
(briçte) elin güçsüz oluşu sebebiyle yapılan yetersiz teklif overcall n.
aynı renkten oynama zorunluluğu sebebiyle oynanmak drop v.
Art
verdiği kırmızı renk sebebiyle süslemede kullanılan bir tür kil kokowai [new zealand] n.
adalet heykelinin gözlerinde takılı olan göz bağı sebebiyle kendisine teklif edilen rüşvetleri görmemesinin sonucu olan kör adalet blind justice n.
Mythology
(odise destanı'nda) nilüfer bitkisi ile beslenmeleri sebebiyle sürekli uyuşmuş halde bulunan bir halk lotus-eater n.
Archaic
basılı bir kağıtta mürekkep yetersizliği sebebiyle oluşan beyaz veya soluk kısım friar n.
şüphe veya zorluk sebebiyle dava işlemlerini veya yargılamayı askıya almak demur v.
ölümü sebebiyle çok özlenen late-lamented adj.
Slang
(vergileri ve vergi indirimini etkilemesi sebebiyle) çocuk deduction n.