with - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

with

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "with" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 73 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
with prep. ile
General
with n. bacadaki gaz geçitleri arasındaki bölmelerden biri
with adv. -lı
with adv. beraberinde
with prep. canlı
with prep. ile ilgili
with prep. sayesinde
with prep. ile beraber
with prep. aracılığıyla
with prep. yanında
with prep. uyanık
with prep. vasıtasıyla
with prep. birlikte
with prep. nedeniyle
with prep. beraber
with prep. üzerinde
with prep. yüzünden
with prep. yanına
with prep. -in lehinde
with prep. -e rağmen
with prep. -den yana
with prep. -li
with prep. -i olan
with prep. -e karşın
with prep. -e karşı
with prep. -la
with prep. -le
with prep. sebebiyle
with prep. görüşüyle
with prep. tahminiyle
with prep. üyeliğiyle
with prep. vazifesiyle
with prep. istihdamıyla
with prep. ile aynı yönde
with prep. ile aynı anda
with prep. ile aynı zamanda
with prep. hakkında
with prep. hususunda
with prep. ve
with prep. ayrıca
with prep. ek olarak
with prep. dahilinde
with prep. dahil
with prep. içinde
with prep. sonucunda
with prep. neticesiyle
with prep. deneyerek
with prep. uygulayarak
with prep. göstererek
with prep. sergileyerek
with prep. itibaren
with prep. '-den beri
with prep. peşinden
with prep. ardından
with prep. '-den sonra
with prep. sonrasında
with prep. uzaktan
with prep. geriden
with prep. arkasından
with prep. faili olarak
with prep. vericisi olarak
with prep. kurbanı olarak
with prep. evinde
with prep. katılımında
with prep. eşliğinde
with prep. bedeli haricinde
with prep. kaybı haricinde
with prep. -den başka
with prep. haricinde
with prep. dışında
Computer
with adv. yerine
Linguistics
with prep. yakın ilişki belirten bir işlevsel sözcük
with prep. karşılaştırma, eşitlik veya aynılık belirten bir işlevsel sözcük

Sens de "with" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 1 résultat(s)

Turc Anglais
General
with wth [obsolete] prep.

Sens de "with" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
dealing with n. ilgilenme
struggle with tuberculosis n. tüberküloz ile mücadele
put up with v. katlanmak
sleep with v. sevişmek
filled with v. ile dolu olmak
get/be cross (with somebody) v. küsmek
mess with v. dalaşmak
mess with v. bulaşmak
play with fire v. ateşle oynamak
even (with) adj. aynı seviyede
with view adj. manzaralı
with ups and downs adj. inişli çıkışlı
with care adv. dikkatle
with the contributions of prep. katkılarıyla
with contributions from prep. katkılarıyla
General
with food n. yemekli
communication with the sea n. denizle bağlantı
diced lamb with potatoes and rice n. taskebabı
compliance with standards n. standartlara uygunluk
a tambourine with jingles n. def
together with its benefits n. faydalarının yanısıra
oval eye coupled with shank n. baskılı ve radansalı halat askısı
seat with an adjustable back n. pulman koltuk
pastry with meat or cheese filling n. poğaça
with a meal n. yemekli
split aubergines with tomatoes and onions n. imambayıldı
preoccupation with n. zihin meşguliyeti
noncompliance with n. emredilen bir şeye uymama
sweet pastry with nuts n. baklava
scrubbing with fibres n. lifleme
composition with creditors n. alacaklılarla konkordato yoluyla uzlaşma
big with child n. gebe
pancake with spicy meat filling n. lahmacun
cutting with scissors n. makaslama
holidays with pay n. ücretli izin
infatuation with n. hayranlık
sports for people with disabilities n. engelliler için spor
relations with indians n. kızılderililerle ilişkiler
children with social disabilities n. sosyal engelli çocuklar
treating with respect and honour n. ikram
coping with n. uğraşma
drinking party with dancing girls n. oturak alemi
a milk pudding with coconut n. keşkül
children with leukemia n. lösemili çocuklar
a bet with the wishbone n. lades
horse with white feet n. alabacak
small cakes with syrup n. şekerpare
shredded wheat stuffed with nuts in syrup n. telkadayıf
stained with spots n. pafta pafta
people with disabilities n. engelli insanlar
infatuation with n. birisine hayranlık
trade union collaborating with employer n. sarı sendika
pumpkin with syrup and walnuts n. kabak tatlısı
flat with sea view n. denize nazır ev
physical education for people with disabilities n. engelliler için beden eğitimi
big with child n. hamile
something eaten with one's bread n. katık
heavy with child n. gebe
cracked wheat cooked with tomatoes n. bulgur pilavı
dessert made with eggs n. kaygana
being content with what one has n. kanaatkarlık
state with constitution n. anayasalı devlet
pudding with a caramel base n. kazandibi
covering with ashes n. külleme
flowing with a pleasant noise n. şırıl şırıl
soup with dried yoghurt n. tarhana
meat stew with onions n. yahni
preoccupation with n. kaygı
social security system with social contributions n. bismarck modeli
making something go with n. yakıştırma
a skirt with shoulder straps n. askılı etek
children with disabilities n. engelli çocuklar
social security system with social contributions n. primli sosyal güvenlik sistemi
infatuation with n. delicesine aşık olma
horse with long hairs n. kılbarak
heavy with child n. hamile
split aubergines with meat filling n. karnıyarık
first contact with europeans n. avrupalılarla ilk ilişki
triangles of pastry filled with cheese n. muskaböreği
visit with special right of access n. özel giriş yetkisiyle ziyaret
covered with n. sıvama
social security system with social contributions n. primli sistem
playing with each other n. oynaşma
chatterbox with a grating voice n. çatlak zurna
a special old turkish horseman competition with javelin n. cirit
being puffed up with pride n. kabarma
social security system with social contributions n. primli rejim
heavy with child n. ağırayak
a place where the streets are paved with gold n. taşı toprağı altın
social work with the handicapped n. engellilerle sosyal çalışma
someone with a great deal of experience n. feleğin çemberinden geçmiş
appointment with death n. ölümle randevu
people with social disabilities n. sosyal yetersizliği olan insanlar
hereby with this document n. işbu resmi belge
family with more than one kid n. çok çocuklu aile
parents with more than one kid n. çok çocuklu aile
interference with n. ile karışan
earthquake with..magnitude n. büyüklüğünde gerçekleşen deprem
ventilator with shutter n. kapaklı aspiratör
doing away with n. tasfiye
rowboat with two pairs of oars n. iki çifte kayık
rowboat with two pairs of oars n. iki çifteli
pallet with fixed n. sides kenarlı palet
family with two children n. iki çocuklu aile
struggling with disease n. hastalıkla mücadele
razor with a movable (shaving) head n. oynar başlıklı
getting along with one another n. geçim
interference with n. ile çakışma
interference with n. ile karışma
interference with n. ile çatışma
rain mixed with snow n. karla karışık yağmur
cupboard with mirror n. aynalı duvar dolabı
water with detergent n. deterjanlı su
dealing with n. ile iştigal etme
dealing with n. ile ilgilenme
cigar-shaped fried pastry filled with cheese n. sigaraböreği
infatuation with n. -e hayranlık
ring-shaped bread covered with sesame seeds n. simit
water-tank with a fountain n. şadırvan
deal at arm's length with someone n. bir işlemin tarafların birbirleriyle ilişkisi yokmuş gibi yürütülmesi
a person with the same name as another n. adaş
woman with child n. gebe kadın
someone with a low level of education n. eğitim düzeyi düşük (kimse)
communication with people n. insanlarla iletişim
fight with stones and rods n. taşlı sopalı kavga
fight with stones and sticks n. taşlı sopalı kavga
act of charging with crime n. suçlama
brush with greatness n. bir kişinin bir kereliğine ünlü kişilerle tanışması
people with reduced mobility n. hareketi kısıtlı insanlar
a man with style n. tarz sahibi adam
a lady with style n. tarz sahibi bayan
hanging out with friends n. arkadaşlarla takılma
tripe with gelatin n. jöle işkembe
tooth brush with removable head n. üstü açılabilir kapaklı diş fırçası
preoccupation with n. (zihni) ile meşgul olma
oncoming truck laden with diesel n. karşı yönden gelen mazot yüklü tanker
girl with pierced tongue n. dilinde piercing olan kız
threatening with death n. ölümle tehdit etme
threatening with death n. ölümle tehdit
curio stand with open shelves n. etajer
cooperation with the institutions n. kurumlarla işbirliği
gun with silencer n. susturuculu silah
patient with parkinson's disease n. parkinson hastası
one with limited finances n. maddi olanağı kısıtlı
one with limited financial means n. maddi olanağı kısıtlı
man with white hair n. beyaz saçlı adam
old man with white beard n. ak sakallı yaşlı adam
a vehicle with foreign license plates n. yabancı plakalı araç
people with special needs n. özel ihtiyaçları olan insanlar
filling with tears n. gözlerin dolması
finding fault with n. kusur bulma
hair with dandruff n. kepekli saç
a man with an ankle holster n. ayak bileğinde silah kılıfı olan adam
a bathroom with a toilet n. tuvaletli banyo
shirt with buttons n. düğmeli gömlekler
hair with volume n. dolgun saçlar
people with poor vision n. görme kusuru olan/kusurlu insanlar
a card with a child's picture on it n. üzerinde çocuk resmi olan bir kart
a man with a murderous obsession n. cinayet saplantısı olan bir adam
discrimination against people with disabilities n. engellilere karşı ayrımcılık
shoe with soft sole n. yumuşak tabanlı ayakkabı
pizza with 3-toppings n. üç malzemeli pizza
pizza with 3-toppings n. 3 malzemeli pizza
people with a health problem n. sağlıklı sorunu olan insanlar
people with extraordinary abilities n. olağanüstü yetenekleri olan insanlar
with great hopes n. büyük umutlarla
life with dignity n. insana yaraşır bir yaşam
life with dignity n. onurlu bir yaşam
room with air-condition n. klimalı oda
with-it-ness n. öğretmen farkındalığı
house with garden n. bahçeli ev
coffee with foam n. köpüklü kahve
december 3 international day of persons with disabilities n. 3 aralık dünya engelliler günü
hair with a side parting n. yandan ayrılmış (taranmış) saç
a dragon with seven heads n. yedi başlı ejderha
the house with pink shutters n. pembe panjurlu ev
foods with high nutritional value n. besin değerleri yüksek olan gıdalar
foods with high nutritional value n. yüksek besin değerli gıdalar
foods with high nutritional value n. besin değeri yüksek olan gıdalar
food with high nutritional value n. besin değeri yüksek olan gıda
food with high nutritional value n. yüksek besin değerli gıda
food with high nutritional value n. besin değeri yüksek gıda
students with opposing views n. karşıt görüşlü öğrenciler
a life with ups and downs n. inişli çıkışlı hayat
man with long mustache n. uzun bıyıklı adam
lightweight raincoat with hood n. kapüşonlu hafif yağmurluk
a night with heavy rain n. sağanak yağışlı gece
chair with armrest n. kolçaklı sandalye
steel cage with grey bars n. gri parmaklıklı çelik kafes
ability to empathize (with) n. empati yeteneği
family with child n. çocuklu aile
families with low income n. dar gelirli aileler
social work with children and families: getting into practice n. aile ve çocuklarla sosyal hizmet: uygulamaya giriş
pool with waterslide n. su kaydıraklı havuz
pool with water slide n. su kaydıraklı havuz
letter with accent mark n. şapkalı harf
smurf with glasses n. gözlüklü şirin
people with mental disabilities n. zihinsel özürlüler
people with mental disabilities n. zihinsel engelliler
with conscious n. bilinçle
music box with ballerina n. balerinli müzik kutusu
a woman pregnant with twins n. ikizlere hamile bir kadın
house with front garden n. önünde bahçe olan ev
house with front garden n. önü bahçeli ev
food with protein n. proteinli gıda
food with protein n. proteinli yiyecek
food with protein n. proteinli besin
turkish coffee with gum mastic n. damla sakızlı türk kahvesi
dress with spots n. puantiyeli elbise
man with white mask n. beyaz maskeli adam
road with holes n. çukurlu yol
road with curves n. virajlı yol
hair with split ends n. uçları kırılmış saç
person with disabilities n. engelli birey
people with disabilities n. engelli kişi
house with pool n. havuzlu ev
house with a pool n. havuzlu ev
a man with a cause n. dava adamı
tooth brush with removable head n. çıkarılabilir başlıklı diş fırçası
puzzle with pictures n. resimli bulmaca
the means of dealing with n. ile mücadele araçları
patient with renal failure n. böbrek yetmezliği hastası
the border with n. ile olan sınır
fascination with n. (bir şeye) düşkünlük
fascination with n. (bir şeye) ilgili olma
fascination with n. (bir şeye) düşkün olma
relations with customers n. müşteri ile ilişkiler
rice wafers stuffed with nuts cooked n. güllaç
mesh with n. kaynaşma
social case work with youth n. gençlerle sosyal vaka çalışması
social work with the aged n. yaşlılarla sosyal hizmet
social work with alcoholics n. alkoliklerle sosyal hizmet
social work with children with disabilities n. engelli çocuklarla sosyal hizmet
social work with children n. çocuklarla sosyal hizmet
social work with women n. kadınlarla sosyal hizmet
social work with youth n. gençlerle sosyal hizmet
social work with the homeless n. evsizlerle sosyal hizmet
social work with people with disabilities n. engellilerle sosyal hizmet
dally with v. cilveleşmek
strike with a butt v. dipçiklemek
splash with v. sıçratmak
have intercourse with v. ilişkiye girmek
be possessed with v. kapılmak
smear with v. sürmek (yağlı kolayca dağılan veya yapışkan bir şeyi bir yere)
go ahead with something v. sürdürmek
keep up with v. izleyerek bilgi sahibi olmak
fall in love with v. sevdalanmak
be encrusted with v. ile süslü olmak (mücevherler)
disagree with v. katılmamak
smear with mud v. çamurlamak
aline oneself with v. işbirliği yapmak
bother with v. rahatsız etmek (birini)
go down with v. hastalanmak
dust a cake with sugar v. keke şeker serpmek
fill somebody with melancholy v. kasvet vermek
be in with v. ile arası iyi olmak
go with v. düşüp kalkmak
compete with v. aşık atmak
go all the way with v. tamamıyla hemfikir olmak
move with the times v. çağa ayak uydurmak
affect with panic v. panik olmak
be in love with v. tutulmak
be angry with someone v. birine gücenmiş olmak
confederate with v. birleştirmek
communicate with v. haberleşmek
lump someone together with v. birini başkalarıyla aynı kefeye koymak
collide with v. çarpmak
tag along with v. beraber gitmek (meraktan veya çıkar elde etme umuduyla biriyle)
play hob with v. karmakarışık etmek
have a bone to pick with somebody v. paylaşacak kozu olmak
content oneself with something v. iktifa etmek
cover with ashes v. küllemek
rub elbows with v. ile karşılaşmak
meet with v. uğramak
be stuck with v. üstlenmek
take liberties with v. saygısızlık etmek
lump someone together with v. birini bir gruptan saymak
have something to do with v. ilgisi olmak
take something up with v. bir meseleyi konuşmak (birisiyle)
ply with v. sıkıştırmak
carry on with v. korte etmek
be laid up with v. evde kalmak zorunda olmak (hastalık vb nedeniyle)
make away with v. ortadan kaldırmak
enter into an argument with somebody v. polemiğe girmek
play with each other v. oynaşmak
get even with v. öcünü almak
endow with v. sağlamak
play havoc with v. altüst etmek
be welcomed with cheers v. sevinç gösterileriyle karşılanmak
string along with v. uymak
be encumbered with v. ile doldurulmuş olmak
swarm with v. çok miktarda toplanmak/birikmek
tinker with v. tamir etmeye çalışmak
be quits with somebody v. fit olmak
be at odds with v. aykırı olmak
accredit with v. atfetmek
protest with placards v. dövizli gösteri yapmak
make signs with eye and brow v. kaş göz etmek
tamper with v. karıştırmak
tinge with v. hafifçe havaya yayılmak (koku vs)
come up with v. bulmak (fikir vb)
tally with v. uymak
mess with v. bulaşmak
have a row with v. tartışmak
be disgusted with v. bıkmak
do something with feeling v. bir şeyi duyarak yapmak
get fresh with v. yeşillenmek
be left only with the shame of an intended misdeed v. ettiğiyle kalmak
play with v. karıştırmak
take sides with somebody v. tarafını tutmak
correspond with v. uymak
go to bed with somebody v. koynuna girmek
treat with honour v. el üstünde tutmak
fall out with somebody v. arası açılmak
be smitten with v. birdenbire vurulmak (birisine)
be swamped with v. gömülmek
debate with oneself v. düşünüp taşınmak
be swamped with v. batmak
do away with v. kaldırmak
see eye to eye with v. aynı fikirde olmak
be flushed with v. bir şeyin verdiği heyecanla dolu olmak
commune with v. konuşmak
pelt with v. yağmuruna tutmak
lump someone together with v. birini başkalarıyla aynı tutmak
do away with v. yok etmek
contend with v. ile uğraşmak
cross swords with v. biriyle atışmak
go out with v. flört etmek
act in accordance with the instructions v. talimatlar dahilinde hareket etmek
regard with disfavour v. beğenmemek
be convulsed with laughter v. gülmekten katılmak
meet with a competent person v. adamına düşmek
charge with v. bir işin veya görevin yürütülmesinden sorumlu olmak
agree with v. aynı fikirde olmak
make a pact with each other v. ahitleşmek
be obstinate with each other v. inatlaşmak
act with solidarity v. dayanışmak
stop having anything to do with somebody v. alışverişi kesmek
be overwhelmed with v. altında ezilmek (sorumluluk ağır bir iş vb)
make one's peace with v. barışmak
be satisfied with v. hoşnut olmak
get away with v. yapılan iş yanına kar kalmak
be on familiar terms with somebody v. samimi olmak
look with an evil eye v. nazar değdirmek
have done with v. bıkmak
put up with v. acıya dayanmak
be on familiar terms with v. senlibenli olmak
be mixed up with v. ile ilişkisi olmak
be friends with v. dostluk etmek
be surcharged with v. ile dopdolu olmak
curry favor with v. yaltaklanarak birinin gözüne girmeye çalışmak
spatter with mud v. çamur sıçratmak
make friends with v. dostluk kurmak
compromise with v. ile uzlaşmak
narcotize somebody with opium v. afyonlamak
keep up with v. yetişmek
play ducks and drakes with money v. para yemek
get along with v. birisiyle geçinmek
break with v. ayrılmak
get fresh with v. sulanmak
welcome someone with open arms v. birini çok sıcak bir şekilde karşılamak
tamper with v. birisini etkilemeye çalışmak
condole with v. başsağlığı dilemek
check out with v. iki şey birbirini tutmak
do with v. arzu edilen bir şeyi belirtir
be paired with v. birlikte ele almak
cement good relations with v. ile dostluk kurmak
lay it on with a trowel v. abartmak
comply with something v. itaat etmek
get in touch with v. ilişki kurmak
rhyme with v. kafiyeli şiir yazmak
be bursting with happiness v. mutluluktan havalara uçmak
confuse with v. karıştırmak
come up with a solution v. çözüme kavuşturmak
blanch with something v. rengi atmak
be in step with somebody v. aynı ayarda olmak (birisiyle)
be at variance with v. ile çelişmek
gird oneself with v. takmak
play hob with v. yaramazlık etmek
be smitten with v. aşık olmak
wait with bated breath v. sabırsızlıkla beklemek
compete with v. ile yarışmak
come to grips with v. ile kapışmak
look at with rolling eyes v. fıldır fıldır bakmak
fasten with pins v. iğneyle tutturmak
play with somebody's pride v. gururuyla oynamak
look at with the eye of v. gözüyle bakmak
be in bad with something v. başı hoş olmamak
take service with v. hizmetine girmek
rub with emery v. zımparalamak
pulse with v. ile dopdolu olmak
square accounts with v. kozlarını paylaşmak
plague someone with v. belirli bir şey yaparak birini sürekli rahatsız etmek
vest someone with authority v. açık çek vermek
yoke with v. aynı boyunduruğa koşmak
be overcome with v. kötü bir şekilde etkilenmek
friends with v. ahbaplık etmek
find fault with v. kabahat bulmak
be obsessed with v. takıntı yapmak (bir şeyi)
grunt with vexation v. oflamak
favour with v. vermek
start work on with purpose and vigor v. atağa geçmek
be comparable with v. ile karşılaştırılabilir olmak
assort with v. uyum sağlamak
get in with v. arkadaşlığını kazanmak
smear with paste v. çirişlemek
associate with v. akla getirmek
go through with v. tamamlamak
make friends with v. ahbap olmak
play with fire v. barutla oynamak
ooze with sweat v. terlemek
eaten up with pride v. kendini devaynasında görmek
sit well with v. bir şeyi uygun bulmak
stick with v. üzerinde sebatla çalışmaya devam etmek (bir iş)
go to bed with v. ile sevişmek
imbue with v. aşılamak (fikir)
be alive with v. kaynamak
be out of touch with v. ile temasta bulunmamak
part with v. elden çıkarmak
have pull with v. (bir kurumda vb) bağlantısı olmak
have nothing to do with v. ilgisi olmamak
conflict with v. ile çelişmek
reciprocate with v. karşılığını vermek
get an appointment with v. randevu almak
disagree with v. ile aynı görüşte olmamak
finish with somebody v. işini bitirmek
through with someone v. bir ilişkiye son vermek
be infatuated with v. ayılıp bayılmak
parted with someone v. ayrılmak
walk out with v. çıkmak
get in touch with v. temas etmek
interfere with v. ile çatışmak
conflict with one's interests v. çıkarlarına ters düşmek
keep up with the times v. çağın gerisinde kalmamak
soil with mud v. çamurlamak
decorate with wreathes v. çelenklerle süslemek
play havoc with v. mahvetmek
treat someone with great respect v. baş tacı etmek
reckon with v. hesaba katmak
be awash with v. bol miktarda bulunmak
credit someone with v. sevilmeyen birinde olumlu bir niteliğin olduğunu kabul etmek
travel along with v. yolculuk etmek
be sincere with others v. açık olmak
be occupied with v. bağlanmak
be smitten with v. tutulmak
be covered with grass v. çimlenmek
be laid up with v. yatakta kalmak zorunda olmak (hastalık vb nedeniyle)
make friends with v. arkadaş olmak
play with oneself v. mastürbasyon yapmak
monkey around with v. ile oynamak
come up with v. çözüm yolu bulmak
have something in common with someone v. biriyle ortak bir özellik taşımak
swim with the tide v. egemen olan görüşe uymak
line up with v. savunmak
play the deuce with v. altüst etmek
keep up with v. ayak uydurmak (çağa/zamana)
cross with somebody about something v. kızmak
keep up with the times v. çağa ayak uydurmak
ingratiate oneself with someone v. birinin gözüne girmek
contrast with v. çelişmek
get along with v. ile geçinmek
get along with v. geçinmek
get along well with each other v. yıldızları barışmak
be annoyed with v. birine kızgın olmak
be obsessed with v. aklına takmak
regard with disfavour v. hoşlanmamak
stick with in v. sıkışıp kalmak (bir yerde)
match up with v. örtüşmek
lard with v. tumturaklı kelimelerle süslemek
be unable to cope with v. baş edememek
pulse with v. ile dolup taşmak
be struck with great fear v. yüreğine inmek
gird oneself with v. takınmak
communicate with somebody v. iletişim kurmak
mess around with v. uğraşmak
be in accord with v. anlaşmak
get hitched with v. evlenmek
supply with v. karşılamak (birinin ihtiyacını)
get even with v. intikam almak
be chocked up with something v. tıkanmak
make away with v. yürütmek
come up with v. ileri sürmek
be besotted with v. kapılmak
be troubled with v. rahatsızlık duymak
shriek with laughter v. katıla katıla gülmek
try to become familiar with v. alışmaya çalışmak
be friends with v. ile arkadaş olmak
be thick with v. kaynamak
conflict with v. çelişmek
disagree with v. besinlerle arası iyi olmamak
spangle with v. pırıltılı şeylerle süslemek
play with oneself v. otuzbir çekmek
be in the clear with v. izin almak (birinden bir şey için)
tie in with v. ile bağlantı kurmak
keep company with v. ile arkadaşlık etmek
fill somebody with pride v. gururlandırmak
meet with difficulties v. zorluklarla karşılaşmak
be fed up with v. usanmak
load with v. yağdırmak (hediye)
play fast and loose with v. aldatmak