with - Turkish English Dictionary
History

with

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "with" in Turkish English Dictionary : 73 result(s)

English Turkish
Common Usage
with prep. ile
General
with n. bacadaki gaz geçitleri arasındaki bölmelerden biri
with adv. -lı
with adv. beraberinde
with prep. canlı
with prep. ile ilgili
with prep. sayesinde
with prep. ile beraber
with prep. aracılığıyla
with prep. yanında
with prep. uyanık
with prep. vasıtasıyla
with prep. birlikte
with prep. nedeniyle
with prep. beraber
with prep. üzerinde
with prep. yüzünden
with prep. yanına
with prep. -in lehinde
with prep. -e rağmen
with prep. -den yana
with prep. -li
with prep. -i olan
with prep. -e karşın
with prep. -e karşı
with prep. -la
with prep. -le
with prep. sebebiyle
with prep. görüşüyle
with prep. tahminiyle
with prep. üyeliğiyle
with prep. vazifesiyle
with prep. istihdamıyla
with prep. ile aynı yönde
with prep. ile aynı anda
with prep. ile aynı zamanda
with prep. hakkında
with prep. hususunda
with prep. ve
with prep. ayrıca
with prep. ek olarak
with prep. dahilinde
with prep. dahil
with prep. içinde
with prep. sonucunda
with prep. neticesiyle
with prep. deneyerek
with prep. uygulayarak
with prep. göstererek
with prep. sergileyerek
with prep. itibaren
with prep. '-den beri
with prep. peşinden
with prep. ardından
with prep. '-den sonra
with prep. sonrasında
with prep. uzaktan
with prep. geriden
with prep. arkasından
with prep. faili olarak
with prep. vericisi olarak
with prep. kurbanı olarak
with prep. evinde
with prep. katılımında
with prep. eşliğinde
with prep. bedeli haricinde
with prep. kaybı haricinde
with prep. -den başka
with prep. haricinde
with prep. dışında
Computer
with adv. yerine
Linguistics
with prep. yakın ilişki belirten bir işlevsel sözcük
with prep. karşılaştırma, eşitlik veya aynılık belirten bir işlevsel sözcük

Meanings of "with" in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

Turkish English
General
with wth [obsolete] prep.

Meanings of "with" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
dealing with n. ilgilenme
struggle with tuberculosis n. tüberküloz ile mücadele
sleep with v. sevişmek
put up with v. katlanmak
filled with v. ile dolu olmak
get/be cross (with somebody) v. küsmek
mess with v. dalaşmak
mess with v. bulaşmak
play with fire v. ateşle oynamak
even (with) adj. aynı seviyede
with view adj. manzaralı
with ups and downs adj. inişli çıkışlı
with care adv. dikkatle
with the contributions of prep. katkılarıyla
with contributions from prep. katkılarıyla
General
a bet with the wishbone n. lades
horse with white feet n. alabacak
people with disabilities n. engelli insanlar
infatuation with n. birisine hayranlık
trade union collaborating with employer n. sarı sendika
pumpkin with syrup and walnuts n. kabak tatlısı
flat with sea view n. denize nazır ev
social security system with social contributions n. primli rejim
heavy with child n. ağırayak
a place where the streets are paved with gold n. taşı toprağı altın
social work with the handicapped n. engellilerle sosyal çalışma
a milk pudding with coconut n. keşkül
children with leukemia n. lösemili çocuklar
pancake with spicy meat filling n. lahmacun
composition with creditors n. alacaklılarla konkordato yoluyla uzlaşma
big with child n. gebe
a special old turkish horseman competition with javelin n. cirit
being puffed up with pride n. kabarma
coping with n. uğraşma
with food n. yemekli
communication with the sea n. denizle bağlantı
together with its benefits n. faydalarının yanısıra
oval eye coupled with shank n. baskılı ve radansalı halat askısı
seat with an adjustable back n. pulman koltuk
pastry with meat or cheese filling n. poğaça
with a meal n. yemekli
split aubergines with tomatoes and onions n. imambayıldı
preoccupation with n. zihin meşguliyeti
noncompliance with n. emredilen bir şeye uymama
sweet pastry with nuts n. baklava
scrubbing with fibres n. lifleme
a skirt with shoulder straps n. askılı etek
cracked wheat cooked with tomatoes n. bulgur pilavı
dessert made with eggs n. kaygana
being content with what one has n. kanaatkarlık
state with constitution n. anayasalı devlet
pudding with a caramel base n. kazandibi
covering with ashes n. külleme
flowing with a pleasant noise n. şırıl şırıl
soup with dried yoghurt n. tarhana
meat stew with onions n. yahni
preoccupation with n. kaygı
social security system with social contributions n. bismarck modeli
making something go with n. yakıştırma
shredded wheat stuffed with nuts in syrup n. telkadayıf
drinking party with dancing girls n. oturak alemi
stained with spots n. pafta pafta
physical education for people with disabilities n. engelliler için beden eğitimi
small cakes with syrup n. şekerpare
diced lamb with potatoes and rice n. taskebabı
compliance with standards n. standartlara uygunluk
a tambourine with jingles n. def
children with disabilities n. engelli çocuklar
social security system with social contributions n. primli sosyal güvenlik sistemi
split aubergines with meat filling n. karnıyarık
first contact with europeans n. avrupalılarla ilk ilişki
big with child n. hamile
something eaten with one's bread n. katık
infatuation with n. delicesine aşık olma
horse with long hairs n. kılbarak
heavy with child n. hamile
triangles of pastry filled with cheese n. muskaböreği
visit with special right of access n. özel giriş yetkisiyle ziyaret
covered with n. sıvama
social security system with social contributions n. primli sistem
playing with each other n. oynaşma
chatterbox with a grating voice n. çatlak zurna
sports for people with disabilities n. engelliler için spor
relations with indians n. kızılderililerle ilişkiler
children with social disabilities n. sosyal engelli çocuklar
treating with respect and honour n. ikram
cutting with scissors n. makaslama
holidays with pay n. ücretli izin
infatuation with n. hayranlık
someone with a great deal of experience n. feleğin çemberinden geçmiş
appointment with death n. ölümle randevu
people with social disabilities n. sosyal yetersizliği olan insanlar
hereby with this document n. işbu resmi belge
parents with more than one kid n. çok çocuklu aile
family with more than one kid n. çok çocuklu aile
interference with n. ile karışan
earthquake with..magnitude n. büyüklüğünde gerçekleşen deprem
ventilator with shutter n. kapaklı aspiratör
doing away with n. tasfiye
rowboat with two pairs of oars n. iki çifteli
rowboat with two pairs of oars n. iki çifte kayık
pallet with fixed n. sides kenarlı palet
family with two children n. iki çocuklu aile
struggling with disease n. hastalıkla mücadele
razor with a movable (shaving) head n. oynar başlıklı
getting along with one another n. geçim
interference with n. ile çatışma
interference with n. ile karışma
interference with n. ile çakışma
rain mixed with snow n. karla karışık yağmur
cupboard with mirror n. aynalı duvar dolabı
water with detergent n. deterjanlı su
infatuation with n. -e hayranlık
dealing with n. ile iştigal etme
cigar-shaped fried pastry filled with cheese n. sigaraböreği
dealing with n. ile ilgilenme
ring-shaped bread covered with sesame seeds n. simit
water-tank with a fountain n. şadırvan
deal at arm's length with someone n. bir işlemin tarafların birbirleriyle ilişkisi yokmuş gibi yürütülmesi
a person with the same name as another n. adaş
woman with child n. gebe kadın
someone with a low level of education n. eğitim düzeyi düşük (kimse)
communication with people n. insanlarla iletişim
fight with stones and rods n. taşlı sopalı kavga
fight with stones and sticks n. taşlı sopalı kavga
act of charging with crime n. suçlama
brush with greatness n. bir kişinin bir kereliğine ünlü kişilerle tanışması
people with reduced mobility n. hareketi kısıtlı insanlar
a man with style n. tarz sahibi adam
a lady with style n. tarz sahibi bayan
hanging out with friends n. arkadaşlarla takılma
tripe with gelatin n. jöle işkembe
tooth brush with removable head n. üstü açılabilir kapaklı diş fırçası
preoccupation with n. (zihni) ile meşgul olma
oncoming truck laden with diesel n. karşı yönden gelen mazot yüklü tanker
girl with pierced tongue n. dilinde piercing olan kız
threatening with death n. ölümle tehdit etme
threatening with death n. ölümle tehdit
curio stand with open shelves n. etajer
cooperation with the institutions n. kurumlarla işbirliği
gun with silencer n. susturuculu silah
patient with parkinson's disease n. parkinson hastası
one with limited finances n. maddi olanağı kısıtlı
one with limited financial means n. maddi olanağı kısıtlı
man with white hair n. beyaz saçlı adam
old man with white beard n. ak sakallı yaşlı adam
a vehicle with foreign license plates n. yabancı plakalı araç
people with special needs n. özel ihtiyaçları olan insanlar
filling with tears n. gözlerin dolması
finding fault with n. kusur bulma
hair with dandruff n. kepekli saç
a man with an ankle holster n. ayak bileğinde silah kılıfı olan adam
a bathroom with a toilet n. tuvaletli banyo
shirt with buttons n. düğmeli gömlekler
hair with volume n. dolgun saçlar
people with poor vision n. görme kusuru olan/kusurlu insanlar
a card with a child's picture on it n. üzerinde çocuk resmi olan bir kart
a man with a murderous obsession n. cinayet saplantısı olan bir adam
discrimination against people with disabilities n. engellilere karşı ayrımcılık
shoe with soft sole n. yumuşak tabanlı ayakkabı
pizza with 3-toppings n. üç malzemeli pizza
pizza with 3-toppings n. 3 malzemeli pizza
people with a health problem n. sağlıklı sorunu olan insanlar
people with extraordinary abilities n. olağanüstü yetenekleri olan insanlar
with great hopes n. büyük umutlarla
life with dignity n. insana yaraşır bir yaşam
life with dignity n. onurlu bir yaşam
room with air-condition n. klimalı oda
with-it-ness n. öğretmen farkındalığı
house with garden n. bahçeli ev
coffee with foam n. köpüklü kahve
december 3 international day of persons with disabilities n. 3 aralık dünya engelliler günü
hair with a side parting n. yandan ayrılmış (taranmış) saç
a dragon with seven heads n. yedi başlı ejderha
the house with pink shutters n. pembe panjurlu ev
foods with high nutritional value n. besin değerleri yüksek olan gıdalar
foods with high nutritional value n. yüksek besin değerli gıdalar
foods with high nutritional value n. besin değeri yüksek olan gıdalar
food with high nutritional value n. besin değeri yüksek olan gıda
food with high nutritional value n. yüksek besin değerli gıda
food with high nutritional value n. besin değeri yüksek gıda
students with opposing views n. karşıt görüşlü öğrenciler
a life with ups and downs n. inişli çıkışlı hayat
man with long mustache n. uzun bıyıklı adam
lightweight raincoat with hood n. kapüşonlu hafif yağmurluk
a night with heavy rain n. sağanak yağışlı gece
chair with armrest n. kolçaklı sandalye
steel cage with grey bars n. gri parmaklıklı çelik kafes
ability to empathize (with) n. empati yeteneği
family with child n. çocuklu aile
families with low income n. dar gelirli aileler
social work with children and families: getting into practice n. aile ve çocuklarla sosyal hizmet: uygulamaya giriş
pool with waterslide n. su kaydıraklı havuz
pool with water slide n. su kaydıraklı havuz
letter with accent mark n. şapkalı harf
smurf with glasses n. gözlüklü şirin
people with mental disabilities n. zihinsel özürlüler
with conscious n. bilinçle
music box with ballerina n. balerinli müzik kutusu
a woman pregnant with twins n. ikizlere hamile bir kadın
house with front garden n. önünde bahçe olan ev
house with front garden n. önü bahçeli ev
food with protein n. proteinli yiyecek
food with protein n. proteinli gıda
food with protein n. proteinli besin
turkish coffee with gum mastic n. damla sakızlı türk kahvesi
dress with spots n. puantiyeli elbise
man with white mask n. beyaz maskeli adam
road with holes n. çukurlu yol
road with curves n. virajlı yol
hair with split ends n. uçları kırılmış saç
person with disabilities n. engelli birey
people with disabilities n. engelli kişi
house with pool n. havuzlu ev
house with a pool n. havuzlu ev
a man with a cause n. dava adamı
tooth brush with removable head n. çıkarılabilir başlıklı diş fırçası
puzzle with pictures n. resimli bulmaca
the means of dealing with n. ile mücadele araçları
patient with renal failure n. böbrek yetmezliği hastası
the border with n. ile olan sınır
fascination with n. (bir şeye) düşkünlük
fascination with n. (bir şeye) ilgili olma
fascination with n. (bir şeye) düşkün olma
relations with customers n. müşteri ile ilişkiler
rice wafers stuffed with nuts cooked n. güllaç
mesh with n. kaynaşma
social case work with youth n. gençlerle sosyal vaka çalışması
social work with the aged n. yaşlılarla sosyal hizmet
social work with alcoholics n. alkoliklerle sosyal hizmet
social work with children with disabilities n. engelli çocuklarla sosyal hizmet
social work with children n. çocuklarla sosyal hizmet
social work with women n. kadınlarla sosyal hizmet
social work with youth n. gençlerle sosyal hizmet
social work with the homeless n. evsizlerle sosyal hizmet
social work with people with disabilities n. engellilerle sosyal hizmet
acquaint oneself with something v. bilgilenmek
put up with v. müsamaha etmek
go all the way with v. sevişmek
come to grips with v. ile ciddi bir şekilde ilgilenmek
get on well with somebody v. anlaşmak
tinge with v. hafifçe renklendirmek
confer with v. görüşmek
cope with v. başa çıkmak
conform with v. uyumlu olmak
be cross with somebody v. kızmak
keep in with v. ile dost kalmak
be one with v. ile aynı fikirde olmak
announce with a poster v. afişle duyurmak
be friends with v. arkadaş olmak
cross swords with v. ile kavga etmek
make away with v. yok etmek
catch on with somebody v. popüler olmak
cringe with embarrassment v. ezilip büzülmek
establish a connection with v. bağlantı kurmak
settle with v. anlaşmak
treat something with skepticism v. bir şeye şüpheli bir gözle bakmak
agree with v. katılmak
familiarize oneself with v. bir şey hakkında bilgi edinmek
become a partner with v. ortak olmak
have pull with v. adamı olmak (bir kurumda vb)
take issue with v. itiraz etmek
agree with v. yaramak
be snowed under with work v. başını kaşıyacak vakti olmamak
put up with v. sineye çekmek
be overwhelmed with v. yenik düşmek (duygulara)
be saddled with v. üstüne kalmak
fire someone with enthusiasm for v. bir iş için birini şevke getirmek
have done with v. bitirmek
be suffused with v. belirli bir renge boyanmak
be taken with v. etkilenmek
merge with v. birleşmek (şirket vb)
stick with v. beraber kalmak (biriyle)
dally with v. oynamak
come down with a cold v. nezle olmak
have something to do with v. alakası olmak
make friends with v. dost olmak
endow with v. bağışta bulunmak
be beside oneself with v. kendini kaybetmek
fit with v. ile donatmak
intertwine with v. sarmak
be surrounded with v. etrafı çevrili olmak
flow with a splashing noise v. şarıldamak
tinge with v. içine biraz ... katmak
cross with somebody v. kızmak
rest with v. (kararı vermek) (birine) kalmak
string along with v. ayak uydurmak
have one's photo taken with someone (a celebrity etc) v. resim çekilmek
be bond with somebody at heart v. birine yürekten bağlı olmak
go through with v. tamamen bitirmek
do business with v. alışveriş etmek
be affiliated with v. üye olmak
be in step with v. adım uydurmak (başkalarına)
fiddle with v. kurcalamak
keep up with the times v. zamana ayak uydurmak
harmonise with v. uyum sağlamak
grapple with v. pençeleşmek
be pleased with v. -den memnun olmak
fasten with a drawing pin v. raptiyelemek
agree with v. iyi gelmek
trim with lace v. şeritle süslemek
agree with v. bağdaşmak
carry on with v. aşna fişne olmak
rub elbows with v. ile bir araya gelmek
deal with v. ile alışveriş etmek
sleep with v. ilişkiye girmek
be in with v. gözüne girmiş olmak
charge with v. suçlamak
be sickened with v. usanmak
pepper something with v. bir şeye ... serpiştirmek
converse with v. sohbet etmek
be unfamiliar with v. bilmemek
teem with v. kaynaşmak
content oneself with v. azla yetinmek
involve with v. karıştırmak
argue with v. birisiyle tartışmak
bear with v. sabır göstermek
acquaint oneself with something v. öğrenmek
keep up with v. ayak uydurmak
be alive with v. dolu olmak
be taken with fear v. korkuya kapılmak
hit it off with v. iyi geçinmek
be possessed with v. tutkusuyla yanıp tutuşmak
sit well with v. birinin hoşuna gitmek
be furious with somebody at something v. öfkelenmek
put up with v. dayanmak
string along with v. birinin dediklerini yapmak
consult with v. ile görüşmek
be smitten with v. birdenbire (bir hisse) kapılmak
dicker with v. pazarlık etmek
play with v. oynaşmak
catch up with v. yetişmek
be bound up with v. bağlı olmak
gird oneself with a sword v. kılıç kuşanmak
sympathize with v. desteklemek (görüşü/fikri)
dispense with the need for v. gereksiz kılmak
break with v. ilgisini kesmek
deal with v. üstesinden gelmek
connect with v. bağlantılı olmak (belirli bir seferle)
cut an alcoholic drink with water v. içkiyi sulandırmak
find fault with v. kulp takmak
be at loggerheads with v. ile ihtilafa düşmüş olmak
coincide with v. rastlaşmak
have a row with v. atışmak
rub elbows with v. ile bir arada olmak
trifle with v. hafife almak
be in touch with v. temasta bulunmak
break up with v. parçalamak
deal with v. halletmek
keep in step with v. ayak uydurmak
be shot through with v. bir şeyde bir öğe yer yer bulunmak
deal with something v. hakkında olmak
exert one's influence with somebody v. araya adam sokmak
do with v. yapmak
cause somebody to repay with interest v. faiz uygulamak
compromise with v. ile uyuşmak
stick with in v. saplanıp kalmak (çamur kum vb'ne)
get in touch with v. bağlantı kurmak
get on with v. devam etmek
be contaminated with verdigris v. bakır çalmak
disagree with v. ayrı fikirde olmamak
go out with v. ile çıkmak
find something incongruous with v. aykırı bulmak
be offended with v. zoruna gitmek
do away with v. işini bitirmek
tally with v. örtüşmek
peel off with knife v. bıçakla sıyırmak
charge somebody with something v. suçlamak
fall in with v. rastlamak
be in bad with v. arası iyi olmamak
be preoccupied with one's own troubles v. kendi derdine düşmek
break up the link with somebody v. ipleri koparmak
square with v. bağdaştırmak
disgust with v. nefret etmek
instill with v. yavaş yavaş aşılamak
do away with v. defterini dürmek
come down with v. yatağa düşmek
square with v. bağdaşmak
dig with a spade v. bellemek
tamper with v. kanuna aykırı olarak değiştirmek
grapple with v. boğuş
supplement with v. artırmak (belirli bir şeyle)
plate with v. madeni levhalarla kaplamak
boil with rage v. galeyan etmek
jar with v. ters düşmek
keep up with something v. başa çıkmak
concern oneself with v. ile ilgilenmek
confer with v. danışmak
be entrusted with something v. bir şeyle görevli olmak
get along with v. iyi anlaşmak (birisiyle)
make away with v. alıp götürmek
be covered with perspiration v. tere batmak
be acquainted with something v. bilmek
take up with v. kabullenmek
vest with v. vermek (yetki/hak vb'ni)
move with the times v. zamana ayak uydurmak
confer with v. müzakere etmek
bursting with happiness v. mutluluktan havalara uçmak
impress with v. etkilenmek (bir şeyden veya kişiden)
meet with difficulties v. güçlüklerle karşılaşmak
face with v. yüzyüze gelmek
vie with v. ile rekabet etmek
go with v. katılmak
become acquainted with v. tanışmak
monkey about with v. ile oynamak
be vexed with someone v. birine kızmak
empathize with v. empati yapmak
keep in with v. anlaşmak
toy with v. elinde evirip çevirmek
get something over with v. bir şeyi yapıp bitirmek
condole with v. taziyede bulunmak
simmer with v. içi içini yemek
go along with v. ile beraber gitmek
square with v. uyuşmak
be parallel with v. benzemek
ally oneself with v. ile birleşmek
strive with v. savaşmak
come to grips with v. esaslarını ele almak
raise hob with v. yaramazlık etmek
take a hard line with v. sert davranmak
send with v. katmak
decorate with gold v. yaldızla süslemek
flirt with v. aşık gibi davranmak
get on with v. anlaşmak
be eaten up with pride v. kendini devaynasında görmek
fall about with laughter v. katıla katıla gülmek
be in with v. ile arkadaş olmak
make away with v. öldürmek
coincide with v. aynı zamana rastlamak
be acquainted with v. bilmek
lay it on with a trowel v. methetmek
fall in love with v. vurulmak
fit well with v. tam anlamıyla uymak
attack with a drawn knife v. bıçak çekmek
be beset by/with v. istila etmek
be assailed with doubts v. kuşkular içinde olmak
be ready to burst with anger v. hırsından çatlamak
rub with the hand v. sürtmek
rub shoulders with v. bir arada bulunmak
scream with laughter v. kahkahayı basmak
part with v. bırakmak
fall in love with v. abayı yakmak
compete with v. kapışmak
be studded with v. çok bulunmak (bir şey)
cross swords with v. ile çekişmek
have a field day with v. sarakaya almak
have one's eyes shine with joy v. gözlerinin içi gülmek
be petrified with astonishment v. donup kalmak
be in rapport with v. anlaşmak
comply with v. razı olmak
do away with v. yürürlükten kaldırmak
cover with grass v. çimlendirmek
associate with v. işbirliği yapmak
be accordant with v. ile uyumlu olmak
bandy words with v. ile ağız kavgası yapmak
fall in with v. kabul etmek
stamp with a seal v. mühürlemek
bet with each other v. kırışmak
be in league with v. müttefiki olmak
break up with v. parçalanmak
condole with somebody v. başsağlığı dilemek
strike with a truncheon v. coplamak
be concerned with v. alakadar olmak
go through with v. yürütmek
blaze with anger v. sinirinden kudurmak
settle accounts with v. hıncını almak
supply with v. ihtiyacını karşılamak
be out of touch with v. iletişim içinde olmamak
find fault with v. kusur bulmak
reconcile with v. yeniden barışmak
wage war with v. savaşmak
correlate with v. ilişkili olmak
break up with v. bitirmek
load with a charge v. görev yüklemek
stick with sticky tape v. bantlamak
be busy with v. ile meşgul olmak
take issue with somebody v. münakaşa etmek
break off with somebody v. merhabayı kesmek
have an appointment with somebody v. randevusu olmak
cut with shears v. makaslamak
go down with something v. yakalanmak
have nothing to do with v. ile hiçbir ilgisi olmamak
catch up with v. arayı kapatmak
dispense with v. ekarte etmek
carry on with v. kırıştırmak
square with v. ile bağdaşmak
cut with scissors v. makaslamak
be charged with v. görevlendirilmek
be sickened with v. bıkmak
pulsate with v. ile dolup taşmak
be on familiar terms with somebody v. teklifsiz olmak
fall in step with v. ayak uydurmak
vie with v. ile yarışmak
be pleased with oneself v. kendinden memnun olmak
walk with a quick step v. hızla yürümek
tag along with v. peşine takılmak
become friends with v. arkadaş olmak
go through with v. planlanmış bir şeyi gerçekten yapmak
stoke with v. atmak (ateşe odun)
swell with pride v. koltukları kabarmak