|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
yangın çıkaran |
incendiary s.
|
|
General |
|
2 |
Genel |
baştan çıkaran kadın |
femme fatale i.
|
|
3 |
Genel |
birini göklere çıkaran yazı |
panegyric i.
|
|
4 |
Genel |
yiyeceğini sosa daldırıp çıkaran kimse |
dipper i.
|
|
5 |
Genel |
gerçeği açığa çıkaran şey |
telltale i.
|
|
6 |
Genel |
skandal çıkaran araştırmacı |
muckrake i.
|
|
7 |
Genel |
kayakçıları tepeye çıkaran teleferik |
ski lift i.
|
|
8 |
Genel |
gizli kusurları meydana çıkaran |
exposer i.
|
|
9 |
Genel |
küt diye ses çıkaran vuruş |
thwack i.
|
|
|
10 |
Genel |
yangın çıkaran kimse |
incendiary i.
|
|
11 |
Genel |
baştan çıkaran |
lothario i.
|
|
12 |
Genel |
baştan çıkaran kimse |
tempter i.
|
|
13 |
Genel |
baştan çıkaran kadın |
temptress i.
|
|
14 |
Genel |
karışıklık çıkaran kimse |
rioter i.
|
|
15 |
Genel |
hıncını çıkaran kimse |
wreaker i.
|
|
16 |
Genel |
elbisesini çıkaran kişi |
disrober i.
|
|
17 |
Genel |
baştan çıkaran |
seducer i.
|
|
18 |
Genel |
günah çıkaran papaz |
confessor i.
|
|
19 |
Genel |
baştan çıkaran kimse |
lothario i.
|
|
20 |
Genel |
sciaenidae familyasından davul sesi çıkaran bir çeşit balık |
drumfish i.
|
|
21 |
Genel |
baştan çıkaran kimse |
debaucher i.
|
|
22 |
Genel |
haksızlıkları ortaya çıkaran kişi |
muckraker i.
|
|
23 |
Genel |
metalik ses çıkaran |
jangler i.
|
|
24 |
Genel |
verniği ve boyayı çıkaran madde |
stripper i.
|
|
25 |
Genel |
mesele çıkaran kimse |
troublemaker i.
|
|
26 |
Genel |
baştan çıkaran |
delilah i.
|
|
27 |
Genel |
sorun çıkaran kimse |
troublemaker i.
|
|
28 |
Genel |
vücuttan çıkaran |
evacuator i.
|
|
29 |
Genel |
baştan çıkaran kimse |
seducer i.
|
|
|
30 |
Genel |
tadını çıkaran |
savorer i.
|
|
31 |
Genel |
baştan çıkaran |
seductresses i.
|
|
32 |
Genel |
sürekli rahatsız eden sesler çıkaran |
shriller i.
|
|
33 |
Genel |
sorun çıkaran |
troubler i.
|
|
34 |
Genel |
merasimlerde gürültü çıkaran zil, borazan ve benzeri şey |
noisemaker i.
|
|
35 |
Genel |
yeriden çıkaran |
displacer i.
|
|
36 |
Genel |
sorun çıkaran |
bad hat i.
|
|
37 |
Genel |
sorun çıkaran |
troublemaker i.
|
|
38 |
Genel |
sorun çıkaran |
mischief-maker i.
|
|
39 |
Genel |
sorun çıkaran |
trouble maker i.
|
|
40 |
Genel |
günah çıkaran rahip |
father confessor i.
|
|
41 |
Genel |
olay çıkaran |
hellraiser i.
|
|
42 |
Genel |
açığa çıkaran |
revealer i.
|
|
43 |
Genel |
ortaya çıkaran |
revealer i.
|
|
44 |
Genel |
gürültü yapan/çıkaran |
thunderer i.
|
|
45 |
Genel |
gürültü yapan/çıkaran |
noisemaker i.
|
|
46 |
Genel |
salya çıkaran bebek |
a drooler baby i.
|
|
47 |
Genel |
kendini haklı çıkaran |
self-justifier i.
|
|
48 |
Genel |
barda olay çıkaran müşterileri dışarı atmakla görevli koruma görevlisi |
chucker-out i.
|
|
49 |
Genel |
barda olay çıkaran müşterileri dışarı atmakla görevli koruma görevlisi |
bouncer i.
|
|
50 |
Genel |
baştan çıkaran |
perverter i.
|
|
51 |
Genel |
karışıklık çıkaran kimse |
disturber i.
|
|
52 |
Genel |
yalanı ortaya çıkaran kimse |
debunker i.
|
|
53 |
Genel |
ağzıyla çeşitli enstrüman sesleri çıkaran kimse |
beatbox i.
|
|
54 |
Genel |
farklı malzemeleri bir araya getirip yeni bir şey ortaya çıkaran kimse |
bricoleur i.
|
|
55 |
Genel |
olay çıkaran kimse |
firebrand i.
|
|
56 |
Genel |
sabah uyandığınızda sizi yataktan çıkaran yaşama sevinci |
ikigai (a reason for being) i.
|
|
57 |
Genel |
bronzdan yapılma keskin ses çıkaran zil |
krotala i.
|
|
58 |
Genel |
bir nesnenin çevre üzerinde bir sonuç ortaya çıkaran etkisi |
effectance i.
|
|
59 |
Genel |
sıkıntı çıkaran kişi |
afflicter i.
|
|
60 |
Genel |
gürültü çıkaran kişi |
affrayer i.
|
|
61 |
Genel |
çıngırak sesi çıkaran şey |
rattler i.
|
|
62 |
Genel |
işten çıkaran kimse |
cashierer i.
|
|
63 |
Genel |
boşa çıkaran |
rebutter i.
|
|
64 |
Genel |
eskiden özellikle tiyatrolarda oyuncuları yuhalamak amacıyla kullanılan ötürüldüğünde kedi çığlığına benzer bir ses çıkaran düdük |
catcall i.
|
|
65 |
Genel |
iki katına çıkaran kimse |
redoubler i.
|
|
66 |
Genel |
iki misline çıkaran kimse |
redoubler i.
|
|
67 |
Genel |
ayakkabılarının parmak ve topuklarında bulunan metallerle ritmik sesler çıkaran dansçı |
tapper i.
|
|
68 |
Genel |
toynaktan taş çıkaran alet |
hoof-pick i.
|
|
69 |
Genel |
karkasın arka kısımlarını çıkaran mezbaha işçisi |
backer i.
|
|
|
70 |
Genel |
ağız dolusu ısırıkla ses çıkaran kimse |
champer i.
|
|
71 |
Genel |
(kanunu) yeniden çıkaran |
reenactor i.
|
|
72 |
Genel |
(kanunu) yeniden çıkaran |
re-enactor i.
|
|
73 |
Genel |
yeniden tedavüle çıkaran kimse/kurum |
reissuer i.
|
|
74 |
Genel |
diş çıkaran bebek |
teether i.
|
|
75 |
Genel |
gürültülü ses çıkaran patlama |
thunge [dialect] i.
|
|
76 |
Genel |
baştan çıkaran kimse |
titillator i.
|
|
77 |
Genel |
patırtı çıkaran şey |
tom-tom i.
|
|
78 |
Genel |
kargaşa çıkaran kimse |
tumulter [obsolete] i.
|
|
79 |
Genel |
arbede çıkaran kimse |
turmoiler i.
|
|
80 |
Genel |
baştan çıkaran kimse |
allurer i.
|
|
81 |
Genel |
boşu boşuna tartışma çıkaran kimse |
argufier i.
|
|
82 |
Genel |
anlam çıkaran kimse |
eductor i.
|
|
83 |
Genel |
tadını çıkaran |
enjoyer i.
|
|
84 |
Genel |
göklere çıkaran |
emblazoner i.
|
|
85 |
Genel |
bağırsakları çıkaran kimse |
emboweler i.
|
|
86 |
Genel |
bir şeyin altındaki toprağı kazarak çıkaran kimse |
underminer i.
|
|
87 |
Genel |
(bir şeyi) ortaya çıkaran kimse |
unfolder i.
|
|
88 |
Genel |
baştan çıkaran şey |
enticement i.
|
|
89 |
Genel |
(bir şeyi) ambalajından çıkaran kimse |
unpacker i.
|
|
90 |
Genel |
devamlı sorun çıkaran tip |
larrikin i.
|
|
91 |
Genel |
haklı çıkaran |
vindicator i.
|
|
92 |
Genel |
zorluk çıkaran kimse |
beleaguerer i.
|
|
93 |
Genel |
fok derisinden yağ çıkaran kimse |
blabber i.
|
|
94 |
Genel |
fok derisinden yağ çıkaran kimse |
blubberer i.
|
|
95 |
Genel |
vın sesi çıkaran hızlı hareket |
whiz i.
|
|
96 |
Genel |
vın sesi çıkaran hızlı hareket |
whizz i.
|
|
97 |
Genel |
vızıltı sesi çıkaran şey |
whizzer i.
|
|
98 |
Genel |
ayartıp baştan çıkaran kimse |
will-o'-the-wisp i.
|
|
99 |
Genel |
balina yağı çıkaran kimse |
blubberer i.
|
|
100 |
Genel |
orta ses frekansı çıkaran hoparlör |
midrange i.
|
|
101 |
Genel |
basarak veya öğüterek sebzelerin suyunu çıkaran makine |
mill i.
|
|
102 |
Genel |
alışkanlıktan boğaz temizleme sesleri çıkaran kimse |
hawker i.
|
|
103 |
Genel |
ayartıp baştan çıkaran kimse |
min min [australia] i.
|
|
104 |
Genel |
hareket ederken gürültü çıkaran şişman kimse |
bouncer [obsolete] i.
|
|
105 |
Genel |
metinlerdeki müstehcen veya kötü bölümleri çıkaran kimse |
bowdleriser i.
|
|
106 |
Genel |
metinlerdeki müstehcen veya kötü bölümleri çıkaran kimse |
bowdlerizer i.
|
|
107 |
Genel |
tıkırtı sesi çıkaran şey |
brattle [scotland] i.
|
|
108 |
Genel |
öne çıkaran şey |
highlighter i.
|
|
109 |
Genel |
sorun çıkaran şey |
hindrance i.
|
|
110 |
Genel |
yoldan çıkaran kimse |
misleader i.
|
|
111 |
Genel |
başkalarına sorun çıkaran kimse |
mixer i.
|
|
112 |
Genel |
ortaya çıkaran kimse |
revelationist i.
|
|
113 |
Genel |
anlamsız ses çıkaran kimse |
yelper i.
|
|
114 |
Genel |
köpek havlamasına benzer ses çıkaran kimse |
yelper i.
|
|
115 |
Genel |
baştan çıkaran kadın |
lorelei i.
|
|
116 |
Genel |
baştan çıkaran kimse |
loverboy i.
|
|
117 |
Genel |
baştan çıkaran şey |
lure i.
|
|
118 |
Genel |
baştan çıkaran kimse |
lurer i.
|
|
119 |
Genel |
zorluk çıkaran kimse |
obstructive i.
|
|
120 |
Genel |
zorluk çıkaran şey |
obstructive i.
|
|
121 |
Genel |
karışıklık çıkaran kimse |
riotour i.
|
|
122 |
Genel |
yüksek ses çıkaran kimse |
clanger i.
|
|
123 |
Genel |
(kuşları kovmak için kullanılan) alkış sesi çıkaran düzenek |
clapper i.
|
|
124 |
Genel |
(kutu kapağı veya çıngırak gibi) ses çıkaran dilenci eşyası |
clapper i.
|
|
125 |
Genel |
tıkırtı çıkaran kimse |
clatterer i.
|
|
126 |
Genel |
boyayı çıkaran kimse |
depainter i.
|
|
127 |
Genel |
baştan çıkaran kimse |
depraver i.
|
|
128 |
Genel |
hırıltılı nefes sesi çıkaran telefon sapığı |
heavy breather i.
|
|
129 |
Genel |
baştan çıkaran kimse |
rounder i.
|
|
130 |
Genel |
sorun çıkaran kimse |
roustabout i.
|
|
131 |
Genel |
karışıklık çıkaran kimse |
ruffler i.
|
|
132 |
Genel |
(özellikle nahoş bir şeyi) ortaya çıkaran etken |
incendiary [obsolete] i.
|
|
133 |
Genel |
kasten sorun çıkaran kimse |
instigant i.
|
|
134 |
Genel |
çatışma çıkaran |
disuniter i.
|
|
135 |
Genel |
küt sesi çıkaran darbe |
clunk i.
|
|
136 |
Genel |
sayıları toplayıp toplamın yazılı kaydını çıkaran makine |
comptograph [obsolete] i.
|
|
137 |
Genel |
giysi kalıbı çıkaran kimse |
dressmaker's model i.
|
|
138 |
Genel |
yürürken ayaklarıyla metalik ses çıkaran at |
clicker i.
|
|
139 |
Genel |
klik sesi çıkaran köpek eğitimi aleti |
clicker i.
|
|
140 |
Genel |
şıngırtı sesi çıkaran kimse |
clinker i.
|
|
141 |
Genel |
(bir şeyi) ortaya çıkaran kimse |
ferreter i.
|
|
142 |
Genel |
zorluk çıkaran kuruluş |
peck's bad boy i.
|
|
143 |
Genel |
yüksek ses çıkaran kimse |
peeper i.
|
|
144 |
Genel |
öne çıkaran özellik |
savor [us] i.
|
|
145 |
Genel |
öne çıkaran özellik |
savour [uk] i.
|
|
146 |
Genel |
içini çıkaran kimse |
corer i.
|
|
147 |
Genel |
kasten yangın çıkaran kimse |
firer i.
|
|
148 |
Genel |
basit ve el yapımı alev çıkaran veya aydınlatıcı cihazlar |
flame field expedients i.
|
|
149 |
Genel |
taslak çıkaran kimse |
outliner i.
|
|
150 |
Genel |
içerisinden yeni bir grup çıkaran kuruluş |
parent i.
|
|
151 |
Genel |
huzura çıkaran kimse |
presenter i.
|
|
152 |
Genel |
ürünleri ısıl işlem fırınından çıkaran kimse |
puller i.
|
|
153 |
Genel |
gül şeklinde alev çıkaran bir tür gaz yakıcı |
rose burner i.
|
|
154 |
Genel |
sıfırdan model çıkaran kimse |
scratchbuilder i.
|
|
155 |
Genel |
bilinmeyeni ortaya çıkaran şey |
searchlight i.
|
|
156 |
Genel |
baştan çıkaran şey |
seducement i.
|
|
157 |
Genel |
baştan çıkaran kimse |
seductor i.
|
|
158 |
Genel |
günah çıkaran papaz |
shrift father i.
|
|
159 |
Genel |
(günah çıkaran) peder |
shrift father i.
|
|
160 |
Genel |
günah çıkaran kimse |
shriver [obsolete] i.
|
|
161 |
Genel |
ıslık sesi çıkaran kimse |
sibilator i.
|
|
162 |
Genel |
ıslık sesi çıkaran şey |
sibilator i.
|
|
163 |
Genel |
cızırtı çıkaran şey |
sizzler i.
|
|
164 |
Genel |
kayakçıları zirveye çıkaran asansör |
ski tow i.
|
|
165 |
Genel |
duman çıkaran gemi |
smoker i.
|
|
166 |
Genel |
duman çıkaran uçak |
smoker i.
|
|
167 |
Genel |
iç organları çıkaran mezbaha çalışanı |
snatcher i.
|
|
168 |
Genel |
göklere çıkaran kimse |
solemnizer [us] i.
|
|
169 |
Genel |
göklere çıkaran kimse |
solemniser [uk] i.
|
|
170 |
Genel |
hırgür çıkaran kimse |
squabbler i.
|
|
171 |
Genel |
ördek sesi çıkaran oyuncak |
squawker i.
|
|
172 |
Genel |
vak vak sesi çıkaran oyuncak |
squawker i.
|
|
173 |
Genel |
ses çıkaran oyuncak |
squeaker i.
|
|
174 |
Genel |
şarıltı sesi çıkaran şey |
squelcher i.
|
|
175 |
Genel |
yıldız oyuncuyu ön plana çıkaran performans |
star turn i.
|
|
176 |
Genel |
zorluk çıkaran kimse |
sticker i.
|
|
177 |
Genel |
öne çıkaran özellik |
stigma i.
|
|
178 |
Genel |
kayış takıp çıkaran işçi |
strapper i.
|
|
179 |
Genel |
vücut bölümlerini birbirine sürterek ses çıkaran böcek |
stridulator i.
|
|
180 |
Genel |
baştan çıkaran |
succubine i.
|
|
181 |
Genel |
şeker içeren bitkilerin suyunu çıkaran kimse |
sugar barek i.
|
|
182 |
Genel |
özet çıkaran kimse |
summarist i.
|
|
183 |
Genel |
sörf dalgası gibi ses çıkaran şey |
surf i.
|
|
184 |
Genel |
(avı yerinden çıkaran) tuzak |
beater i.
|
|
185 |
Genel |
uğultu çıkaran bir radyo alıcısını çalıştırmak |
bloop f.
|
|
186 |
Genel |
gizli bir istihbarat operasyonunu ortaya çıkaran gazete haberi |
blow f.
|
|
187 |
Genel |
yumuşak ses çıkaran kıyafet giymek |
rustle f.
|
|
188 |
Genel |
ses çıkaran |
sonorous s.
|
|
189 |
Genel |
duman çıkaran |
smoky s.
|
|
190 |
Genel |
zorluk çıkaran |
awkward s.
|
|
191 |
Genel |
baştan çıkaran |
seductive s.
|
|
192 |
Genel |
temize çıkaran |
exonerative s.
|
|
193 |
Genel |
kargaşa çıkaran |
riotous s.
|
|
194 |
Genel |
çileden çıkaran |
infuriating s.
|
|
195 |
Genel |
günah çıkaran |
shrove s.
|
|
196 |
Genel |
sonuç çıkaran |
illative s.
|
|
197 |
Genel |
çileden çıkaran |
exasperating s.
|
|
198 |
Genel |
günah çıkaran |
shriven s.
|
|
199 |
Genel |
üfleyerek ses çıkaran |
piping s.
|
|
200 |
Genel |
umudunu boşa çıkaran |
disappointing s.
|
|
201 |
Genel |
çileden çıkaran |
explosive s.
|
|
202 |
Genel |
karışıklık çıkaran |
incendiary s.
|
|
203 |
Genel |
kasten yangın çıkaran |
incendiary s.
|
|
204 |
Genel |
karışıklık çıkaran |
turbulent s.
|
|
205 |
Genel |
ıslık sesi çıkaran |
sibilated s.
|
|
206 |
Genel |
ışık çıkaran |
luminous s.
|
|
207 |
Genel |
ortaya çıkaran |
unveiling s.
|
|
208 |
Genel |
maksimuma çıkaran |
maximizing s.
|
|
209 |
Genel |
isyan çıkaran |
riotous s.
|
|
210 |
Genel |
kargaşalık çıkaran |
riotous s.
|
|
211 |
Genel |
salgı çıkaran |
excretive s.
|
|
212 |
Genel |
salgı çıkaran |
excretory s.
|
|
213 |
Genel |
ihtilaf çıkaran |
divisive s.
|
|
214 |
Genel |
boşa çıkaran |
disconfirmatory s.
|
|
215 |
Genel |
açığa çıkaran |
telling s.
|
|
216 |
Genel |
anlaşmazlık çıkaran |
divisive s.
|
|
217 |
Genel |
karışıklık çıkaran |
disturbing s.
|
|
218 |
Genel |
hatları açığa çıkaran |
edgy s.
|
|
219 |
Genel |
maksimuma çıkaran |
maximising s.
|
|
220 |
Genel |
en iyi sonuçları ortaya çıkaran |
optimific s.
|
|
221 |
Genel |
duman çıkaran |
fumivorous s.
|
|
222 |
Genel |
hışırtı sesi çıkaran |
swishy s.
|
|
223 |
Genel |
baştan çıkaran |
tantalizing s.
|
|
224 |
Genel |
baştan çıkaran |
tantalising s.
|
|
225 |
Genel |
kargaşalık çıkaran |
ragmatical [old-fashioned] s.
|
|
226 |
Genel |
çileden çıkaran |
aggravative s.
|
|
227 |
Genel |
ışın çıkaran |
rayonnant s.
|
|
228 |
Genel |
eften püften tartışma çıkaran |
cavilous s.
|
|
229 |
Genel |
iki misline çıkaran |
reduplicative s.
|
|
230 |
Genel |
duman çıkaran |
reechy [dialect] s.
|
|
231 |
Genel |
duman çıkaran |
reeking s.
|
|
232 |
Genel |
net bir ses çıkaran |
tinnient [obsolete] s.
|
|
233 |
Genel |
davul sesi çıkaran |
tom-tom s.
|
|
234 |
Genel |
zorluk çıkaran |
unaccommodating s.
|
|
235 |
Genel |
kabarcık çıkaran |
eruptive s.
|
|
236 |
Genel |
aynı sesi çıkaran |
unisonous s.
|
|
237 |
Genel |
umudu boşa çıkaran |
unlucky s.
|
|
238 |
Genel |
göklere çıkaran |
exalting s.
|
|
239 |
Genel |
kargaşa çıkaran |
upstirring [obsolete] s.
|
|
240 |
Genel |
haklı çıkaran |
vindicative s.
|
|
241 |
Genel |
haklı çıkaran |
vindicatory s.
|
|
242 |
Genel |
çileden çıkaran |
exasperative s.
|
|
243 |
Genel |
ahlaki uyum veya diğer edinimleri açığa çıkaran |
victorious s.
|
|
244 |
Genel |
inler gibi ses çıkaran |
wailful s.
|
|
245 |
Genel |
ağlama sesi çıkaran |
wailsome s.
|
|
246 |
Genel |
buhar çıkaran |
halituous s.
|
|
247 |
Genel |
yavaş ve alçak hışırtı sesi çıkaran |
whispering s.
|
|
248 |
Genel |
fısıltı sesi çıkaran |
whispery s.
|
|
249 |
Genel |
hışırtı sesi çıkaran |
whispery s.
|
|
250 |
Genel |
ıslık sesi çıkaran |
whistling s.
|
|
251 |
Genel |
beli ortaya çıkaran bir giysiyle ilgili |
midriff s.
|
|
252 |
Genel |
beli ortaya çıkaran bir giysiye ait |
midriff s.
|
|
253 |
Genel |
meydana çıkaran |
revelative s.
|
|
254 |
Genel |
meydana çıkaran |
revelatory s.
|
|
255 |
Genel |
konuşurken sürekli duraklama sesi çıkaran |
haw-haw s.
|
|
256 |
Genel |
kahkahayı andıran bir mırıltı çıkaran |
bubbling s.
|
|
257 |
Genel |
içi boş bir şeye çarpıyormuş gibi ses çıkaran |
hollow s.
|
|
258 |
Genel |
aynı sesi çıkaran |
homophonic s.
|
|
259 |
Genel |
aynı sesi çıkaran |
homophonous s.
|
|
260 |
Genel |
baykuş sesi çıkaran |
hooty s.
|
|
261 |
Genel |
temize çıkaran |
lustrative s.
|
|
262 |
Genel |
kabarcık sesi çıkaran |
burbling s.
|
|
263 |
Genel |
çağlama sesi çıkaran |
burbling s.
|
|
264 |
Genel |
şırıltı sesi çıkaran |
burbling s.
|
|
265 |
Genel |
sürtünme sesi çıkaran |
grinding s.
|
|
266 |
Genel |
tıslama sesi çıkaran |
hissy s.
|
|
267 |
Genel |
ateş çıkaran |
igniferous [rare] s.
|
|
268 |
Genel |
çok ses çıkaran |
multisonous s.
|
|
269 |
Genel |
devamlı belli belirsiz bir ses çıkaran |
murmuring s.
|
|
270 |
Genel |
her şeyi ortaya çıkaran |
omniparient s.
|
|
271 |
Genel |
merhamet duygusunu açığa çıkaran |
compassionate [obsolete] s.
|
|
272 |
Genel |
sorun çıkaran |
diseaseful [obsolete] s.
|
|
273 |
Genel |
hayal aleminden çıkaran |
disillusionary s.
|
|
274 |
Genel |
hayal aleminden çıkaran |
disillusioning s.
|
|
275 |
Genel |
hayal aleminden çıkaran |
disillusive s.
|
|
276 |
Genel |
sorun çıkaran |
infestive s.
|
|
277 |
Genel |
zorluk çıkaran |
infestive s.
|
|
278 |
Genel |
patırtı çıkaran |
clunky s.
|
|
279 |
Genel |
küt sesi çıkaran |
clunky s.
|
|
280 |
Genel |
metalik ses çıkaran |
iron s.
|
|
281 |
Genel |
patlama sesi çıkaran |
poppy s.
|
|
282 |
Genel |
boynuz çıkaran |
cornific s.
|
|
283 |
Genel |
ıslık sesi çıkaran |
fizzy s.
|
|
284 |
Genel |
alev çıkaran |
flammiferous s.
|
|
285 |
Genel |
dalga gibi ses çıkaran |
fluctisonous s.
|
|
286 |
Genel |
kabarcık çıkaran |
foamy s.
|
|
287 |
Genel |
güm sesi çıkaran |
plunky s.
|
|
288 |
Genel |
öne çıkaran |
precisive s.
|
|
289 |
Genel |
kendini öne çıkaran |
self-asserting s.
|
|
290 |
Genel |
ıslık sesi çıkaran |
sibilatory s.
|
|
291 |
Genel |
ıslık sesi çıkaran |
sibilous s.
|
|
292 |
Genel |
net ve çınlamalı ses çıkaran |
silver s.
|
|
293 |
Genel |
penisi ön plana çıkaran |
priapic s.
|
|
294 |
Genel |
doğru yoldan çıkaran |
poisonous s.
|
|
295 |
Genel |
doğru yoldan çıkaran |
poisonsome [obsolete] s.
|
|
296 |
Genel |
burun çekme sesi çıkaran |
snuffly s.
|
|
297 |
Genel |
ses çıkaran |
sonorific s.
|
|
298 |
Genel |
küçük dallar çıkaran |
sprayey s.
|
|
299 |
Genel |
köpük çıkaran |
spumiferous s.
|
|
300 |
Genel |
balgam çıkaran |
sputative s.
|
|
301 |
Genel |
tiz bir ses çıkaran |
squealing s.
|
|
302 |
Genel |
tiz ses çıkaran |
squealing s.
|
|
303 |
Genel |
sempatik titreşim sesi çıkaran |
sympathetic s.
|
|
304 |
Genel |
'-i çıkaran |
-ergic snk.
|
|
305 |
Genel |
ortaya çıkaran anlamına gelen son ek |
-ible snk.
|
|
Colloquial |
|
306 |
Konuşma Dili |
foyasını meydana çıkaran şey |
a dead giveaway i.
|
|
307 |
Konuşma Dili |
hayatın tadını çıkaran ve hızlı yaşayan kimse |
swinger i.
|
|
308 |
Konuşma Dili |
kaş yapayım derken göz çıkaran kimse |
a job's comforter i.
|
|
309 |
Konuşma Dili |
hastanede sorun çıkaran kişi |
goomer i.
|
|
310 |
Konuşma Dili |
açığa çıkaran kimse |
unveiler i.
|
|
311 |
Konuşma Dili |
ortaya çıkaran kimse |
unveiler i.
|
|
312 |
Konuşma Dili |
su yüzüne çıkaran kimse |
unveiler i.
|
|
313 |
Konuşma Dili |
aksilik/terslik çıkaran |
crosser i.
|
|
314 |
Konuşma Dili |
kasten yangın çıkaran kimse |
fire bug i.
|
|
315 |
Konuşma Dili |
(beysbolda) tam kale koşusu gerektirip topu saha dışına çıkaran vuruş |
dinger [us] i.
|
|
316 |
Konuşma Dili |
malları elden çıkaran |
close out s.
|
|
317 |
Konuşma Dili |
ıslık sesi çıkaran |
whistly s.
|
|
318 |
Konuşma Dili |
çok ses çıkaran |
shouty s.
|
|
Idioms |
|
319 |
Deyim |
rüyadan/hayal aleminden çıkaran sonuç |
reality check i.
|
|
320 |
Deyim |
rüyadan/hayal aleminden çıkaran sonuç |
a reality check i.
|
|
321 |
Deyim |
adı çıkmış/baştan çıkaran kişi |
makeout artist i.
|
|
322 |
Deyim |
çıngar çıkaran kimse |
fire-eater i.
|
|
323 |
Deyim |
hırçın/huysuz/uyumsuz/sorun çıkaran kişi |
bad actor i.
|
|
324 |
Deyim |
kadınları baştan çıkaran erkek |
lady killer i.
|
|
325 |
Deyim |
sürekli olarak sorun çıkaran kimse |
headache department i.
|
|
326 |
Deyim |
insanı günaha sokan/baştan çıkaran şeyler |
the world, the flesh, and the devil i.
|
|
327 |
Deyim |
yoldan/baştan çıkaran her şey |
the world, the flesh, and the devil i.
|
|
328 |
Deyim |
bir meseleyi/şeyi gün yüzüne çıkaran şey |
white hole i.
|
|
329 |
Deyim |
bir meseleyi/şeyi açığa çıkaran yer |
white hole i.
|
|
330 |
Deyim |
kaybolup gitmiş bir şeyi/meseleyi gün yüzüne çıkaran şey |
white hole i.
|
|
331 |
Deyim |
baştan çıkaran bir kadın (olmak) |
(be) a femme fatale [french] i.
|
|
332 |
Deyim |
sıkıntı çıkaran kimse |
a thorn in your side i.
|
|
333 |
Deyim |
sıkıntı çıkaran kimse |
a thorn in the side i.
|
|
334 |
Deyim |
kazaya davetiye çıkaran durum |
an accident waiting to happen i.
|
|
335 |
Deyim |
kazaya davetiye çıkaran durum/kimse |
an accident waiting to happen i.
|
|
336 |
Deyim |
felakete davetiye çıkaran durum/kimse |
a disaster waiting to happen i.
|
|
337 |
Deyim |
kazaya davetiye çıkaran durum/kimse |
an accident waiting to happen i.
|
|
338 |
Deyim |
felakete davetiye çıkaran durum/kimse |
a disaster waiting to happen i.
|
|
339 |
Deyim |
foyasını meydana çıkaran şey |
dead giveaway i.
|
|
340 |
Deyim |
yeteneklerini, kişiliğini ön plana çıkaran bir yer bulmak |
find (one's) place f.
|
|
341 |
Deyim |
adı çıkmış/baştan çıkaran kişi |
make-out artist f.
|
|
342 |
Deyim |
kadınları baştan çıkaran erkek |
make-out artist f.
|
|
343 |
Deyim |
yaygara çıkaran |
pearl-clutching s.
|
|
344 |
Deyim |
barışma esnasında günah çıkaran konumda |
on the anxious seat expr.
|
|
Trade/Economic |
|
345 |
Ticaret/Ekonomi |
satışa çıkaran kimse |
releaser i.
|
|
346 |
Ticaret/Ekonomi |
piyasaya çıkaran kimse |
releaser i.
|
|
347 |
Ticaret/Ekonomi |
bir tahvilin, (tahvili çıkaran tarafından) bedelinin geri ödenmek üzere istenmesine (yani geri çağrılmasına) kadar geçen süredeki getirisi |
yield to call i.
|
|
348 |
Ticaret/Ekonomi |
hisse senedi çıkaran şirket |
issuer i.
|
|
349 |
Ticaret/Ekonomi |
hisse senedi çıkaran yatırım şirketi |
issuer i.
|
|
350 |
Ticaret/Ekonomi |
hisselerin düşeceğini önceden tahmin edip hisseleri elinden çıkaran kişi |
bear i.
|
|
351 |
Ticaret/Ekonomi |
hamiline yazılı banknot çıkaran banka |
bank of circulation i.
|
|
352 |
Ticaret/Ekonomi |
menkul kıymetler ve bağlı menkul kıymetler grubu içinde yer alıp işletmenin ortakları, iştirakleri ve bağlı ortaklıklar tarafından çıkarılmış bulunan menkul kıymet tutarları ve bunları çıkaran ortaklıklar |
amount of securities issued by shareholders, participations and subsidiaries and issuers of them i.
|
|
353 |
Ticaret/Ekonomi |
tahvili çıkaran tarafından gelecekte saptanacak bir malın satış sözleşmesi |
call provision i.
|
|
354 |
Ticaret/Ekonomi |
üçüncü taraf elden çıkaran alıcı |
third-party divesting buyer i.
|
|
355 |
Ticaret/Ekonomi |
1863-1864 milli banka kanunundan önce ödeme yeteneği üstünde banknot çıkaran banka |
wildcat bank i.
|
|
356 |
Ticaret/Ekonomi |
birçok farklı menkul kıymetler portföyü sunan vadeli menkul kıymetler çıkaran yatırım şirketi |
unit investment trust i.
|
|
357 |
Ticaret/Ekonomi |
uyuşmazlık çıkaran |
disputant s.
|
|
Law |
|
358 |
Hukuk |
temize çıkaran |
acquitter i.
|
|
359 |
Hukuk |
cebren ırza geçen, küçükleri baştan çıkaran ve iffete taarruz etme suçları |
felonies of rape, seduction of children, and assault on chastity i.
|
|
360 |
Hukuk |
eskiden isyan çıkaran asilerin cezalandırılması için kullanılan bir alet |
castigatory i.
|
|
361 |
Hukuk |
hamiline yazılı banknot çıkaran banka |
bank of circulation i.
|
|
362 |
Hukuk |
haklı çıkaran |
legitimizer i.
|
|
363 |
Hukuk |
haklı çıkaran |
legitimiser i.
|
|
364 |
Hukuk |
karışıklık çıkaran kişiler |
disorderly persons i.
|
|
365 |
Hukuk |
kasten yangın çıkaran kimse |
arsonist i.
|
|
366 |
Hukuk |
kasten yangın çıkaran kimse |
incendiary i.
|
|
367 |
Hukuk |
kasten yangın çıkaran kimse |
firebug i.
|
|
368 |
Hukuk |
kiracıyı çıkaran |
ejector i.
|
|
369 |
Hukuk |
para yerine geçen banknot çıkaran banka |
bank of issue i.
|
|
370 |
Hukuk |
yangın çıkaran kimse |
firesetter i.
|
|
371 |
Hukuk |
(özgeçmiş araştırması yapmadan işe alıp sonradan işe alınan çalışanın ozgeçmişinin sabıkalı olduğu fark edilince işe alınan kişiyi işten çıkaran işverene karşı açılan) dava/ yasal şikayet |
negligent hiring i.
|
|
372 |
Hukuk |
kasten yangın çıkaran kimse |
arsonite i.
|
|
373 |
Hukuk |
abd'de güney bloğunun yanında olup genellikle demokratlara oy çıkaran eyalet |
border state i.
|
|
374 |
Hukuk |
bir kimseye özel haklarını kullanırken zorluk çıkaran kamu sıkıntısı |
mixed nuisance i.
|
|
375 |
Hukuk |
mirastan çıkaran kimse |
disheritor [obsolete] i.
|
|
376 |
Hukuk |
haklı çıkaran |
justificatory s.
|
|
377 |
Hukuk |
haklı çıkaran |
justificative s.
|
|
Politics |
|
378 |
Siyasal |
sık sık haksız davalar açan ve kavga gürültü çıkaran kişi |
embracer i.
|
|
379 |
Siyasal |
sık sık haksız davalar açan ve kavga gürültü çıkaran kişi |
embraceor i.
|
|
380 |
Siyasal |
toplumu kışkırtıp kargaşa çıkaran kimse |
rabble-rouser i.
|
|
381 |
Siyasal |
amerikan seçimlerinde demokrat ve cumhuriyetçi partilere neredeyse yarı yarıya oy çıkaran eyalet |
purple state i.
|
|
382 |
Siyasal |
her seçim bölgesinden tek bir meclis üyesi çıkaran |
uninominal s.
|
|
Industry |
|
383 |
Sanayi |
delme makinelerinin ulaşamayacağı boşluklardaki cevheri çıkaran maden işçisi |
gopherman i.
|
|
384 |
Sanayi |
sabunları kalıplarından çıkaran işçi |
slatter i.
|
|
Media |
|
385 |
Medya |
dergi çıkaran şirket |
magazine i.
|
|
386 |
Medya |
dergi çıkaran şirket |
magazine publisher i.
|
|
Advertising |
|
387 |
Reklam |
internet sayfasını google arama sonuçlarında üst sıraya çıkaran kampanya |
high-ranking i.
|
|
Technical |
|
388 |
Teknik |
ütüleme makinesinden ütülü kumaşları çıkaran çamaşırhane işçisi |
catcher i.
|
|
389 |
Teknik |
çivi yapımında bitmiş çivileri delikten çıkaran küçük metal parça |
tit i.
|
|
390 |
Teknik |
yağın daha hafif bileşenlerini çıkaran özütleme tesisi |
topping plant i.
|
|
391 |
Teknik |
nitrojen çıkaran bakteri |
denitrying bacteria i.
|
|
392 |
Teknik |
pişirme sırasında hamurdan karbon dioksiti çıkaran bir madde |
leavening agent i.
|
|
393 |
Teknik |
gemi ambarından kömür çıkaran işçi veya makine |
coal-whipper [uk] i.
|
|
394 |
Teknik |
kalıp çıkaran kimse |
die-sinker i.
|
|
395 |
Teknik |
ateş tuğlası gibi malzemeleri fırından çıkaran işçi |
drawer i.
|
|
396 |
Teknik |
yangın durumunda daha güvenli olup az duman ve is çıkaran bir tür kablolama ağı |
plenum i.
|
|
397 |
Teknik |
buhar çıkaran |
vaporous s.
|
|
398 |
Teknik |
buhar çıkaran |
vaporific s.
|
|
399 |
Teknik |
duman çıkaran |
fuming s.
|
|
400 |
Teknik |
ısı çıkaran |
exothermal s.
|
|
401 |
Teknik |
ısı çıkaran |
heat-releasing s.
|
|
402 |
Teknik |
ısı çıkaran |
exothermic s.
|
|
403 |
Teknik |
kabarcık çıkaran |
bubbly s.
|
|
404 |
Teknik |
köpükler çıkaran |
sparkling s.
|
|
405 |
Teknik |
kıvılcımlar çıkaran |
scintillating s.
|
|
406 |
Teknik |
enerji açığa çıkaran (nükleer reaksiyon) |
energy-releasing s.
|
|
407 |
Teknik |
bir cıva sütununu 1 milimetre yüksekliğe çıkaran basınca eşdeğer bir basınç birimi |
mmhg kısalt.
|
|
Electric |
|
408 |
Elektrik |
cızırtı sesi çıkaran elektrik sinyal cihazı |
buzzer i.
|
|
Mechanic |
|
409 |
Mekanik |
yağlama yağındaki yabancı maddeleri emen ve çıkaran filtre |
absorbent filter i.
|
|
410 |
Mekanik |
(bir şeyi) makaradan çıkaran makine |
unreeler i.
|
|
Textile |
|
411 |
Tekstil |
yündeki küçük pıtrakları, düğümleri veya yabancı maddeleri çıkaran kimse |
wool burler i.
|
|
Woodworking |
|
412 |
Ağaç İşleri |
odun hamurundan kabuk çıkaran alet |
rosser i.
|
|
Railway |
|
413 |
Demiryolu |
tren vagonlarının akslarını takıp çıkaran pres |
wheel press i.
|
|
Marine |
|
414 |
Denizcilik |
ıslık sesi çıkaran şamandıra |
whistle buoy i.
|
|
415 |
Denizcilik |
ıslık sesi çıkaran şamandıra |
whistling buoy i.
|
|
Mining |
|
416 |
Maden |
maden cevheri çıkaran ve işleyen tesisler |
ore mining and processing facilities i.
|
|
417 |
Maden |
maden cevheri çıkaran ve işleyen tesis |
ore mining and processing plant i.
|
|
418 |
Maden |
maden cevheri çıkaran ve işleyen fabrika |
ore mining and processing plant i.
|
|
419 |
Maden |
yakıldığında sert, keçi gibi bir koku açığa çıkaran bir fosil reçine |
hircine i.
|
|
420 |
Maden |
yer altından el aletleri ile kömür çıkaran madenci |
cutter i.
|
|
421 |
Maden |
mineralleri yıkayarak veya eleyerek ortaya çıkaran madenci |
placer miner i.
|
|
422 |
Maden |
kaydırma sistemi ile taş, kömür veya kirleri çıkaran açık ocak madeni çalışanı |
sledger i.
|
|
Medical |
|
423 |
Medikal |
sidik çıkaran organlar |
urinary organs i.
|
|
424 |
Medikal |
ultrason resmi çıkaran cihaz |
ultrasonograph i.
|
|
425 |
Medikal |
(fizik muayenede) ses çıkaran tümör |
sonorous tumor i.
|
|
426 |
Medikal |
horultu sesi çıkaran |
rhonchisonant s.
|
|
427 |
Medikal |
su çıkaran |
hydrotic s.
|
|
428 |
Medikal |
su çıkaran |
hydrotical s.
|
|
429 |
Medikal |
histamin açığa çıkaran |
histaminergic s.
|
|
430 |
Medikal |
sıvı çıkaran |
aquiparous zf.
|
|
Anatomy |
|
431 |
Anatomi |
idrar çıkaran organ |
urinary organ i.
|
|
432 |
Anatomi |
idrar çıkaran organ |
excretory organ i.
|
|
433 |
Anatomi |
vuruşlu muayenede kemik gibi ses çıkaran |
osteal s.
|
|
434 |
Anatomi |
perküsyonda kemik gibi ses çıkaran |
osteal s.
|
|
Pathology |
|
435 |
Patoloji |
sıtmadan kaynaklı, kalp ritmini iki katına çıkaran hastalık |
cardiopaludism i.
|
|
Dermatology |
|
436 |
Dermatoloji |
diş çıkaran çocukta görülen strofulus |
gum rash i.
|
|
Optics |
|
437 |
Optik |
gece karanlığında yansıyan ışınların polarizasyonundaki değişikliklerden kaynaklanan ve yön bulma açılarında hatalar ortaya çıkaran etki |
night effect i.
|
|
Food Engineering |
|
438 |
Gıda |
hızlıca enerji açığa çıkaran (besin, kimyasal madde) |
quick-release s.
|
|
Gastronomy |
|
439 |
Mutfak |
etin kemiklerini çıkaran kimse |
deboner i.
|
|
440 |
Mutfak |
balığın kılçıklarını çıkaran kimse |
deboner i.
|
|
Statistics |
|
441 |
İstatistik |
moment ortaya çıkaran fonksiyon |
moment generating function i.
|
|
Physics |
|
442 |
Fizik |
elektrik enerjini muhafaza eden ve daha sonra açığa çıkaran transparan malzeme |
electrofluor i.
|
|
443 |
Fizik |
ışıklandırıldığında elektron açığa çıkaran molekül türü |
electrogen i.
|
|
444 |
Fizik |
ses çıkaran bir cismin etkisi |
verberation i.
|
|
445 |
Fizik |
çelikle çizildiğinde kıvılcım çıkaran alaşım |
pyrophoric alloy i.
|
|
446 |
Fizik |
(alaşım) vurulduğunda veya kazındığında kıvılcım çıkaran |
pyrophoric s.
|
|
447 |
Fizik |
(alaşım) vurulduğunda veya kazındığında kıvılcım çıkaran |
pyrophorous s.
|
|
Chemistry |
|
448 |
Kimya |
kimyasal bileşiklerden su çıkaran madde |
dehydrase i.
|
|
449 |
Kimya |
tepkime açığa çıkaran |
reaction-eliciting s.
|
|
Biology |
|
450 |
Biyoloji |
süt dişlerinin ardından daimi dişlerini çıkaran |
diphyodont s.
|
|
Biochemistry |
|
451 |
Biyokimya |
iyot çıkaran |
de-iodinating s.
|
|
Marine Biology |
|
452 |
Deniz Biyolojisi |
crangonidae familyasından, keskin bir ses çıkaran çeşitli küçük karideslere verilen ad |
nipper i.
|
|
453 |
Deniz Biyolojisi |
sciaenidae familyasına ait davul sesi çıkaran bir balık |
striped drum (equetus pulcher) i.
|
|
454 |
Deniz Biyolojisi |
florida'dan brezilya'ya kadar uzanan sularda yaşayan, kırmızı ağızlı hırıltı çıkaran inci grisi bir balık |
margate i.
|
|
455 |
Deniz Biyolojisi |
florida'dan brezilya'ya kadar uzanan sularda yaşayan, kırmızı ağızlı hırıltı çıkaran inci grisi bir balık |
margate fish i.
|
|
456 |
Deniz Biyolojisi |
florida'dan brezilya'ya kadar uzanan sularda yaşayan, kırmızı ağızlı hırıltı çıkaran inci grisi bir balık |
haemulon album i.
|
|
457 |
Deniz Biyolojisi |
florida'dan brezilya'ya kadar uzanan sularda yaşayan, kırmızı ağızlı hırıltı çıkaran inci grisi bir balık |
margaret grunt i.
|
|
458 |
Deniz Biyolojisi |
florida'dan brezilya'ya kadar uzanan sularda yaşayan, kırmızı ağızlı hırıltı çıkaran inci grisi bir balık |
margot fish i.
|
|
459 |
Deniz Biyolojisi |
su altında ses çıkaran balık |
musical fish i.
|
|
460 |
Deniz Biyolojisi |
sciaenidae familyasına mensup, tıngırtı sesi çıkaran balık |
drum i.
|
|
461 |
Deniz Biyolojisi |
yakalandığında ses çıkaran balık |
drummer i.
|
|
462 |
Deniz Biyolojisi |
sciaenidae familyasından olup davul sesi çıkaran bir balık |
organ fish i.
|
|
Astrology |
|
463 |
Astroloji |
doğum haritası çıkaran kimse |
genethliatic i.
|
|
Zoology |
|
464 |
Zooloji |
kuzey amerika kurbağalarının en büyüğü olan, boğuk ve yankılı ses çıkaran sucul tür |
american bullfrog (rana catesbeiana) i.
|
|
465 |
Zooloji |
homurtulu bir ses çıkaran çeşitli balıklara verilen ad |
grunter i.
|
|
466 |
Zooloji |
homurtulu ses çıkaran at |
grunter i.
|
|
Botanic |
|
467 |
Botanik |
(çiçeklenme) tek bir gövdeden iki dal çıkaran |
biparous s.
|
|
468 |
Botanik |
yağ çıkaran |
oleiferous s.
|
|
Fishery |
|
469 |
Balıkçılık |
süsleme amaçlı balığın karnını yarıp iç organlarını çıkaran kimse |
ripper i.
|
|
470 |
Balıkçılık |
balığın iç organlarını çıkaran kimse |
giller i.
|
|
Linguistics |
|
471 |
Dilbilim |
(uluslararası fonetik alfabede) ş sesi çıkaran harf |
ish i.
|
|
472 |
Dilbilim |
kaynaştırma ünlüsü ortaya çıkaran |
anaptyctical s.
|
|
473 |
Dilbilim |
kaynaştırma ünlüsü ortaya çıkaran |
anaptyctic s.
|
|
474 |
Dilbilim |
tek ses çıkaran iki harf olarak |
digraphically zf.
|
|
Religious |
|
475 |
Dini |
dinden çıkaran kimse |
excommunicator i.
|
|
476 |
Dini |
sapkınlığı ortaya çıkaran kimse |
heresiarch i.
|
|
Environment |
|
477 |
Çevre |
nükleer enerji üretimi sırasında oluşan zehirli atıkları ortaya çıkaran eleman |
plutonium i.
|
|
Meteorology |
|
478 |
Meteoroloji |
(fırtına) ses çıkaran |
squalling s.
|
|
Geology |
|
479 |
Jeoloji |
ana kaynağı yeni zelanda'ya özgü kauri ağaçları olan fosilleşmiş reçineleri kazarak çıkaran kimse |
gum digger [new zealand] i.
|
|
480 |
Jeoloji |
vurulduğunda metalik ses çıkaran bir fonolit çeşidi |
clinkstone i.
|
|
481 |
Jeoloji |
ardışık jeolojik tabakaları ortaya çıkaran açık yüzey |
section i.
|
|
482 |
Jeoloji |
ham petrol çıkaran |
petroliferous s.
|
|
483 |
Jeoloji |
benzin çıkaran |
petroliferous s.
|
|
Military |
|
484 |
Askeri |
hidrojen çekirdeklerini helyum oluşturmak üzere yüksek sıcaklıklarda birleştirerek nükleer enerji açığa çıkaran silah |
thermonuclear bomb i.
|
|
485 |
Askeri |
hidrojen çekirdeklerini helyum oluşturmak üzere yüksek sıcaklıklarda birleştirerek nükleer enerji açığa çıkaran silah |
fusion bomb i.
|
|
486 |
Askeri |
hidrojen çekirdeklerini helyum oluşturmak üzere yüksek sıcaklıklarda birleştirerek nükleer enerji açığa çıkaran silah |
h-bomb i.
|
|
487 |
Askeri |
hidrojen çekirdeklerini helyum oluşturmak üzere yüksek sıcaklıklarda birleştirerek nükleer enerji açığa çıkaran silah |
hydrogen bomb i.
|
|
488 |
Askeri |
yangın çıkaran harp malzemesi |
incendiary munition i.
|
|
Sport |
|
489 |
Spor |
topu yükseğe çıkaran vuruş |
balloon i.
|
|
490 |
Spor |
(kriket) topu saha sınırı dışına çıkaran bir atış |
boundary i.
|
|
491 |
Spor |
(kriket) topu saha sınırı dışına çıkaran bir atışla yapılan dört veya altı koşu |
boundary i.
|
|
492 |
Spor |
kayakçıları yamaç tepesine çıkaran asansör veya telesiyej |
draglift i.
|
|
Football |
|
493 |
Futbol |
(ingiltere'de) maçlara pahalı gündelik giysilerle giderek kavga çıkaran genç erkek |
casual i.
|
|
Baseball |
|
494 |
Beysbol |
tam kale koşusu gerektirip topu saha dışına çıkaran vuruş |
home run i.
|
|
Art |
|
495 |
Sanat |
sadelik ve nesnelliği ön plana çıkaran sanat akımı |
minimalism i.
|
|
496 |
Sanat |
sadelik ve nesnelliği ön plana çıkaran sanat akımı |
abc art i.
|
|
Music |
|
497 |
Müzik |
org borusu içinde ses çıkaran maden parçası |
vibrator i.
|
|
498 |
Müzik |
zilin içindeki ses çıkaran top |
jinglet i.
|
|
499 |
Müzik |
çello benzeri tınılar çıkaran yaylı bir çalgı |
violone i.
|
|
500 |
Müzik |
insan sesine benzer ses çıkaran bir tür üflemeli çalgı |
vocalion i.
|
|