öylece - Türkçe İngilizce Sözlük

öylece

"öylece" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 9 sonuç

Türkçe İngilizce
Genel
öylece simply zf.
Simply add club soda and ice.
Öylece soda ve buz ekleyin.

More Sentences
öylece around zf.
Hurry up! I can't wait around for you all day.
Acele et! Bütün gün öylece seni bekleyemem.

More Sentences
öylece thus and so zf.
öylece so zf.
öylece thus zf.
öylece accordingly zf.
öylece thereby zf.
öylece cold zf.
Konuşma Dili
öylece just like that expr.

"öylece" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 37 sonuç

Türkçe İngilizce
Genel
ortalıkta öylece durmak hang f.
öylece atıvermek cob [dialect] [uk] f.
öylece koyuvermek drape f.
yanından öylece geçip gitmek fly-by f.
öylece yerleştirivermek slap f.
ayakta dikilerek öylece durmak stand about f.
öylece kalmak sull f.
öylece bekletmek suspend f.
yetim gibi öylece kalmış orphan s.
öylece bekleyen standing s.
Öbek Fiiller
bir şeyden öylece durmak slide by f.
öylece bırakmak pitch on f.
öylece atmak pitch on f.
öylece açığa koyulmak lay about f.
öylece bir kenara atmak kick aside f.
(olan bir şeyi) öylece durup seyretmek look on as (something happens) f.
(birini/bir şeyi/kendini) bir yere yığıp bırakmak/öylece yığmak plonk (someone, something, or oneself) down f.
(birini/bir şeyi) öylece bırakıp gitmek walk away from (someone or something) f.
İfadeler
öylece ucundan olmaz kendini iyice bu işe vermen gerek you can't be half pregnant expr.
öylece ucundan olmaz kendini iyice bu işe vermen gerek you can't be a little bit pregnant expr.
Konuşma Dili
öylece salınıp hayatına normal devam etmesine izin verilemeyecek kadar fazla şey bilmek know too much f.
Deyim
hiçbir şeye karışmadan öylece oturmak be sitting on the sidelines f.
uzun süre öylece kalmak lie doggo f.
bir yere habersiz/hazırlıksız/öylece çıkıp gitmek do something on spec [uk] f.
(birini) öylece terk etmek leave (one) flat f.
bir kenarda öylece like cheese at four pence [uk] zf.
Konuşma
mesele öylece kaldı there the matter dropped expr.
öylece mi çıkıvermiş it just came off expr.
oturup öylece bekleyemeyiz we can't just sit and wait expr.
buraya öylece giremezsin you can't just come in here expr.
buraya öylece giremezsiniz you can't just come in here expr.
öylece bırakamazsın you can't just quit expr.
öylece gidiverdin you just took off expr.
buraya öylece giremezsiniz you can't just walk in here expr.
öylece izleyip boş duramayız we can't just sit back and do nothing expr.
Argo
(herkes çalışırken) öylece oturmak sit on one's arse f.
(herkes çalışırken) öylece oturmak sit on one's ass f.