|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
kişinin bedenini veya bir eşyayı bulunduğu mekanda yok edip bir anda başka bir mekanda ortaya çıkarması |
teleportation i.
|
|
2 |
Genel |
bir anda ortaya çıkan tehdit |
immediate threat i.
|
|
3 |
Genel |
fikirlerin bir anda değişmesi |
flip-flops i.
|
|
4 |
Genel |
fikirlerin bir anda değişmesi |
flip-flop i.
|
|
5 |
Genel |
olunan zaman veya mekandan farklı bir zamanı ve mekanı işleyen bir eser karşısında anlatılan yerde veya zamanda olunmadığının bilinmesine rağmen okurun istemli bir şekilde kendisini orada ve o anda imiş gibi hissederek eseri anlamaya çalışması |
the willing suspension of disbelief i.
|
|
6 |
Genel |
bir bölgede birden fazla dilin aynı anda bulunması |
polyglossia i.
|
|
7 |
Genel |
bir anda gelen aydınlanma |
sudden and striking realization i.
|
|
8 |
Genel |
aynı anda iki aracın yarıştığı bir çeşit araba/motor yarışı |
drag racing i.
|
|
9 |
Genel |
aynı anda hem iyi bir eş olan hem de profesyonel bir kariyere sahip olabilen bir kadın |
wonder woman i.
|
|
10 |
Genel |
bir anda ileriye atılma |
bolt i.
|
|
11 |
Genel |
aynı anda tek bir karısı olma |
monogyny i.
|
|
12 |
Genel |
bir oyuncunun rakibiyle aynı anda ellerini açarak aynı sayıda parmaklarını uzattığı bir italyan oyunu |
mora i.
|
|
13 |
Genel |
bir oyuncunun rakibiyle aynı anda ellerini açarak aynı sayıda parmaklarını uzattığı bir italyan oyunu |
morra i.
|
|
14 |
Genel |
aynı anda tek bir alıcıya yönlendirilen posta |
postbag i.
|
|
15 |
Genel |
bir şey için aynı anda birden fazla isim/eş anlamlı sözcük kullanılması |
poecilonymy i.
|
|
16 |
Genel |
bir şeyin aynı anda meydana gelmesini sağlayan uyarlama |
synchronising i.
|
|
17 |
Genel |
bir şeyin aynı anda meydana gelmesini sağlayan uyarlama |
synchronizing i.
|
|
18 |
Genel |
umulmadık bir anda başarı kazanmak |
hit the jackpot f.
|
|
19 |
Genel |
hiç beklenmedik bir anda ölmek |
die unexpectedly f.
|
|
20 |
Genel |
beklenmedik bir anda olmak |
crop up f.
|
|
21 |
Genel |
bir anda köşeyi dönmek |
strike it rich f.
|
|
22 |
Genel |
umulmadık bir anda başarı kazanmak |
hit the bullseye f.
|
|
23 |
Genel |
bir anda bir alışkanlıktan vazgeçmek |
go cold turkey f.
|
|
24 |
Genel |
bir anda sonlanmak |
fizzle out f.
|
|
25 |
Genel |
bir anda gözden kaybolmak |
disappear suddenly f.
|
|
26 |
Genel |
bir anda bir bağ/yakınlık kurmak |
have/feel an instant connection f.
|
|
27 |
Genel |
bir anda bir yakınlaşma hissetmek |
have/feel an instant connection f.
|
|
28 |
Genel |
bir anda bir yakınlık hissetmek |
have/feel an instant connection f.
|
|
29 |
Genel |
bir anda/birden bilincini yitirmek |
lose consciousness unexpectedly f.
|
|
30 |
Genel |
beklenmedik şekilde bir anda kendini bir şeyi keşfetmiş olarak bulmak |
end up discovering f.
|
|
31 |
Genel |
bir tarlayı aynı anda sulayıp gübrelemek |
fertigate f.
|
|
32 |
Genel |
bir anda saldırmak |
jump f.
|
|
33 |
Genel |
(sesin) işitilebilirlik eşiğini aynı anda başka bir sesin varlığı ile yükseltmek |
mask f.
|
|
|
34 |
Genel |
(kart) aynı anda üstten ve alttan bir kart çekerek karıştırmak |
milk f.
|
|
35 |
Genel |
bir anda patlamak |
break open f.
|
|
36 |
Genel |
bir anda şiddetlenmek |
break open f.
|
|
37 |
Genel |
bir anda içeri girmek |
bulge (in) f.
|
|
38 |
Genel |
bir anda içeri girmek |
bulge (into) f.
|
|
39 |
Genel |
bir anda ortaya çıkmak |
burst f.
|
|
40 |
Genel |
bir anda ortadan kaybolmak |
burst f.
|
|
41 |
Genel |
(birinin) bir anda karşısına çıkmak |
hit f.
|
|
42 |
Genel |
(fikir) bir anda anlaşılmak |
pierce f.
|
|
43 |
Genel |
bir anda ayrılmak |
pike f.
|
|
44 |
Genel |
bir anda çıkmak |
pike f.
|
|
45 |
Genel |
bir anda belirmek |
crop f.
|
|
46 |
Genel |
bir anda popülerleşmek |
explode in popularity f.
|
|
47 |
Genel |
bir anda çıkmak |
spike f.
|
|
48 |
Genel |
aynı anda hem dört kenarlı düşey bir prizmanın kenarlarına hem de yatay bir prizmaya paralel olan dilinimleri bulunan |
diprismatic s.
|
|
49 |
Genel |
beklenmedik bir anda olan |
heaven-sent s.
|
|
50 |
Genel |
belirli bir anda meydana gelen |
instantaneous s.
|
|
51 |
Genel |
bir anda arazi olan |
slipout s.
|
|
52 |
Genel |
beklenmedik bir anda meydana gelen |
supervenient s.
|
|
53 |
Genel |
uğursuz bir anda |
in an unhappy moment zf.
|
|
54 |
Genel |
hepsini bir anda |
all in one breath zf.
|
|
55 |
Genel |
iki kişinin aynı anda söylediği şeyden sonra ifade edilen bir ünleme |
snap [uk] [australia/new zealand] ünl.
|
|
56 |
Genel |
aynı anda anlamına gelen bir ön ek |
sym- ök.
|
|
57 |
Genel |
aynı anda anlamına gelen bir ön ek |
syn- ök.
|
|
Phrasals |
|
58 |
Öbek Fiiller |
bir anda popüler olmak |
blow up f.
|
|
59 |
Öbek Fiiller |
bir anda gitmek |
breeze away f.
|
|
60 |
Öbek Fiiller |
ummadığı bir anda (bir şeyin) farkına varmak |
fall upon (someone or something) f.
|
|
61 |
Öbek Fiiller |
ummadığı bir anda (bir şeyi) bulmak |
fall upon (someone or something) f.
|
|
62 |
Öbek Fiiller |
ummadığı bir anda (bir şeyin) farkına varmak |
fall on (someone or something) f.
|
|
63 |
Öbek Fiiller |
ummadığı bir anda (bir şeyi) bulmak |
fall on (someone or something) f.
|
|
64 |
Öbek Fiiller |
bir anda aklına gelmek |
fall on f.
|
|
65 |
Öbek Fiiller |
bir anda aklına gelmek |
fall upon f.
|
|
66 |
Öbek Fiiller |
bir anda dökülmek |
spring forth f.
|
|
67 |
Öbek Fiiller |
bir anda çıkmak |
spring forth f.
|
|
68 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) çarpmaktan son anda kurtulmak |
veer away from (someone or something) f.
|
|
69 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden) son anda uzaklaşmak |
veer away from (someone or something) f.
|
|
70 |
Öbek Fiiller |
duyguları bir anda açığa çıkmak |
dissolve into something f.
|
|
71 |
Öbek Fiiller |
bir anda çark etmek |
back water f.
|
|
72 |
Öbek Fiiller |
bir anda çok sinirlenmek |
go off f.
|
|
73 |
Öbek Fiiller |
bir anda birine çok sinirlenmek |
go off f.
|
|
74 |
Öbek Fiiller |
bir anda birine çok sinirlenmek |
go off on f.
|
|
75 |
Öbek Fiiller |
bir anda başka birine/bir şeye bağlanmak |
cut to someone or something f.
|
|
76 |
Öbek Fiiller |
akışı bir anda kesip başka bir şeye geçmek/dikkat çekmek |
cut to someone or something f.
|
|
77 |
Öbek Fiiller |
bir araca aynı anda/hep beraber binmek |
load onto f.
|
|
78 |
Öbek Fiiller |
bir araca aynı anda/hep birlikte bindirmek |
load onto f.
|
|
79 |
Öbek Fiiller |
bir anda bir şeyi (ünü, başarıyı) yakalamak |
rocket into something f.
|
|
80 |
Öbek Fiiller |
bir şey yolunda bir anda bir sıçrama yapmak |
rocket into something f.
|
|
81 |
Öbek Fiiller |
bir anda bir şeyi (ünü, başarıyı) yakalamak |
rocket to something f.
|
|
82 |
Öbek Fiiller |
bir şey yolunda bir anda bir sıçrama yapmak |
rocket to something f.
|
|
83 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin bir şeyle) bir anda keyfini kaçırmak |
strike (someone or something) with (something) f.
|
|
84 |
Öbek Fiiller |
bir anda başarıya taşımak |
vault into (something or some place) f.
|
|
85 |
Öbek Fiiller |
bir anda bir şey elde etmek |
vault into f.
|
|
86 |
Öbek Fiiller |
bir anda dahil olmak |
wade in f.
|
|
87 |
Öbek Fiiller |
bir anda dahil olmak |
wade into f.
|
|
88 |
Öbek Fiiller |
bir anda 8birine/bir şeye) çarpmak |
tumble into (someone or something) f.
|
|
89 |
Öbek Fiiller |
bir anda (birine/bir şeye) doğru sapmak |
veer into (someone or something) f.
|
|
90 |
Öbek Fiiller |
bir anda (birine/bir şeye) doğru yoldan çıkmak |
veer into (someone or something) f.
|
|
91 |
Öbek Fiiller |
bir durumdan bir anda çıkmak |
snap out of something f.
|
|
92 |
Öbek Fiiller |
aniden/bir anda kurtulmak |
snap out of f.
|
|
93 |
Öbek Fiiller |
bir anda/aniden çıkmak |
snap out of f.
|
|
94 |
Öbek Fiiller |
bir anda açığa vurmak/açıklamak |
spring on f.
|
|
95 |
Öbek Fiiller |
bir anda başlamak/ortaya çıkmak |
kick up f.
|
|
96 |
Öbek Fiiller |
umulmadık bir anda başlamak |
kick up f.
|
|
97 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden/yerden) bir anda çıkmak |
surge out of (someone, something, or some place) f.
|
|
98 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden/yerden) bir anda kalabalık bir şekilde çıkmak |
swarm out (of something or some place) f.
|
|
99 |
Öbek Fiiller |
bir şeyden bir anda kalabalık bir şekilde çıkmak |
swarm out of something f.
|
|
100 |
Öbek Fiiller |
suyun altında bir anda kaybolmak |
bob under f.
|
|
101 |
Öbek Fiiller |
bir anda gitmek |
bolt out f.
|
|
102 |
Öbek Fiiller |
bir anda (konuşmaya |
break into f.
|
|
103 |
Öbek Fiiller |
bir anda (göz yaşlarına |
break into f.
|
|
104 |
Öbek Fiiller |
bir anda (konuşmaya, şarkı söylemeye, ağlamaya, başlamak) başlamak |
break into something f.
|
|
105 |
Öbek Fiiller |
bir anda (göz yaşlarına, kahkahalara) boğulmak |
break into something f.
|
|
106 |
Öbek Fiiller |
bir anda/aniden ortaya çıkmak |
bud up f.
|
|
107 |
Öbek Fiiller |
bir anda (bir şey) yapmaya başlamak |
burst into (something) f.
|
|
108 |
Öbek Fiiller |
bir anda (bir şeye) teslim olmak |
burst into (something) f.
|
|
109 |
Öbek Fiiller |
bir anda (bir şey) yapmaya başlamak |
burst out into (something) f.
|
|
110 |
Öbek Fiiller |
bir anda (bir şeye) teslim olmak |
burst out into (something) f.
|
|
111 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden/bir yerden) bir anda ortaya çıkmak |
burst out of (somewhere or something) f.
|
|
112 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin/bir yerin) içinden/arkasından bir anda ortaya çıkmak |
burst out of (somewhere or something) f.
|
|
113 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden/bir yerden) bir anda belirivermek |
burst out of (somewhere or something) f.
|
|
114 |
Öbek Fiiller |
bir anda (bir yere) dalmak |
buzz into f.
|
|
115 |
Öbek Fiiller |
bir anda (bir yere) dalmak |
buzz in f.
|
|
116 |
Öbek Fiiller |
bir anda bir yere dalmak |
buzz into a place f.
|
|
117 |
Öbek Fiiller |
bir anda hızlanmak |
break into f.
|
|
118 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bir anda etkisi altına almak |
come upon (someone or something) f.
|
|
119 |
Öbek Fiiller |
bir anda aklına (bir şey) gelmek |
fall on (someone or something) f.
|
|
120 |
Öbek Fiiller |
bir anda aklına (bir şey) gelmek |
fall onto (someone or something) f.
|
|
121 |
Öbek Fiiller |
birden/bir anda sönmek (ışık) |
flash off f.
|
|
122 |
Öbek Fiiller |
bir anda çakmak |
flash up f.
|
|
123 |
Öbek Fiiller |
bir anda parlamak |
flash up f.
|
|
124 |
Öbek Fiiller |
bir anda aydınlatmak |
flash up f.
|
|
125 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden) bir anda çıkıvermek |
gush (forth) from (someone or something) f.
|
|
126 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden) bir anda çıkıvermek |
gush (forth) out of (someone or something) f.
|
|
127 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden) bir anda çıkıvermek |
gush (out) from (someone or something) f.
|
|
128 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) bir anda parlamak/patlamak |
lash out against (someone or something) f.
|
|
129 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) bir anda parlamak/patlamak |
lash out at (someone or something) f.
|
|
130 |
Öbek Fiiller |
(biriyle/bir şeyle) aynı anda okumak |
read along (with someone or something) f.
|
|
131 |
Öbek Fiiller |
bir anda bir sıçrama yapmak |
rocket into f.
|
|
132 |
Öbek Fiiller |
bir anda bir sıçrama yapmak |
rocket to f.
|
|
133 |
Öbek Fiiller |
'-den bir anda kalabalık bir şekilde çıkmak |
swarm out of f.
|
|
134 |
Öbek Fiiller |
bir anda içeri çekmek |
yank in f.
|
|
135 |
Öbek Fiiller |
kendini hızla ve bir anda atmak |
clink (down) [uk] f.
|
|
136 |
Öbek Fiiller |
kendini hızla ve bir anda atmak |
clink (off) [uk] f.
|
|
Phrases |
|
137 |
İfadeler |
sahip oldukların bir anda elinden uçup gidebilir |
one day chicken and the next day feathers expr.
|
|
138 |
İfadeler |
beklenmedik bir anda |
out of the blue expr.
|
|
139 |
İfadeler |
çok sayıda kişinin aynı anda benzer davranışları göstermesini niteleyen bir ifade |
it must be something in the water expr.
|
|
140 |
İfadeler |
kritik bir anda |
in a critical moment expr.
|
|
141 |
İfadeler |
aynı anda aynı şeyi yapmaya çalışan iki kişi için kullanılan bir deyim |
after you, my dear alphonse expr.
|
|
142 |
İfadeler |
(biriyle/bir şeyle) aynı anda |
in company with (someone or something) expr.
|
|
143 |
İfadeler |
biriyle/bir şeyle aynı anda |
in company with somebody/something expr.
|
|
Proverb |
|
144 |
Atasözü |
bir anda her şey ters yüz olabilir |
every silver lining has a cloud
|
|
145 |
Atasözü |
asalet bir anda komediye dönüşebilir |
from the sublime to the ridiculous is only a step
|
|
146 |
Atasözü |
her şeyi/birçok şeyi bir anda yapmaya çalışmak iyi değildir |
it is the pace that kills
|
|
147 |
Atasözü |
aynı anda bir çok işi yapamazsın |
you can't dance at two weddings at once
|
|
148 |
Atasözü |
aynı anda bir çok işi yapamazsın |
you can't sit in two chairs at once
|
|
149 |
Atasözü |
bir kişi iki şeyi aynı anda aynı kalitede yapamaz |
a man cannot serve two masters
|
|
150 |
Atasözü |
aynı anda bir çok işi yapamazsın |
you can't dance at two weddings at the same time
|
|
151 |
Atasözü |
aynı anda bir çok işi yapamazsın |
you can't sit in two chairs at the same time
|
|
152 |
Atasözü |
aynı anda bir çok işi yapamazsın |
you can't sit in two chairs with one butt
|
|
Colloquial |
|
153 |
Konuşma Dili |
bir anda gelişen samimiyet |
an instant rapport i.
|
|
154 |
Konuşma Dili |
bir anda şöhret olma |
overnight sensation i.
|
|
155 |
Konuşma Dili |
bir anda çok miktarda bilgi yükleme/ aktarma |
brain dump i.
|
|
156 |
Konuşma Dili |
bir anda çok miktarda bilgi yükleme/aktarma |
info dump i.
|
|
157 |
Konuşma Dili |
bir anda bir şeyin anlaşılması |
lightbulb moment i.
|
|
158 |
Konuşma Dili |
gündelik bir işi yaparken bir anda akla gelen düşünce |
shower thought i.
|
|
159 |
Konuşma Dili |
bir anda uyuşturucu kullanmayı bırakmak |
kick cold (turkey) f.
|
|
160 |
Konuşma Dili |
bir anda uyuşturucu kullanmayı bırakmak |
quit (something) cold turkey f.
|
|
161 |
Konuşma Dili |
bir anda ölmek |
up and died f.
|
|
162 |
Konuşma Dili |
bir anda dönüp bir şey yapmak/söylemek |
turn round and do something f.
|
|
163 |
Konuşma Dili |
bir anda dönüp bir şey yapmak/söylemek |
turn around and do something f.
|
|
164 |
Konuşma Dili |
bir anda kalkıp gitmek |
up and leave/go f.
|
|
165 |
Konuşma Dili |
bir anda gitmek |
up and leave/go f.
|
|
166 |
Konuşma Dili |
bir anda kalkmak |
hop up f.
|
|
167 |
Konuşma Dili |
bir anda kesilmek |
cut out f.
|
|
168 |
Konuşma Dili |
bir anda gitmek |
cut out f.
|
|
169 |
Konuşma Dili |
bir anda yanmak (ışık) |
flash on f.
|
|
170 |
Konuşma Dili |
bir anda çakmak (ışık) |
flash on f.
|
|
171 |
Konuşma Dili |
bir anda hatırlamak |
flash on something f.
|
|
172 |
Konuşma Dili |
bir anda hatırlamak |
hit f.
|
|
173 |
Konuşma Dili |
iki kişinin aynı anda aynı şeyi söylediği durumlarda kullanılan bir ifade |
jinx ünl.
|
|
174 |
Konuşma Dili |
birdenbire/bir anda (belirme) |
big as life and twice as ugly expr.
|
|
175 |
Konuşma Dili |
bir anda panikledim |
panic hit me expr.
|
|
176 |
Konuşma Dili |
birdenbire/bir anda (belirme) |
bigger than life and twice as ugly expr.
|
|
177 |
Konuşma Dili |
bir anda (bir şey yapmak) |
up and (do something) expr.
|
|
178 |
Konuşma Dili |
beklenmedik şekilde/bir anda (bir şey yapmak) |
up and (do something) expr.
|
|
179 |
Konuşma Dili |
bir anda bir şey yaptı |
up and did something expr.
|
|
180 |
Konuşma Dili |
beklenmedik şekilde/bir anda bir şey yaptı |
up and did something expr.
|
|
181 |
Konuşma Dili |
bir şey olduğu anda |
minute something happens expr.
|
|
182 |
Konuşma Dili |
boşluğuna/dalgınlığına gelen bir anda |
in a moment of weakness expr.
|
|
183 |
Konuşma Dili |
doğru düşünemediği/karar veremediği bir anda |
in a moment of weakness expr.
|
|
184 |
Konuşma Dili |
doğru muhakeme yapamadığı bir anda |
in a moment of weakness expr.
|
|
185 |
Konuşma Dili |
bir anda yaptı |
up and did expr.
|
|
Idioms |
|
186 |
Deyim |
bir anda geçmişi hatırlatan (şarkı vb) |
a blast from the past i.
|
|
187 |
Deyim |
bir anda gelen farkındalık |
light-bulb moment i.
|
|
188 |
Deyim |
bir anda bir şeyin anlaşılması |
light-bulb moment i.
|
|
189 |
Deyim |
bir anda verilen ani cevap |
pat answer i.
|
|
190 |
Deyim |
şok eden/bir anda meydana gelen gelişme |
a bolt from the blue i.
|
|
191 |
Deyim |
şok eden/bir anda meydana gelen gelişme |
a bolt out of the blue i.
|
|
192 |
Deyim |
ummadığı bir anda yapma |
element of surprise i.
|
|
193 |
Deyim |
son anda kazandığı yarışlarla bilinen jokey edward "snapper" garrison'a atıfta bulunarak türetilmiş bir ifade |
garrison finish i.
|
|
194 |
Deyim |
bir anda gözden kaybolmak |
pull a disappearing act i.
|
|
195 |
Deyim |
bir anda gözden kaybolmak |
pull a vanishing act i.
|
|
196 |
Deyim |
bir anda popüler olan şey |
the new rock and roll i.
|
|
197 |
Deyim |
(bir anda) tepesi atma |
a (sudden) rush of blood (to the head) i.
|
|
198 |
Deyim |
(bir anda) sigortaları atma |
a (sudden) rush of blood (to the head) i.
|
|
199 |
Deyim |
geçmişten/anılardan bir anda çıkagelen biri/bir şey |
a blast from the past i.
|
|
200 |
Deyim |
beklenmedik bir anda geçmişi hatırlatan biri/bir şey |
a blast from the past i.
|
|
201 |
Deyim |
aynı anda iyi/olumlu ve kötü/olumsuz sonuçları olan bir durum |
a mixed blessing i.
|
|
202 |
Deyim |
aynı anda iyi/olumlu ve kötü/olumsuz yanları olan bir durumun tanımı |
a mixed picture i.
|
|
203 |
Deyim |
aynı anda bir sürü işle uğraşma |
finger in every pie i.
|
|
204 |
Deyim |
(hristiyan inanışında mucizevi olarak kabul edilen) bir anda bilmediği bir dilde konuşabilme becerisi |
gift of tongues i.
|
|
205 |
Deyim |
(bir şeye karşı) o anda verilen cevap/tepki |
gut reaction (to something) i.
|
|
206 |
Deyim |
(birini) beklemediği bir anda yakalamak |
catch (one) flatfooted f.
|
|
207 |
Deyim |
(bir şeyi) ucu ucuna/kıl payı/son anda kaçırmak |
be within a whisker of (something) f.
|
|
208 |
Deyim |
(bir şeyden) ucu ucuna/kıl payı/son anda kurtulmak |
be within a whisker of (something) f.
|
|
209 |
Deyim |
umulmadık bir anda yakalanmak |
be caught flat-footed f.
|
|
210 |
Deyim |
beklenmedik bir anda yakalanmak |
be caught flat-footed f.
|
|
211 |
Deyim |
umulmadık bir anda yakalamak |
catch flat-footed f.
|
|
212 |
Deyim |
beklenmedik bir anda yakalamak |
catch flat-footed f.
|
|
213 |
Deyim |
aynı anda başka bir işlevi daha görmek |
do double duty as f.
|
|
214 |
Deyim |
aynı anda bir sürü değişik işle uğraşmak |
have many irons in the fire f.
|
|
215 |
Deyim |
aynı anda bir sürü işle uğraşmak |
have a finger in every pie f.
|
|
216 |
Deyim |
aynı anda bir sürü planı olmak |
have many irons in the fire f.
|
|
217 |
Deyim |
bir anda belirmek |
come out of nowhere f.
|
|
218 |
Deyim |
bir anda akla gelmek |
leap to mind f.
|
|
219 |
Deyim |
bir anda belirmek/görünmek |
flash into view f.
|
|
220 |
Deyim |
bir anda ünlenmek |
burst onto the scene f.
|
|
221 |
Deyim |
bir anda belirmek |
come out of the blue f.
|
|
222 |
Deyim |
bir anda belirmek |
appear out of nowhere f.
|
|
223 |
Deyim |
bir anda ortaya çıkmak |
come out of nowhere f.
|
|
224 |
Deyim |
bir anda ortaya çıkmak |
appear out of nowhere f.
|
|
225 |
Deyim |
bir anda akla gelmek |
spring to mind f.
|
|
226 |
Deyim |
bir anda belirmek/ortaya çıkmak |
burst onto the scene f.
|
|
227 |
Deyim |
bir anda ortaya çıkmak |
come from nowhere f.
|
|
228 |
Deyim |
umulmadık bir anda başarı kazanmak |
hit the jackpot f.
|
|
229 |
Deyim |
bir anda/aniden çıkıp gitmek |
e boff like a prom dress (in may) f.
|
|
230 |
Deyim |
birine ummadığı bir anda ilk kez onu sevdiğini söylemek |
drop the l-bomb f.
|
|
231 |
Deyim |
hazırlıksızken bir anda aşık olmak |
jump off the deep end f.
|
|
232 |
Deyim |
bir anda ayağa kalkmak |
leap to (one's) feet f.
|
|
233 |
Deyim |
savunduğu fikirden bir anda çark etmek |
reverse (one's) field f.
|
|
234 |
Deyim |
bir anda dönüp (bir şey yapmak) |
turn around and (do something) f.
|
|
235 |
Deyim |
bir anda/birdenbire son bulmak |
die on feet f.
|
|
236 |
Deyim |
bir anda/birdenbire sona ermek |
die on feet f.
|
|
237 |
Deyim |
bir anda/birdenbire bitmek |
die on feet f.
|
|
238 |
Deyim |
bir anda/birdenbire yok olmak |
die on feet f.
|
|
239 |
Deyim |
bir anda/birdenbire son bulmak |
die on something's feet f.
|
|
240 |
Deyim |
bir anda/birdenbire sona ermek |
die on something's feet f.
|
|
241 |
Deyim |
bir anda/birdenbire bitmek |
die on something's feet f.
|
|
242 |
Deyim |
bir anda/birdenbire yok olmak |
die on something's feet f.
|
|
243 |
Deyim |
bir anda tutumunu/yaklaşımını değiştirmek |
sing a different song f.
|
|
244 |
Deyim |
bir anda/aniden fikrini değiştirmek |
sing a different song f.
|
|
245 |
Deyim |
bir anda bakış açısını değiştirmek |
sing a different song f.
|
|
246 |
Deyim |
bir anda tutumunu/yaklaşımını değiştirmek |
sing a different song/tune f.
|
|
247 |
Deyim |
bir anda/aniden fikrini değiştirmek |
sing a different song/tune f.
|
|
248 |
Deyim |
bir anda bakış açısını değiştirmek |
sing a different song/tune f.
|
|
249 |
Deyim |
aynı anda başka bir rolü/görevi daha olmak |
wear another hat f.
|
|
250 |
Deyim |
bir anda ortadan kaybolmak |
do a disappearing act f.
|
|
251 |
Deyim |
bir anda ortadan kaybolmak |
pull a disappearing act f.
|
|
252 |
Deyim |
bir anda ortadan kaybolmak |
do a disappearing act f.
|
|
253 |
Deyim |
borsada hisseler bir anda çakılmak |
take a dive f.
|
|
254 |
Deyim |
borsada bir anda hisse değeri düşmek |
take a dive f.
|
|
255 |
Deyim |
borsada bir anda piyasa değeri çakılmak/düşmek |
take a dive f.
|
|
256 |
Deyim |
bir anda tepetaklak olmak |
take a dive f.
|
|
257 |
Deyim |
bir anda düşmek |
take a dive f.
|
|
258 |
Deyim |
bir anda kötüleşmek |
take a dive f.
|
|
259 |
Deyim |
son anda/dakikada bir sorunla karşılaşmak |
fall at the final hurdle f.
|
|
260 |
Deyim |
son anda/dakikada bir sorunla karşılaşmak |
fall at the last hurdle f.
|
|
261 |
Deyim |
aynı anda bir çok görevi/rolü üstlenmek |
wear too many hats f.
|
|
262 |
Deyim |
bir anda terk etmek |
hop the twig [obsolete] f.
|
|
263 |
Deyim |
bir anda terk etmek |
hop the stick f.
|
|
264 |
Deyim |
bir anda gözden kaybolmak |
do a disappearing act f.
|
|
265 |
Deyim |
bir anda gözden kaybolmak |
do a disappearing act f.
|
|
266 |
Deyim |
bir anda gözden kaybolmak |
do a vanishing act f.
|
|
267 |
Deyim |
bir anda gözden kaybolmak |
perform a disappearing act f.
|
|
268 |
Deyim |
bir anda gözden kaybolmak |
perform a vanishing act f.
|
|
269 |
Deyim |
bir anda gözden kaybolmak |
stage a disappearing act f.
|
|
270 |
Deyim |
bir anda gözden kaybolmak |
stage a vanishing act f.
|
|
271 |
Deyim |
bir anda gözden kaybolmak |
do a vanishing act f.
|
|
272 |
Deyim |
bir anda ortaya çıkmak |
appear out of thin air f.
|
|
273 |
Deyim |
zor bir durumdan don anda/kıl payı yırtmak |
get out of jail [uk] f.
|
|
274 |
Deyim |
zor bir durumu son anda /kıl payı önlemek |
get out of jail [uk] f.
|
|
275 |
Deyim |
bir anda değişmek |
jump the rails [us] f.
|
|
276 |
Deyim |
bir anda değişip başka bir şeye dönüşmek |
jump the rails [us] f.
|
|
277 |
Deyim |
bir anda yolundan sapmak |
jump the rails [us] f.
|
|
278 |
Deyim |
bir anda başka bir yöne gitmek |
jump the rails [us] f.
|
|
279 |
Deyim |
bir anda köşeyi dönmek |
make a mint of money f.
|
|
280 |
Deyim |
bir çok şeyi aynı anda yürütmeye/yapmaya çalışmak |
run off in all directions f.
|
|
281 |
Deyim |
bir çok şeyi aynı anda idare etmeye çalışmak |
run off in all directions f.
|
|
282 |
Deyim |
bir çok şeye aynı anda yetişmeye çalışmak |
run off in all directions f.
|
|
283 |
Deyim |
aynı anda bir çok rol üstlenmek |
run off in all directions f.
|
|
284 |
Deyim |
bir anda ortaya çıkmak |
burst upon the scene f.
|
|
285 |
Deyim |
bir anda ün kazanmak |
burst on the scene f.
|
|
286 |
Deyim |
bir anda tanınmak |
burst on the scene f.
|
|
287 |
Deyim |
bir anda dikkatleri üzerine çekmek |
burst on the scene f.
|
|
288 |
Deyim |
bir anda ortaya çıkmak |
burst upon the scene f.
|
|
289 |
Deyim |
bir anda ün kazanmak |
burst on the scene f.
|
|
290 |
Deyim |
bir anda tanınmak |
burst on the scene f.
|
|
291 |
Deyim |
bir anda dikkatleri üzerine çekmek |
burst on the scene f.
|
|
292 |
Deyim |
bir anda dönmek/değişmek |
turn on a sixpence [uk] f.
|
|
293 |
Deyim |
tüm parasını bir anda kaybetmek |
shoot (one's) load f.
|
|
294 |
Deyim |
bir anda her şeyini kaybetmek |
shoot (one's) load f.
|
|
295 |
Deyim |
umulmadık bir anda yakalanmak |
be caught on the hop f.
|
|
296 |
Deyim |
beklenmedik bir anda yakalanmak |
be caught on the hop f.
|
|
297 |
Deyim |
umulmadık bir anda yakalanmak |
be caught on the wrong foot f.
|
|
298 |
Deyim |
beklenmedik bir anda yakalanmak |
be caught on the wrong foot f.
|
|
299 |
Deyim |
bir anda parlamak (ve sönmek) |
rise like a rocket (and fall like a stick) f.
|
|
300 |
Deyim |
bir anda parlayıp sönmek |
rise like a rocket (and fall like a stick) f.
|
|
301 |
Deyim |
yıldızı bir anda parlamak (ve kısa sürede sönmek) |
rise like a rocket (and fall like a stick) f.
|
|
302 |
Deyim |
bir anda her şeyi unutmak |
(one's) mind goes blank f.
|
|
303 |
Deyim |
bildiklerini bir anda unutmak |
(one's) mind goes blank f.
|
|
304 |
Deyim |
bir anda ortaya çıkmak |
appear out of thin air f.
|
|
305 |
Deyim |
bir anda felakete dönüşebilecek bir durumda olmak |
have one foot in the grave and the other on a banana peel f.
|
|
306 |
Deyim |
beklenmedik bir anda yakalanmak |
be caught off (one's) guard f.
|
|
307 |
Deyim |
(bir anda) gerçeklerle yüzleştirmek |
bring somebody down to earth (with a bang, bump) f.
|
|
308 |
Deyim |
birini (bir anda) gerçeğe döndürmek |
bring somebody down to earth (with a bang, bump) f.
|
|
309 |
Deyim |
(bir anda) gerçeklerle yüzleşmek |
come (back) down to earth (with a bang, bump) f.
|
|
310 |
Deyim |
(bir anda) gerçeğe dönmek |
come (back) down to earth (with a bang, bump) f.
|
|
311 |
Deyim |
bir anda gerçeklerle yüzleşmek |
come down to earth f.
|
|
312 |
Deyim |
bir anda gerçeğe dönmek |
come down to earth f.
|
|
313 |
Deyim |
bir anda gerçeklerle yüzleşmek |
come down to earth with a bump f.
|
|
314 |
Deyim |
bir anda gerçeğe dönmek |
come down to earth with a bump f.
|
|
315 |
Deyim |
birini bir anda/birdenbire durdurmak |
bring (or pull) someone up short f.
|
|
316 |
Deyim |
bir anda tanınmak |
burst on the scene f.
|
|
317 |
Deyim |
bir anda tanınmak |
burst upon the scene f.
|
|
318 |
Deyim |
(birini) beklemediği bir anda yakalamak |
catch (one) flat-footed f.
|
|
319 |
Deyim |
birini ummadığı bir anda/yerden vurmak |
catch/take somebody unawares f.
|
|
320 |
Deyim |
bir anda tekrar gerçeklerle yüzleşmek |
come back (down) to earth f.
|
|
321 |
Deyim |
birini bir anda tekrar gerçeklerle yüzleştirmek |
bring someone back (down) to earth f.
|
|
322 |
Deyim |
bir anda gerçeklerle yüzleşmek |
come down to earth with a bump f.
|
|
323 |
Deyim |
bir anda olmak/ortaya çıkmak |
come out of a clear blue sky f.
|
|
324 |
Deyim |
bir anda bitmek |
come to an untimely end f.
|
|
325 |
Deyim |
(bir şey) olarak iki işi/görevi aynı anda yapmak |
do double duty as (something) f.
|
|
326 |
Deyim |
bir anda çark etmek |
do an about-face f.
|
|
327 |
Deyim |
bir şeyi son anda yapmak |
do something by a whisker f.
|
|
328 |
Deyim |
bir şeyi son anda yapmak |
do something by the skin of your teeth f.
|
|
329 |
Deyim |
gördüğü anda bir şey yapmak |
do something on sight f.
|
|
330 |
Deyim |
(birine) beklenmedik bir anda gülümsemek |
flash (one) a smile f.
|
|
331 |
Deyim |
bir anda (bir şey yapmaya) heveslenmek |
get a wild hair to (do something) f.
|
|
332 |
Deyim |
bir anda (bir şey yapma) isteği/şevki gelmek |
get a wild hair to (do something) f.
|
|
333 |
Deyim |
(biriyle/bir şeyle) aynı anda hareket etmek |
get in sync (with someone or something) f.
|
|
334 |
Deyim |
(biriyle/bir şeyle) aynı anda/senkronize hareket etmemek |
get out of sync (with someone or something) f.
|
|
335 |
Deyim |
(bir anda) beynine kan sıçramak |
have a (sudden) rush of blood to the head f.
|
|
336 |
Deyim |
(bir anda) tepesi atmak |
have a (sudden) rush of blood to the head f.
|
|
337 |
Deyim |
(bir anda) sigortaları atmak |
have a (sudden) rush of blood to the head f.
|
|
338 |
Deyim |
bir anda bir şeyi fark etmek |
have a light-bulb moment f.
|
|
339 |
Deyim |
bir anda bir şeyi anlamak |
have a light-bulb moment f.
|
|
340 |
Deyim |
birinin/bir şeyin son anda yolunu kesmek/önüne geçmek |
head someone or something off at the pass f.
|
|
341 |
Deyim |
birine/bir şeye son anda engel olmak |
head someone or something off at the pass f.
|
|
342 |
Deyim |
birinin/bir şeyin son anda yolunu kesmek/önüne geçmek |
cut someone or something off at the pass f.
|
|
343 |
Deyim |
birine/bir şeye son anda engel olmak |
cut someone or something off at the pass f.
|
|
344 |
Deyim |
aynı anda bir çok işi yürütmek |
keep balls in the air f.
|
|
345 |
Deyim |
aynı anda bir çok işi yürütmek |
juggle balls in the air f.
|
|
346 |
Deyim |
son anda bir şeyler yapmak |
knock something together f.
|
|
347 |
Deyim |
son anda bir şeyleri bir araya getirmek |
knock something together f.
|
|
348 |
Deyim |
son anda bir şeyler yapmak |
throw something together f.
|
|
349 |
Deyim |
son anda bir şeyleri bir araya getirmek |
throw something together f.
|
|
350 |
Deyim |
(birinin) duyguları bir anda değişmek |
laugh on the other side of (one's) mouth f.
|
|
351 |
Deyim |
(biri) bir anda çark etmek |
laugh on the other side of (one's) mouth f.
|
|
352 |
Deyim |
bir anda tutumunu/yaklaşımını değiştirmek |
laugh out of the other side of one's face f.
|
|
353 |
Deyim |
bir anda bakış açısını değiştirmek |
laugh out of the other side of one's face f.
|
|
354 |
Deyim |
bir anda tutumunu/yaklaşımını değiştirmek |
laugh out of the other side of one's mouth f.
|
|
355 |
Deyim |
bir anda bakış açısını değiştirmek |
laugh out of the other side of one's mouth f.
|
|
356 |
Deyim |
bir anda tutumunu/yaklaşımını değiştirmek |
laugh out of the other side of mouth f.
|
|
357 |
Deyim |
bir anda bakış açısını değiştirmek |
laugh out of the other side of mouth f.
|
|
358 |
Deyim |
(birini) bir anda/beklenmedik bir şekilde terk etmek |
leave (one) flat f.
|
|
359 |
Deyim |
bir anda terk etmek |
leave flat f.
|
|
360 |
Deyim |
(bir şeyi) bir anda söyleyivermek |
let fly with (something) f.
|
|
361 |
Deyim |
bir anda ortaya çıkarmak |
pull it out of the hat f.
|
|
362 |
Deyim |
bir anda ortaya çıkarmak |
pull one out of the hat f.
|
|
363 |
Deyim |
bir anda ortaya çıkarmak |
pull out of a hat f.
|
|
364 |
Deyim |
savunduğu fikirden bir anda çark etmek |
reverse field f.
|
|
365 |
Deyim |
bir anda parlamak |
rise like a rocket f.
|
|
366 |
Deyim |
bir anda rota değiştirmek |
change on a dime f.
|
|
367 |
Deyim |
bir anda rota değiştirmek |
turn on a dime f.
|
|
368 |
Deyim |
umulmadık bir anda yakalanmış |
caught on the hop s.
|
|
369 |
Deyim |
beklenmedik bir anda yakalanmış |
caught on the hop s.
|
|
370 |
Deyim |
beklenmedik bir anda yakalanmış |
caught unawares s.
|
|
371 |
Deyim |
bir anda ortadan kaybolmuş/yok olmuş |
off like a prom dress (in may) s.
|
|
372 |
Deyim |
(birinin imdada yetişmesiyle) zor bir durumdan son anda sıyırmış |
saved by the bell s.
|
|
373 |
Deyim |
(bir şey sayesinde) son anda yırtmış |
saved by the bell s.
|
|
374 |
Deyim |
beklenmedik bir anda |
out of the blue expr.
|
|
375 |
Deyim |
birdenbire/bir anda (belirme) |
as large as life and twice as ugly expr.
|
|
376 |
Deyim |
beklenmedik bir anda |
out of a clear blue sky expr.
|
|
377 |
Deyim |
beklenmedik bir anda |
when least expected expr.
|
|
378 |
Deyim |
beklenmedik bir anda veya şekilde |
out of left field expr.
|
|
379 |
Deyim |
şu anda tarihi bir olaya tanıklık ediyoruz |
history in the making expr.
|
|
380 |
Deyim |
bir şeyin lafı çıkarsa/çıktığı anda |
if (the) word gets out expr.
|
|
381 |
Deyim |
bir şeyin lafı çıkarsa/çıktığı anda |
once (the) word gets out expr.
|
|
382 |
Deyim |
bir şeyin lafı çıkarsa/çıktığı anda |
when (the) word gets out expr.
|
|
383 |
Deyim |
(biriyle/bir şeyle) aynı anda hareket eden |
in lockstep (with someone or something) expr.
|
|
384 |
Deyim |
bir anda tepe taklak olma |
bottom falls out expr.
|
|
385 |
Deyim |
bir anda ters yüz olma |
bottom falls out expr.
|
|
386 |
Deyim |
bir anda tersine dönme |
bottom falls out expr.
|
|
387 |
Deyim |
bir anda tepe taklak olmuş |
bottom fell out expr.
|
|
388 |
Deyim |
bir anda ters yüz olmuş |
bottom fell out expr.
|
|
389 |
Deyim |
bir anda tersine dönmüş |
bottom fell out expr.
|
|
390 |
Deyim |
hiç beklemediği bir anda |
when (one) is least expecting it expr.
|
|
391 |
Deyim |
hiç ummadığı bir anda |
when (one) is least expecting it expr.
|
|
392 |
Deyim |
hiç beklemediği bir anda |
when (one) least expects it expr.
|
|
393 |
Deyim |
hiç ummadığı bir anda |
when (one) least expects it expr.
|
|
Speaking |
|
394 |
Konuşma |
çok kötü bir anda yakaladınız beni |
you caught me at just a bad time expr.
|
|
395 |
Konuşma |
hiç beklemediğin bir anda |
when you least expect it expr.
|
|
396 |
Konuşma |
hiç beklemediğiniz bir anda |
when you least expect it expr.
|
|
397 |
Konuşma |
şu anda bir toplantıda |
she is in a meeting right now expr.
|
|
398 |
Konuşma |
şu anda bir toplantıda |
he is in a meeting right now expr.
|
|
399 |
Konuşma |
(bir anda) kafama dank etti |
it hit me expr.
|
|
Trade/Economic |
|
400 |
Ticaret/Ekonomi |
aynı anda birkaç tane küçük firmanın satın alınarak birleşmeye zorlanmalarına dayanan bir yatırım biçimi |
rollup i.
|
|
401 |
Ticaret/Ekonomi |
bir grup yatırımcının aynı anda bir hisse senedine yasa dışı olarak oynamaları |
painting the tape i.
|
|
402 |
Ticaret/Ekonomi |
bir broker’ın aynı menkul kıymetle ilgili emirleri tutarak hem alım hem de satım emirlerini aynı anda gerçekleştirdiği işlemler |
cross trades i.
|
|
403 |
Ticaret/Ekonomi |
değişik fiyatlardaki veya vadelerdeki bir opsiyonun aynı anda alınması. |
spread i.
|
|
404 |
Ticaret/Ekonomi |
herhangi bir anda piyasada geçerli olan faiz |
nominal rate of interest i.
|
|
405 |
Ticaret/Ekonomi |
aynı anda yalnızca bir kişinin tükettiği (mal) |
rivalrous s.
|
|
Politics |
|
406 |
Siyasal |
1980'lerde afganistan'daki sovyetler birliğiyle mücadele etmiş, şu anda ise merkezi keşmir olan aşırı islamcı bir örgüt |
harkat ul-ansar i.
|
|
407 |
Siyasal |
1980'lerde afganistan'daki sovyetler birliğiyle mücadele etmiş, şu anda ise merkezi keşmir olan aşırı islamcı bir örgüt |
harkat ul-mujahedeen i.
|
|
408 |
Siyasal |
1980'lerde afganistan'daki sovyetler birliğiyle mücadele etmiş, şu anda ise merkezi keşmir olan aşırı islamcı bir örgüt |
harkat-ul-mujahidin i.
|
|
Media |
|
409 |
Medya |
bir dizi sezonunun tüm bölümlerinin aynı anda yayınlanması |
binge model i.
|
|
Technical |
|
410 |
Teknik |
aynı anda yalnızca tek kişinin geçebildiği u veya v şeklinde bir kapı düzeneği |
kissing gate i.
|
|
411 |
Teknik |
her biri farklı bir yöne bakacak şekilde yerleştirilmiş birden fazla megafon tarafından aynı anda üretilen sesi yükseltilmiş sis işareti |
megafog i.
|
|
412 |
Teknik |
ölçme aparatının iki parçasının birbiriyle temas kurduğu anda bir yöne doğru eğilmesiyle belirlenen hassas seviye |
contact level i.
|
|
413 |
Teknik |
çevrelenmiş bir alandaki tüm yanıcı malzemelerin neredeyse aynı anda tutuşması |
flashover i.
|
|
414 |
Teknik |
belirli bir anda başlayan |
time specific s.
|
|
415 |
Teknik |
bir tel üzerinden aynı anda sekiz iletinin gönderilebildiği bir telgraf türü ile ilgili |
octuplex s.
|
|
Computer |
|
416 |
Bilgisayar |
aynı anda birkaç işlem yapabilme özelliğine sahip bir tür işletim sistemi |
kronos i.
|
|
417 |
Bilgisayar |
bir programın aynı anda çalışan diğer kopyaları |
multiple instances i.
|
|
418 |
Bilgisayar |
bir siteye çok sayıda ziyaretçinin aynı anda bağlanması sonrası sitenin çökmesi |
slashdot i.
|
|
419 |
Bilgisayar |
windows işletim sisteminde bir program çalışmayı durdurduğunda control, alternate, delete tuşlarına aynı anda basma |
a three-finger salute i.
|
|
420 |
Bilgisayar |
aynı anda uç veya daha fazla tuşa basılarak verilen bir klavye komutu |
vulcan nerve pinch i.
|
|
421 |
Bilgisayar |
(bilgisayar işlemcisi) bir görevin belirli bir bölümünü aynı anda gerçekleştiren mikro işlemcilerden oluşan |
bit–slice s.
|
|
Informatics |
|
422 |
Bilişim |
aynı anda tek bir alıcıya yönlendirilen posta |
post bag i.
|
|
Telecom |
|
423 |
Telekom |
tek bir istasyon, anten veya taşıyıcı frekans üzerinden karşılıklı enterferans olmaksızın bağımsız iki sinyalin aynı anda haberleşmesine olanak sağlayan |
diplex s.
|
|
Textile |
|
424 |
Tekstil |
aynı anda birden fazla ilmek alarak yapılan dekoratif bir örgü stili |
tuck stitch i.
|
|
425 |
Tekstil |
(halı dokumada) bir figür oluşturmak için aynı anda çekilmesi gereken ip grubu |
lash i.
|
|
Aeronautic |
|
426 |
Havacılık |
(uçak) iniş sırasında bir anda yükselmek |
balloon f.
|
|
Medical |
|
427 |
Medikal |
bir organda aynı anda iki farklı tümör saptanması |
synchronous tumor i.
|
|
428 |
Medikal |
birkaç halka ve merkezden oluşan, aynı anda hem yakın hem de uzak mesafeye ayarlanabilen bir lens implantı |
multifocal iol i.
|
|
429 |
Medikal |
birkaç halka ve merkezden oluşan, aynı anda hem yakın hem de uzak mesafeye ayarlanabilen bir lens implantı |
multifocal lens implant i.
|
|
Psychology |
|
430 |
Psikoloji |
bilmediği bir dili bir anda konuşmaya başlama |
glossolalia i.
|
|
431 |
Psikoloji |
bilmediği bir dili bir anda konuşmaya başlama |
glossolalia i.
|
|
Pathology |
|
432 |
Patoloji |
bir grup içindeki insanların aynı anda sahip olduğu, ruhsal kökenli bir hastalık |
mass psychogenic illness i.
|
|
Physics |
|
433 |
Fizik |
düzleme yerleştirilen bir nesnenin kaymaya başladığı anda düzlemle oluşturduğu açı |
angle of friction i.
|
|
Chemistry |
|
434 |
Kimya |
aynı anda bir madde indirgenirken diğerinin yükseltgendiği kimyasal süreç |
redox chemistry i.
|
|
435 |
Kimya |
şu anda varlığı geçersiz ilan edilen kuramsal bir element |
nebulium i.
|
|
436 |
Kimya |
keton ve alkenin aynı anda bir kimyasal bileşikte bulunması durumu |
enone i.
|
|
437 |
Kimya |
1985'te abd tarafından yasaklanana kadar psikoterapide kullanmış, şu anda yasadışı madde kapsamında olan bir amfetamin türevi |
mdma (methylene dioxymethamphetamine) kısalt.
|
|
Biology |
|
438 |
Biyoloji |
bir hayvanın aynı anda iki farklı duyu organından gelen uyaranlara cevaben hareketi |
tropotaxis i.
|
|
439 |
Biyoloji |
iki genetik işaretleyicinin yeni bir konakçı bakteriye transfer edilmek üzere aynı anda tek bir bakteriyofaj içinde paketlenmesi |
cotransduction i.
|
|
Biochemistry |
|
440 |
Biyokimya |
aynı anda çok sayıda deneyin yapılabilmesine olanak veren bir altlığa sıralanmış bir dizi minyatürize deney sahası |
microarray i.
|
|
Marine Biology |
|
441 |
Deniz Biyolojisi |
aynı anda kullanabildiği birden fazla diş dizisine sahip olup sığ ve tropikal denizlerde yaşayan bir köpekbalığı cinsi |
ginglymostoma i.
|
|
Astronomy |
|
442 |
Gökbilim |
bir grup yıldızın aynı anda yandığını gösteren havai fişek sinyali |
cluster i.
|
|
Zoology |
|
443 |
Zooloji |
keseli memelilerde aynı anda yaşayan bir grup |
metatheria i.
|
|
Social Sciences |
|
444 |
Sosyal Bilimler |
birden fazla insanla aynı anda romantik bir ilişki sürdürme |
polyamory i.
|
|
445 |
Sosyal Bilimler |
aynı anda bir karısı olmama durumuna ait veya ilişkin |
monogynous s.
|
|
Education |
|
446 |
Eğitim |
aynı anda belirli bir aktivite yapan öğrenci grubu |
platoon i.
|
|
447 |
Eğitim |
bir diğeriyle aynı anda alınması gereken ders |
corequisite i.
|
|
Environment |
|
448 |
Çevre |
iki veya daha fazla canlının sınırlı bir çevresel kaynağa aynı anda rağbet etmesi |
competition i.
|
|
Geology |
|
449 |
Jeoloji |
belirli bir sismik darbenin aynı fazından aynı anda etkilenen |
coseismal s.
|
|
450 |
Jeoloji |
belirli bir sismik darbenin aynı fazından aynı anda etkilenen |
coseismic s.
|
|
Military |
|
451 |
Askeri |
bir anda yapılmış cihaz |
improvised device i.
|
|
452 |
Askeri |
tekrar doldurmaya gerek kalmadan aynı anda birden fazla atış yapabilen bir tabanca |
battery gun i.
|
|
453 |
Askeri |
yalnızca iki veya daha fazla farklı etkinin aynı anda veya önceden belirlenmiş bir sırayla gerçekleşmesiyle patlamak üzere tasarlanmış bir mayın |
combined influence mine i.
|
|
Sport |
|
454 |
Spor |
bir oyuncunun aynı anda birden fazla rakibe karşı oynadığı gösteri |
simul i.
|
|
Basketball |
|
455 |
Basketbol |
iki rakibin aynı anda topa dokunup topu paylaşamadığı ve hava atışıyla sonuçlanan bir durum |
held ball i.
|
|
Chess |
|
456 |
Satranç |
bir oyuncunun aynı anda birden fazla rakibe karşı oynadığı gösteri |
simultaneous i.
|
|
Art |
|
457 |
Sanat |
bir roman ya da tiyatro oyununda kahramanın tepeden inme ve doğaya aykırı şekilde son anda tehlikeden veya ölümden kurtulması |
deus ex machina i.
|
|
Music |
|
458 |
Müzik |
aynı anda hem mikrofona verilen sesleri hem de önceden kaydedilmiş müziği çalan bir makine |
karaoke machine i.
|
|
459 |
Müzik |
bir oktav aralıklı tuş veya pedalların aynı anda çalınmasını sağlayan mekanizma |
octave coupler i.
|
|
Cinema |
|
460 |
Sinema |
görüntü ve sesin aynı anda çekildiği ve sesin ayrıca bir manyetik bant üzerine kaydedildiği sistem |
double-system sound recording i.
|
|
Librarianship |
|
461 |
Kütüphanecilik |
(şu anda başka bir üyede olan) ayırtılmış ve ayırtan kullanıcı için bekletilen (kitap/dergi) |
on holdshelf i.
|
|
Printery |
|
462 |
Matbaa |
renklendirme kağıtlarını ince beyaz kağıtlara sararak üzerindeki işaretlerin kopya kalemi veya daktilo ile aktarıldığı, birden fazla kopyanın aynı anda yapılmasını sağlayan bir metot |
manifold writing i.
|
|
463 |
Matbaa |
görme engelliler için tasarlanmış olan kabartmalı yazı ile sıradan yazıyı aynı anda üreten bir cihaz |
diplograph i.
|
|
Engineering |
|
464 |
Engineering |
aynı anda hem radyo hem de ses frekans amplifikatörü olarak çalışan bir amplifikatör tüpüne sahip (aygıt) |
reflex s.
|
|
Entomology |
|
465 |
Böcek Bilimi |
vücudun bir tarafındaki iki bacağı ile diğer tarafındaki bir bacağı aynı anda hareket ettirerek yürüme |
tripodic walk i.
|
|
466 |
Böcek Bilimi |
vücudun bir tarafındaki iki bacağı ile diğer tarafındaki bir bacağı aynı anda hareket eden |
tripodic s.
|
|
Slang |
|
467 |
Argo |
beklenmedik bir anda atılan yumruk |
sucker punch i.
|
|
468 |
Argo |
komik giyinen/rüküş ya da ortamdan bir anda kaybolan tip |
zooker i.
|
|
469 |
Argo |
sorulan soruya ait bir bilgiyi o anda google'dan aratıp ancak daha önceden biliyormuş gibi davranan tip |
google smart i.
|
|
470 |
Argo |
birkaç kişinin bir kişiyle aynı anda veya birbiri ardına cinsel ilişkiye girmesi |
gangshag i.
|
|
471 |
Argo |
o anda gelişen bir tartışma |
jam session i.
|
|
472 |
Argo |
bir anda ölmek |
up and died f.
|
|
473 |
Argo |
hazırlıksızken bir anda aşık olmak |
go off the deep end f.
|
|
474 |
Argo |
bir anda birine çok sinirlenmek |
go off on someone f.
|
|
475 |
Argo |
bir/aniden anda sinirlenmek |
have a stroke f.
|
|
476 |
Argo |
bir anda hırçınlaşmak/aksileşmek |
have a stroke f.
|
|
477 |
Argo |
bir anda bir şey yapmaya başlamak |
bust out f.
|
|