evden - Türkçe İngilizce Sözlük

evden

"evden" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 207 sonuç

Türkçe İngilizce
General
evden çalışma teleworking i.
It would involve the Language Centre in Luxembourg and a greater focus on teleworking.
Bu da Lüksemburg'daki Dil Merkezini ve evden çalışma üzerine daha fazla odaklanmayı içine alır.

More Sentences
bilgisayarla ofise bağlanarak evden çalışma teleworking i.
Teleworking has become increasingly popular.
Bilgisayarla ofise bağlanarak evden çalışma yöntemi yaygınlaşmaya başladı.

More Sentences
evden çıkmama cezası grounding i.
The teenager received a week of grounding.
Genç, bir hafta dışarı çıkmama cezası aldı.

More Sentences
evden yapılan parça başı iş outwork i.
She is planning to engage in domestic outwork these days.
Bugünlerde evden parça başı iş yapmayı planlıyor.

More Sentences
evden taşınmak move out f.
She has since moved out and found another job.
O zamandan beri evden taşındı ve başka bir iş buldu.

More Sentences
evden ayrılmak leave the house f.
Tom left the house with his briefcase.
Tom evrak çantasıyla birlikte evden ayrıldı.

More Sentences
evden uzakta away from home zf.
He often stays away from home on the weekend.
Hafta sonu sık sık evden uzakta kalır.

More Sentences
evden uzakta far from home zf.
I just wanted a different kind of army service far from home.
Ben askerlik görevimi evden uzakta farklı bir şekilde yapmak istiyorum.

More Sentences
Phrasals
evden çıkmak go out f.
We couldn't go out because of the heavy rain.
Şiddetli yağmurdan dolayı evden çıkamadık.

More Sentences
Slang
(evden çıkamama) cezalı grounded s.
I got grounded for 2 weeks.
İki hafta cezalandırıldım.

More Sentences
General
evden çıkarma dispossession i.
evden yapılan iş domestic work i.
evden dışarı yapılan küçük gezi veya seyahat outing i.
evden çıkarma veya çıkarılma dispossessing i.
bir evden taşınılırken ev sahibinin kiracıyla beraber yaptığı kontrol walkthrough i.
bir evden taşınılırken ev sahibinin kiracıyla beraber yaptığı kontrol walk through i.
bir evden taşınılırken ev sahibinin kiracıyla beraber yaptığı kontrol walk-through i.
evden sorumlu olan householder i.
evden kovmak throw someone out of the house i.
kovan kimse (evden/ülkeden vb) banisher i.
evden çıkarılma dispossession i.
evden eve nakliye şirketi removalist i.
evden eve nakliye şirketi removal company i.
evden eve nakliye şirketi van line i.
evden eve nakliyat şirketi removal firm i.
evden eve nakliyat firması moving company i.
evden eve nakliyat şirketi removalist i.
evden eve nakliyat firması removal firm i.
evden eve nakliyat firması van line i.
evden eve nakliye firması removalist i.
evden eve nakliyat firması removal company i.
evden eve nakliye firması moving company i.
evden eve nakliyat şirketi moving company i.
evden eve nakliyat şirketi removal company i.
evden eve nakliyat şirketi van line i.
evden eve nakliye firması van line i.
evden eve nakliyat firması removalist i.
evden eve nakliye şirketi removal firm i.
evden eve nakliye şirketi moving company i.
evden eve nakliye firması removal company i.
evden eve nakliye firması removal firm i.
evden getirilmiş yemek bag lunch i.
evden getirilmiş öğle yemeği bag lunch i.
evden işe işten eve günlük yapılan yolculuk daily commute i.
(kiracıyı) evden dışarı atma actual eviction i.
(kiracıyı) evden atma actual eviction i.
evden gönderilen parayla yaşayan sürgündeki kimse remittance man i.
21 aralık'ta st. thomas gününde evden eve dolaşıp dilenmek thomasing [brit] i.
tek bir arazi üzerine sıkışık inşa edilmiş bir dizi tek katlı evden her biri villa home [australia] i.
sosyal hizmetler bölümü veya gönüllü kuruluşlar tarafından işletilen, yaşlı veya evden çıkamayan insanlara sıcak yemek götüren bir hizmet programı meals on wheels [uk] i.
evden olan kimse homeling i.
hizmet çalışanlarının ofis yerine evden çalışması homeshoring i.
geniş ailenin yaşadığı birkaç evden oluşan yapı homestead [south africa] i.
evden kaçan genç kimse runaway i.
evden kaçan ergen runaway i.
evden işe gidip gelme commute i.
evden çıkarma deturbation i.
evden çıkarma dislodgment i.
evden çıkarılma dislodgment i.
evden çalışma inwork i.
evden çıkan kiracı outgoer i.
evden uzakta bulunan yer outground i.
evden uzakta bulunan zemin outground i.
mezunların bir araya geldiği evden uzak tatil schoolie i.
evden çıkarma supplantation i.
evden çıkarmak evict f.
evlenmek için evden kaçmak elope f.
kiracıyı evden çıkarmak dispossess f.
evden atmak unhouse f.
evden kaçmak elope f.
evden taşınmak move out of the house f.
evden gizlice çıkmak sneak out the house f.
evden atmak kick someone out of the house f.
evden atmak throw someone out of the house f.
evden kovmak kick someone out of the house f.
(bir yerden/evden vb) işe gelmek commute from some place f.
evden almak take from home f.
evden çalışmak telecommute f.
evden dışarı çıkmak go out of the house f.
evden atmak eject f.
evden çıkarmak eject f.
evden çıkarmak deturbate f.
evden atmak dishouse f.
evden kovmak dishouse f.
evden kovmak dislodge f.
(kadını) evden göndererek boşamak dismiss f.
fırtınada bir araya gelip evden uzaklaşmak (sığır sürüsü) drift f.
evden çıkarmak fire f.
evden çıkamayan housebound s.
evden çıkamayan homebound s.
evden atılmış unhoused s.
evden uzak afield zf.
evden uzakta not at home zf.
evden uzakta outland [dialect] zf.
Phrasals
evden ayrılmak run away f.
evden uzakta köle gibi yaşamak live out f.
evden atmak chuck out f.
(evden/ofisten vb) çalışmak operate from something f.
(birini) evden atmak evict (one) from (some place) f.
(birini) evden çıkarmak evict (one) from (some place) f.
evden dışarıda, restoran, kafe gibi bir yerde yemek yemek eat out f.
evden çıkıp sosyal hayata karışmak go out f.
evden çıkarmak sling out f.
evden yapılacak iş almak take in f.
evden uzakta uyumak sleep out f.
evden uzakta kalmak sleep out f.
Phrases
bugün evden hiç çıkmamalıymışım I should have stood in bed expr.
bugün evden hiç çıkmamalıymışım should have stood in bed expr.
bugün evden hiç çıkmamalıymışım I shoulda stayed in bed expr.
bugün evden hiç çıkmamalıymışım I shoulda stood in bed expr.
evden uzak olunca evle ilgili haberlerle daha fazla ilgilenme go abroad and you'll hear news of home expr.
evden uzağa far afield expr.
evden uzakta far afield expr.
evden uzağa farther afield expr.
evden uzakta farther afield expr.
evden uzağa farther afield expr.
evden uzakta farther afield expr.
evden uzağa further afield expr.
evden uzakta further afield expr.
evden uzağa further afield expr.
evden uzakta further afield expr.
Colloquial
(işe/okula) evden yemek/yemeğini evden getiren (kişi) brown bagger i.
evden eve gezip sebze meyve satan hintli seyyar satıcı sammy [south africa] i.
(işe/okula) evden yemek getirmek brown-bag it f.
evden daha fazla çıkmak get out more f.
evden işe işten eve from home to work from work to home expr.
Idioms
bir evden ayrılırken yapılan veda partisi house cooling party i.
evden çıkmayan kimse stay-at-home i.
evden çıkmayan tip stay-at-home i.
evden çıkmayan tip homebody i.
gençken evden ayrılıp tüm parasını yiyen ve pişman olup dönen kimse a prodigal son i.
gençken evden ayrılıp tüm parasını yiyen ve pişman olup dönen kimse the prodigal son i.
evden getirilen öğlen yemeği brown bag i.
evden getirilen yemek brown-bag i.
yemeğini evden götürme brownbagging i.
işe/okula evden yemek götürme brownbagging i.
evden ayrılmak fly the nest f.
evden ayrılmak leave the nest f.
(belirli bir amaç için) evden çıkmak come out for f.
evden atmak put (out) on the street f.
evden yemek getirmek brown bag f.
evden çalışmaya başlamak hang out your shingle [us] f.
evden çalışmaya başlamak hang up your shingle [us] f.
evden çalışmaya başlamak hang up (one's) shingle f.
evden atmak put on the street f.
çocukların evden ayrılmasıyla odaları boş kalmış/neşesi kaçmış ev empty nest, empty nester expr.
çocukların evden ayrılmasıyla ebeveynlerin yalnız kaldığı ev empty nest, empty nester expr.
Speaking
bu evden dışarı adımını attığın anda the moment you step foot off this house expr.
dün gece evden ayrılan birini gördün mü? did you see anyone leave the house last night? expr.
evden eve from door to door expr.
evden dışarı çıkın get out of the house expr.
köpek kendi başına evden çıkabiliyor mu? can the dog get out of the house by itself? expr.
Trade/Economic
bir şirket için evden çalıışan kimse outworker i.
evden çalışma work at home i.
evden çalışma working from home i.
evden çalışma homeworking i.
evden eve eşya taşıma şirketi moving company i.
evden çalışma (ofise uzaktan bağlanarak) telecommuting i.
evden bankacılık home banking i.
evden eve satış yapma house to house i.
orta çağ avrupa'sında eskiden bir ocak veya evden alınan bir vergi türü chimney tax i.
orta çağ avrupa'sında eskiden bir ocak veya evden alınan bir vergi türü hearth money i.
orta çağ avrupa'sında eskiden bir ocak veya evden alınan bir vergi türü chimney money i.
orta çağ avrupa'sında eskiden bir ocak veya evden alınan bir vergi türü hearth tax i.
evden alışveriş home shopping i.
çalışanlara ofis yerine evden çalışmaları için ödeme yapma homeshoring i.
evden bir odayı kiraya verme homestay i.
evden çalışmak work from home f.
Law
özel bir konutun mahkeme kararı olmaksızın kiracının evden çıkarılamayacağı şekilde makul fiyata kiraya verilmesi regulated tenancy i.
evden çıkarma dispossession i.
evden hırsızlık yapan burgler i.
evden hırsızlık yapan burglar i.
evden hırsızlık yapma burglary i.
evden hırsızlık yapan house breaker i.
evden hırsızlık yapma house breaking i.
tahliye (evden vb) eviction i.
evden çıkarılan kimse evictee i.
evden ayrılıp evlilik vecibelerini yerine getirmeme desertion i.
evden çıkarmak dispossess f.
evden tahliye edilmekle tehdit edilmek be threatened with eviction f.
evden atılmakla tehdit edilmek be threatened with eviction f.
kiracıyı evden atmak disseize a tenant of his freehold f.
mahkeme kararıyla evden çıkartmak evict f.
tahliye etmek (evden vb) evict f.
(evden) tahliye edilmek be evicted f.
(evden) tahliye edilmekle tehdit edilmek be threatened with eviction f.
mülk sahibinin mülkü sadece konut olarak kullanan kiracısından aldığı kira bedelini kontrol eden ve mülk sahibinin kiracıyı evden çıkarma hakkını garanti altına alan (yasa) rent-controlled s.
Politics
bir evden çıkmak vacate f.
Computer
evden çalışmak telework f.
Telecom
özel olarak evden izleme private home viewing i.
Railway
çalışanların evden uzakta kalmasını içeren vardiya lodging turn i.
Medical
aşırı derecede evden kacma isteginden kaynaklanan rahatsızlık drapetomania i.
Psychology
evden kopma kaygısı separation anxiety i.
evden kopma kaygısı separation anxiety disorder i.
çocuklar evden ayrıldığında ebeveynlerin hissettiği depresyon, yalnızlık durumu empty-nest syndrome i.
evden korkma oikophobia i.
Astronomy
pusulanın ana noktalarındaki dört astrolojik evden her biri angle i.
Astrology
12 astrolojik evden birine ait veya ilgili domal [dated] s.
Social Sciences
ilk ziyaret eden olma amacıyla evden eve dolaşma hogmanay [scotland] i.
History
(eski israil’de) evden ziyade çadırda yaşayan ve şarap içmeyen aşiretin üyesi olan kimse rechabite i.
Archaic
evden kaçmış çocuk estray i.
Slang
gençlerin evden kaçıp seks yapmaya gittiği tenha bölge make out hill i.
evden gitme çağına gelmiş olmasına rağmen evden gitmeyen çocuklar kids in parents' pockets eroding retirement savings (kippers) i.
(işe/okula) evden yemek getirmek brown bag it f.
(işte/okulda) evden getirdiği yemeği yemek brown bag it f.
anne babanın haberi olmadan evden kaçarak bir yere gitmek snuck out f.
öğle yemeğini evden veya dışarıdan getirmek bag it f.