Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
very low level waste (vllw)
fırsatı
Geçmiş
Cümleler
"fırsatı"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
fırsatı
room
i.
"fırsatı"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 240 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
fırsatı kaçırmak
miss an opportunity
f.
We have
missed an opportunity
to be clearer and more coherent.
Daha açık ve tutarlı olma
fırsatını kaçırdık.
More Sentences
2
Genel
fırsatı kaçırmak
miss the boat
f.
I think that the Commission will be
missing the boat.
Komisyon'un
fırsatı kaçıracağını
düşünüyorum.
More Sentences
3
Genel
(fırsatı) tepmek
blow
f.
I
blew
my only opportunity at becoming a movie star!
Bir film yıldızı olmak için tek fırsatımı da
teptim!
More Sentences
Phrasals
4
Öbek Fiiller
fırsatı kaçırmak
throw away
f.
Don't
throw away
a good opportunity.
Güzel bir
fırsatı kaçırma.
More Sentences
Colloquial
5
Konuşma Dili
bu fırsatı kullanın
use this opportunity
expr.
I would like to
use this opportunity
to briefly recapitulate on why this is the case.
Bu fırsatı kullanarak
durumun neden böyle olduğunu kısaca özetlemek istiyorum.
More Sentences
General
6
Genel
açılma fırsatı
outlet
i.
7
Genel
pazar fırsatı
market opportunity
i.
8
Genel
satış fırsatı
sales opportunity
i.
9
Genel
hayatının fırsatı/şansı
chance of a lifetime
i.
10
Genel
hayatının fırsatı
chance of a lifetime
i.
11
Genel
birini görme ya da yaklaşma fırsatı ya da hakkı
access
i.
12
Genel
kendini savunma fırsatı
audience
i.
13
Genel
intikam alma fırsatı
vengeance
i.
14
Genel
hapisten çıkma fırsatı
vent
i.
15
Genel
bir şey yapma fırsatı
whack
i.
16
Genel
hazine toplama fırsatı
harvest-home
i.
17
Genel
fırsatı değerlendirme
haymaking
i.
18
Genel
grup üyelerine samimi ve gayriresmi olarak tanışma fırsatı vermek için bir partide yapılan oyun, gösteri veya dans
mixer
i.
19
Genel
(at) sürme fırsatı
mount
i.
20
Genel
dokunma fırsatı
feel
i.
21
Genel
konuşma fırsatı
inning
i.
22
Genel
eyleme geçme fırsatı
inning
i.
23
Genel
başarı fırsatı
inning
i.
24
Genel
eylem kapsamı veya fırsatı
play
i.
25
Genel
şerefini aklama fırsatı
satisfaction
i.
26
Genel
konuşma fırsatı
say
i.
27
Genel
özgürlük fırsatı
sea room
i.
28
Genel
açık tartışma fırsatı
forum
i.
29
Genel
fırsatı tepen kimse
sneak-cup
i.
30
Genel
değerlendirmek (bir fırsatı vb)
benefit from an opportunity
f.
31
Genel
fırsatı kaçırmak
miss the opportunity
f.
32
Genel
fırsatı ganimet bilmek
seize the opportunity
f.
33
Genel
değerlendirmek (bir fırsatı vb)
make use of an opportunity
f.
34
Genel
fırsatı tepmek
miss the opportunity
f.
35
Genel
fırsatı kaçırmak
miss opportunity
f.
36
Genel
fırsatı değerlendirememek
miss an opportunity
f.
37
Genel
fırsatı kaçırmak
let something go by the board
f.
38
Genel
yeterince uyanık olmadığından fırsatı kaçırmak
be asleep at the switch
f.
39
Genel
fırsatı değerlendirmek
use the opportunity
f.
40
Genel
fırsatı değerlendirmek
use an opportunity
f.
41
Genel
fırsatı değerlendirmek
make use of an opportunity
f.
42
Genel
fırsatı kaçırmamak
seize the opportunity
f.
43
Genel
fırsatı değerlendirmek
seize the opportunity
f.
44
Genel
tanıma fırsatı yakalamak
get the chance to know somebody
f.
45
Genel
tanıma fırsatı bulmak
get the chance to know somebody
f.
46
Genel
tanıma fırsatı yakalamak
get the chance to meet somebody
f.
47
Genel
tanıma fırsatı bulmak
have the chance to meet someone
f.
48
Genel
tanıma fırsatı bulmak
get the chance to meet somebody
f.
49
Genel
tanıma fırsatı yakalamak
have the chance to meet someone
f.
50
Genel
tanıma fırsatı bulmak
have the chance to know someone
f.
51
Genel
tanıma fırsatı yakalamak
have the chance to know someone
f.
52
Genel
fırsatı değerlendirmek
welcome the opportunity
f.
53
Genel
ayağına gelen fırsatı tepmemek
welcome the opportunity
f.
54
Genel
fırsatı değerlendirememek
muff a chance
f.
55
Genel
konuşma fırsatı bulmak
have the opportunity to speak
f.
56
Genel
elindeki son fırsatı kaçırmak
miss one’s last opportunity
f.
57
Genel
fırsatı değerlendirmek
utilize an opportunity
f.
58
Genel
(genelde olumsuz) fırsatı kaçırmamak
(never/hardly) miss a trick
f.
59
Genel
fırsatı kaçırmak
dally away
f.
60
Genel
fırsatı değerlendirmek
avail (oneself) of
f.
61
Genel
fırsatı elden kaçırmamak
take time by the forelock
f.
62
Genel
her fırsatı değerlendirmek
mind one's chances
f.
63
Genel
(bir olanağı, imkanı, fırsatı) umuma yaygınlaştırmak
democratize, democratise
f.
64
Genel
(silahla) ateş etme fırsatı kollamak
hold fire
f.
65
Genel
sesini duyurma fırsatı elinden alınmış
disenfranchized
s.
66
Genel
sesini duyurma fırsatı elinden alınmış
disenfranchised
s.
67
Genel
özel bir gösteri fırsatı bulmadan
on the hoof
zf.
Phrasals
68
Öbek Fiiller
(fırsatı) yakalamak
pick up
f.
69
Öbek Fiiller
bir fırsatı değerlendirmek
cash in
f.
70
Öbek Fiiller
fırsatı/şansı değerlendirmek
pounce at
f.
71
Öbek Fiiller
bir fırsatı/şansı değerlendirmek
pounce on (something)
f.
72
Öbek Fiiller
fırsatı/şansı değerlendirmek
pounce on
f.
73
Öbek Fiiller
vakit kaybetmeden fırsatı değerlendirmek
jump on
f.
74
Öbek Fiiller
güldüğü/dalga geçtiği/ciddi olmadığı için (bir fırsatı) kaybetmek
laugh out of
f.
75
Öbek Fiiller
(fırsatı/şansı) değerlendirmek
pounce on (something)
f.
Phrases
76
İfadeler
köşeyi dönme fırsatı
a license to print money
i.
77
İfadeler
fırsat fırsatı çeker
those that have, get more
expr.
78
İfadeler
fırsat fırsatı çeker
those who have, get more
expr.
Proverb
79
Atasözü
fırsatı verirsen herkes çalar
opportunity makes a thief
80
Atasözü
karşındaki aptalsa fırsatı değerlendireceksin
never give a sucker an even chance
81
Atasözü
eline geçen fırsatı zamanında değerlendirmezsen elinden kayıp gider
a mill cannot grind with water that is past
82
Atasözü
elindeki fırsatı değerlendirmeyen sonra gerektiğinde bir daha o fırsatı bulamayabilir
he that will not when he may, when he will he may have nay
Colloquial
83
Konuşma Dili
üst lige çağrılma fırsatı
call-up
i.
84
Konuşma Dili
üst lige çıkma fırsatı
call-up
i.
85
Konuşma Dili
yakından tanıma fırsatı
opportunity to know better
i.
86
Konuşma Dili
yakından tanıma fırsatı
chance to know better
i.
87
Konuşma Dili
yakından tanıma fırsatı
opportunity to get closely acquainted with
i.
88
Konuşma Dili
yakından tanıma fırsatı
opportunity to get to know better
i.
89
Konuşma Dili
(birinin) son şansı/fırsatı
one shot in (one's) locker [old-fashioned]
i.
90
Konuşma Dili
üst lige çağrılma fırsatı
call-up
i.
91
Konuşma Dili
üst lige çıkma fırsatı
call-up
i.
92
Konuşma Dili
daha iyi tanıma fırsatı vermek
give someone a chance to get to know someone
f.
93
Konuşma Dili
fırsatı kaçırmak
do (one's) dash
f.
94
Konuşma Dili
fırsatı kaybetmek
do (one's) dash
f.
95
Konuşma Dili
bir şey için/bir şeyi yapmak için iyi bir fırsatı/şansı olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something
f.
96
Konuşma Dili
fırsatı kaçırmak
blow it
f.
97
Konuşma Dili
fırsatı boşa harcamak
blow it
f.
98
Konuşma Dili
fırsatı tepmek
blow it
f.
99
Konuşma Dili
fırsatı kaçırmak
blow your chances
f.
100
Konuşma Dili
fırsatı boşa harcamak
blow your chances
f.
101
Konuşma Dili
fırsatı kaçırmaz
he/she doesn't miss a trick
expr.
102
Konuşma Dili
her fırsatı değerlendirir
he/she doesn't miss a trick
expr.
Idioms
103
Deyim
yapma fırsatı
a kick at the can
i.
104
Deyim
deneme fırsatı
a kick at the can
i.
105
Deyim
başarma fırsatı
a kick at the can
i.
106
Deyim
yapma fırsatı
a kick at the cat
i.
107
Deyim
deneme fırsatı
a kick at the cat
i.
108
Deyim
başarma fırsatı
a kick at the cat
i.
109
Deyim
şansı/fırsatı/olasılığı binde bir olma
a chance in a million
i.
110
Deyim
şansı/fırsatı/olasılığı binde bir olma
a one-in-a-million chance
i.
111
Deyim
şansı/fırsatı/olasılığı binde bir olma
a one in a million chance
i.
112
Deyim
büyüme fırsatı
growth opportunity
i.
113
Deyim
hayatının fırsatı
once-in-a-lifetime opportunity
i.
114
Deyim
hayatının fırsatı
once-in-a-lifetime chance
i.
115
Deyim
kendini kanıtlayabilme fırsatı
a fair crack of the whip
i.
116
Deyim
en iyiler arasında yer edinme şansı/fırsatı
room at the top
i.
117
Deyim
en iyiler arasına katılma fırsatı
room at the top
i.
118
Deyim
(bir şey) fırsatı
a whack at (something)
i.
119
Deyim
kendini savunma fırsatı
(one's) day in court
i.
120
Deyim
yaptıklarını/kendini açıklama fırsatı
(one's) day in court
i.
121
Deyim
şikayetlerini dile getirme fırsatı
(one's) day in court
i.
122
Deyim
(birinin) ilk kariyer fırsatı
(one's) start
i.
123
Deyim
soluklanma/mola verme fırsatı
a breathing space
i.
124
Deyim
kendini kanıtlayabilme fırsatı
a fair crack at something
i.
125
Deyim
kendi yeteneğini deneme/gösterme fırsatı
a fair crack at something
i.
126
Deyim
istediğini yapabilme özgürlüğü/fırsatı
a field day
i.
127
Deyim
özgürce hareket edilebilme fırsatı
a field day
i.
128
Deyim
istediği gibi davranma fırsatı/özgürlüğü
a field day
i.
129
Deyim
(bir şeyi) yapma şansı/fırsatı
a shot at (something)
i.
130
Deyim
(bir şeyi) deneme şansı/fırsatı
a shot at (something)
i.
131
Deyim
soluklanma/mola verme fırsatı
breathing room
i.
132
Deyim
fırsatı değerlendirmek
take time by the forelock
f.
133
Deyim
bir sorunu çözme fırsatı yakalamak
catch a break
f.
134
Deyim
bir sorunu çözme fırsatı yakalamak
get a break
f.
135
Deyim
(bir şey yapma) fırsatı doğmak
see (one's) way (clear) to (doing something)
f.
136
Deyim
fırsatı doğmak
see one's way to
f.
137
Deyim
(bir şey yapma) fırsatı doğmak
see your way clear to do (or doing) something
f.
138
Deyim
bir fırsatı değerlendirmek
cash in on opportunity
f.
139
Deyim
fırsatı kaybetmek
let the chance slip by
f.
140
Deyim
fırsatı yitirmek
let the chance slip by
f.
141
Deyim
fırsatı elinden kaçırmak
let the chance slip by
f.
142
Deyim
fırsatı tepmek
miss the boat
f.
143
Deyim
fırsatı kaçırmak
miss the boat
f.
144
Deyim
herkese aynı fırsatı vermek
level the playing field
f.
145
Deyim
fırsatı olmak
get one's foot in the door
f.
146
Deyim
konuşma/söyleme fırsatı bulmak
get a word in edgewise
f.
147
Deyim
önündeki iki fırsatı da değerlendiremeyip başarısız olmak
be caught between two stools
f.
148
Deyim
kendisini savunma fırsatı bulmak
have one's day in court
f.
149
Deyim
kendisini savunma fırsatı bulmak
get one's day in court
f.
150
Deyim
önündeki iki fırsatı da değerlendiremeyip başarısız olmak
fall between two stools
f.
151
Deyim
sunulan fırsatı hiç düşünmeden kabul etmek
jump at the opportunity to do something
f.
152
Deyim
sunulan fırsatı hiç düşünmeden kabul etmek
leap at the chance to do something
f.
153
Deyim
sunulan fırsatı hiç düşünmeden kabul etmek
jump at the chance to do something
f.
154
Deyim
sunulan fırsatı hiç düşünmeden kabul etmek
leap at the opportunity to do something
f.
155
Deyim
(bir şeyde) ilk fırsatı yakalamak
get the first crack at (something)
f.
156
Deyim
(bir şeyde) ilk fırsatı yakalamak
have (the) first crack at (something)
f.
157
Deyim
(bir şeyde) ilk fırsatı yakalamak
want the first crack at (something)
f.
158
Deyim
elindeki fırsatı kaçırmak
drop the ball
f.
159
Deyim
bir fırsatı değerlendirmek
fill your boots
f.
160
Deyim
(bir şeyi yapmada) ilk fırsatı elde etmek
get the first crack at (something)
f.
161
Deyim
(bir şeyi yapmada) ilk fırsatı elde etmek
have (the) first crack at (something)
f.
162
Deyim
(bir şeyi yapmada) ilk fırsatı istemek
want the first crack at (something)
f.
163
Deyim
bir fırsatı/şansı kaçırmak
let slip away
f.
164
Deyim
(bir şeyi) yapma fırsatı olmak
have occasion to (do something)
f.
165
Deyim
(bir şey yapmak için) fırsatı kullanmak
take the occasion (to do something)
f.
166
Deyim
(bir şey yapmak için) fırsatı kullanmak
take the occasion
f.
167
Deyim
fırsatı değerlendirmek
make hay
f.
168
Deyim
(bir fırsatı) kaçırmak
let slip by
f.
169
Deyim
(bir fırsatı) elinden kaçırmak
let slip by
f.
170
Deyim
(bir şeyde) ilk fırsatı/şansı yakalamak
take the first crack at (something)
f.
171
Deyim
(bir şeyde) ilk fırsatı/şansı değerlendirmek
take the first crack at (something)
f.
172
Deyim
yeterince uyanık olmadığından fırsatı kaçırmak
be sleeping at the switch
f.
173
Deyim
yeterince uyanık olmadığından fırsatı kaçırmak
be sleeping at the wheel
f.
174
Deyim
fırsatı kaçırmak
do your dash
f.
175
Deyim
fırsatı kaybetmek
do your dash
f.
176
Deyim
(birine bir şey yapma) fırsatı vermek
enable (one) to (do something)
f.
177
Deyim
yapma fırsatı vermek
enable to do
f.
178
Deyim
(bir kariyere) başlama/giriş şansı/fırsatı elde etmek
get (one's) start (in something)
f.
179
Deyim
şansı/fırsatı olmak
get a look in [uk/australia]
f.
180
Deyim
fırsatı olmak
get a foot in the door
f.
181
Deyim
fırsatı olmak
get one's foot in the door
f.
182
Deyim
fırsatı olmak
get a leg in the door
f.
183
Deyim
fırsatı olmak
get one's leg in the door
f.
184
Deyim
fırsatı olmak
get foot in the door
f.
185
Deyim
birçok yedek/farklı planı/fırsatı olmak
have a lot of irons in the fire
f.
186
Deyim
herkese aynı fırsatı vermek
level the field
f.
187
Deyim
fırsatı kaçırmamak
make hay while the sun is shining
f.
188
Deyim
fırsatı değerlendirmek
make hay while the sun is shining
f.
189
Deyim
fırsatı kaçırmak
miss a trick
f.
190
Deyim
fırsatı değerlendirmemek
miss a trick
f.
191
Deyim
fırsatı kaçırmak
miss much
f.
192
Deyim
fırsatı değerlendirmemek
miss much
f.
193
Deyim
iş/kariyer fırsatı yaratmak
open a few doors
f.
194
Deyim
(birine) iş/kariyer fırsatı yaratmak
open a few doors for (one)
f.
195
Deyim
iş/kariyer fırsatı yaratmak
open some doors
f.
196
Deyim
(biri) için iş/kariyer fırsatı yaratmak
open the door to (someone)
f.
197
Deyim
bir şey yapma fırsatı doğmak
see your way to doing something
f.
198
Deyim
(birinin) elindeki fırsatı ziyan etmek
crool someone's pitch
f.
199
Deyim
önündeki iki fırsatı da değerlendiremeyip başarısız olmuş
caught between two stools
s.
200
Deyim
kendini geliştirme fırsatı kollayan
on the make
s.
201
Deyim
son fırsatı olma
at the last chance saloon
zf.
202
Deyim
son fırsatı olma
(drinking) in the last chance saloon
zf.
203
Deyim
fırsatı olsa
given half the chance
expr.
204
Deyim
fırsatı olsa
given half a chance
expr.
205
Deyim
o fırsatı teptin
that ship has sailed
expr.
206
Deyim
(biri) fırsatı kaçırmaz
(one) doesn't miss a trick
expr.
207
Deyim
(biri) hiçbir fırsatı kaçırmaz
(one) doesn't miss a trick
expr.
208
Deyim
(biri) her fırsatı değerlendirir
(one) doesn't miss a trick
expr.
209
Deyim
fırsatı olsa
given half a chance
expr.
210
Deyim
fırsatı olsa
given half the chance
expr.
211
Deyim
son fırsatı
in the last chance saloon
expr.
Speaking
212
Konuşma
hayatının fırsatı
the opportunity of a lifetime
i.
213
Konuşma
bu fırsatı kaçırmayacağım
I am not missing this opportunity
expr.
214
Konuşma
böyle bir fırsatı kaçıramazdım
I could not miss such a opportunity
expr.
215
Konuşma
her fırsatı değerlendirmelisin
you have to take every opportunity
expr.
216
Konuşma
onlara öğrenme fırsatı verilmemiş
they haven't been given the opportunity to learn
expr.
217
Konuşma
sakın bu fırsatı kaçırma
don't miss this chance
expr.
218
Konuşma
bu fırsatı kaçırma
don't miss this chance
expr.
219
Konuşma
bu fırsatı tepme
don't miss this chance
expr.
Trade/Economic
220
Ticaret/Ekonomi
düşüşlerden alım fırsatı
buy-on-the-dips opportunity
i.
221
Ticaret/Ekonomi
eşit istihdam fırsatı
equal employment opportunity
i.
222
Ticaret/Ekonomi
iş fırsatı
job opportunity
i.
223
Ticaret/Ekonomi
satış fırsatı
sale opportunity
i.
224
Ticaret/Ekonomi
eşit istihdam fırsatı
eeo (equal employment opportunity)
i.
225
Ticaret/Ekonomi
satış fırsatı
vent
i.
226
Ticaret/Ekonomi
satın alımı yatırım fırsatı sunan firma
low-hanging fruit
i.
227
Ticaret/Ekonomi
özel indirimli fiyatlarla satın alma fırsatı
sales event
i.
228
Ticaret/Ekonomi
özel indirimli fiyatlarla satın alma fırsatı
cut-rate sale
i.
229
Ticaret/Ekonomi
malı diğer alıcılar teklif yapmadan önce satın alma fırsatı
first refusal
i.
Law
230
Hukuk
mahkemeye çıkma fırsatı
day in court
i.
Media
231
Medya
hayatının/hayallerinin fırsatı
a dream ticket [uk]
i.
Computer
232
Bilgisayar
fırsatı kaçırma korkusu
fear of missing out (fomo)
i.
Telecom
233
Telekom
cevap fırsatı
respond opportunity
i.
Medical
234
Medikal
kaçırılmış aşılama fırsatı
missed opportunity for vaccination
i.
Education
235
Eğitim
eğitim kurumunun sağladığı eğitim fırsatı
offering
i.
236
Eğitim
eğitim kurumunun sağladığı çalışma fırsatı
offering
i.
Literature
237
Edebiyat
bir suça veya gizemli bir olaya dair bulguları sunup okuyucuya işin aslını çözme fırsatı veren ve son kısmında olayın iç yüzünü anlatan kurmaca yazın türü
mystery
i.
238
Edebiyat
yayınlanma fırsatı elde etmek
hit
f.
Sport
239
Spor
(krikette) saha oyuncusunun elde ettiği vurucuyu dışarı atma fırsatı
chance
i.
240
Spor
sportif yarışmada rakibin yaptığı hata sonucu ortaya çıkan sayı alma fırsatı
opening
i.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of fırsatı
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy