get in! - Türkçe İngilizce Sözlük

get in!

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"get in!" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
get in f. (arabaya) binmek
Tom was the last one to get in the van.
Tom kamyonete binen son kişiydi.

More Sentences
General
get in f. içeri girmek
Somebody had put a bed across the bathroom door and so she could not get in.
Birisi banyo kapısının karşısına bir yatak koymuştu ve bu yüzden içeri giremedi.

More Sentences
get in f. arabaya binmek
Tom got in the car with Mary.
Tom, Mary ile arabaya bindi.

More Sentences
get in f. girmek
We'll get in to details later but first comes a left-brain question.
Ayrıntılara daha sonra gireceğiz ama önce bir sol beyin sorusu geliyor.

More Sentences
get in f. gitmek
Now, you get in a cab and get over there right away
Şimdi bir taksiye bin ve doğruca oraya git.

More Sentences
get in f. içeriye girmek
I'm getting in now.
Ben şimdi içeriye giriyorum.

More Sentences
get in f. gelmek
The plane gets in at eight o'clock.
Uçak saat sekizde gelir.

More Sentences
get involved in f. bulaşmak
How did Tom get involved in this?
Tom bu işe nasıl bulaştı?

More Sentences
get in touch f. temasa geçmek
However, vehicle manufacturers have got in touch with me and said that this is not the case.
Ancak araç üreticileri benimle temasa geçerek durumun böyle olmadığını söylediler.

More Sentences
get in trouble f. başına bela gelmek
I hope we don't get in trouble.
Umarım başımıza bela gelmez.

More Sentences
get stuck in f. saplanıp kalmak
Tom got stuck in a snow drift.
Tom bir kar yığınında saplanıp kaldı.

More Sentences
get stuck in f. sıkışıp kalmak
Have you ever gotten stuck in an elevator?
Hiç asansörde sıkışıp kaldın mı?

More Sentences
get involved in f. dahil olmak
We do not therefore wish to get involved in the technical elaboration of such a system.
Bu nedenle böyle bir sistemin teknik detaylandırmasına dahil olmak istemiyoruz.

More Sentences
get involved in f. katılmak
We must give young people the opportunity to demonstrate active commitment by getting involved in public life.
Gençlere, kamu hayatına katılarak aktif bağlılık gösterme fırsatı vermeliyiz.

More Sentences
get in f. varmak
I'll get in touch with you as soon as I arrive.
Varır varmaz seninle iletişime geçeceğim.

More Sentences
get in contact (with) f. bağlantı kurmak
Sami was trying to get in contact with Layla.
Sami, Leyla ile bağlantı kurmaya çalışıyordu.

More Sentences
get in contact (with) f. temasa geçmek
Sami was trying to get in contact with Layla.
Sami, Layla ile temasa geçmeye çalışıyordu.

More Sentences
get in touch (with) f. bağlantı kurmak
How can I get in touch with you?
Seninle nasıl bağlantı kurabilirim?

More Sentences
get in shape f. forma girmek
Tom is trying to get in shape.
Tom forma girmeye çalışıyor.

More Sentences
Phrasals
get in f. içeri girmek
These people could not have got in without being let in.
Bu insanlar içeri alınmadan içeri girmiş olamazlar.

More Sentences
get in f. girmek
We'll get in to details later but first comes a left-brain question.
Ayrıntılara daha sonra gireceğiz ama önce sol beyin sorusu geliyor.

More Sentences
get in f. varmak
Sometimes, if I look at a forest of trees, I get in a trance and don't even realize until minutes later.
Bazen bir ağaç ormanına baktığımda transa geçerim ve dakikalar geçene kadar farkına bile varmam.

More Sentences
get in f. ulaşmak
I'm sure that I can get in touch with Tom.
Tom'a ulaşabileceğime eminim.

More Sentences
get in f. ulaşmak
I've been trying to get in touch with you for months.
Aylardır sana ulaşmaya çalışıyorum.

More Sentences
get in f. varmak
The road is crowded so we probably won't get in promised time.
Yol kalabalık, muhtemelen söz verdiğimiz zamanda varamayacağız.

More Sentences
Phrases
get in there expr. gir
All right, you take these, both of you get in there and keep quiet.
Pekala, sen bunları al, ikiniz de içeri girin ve sessiz olun.

More Sentences
Common Usage
get in somebody's hair f. rahat bırakmamak
get in somebody's hair f. başının dibinden ayrılmamak
get in somebody's hair f. rahat vermemek
General
get in touch f. temasta olmak
get in a happy mood f. neşesini bulmak
get behind in f. gerisinde kalmak (bir işin)
get in touch f. bağlantıda olmak
get in someone's hair f. kızdırmak
get in other people's hair f. başkalarını rahatsız etmek
get in the habit of f. alışkanlık edinmek
get in someone's hair f. canını sıkmak
get in touch with f. temas etmek
get caught in fishing net f. ağa takılmak
get in a tizzy f. eli ayağı dolaşmak
get somebody in f. çağırmak
not to get a word in edgeways f. ağzını açamamak
get in a tizzy f. eteği ayağına dolaşmak
get in with f. arkadaşlığını kazanmak
get in touch with f. ilişki kurmak
get wet in the rain f. yağmur yemek
get in touch with f. bağlantı kurmak
get behind in f. gecikmek (bir işte)
get in f. seçilmek
get in somebody's way f. ayak altında dolaşmak
get a rise in one's salary f. maaşına zam almak
be unable to get a word in edgewise f. karşısındakinin fazla konuşmasından dolayı ağzını açamamak
get in someone's hair f. rahatsız etmek
get oneself in a fix f. kendini zor bir duruma sokmak
get bogged down in f. bir yerde saplanıp kalmak
get in touch with f. irtibat kurmak
get in touch with f. temasa geçmek
get in someone's hair f. birini rahatsız etmek
get in the habit of f. itiyat etmek
get lost in the shuffle f. arada kaynamak
get one's hand in f. belirli bir işe alışmak
get one's hand in f. belirli bir işe başlamak
get a lump in one's throat f. üzüntüden boğazı düğümlenmek
get in touch with f. bağlantıya geçmek
get in touch with f. ile temasa geçmek
get in trouble f. başına kötü bir şey gelmek
get caught up in a debt trap f. borç batağına saplanmak
get one's hand in f. eli alışmak
get one's hand in f. usta olmak
get in somebody's hair f. rahatsız etmek
get stuck in f. kıran kırana mücadele etmek
get a word in edgewise f. söylemeye fırsat bulmak
not be able get a word in edgewise f. laf ağzında kalmak
get in a wering rage f. zıvanadan çıkmak
(a single) get (someone) to number one in the chart f. listede bir numaraya taşımak
(a single) get (someone) to number one in the chart f. bir numara yapmak
(a single) get (someone) to number one in the chart f. bir numaraya çıkarmak
get in (the car) f. arabaya binmek
get to (a place) in time f. bir yere yetişmek
get clued in f. bilgilendirilmek
get in contact with f. iletişime geçmek
get in someone's good books f. göze girmek
get in a pissing contest with f. sidik yarışına girmek
get lost in the ocean f. okyanusta kaybolmak
get in touch (with) f. temasa geçmek
get in touch (with) f. ilişki kurmak
get in f. ürünü toplamak
get in touch (with) f. başvurmak
get in contact (with) f. ilişki kurmak
get in contact (with) f. başvurmak
get/fall in the wrong hands f. kötü ellere düşmek
get/fall in the wrong hands f. yanlış ellere düşmek
get in touch f. ilişki kurmak
get in difficulties f. zorluklarla karşılaşmak
get in favour f. rağbet görmek
get involved in a fight f. bir kavgaya karışmak
get mixed up in a fight f. bir kavgaya karışmak
get involved in a bar-room brawl f. bir bar kavgasına karışmak
get in return for f. karşılığını almak
get in the way f. ayağına dolanmak
get in the way f. araya girmek
get a place in no time flat f. soluğu (bir yerde) almak
get in touch with someone f. birisiyle temasa geçmek
get stopped in a spot check f. çevirmeye denk gelmek
get nothing in return f. karşılığında birşey almamak
get nothing in return f. karşılığında hiçbir şey almamak
get nothing in return f. karşılığında bir şey almamak
get involved in crime f. suça dahil olmak
get involved in crime f. suça karışmak
get in bad (with someone) f. birisiyle sorunu olmak
get in bad (with someone) f. birisiyle kötü olmak
get caught in the riptide f. ters akıntıya kapılmak
get a 90 percent rate of success in the tests f. testlerde yüzde 90 başarılı olmak/çıkmak
get in the line f. sıraya geçmek
want to get in touch f. irtibata geçmek istemek
get to the top of one's field in a very short time f. çok kısa zamanda alanında en üste/tepeye çıkmak/ulaşmak
get in a bar fight f. bir bar kavgasına karışmak
get up in the middle of the night f. gecenin bir yarısında kalkmak
get a part in a movie f. bir filmde rol kapmak
get four numbers in the lottery f. lotoda 4 tutturmak
get five numbers in the lottery f. lotoda 5 tutturmak
get four numbers in the lottery f. lotoda dört tutturmak
get five numbers in the lottery f. lotoda beş tutturmak
get a small part in the film f. filmde küçük bir rol almak
get in over head f. (su) boyu/boyunu aşmak
get/be stranded in traffic f. trafiğe takılmak
get sand in the binoculars f. dürbünün içine kum girmek
get high marks in exam f. sınavlardan yüksek notlar almak
get high marks in exam f. sınavlarda yüksek notlar almak
get a cramp in the leg f. kramp girmek (bacağa)
get involved in match-fixing activities f. şike faaliyetleri içerisinde bulunmak
get involved in match-fixing activities f. şike faaliyetlerine adı karışmak
get involved in match-fixing activities f. şike faaliyetlerinde bulunmak
get involved in match-fixing activities f. şikeye adı karışmak
get involved in a bar fight f. bir bar kavgasına karışmak
get a splinter in one's finger f. parmağına kıymık batmak
get in the mood for f. havasına girmek
get in a fight f. kavgaya karışmak
get in exchange f. karşılığı olarak almak
get in exchange f. karşılığında almak
get (somewhere) in no time flat f. soluğu (bir yerde) almak
get wet in the rain f. yağmurda ıslanmak
be/get mixed up in f. pis işlere bulaşmış olmak
get in line f. (bankada vb) sıra almak
get in the teller line f. (bankada vb) sıra almak
get back in line f. tekrar sıraya (kuyruğa) girmek/geçmek
get shot in the head f. kafasından vurulmak
get a start in business f. iş hayatına atılmak
get in the running f. yarışa/rekabete katılmak
get caught in a flash flood f. sele yakalanmak
get involved in the project f. projede yer almak
get used to living in somewhere f. bir yerde yaşamaya alışmak
get back in time f. zamanında dönmek
get mixed in f. içine karışmak
get in the way f. bir şeyin olmasını (araya girerek) engellemek
get a word in edgewise f. zorla da olsa bir kelam etmek
Phrasals
get someone interested in something f. bir kimsenin bir şeyle ilgilenmesini/ilgi duymasını/alakadar olmasını sağlamak
get someone in touch with someone f. görüştürmek
get ahead (in something) f. mesafe katetmek
get in f. satın almak
get in f. temin etmek
get ahead (in something) f. (işinde vb.) ilerlemek
get (something) in perspective f. bir şeyin gerçek değerini/önemini bilmek
get (something) in perspective f. bir şeye gerçek değerini/önemini vermek
get (something) in perspective f. bir şeyin gerçek değerini/önemini açıklamak
get/put something in perspective f. bazı şeyleri önemli olarak algılamak
get/put something in perspective f. bazı şeyler anlamlı gelmek
get/put something in perspective f. bazı şeylere anlam kazandırabilmek/anlamlandırabilmek
get in f. içeri almak
get in f. içeri sokmak
get in f. içeri getirmek
get in f. bir yere varmak
get in f. bir yere kabul edilmek
get in f. bir programa girmek
get in f. bir kuruma kabul almak
get in f. birini aldırmak
get in f. birini bir yere aldırmak
get in f. birini bir yere sokmak
get in f. birini bir yere kabul ettirmek için konumunu/nüfuzunu kullanmak
get in f. torpille kabul ettirmek
get in f. torpille aldırmak
get in f. torpille sokmak
get in f. sığdırmak
get in f. içine sığdırmak
get in f. yutturmak
get in f. yutmasını sağlamak
get in f. bir şey yemek
get in f. bir şey içmek
get in f. mideye indirmek
get in f. araya sıkıştırmak
get in f. iki arada yapmak
get in f. belli bir zaman içerisinde yapmak
get in f. belli bir zaman içerisine sığdırmak
get in f. bir şeyin, kıyafetin içine sığmak
get in f. bir şeyin, kıyafetin içine girmek
get in f. bir şeyin, kıyafetin içine girebilmek
get in f. belli bir forma, şekle girmek
get in f. belli bir duruma erişmek
get in f. belli bir hale gelmek
get in f. belli bir durumun içine girmek
get in f. düzene sokmak
get in f. şekle sokmak
get in f. forma sokmak
get in f. bir duruma sokmak
get in f. bir şeye katılmak
get in f. bir şey hakkında bilgi edinmek
get in f. arasına girmek
get in f. biri/birileri tarafından kabul edilmek
get in f. gruba girmek
get in f. gruba kabul edilmek
get in f. seçilmek
get in f. alınmak
get in f. kabul edilmek
get in f. dahil edebilmek
get in f. yapıştırabilmek
get in f. tamamlayabilmek
get in f. içine girmek
get in f. okula, kulübe, bir kuruma kabul edilmek
get in f. okula, kulübe, bir kuruma alınmak
get in f. içeri almak
get in f. içeri sokmak
get in f. içeri getirmek
get in f. araya sıkıştırmak
get in f. iki arada yapmak
get in f. belli bir zaman içerisinde yapmak
get in f. belli bir zaman içerisine sığdırmak
get in f. bir durum içerisine girmek
get in f. bir duruma düşmek
get in f. bir duruma sokmak
get in f. bir duruma getirmek
get in f. katılmak
get in f. kapmak
get in f. öğrenmek
get in f. bir şeyin/grubun içine girmek
get in f. bir gruba/şeye bulaşmak
get in f. ekmek
get in f. dikmek
get in f. (mahsul, alacak toplamak
get in f. (birinden) hizmet etmesini istemek
get behind in (something) f. (bir şeyin) gerisinde kalmak
get behind in (something) f. (bir şeyde) geri kalmak
get behind in (something) f. (birinin/bir şeyin) arkasında kalmak
get behind in (something) f. (bir şeyden) eksiltmek
get behind in (something) f. (bir şeyden) yemek
get behind in (something) f. (bir şeyi) yetirememek/denkleştirememek
get someone or something in something f. birini/bir şeyi bir şeye sokmak
get someone or something in f. birini/bir şeyi bir şeye sokmak
get someone in something f. birini bir şeye sığdırmak
get someone in something f. birinin bir şeye sığmasını/girmesini sağlamak
get someone in something f. birini bir şeye kabul ettirmek
get someone in something f. birini bir okula, kulübe, organizasyona sokmak
get someone in something f. birini bir şeye yazdırmak/kaydettirmek
get someone in something f. birini bir şeye (okul, kulüp, organizasyon ) aldırmak
get something in someone f. birine bir şey vermek (enjekte etmek, yedirmek)
get something in something f. bir şeyi bir şeye sokmak
get something in something f. bir şeyi bir şeyin içine koymak/takmak/dahil etmek
get in with f. bir şeyin içine girmek/dahil olmak
get in with f. bir şeye bulaşmak
get in with (someone) f. (birine) bulaşmak
get in with (someone) f. (birilerinin) arasına girmek/dahil olmak
help (someone) get a foothold in (something) f. (birinin bir yerde/şeyde) sağlam yer edinmesine yardım etmek
help (someone) get a foothold in (something) f. (birinin bir şeyde) yer edinmesine yardım etmek
help (someone) get a foothold in (something) f. (birinin bir şeydeki) yerini sağlamlaştırmasına yardım etmek
get in [uk] ünl. bir sevinç ünlemi
Phrases
get in there expr. girişken ol
Colloquial
get in the car i. arabaya bin
get in on the act f. avanta kollamak
get in on the act f. avanta ummak
get in on the act f. avantaya yatmak
get a line in someone f. birine serum vermek
get in on something f. bir şeye katılmak
get someone in the sack f. birini yatağa atmak
get lost in it f. içinde kaybolmak
get in adventures f. maceralar yaşamak
get stuck in one’s head f. kafasına kazınmak
get back in the groove again f. tekrar havaya girmek
get stuck in the traffic f. trafiğe takılmak
get back in the groove again f. yeniden havaya girmek
get something in one f. bir şeyi anında bilmek
get something in one f. bir şeyi ilk denemede bilmek
get something in one f. bir şeyi ilk seferde bilmek
get something in one f. bir şeyi ilk seferde doğru tahmin etmek
get something in one f. bir şeyi hemen çözmek
get something in one f. bir şeyi hemen anlamak
get something in one f. bir şeyi ilk bakışta anlamak
get something in one f. bir şeyi bir bakışta anlamak
get in there f. bir yere girmek
get in there f. bir durumun/şeyin içinde aktif olmak
get in there f. girişimde bulunmak
get in a snit f. sinirlenmek
get in a snit f. öfkelenmek
get in a snit f. rahatsız olmak
get on (in years) f. (yıllar geçtikçe) yaşlanmak
get on (in years) f. (yıllar geçtikçe) yaş almak
get on (in years) f. ihtiyarlamak
get on (in years) f. kocamak
get on in years f. yıllar geçtikçe yaşlanmak
get on in years f. yıllar geçtikçe yaş almak
get on in years f. ihtiyarlamak
get on in years f. kocamak
get on in years f. yaşlanmak
get on in years f. yaşlanmak
get on in years f. yaş almak
get in on f. katılmak
get in on f. dahil olmak
get in on f. gizli bilgilere ulaşmak
get in on f. gizli bilgileri öğrenmek
get an in with (someone) f. (birinden) torpil bulmak
get an in with (someone) f. yüksek bir mevkideki (birine) ulaşmak
get an in with (someone) f. yüksek bir mevkideki (biriyle) iletişim/bağlantı kurmak
get an in with (someone) f. yetkili bir pozisyondaki (birine) ulaşmak
get an in with f. torpil yaptırmak/bulmak
get an in with f. torpili olmak
get an in with f. torpilli olmak yüksek bir mevkideki birinin yardımını almak
get an in with f. yetkili bir pozisyondaki birine ulaşmak
get (all) up in (one's) (something) f. (birinin bir şeyine) karışmak
get (all) up in (one's) (something) f. (birinin bir şeyine) müdahale etmek
get (all) up in (one's) (something) f. (birinin bir şeyine) dahil olmak
get (all) up in (one's) (something) f. (birinin bir şeyinin) dibine girmek
get (all) up in (one's) (something) f. (birinin bir şeyinin) aşırı yakınında durmak
get (all) up in (one's) (something) f. (birini) azarlamak
get (all) up in (one's) (something) f. (birini) fırçalamak
get (all) up in (one's) (something) f. (birini) haşlamak
get (all) up in (one's) (something) f. (birinin) canına okumak
get clued in (to something) f. (bir şeyi) öğrenmek
get clued in (to something) f. (bir şeyi) anlamak
get stuck in [uk] f. canla başla yapmak/mücadele etmek
get stuck in [uk] f. (yemeğe) gömülmek
get stuck in [uk] f. (yemeğe) yumulmak
people get slaughtered in their beds expr. insanlar yataklarında boğazlanıyor
so what do I get in return? expr. karşılığında ben ne alacağım?
in order to get expr. sağlamak amacıyla
once you get something in your blood expr. (bir şey) bir kere kanına girdi mi
don't let the facts get in the way of a good story expr. gerçeklerin iyi bir hikayenin önüne geçmesine izin verme
don't let the facts get in the way of a good story expr. gerçeklerle hikayeyi mahvetme
don't let the facts get in the way of a good story expr. güzelim hikayeyi mahvetme
Idioms
not get a word in edgeways f. ağzını açamamak
get a bang in the arm f. uyuşturucu iğne vurmak
get a bang in the arm f. uyuşturucu iğne vurmak
get a bang in the arm f. (ilaç) iğne vurulmak/olmak
get a bang in the arm f. iğne ile uyuşturucu almak
get taken in (by someone or something) f. (biri tarafından) kandırılmak/aldatılmak
get taken in (by someone or something) f. (birinin/bir şeyin) oyununa gelmek
get taken in (by someone or something) f. (birine/bir şeye) kanmak/inanmak
get taken in (by someone or something) f. (biri tarafından) eve/barınağa alınmak
get taken in (by someone or something) f. (biri tarafından) bakılmak/büyütülmek
get taken in (by someone or something) f. (biri tarafından)yetiştirilmek/yanına alınmak
get taken in (by someone or something) f. evlatlık olarak alınmak
get clued in f. bilgilenmek
get clued in f. aydınlanmak
get clued in f. öğrenmek
get clued in f. nedenini öğrenmek
get clued in f. anlamak
get clued in f. bilmek
get clued in f. biliyor olmak
get on in the company f. (toplumsal, siyasi ve/veya maddi durum) yükselmek
get on in the company f. önceye daha başarılı olmak
get on in the company f. toplumda yükselmek
get in good condition f. (vücudunu) şekillendirmek
get in good condition f. fitleşmek
get in good condition f. fit olmak
get in good condition f. forma girmek
get in good condition f. üstündeki hamlığı atmak
get in good condition f. hamlıktan kurtulmak
get in good condition f. kuvvetlenmek
get in good condition f. iyi bir kondisyon kazanmak
get in good condition f. turp gibi olmak
get a toe in the door f. kapağı atmak
get a toe in the door f. ayağını yer etmek
get a toe in the door f. fırsat bulmak
get a toe in the door f. şans kazanmak
get a twinkle in (one's) eye f. gözlerinin içi gülmek
get a twinkle in (one's) eye f. gözleri ışıldamak/parlamak
get it in the neck f. acımasızca azarlanmak
get it in the neck f. ağır biçimde eleştirilmek
get in harmony f. ahenk içinde olmak
get one's hand in f. alışkın olmak
get one's hand in f. alışmak
get it in the neck f. aşağılanmak
get caught up in something f. bir şeye kendini kaptırmak
get a hand in something f. bir şeyde parmağı olmak
get a frog in one's throat f. boğazı gıcık yapmak
get one's hooks in someone f. birine kancayı takmak
get in the good graces of somebody f. birinin gözüne girmek
get in a bind f. başı belada olmak
get in someone's face f. birinin canını sıkmak
get stuck in the middle f. bir sorunun ortasında kalakalmak
get/be in over one's head f. boyundan büyük işlere kalkışmak
get a lot of irons in the fire f. başını kaşıyacak vakti olmamak
get a hand in something f. bir şeyde eli olmak
get in someone's good graces f. birinin gözüne girmek
get a leg in the door f. bir şirkette en alt kademeden çalışmaya başlamak
get out in the open f. belirmek
get up in someone's face f. birinin yüzüne doğru çıkışmak
get in good with somebody f. birine şirin gözükmek
get in good with somebody f. biriyle iyi geçinmek
get something in apple-pie order f. bir şeyi iyice derleyip toplamak (toparlamak)
get in on the ground floor f. başından beri/itibaren bir şeyi yapıyor olmak
get in over one's head f. boyunu aşan işlere girişmek
get one's get a foot in the door f. bir şirkette en alt kademeden çalışmaya başlamak
get a part in something f. bir şeyde parmağı olmak
get something out in the open f. bir şeyi açığa çıkarmak
get stuck in/into (uk) f. bir şeyin müptelası olmak
get a foot in the door f. bir şirkette en alt kademeden çalışmaya başlamak
get in on the act f. başarılı bir girişime/işe dahil olmak
get someone's buy-in f. birinin katkısını/yardımını/desteğini sağlamak
get one's knickers in a twist f. boş yere kendini üzmek
get a frog in one's throat f. boğazında gıcık olmak
get a part in something f. bir şeyde payı olmak
get one's knickers in a knot f. boş yere kendini üzmek
get in someone's face f. birini kızdırmak
get in someone's face f. birini sinirlendirmek
get a part in something f. bir şeyde eli olmak
get one's hooks in f. birine kancayı takmak
get in over one's head f. başından büyük işlere kalkışmak
get enmeshed in a web of one's own spinning f. birini bir şey ile şarta bağlamak
get in on the ground floor f. bir işe/şeye baştan girmek
get a slap in the face f. büyük yara almak
get in someone's hair f. birinin başına bitmek
get a hand in something f. bir şeyde payı olmak
get stuck in the middle f. bir yerde saplanıp kalmak
get in the hole f. borca girmek
get knee-deep in something f. bir şeye boğazına/dizine kadar batmak
get in the soup f. dara düşmek
get one's ducks in a row f. deveyi düze çıkarmak
get in deeper f. daha da dibe batmak
get in a jam f. darda olmak
get one's knickers in a twist f. canı sıkılmak
get one's knickers in a twist f. canını sıkmak
get one's knickers in a knot f. canını sıkmak
get in a bind f. dara düşmek
get in a bind f. darda olmak
get something in order f. düzenli tutmak
get one's hand in f. deneyimden dolayı bir şeyi yapmaya alışkın olmak
get a blow in f. darbe vurmak
get something in apple-pie order f. düzgün ve tertipli bir şekilde/muntazaman yerleştirmek
get in a jam f. dara düşmek
get in deeper f. daha dibe batmak
get in a bind f. çıkmaza girmek
get in tune with the times f. çağa/zamana uymak
get in a jam f. dar boğaza girmek
get one's teeth in f. canla-başla başlamak/yapmak
get it in the neck f. cezalandırılmak
get in a bind f. çıkmaza düşmek
get one's knickers in a knot f. canı sıkılmak
get in a bind f. dar boğaza girmek
get in an interesting condition f. hamile olmak/kalmak
get one's foot in the door f. fırsat yakalamak
get one's hand in f. eli yatkın olmak
get one's foot in the door f. fırsat bulmak
get in a bad mood f. havasında olmamak
get it in the neck f. fırçayı yemek
get them rolling in the aisles f. gülmekten yerlere yatırmak
get in the act f. eyleme geçmek
get one's foot in the door f. fırsatı olmak
get ants in one's pants f. huzursuz halde olmak
get one's hand in f. eli alışmak
get on in the world f. hayatta başarılı olmak
get one's hand in f. eli alışkın olmak
get one's ducks in a row f. hazırlıklarını tamamlamak
get stars in one's eyes f. gözü yükseklerde olmak
get one's nuts in a vice f. içinden çıkılmaz duruma/belaya düşmek
get one's ducks in a row f. işleri nizam içinde yürütmek
get one's foot in the door f. ilk adımı atmak
get on in the world f. işler iyi gitmek
get on in the world f. işler rast gitmek
get ants in one's pants f. içi içine sığmamak
get in the swing of things f. insan içine karışmak
get in touch f. iletişim halinde olmak
get one's ducks in a row f. işleri düzenlemek
get one's ducks in a row f. işini yoluna koymak
get one's ducks in a row f. işlerini yoluna koymak
get one's ducks in a row f. işleri muntazamca yapmak
get caught in the cross-fire f. iki ateş arasında kalmak
get in a bad mood f. keyfi yerinde olmamak
get one's brain in gear f. kafasını toplamak
get ants in one's pants f. meraktan yerinde duramamak
get a foot in the door f. kapıdan içeri adımı atmak
get in one's blood f. kanına işlemek
get tangled up in something f. kötü bir duruma bulaşmış olmak
get in a vicious circle f. kısır döngüye girmek
get a word in edgewise f. konuşma/söyleme fırsatı bulmak
get in a quandary f. ne yapacağını bilememek
get them rolling in the aisles f. kahkahalara boğmak
get a leg in the door f. kapıdan içeri adımı atmak
get stars in one's eyes f. meşhur/ünlü olma hayalleri kurmak
get one's get a foot in the door f. kapıdan içeri adımı atmak
get one's day in court f. kendisini savunma fırsatı bulmak
get one's own house in order f. kendi sorunlarını kendi çözmek
get in a bad mood f. keyifsiz olmak
get out in the open f. ortaya çıkmak
get butterflies in one's stomach f. midesine kramplar girmek
get it in the neck f. okkanın altına gitmek
can't get a word in edgeways f. söylemeye fırsat bulamamak
get there in the nick of time f. son saniyede varmak
get in the doghouse with one's boss f. patronuyla başı dertte olmak
get in the doghouse with one's boss f. patronuyla papaz olmak
can't get a word in edgewise f. söylemeye fırsat bulamamak
get in the soup f. sıkıntıya girmek/düşmek
not get a look in f. şansı olmamak