Geçmiş

hear, hear

"hear, hear" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 3 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Colloquial
1	Konuşma Dili	hear, hear expr.	doğru, doğru
2	Konuşma Dili	hear, hear expr.	ağzına sağlık
3	Konuşma Dili	hear, hear expr.	çok doğru

"hear, hear" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	hear f.	duymak
2	Yaygın Kullanım	hear f.	işitmek
General
3	Genel	must-hear song i.	kesinlikle dinlenmesi gereken şarkı
4	Genel	hear of f.	duymak
5	Genel	hear f.	almak
6	Genel	hear f.	ifadesini almak
7	Genel	hear about f.	haberini almak
8	Genel	hear f.	kulak vermek
9	Genel	hear a case f.	muhakeme etmek
10	Genel	hear of something f.	duyum almak
11	Genel	hear out f.	sonuna kadar dinlemek
12	Genel	hear f.	haber almak
13	Genel	hear about f.	haberi olmak
14	Genel	hear a shot f.	silah sesi işitmek
15	Genel	hear f.	onaylamak
16	Genel	hear f.	yargılamak
17	Genel	hear of f.	haberi olmak
18	Genel	hear f.	öğrenmek
19	Genel	hear f.	mektup almak
20	Genel	hear f.	dinlemek
21	Genel	hear f.	sorguya çekmek
22	Genel	hear from f.	haber almak
23	Genel	hear of f.	öğrenmek
24	Genel	hear a case f.	davaya bakmak
25	Genel	hear about f.	haberdar olmak
26	Genel	hear about f.	duymak
27	Genel	hear f.	işitmek
28	Genel	hear supernatural voices f.	gaipten sesler duymak
29	Genel	feel an overwhelming longing to hear one's voice f.	sesini duymaya hasret kalmak
30	Genel	pretend that you didn't hear f.	duymamazlıktan gelmek
31	Genel	hear one's voice f.	sesini duymak
32	Genel	hear correctly f.	doğru duymak
33	Genel	hear less f.	az duymak
34	Genel	hear aright f.	doğru duymak
35	Genel	hear of f.	bahsini işitmek
36	Genel	hear of f.	hakkında bilgisi olmak
37	Genel	hear of f.	(adını) duymak
38	Genel	hear of f.	bilmek
39	Genel	hear from f.	(mektup vb ile) haber almak
40	Genel	hear weird noises f.	garip sesler duymak
41	Genel	hear strange noises f.	garip sesler duymak
42	Genel	can not believe what one hear f.	kulaklarına inanmamak
43	Genel	can not believe what one hear f.	kulaklarına inanamamak
44	Genel	be sorry to hear f.	duyduğuna üzülmek
45	Genel	hear incorrectly f.	yanlış duymak
46	Genel	hear incorrectly f.	yanlış işitmek
47	Genel	hear three gunshots f.	üç el silah sesi duymak
48	Genel	hear two gunshots f.	iki el silah sesi duymak
49	Genel	hear a noise f.	bir ses duymak
50	Genel	hear something in the jungle f.	ormanda bir şey duymak
51	Genel	hear whisperings f.	fısıltılar duymak
52	Genel	hear the sirens f.	sirenleri duymak
53	Genel	hear the sirens f.	siren seslerini duymak
54	Genel	hear on tv f.	televizyonda duymak
55	Genel	hear on tv f.	televizyondan duymak
56	Genel	refuse to hear the case f.	davayı görmeyi reddetmek
57	Genel	hear gunshots f.	silah sesleri duymak
58	Genel	hear the sound of music coming from a passing car f.	yoldan geçen bir arabadan gelen müziğin sesini duymak
59	Genel	hear whispers f.	fısıltılar duymak
60	Genel	hear screams f.	çığlıklar duymak
61	Genel	hear a gunshot f.	silah sesi duymak
62	Genel	hear the case of f.	davasını görmek
63	Genel	hear f.	dava görmek
64	Genel	hear the application f.	davayı ele almak
65	Genel	be dying to hear f.	duymak için ölmek
66	Genel	hear some noises f.	bazı sesler duymak
67	Genel	hear good news f.	güzel haber duymak
68	Genel	hear say f.	birinin bir şeyi söylediğini duymak
69	Genel	hear say f.	söylenti ile haber almak
70	Genel	hear f.	katılmak
71	Genel	hear f.	onaylamak
72	Genel	hear f.	seyircilerin arasında olmak
73	Genel	hear f.	onaylayarak dinlemek
74	Genel	hear f.	ders dinlemek
75	Genel	hear f.	ceza almak
76	Genel	hear f.	kınama almak
77	Genel	hear f.	anlamak
78	Genel	hear f.	kavramak
79	Genel	hear f.	itaat etmek
80	Genel	hear f.	söyleneni yapmak
81	Genel	hear the witness f.	şahit dinlemek
82	Genel	hear ünl.	dinleyin onu
83	Genel	hear ünl.	dedikleri doğru
84	Genel	hear him expr.	dinle!
Irregular Verb
85	Irregular Verb	hear f.	heard - heard
Phrasals
86	Öbek Fiiller	hear well f.	övülmek
87	Öbek Fiiller	hear from (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) haber almak
88	Öbek Fiiller	hear from (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) mesaj almak
89	Öbek Fiiller	hear from (someone or something) f.	(birinden) azar işitmek
90	Öbek Fiiller	hear from (someone or something) f.	(birinden) papara yemek
91	Öbek Fiiller	hear from (someone or something) f.	(birinden) fırça yemek
92	Öbek Fiiller	hear from (someone or something) f.	(birinden) zılgıt yemek
93	Öbek Fiiller	hear from (someone or something) f.	(birinden) laf işitmek
94	Öbek Fiiller	hear from (someone or something) f.	(bir şeyi) dinlemek
95	Öbek Fiiller	hear from (someone or something) f.	sunulan bir şeyi dinlemek
96	Öbek Fiiller	hear from f.	haber almak
97	Öbek Fiiller	hear from f.	mektup, telefon almak
98	Öbek Fiiller	hear from f.	iletişime geçmek
99	Öbek Fiiller	hear from f.	görüşmek
100	Öbek Fiiller	hear from f.	azar işitmek
101	Öbek Fiiller	hear from f.	papara yemek
102	Öbek Fiiller	hear from f.	fırça yemek
103	Öbek Fiiller	hear from f.	zılgıt yemek
104	Öbek Fiiller	hear from f.	laf işitmek
105	Öbek Fiiller	hear from f.	dinlemek
106	Öbek Fiiller	hear from f.	sunulan bir şeyi dinlemek
107	Öbek Fiiller	hear from f.	bilgi almak
108	Öbek Fiiller	hear from f.	biriyle iletişime geçmiş
109	Öbek Fiiller	hear from f.	biriyle bağlantı kurmuş
110	Öbek Fiiller	hear from f.	birinden azar işitmek
111	Öbek Fiiller	hear from f.	birinden papara yemek
112	Öbek Fiiller	hear from f.	birinden fırça yemek
113	Öbek Fiiller	hear from f.	birinden zılgıt yemek
114	Öbek Fiiller	hear from f.	birinden laf işitmek
115	Öbek Fiiller	hear about someone or something f.	biri/bir şey hakkında haber almak
116	Öbek Fiiller	hear about someone or something f.	birine/bir şeye ne olduğunu öğrenmek/duymak
117	Öbek Fiiller	hear about someone or something f.	biri/bir şey hakkındaki haberleri duymak
118	Öbek Fiiller	hear about someone or something f.	birinden/bir şeyden haberi olmak/haberdar olmak
119	Öbek Fiiller	hear from (one) f.	(birinden) azar işitmek
120	Öbek Fiiller	hear from (one) f.	(birinden) papara yemek
121	Öbek Fiiller	hear from (one) f.	(birinden) fırça yemek
122	Öbek Fiiller	hear from (one) f.	(birinden) zılgıt yemek
123	Öbek Fiiller	hear from (one) f.	(birinden) laf işitmek
124	Öbek Fiiller	hear someone out f.	birini sonuna kadar dinlemek
125	Öbek Fiiller	hear someone out f.	hikayeyi birinin açısından dinlemek
126	Öbek Fiiller	hear someone out f.	birinin söyleyeceklerini duymak/dinlemek
127	Öbek Fiiller	hear through f.	-den duymak
128	Öbek Fiiller	hear through f.	aracılığıyla haber almak
129	Öbek Fiiller	hear through f.	sonuna kadar dinlemek
Phrases
130	İfadeler	go abroad and you'll hear news of home expr.	evden uzak olunca evle ilgili haberlerle daha fazla ilgilenme
131	İfadeler	go abroad and you'll hear news of home expr.	memleketten uzak olunca memleketle ilgili haberlerle daha fazla ilgilenme
132	İfadeler	believe nothing of what you hear, and only half of what you see expr.	duyduğunun hiçbirine, gördüğünün yarısına inan.
133	İfadeler	hoping to hear from you soon expr.	en kısa sürede haberleşmek dileğiyle
134	İfadeler	hoping to hear from you soon expr.	en kısa sürede haberleşmek umuduyla
135	İfadeler	be swift to hear, slow to speak expr.	konuşmadan önce dikkatlice dinle
136	İfadeler	hoping to hear from you soon expr.	sizden en kısa sürede haber alabilmek umuduyla
137	İfadeler	hoping to hear from you soon expr.	sizden en kısa sürede haber alabilmek dileğiyle
138	İfadeler	you could hear the grass grow expr.	kalp atışlarını bile duyabilirsin
139	İfadeler	you could hear the grass grow expr.	iğne atsan duyulur
140	İfadeler	you could hear the grass growing expr.	kalp atışlarını bile duyabilirsin
141	İfadeler	you could hear the grass growing expr.	iğne atsan duyulur
142	İfadeler	hear hear expr.	dinleyin onu (dedikleri doğru)
143	İfadeler	audi alteram partem (hear the other side) expr.	(bir hükme varmadan önce) diğer tarafı dinleyelim
Proverb
144	Atasözü	listeners never hear any good of themselves	başkalarının konuşmalarını gizlice dinleyenler hiçbir zaman kendileri hakkında iyi şeyler duymazlar
145	Atasözü	eavesdroppers never hear any good of themselves	başkalarının konuşmalarını gizlice dinleyenler hiçbir zaman kendileri hakkında iyi şeyler duymazlar
146	Atasözü	believe nothing of what you hear, and only half of what you see	duyduğunun hiç birine, gördüğünün yarısına inan
147	Atasözü	there's none so deaf as those who will not hear	hiç kimse duymak istemeyen biri kadar sağır olamaz
148	Atasözü	there's none so deaf as those who will not hear	hiç kimse duymak istemeyenler kadar sağır değildir
149	Atasözü	ask no questions and hear no lies	üzümünü ye bağını sorma
150	Atasözü	ask no questions and hear no lies	üzümü ye bağını sorma
151	Atasözü	those who dance are considered insane by those who cannot hear the music	müziğin sesini duyamayanlar dans edenlerin deli olduğunu düşünürler
152	Atasözü	dream of a funeral and you hear of a marriage	rüyada birinin öldüğünü görmek onun evleneceği anlamına gelir
153	Atasözü	dream of a funeral and you hear of a marriage	rüyada birinin öldüğünü görmek onun evleneceğine delalettir
154	Atasözü	dream of a funeral and you hear of a marriage	rüyada birinin öldüğü görülürse onun evleneceği haberi alınır
155	Atasözü	go abroad and you'll hear news of home	evinden/yurdundan uzak kalan evine/yurduna daha düşkün hale gelir
156	Atasözü	be swift to hear, slow to speak	iki dinle bir konuş
157	Atasözü	be swift to hear, slow to speak	iki dinle bir söyle
158	Atasözü	believe nothing of what you hear, and only half of what you see	duyduğuna inanma, gördüğünün yarısına inan
159	Atasözü	believe nothing of what you hear, and only half of what you see	gördüğünün yarısına inan, duyduğuna inanma
160	Atasözü	dream of a funeral and you hear of a wedding	rüyada birinin öldüğünü görmek onun evleneceği anlamına gelir
161	Atasözü	dream of a funeral and you hear of a wedding	rüyada birinin öldüğünü görmek onun evleneceğine delalettir
162	Atasözü	dream of a funeral and you hear of a wedding	rüyada birinin öldüğü görülürse onun evleneceği haberi alınır
163	Atasözü	there's none so deaf as those that will not hear	hiç kimse duymak istemeyen biri kadar sağır olamaz
164	Atasözü	there's none so deaf as those that will not hear	hiç kimse duymak istemeyenler kadar sağır değildir
Colloquial
165	Konuşma Dili	not hear of f.	dikkate almamak
166	Konuşma Dili	not hear of f.	duymazlığa gelmek
167	Konuşma Dili	not hear of f.	duymazdan gelmek
168	Konuşma Dili	not to hear anything (from/about) f.	haber çıkmamak
169	Konuşma Dili	hear (or see) things f.	hayali şeyler duymak (veya görmek)
170	Konuşma Dili	see/hear things f.	hayali şeyler görmek/duymak
171	Konuşma Dili	see/hear things f.	gerçekte olmayan şeyler görmek/duymak
172	Konuşma Dili	hear f.	duygularını anlayıp paylaşmak
173	Konuşma Dili	hear f.	halini anlamak
174	Konuşma Dili	hear (oneself) think f.	kendi sesini/kendi düşüncelerini duyabilmek
175	Konuşma Dili	hear (oneself) think f.	kafasını toparlayabilmek/toplayabilmek
176	Konuşma Dili	hear things f.	gaipten sesler duymak
177	Konuşma Dili	hear things f.	hayali şeyler duymak
178	Konuşma Dili	hear things f.	gerçekte olmayan şeyler duymak
179	Konuşma Dili	glad to hear expr.	duyduğuma sevindim
180	Konuşma Dili	at least hear my plan first expr.	en azından önce planımı dinle
181	Konuşma Dili	so still you could hear a pin drop expr.	iğne atsan duyulur
182	Konuşma Dili	so quiet you could hear a pin drop expr.	iğne atsan duyulur
183	Konuşma Dili	so still you could hear a pin drop expr.	yaprak düşse duyulur
184	Konuşma Dili	so quiet you could hear a pin drop expr.	yaprak düşse duyulur
185	Konuşma Dili	long time, no hear expr.	sesini duymayalı uzun zaman oldu
186	Konuşma Dili	long time, no hear expr.	uzun zamandır görüşemiyoruz
187	Konuşma Dili	long time, no hear expr.	çoktandır görüşmedik
188	Konuşma Dili	long time, no hear expr.	epeydir/bayadır görüşmedik
189	Konuşma Dili	long time, no hear expr.	uzun zamandır sesin soluğun çıkmıyor
190	Konuşma Dili	long time, no hear expr.	görüşmeyeli çok oldu
191	Konuşma Dili	(do) you hear me? expr.	duydun mu beni?
192	Konuşma Dili	(do) you hear me? expr.	duydunuz mu beni?
193	Konuşma Dili	(I'm) (so) glad to hear it/that expr.	bunu duyduğuma (çok) sevindim/mutlu oldum
194	Konuşma Dili	(I'm) (so) glad to hear it/that expr.	bunu duyduğuma (çok) memnun oldum
195	Konuşma Dili	(I'm) (so) glad to hear it/that expr.	buna sevindim
196	Konuşma Dili	(I'm) glad to hear it expr.	bunu duyduğuma sevindim/mutlu oldum
197	Konuşma Dili	(I'm) glad to hear it expr.	buna sevindim
198	Konuşma Dili	(I'm) glad to hear it expr.	duyduğuma sevindim/memnun oldum
199	Konuşma Dili	(it's) good to hear your voice expr.	sesini duyduğuma sevindim
200	Konuşma Dili	(it's) good to hear your voice expr.	sesini duyduğuma mutlu oldum
201	Konuşma Dili	glad to hear it expr.	buna sevindim
202	Konuşma Dili	glad to hear it expr.	bunu duyduğuma sevindim
203	Konuşma Dili	glad to hear it expr.	bunu duyduğuma memnun oldum
204	Konuşma Dili	glad to hear it expr.	bunu duyduğuma mutlu oldum
205	Konuşma Dili	good to hear your voice expr.	sesini duymak güzel
206	Konuşma Dili	good to hear your voice expr.	sesini duyduğuma sevindim
207	Konuşma Dili	good to hear your voice expr.	sesini duyduğuma mutlu oldum
208	Konuşma Dili	I am (someone), hear me (do something) expr.	ben (biriyim), (bir şey yaptığımı) duyun
209	Konuşma Dili	I am (someone), hear me (do something) expr.	ben (biriyim), (sesimi) duy
210	Konuşma Dili	I am woman, hear me roar! expr.	ben kadınım, kükrememi/sesimi duy/duyun
211	Konuşma Dili	I am woman, hear me roar! expr.	ben kadınım, gücümü gör/hisset
212	Konuşma Dili	I can't hear you over the sound of (something) expr.	(bir şeyin) sesinden seni duyamıyorum
213	Konuşma Dili	I can't hear you over the sound of (something) expr.	(bir şeyin) sesinden senin sesin gelmiyor
214	Konuşma Dili	I can't hear you over the sound of (something) expr.	ne dedin ne dedin?, (bir şeyden) sesin gelmiyor
215	Konuşma Dili	I couldn't hear you over the sound of (something) expr.	(bir şeyin) sesinden seni duyamadım
216	Konuşma Dili	I couldn't hear you over the sound of (something) expr.	(bir şeyin) sesinden senin sesin gelmiyor
217	Konuşma Dili	I couldn't hear you over the sound of (something) expr.	ne dedin ne dedin?, (bir şeyden) sesin gelmedi
218	Konuşma Dili	I hear what you are saying expr.	ne demek istediğini anlıyorum
219	Konuşma Dili	I hear what you are saying expr.	seni anlıyorum (ama…)
220	Konuşma Dili	wait until you hear expr.	hele bir de şunu duy
221	Konuşma Dili	wait until you hear expr.	hele bir de bunu duy
Idioms
222	Deyim	would hear nothing of something f.	kulak asmamak
223	Deyim	hear a bird sing f.	gizli konuşmaları duymak
224	Deyim	hear ill f.	suçlanmak
225	Deyim	hear a bird sing f.	(gizli durum) kulağına çalınmak
226	Deyim	not hear a dicky bird [uk] f.	hiçbir şey duymamak
227	Deyim	not hear a dicky bird [uk] f.	çıt çıkmamak
228	Deyim	not hear a dicky bird [uk] f.	ses seda çıkmamak
229	Deyim	be unable to hear (oneself) think f.	kendi sesini/kendi düşüncelerini bile duyamamak
230	Deyim	be unable to hear (oneself) think f.	kafasını toparlayamamak/toplayamamak
231	Deyim	be unable to hear (oneself) think f.	gürültüden dolayı konsantre olamamak
232	Deyim	be unable to hear (oneself) think f.	kafası şişmek
233	Deyim	be unable to hear yourself think f.	kendi sesini/kendi düşüncelerini bile duyamamak
234	Deyim	be unable to hear yourself think f.	kafasını toparlayamamak/toplayamamak
235	Deyim	be unable to hear yourself think f.	gürültüden dolayı konsantre olamamak
236	Deyim	be unable to hear yourself think f.	kafası şişmek
237	Deyim	hear (one) loud and clear f.	(telefon veya radyoda) açık ve seçik olarak duymak
238	Deyim	hear (one) loud and clear f.	(telefon veya radyoda) net bir şekilde duymak
239	Deyim	hear (one) loud and clear f.	tam olarak ne dediğini anlamak
240	Deyim	hear (one) loud and clear f.	ne kastedildiğin tam olarak anlamak
241	Deyim	hear (one) loud and clear f.	anladım anladım
242	Deyim	hear (one) loud and clear f.	gayet iyi bir şekilde anlamak
243	Deyim	will not hear of something f.	bir şeye izin/onay vermemek
244	Deyim	hear something through f.	bir şeyi sonuna kadar dinlemek
245	Deyim	won't hear of something f.	bir şeye izin/onay vermemek
246	Deyim	hear a peep out of someone f.	birinden laf/söz işitmek
247	Deyim	hear word from f.	birinden bir haber/mesaj vb almak
248	Deyim	hear the patter of tiny feet f.	bebeği olduğunu/olacağını öğrenmek
249	Deyim	talk to hear one's own voice f.	devamlı konuşmak
250	Deyim	can't hear oneself think f.	gürültüden adeta kendi sesini duyamamak
251	Deyim	talk to hear one's own voice f.	haddinden fazla konuşmak
252	Deyim	see no evil, hear no evil, speak no evil f.	haberi yokmuş gibi davranmak
253	Deyim	can barely hear yourself think f.	gürültüden adeta kendi sesini duyamamak
254	Deyim	can hardly hear yourself think f.	gürültüden adeta kendi sesini duyamamak
255	Deyim	hear through the grapevine f.	kulağına çalınmak
256	Deyim	hear it on the grapevine f.	kulağına gelmek
257	Deyim	hear tell of f.	kulağına çalınmak
258	Deyim	hear it on the grapevine f.	kulağına çalınmak
259	Deyim	hear through the grapevine f.	kulağına gelmek
260	Deyim	hear the grass grow f.	kulağı iyi duymak
261	Deyim	hear a pin drop f.	sinek uçsa duymak
262	Deyim	won't hear a word said against somebody f.	tek kelime bile duymak istememek
263	Deyim	won't hear a word against somebody f.	tek kelime bile duymak istememek
264	Deyim	hear the last of somebody/something f.	(özellikle istenmeyen birisi/olay vb) son kez duymuş olmak
265	Deyim	hear through the grapevine f.	üçüncü kişilerden haber almak
266	Deyim	hear through the grapevine f.	üçüncü kişilerden bilgi almak
267	Deyim	see no evil, hear no evil, speak no evil f.	3 maymunu oynamak
268	Deyim	hear of someone or something f.	varlığından haberdar olmak
269	Deyim	hear it on the grapevine f.	üçüncü kişilerden bilgi almak
270	Deyim	hear the last of somebody/something f.	(birisi/birşey ile yeniden) uğraşmak zorunda/durumunda kalmamak
271	Deyim	like to hear oneself talk f.	(sadece) kendini dinlemekten hoşlanmak
272	Deyim	hear it on the grapevine f.	üçüncü kişilerden haber almak
273	Deyim	see no evil, hear no evil, speak no evil f.	üç maymunu oynamak
274	Deyim	hear (something) on the jungle telegraph [uk] f.	(bir şey) kulağına gelmek
275	Deyim	hear (something) on the jungle telegraph [uk] f.	(bir şeyi) dedikodu yoluyla duymak
276	Deyim	hear (something) on the jungle telegraph [uk] f.	(bir şeyi) resmi olmayan yollarla öğrenmek
277	Deyim	hear (something) on the jungle telegraph [uk] f.	bir şeyi söylentilerden duymak/öğrenmek
278	Deyim	hear a peep from (someone) f.	(birinden) çıt çıkmak
279	Deyim	hear a peep from (someone) f.	(birinin) ağzından bir kelime çıkmak
280	Deyim	hear a peep from (someone) f.	(birinden) bir ses çıkmak
281	Deyim	hear a peep out of (someone) f.	(birinden) çıt çıkmak
282	Deyim	hear a peep out of (someone) f.	(birinin) ağzından bir kelime çıkmak
283	Deyim	hear a peep out of (someone) f.	(birinden) bir ses çıkmak
284	Deyim	can barely hear (oneself) think f.	(gürültüden) kendi sesini duyamamak
285	Deyim	can barely hear (oneself) think f.	(gürültüden) konsantre olamamak
286	Deyim	can barely hear (oneself) think f.	(kargaşadan/gürültüden) sağlıklı düşünememek
287	Deyim	can hardly hear (oneself) think f.	gürültüden neredeyse kendi sesini bile duyamamak
288	Deyim	can hardly hear (oneself) think f.	gürültüden konsantre olamamak/sağlıklı düşünememek
289	Deyim	can't hear yourself think f.	gürültüden neredeyse kendi sesini bile duyamamak
290	Deyim	can't hear yourself think f.	gürültüden konsantre olamamak/sağlıklı düşünememek
291	Deyim	hear something on the grapevine f.	bir şey kulağına çalınmak
292	Deyim	hear something on the grapevine f.	bir şey kulağına gelmek
293	Deyim	hear something on the grapevine f.	üçüncü kişilerden bilgi almak
294	Deyim	hear something on the grapevine f.	üçüncü kişilerden haber almak
295	Deyim	hear something on the grapevine f.	bir söylenti/dedikodu duymak
296	Deyim	hear (something) straight from the horse's mouth f.	(bir bilgiyi, haberi) en yetkili ağızdan öğrenmek
297	Deyim	hear something through the grapevine f.	bir şey kulağına çalınmak
298	Deyim	hear something through the grapevine f.	bir şey kulağına gelmek
299	Deyim	hear something through the grapevine f.	üçüncü kişilerden bilgi almak
300	Deyim	hear something through the grapevine f.	üçüncü kişilerden haber almak
301	Deyim	hear something through the grapevine f.	bir söylenti/dedikodu duymak
302	Deyim	hear something on the grapevine [uk] f.	bir şey kulağına çalınmak
303	Deyim	hear something on the grapevine [uk] f.	bir şey kulağına gelmek
304	Deyim	hear something on the grapevine [uk] f.	üçüncü kişilerden bilgi almak
305	Deyim	hear something on the grapevine [uk] f.	üçüncü kişilerden haber almak
306	Deyim	hear something on the grapevine [uk] f.	bir söylenti/dedikodu duymak
307	Deyim	hear a peep out of f.	-den bir ses duymak
308	Deyim	hear a peep out of f.	'-den çıt bile duymak
309	Deyim	hear a peep out of f.	ağzından bir kelime duymak
310	Deyim	hear the end of (someone or something) f.	dırdırının sonu gelmek
311	Deyim	hear the end of (someone or something) f.	anlatacakları bitmek
312	Deyim	hear the end of (someone or something) f.	anlatacaklarının sonu gelmek
313	Deyim	hear word f.	bir haber/mesaj almak
314	Deyim	hear word (from someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) bir haber/mesaj almak
315	Deyim	hear the end/the last of somebody/something f.	(özellikle istenmeyen birisi/olay) son kez duymak
316	Deyim	hear the end/the last of somebody/something f.	(birisi/bir şey ile yeniden) uğraşmak zorunda/durumunda kalmamak
317	Deyim	never hear the end of f.	sürekli şikayet duymak
318	Deyim	never hear the end of f.	sürekli başına kakılmak
319	Deyim	never hear the end of f.	sonsuza kadar başının etini yemek
320	Deyim	never hear the end of f.	sonsuza kadar başının eti yenmek
321	Deyim	never (or not) hear the end of something f.	bir şey hakkında sürekli şikayet duymak
322	Deyim	never (or not) hear the end of something f.	bir şey sürekli başına kakılmak
323	Deyim	never (or not) hear the end of something f.	bir şeyle ilgili sonsuza kadar başının etini yemek
324	Deyim	never (or not) hear the end of something f.	bir şeyle ilgili sonsuza kadar başının eti yenmek
325	Deyim	not hear of (something) f.	(bir şeyi) duymamış olmak
326	Deyim	not hear of (something) f.	(bir şeye) asla/katiyen izin vermemek
327	Deyim	talk to hear (the sound of) (one's) own voice f.	boş konuşmak
328	Deyim	talk to hear (the sound of) (one's) own voice f.	gereksiz konuşmak
329	Deyim	talk to hear (the sound of) (one's) own voice f.	işe yaramaz/boş şeylerden bahsetmek
330	Deyim	talk to hear (the sound of) (one's) own voice f.	öylesine/amaçsızca konuşmak
331	Deyim	talk to hear (the sound of) (one's) own voice f.	kibirli bir şekilde konuşmak
332	Deyim	talk to hear (the sound of) (one's) own voice f.	kendini beğenmiş bir şekilde konuşmak
333	Deyim	talk to hear own voice f.	boş konuşmak
334	Deyim	talk to hear own voice f.	gereksiz konuşmak
335	Deyim	talk to hear own voice f.	işe yaramaz/boş şeylerden bahsetmek
336	Deyim	talk to hear own voice f.	kibirli bir şekilde konuşmak
337	Deyim	talk to hear own voice f.	kendini beğenmiş bir şekilde konuşmak
338	Deyim	talk to hear own voice f.	öylesine/amaçsızca konuşmak
339	Deyim	will not hear of f.	izin/onay vermemek
340	Deyim	will not hear of f.	duymak bile istememek
341	Deyim	won't hear a word against (someone or something) f.	(birine/bir şeye) karşı tek bir kelime/eleştiri duymak istememek
342	Deyim	won't hear of f.	izin vermemek
343	Deyim	won't hear of f.	kabul etmemek
344	Deyim	won't hear of f.	reddetmek
345	Deyim	won't hear of f.	razı olmamak
346	Deyim	won't hear of f.	onay vermemek
347	Deyim	(do) you hear me? expr.	anladın mı?
348	Deyim	(do) you hear me? expr.	anladınız mı?
349	Deyim	(do) you hear me? expr.	anlaşıldı mı?
350	Deyim	ask no questions and hear no lies expr.	beni yalan söylemek zorunda bırakma
351	Deyim	see no evil, hear no evil, speak no evil expr.	görmedim, duymadım, bilmiyorum
352	Deyim	ask no questions and hear no lies expr.	yalan söylenmesini istemiyorsan fazla kurcalamayacaksın
353	Deyim	(one) won't hear of (something) expr.	(biri bir şeye) izin/onay vermeyecek/vermez
354	Deyim	(one) won't hear of (something) expr.	(biri) bir şeyi kabul etmeyecek/etmez
355	Deyim	(one) won't hear of (something) expr.	(ben bir şeyi) duymamış olayım
356	Deyim	could hear a pin drop expr.	yaprak düşse duyulur
357	Deyim	could hear a pin drop expr.	iğne atsan duyulur
358	Deyim	could hear a pin drop expr.	iğne atsan sesi duyulur
359	Deyim	could hear a pin drop expr.	çok sessiz
Informal
360	Gündelik	I didn't hear anything expr.	hiçbir şey duymadım
Speaking
361	Konuşma	sorry I can't hear you expr.	affedersiniz sizi duyamıyorum
362	Konuşma	do you hear what you are saying? expr.	ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin?
363	Konuşma	I don't hear it now expr.	artık onu duymuyorum
364	Konuşma	can you hear what you're saying? expr.	ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin?
365	Konuşma	do you even hear yourself? expr.	ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?
366	Konuşma	do you hear yourself? expr.	ağzından çıkanı kulakların duyuyor mu?
367	Konuşma	can anybody hear me? expr.	beni duyabilen var mı?
368	Konuşma	where did you hear about us? expr.	bizi nereden duydunuz?
369	Konuşma	you didn't hear this from me expr.	benden duymuş olmayın
370	Konuşma	did you hear that? expr.	bunu duydunuz mu?
371	Konuşma	I am sorry to hear of your loss expr.	başın sağ olsun
372	Konuşma	did you hear anything about that? expr.	bununla ilgili bir şey duydun mu?
373	Konuşma	I'm glad/pleased/happy to hear that expr.	bunu duyduğuma sevindim
374	Konuşma	i don't want to hear another word about it expr.	bu konuda tek bir kelime bile duymak istemiyorum
375	Konuşma	it's good to hear this expr.	bunu duymak güzel
376	Konuşma	it's nice to hear this expr.	bunu duymak güzel
377	Konuşma	you didn't hear me expr.	beni duymadın
378	Konuşma	I'm really sorry to hear that expr.	bunu duyduğuma gerçekten üzüldüm
379	Konuşma	sorry to hear that expr.	bunu duyduğuma üzüldüm
380	Konuşma	I want to hear this from you expr.	bunu senden duymak istiyorum
381	Konuşma	just hear me out expr.	beni dinleyin
382	Konuşma	do you hear me? expr.	beni duyuyor musunuz?
383	Konuşma	I am sorry to hear of your loss expr.	başınız sağ olsun
384	Konuşma	can you hear me? expr.	beni duyabiliyor musunuz?
385	Konuşma	it's good to hear expr.	bunu duymak iyi
386	Konuşma	nice to hear this expr.	bunu duymak güzel
387	Konuşma	we are sorry to hear that expr.	bunu duyduğumuza üzüldük
388	Konuşma	you'll never hear the end of it expr.	bir şey hakkında sonsuza kadar konuşup durma
389	Konuşma	I'll let you know if i hear anything expr.	bir şey duyarsam sana haber veririm
390	Konuşma	did you hear something? expr.	bir şey mi duydun?
391	Konuşma	it is nice to hear that expr.	bunu duymak güzel
392	Konuşma	where did you hear that? expr.	bunu nereden duydun?
393	Konuşma	i don't want to hear it! expr.	bunu duymak istemiyorum!
394	Konuşma	good to hear it expr.	bunu duyduğuma sevindim
395	Konuşma	nice to hear this expr.	bunu duyduğuma sevindim
396	Konuşma	never hear the end of it expr.	bir şey hakkında sonsuza kadar konuşup durma
397	Konuşma	I've never been so happy to hear that! expr.	bunu duyduğuma hiç bu kadar sevinmemiştim
398	Konuşma	anybody hear anything? expr.	bir şey duyan var mı?
399	Konuşma	it is nice to hear that expr.	bunu duyduğuma sevindim
400	Konuşma	just let me know when you hear anything at all expr.	bir şeyler öğrenirsen bana da haber ver
401	Konuşma	nice to hear that expr.	bunu duymak güzel
402	Konuşma	I'm very sorry to hear about that expr.	bunu duyduğuma çok üzüldüm
403	Konuşma	it's funny to hear this from you expr.	bunu senden duymak komik
404	Konuşma	nice to hear that expr.	bunu duyduğuma sevindim
405	Konuşma	I know you can hear me expr.	beni duyabildiğini biliyorum
406	Konuşma	how did you hear about this job? expr.	bu işten nasıl haberdar oldun?
407	Konuşma	can you hear me? expr.	beni duyabiliyor musun?
408	Konuşma	I'm glad/pleased/happy to hear that expr.	buna sevindim
409	Konuşma	that's great to hear expr.	bunu duymak harika
410	Konuşma	I am sorry to hear of your loss expr.	başın sağolsun
411	Konuşma	didn't you hear me? expr.	beni duymadın mı?
412	Konuşma	I'm sorry to hear that expr.	bunu duyduğuma üzüldüm
413	Konuşma	can you hear me expr.	beni duyabiliyor musun
414	Konuşma	did you hear me? expr.	beni duydun mu?
415	Konuşma	I am sorry to hear of your loss expr.	başınız sağolsun
416	Konuşma	you didn't hear it from me expr.	benden duymuş olmayın
417	Konuşma	if you can hear me expr.	beni duyabiliyorsanız
418	Konuşma	sorry to hear expr.	duyduğuma üzüldüm
419	Konuşma	I hear what you're saying expr.	dediğini duyuyorum/anlıyorum
420	Konuşma	hear ye! hear ye! expr.	duyduk duymadık demeyin!
421	Konuşma	this is what I wanted to hear expr.	duymak istediğim buydu!
422	Konuşma	did you hear what I said? expr.	dediğimi duydun mu?
423	Konuşma	from what I hear expr.	duyduğum kadarıyla
424	Konuşma	I hear you expr.	dediğini duyuyorum/anlıyorum
425	Konuşma	say if you hear expr.	duyuyorsan söyle
426	Konuşma	you could hear a pin drop expr.	çok sessiz
427	Konuşma	I don't want to hear any more excuses expr.	daha fazla bahane duymak istemiyorum
428	Konuşma	don't let the kids hear expr.	çocuklar duymasın
429	Konuşma	you hear me? expr.	duydun mu beni?
430	Konuşma	did you hear what I just said? expr.	demin söylediğimi duydun mu?
431	Konuşma	from what I hear expr.	duyduğuma göre
432	Konuşma	I was very concerned to hear expr.	duyunca çok üzüldüm
433	Konuşma	we hear that expr.	duyumlarımıza göre
434	Konuşma	did you hear what happened last night? expr.	dün gece olanları duydun mu?
435	Konuşma	did I hear that right? expr.	doğru mu duydum?
436	Konuşma	I don't want to hear it expr.	duymak istemiyorum
437	Konuşma	did you hear me? expr.	duydun mu beni?
438	Konuşma	did you hear what I said? expr.	dediklerimi duydun mu?
439	Konuşma	I seem to hear expr.	duyar gibiyim
440	Konuşma	that's what I wanted to hear expr.	duymak istediğim buydu!
441	Konuşma	I want to hear no more excuses expr.	daha fazla bahane duymak istemiyorum
442	Konuşma	let's hear it expr.	çıkar ağzındaki baklayı
443	Konuşma	did you hear? expr.	duydun mu?
444	Konuşma	I'm sorry to hear expr.	duyduğuma üzüldüm
445	Konuşma	I expect to hear from you soon expr.	en kısa zamanda sizden haber bekliyorum
446	Konuşma	did you hear what he said on tv the other night? expr.	geçen gece televizyonda söylediklerini duydun mu?
447	Konuşma	don't you want to hear my side of the story expr.	hikayeyi/olayı bir de benden dinlemek istemez misin?
448	Konuşma	didn't you hear everybody talking about me? expr.	herkesin benim hakkımda konuştuğunu duymadın mı?
449	Konuşma	sorry to hear what happened expr.	geçmiş olsun
450	Konuşma	if you know something or hear anything let me know expr.	eğer bir şey biliyorsan ya da duyarsan bana haber ver
451	Konuşma	I'm still waiting to hear from you expr.	hala senden haber bekliyorum
452	Konuşma	I hear you've done very well for yourself expr.	iyi iş çıkardığınızı duydum
453	Konuşma	you'd better you hear it from me now than from somebody else later expr.	ileride başkalarından duyacağına şimdi benden duyman daha iyi
454	Konuşma	I seem to hear expr.	işitir gibi oluyorum
455	Konuşma	you could hear a pin drop expr.	iğne atsan duyulur
456	Konuşma	you could hear a pin drop expr.	iğne düşse duyulur
457	Konuşma	you could hear a pin drop expr.	iğne atsan sesi duyulur
458	Konuşma	I won't hear of it expr.	kabul etmem
459	Konuşma	did you hear about the little girl who was missing? expr.	kaybolan küçük kızı duydunuz mu?
460	Konuşma	where'd you hear that? expr.	nereden duydun bunu?
461	Konuşma	did you hear the woman? expr.	kadını duydun mu?
462	Konuşma	did you hear what i said? expr.	ne dediğimi duydun mu?
463	Konuşma	I hear you fine expr.	seni gayet iyi duyuyorum
464	Konuşma	it was like he couldn't hear me expr.	sanki beni duymuyordu
465	Konuşma	hear on the radio expr.	radyoda duymak
466	Konuşma	it's great to hear from you expr.	senden haber almak güzel
467	Konuşma	you don't hear me calling you? expr.	seslendiğimi duymuyor musun?
468	Konuşma	I can't hear you expr.	seni duyamıyorum
469	Konuşma	it's nice to hear from you again expr.	senden tekrar haber alma çok güzel
470	Konuşma	can anybody hear me? expr.	sesimi duyabilen var mı?
471	Konuşma	I can hardly hear you expr.	sesiniz çok az geliyor
472	Konuşma	I'd rather hear it from you expr.	senden dinlemeyi tercih ederim
473	Konuşma	I hear a little sarcasm in your voice expr.	sesinde biraz alaycılık seziyorum
474	Konuşma	I can hardly hear you expr.	seni çok zor duyuyorum
475	Konuşma	I hear ya on that expr.	seni çok iyi anlıyorum
476	Konuşma	I just wanted to hear the sound of your voice expr.	sadece sesini duymak istedim
477	Konuşma	did you just hear that? expr.	şu sesi duydun mu?
478	Konuşma	I didn't hear you expr.	seni duyamadım
479	Konuşma	I just wanted to hear your voice expr.	sadece sesini duymak istedim
480	Konuşma	it's good to hear from you expr.	sesini duymak güzel
481	Konuşma	when I didn't hear from you expr.	senden haber almayınca
482	Konuşma	I can hardly hear you expr.	sesin çok az geliyor
483	Konuşma	do you hear what I hear? expr.	sen de benim duyduğumu duyuyor musun?
484	Konuşma	nice to hear again from you expr.	sizden tekrar haber almak ne hoş
485	Konuşma	I couldn't hear you your mouth was full expr.	seni duyamadım ağzın doluydu
486	Konuşma	can you hear me? expr.	sesim geliyor mu?
487	Konuşma	I can hear you expr.	seni duyabiliyorum
488	Konuşma	I can't hear you expr.	seni duyamıyorum
489	Konuşma	now hear this! expr.	şimdi bunu dinle!
490	Konuşma	I hear he charges 20 per page expr.	sayfasını 20'ye yaptığını duydum
491	Konuşma	did you hear or see anything suspicious? expr.	şüpheli bir şey görüp duydunuz mu?
492	Konuşma	you just don't want to hear expr.	sen dinlemek istemiyorsun
493	Konuşma	did you hear what I said to you? expr.	sana ne dediğimi duydun mu?
494	Konuşma	it's good to hear from you expr.	senden haber almak güzel
495	Konuşma	it's good to hear your voice expr.	sesini duymak güzel
496	Konuşma	you'll never hear the end of it expr.	susturabilene aşk olsun
497	Konuşma	it's great to hear from you expr.	sesini duymak güzel
498	Konuşma	we can't hear you expr.	seni duyamıyoruz
499	Konuşma	it is an honor to hear this from you expr.	senden bunu duymak beni onurlandırdı
500	Konuşma	good to hear your voice expr.	sesini duymak güzel