iş yapmak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

iş yapmak



"iş yapmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 25 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
iş yapmak deal f.
iş yapmak do business f.
iş yapmak work f.
General
iş yapmak job f.
iş yapmak work f.
iş yapmak traffic f.
iş yapmak perform an action f.
iş yapmak trade f.
iş yapmak deal with f.
iş yapmak turn over f.
iş yapmak transact business f.
iş yapmak act f.
iş yapmak carry on business f.
iş yapmak job f.
iş yapmak job f.
iş yapmak mart [obsolete] f.
iş yapmak broke [obsolete] f.
iş yapmak hustle f.
Phrasals
iş yapmak buy at f.
Colloquial
iş yapmak be in business f.
Trade/Economic
iş yapmak transact f.
iş yapmak deal f.
iş yapmak carry on business f.
iş yapmak do business f.
iş yapmak carry on a business f.

"iş yapmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 181 sonuç

Türkçe İngilizce
General
kötü iş yapmak botch f.
acemice iş yapmak muff f.
fiziki iş yapmak turn a hand f.
ağır iş yapmak drudge f.
iş başı yapmak start work f.
sıkıcı bir iş yapmak slog f.
ağır ve sıkıcı bir iş yapmak drudge f.
(avukat stajyeri vb gibi) zor/angarya dolu bir iş yapmak devil f.
iş bölümü yapmak jobshare f.
ağır iş yapmak grub f.
iş başı yapmak start a job f.
iş birliği yapmak collaborate f.
fiziki bir iş yapmak turn one's hand f.
acemice iş yapmak bungle f.
bir iş için ön hazırlık yapmak lay the groundwork for f.
hileli iş yapmak pull a fast deal f.
zararına iş yapmak operate at a loss f.
ağır ve zor iş yapmak drudge f.
boyunu aşan sularda iş yapmak get into deep water f.
biriyle araya mesafe koyarak iş yapmak deal at arm's length with someone f.
biriyle araya mesafe koyarak iş yapmak deal at arm's length with somebody f.
ile iş yapmak do business with f.
pis iş yapmak do dirty work f.
kirli iş yapmak do dirty work f.
perakende iş yapmak do retail business f.
iki iş birden yapmak do two jobs at the same time f.
iyi iş yapmak do a good job f.
birisiyle iş yapmak do business with someone f.
pek çok gönüllü iş yapmak do a lot of volunteer work f.
aynı anda birkaç iş/görev yapmak juggle several tasks at once f.
iş başvurusu yapmak make a job application f.
iş gezisi yapmak travel f.
gerekenden az iş yapmak underwork f.
götürü iş yapmak job f.
başkası yerine iş yapmak broke f.
kar getiren bir iş yapmak monetize f.
kar getiren bir iş yapmak monetise f.
birisiyle iş birliği yapmak play ball with someone f.
acemice iş yapmak louse (up) f.
ağır iş yapmak muck f.
pis iş yapmak muck f.
kötü iş yapmak muck f.
ayıp iş yapmak muck f.
(iş yapmak yerine) aval aval bakmak sow gapeseed f.
(iş yapmak yerine) aval aval bakmak buy gapeseed f.
(dizgici) geçici iş yapmak grass [uk] f.
ağır iş yapmak grub f.
(yapılacak iş için) ödeme yapmak hire f.
kaba iş yapmak roughwork f.
iş bölümü yapmak job-share f.
angarya iş yapmak droil f.
angarya iş yapmak droyle [obsolete] f.
bilmeden rastgele iş yapmak drumble [obsolete] f.
gereksiz iş yapmak featherbed f.
bir yan kesici ile iş birliği yapmak stall f.
iş birliği yapmak isteyen cooperative s.
Phrasals
daha iyi iş çıkarmak/yapmak beat out f.
daha iyi iş çıkarmak/yapmak beat someone out f.
daha iyi iş çıkarmak/yapmak beat someone/something out f.
pata küte iş yapmak clunk down f.
pata küte iş yapmak clunk something down f.
iş birliği yapmak affiliate with f.
(başvurulan) bir iş için birisiyle mülakat yapmak interview someone for something f.
aynı anda iki iş yapmak double up f.
(bir şeyi yapmak) tam (birine) göre bir iş olmak trust (one) to (do something) f.
(bir şeyi yapmak) tam (birinin) yapacağı iş olmak trust (one) to (do something) f.
(bir şeyi yapmak) tam senlik/onluk vs. bir iş olmak trust (one) to (do something) f.
uyduruk kaydırık iş yapmak lash together f.
başka bir platforma, servise, iş modeline, işletim sistemine geçmek/geçiş yapmak migrate from (some place or sth) to (some place or sth else) f.
(biriyle/bir şeyle) iş birliği yapmak partner up (with someone or something) f.
iş birliği yapmak partner up f.
biriyle iş birliği yapmak associate with someone f.
ile iş birliği yapmak associate oneself with f.
(biriyle/bir şeyle) iş birliği yapmak collaborate with (someone or something) f.
(biriyle) gizlice iş birliği yapmak connive with (one) f.
(biriyle bir iş) planı yapmak cook up f.
(biriyle) bir iş/bir şey planı yapmak cook something up (with someone) f.
(bir şey) üzerinden iş yapmak deal in (something) f.
(biriyle/bir şeyle) iş yapmak deal with (someone or something) f.
(bir iş) yapmak engage (one) in (something) f.
iş birliği yapmak go along f.
(biriyle/bir şeyle) iş birliği yapmak go along with (someone or something) f.
için iş görüşmesi yapmak interview for f.
(bir iş) için iş görüşmesi yapmak interview for (something) f.
(bir iş) için mülakat yapmak interview for (something) f.
(biriyle/bir şeyle) iş birliği yapmak involve with (someone or something) f.
iş birliği yapmak join up f.
(biriyle) iş yapmak trade with (one) f.
Colloquial
ek iş yapmak moonlight i.
çok iyi bir iş yapmak do a hell of a job f.
baştan savma iş yapmak crank out f.
yalapşap iş yapmak crank out f.
kötü iş yapmak do a bad job f.
(bir şeyi yapmak) tam (birine) göre bir iş olmak leave (something) to (one) (to do something) f.
(bir şeyi yapmak) tam (birinin) yapacağı iş olmak leave (something) to (one) (to do something) f.
(bir şeyi yapmak) tam senlik/onluk bir iş olmak leave (something) to (one) (to do something) f.
biriyle ortak iş yapmak hook up with someone f.
iyi iş yapmak be doing ok f.
iyi iş yapmak be doing okay f.
hileli iş yapmak operate f.
ağır iş yapmak root f.
Idioms
beyin ameliyatı yapmak gibi bir iş brain surgery i.
kimsenin yapmak istemediği iş scut work i.
zamandan kazanmak için sallapati iş yapmak cut corners f.
zamandan kazanmak için sallapati iş yapmak cut a corner f.
tedbirsiz/ihtiyatsız/akılsızca iş yapmak skin an eel by the tail f.
ayakta duramayıncaya kadar iş yapmak work (one's) soul case out f.
aynı anda birçok iş yapmak keep/have balls in the air f.
aynı anda iki iş birden yapmak do double duty f.
başkasıyla iş birliği yapmak align oneself with f.
çok iş yapmak do a land-office business f.
çok karlı bir iş yapmak do a roaring business f.
çok karlı bir iş yapmak do a roaring trade f.
grevdeki işçilerle dayanışmak için iş bırakma eylemi yapmak come out in sympathy with f.
riskli bir iş yapmak be (skating/walking) on thin ice f.
sürekli seyahat halinde olmak veya bunu gerektiren bir iş yapmak live out of a suitcase f.
riskli bir iş yapmak skate on thin ice f.
iki kişilik iş yapmak double in brass f.
iş bırakma eylemi yapmak down tools f.
iş bırakma eylemi yapmak lay down tools f.
iş bırakma eylemi yapmak down tools [uk] f.
kalitesiz (bir iş) yapmak make a poor fist of (something) f.
iyi (bir iş) yapmak make a good fist of (something) [uk] f.
iş yeri dışında mesleği ile ilgili bir şey yapmak/görüş bildirmek wear (one's particular profession's) hat f.
şeytanla iş yapmak dine with the devil f.
ahlaksız kişilerle iş yapmak dine with the devil f.
şeytanla iş yapmak sup with the devil f.
ahlaksız kişilerle iş yapmak sup with the devil f.
(birine veya bir yere) el altından iş yapmak be in the pay of (someone or something) f.
(biri veya bir yer için) gizliden iş yapmak be in the pay of (someone or something) f.
(birine veya bir yere) el altından iş yapmak be in somebody’s/something’s pay f.
(biri veya bir yer için) gizliden iş yapmak be in somebody’s/something’s pay f.
riskli bir iş yapmak be (walking) on thin ice f.
çok iş yapmak be doing a land-office business f.
çok iş yapmak be doing a land-office business [us] f.
çok iş yapmak be doing land-office business [us] f.
ile iş birliği yapmak be in bed with f.
biriyle/bir şeyle iş birliği yapmak (uygunsuz şekilde) be in bed with somebody/something f.
(biriyle) gizlice iş birliği yapmak be in bed with (someone) f.
biri/bir şey için gizliden iş yapmak be in the pay of somebody/something f.
biri/bir şey için gizliden iş yapmak be in somebody's/something's pay f.
faydasız/gereksiz bir iş yapmak be like rearranging (the) deckchairs on the titanic f.
riskli bir iş yapmak be skating on thin ice f.
(biriyle) iş birliği yapmak join/combine forces (with somebody) f.
kötü iş yapmak do a bad job f.
(bir şeyde) iyi iş yapmak do a roaring trade (in something) f.
(bir şeyde) çok karlı bir iş yapmak do a roaring trade (in something) f.
(biriyle) iş birliği yapmak join forces (with one) f.
iş birliği yapmak join/combine forces f.
aynı anda (birçok/birkaç) iş yapmak keep (an amount of) balls in the air f.
aynı anda birçok iş yapmak keep balls in the air f.
aynı anda birçok iş yapmak juggle balls in the air f.
(bir iş için) ön hazırlık yapmak lay the groundwork (for something) f.
(biriyle/bir şeyle) iş birliği yapmak make common cause with (someone or something) f.
(biriyle) iş birliği yapmak play ball with (one) f.
(biriyle) gizliden iş birliği yapmak play footsies (with someone) f.
(biriyle) el altından iş birliği yapmak play footsies (with someone) f.
(biriyle) gizliden iş birliği yapmak play footsie (with someone) f.
(biriyle) el altından iş birliği yapmak play footsie (with someone) f.
başkalarıyla iş birliği yapmak konusunda iyi olmak play well with others f.
faydasız/gereksiz bir iş yapmak rearrange (the) deckchairs on the titanic [uk/australia] f.
güvencesiz iş yapmak work without a net f.
riskli iş yapmak work without a net f.
Speaking
bizimle iş yapmak istiyor he wants to do business with us expr.
Trade/Economic
iş yapmak isteğinde bulunma soliciting i.
biriyle araya mesafe koyarak iş yapmak deal at arm's length with somebody f.
iş görüşmesi yapmak make a business call f.
iş anlaşması yapmak strike a deal f.
perakende iş yapmak do retail business f.
sermayeyi aşan iş yapmak overtrade f.
Politics
bir zamanlar kgb'nin iş adamlarına veya siyasetçilere şantaj yapmak için kullandığı bir casusluk yöntemi honey trap i.
bir zamanlar kgb'nin iş adamlarına veya siyasetçilere şantaj yapmak için kullandığı bir casusluk yöntemi honey trapping i.
menfaate dayalı iş birliği yapmak logroll f.
Industry
(iş arkadaşları) hata veya başarısızlığın sorumlusunu bulmak için toplantı yapmak blamestorm f.
bir plana ve iş bölümüne göre üretim yapmak manufacture f.
Automotive
uyduruk iş yapmak cobble f.
Aeronautic
kendi kendine iş yapmak solo f.
Archaic
pis iş yapmak muddle f.
Slang
biriyle iş ortaklığı yapmak get into bed with someone f.
biriyle ortak iş yapmak get into bed with someone f.
boş iş yapmak crap f.