as in - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

as in

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"as in" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 3 sonuç

İngilizce Türkçe
General
as in ed. -da olduğu gibi
Phrases
as in expr. gibi
as in expr. '-mişçesine

"as in" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 297 sonuç

İngilizce Türkçe
General
put in somebody as intermediary f. araya koymak
stand as a candidate in something f. adaylığını koymak
start someone in as f. birini belirli bir işte çalışmaya başlatmak
give as good as one gets (in an argument) f. laf altında kalmamak
look upon education as an investment in the future f. eğitimi geleceğe yatırım olarak görmek
consider education as an investment in the future f. eğitimi geleceğe yatırım olarak görmek
throw in as a bonus f. (bir şey alana yanında ücretsiz bir şeyi) hediye olarak vermek
as in the case of s. için olduğu gibi
as in most years s. birçok yılda olduğu gibi
in so far as zf. kadarıyla
in so far as zf. -den dolayı
in so far as zf. bir dereceye kadar
in so far as zf. şu kadar ki
in as far as zf. kadarıyla
in so far as zf. -den ötürü
as if in a race zf. yarışırcasına
as far in advance as possible zf. mümkün olduğunca erken/en kısa zamanda
in proportion as ed. oranla
as used in ed. de kullanıldığı gibi
in the same way as ed. aynı şekilde
as used in ed. kullanıldığı gibi
as used in ed. de kullanıldığı üzere
in her/his capacity as ed. sıfatıyla
in her/his capacity as ed. sıfatı ile
as such in ed. -de olduğu gibi
as used in ed. -de kullanıldığı gibi
in as much as ed. -e göre
in as far as ed. -e göre
in as much as ed. -e göre kadarıyla
in as much as bağ. mademki
in just the same way as bağ. tıpkı -ğı gibi
in as much as expr. çünkü
in as much as expr. ... göz önünde bulundurularak
Phrasals
go down (in history) (as someone or something) f. (biri/bir şey olarak tarihe) geçmek
go down (in history) (as someone or something) f. (biri/bir şey olarak tarihe) adını yazdırmak
take in as f. belli bir yaş veya durumdayken evine/yanına/içeri almak
take in as f. olarak almak/kabul etmek
Phrases
come prima (in the same manner as the first time) zf. İlk seferde olduğu gibi
come prima (in the same manner as the first time) zf. ilk seferdeki ile aynı şekilde
come prima (in the same manner as the first time) zf. ilk seferdeki gibi
as it is explained in detail expr. ayrıntılı olarak açıklandığı üzere
as far as in me lies expr. bütün kuvvetimle
as pointed out in section 1 expr. bölüm 1'de gösterildiği gibi
in situations such as this expr. bu gibi durumlarda
as in the attachment expr. ekteki gibi
as in previous years expr. geçmiş yıllardaki gibi
as far as in me lies expr. elimden geldiği kadar
as it was in the past expr. geçmişte olduğu gibi
as in real life expr. gerçekte olduğu gibi
as in the appendix expr. ekteki gibi
as in the past expr. geçmişte olduğu gibi
as it is in real life expr. gerçek hayatta olduğu gibi
as in previous years expr. geçmiş senelerdeki gibi
as it is in real life expr. gerçekte olduğu gibi
as in real life expr. gerçek hayatta olduğu gibi
as far as in me lain expr. elimden geldiğince
as it was in the past expr. eskiden de olduğu gibi
in as much as expr. kadarıyla
as in the example expr. örnekteki gibi
as it was in the past expr. önceden de olduğu gibi
as shown in figure expr. şekilde gösterildiği üzere
as in the figure expr. şekilde olduğu gibi
as it is seen in the figure expr. şekilde görüldüğü üzere
as it is shown in the figure expr. şekilde gösterildiği üzere
as far as in me lies expr. tüm gücümle
acting in its capacity as expr. ... sıfatıyla hareket eden
as can be seen in the figure below/above expr. (aşağıdaki/yukarıdaki) şekilde görüldüğü gibi/görüleceği üzere
as illustrated in expr. -de gösterildiği gibi
in as much as expr. -e dayanarak
in my capacity as chairman expr. yönetim kurulu başkanı ünvanımla/sıfatımla
in such a way as to expr. .....ecek şekilde
in as much as expr. zira
acting in its capacity as expr. ... sıfatıyla hareket ederek
Proverb
as you make your bed, so you must lie in it kendi düşen ağlamaz
when in rome, do as the romans do bulunduğun yerin kurallarına göre hareket et
when in rome, do as the romans do roma'da romalılar gibi davran
Colloquial
just as in real life expr. tam da gerçek hayatta olduğu gibi
Idioms
cold as a welldigger's ass (in January) i. aşırı soğuk
cold as a welldigger's ears (in January) i. aşırı soğuk
cold as a welldigger's feet (in January) i. aşırı soğuk
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth f. ağzı çirişçi çanağına dönmek
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head f. hiç ihtiyacı/gereği olmamak
not in the same street (as someone or something) [ukı] f. aynı kulvarda/sınıfta olmamak
take (someone or something) in as (something) f. belli bir yaş veya durumdayken evine/yanına/içeri almak
take someone in as something f. işe almak/başlatmak
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth f. ağzı zehir gibi olmak
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head f. hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
take (someone or something) in as (something) f. sığınmacı/mülteci olarak almak/kabul etmek
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth f. akşamdan kalma olmak
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth f. ağzının içi bok çuvalı gibi olmak
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth f. ağzı çirişçi çanağına dönmek
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth f. ağzı zehir gibi olmak
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth f. ağzının içi çarşamba pazarına dönmek
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head f. bir şeye zerre kadar ihtiyacı olmamak
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head f. bir şeye hiçbir şekilde gereksinim duymamak
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head f. bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head f. bir şeye kesinlikle lüzum duymamak
be in the same boat as someone f. birisiyle aynı durumda olmak
treat someone as a kick in the teeth f. birisine pislikmiş gibi davranmak
look as if butter wouldn't melt in one's mouth f. hissiz görünmek
have as much chance as a one-legged man in a butt kicking contest f. hiç şansı olmamak
treat someone as a kick in the teeth f. haksızlık yapmak
treat someone as a kick in the teeth f. mağdur etmek
look as if butter wouldn't melt in one's mouth f. suçlu olduğu halde masum görünmek
look as if butter wouldn't melt in one's mouth f. soğuk görünmek
be nervous as a long-tailed cat in a room full of rocking chairs f. züccaciye dükkanına girmiş fil gibi olmak/hissetmek
treat someone as a kick in the teeth f. yüzüstü bırakmak
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth f. ağzının içi çamur gibi olmak
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth f. akşamdan kalmayken ağzında kötü bir tat olmak
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth f. ağzının içi leş gibi olmak
be (as) snug as a bug in a rug f. sımsıcak olmak
be (as) snug as a bug in a rug f. keyifli olmak
be (as) snug as a bug in a rug f. rahat olmak
be (as) snug as a bug in a rug f. konforlu olmak
be (as) snug as a bug in a rug f. sıcacık olmak
look as if butter wouldn't melt in mouth f. suçlu olduğu halde masum görünmek
look as if butter wouldn't melt in mouth f. hissiz görünmek
look as if butter wouldn't melt in mouth f. soğuk görünmek
look as if butter wouldn't melt in mouth f. görünürde masum/kibar olmak
look as if butter wouldn't melt in mouth f. masummuş/kibarmış gibi görünmek
look as if butter wouldn't melt in your mouth f. suçlu olduğu halde masum görünmek
look as if butter wouldn't melt in your mouth f. görünürde masum/kibar olmak
look as if butter wouldn't melt in your mouth f. masummuş/kibarmış gibi görünmek
be in the same predicament as someone f. Birisi ile aynı güç durumda bulunmak
(something)-adjacent (as in gay-adjacent) s. -vari
(something)-adjacent (as in gay-adjacent) s. -imsi/ımsı
(something)-adjacent (as in gay-adjacent) s. -benzeri
(as) cold as a well digger's feet (in january) s. buz gibi
(as) cold as a well digger's feet (in january) s. aşırı soğuk
(as) cold as a well digger's feet (in january) s. dondurucu soğuk
(as) cold as a well digger's feet (in january) s. çok soğuk
(as) happy as a pig in clover s. halinden/durumundan çok memnun
(as) happy as a pig in clover s. keyfi yerinde
(as) happy as a pig in muck [uk] s. halinden/durumundan çok memnun
(as) happy as a pig in muck [uk] s. keyfi yerinde
(as) nervous as a long-tailed cat in a room full of rocking chairs s. çok gergin
(as) nervous as a long-tailed cat in a room full of rocking chairs s. züccaciye dükkanına girmiş fil gibi
(as) nervous as a long-tailed cat in a room full of rocking chairs s. diken üstünde
snug as a bug (in a rug) s. sımsıcak
snug as a bug (in a rug) s. sıcacık
snug as a bug (in a rug) s. konforlu
snug as a bug (in a rug) s. rahat
snug as a bug (in a rug) s. keyifli
as much chance as a wax cat in hell zf. zor ihtimal
as much chance as a wax cat in hell zf. hiç şans yok
as much chance as a wax cat in hell zf. cehennem donduğunda
as much chance as a wax cat in hell zf. hiç şansı olmama
as much chance as a wax cat in hell zf. hiçbir ihtimali olmama
as much chance as a wax cat in hell zf. mümkün görünmeme
as happy as a clam in butter sauce expr. ağzı kulaklarına varan
happy as a clam in butter sauce expr. ağzı kulaklarına varan
as busy as a fish peddler in lent expr. arı gibi
as busy as a fish peddler in lent expr. arı gibi meşgul/yoğun
as busy as a fish peddler in lent expr. aşırı meşgul
busy as a fish peddler in lent expr. aşırı meşgul
happy as a duck in arizona expr. aşırı mutsuz
as happy as a duck in arizona expr. aşırı mutsuz
busy as a fish peddler in lent expr. aşırı yoğun
as busy as a fish peddler in lent expr. aşırı yoğun
as happy as a pig in shit expr. aşırı/çok mutlu
as happy as a pig in clover expr. aşırı/çok mutlu
happy as a pig in clover expr. aşırı/çok mutlu
as happy as a pig in muck expr. aşırı/çok mutlu
happy as a pig in muck expr. aşırı/çok mutlu
alike as two peas in a pod expr. bir elmanın iki yarısı gibi
alike as peas in a pod expr. bir elmanın iki yarısı gibi
like as two peas in a pod expr. bir elmanın iki yarısı gibi
as alike as peas in a pod expr. bir elmanın iki yarısı gibi
cold as a welldigger's ass (in January) expr. buz gibi
as alike as two peas in a pod expr. birbirinin tıpatıp aynısı
as alike as two peas in a pod expr. birbirine tıpatıp benzeyen
cold as a welldigger's ears (in January) expr. buz gibi
as cold as a welldigger's ears in January expr. buz gibi
as like as two peas in a pod expr. bir elmanın iki yarısı
alike as two peas in a pod expr. birbirinin aynısı
as cat in gloves catches no mice expr. burnu büyük
as like as two peas in a pod expr. birbirine tıpatıp benzeyen
alike as peas in a pod expr. birbirinin aynısı
as alike as peas in a pod expr. birbirinin aynısı
as like as two peas in a pod expr. birbirinin tıpatıp aynısı
cold as a welldigger's feet (in January) expr. buz gibi
as cold as a welldigger's ass in january expr. buz gibi
as alike as two peas in a pod expr. birbirinin aynısı
as like as two peas in a pod expr. bir elmanın iki yarısı gibi
as cold as a welldigger's feet in January expr. buz gibi
happy as a clam in butter sauce expr. çok mutlu
as awkward as a bull in a china shop expr. çok beceriksiz
as busy as a fish peddler in lent expr. çok meşgul
as awkward as a bull in a china shop expr. çok sakar
as awkward as bull in a china shop expr. çok beceriksiz
as nervous as a long-tailed cat in a room full of rockers expr. çok heyecanlı/panik içinde
as busy as a fish peddler in lent expr. çok yoğun
cold as a welldigger's ass (in January) expr. donduracak kadar soğuk
cold as a welldigger's feet (in January) expr. donduracak kadar soğuk
as awkward as bull in a china shop expr. çok sakar
cold as a welldigger's ass (in January) expr. çok soğuk
cold as a welldigger's ears (in January) expr. donduracak kadar soğuk
busy as a fish peddler in lent expr. çok yoğun
cold as a welldigger's ears (in January) expr. çok soğuk
busy as a fish peddler in lent expr. çok meşgul
as happy as a clam in butter sauce expr. çok mutlu
happy as a duck in arizona expr. çok üzgün
happy as a duck in arizona expr. çok moralsiz
as happy as a duck in arizona expr. çok üzgün
as happy as a duck in arizona expr. çok moralsiz
cold as a welldigger's feet (in January) expr. çok soğuk
happy as a clam in butter sauce expr. mutluluktan havalarda uçan
as slow as molasses in january expr. kaplumbağa gibi yavaş
as slow as molasses in january expr. kağnı gibi yavaş
as easy as shooting fish in a barrel expr. kolayca
as cat in gloves catches no mice expr. kendini beğenmiş
slow as molasses in January expr. kaplumbağa gibi yavaş
slow as molasses in January expr. kağnı gibi yavaş
as happy as a clam in butter sauce expr. mutluluktan havalarda uçan
as cat in gloves catches no mice expr. kibirli
happy as a clam in butter sauce expr. şen şakrak
as happy as a clam in butter sauce expr. şen şakrak
as snug as a bug in a rug expr. sıcacık
as snug as a bug in a rug expr. sımsıcak
as alike as peas in a pod expr. tıpatıp aynı
as alike as two peas in a pod expr. tıpatıp aynı
as easy as shooting fish in a barrel expr. tereyağından kıl çeker gibi
alike as two peas in a pod expr. tıpatıp aynı
alike as peas in a pod expr. tıpatıp aynı
not in so/as many words expr. açıkça
not in so/as many words expr. açık bir şekilde
not in so/as many words expr. harfi harfine
not in so/as many words expr. kelimesi kelimesine/üstü kapalı bir şekilde
not in so/as many words expr. açık olmayan bir şekilde
not in so/as many words expr. dolaylı olarak
(as) happy as a pig in mud expr. aşırı/çok mutlu
(as) happy as a pig in mud expr. halinden çok memnun
(as) happy as a pig in mud expr. çok memnun
(as) happy as a pig in mud expr. çok sevinçli
(as) happy as a pig in slop expr. aşırı/çok mutlu
(as) happy as a pig in slop expr. halinden çok memnun
(as) happy as a pig in slop expr. çok memnun
(as) happy as a pig in slop expr. çok sevinçli
like/as two peas in a pod expr. birbirine çok benzer
like/as two peas in a pod expr. bir elmanın iki yarısı gibi
like/as two peas in a pod expr. birbirine tıpatıp benzer
as alike/like as peas in a pod expr. birbirinin tıpatıp aynısı
as alike/like as peas in a pod expr. birbirine tıpatıp benzeyen
as alike/like as peas in a pod expr. birbirinin aynısı
as alike/like as peas in a pod expr. bir elmanın iki yarısı gibi
as alike/like as (two) peas in a pod expr. birbirinin tıpatıp aynısı
as alike/like as (two) peas in a pod expr. birbirine tıpatıp benzeyen
as alike/like as (two) peas in a pod expr. birbirinin aynısı
as alike/like as (two) peas in a pod expr. bir elmanın iki yarısı gibi
looks as if butter wouldn't melt (in his/her mouth) expr. sütten çıkma ak kaşık gibi görünmek
looks as if butter wouldn't melt (in his/her mouth) expr. görünüşte masum/mütevazı/mesafeli olmak
looks as if butter wouldn't melt (in his/her mouth) expr. hissiz/soğuk görünmek
in so/as many words expr. kelimesi kelimesine
in so/as many words expr. açık seçik bir şekilde
in so/as many words expr. direkt olarak
in so/as many words expr. doğrudan
like as two peas in a pod expr. bir elmanın iki yarısı gibi
like as two peas in a pod expr. birbirinin tıpatıp aynısı
like as two peas in a pod expr. birbirine tıpatıp benzeyen
like as two peas in a pod expr. birbirine çok benzer
not in the same league as (someone or something) expr. (biri/bir şey) kadar iyi değil
not in the same league as (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı seviyede/düzeyde/kulvarda değil
not in the same league as (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı kalitede/sınıfta değil
not in the same league as (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) bir değil
not in the same league as (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) dengi değil
Speaking
it is all in the air as yet expr. fol yok yumurta yok
I make more in a month now than I did in my best year as a teacher expr. öğretmenlikte yılda kazandığım en yüksek kazancın daha fazlasını şimdi bir ayda kazanıyorum
Trade/Economic
value adjustments in respect of financial assets and of investments held as current assets i. finansal varlıklar ve dönen varlıklar olarak elde tutulan menkul kıymetlere ilişkin değer düzeltmeleri
value as in original policy i. kıymet
amount of obligations granted such as guarantees, commitments, bailments, endorsements in favour of the shareholders, participations and subsidiaries i. ortaklar, iştirakler ve bağlı ortaklıklar lehine verilen garanti, taahhüt, kefalet, aval, ciro gibi yükümlülüklerin tutarı
as usual in trade expr. ticari usule göre
Law
act as an attorney in fact f. vekaleten temsil etmek
as specified in the law expr. yasalarda belirtildiği şekilde
Technical
resins in the liquid state or as emulsions or dispersions i. sıvı veya emülsiyon veya dispers halde reçineler
be used as bonding agent in the preparation of sand molding f. kum kalıbının hazırlanmasında bağlayıcı madde olarak kullanılmak
Computer
logged in as expr. kullanıcı:
logged in as expr. kullanıcı
as object in expr. nesne olarak
Environment
species of global conservation concern, i.e. classified as globally threatened, near threatened or data deficient in the IUCN Red List i. iucn tarafından tehlike altında, neredeyse tehlike altında ya da yetersiz veri olarak sınıflandırılmış türler
Ottoman Turkish
as in the past expr. kemakan
Slang
be happy as a pig in shit f. çok keyifli olmak
(as) cold as a well digger's ass (in january) s. buz gibi
(as) cold as a well digger's ass (in january) s. aşırı soğuk
(as) cold as a well digger's ass (in january) s. dondurucu soğuk
(as) cold as a well digger's ass (in january) s. çok soğuk
(as) happy as a pig in shit s. halinden/durumundan çok memnun
(as) happy as a pig in shit s. keyfi yerinde
as cross as a frog in a sock expr. çok gürültü yapan kimse
happy as a hog in mud expr. çok mutlu
happy as a pig in shit expr. çok mutlu
as cross as a frog in a sock expr. yaygaracı
(as) funny as a fart in a spacesuit expr. hiç eğlenceli değil
(as) funny as a fart in a spacesuit expr. hiç komik değil
British Slang
thick as shit in the neck of a bottle i. aptal
be as welcome as a fart in a spacesuit mean f. (misafir vb olarak) hiç istenmemek
thick as shit in the neck of a bottle expr. geri zekalı
thick as shit in the neck of a bottle expr. kalın kafalı