alıcı - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

alıcı



Bedeutungen von dem Begriff "alıcı" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 83 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
alıcı receiver n.
alıcı recipient n.
General
alıcı pickup n.
alıcı accepter n.
alıcı winning n.
alıcı taker n.
alıcı distributee n.
alıcı consumer n.
alıcı vendee n.
alıcı customer n.
alıcı receiving set n.
alıcı sensor n.
alıcı sounder n.
alıcı wireless receiving set n.
alıcı sendee n.
alıcı receiver n.
alıcı buyer n.
alıcı addressee n.
alıcı camera n.
alıcı client n.
alıcı purchaser n.
alıcı recipient n.
alıcı receptor n.
alıcı offtaker n.
alıcı acater [obsolete] n.
alıcı chap [dialect] n.
alıcı merchant [scotland] n.
alıcı getter n.
alıcı consignatary n.
alıcı sell n.
alıcı shipper n.
alıcı receptive adj.
alıcı pregnant [obsolete] adj.
Trade/Economic
alıcı addressee n.
alıcı bargainee n.
alıcı taker n.
alıcı purchaser n.
alıcı buyer n.
alıcı emptor n.
alıcı client n.
alıcı vendee n.
alıcı consignee n.
alıcı remittee n.
alıcı customer n.
alıcı recipient n.
alıcı consumer n.
alıcı set adj.
alıcı receiving adj.
Law
alıcı bargainee n.
alıcı buyer n.
Technical
alıcı receiver system n.
alıcı electronic camera n.
alıcı receiver n.
alıcı acceptor n.
Computer
alıcı receiver terminal n.
alıcı addressee n.
alıcı picker n.
alıcı recipient n.
alıcı sink n.
alıcı acceptor n.
alıcı set adj.
alıcı shipped to expr.
alıcı ship to expr.
alıcı to expr.
Informatics
alıcı addressee n.
alıcı acceptor n.
Telecom
alıcı receiver n.
alıcı addressee n.
Television
alıcı electron camera n.
alıcı electronic camera n.
Automotive
alıcı receiver n.
Medical
alıcı donee n.
Psychology
alıcı receptor n.
Food Engineering
alıcı receptor n.
Linguistics
alıcı receiver n.
Cinema
alıcı movie camera n.
alıcı film camera n.
alıcı motion picture camera n.
Abbreviation
alıcı rcvr (receiver) n.
Latin
alıcı perquisitor n.
Archaic
alıcı chapman n.
Slang
alıcı fuck bunny n.
alıcı fence n.

Bedeutungen, die der Begriff "alıcı" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
can alıcı nokta epicentrum n.
can alıcı nokta the most sensitive spot n.
can alıcı nokta punchline n.
can alıcı nokta epicentre n.
alıcı devre acceptor circuit n.
alıcı yönetmeni cameraman n.
alıcı kuş bird of prey n.
alıcı melek the angel of death n.
yetkili alıcı authorised consignee n.
alıcı kimse accipient n.
can alıcı nokta quick n.
can alıcı nokta punch line n.
satıcı ve alıcı vendors and purchasers n.
alıcı cihaz receiving unit n.
alıcı dil recipient language n.
kinestetik alıcı kinesthetic receptor n.
göz alıcı eyeful n.
göz alıcı olma jazziness n.
can alıcı nokta tender spot n.
can alıcı nokta epicenter n.
oksijen alıcı oxygen acceptor n.
can alıcı nokta the crucial point n.
alıcı ülke purchasing country n.
alıcı makam addressee n.
agresif alıcı aggressive buyer n.
göz alıcı şeyler eye catchers n.
son alıcı end buyer n.
(tüylü) toz alıcı feather duster n.
can alıcı ani değişiklik peripeteia n.
türev alıcı differentiator n.
alıcı verici duplexer n.
tüm dalgaları alıcı all-wave receiver n.
alıcı verici two-way radio n.
homodin alıcı homodyne receiver n.
aynalı alıcı mirror camera n.
(radyo vb) alıcı receiver n.
göz alıcı güzellik an eye-catching beauty n.
muhteşem/göz alıcı estetik spectacular aesthetic n.
malikane vb gibi göz alıcı ev des res n.
alıcı adresi direction n.
alıcı sözleşme ortağı receiving contract partner n.
can alıcı/çarpıcı/etkileyici özellik wow factor n.
can alıcı nokta key area n.
alıcı rehberi buyer's guide n.
alıcı ödemeli consignee payment n.
karar alıcı administrator n.
göz alıcı kimse eye-catcher n.
göz alıcı şey eye-catcher n.
göz alıcı kıyafet bib-and-tucker n.
genç kadınlara alıcı gözle bakma girl-watching n.
karar alıcı decision-maker n.
alıcı veya kiracılar tarafından görülmeye açık ev veya daire open house n.
alıcı cihazına sahip potansiyel izleyici veya dinleyici kitlesi circulation n.
(dramatik eserde) can alıcı rol veya replik fat n.
telgraf modeli alıcı inker n.
can alıcı nokta core n.
can alıcı safha paroxysm n.
can alıcı nokta snapper n.
göz alıcı şey superspectacle n.
alıcı bulmak have a market v.
alıcı gözüyle bakmak look carefully v.
alıcı bulmak sell v.
can alıcı noktaya gelmek get to the point v.
bir alıcı bulmak find a buyer v.
başka bir alıcı bulmak find somebody else to sell v.
göz alıcı bir biçimde süslemek emboss v.
göz alıcı hale getirmek glamour v.
(vakum tüpünün boşaltılmasında) alıcı olarak kullanmak getter v.
(vakum tüpü boşaltmada) alıcı görevi görmek getter v.
göz alıcı hale getirmek height [dialect] v.
birini göz alıcı bir biçimde yenmek scalp v.
alıcı gözü ile bakmak shop v.
göz alıcı spectacular adj.
göz alıcı radiant adj.
göz alıcı flashy adj.
göz alıcı jazzier adj.
göz alıcı splendiferous adj.
gönül alıcı conciliatory adj.
can alıcı vital adj.
göz alıcı screaming adj.
gönül alıcı conciliative adj.
göz alıcı glittering adj.
göz alıcı grandiose adj.
göz alıcı brilliant adj.
göz alıcı staring adj.
göz alıcı attractive adj.
can alıcı fateful adj.
göz alıcı flamboyant adj.
göz alıcı resplendent adj.
göz alıcı jazzy adj.
göz alıcı glamorous adj.
göz alıcı striking adj.
göz alıcı eye catching adj.
bir şeyin can alıcı noktası ile ilgili climactic adj.
nem alıcı hydrophilic adj.
can alıcı crucial adj.
göz alıcı transplendent adj.
göz alıcı glittery adj.
göz alıcı olmayan nonstriking adj.
göz alıcı eye-catching adj.
göz alıcı eye-popping adj.
can alıcı hard-hitting adj.
göz alıcı eye-brightening adj.
göz alıcı showy adj.
göz alıcı glam adj.
göz alıcı becoming adj.
göz alıcı olmayan unspectacular adj.
göz alıcı dashy adj.
askıya alıcı potestative adj.
ön alıcı proactive adj.
göz alıcı dazzling adj.
göz alıcı eyecatching adj.
göz alıcı aglitter adj.
göz alıcı arrestive adj.
aşırı göz alıcı ultraglamorous adj.
göz alıcı enchanting adj.
göz alıcı olmayan unflamboyant adj.
göz alıcı hale getirilmemiş unglamorized adj.
talep edilen fiyattan çok aşağısında alıcı bulan wide adj.
göz alıcı jivey adj.
göz alıcı jivy adj.
göz alıcı viewy adj.
göz alıcı gorgeous adj.
göz alıcı lustrous adj.
göz alıcı high-colored adj.
göz alıcı luculent [obsolete] adj.
göz alıcı glammy adj.
göz alıcı glamor adj.
göz alıcı glamour adj.
göz alıcı heavy adj.
göz alıcı overblown adj.
alıcı olmayan irreceptive adj.
can alıcı fateful adj.
göz alıcı flaring adj.
göz alıcı foudroyant adj.
can alıcı climactic adj.
göz alıcı sensational adj.
göz alıcı bir biçimde spectacularly adv.
göz alıcı bir şekilde radiantly adv.
göz alıcı bir şekilde resplendently adv.
göz alıcı bir şekilde jazzily adv.
göz alıcı bir şekilde engagingly adv.
can alıcı noktadan to the quick adv.
göz alıcı bir şekilde flamboyantly adv.
göz alıcı bir biçimde glamorously adv.
alıcı tavırla takingly adv.
göz alıcı bir şekilde lustrously adv.
Phrasals
alıcı olmak come in v.
alıcı bulmak appraise at v.
ışıltılı/gösterişli/göz alıcı bir şekilde süslemek bling out v.
alıcı bulmak go off v.
Phrases
çok/aşırı riskli/tehlikeli can alıcı önemde as much as (one's) life is worth adv.
alıcı dikkatli olsun let the buyer beware expr.
Proverb
dakiklik işin (iş yapmanın/ çalışmanın) ruhudur (can alıcı noktasıdır) punctuality is the soul of business
Colloquial
can alıcı nokta nitty-gritty n.
can alıcı/şaşırtıcı nokta button n.
çok istekli bir alıcı a real motivated buyer n.
ilk alıcı first customer n.
ilk alıcı first-time buyer n.
en can alıcı nokta high note n.
göz alıcı kadın eye-popper n.
alıcı taklidi yaparak torbacıyı enseleme buy-and-bust operation n.
göz alıcı/kamaştırıcı bir şekilde dekore etmek pimp up [us] v.
göz alıcı/kamaştırıcı bir şekilde süslemek pimp up [us] v.
alıcı değil bakıcı olmak be just looking v.
can alıcı nitty-gritty adj.
göz alıcı drop-dead adj.
göz alıcı put together adj.
göz alıcı pimpish adj.
düşük gelirli alıcı için tasarlanan low-end adj.
göz alıcı showbizzy adj.
en can alıcı yerinden/yerine where you live expr.
Idioms
bir topluluktaki en alımlı/çekici/göz alıcı kadın the belle of the ball n.
bir topluluktaki en alımlı/çekici/göz alıcı kadın belle of the ball n.
can alıcı nokta brass tacks n.
can alıcı noktası heart of the matter n.
konunun can alıcı noktası the heart of the matter n.
konunun can alıcı noktası the crux of the matter n.
konunun can alıcı noktası the root of the matter n.
olayın en önemli/can alıcı noktası this is the crux of the biscuit n.
sorunun/meselenin can alıcı noktası the root of the issue n.
can alıcı nokta be-all and end-all n.
ikinci el arabalara/arabalara bakan ama alıcı olmayan kimse tire kicker [australia] n.
alıcı değil bakıcı tire kicker [australia] n.
öylesine araba bakan ama alıcı olmayan kimse tire kicker [australia] n.
konunun can alıcı/en önemli noktası the meat of the matter n.
göz alıcı/cafcaflı kıyafetler giymiş kimse pox doctor's clerk [uk/australia] n.
alıcı piyasası a buyer's market n.
zaman alıcı kimse/şey time bandit n.
can alıcı nokta the be-all and end-all n.
(bir şeyin) can alıcı noktası the be-all and end-all (of something) n.
can alıcı konu/sorun/mesele the burning question n.
zaman alıcı iş busy work n.
konunun can alıcı noktası crux of the matter n.
konunun can alıcı noktası heart of the matter n.
birine alıcı gözle bakmak give someone the once-over v.
birine alıcı gözle bakmak give someone the eye v.
can alıcı noktaya temas etmek strike home v.
can alıcı noktayı aşmak be over the hump v.
can alıcı noktalara değinmek hit the high spots v.
can alıcı noktaya temas etmek hit home v.
dikkati can alıcı noktalara çekmek hit the high points/spots v.
can alıcı noktalara değinmek hit the high points/spots v.
can alıcı noktalar vurgulamak hit the high points v.
can alıcı noktalara değinmek hit the high points v.
can alıcı noktalar üzerinde durmak hit the high points v.
çekici/göz alıcı görünmek look a picture v.
(bir şeyin) can alıcı noktasına gelmek get to the point (of something) v.
(birine) alıcı gözle bakmak give (one) the once-over v.
gönül alıcı konuşan honey-mouthed adj.
göz alıcı/cafcaflı kıyafetler giymiş (all) done up like a pox doctor's clerk [uk/australia] adj.
göz alıcı/cafcaflı kıyafetler giymiş (all) dressed up like a pox doctor's clerk [uk/australia] adj.
göz alıcı big and bold adj.
can alıcı noktayı aşmış over the hump expr.
Trade/Economic
alıcı gerekli onayları buyer required approvals n.
alıcı piyasası buyers' market n.
amerika'da opsiyon tekliflerini alıcı veya satıcıya ulaştıran otomasyon sistemi amex option switching system n.
alıcı hesabı buyer's account n.
alıcı tekeli monopsony n.
alıcı piyasası buyer’s market n.
alıcı ödemeli cash on delivery n.
alıcı planları buyer plans n.
alıcı tekeli buyers monopoly n.
alıcı müessese institutional buyer n.
alıcı sayısının az olması buyer's monopoly n.
alıcı ödemesi/payı buyer's premium n.
alıcı banka adı recipient bank name n.
alıcı grevi buyer's strike n.
alıcı fazlası buyer's surplus n.
alıcı hisseleri buyer’s shares n.
alıcı tazminat tarafları buyer indemnified parties n.
alıcı tekeli buyer's monopoly n.
alıcı inhisarı monopsony n.
alıcı piyasası buyer's market n.
alıcı piyasası buyer's market n.
alıcı banka receiving bank n.
alıcı banka acquiring bank n.
alıcı banka acquirer n.
alıcı bildirim takvimi buyer disclosure schedule n.
alıcı firma purchaser n.
alıcı firma buyer n.
alıcı fiyatlarıyla ulusal gelir national income at market prices n.
alıcı istasyonu receiving station n.
alıcı kredisi buyer's credit n.
alıcı kuru buying rate n.
alıcı opsiyonu buyers option n.
alıcı opsiyonu buyer's option n.
alıcı ödemeli gönderme collect on delivery n.
alıcı ödemeli navlun freight collect n.
alıcı taraf receiving party n.
alıcı ülke customer country n.
alıcı-satıcı arasındaki aracı kurum middleman n.
alt alıcı subrecipient n.
beklenen alıcı prospective purchaser n.
bir mal veya hizmetin alıcı ve satıcılarının göreceli olarak az sayıda bulunması fewness n.
birkaç alıcı tarafından verilen tekel fiyatı oligopsony price n.
bir çok alıcı ve satıcı firmanın elektronik ortamda bir araya gelip alım satım işlemleri gerçekleştirdikleri ticaret platformu business to business n.
bir çok alıcı ve satıcı firmanın elektronik ortamda bir araya gelip alım satım işlemleri gerçekleştirdikleri ticaret platformu b2b n.
büyük alıcı big buyer n.
birçok satıcıya karşı piyasada tek alıcı olması hali buyer's monopoly n.
dolar serbest piyasada 1 ytl'den alıcı buluyor usd is traded at 1 try in the free market n.
gelip geçici alıcı transient buyer n.
gelecekteki satın alıcı prospective purchaser n.
gerçek alıcı actual purchaser n.
haberli alıcı ve satıcıarasında pazarlıkla varılan fiyat ya da değer fair market n.
görüşmecinin kendisini alıcı yerine koyarak ilgili pazarlama sorunu hakkında veri toplaması shopper study n.
gerçek alıcı actual buyer n.
iflas durumundaki alıcı receiver in bankruptcy n.
istekli bir alıcı ile ilgisiz fakat istekli bir satıcının serbest bir biçimde alım satım işlemi konusunda anlaşmaya varabilecekleri fiyat arm's-length price n.
ilk alıcı original purchaser n.
iyi niyetli alıcı bona fide purchaser n.
kıyaslama ile alışveriş yapan alıcı comparison shopper n.
kurumsal alıcı organizational customer n.
marjinal alıcı marginal buyer n.
marjinal borç alıcı marginal borrower n.
muhtemel alıcı prospect n.
muhtemel alıcı prospective purchaser n.
muhtemel alıcı likely purchaser n.
muhtemel alıcı prospect buyer n.
müzayedede satılan eşyanın fazla satılabilmesi için satıcı tarafından müzayedeye alıcı sokulması bybidding n.
muhtemel alıcı prospective buyer n.
miktar alıcı quantity taker n.
müzayedeye satıcı ile katılan alıcı bybidder n.
nihai alıcı final buyer n.
ortak alıcı co-borrower n.
nihai alıcı ultimate buyer n.
opsiyon veya gelecek sözleşmeleri piyasalarında alıcı ve satıcıları karşılaştırmakla görevli ve işlemcilerin sorumluluklarını yerine getirmeyi garantileyen işletme clearing house n.
piyasa faiz oranına göre uyum sağladıkları için bu tür krediler ödünç alıcı ve ödünç vericileri bu değişmeler karşısında zarara uğramaktan kurtarır adjustable-rate loan n.
potansiyel alıcı potential buyer n.
satın alıcı buyer n.
satın alıcı salegoer n.
satıcının alıcı olması hali wash sale n.
sermaye piyasasında alıcı spekülatör bull n.
şirketler arası alış-satış anlaşmalarında satın alınan ürünün fiyatının belli bir bölümünün sabit geri kalan kısmının ise alıcı firmanın mali performanslarına endeksli olması earn out n.
son alıcı last buyer n.
şirketin çıkardığı ve alıcı bulan hisse senetleri outstanding share n.
şirket yönetiminde karar alıcı katmanların azaltılması delayering n.
tek alıcı monopsonist n.
talebi yapan kişi veya alıcı firma requisitioner n.
toptan satın alıcı wholesale buyer n.
toptan alıcı wholesale buyer n.
üçüncü taraf elden çıkaran alıcı third-party divesting buyer n.
üçüncü taraf alıcı third-party buyer n.
yetkili alıcı authorized consignee n.
(gayrimenkul) satıcı-alıcı endeksi grantor-grantee index n.
alıcı referans numarası acquirer reference number n.
alıcı piyasası buyers market n.
alıcı piyasası buyer's market n.
eşya veya ürünü alıcı adaylarına uygulamalı olarak tanıtma demonstration n.
alıcı sayısında kısıtlama olmayan piyasa konjonktürü multiopsony n.
satıcının alıcı ülkeden belirli değere sahip ürünleri belirli zaman diliminde satın almayı kabul ettiği bir tür karşılıklı ticaret anlaşması offset n.
göz alıcı ürünler fancy goods n.
parçalar halinde satılıp alıcı tarafından sonradan birleştirilen mobilya, ekipman, yapı parçası flat pack [uk] n.
(alıcı) anlaştıktan sonra teklif edilen fiyatı düşürme gazunder n.
alıcı bulmak find buyer v.
alıcı ödemeli göndermek cash on delivery v.
çıkartılacak hisse senetlerine alıcı olarak kaydolmak subscription to capital stock v.
serbest piyasada alıcı bulmak find buyers in the free market v.
teslimde/alıcı ödemeli olarak göndermek send c.o.d v.
(alıcı) anlaştıktan sonra teklif edilen fiyatı düşürmek gazunder v.
alıcı bulabilir saleable adj.
alıcı bulabilir salable adj.
zaman alıcı time-consuming adj.
parçalar halinde satılıp alıcı tarafından sonradan birleştirilen (mobilya, ekipman, yapı parçası) flat-packed [uk] adj.
alıcı öder buyer pays expr.
alıcı dikkatli olsun caveat emptor expr.
alıcı dikkatli olsun let the buyer aware expr.
alıcı sakınsın buyer beware expr.
alıcı sakınsın caveat emptor expr.
alıcı sakınsın let the buyer beware expr.
Law
alıcı tekeli buyers' monopoly n.
alıcı monopolü buyers' monopoly n.
iki satıcı ve çok alıcı piyasa duopol n.
iyi niyetli alıcı bona fide purchaser n.
iki alıcı ve çok satıcılı piyasa duopson n.
satış bedelini zamanında ödeyebilecek imkana sahip olan alıcı able purchaser n.
benzer ürünler satan az sayıdaki alıcı oligopsony n.
gönül alıcı conciliatory adj.
Politics
karar alıcı administrator n.
alıcı ülkeler recipient countries n.
karar alıcı decision maker n.
ön alıcı saldırı pre-emptive strike n.
politika yapıcı ya da karar alıcı policy wonk n.
Technical
alıcı anten uçları antenna terminals of the receiver n.
alıcı-verici haberleşme cihazı transceiver n.
alıcı ayarı receive tuning n.
alıcı hassasiyeti receiver sensitivity n.
alıcı deneti vision control n.
alıcı ışıtacı camera tube n.
alıcı düzeyi acceptor level n.
alıcı maşa take-out tongue n.
alıcı makara take-up reel n.
alıcı katışkıları acceptor impurities n.
alıcı atomlar acceptoratoms n.
alıcı birim receiving unit n.
alıcı cihaz receiving unit n.
alıcı cihaz receiving set n.
alıcı denetçisi vision control supervisor n.
alıcı denetçisi video engineer n.
alıcı doyumu acceptor saturation n.
alıcı elektron durumu acceptor electron state n.
alıcı gürültü sayısı receiver noise figure n.
alıcı gürültüsü receiver noise n.
alıcı gürültüsü set noise n.
alıcı modu receive mode n.
alıcı taraf/kısım receiving end n.
alıcı telemotor receiving telemotor n.
alıcı tüp receiving tube n.
alıcı tüpü orthicon n.
alıcı uyarıcı receiver exciter n.
alıcı verici receiver transmitter n.
alıcı verici receive transmit n.
alıcı yer acceptor site n.
alıcı-verici duplexer n.
ana hat alıcı özellik standardı baseline receiver specification n.
curuf alıcı deslagger n.
çok normlu alıcı multistandard television receiver n.
çift alıcı dual receiver n.
çift süper heterodin alıcı double superheterodyne receiver n.
darbe alıcı impact absorber n.
dışık alıcı deslagger n.
dupleks on uçlu alıcı-verici duplex ten-pin transceiver n.
elektronik ayarlı alıcı electronically tuned receiver n.
elektronik dalgacık kontrollü alıcı electronic ripple control receiver n.
entegral alıcı integrator n.
emi alıcı emi receiver n.
elektron alıcı electrophilic n.
eşzamanlı alıcı homodyne receiver n.
galerili alıcı crystal receiver n.
evreuyumlu alıcı coherent receiver n.
farklı alıcı şartlarda at different receiving conditions n.
gaz alıcı getter n.
genelgeçer eşzamansız alıcı-verici universal asynchronous receiver transmitter n.
hava alıcı air eliminator n.
heterodin alıcı heterodyne receiver n.
hidrojen alıcı hydrogen acceptor n.
ısı alıcı economiser n.
ilintili alıcı correlation receiver n.
ısı alıcı economizer n.
ısı alıcı heat sink n.
iki ekranlı alıcı double screen receiver n.
karot numunesi alıcı core sampler n.
köpük alıcı skim bob n.
kristal kapılı alıcı crystal gate receiver n.
kristalli alıcı crystal receiver n.
kristal alıcı crystal detector n.
kristal kapılı alıcı crystal-gate receiver n.
kristalli alıcı crystal set n.
kristal alıcı crystal receiver n.
mekanik örnek alıcı mechanical sampler n.
numune alıcı sampler n.
nem alıcı filtre filter dehydrator n.
nem alıcı dehydrating breather n.
numune alıcı spoon n.
nem alıcı su dehumidifier water n.
numune alıcı sample thief n.
nem alıcı cihaz dehumidifier n.
nem alıcı dehumidifier n.
otodin alıcı autodyne receiver n.
pozitif geri beslemeli alıcı regenerative receiver n.
portatif alıcı portable receiver n.
panoramik alıcı panoramic receiver n.
plastik optik fiber alıcı-verici plastic optical fibre transceiver n.
renkli alıcı lambası colour display tube n.
salt alıcı uçbirim receive only terminal n.
radar alıcı-vericisi radar transponder n.
renkli alıcı colour receiver n.
renkli alıcı lambası colour tube n.
sessizlenmiş alıcı blimped camera n.
sessizlenmiş alıcı sound-proof camera n.
sessizlenmiş alıcı self-blimped camera n.
sessizlenmiş alıcı silenced motion picture camera n.
siyah-beyaz alıcı monochrome receiver n.
ses alıcı tape recorder n.
sintineden alıcı valf bilge injection valve n.
süpersonik heterodin alıcı supersonic heterodyne receiver n.
stüdyo tipi alıcı ekipman studio-type receiver equipment n.
sürekli örnek alıcı continuous sampler n.
tek frekanslı alıcı single-frequency receiver n.
televizyon alıcı tüpü orthicon n.
tırmık alıcı rake receiver n.
tüm dalgaları alıcı all wave receiver n.
taşınır alıcı verici portable radio communication set n.
tırnaklı örnek alıcı grab sampler n.
toplayan tümlev alıcı summing integrator n.
vakum tüplü alıcı vacuum tube receiver n.
uydu alıcı sistemi satellite receiver system n.
uydu ve alıcı arasındakı ham uzaklık pseudorange n.
uçlu alıcı-verici pin transceiver n.
uydu alıcı-vericisi transponder n.
üniversal asenkron alıcı-aktarıcı universal asynchronous receiver-transmitter n.
yarıiletken alıcı katışkısı semiconductor acceptor impurity n.
yönlü alıcı directional receiver n.
yirmi uçlu alıcı-verici duplex twenty-pin transceiver n.
10 uçlu alıcı-vericiler 10-pin transceivers n.
yakınındaki alıcı setlerinde uğultu yapan radyo alıcı seti blooper n.
geniş alıcı wr (wide receiver) n.
alıcı-verici ve reflektör arası elektromanyetik dalga iletimi sağlayan boynuz anten feedhorn n.
alınan dalgaların frekansındaki değişimin alıcı cihazın akımını çok az etkilediği radyo ayarı flat tuning n.
süperheterodin alıcı superhet n.
giden sinyalleri test amaçlı alıcı tarafa geri yollamak loop back v.
(alıcı istasyon) ayarlı olmak stand by v.
(alıcı istasyon) açık olmak stand by v.
göz alıcı vivid adj.
göz alıcı refulgent adj.
salt alıcı receive only adj.
sarsım alıcı shock cooling adj.
zaman alıcı time-consuming adj.
süperheterodin alıcı formuna it veya ilgili superheterodyne adj.
göz alıcı oranda cosmically adv.
genelgeçer eşzamansız alıcı-verici UaRT abrev.
Computer
alıcı bölgesi ship state n.
alıcı ülkesi ship country n.
alıcı düzeyi acceptor level n.
alıcı adı recipient name n.
alıcı adresi ship address n.
alıcı adı ship name n.
alıcı listesi recipient list n.
alıcı bilgisi recipient info n.
alıcı gürültüsü receiver noise n.
alıcı kartı tuner board n.
alıcı seçeneklerini devreye sok enable per-recipient options n.
alıcı sınıfı recipient class n.
alıcı şehri ship city n.
alıcı verici duplexer n.
alıcı verici transceiver n.
alıcı yok no recipients n.
bilinmeyen alıcı unknown recipient n.
bulunan alıcı ayrıntıları resolved recipient details n.
çok küçük açıklıklı alıcı very small aperture terminal n.
diğer alıcı alternate recipient n.
evreuyumlu alıcı coherent receiver n.
gösterilmeyen alıcı undisclosed recipient n.
homodin alıcı homodyne receiver n.
ısı alıcı heat sink n.
salt alıcı receive only n.
salt alıcı uçbirim receive only n.
salt alıcı uçbirim receive only terminal n.
tersini alıcı negator n.
türev alıcı differentiator n.