basis - Türkisch Englisch Wörterbuch

basis

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "basis" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 53 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
basis n. temel
It is important, for this reason, that this dialogue should be engaged in on the basis of equality of rights.
Bu nedenle bu diyaloğun hak eşitliği temelinde yürütülmesi önemlidir.

More Sentences
General
basis n. dayanak
For the first time, it also contains a legal basis for spectra.
İlk defa, spektrumlar için de yasal bir dayanak içermektedir.

More Sentences
basis n. esas
Imports are recorded on CIF basis, exports on FOB basis.
İthalat, CIF esasına göre, ihracat ise, FOB esasına göre kaydedilir.

More Sentences
Trade/Economic
basis n. baz
Most producers nowadays operate on an international basis.
Günümüzde çoğu üretici uluslararası bazda faaliyet göstermektedir.

More Sentences
basis n. esas
It has consistently and firmly taken the result of the Convention as a basis.
Sözleşme'nin sonucunu tutarlı ve kararlı bir şekilde esas almıştır.

More Sentences
Law
basis n. esas
It must be done on the basis of merit and without any links to the industry.
Liyakat esasına göre ve sektörle herhangi bir bağlantısı olmadan yapılmalıdır.

More Sentences
Technical
basis n. esas
Secondly, the Convention should work not on the basis of unanimity, but on the basis of majority consensus.
İkinci olarak, Kongre, oybirliği esasına göre değil, çoğunluk mutabakatı esasına göre çalışmalıdır.

More Sentences
basis n. temel
These death sentences must not be allowed to be carried out; the verdicts must be reviewed on the basis of a fair trial.
Bu idam cezalarının uygulanmasına izin verilmemeli; kararlar adil yargılama temelinde gözden geçirilmelidir.

More Sentences
Food Engineering
basis n. temel
We need a responsible, long-term strategy as the basis for a common foreign and security policy.
Ortak bir dış ve güvenlik politikasının temeli olarak sorumlu ve uzun vadeli bir stratejiye ihtiyacımız var.

More Sentences
General
basis n. üs
basis n. kök
basis n. ilke
basis n. köken
basis n. menşe
basis n. mesnet
basis n. kaide
basis n. kaynak
basis n. asliye
basis n. prensip
basis n. taban
basis n. belkemiği
basis n. altyapı
basis n. kural
basis n. pozisyon
basis n. statü
basis n. konum
basis n. mevki
basis n. sosyal ilişki
basis n. mevki
basis n. sabit düzen
basis n. (ödeme, tarife vb.) esas
basis n. bazında olma
Trade/Economic
basis n. bir varlığın gelecek fiyatı ile spot fiyatı arasındaki fark
basis n. defter kayıtlarındaki değer
basis n. matrah
basis n. tahvil yatırımının gerçek getirisi
basis n. gelir vergisi için para kazancı veya kaybının hesaplanmasında kullanılan orijinal mülk maliyeti
basis n. rayiç değer
basis n. yatırım maliyeti
Law
basis n. matrah
Politics
basis n. kural
Medical
basis n. bazis
Gastronomy
basis n. filipin yerlilerinin hazırladığı fermente içecekler
Math
basis n. (linear cebir) baz
Zoology
basis n. bazipodit
basis n. eklembacaklı uzuvlarında proksimal eklem
basis n. kabukluların belirli uzuvlarının ikinci eklemi
Literature
basis n. (bazı eski şiirlerde) serbest ilk ayak
Linguistics
basis n. altkatman
basis n. taban
Geology
basis n. volkanik kaya katılaşmasının son ürünü olan camsı veya felsitik malzeme
Music
basis n. (müzik) bassus
Entomology
basis n. kenenin kapitulumunun eklemli proksimal kısmı

Bedeutungen von dem Begriff "basis" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 3 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
basış tread n.
basış printing n.
basış pressure n.

Bedeutungen, die der Begriff "basis" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 410 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
scientific basis n. bilimsel dayanak
There is no scientific basis for these claims.
Bu iddialar için hiçbir bilimsel dayanak yok.

More Sentences
legal basis n. yasal dayanak
In my view, this exceeds the parameters of the legal basis.
Benim görüşüme göre bu, yasal dayanağın parametrelerini aşmaktadır.

More Sentences
daily basis n. günlük baz
This represents a strong commitment which will help us to move the partnership forward on a daily basis.
Bu, ortaklığı günlük bazda ileriye taşımamıza yardımcı olacak güçlü bir taahhüdü temsil etmektedir.

More Sentences
annual basis n. yıllık baz
Regarding Amendment No 16, a review process can be envisaged, but not on an annual basis.
16 No.lu Değişiklik ile ilgili olarak yıllık bazda olmasa da bir gözden geçirme süreci öngörülebilir.

More Sentences
a sound basis n. sağlam bir temel
This would enable us to pursue relations on a sounder basis.
Bu sayede ilişkilerimizi daha sağlam bir temelde sürdürebiliriz.

More Sentences
voluntary basis n. gönüllülük esası
This must of course be exercised on a completely voluntary basis and from the bottom up.
Bu elbette tamamen gönüllülük esasına dayalı olarak ve aşağıdan yukarıya doğru gerçekleştirilmelidir.

More Sentences
legal basis n. yasal zemin
An instrument as worthwhile as this deserves a solid legal basis, therefore.
Dolayısıyla, bu kadar değerli bir araç sağlam bir yasal zemini hak etmektedir.

More Sentences
provide a basis v. temel oluşturmak
The reports we have before us also provide a basis for debate.
Önümüzde bulunan raporlar aynı zamanda tartışma için de bir temel oluşturmaktadır.

More Sentences
have no basis v. temeli olmamak
A pre-emptive attack like this would set a new international precedent that has no basis in the United Nations Charter.
Bu tür bir önleyici saldırı, Birleşmiş Milletler Şartı'nda temeli olmayan yeni bir uluslararası emsal teşkil edecektir.

More Sentences
daily basis v. günlük
I think that those of us who happen to deal with these issues on a daily basis know that there is no universal panacea.
Sanırım bu konularla günlük olarak ilgilenen bizler, her derde deva evrensel bir çözüm olmadığını biliyoruz.

More Sentences
as a basis adv. temel olarak
One cause for criticism is the fact that the land area of regions has not been used as a basis for statistics.
Bölgelerin yüzölçümünün istatistiklerde temel olarak kullanılmamış olması eleştirilerin bir nedenidir.

More Sentences
(on a) regular basis adv. düzenli olarak
We therefore demand that information on them be made accessible to the public on a regular basis.
Bu nedenle bu konulardaki bilgilerin düzenli olarak kamuoyunun erişimine açılmasını talep ediyoruz.

More Sentences
Phrases
on this basis expr. bu temelde
On this basis, preventive measures would be possible to improve safety.
Bu temelde güvenliği artırmak için önleyici tedbirler almak mümkün olacaktır.

More Sentences
Trade/Economic
basis point n. baz puan
The ECB took account of this by reducing interest rates four times in 2001, by a total of 150 basis points.
AMB, 2001 yılında faiz oranlarını toplam 150 baz puan olmak üzere dört kez düşürerek bu durumu dikkate almıştır.

More Sentences
General
flat for land basis n. kat karşılığı
fare basis n. tarife esası
cash basis n. peşin para esası
legal basis n. hukuki dayanak
payment basis n. ödeme esasları
annual basis n. yıllık
yearly basis n. yıllık baz
radial basis function n. radyal bazlı fonksiyon
radial basis function n. radyal temelli fonksiyon
turn-key basis n. anahtar teslimi
social basis n. sosyal temel
balance sheet basis n. bilanço esası
basis and procedures n. esas ve usuller
solid basis n. sağlam temeller
sound basis n. sağlam temel/zemin
common basis n. ortak dayanak
be considered on a preferential basis v. öncelikle ele alınmak
have a legal basis v. yasal dayanağı olmak
form a basis for v. zemin oluşturmak
provide a basis for v. zemin sağlamak
be based on basis of v. esasına dayanmak
be a basis for v. gerekçe oluşturmak
constitute the basis v. esas teşkil etmek
form a basis for v. kaynak teşkil etmek
form the basis for v. kaynak teşkil etmek
have no basis v. dayanağı olmamak
constitute a basis v. dayanak teşkil etmek
form a basis v. dayanak teşkil etmek
be the basis of v. baz olmak
be the basis of v. temel teşkil etmek
have basis v. temeli olmak
be basis v. baz olmak
form basis v. zemin oluşturmak
provide a basis v. zemin hazırlamak
provide basis v. zemin oluşturmak
form a basis v. zemin hazırlamak
be a basis v. temel oluşturmak
form a basis v. temel oluşturmak
form basis v. zemin yaratmak
provide basis v. zemin yaratmak
be employed on a salary basis v. maaşla çalışmak
work on a salary basis v. maaşla çalışmak
work on a salary basis v. maaşlı çalışmak
be employed on a salary basis v. maaşlı çalışmak
form basis v. dayanak olmak
form basis v. dayanak teşkil etmek
form basis v. dayanak sağlamak
form basis v. dayanak oluşturmak
be a basis v. dayanak teşkil etmek
have basis v. dayanağı olmak
provide basis v. dayanak sağlamak
provide basis v. dayanak teşkil etmek
be the basis of v. dayanak olmak
be taken as a basis v. baz alınmak
be taken as a basis v. esas alınmak
serve as basis v. esas oluşturmak
be based on the basis of v. esasına dayalı olmak
form a basis v. baz teşkil etmek
constitute a basis v. baz teşkil etmek
form a basis v. baz oluşturmak
build on solid basis v. sağlam temeller üzerine kurmak
follow the basis v. esaslara uymak
work on project basis v. proje bazlı çalışmak
work on project basis v. proje tabanlı çalışmak
form a basis v. esas olmak
form a basis v. esas oluşturmak
be a basis to v. esas olmak
be a basis to v. esas oluşturmak
comprise a basis for v. zemin teşkil etmek
evaluate on a case-by-case basis v. olay/vaka bazında değerlendirme yapmak
pay on a timely basis v. belirtilen zamanda/zamanında ödemek
have no legal basis v. yasal dayanağı olmamak
serve as basis v. dayanak teşkil etmek
comprise a basis for v. temel oluşturmak
constitute a basis v. temel teşkil etmek
forming a basis for adj. dayanak oluşturan
constituting a basis for adj. dayanak oluşturan
not having a firm basis or foundation adj. sağlam temellere dayanmayan
on project basis adv. proje bazında
per day basis adv. günlük bazda
on a regular basis adv. muntazaman
on a regular basis adv. düzenli olarak
on the basis adv. temeline göre
on a sustainable basis adv. sürekli bir tabana oturacak şekilde
on equal basis adv. seyyanen
on customer basis adv. müşteri bazında
on daily basis adv. günlük olarak
on a daily basis adv. günlük
on a daily basis adv. günlük olarak
on a yearly basis adv. yıllık bazda
on a yearly basis adv. yıllık olarak
on a daily basis adv. günlük bazda
on a weekly basis adv. haftalık olarak
on a weekly basis adv. haftalık bazda
on a monthly basis adv. aylık bazda
on a monthly basis adv. aylık olarak
annual basis adv. yıllık bazda
on yearly basis adv. yıl bazında
on an operational basis adv. operasyon bazında
to serve as basis adv. esas teşkil etmek üzere
to serve as basis adv. esas teşkil etmesi için
on a regular basis adv. düzenli biçimde
on space-available basis adv. yer kalırsa
on space-available basis adv. boş kontenjan dahilinde
on an introductory basis adv. giriş niteliğinde
on an introductory basis adv. tanıtım amacıyla
on an introductory basis adv. giriş olarak
on an introductory basis adv. tanıtım babında
on an ongoing basis adv. süregiden bir şekilde
on an ongoing basis adv. devamlılık arzeden bir biçimde
on an ongoing basis adv. devam eden bir şekilde
on an equal basis adv. eşit oranda
on an equal basis adv. eşit şartlarda
on a regional basis adv. bölgesel bazda
in the minimum basis adv. asgari bazda
on an anhydrous basis adv. susuz olarak
on a legitimate basis adv. meşru bir zeminde
on local basis adv. yerel bazda
on a volunteer basis adv. gönüllülük esasına dayalı
on an individual basis adv. ayrı olarak
on an individual basis adv. tek tek
on an individual basis adv. ayrı ayrı
on an individual basis adv. bireysel olarak
on an individual basis adv. tek olarak
on an individual basis adv. teker teker
on an individual basis adv. münferit olarak
on a first-come first-serve basis adv. ilk gelene öncelik verilir biçiminde
on a first-come first-serve basis adv. ilk gelen önceliği alır şeklinde
on a quarterly basis adv. dört dönem olarak
on a daily basis adv. her gün
on a quarterly basis adv. çeyrek bazlı
on a voluntary basis adv. gönüllülük esasına dayalı
on a regular basis adv. düzenli aralıklarla
on the basis of prep. temeline göre
on the basis of prep. dayanılarak
on the basis of prep. dayanarak
on the basis of prep. bazında
Phrases
on a complimentary basis adv. bilabedel
on a full-time basis adv. tam gün esasına dayalı olarak
on a full-time basis adv. tam gün
on space available basis expr. yer olmasına bağlı olarak
on space available basis expr. elverişli alan (mekan) temel alınarak
on space available basis expr. mevcut alan bazında
on space available basis expr. kalmasına bağlı olarak
on space available basis expr. elverişli alan bazında
on the basis of mutual respect expr. karşılıklı saygı çerçevesinde
on this basis expr. buna dayanarak
justice is the basis of property expr. adalet mülkün temelidir
on a market by market basis expr. her bir pazar/piyasa için ayrı ayrı
on a market by market basis expr. ayrı ayrı/tek tek piyasa/pazar bazında
on a sound basis expr. sağlıklı bir zeminde
on the basis of expr. yola çıkılarak
on the basis of expr. yola çıkarak
on a country basis expr. ülke bazında
on a non-exclusive basis expr. gayrı münhasır şekilde/olarak
on a first name basis expr. senli benli
like for like-basis expr. benzer biçimde
on a complimentary basis expr. karşılıksız olarak
in regular basis expr. düzenli aralıklarla
on sound-by-sound basis expr. her biri sesi ayrı ayrı olacak şekilde
on conditional basis expr. koşullu olarak
on a trial basis expr. deneme olarak
on an as-needed basis expr. ihtiyaç duyulduğunda
on an irregular basis expr. nadiren
on an irregular basis expr. düzensiz olarak
on an irregular basis expr. ara sıra
on an ad hoc basis expr. geçici olarak
on a first-name basis (with someone) expr. (biriyle) iyi arkadaş
on a first-name basis (with someone) expr. (biriyle) senli benli
on a first-name basis (with someone) expr. (biriyle) yakın arkadaş
Idioms
be on a first-name basis with someone v. birini çok iyi tanımak
be on a first-name basis with someone v. birisiyle iyi arkadaş olmak
be on a first-name basis with someone v. iyi arkadaşı olmak
get on a first-name basis with someone v. birisiyle iyi arkadaş olmak
get on a first-name basis with someone v. iyi arkadaşı olmak
get on a first-name basis with someone v. birini çok iyi tanımak
get on a first-name basis with someone v. biriyle senli benli olmak
get on a first-name basis with someone v. senli benli olmak
on an arm's length basis expr. içli dışlı/senli benli/sıkı fıkı olmadan/mesafeli
on a need-to-know basis expr. sadece bilinmesi gerektiği kadar (bilgi)
Speaking
are you on a first name basis? expr. birbirinize adlarınızla mı hitap ediyorsunuz?
are you on a first name basis? expr. birbirinize adınızla mı hitap ediyorsunuz?
are you on a first name basis with him? expr. ona ismiyle mi hitap ediyorsun?
are you on a first name basis with him? expr. ona adıyla mı hitap ediyorsun?
Trade/Economic
reproduction basis n. yeniden üretim esası
accrual basis of accounting n. tahakkuk esasına göre muhasebeleştirme
cost basis n. maliyet tabanı
basis risk spot n. piyasadaki fiyatların piyasalardaki fiyatlar ile uyuşmama riski
cost basis n. maliyet esası
discount basis n. ıskonto tabanı
dry based production basis n. kuru bazlı üretim esası
basis of accounting n. işlemlerin kaydedilmesinde esas alınan yöntem
discounted basis n. sigortacının yükümlülük hesaplaması
item by item basis n. birim bazında kalem
primary basis of accounting n. muhasebenin temel esasları
accrual basis n. gerçekleşme esası
discounted basis n. iskonto esası
basis of allocation n. dağıtım esası
pro rata basis n. oransal esas
basis point n. temel puan
maturity basis n. hisse senedi ve tahvillerin vadeye kadar kıymet ve faizlerinin hesaplanması esası
basis for conclusions n. gerekçe
basis of assessment n. vergi hesaplamasına esas olan matrah
cash basis n. nakit esasına göre muhasebeleştirme
net basis n. net esas
accrual basis n. tahakkuk esası
accrual basis of accounting n. muhasebenin tahakkuk esası
cash basis n. nakit esası
basis of accounting n. izlenen muhasebe sistemi
consolidated basis n. konsolide esas
basis of tax assessment n. vergi matrahı
basis of tax assessment n. vergi tutarının hesaplanmasında esas alınan miktar
basis of accounting n. tahakkuk esası
basis of comparison n. karşılaştırma bazı
basis premium n. ana prim
adjusted basis n. tespit esası
adjusted basis n. düzeltme esası
basis of accounting n. muhasebenin temeli
basis of trade n. ticaretin temeli
basis value n. esas kıymet
basis of accounting n. muhasebenin esası
basis premium n. baz prim
basis of trade n. ticaretin esası
basis rate n. temel oran
graduated basis n. derecelendirilmiş esas
lump sum basis n. götürü usul
earnings basis n. tahakkuk esası
basis price n. baz fiyat
basis price n. esas fiyat
basis of payment n. ödeme esası
financial year-to-date basis n. mali yıl esası
day to day basis n. idare-i maslahat
stand-alone basis n. solo bazda
stand-alone basis n. bireysel raporlama temeli
basis value n. esas değer
service yield basis n. üretime göre amortisman
cost recovery basis n. birikmiş amortismanı maliyetten düşürme esası
basis of tax n. vergi matrahı
accrual basis of accounting n. tahakkuk esasına dayanan muhasebe
cash basis of accounting n. nakit usulü muhasebe
accrual basis of accounting n. tahakkuk usulü muhasebe
piece work basis n. parça başı
piece work basis n. parça hesabı
taxes calculated on the basis of the company's earnings n. kurum kazancı üzerinden hesaplanan vergiler
basis of tax assessment n. vergi değerlendirmesinin bazı
unit basis depreciantion method n. hizmet birimlerine göre amortisman yöntemi
basis of quality n. kalite esası
basis risk n. temel oran riski
pro-rata basis n. kıst usulü
first-come first-serve basis n. ilk gelene ilk hizmet esası
equity basis n. özsermaye esası
cash basis of accounting n. nakit esaslı muhasebe
commercial earnings acquired on simple earnings basis n. basit usülde ticari kazanç
default swap basis n. temerrüt swap baz puanı
basis point n. baz puan
gold basis n. altın esası
50 basis point hike n. 50 baz puan artış
basis point n. tahviller arasındaki kar farklılıklarını ölçmek için kullanılan yüzde birlik dilim
bp (basis point) n. tahviller arasındaki kar farklılıklarını ölçmek için kullanılan yüzde birlik dilim
manufacture on order basis v. sipariş usulü çalışmak
day to day basis adj. günlük bazda
constitute the basis expr. akte esastır
constitute the basis expr. akde esastır
on item by item basis expr. kalem bazında
on net basis expr. net esasına göre
pro rata basis expr. oransal esasa göre
on a basis of reciprocity expr. karşılıklı olarak
on the basis of balance expr. bilanço esasına göre
on non-risk basis expr. risksiz bazda
on self consignment basis expr. kendi kendini sevk esasına göre
on re-export basis expr. ihraç kayıtlı
on dollar basis expr. dolar bazında
on the annual basis expr. senelik bazda
on the annual basis expr. yıllık bazda
on annual basis expr. yıllık bazda
on annual basis expr. senelik bazda
on a stand-alone basis expr. tekil bazda
on a consistent basis expr. tutarlı bir bazda
on sectoral basis expr. sektör bazında
on the basis of the sector/industry expr. sektör bazında
on sectoral basis expr. sektörel bazda
on the basis of the sector/industry expr. sektörel bazda
on a going-forward basis expr. ileride
on a going-forward basis expr. ileriye dönük olarak
Law
cash basis of accounting n. nakit esasına dayalı muhasebe
rule basis n. kanun esası
tax basis n. vergi matrahı
on the basis of n. üzerinden
accruals basis of accounting n. tahakkuk esasına dayalı muhasebe
the copy certified by the notary shall 'constitute a basis for contracting' n. notere tasdik ettirilmiş nüshası 'akte esastır'
accrual basis n. tahakkuk esası
ad valorem basis n. değer esası
basis of judgment n. hükmün esası
basis of tax n. vergi matrahı
basis of accounting n. muhasebenin temeli
basis of calculation n. hesaba esas
difference between the declared and weighted and the actual tax-basis n. matrah farkı
basis of indictment n. iddianamenin esası
legal basis n. hukuki dayanak
statutory basis n. kanuni dayanak
collapse of the basis of the transaction (geschäftsgrundlage/frustration of contract doctrine) n. işlem temelinin çökmesi
collapse of the underlying basis of the transaction (geschäftsgrundlage/frustration of contract doctrine) n. işlem temelinin çökmesi
legal basis n. hukuki zemin
legal basis n. yasal altlık
moral basis n. manevi istinadgah
moral basis n. istinadgah-ı manevi
moral basis n. manevi dayanak noktası
on the basis of the simple interest rate expr. basit faiz oranı üzerinden
on an arm's length basis expr. tarafların bağımsızlığı ve eşitliği prensibi çerçevesinde
Politics
modified cash basis n. uyarlanmış nakit esası
equitable basis n. hakkaniyet temeli
basis swaps n. baz swap işlemleri
maximum basis for calculation n. azami hesaplama bazı
modified cash basis n. düzeltilmiş nakit esası
immovable purchased on a time share basis n. devre mülk esasında satın alınan taşınmaz
immovable purchased on a time share basis n. devre mülk esasına göre satın alınan taşınmaz mal
membership basis n. üyelik temeli
social basis n. içtimai esas
social basis n. sosyal temel
equal basis n. eşit temel
on an equitable basis expr. hakkaniyet temelinde
on a reciprocal basis expr. mütekabiliyet esasına dayanarak
on a reciprocal basis expr. karşılıklılık temelinde
on a non-discriminatory basis expr. ayrımcı olmayan temelde
on a non-discriminatory basis expr. ayrım yapılmaksızın
Insurance
losses to extinction basis n. zararın itfa edilene kadar müteakip yıllara devri
losses occurring basis n. hasar vukuu esası
actuarial basis n. sigorta matematiği prensibi
actuarial basis n. aktüerya prensibi
actuarial basis n. aktüerya esası
Technical
basis of payment n. ödeme şekli
basis cranii n. kranyum tabanı
admissible basis n. onarır temel
canonical basis n. kanonik taban
basis of a space n. bir uzayın tabanı
calculation basis n. hesap esası
basis set n. temel küme
basis set n. doğuran küme
basis brick n. bazal tuğla
real time basis n. gerçek süre esası
basis metal n. ana metal
scientific basis n. bilimsel temel
mass-basis systematic sampling n. kütle esaslı sistematik numune alma
non-conductive coatings on non-magnetic basis metals n. manyetik olmayan ana metaller üzerindeki yalıtkan kaplamalar
Computer
basis set n. doğuran küme
basis set n. temel küme
basis of a space n. bir uzayın doğurayı
depr basis n. amort temeli
orthonormal basis n. birimdik doğuray
Informatics
basis vectors n. taban vektörleri
basis set n. temel küme
basis set n. doğuran küme
Telecom
on a call by call basis expr. çağrı bazında
Marine
basis of production n. üretimin temelleri
basis function n. temel fonksiyon
Medical
basis anesthesia n. başlangıç narkozu
acute or chronic basis n. akut veya kronik zemin
basis of neurofibromatosis type 1 n. nörofibromatozis tip 1 zemini
on a patient by patient basis adv. tek tek hasta bazında
Food Engineering
basis weight n. gramaj
Math
basis vectors n. taban vektörleri
canonical basis n. doğal taban
basis of a linear space n. doğrusal uzay tabanı
basis of vector space n. vektör uzayının tabanı
basis for a topology n. topoloji tabanı
hamel basis n. hamel tabanı
canonical basis n. kanonik taban
dual basis n. dual tabanı
dual basis n. eşlek tabanı
schauder basis n. schauder tabanı
Statistics
non-uniform rational basis spline (nurbs) n. düzgün olmayan rasyonel temelli eğri
Education
class-by-class basis n. sınıf-sınıf esası
on a rolling basis expr. sürekli
on a rolling basis expr. devamlı
Environment
operating basis earthquake n. dizayna esas teşkil eden deprem
design-basis phenomena n. dizayna esas teşkil eden olaylar
design-basis accident n. dizayna temel teşkil eden kaza
determination of soil water content calculated on a volume basis n. toprak rutubetinin hacim esasına göre tayini
determination of dry matter and water content on a mass basis n. kuru madde ve suyun kütle esasına göre tayini
design-basis accident n. tasarıma esas kaza
assessment of basis for the project n. proje gerekçesinin değerlendirilmesi
Military
ration basis issue n. yiyecek istihkakı
accrual basis n. oluşum çıkışı
accrual basis n. oluşum temeli
ration basis issue n. rasyon istihkakı
meal basis of issue n. öğün esasına göre dağıtım
accrual basis n. tahakkuk esası
meal basis of issue n. günlük iaşe dağıtımı
troop basis n. kadro
troop basis accounting n. kadro dökümü
force basis n. kadro artırmalı kuvvet
troop basis accounting n. kuruluş çizelgesi dökümü
troop basis n. kuruluş çizelgesi
basis of issue n. bir kişi, birim, askeri teşkilat veya ekipman için kullanılacak olan malzeme sayısını bildiren makam
Music
the basis of the libretto n. opera metinlerinin temeli
Abbreviation
bp (basis point) n. baz puan