kural - Türkisch Englisch Wörterbuch

kural

Bedeutungen von dem Begriff "kural" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 50 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
kural rule n.
You can't change the rules in the middle of the game.
Oyunun ortasında kuralları değiştiremezsiniz.

More Sentences
General
kural order n.
Your behaviour was totally out of order.
Davranışların tamamen kural dışıydı.

More Sentences
kural code n.
The Commission code does not explicitly recognise the need for courtesy.
Komisyon kuralları nezaket ihtiyacını açıkça kabul etmemektedir.

More Sentences
kural precept n.
The offer was against common precepts of decency.
Teklif, genel ahlak kurallarına aykırıydı.

More Sentences
kural rule n.
The basic rule is that if you hear any unusual sound from the engine, you should immediately stop it.
Temel kural, motordan olağandışı bir ses duyarsanız, derhal durdurmanız gerektiğidir.

More Sentences
kural regulation n.
Yes, MARPOL regulations apply to all ships.
Evet, MARPOL kuralları tüm gemiler için geçerlidir.

More Sentences
kural law n.
Today, we will talk about the principles and laws of curling.
Bugün, körling sporunun ilke ve kurallarından bahsedeceğiz.

More Sentences
Trade/Economic
kural principle n.
We are studying the basic principles of absorption.
Emilim olayının temel kuralları üzerinde çalışıyoruz.

More Sentences
Law
kural law n.
Even on the Upper East Side, the laws of physics dictate that "what goes up must come down."
Yukarı Doğu Yakası'nda bile "yükselen düşmek zorundadır" fizik kuralı hükmeder.

More Sentences
Politics
kural guidelines n.
It is not enough, however, to halt the decline in ODA by respecting global guidelines on rate rises.
Bununla birlikte, faiz artışlarına ilişkin küresel kurallara uyarak RKY'deki düşüşü durdurmak yeterli değildir.

More Sentences
Technical
kural rule n.
Even today, some people deny the rules of physics.
Bugün bile bazı insanlar fizik kurallarını inkar ediyor.

More Sentences
kural law n.
People drive super fast and do not always adhere to traffic laws.
İnsanlar çok hızlı araba kullanıyor ve trafik kurallarına her zaman uymuyorlar.

More Sentences
kural regulation n.
Where can I find the tournament regulations?
Turnuva kurallarını nerede bulabilirim?

More Sentences
Computer
kural convention n.
Moreover, there is a big difference between having conventions and having directives.
Ayrıca kurallara sahip olmak ile direktiflere sahip olmak arasında büyük bir fark vardır.

More Sentences
kural guideline n.
You should be ready to follow strict guidelines in your new job.
Yeni işinizde katı kurallara uymaya hazır olmalısınız.

More Sentences
Sport
kural rule n.
There are also legal instruments for judicial protection where the Member State breaches the rule on non-refoulement.
Üye Devletin geri göndermeme kuralını ihlal ettiği durumlarda adli korumaya yönelik yasal araçlar da bulunmaktadır.

More Sentences
General
kural canon n.
kural rubric n.
kural maxim n.
kural system n.
kural statute n.
kural regular n.
kural norm n.
kural ordonnance n.
kural disposition n.
kural ordinance n.
kural base n.
kural formula n.
kural preception n.
kural regence [obsolete] n.
kural reiglement [obsolete] n.
kural basis n.
kural reule [obsolete] n.
kural rewle n.
kural fundamental adj.
Trade/Economic
kural article n.
kural procedure n.
kural ordinance n.
kural restriction n.
Law
kural canon n.
kural lex n.
kural statute n.
Politics
kural basis n.
kural norm n.
Technical
kural ruler n.
kural fundamental adj.
Medical
kural principle n.
Religious
kural regula n.
Philosophy
kural sutra n.
Latin
kural lex n.

Bedeutungen, die der Begriff "kural" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 357 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
temel kural rule of thumb n.
This is the rule of thumb for all new technology.
Bu, tüm yeni teknolojiler için temel kuraldır.

More Sentences
altın kural golden rule n.
This is the golden rule of speaking.
Bu konuşmanın altın kuralıdır.

More Sentences
katı kural strict rule n.
The use of fat and blood is also subject to strict rules.
Yağ ve kan kullanımı da katı kurallara tabidir.

More Sentences
kural kitabı rule book n.
We are a constitutional democracy; the Constitution is the master rule book.
Biz anayasal bir demokrasiyiz; Anayasa ana kural kitabıdır.

More Sentences
kural koyucu rule maker n.
Rules only change when a sufficient number of people violate them causing the rule makers to re-examine their original purpose.
Kurallar ancak yeterli sayıda insan onları ihlal ettiğinde, kural koyucuların asıl amaçlarını yeniden gözden geçirmelerine neden olduğunda değişir.

More Sentences
yazılı olmayan kural unwritten rule n.
What are the unwritten rules of where you work?
Çalıştığınız yerin yazılı olmayan kuralları nelerdir?

More Sentences
kural koymak lay down v.
The Commission is ready to lay down specific rules for such exceptions.
Komisyon, bu tür istisnalar için belirli kurallar koymaya hazırdır.

More Sentences
(düzen/kural) koymak establish v.
There is a Court of Justice judgement which clearly establishes that this control is outside the competition rules.
Bu kontrolün rekabet kurallarının dışında olduğunu açıkça ortaya koyan bir Adalet Divanı kararı var.

More Sentences
(kural) çiğnemek break v.
He was suspended for breaking school rules.
Okul kurallarını çiğnediği için uzaklaştırma aldı.

More Sentences
Phrasals
kural koymak lay down v.
The Commission is ready to lay down specific rules for such exceptions.
Komisyon bu tür istisnalar için özel kurallar koymaya hazırdır.

More Sentences
Colloquial
birinci kural rule number one n.
Rule number one: never ask a spirit how it died.
Birinci kural: Bir ruha asla nasıl öldüğünü sorma.

More Sentences
Idioms
altın kural golden rule n.
This is the Golden rule of SEO.
Bu SEO'nun altın kuralıdır.

More Sentences
Trade/Economic
kural ve düzenlemeler rules and regulations n.
Work in the legislative field has focused on reform of our basic rules and regulations.
Yasama alanındaki çalışmalar, temel kural ve düzenlemelerimizde reform yapılmasına odaklanmıştır.

More Sentences
bağlayıcı kural binding rule n.
Procedural matters are not just binding rules for our work together, but also have to do with power.
Prosedürel konular sadece birlikte çalışmamız için bağlayıcı kurallar değildir, aynı zamanda güçle de ilgilidir.

More Sentences
Technical
temel kural cardinal rule n.
If yes, you might want to check out some cardinal rules you never want to forget.
Eğer evet ise, asla unutmak istemeyeceğiniz bazı temel kurallara göz atmak isteyebilirsiniz.

More Sentences
Computer
kural sihirbazı rules wizard n.
There are three types of rules you can create with the Rules Wizard.
Kural Sihirbazı ile oluşturabileceğiniz üç tür kural vardır.

More Sentences
Psychology
altın kural golden rule n.
This is one of the golden rules.
Bu altın kurallardan biridir.

More Sentences
Environment
kural ve ilkeleri rules and principles n.
What rules and principles did he use?
Hangi kural ve ilkeleri kullandı?

More Sentences
General
çiğneyen (kural/yasa) infringer n.
temel kural fundamental law n.
kural tanımazlık anarchism n.
ahlaki kural precept n.
temel kural ground rule n.
standart kural square n.
genel kabul görmüş kural rule of a thumb n.
geçici kural provisional regulation n.
standart kural guideline n.
kural koyma prescription n.
kural tanımayan bohemian n.
sezgisel kural heuristic rule n.
kural çiğneme transgression n.
sürücülerin yolun sağını mı solunu mu kullanacakları belirten ülkesel kural rule of the road n.
uyulması zorunlu kural mandatory regulation n.
kural koyuculuk rulemaking n.
kural koyuculuk rule making n.
geleneksel kural traditional rule n.
asgari standart kural minimum standard rule n.
kural koyuculuk rule-making n.
ana kural precept n.
genel kural canon n.
ahlaki kural moral principle n.
genelgeçer kabul gören kural ve gelenekler mainstream n.
kural kölesi pedant n.
kural esnetme rule bending n.
kural tanımaz violator n.
kural tanımaz tüm davranışları one's all acts of vigilantism n.
kural istemi will-to-order n.
gizli kural secret rule n.
kural dışı durumlar anomalies n.
her şeyi veya herkesi kapsayan kural blanket rule n.
kural tanımazlık laissez aller [french] n.
kural tanımazlık laisser aller [french] n.
kökleşmiş kültürel kural deep-rooted cultural code n.
genel olarak kabul görmüş pratik kural thumb rule n.
ampirik kural thumb rule n.
(yasa, kural) çiğneme evildoing n.
ahlaki kural value orientation n.
resmi olmayan kural unwritten rule n.
herkes tarafından benimsenmiş ama resmi olmayan kural unwritten rule n.
sert bir şekilde kural koyan kimse hardass n.
başka kuralların nasıl kullanılması gerektiğini açıklayan bir kural metarule n.
dürüstlük sisteminin temelini oluşturan bir dizi kural honor code n.
kural bağımlısı kimse rule-monger n.
(suç örgütünde, çetede) belirli faaliyetler hakkında konuşmayı veya bilgi ifşa etmeyi yasaklayan kural omerta n.
kural dışı hareket informality n.
kural haline gelmiş şey institute n.
yerleşik kural institution n.
nihai kural principate n.
kural ihlali foul play n.
söylenmeyen kural unspoken rule n.
dile getirilmeyen kural unspoken rule n.
kural koyucu kimse standardiser [uk] n.
kural koyucu kimse standardizer [us] n.
alt kural subrule n.
kural ihlali supercherie n.
kural koymak establish rules v.
kural koymak establish regulations v.
muaf tutmak (birini kural/yasa vb'nden) waive v.
belirli bir durumda yetkisini kullanarak kural veya yasa uygulatmamak waive v.
kural çiğnemek violate a rule v.
kural koymak set up a rule v.
(kural veya yasayı) takmamak flaunt v.
(kural) amacına göre yorumlamak bend v.
(dilsel kural veya matematik formülü) tekrar tekrar kullanılmak iterate v.
(kural) yokmuş gibi davranmak flaunt v.
kural koyucu prescriptive adj.
kural dışı solecistic adj.
kural tanımaz noncompliant adj.
kural yönetimli rule-governed adj.
kural ile yönetilen rule-governed adj.
kural dışı bad adj.
belli kural veya yasalara göre idare edilen regulated adj.
kural veya hedef doğrultusunda yönlendiren regulative adj.
(kural) gevşetilmiş relaxed adj.
kural tanımaz bare-knuckled adj.
kural tanımaz bare-knuckle adj.
belli kural veya yasalara göre idare edilmeyen unstructured adj.
kural dışı extraregular adj.
kural tanımayan licentious adj.
yasa, kural ve geleneklere sıkı sıkıya bağlı kalan (kimse) observant adj.
kural uygulatan kimse imponent adj.
kural dayatan şey imponent adj.
bir kuruluşun standart, kural veya taleplerine tamamen uyan organisation adj.
bir kuruluşun standart, kural veya taleplerine tamamen uyan organization adj.
kabul edilebilir kural veya standartları ihlal eden out-of-bounds adj.
kural ifade eden preceptory adj.
kural ifade eden preceptive adj.
kural olarak belirtilmiş prescript adj.
(politika, kural) değişmez stiff adj.
(politika, kural) esneklik tanınmayan stiff adj.
temel bir kural olarak as a basic guide adv.
genel bir kural olarak as a general rule adv.
kural olarak in principle adv.
kural tanımaz bir şekilde bare-knuckle adv.
kural tanımaz bir şekilde bare-knuckled adv.
kural olarak generally adv.
Phrasals
bir şeye (kural/yasa) uymak hew to something v.
birini/bir şeyi çiğnemek (kural, emir) transgress against someone or something v.
(birini/bir şeyi) biraz başıbozuk/kural dışı bulmak find (someone or something) a little off v.
(birini/bir şeyi) biraz başıbozuk/kural dışı bulmak find (someone or something) a bit off v.
-e (kural, yasa) uymak hew to v.
'-i çiğnemek (kural transgress against v.
Phrases
kural çerçevesinde within the rule expr.
kural çerçevesinde within the framework of the rule expr.
kural dahilinde within the rule expr.
Colloquial
hokey veya lakros gibi oyunlarda kural ihlali yapan oyuncunun belli bir süreliğine gönderildiği alan sin bin n.
kural ve sınırların olmadığı durum free-fire zone n.
Idioms
kural tanımaz çocuk an enfant terrible n.
açık fikirli/kural dışı düşünme blue-sky thinking n.
kural icabı a matter of form n.
kural icabı (bir şey yapmak) (do something) as a matter of form n.
kayıtlara geçmiş kural, kaide a matter of record n.
vahşi ve kural tanımaz batı the wild and woolly west n.
(kural vb) izlemek be in line with v.
kural tanımamak color outside the lines v.
(bir şey yapmayı) kural edinmek make it a rule to (do something) v.
(bir şey yapmayı) kural haline getirmek make it a rule to (do something) v.
kural tanımayan below the belt adj.
kati bir kural yok no hard and fast rules expr.
sıkı bir kural yok no hard and fast rules expr.
çığrından çıkmış, kural tanımaz, medenileşmemiş wild and woolly expr.
kural dışı out of the box expr.
kural yok anything goes expr.
belli bir kural olmadan no hard and fast rules expr.
belli bir kural yok no hard and fast rules expr.
Speaking
bir kural varsa onu esnetebilirsin if there's a rule you can bend it expr.
belirgin bir kural yok no hard and fast rules expr.
Trade/Economic
cezai kural ihlali tainting n.
zararların karlarla mahsubuna imkan veren kural tax benefit rule n.
hükümetin firma davranışlarını düzenlemeye yönelik olarak koyduğu kural ve ilkeler regulation n.
parasal kural monetary rule n.
kural veya teorinin yaşama geçirilmesi application n.
gerekli kural exclusive requirement n.
isteğe bağlı kural optional requirement n.
emredici kural mandatory regulation n.
kural tablosu rule table n.
bir senedin üçüncü bir şahıs tarafından kural dışı ciro edilmesi anomalous endorsement n.
isteğe bağlı politikasızlık karşısında kural rules versus discretion inactivist policy n.
kural tabanı rule base n.
mali kural fiscal rule n.
mali kural fiscal rule n.
kural veya teorinin yaşama geçirilmesi adhibition n.
kontratlarının gereğini yerine getiremeyen üyelerin hesabına borsa yetkilisi tarafından alış veya satış yapılabilmesini sağlayan (kural) under the rule adv.
Law
muaf tutma (kural yasa vb'nden) waiver of n.
yetkisini kullanarak kural veya yasaya tabi tutmama waiver of n.
yetkisini kullanarak kural veya yasa uygulatmama waiver of n.
son kural final rule n.
yargılama yetkisine sahip kimsenin uygulamak zorunda olduğu kural ve usuller natural justice n.
anglo-amerikan hukukunda bazı anlaşmaların yazılı formda yapılması gerektiğini öngören kural statute of frauds n.
Kişisel yaralanma davalarında mağdurun yasal harç ve avukatlık masraflarından çekinerek dava açmaktan kaçınmasını önlemek üzere getirilmiş bir kural (bu kurala göre avukatlık firması tazminat davasını kazanamazsa avukatlık ücreti almaz) no win no fee n.
buyruk kural jus cogens (compelling law/peremptory norm) n.
hakimin (hukuki boşluk durumunda) içtihat yoluyla hukuk/kural yaratması interstitial law-making n.
bir konunun tartışılmasını yasaklayan emir veya kural gag n.
kıyı devletinin kendi sularında bulunan ve kural ihlali yapmış başka gemi veya uçakla işbirliği yapan yabancı flamalı bir gemiye yaptırım uygulayabilmesi constructive presence n.
kural uygulamak apply a rule v.
kural koymak rule v.
kural dışı anomalous adj.
kural ihlaline yatkın olan infectious adj.
kural ihlali yapan infectious adj.
(kural) doğrudan uygulanan self-executing adj.
kural olarak as a rule expr.
genel kural olarak as a rule expr.
Politics
kural koyucu nitelikleri bulunan çok taraflı anlaşma convention n.
mecliste konuşmayı sınırlandıran kural gag law n.
mecliste konuşmayı sınırlandıran kural gag rule n.
bağımsız kural koyucu komisyon independent regulatory commission n.
genel kural general rule n.
kural ve düzenler rules and regulations n.
kural yapma yetkisi rule making power n.
kural koyucu rule maker n.
mali kural rule-based fiscal policy n.
kural koyma/yapma gereklilikleri rulemaking requirements n.
kural tanımaz easygoing adj.
Tourism
hava yolculuğuna 72 saatten fazla ara veren yolcunun bir sonraki rezervasyonunu kullanma niyetini havayolu şirketine bildirmesini gerekli kılan kural reconfirmation n.
kırsal bölgeleri ziyaret eden turistlere yönelik kural ve düzenlemeler country code [uk] n.
Technical
kural açıklaması rule description n.
kural dışı işleyici exception handler n.
kural dışı durum işleme exception handling n.
genel kural general rule n.
kural dışı durum iletisi exception message n.
kural dışı iletisi exception message n.
kural dışı exception n.
kural dışı durum exception n.
kural dışılık işleme exception handling n.
kural dışı işlemci zamanlayıcısı exception dispatcher n.
kural dışı durum işleme exception-handling n.
çerçeve tabanlı kural dışı işleyicisi frame-based exception handler n.
kılavuz kural guideline n.
ana kural basic rule n.
ana kural ground rule n.
kural koyucu referanslar normative references n.
kural motoru rule engine n.
kural olmak govern v.
Computer
düşey kural vertical rule n.
kural yükseltmesi rules upgrade n.
kural adresleri rule addresses n.
kural düzenleyicisi rule editor n.
kural adresi rule address n.
kural koşulu rule condition n.
bozulmuş kural corrupted rule n.
kural dışı durumlar exceptions n.
kural dışı durumlar listesi exception list n.
kılavuz kural guideline n.
yeni karma kural new hash rule n.
yeni kural sihirbazı new rule wizard n.
yeni kural new rule n.
pıcs kural dosyası pics rules file n.
kural paketi policy package n.
kural dosyaları policy files n.
kural koymak set up a rule v.
kural uygulanacak durumlar apply rule if expr.
kural ekle add rule expr.
kural dışı durum ekle add exception expr.
kural oluştur create rule expr.
kural kopyalama yeri copy rule to expr.
kural sil delete rule expr.
kural düzenle edit rule expr.
kural verir exports rules expr.
kural ver export rules expr.
kural al import rules expr.
kural alır imports rules expr.
Informatics
kural dışı durum exception n.
kural dışı durum giderici exception handler n.
kural dışı durum iletisi exception message n.
kural dışı işlem exception n.
kural dışı durum işleme exception handling n.
buluşsal kural heuristic rule n.
ampirik kural rule of thumb n.
kural tabanlı sistem rule-based system n.
kural tabanlı bilgi rule-based knowledge n.
kural tabanlı dil rule-based language n.
kural tabanlı rule-based adj.
Telecom
kural tabanlı erişim denetimi rule set based access control n.
Automotive
istisnai kural break rule n.
Aeronautic
kural tanımaz yolcular unruly passengers n.
kural tanımaz yolcular disruptive passengers n.
Medical
anne karnındaki bebeğin tahmini doğum zamanını belirlemeye yarayan bir kural naegele's rule n.
Psychology
temel kural basic rule n.
Logic
formül veya ifadenin türetilme koşullarını belirten sözdizimsel kural introduction n.
yapıyı kural veya işlem uygulayarak tanımlamak generate v.
Social Sciences
antropolojide bir kural ammon's law n.
Literature
ortaya kural koyma thetics n.
geleneksel yazım kural ve alışkanlıklarına uymayan metin pseudography n.
Linguistics
bozucu kural bleeding rule n.
bozucu kural sıralaması bleeding order n.
destekleyici kural sıralaması feeding rule order n.
seçimli kural optional rule n.
kural sıralaması ordering of rules n.
kural yazımı rule writing n.
bir ifade belirtecini diğerine dönüştüren kural transformational rule n.
dilsel kural linguistic rule n.
ardışık olmayan türetme aşamalarını belirten bir kural global rule n.
sentaktik kural function n.
(fonolojik kural) başka bir fonolojik kuralın uygulanacağı ortamı yok etmek bleed v.
(dil bilimsel yapı, kural) yerleşik hale gelmek fossilize v.
(dil bilimsel yapı, kural) yerleşik hale gelmek fossilise v.
kural olarak üçüncü sırada yer alan (gramer konjugasyonu) third adj.
Religious
dini törenlerin kural ve düzeninin nasıl olacağını anlatan kitap ceremonial n.
ingiltere kilisesi'nin doktrinsel bakış açısını tanımlayan bir grup kural thirty-nine articles n.
ikinci ve üçüncü yüzyıllarda hristiyanların görevleri ve kilise disiplinine ilişkin kural ve ilkeler bütünü apostolic constitutions n.
ikinci ve üçüncü yüzyıllarda hristiyanların görevleri ve kilise disiplinine ilişkin kural ve ilkeler bütünü apostolic canons n.
ikinci ve üçüncü yüzyıllarda hristiyanların görevleri ve kilise disiplinine ilişkin kural ve ilkeler bütünü apostolical canons n.
yahudi kural ve ibadetlerine harfiyen uyulmasını teşvik etmek amacıyla kurulan bir tarikat ve uygulamaları hasidim n.
yahudi kural ve ibadetlerine harfiyen uyulmasını teşvik etmek amacıyla kurulan bir tarikat ve uygulamaları hasidism n.
tarikat kurucusunun üyelerin riayet etmesi için belirlediği kural veya düzenlemeler rule n.
orijinal kural veya direktiflere daha katı şekilde uyan (dini disiplin) reformed adj.
Military
(askeriyedeki kural ihlallerinden sorumlu ülkenin tespiti identification n.
Sport
krikette kural dışı top alma no-ball n.
kural dışı tutuş illegal grip n.
kural dışı top sürme illegal dibble n.
kural dışı hareket foul n.
kural bilgisi regulations n.
kural dışı vuruş low blow n.
rugby'de bir kural ihlali stamping n.
krikette kural dışı top alma no ball n.
güreşte rakibin nefesini kesecek şekilde yapılan kural dışı tutuş throttlehold n.
güreşte bir güreşçinin diğerinin ayağını sıktığı kural dışı pozisyon toehold n.
(judoda) kural ihlali için verilen dört cezadan biri keioku n.
saha sporlarında oyun dışı topları, kural dışı atışları izleyip gerçekleşip gerçekleşmediklerine karar veren görevli marker n.
rakip ile ara açılıp galibiyetin garantilenmesi durumunda müsabakanın erken bitirilmesini öngören kural mercy rule n.
hokey sopasını bıçağı belirlenen kural dışı yüksekliğin üzerinde olacak şekilde taşıma high-sticking n.
bıçağı belirlenen kural dışı yüksekliğin üzerinde taşınan hokey sopası high-stick n.
rakibin hareketlerini engellemek için kolların, ellerin, vücudun veya sopanın kural dışı kullanımları holdings n.
rakibin hareketlerini engellemek için kolların, ellerin, vücudun veya sopanın kural dışı kullanımı holding n.
(çim hokeyinde) kural ihlali yapan oyunculara verilen uyarı kartı green card n.
(buz hokeyi topunun buzda kayarak kaleci yerine rakibe dokunması ile gerçekleşen) kural ihlali icing n.
(gereksiz ve bilinçli) kural ihlali rough stuff n.
(buz hokeyinde penaltı yolu açan) önemli kural ihlali infraction n.
(yarışta) kural ihlaline karşı üstü açık bir arabada bisikletçilere eşlik eden hakem commissaire n.
(lakrosta) sopayı rakibe karşı tutarak yapılan kural dışı engelleme cross-check n.
rakibin kural dışı şekilde engellenmesi cross-check n.
(ragbide) rakibin ölü top çizgisine atılan kural dışı pas forward pass n.
(buz hokeyi veya lakros oyununda) sopayı rakibe doğru kural dışı şekilde sallama slashing n.
(kural ihlalini haber veren) geç çalınan hakem düdüğü slow whistle n.
(buz hokeyinde) sopanın omuzdan yüksekte tutulması sonucu gelişen kural ihlali sticks n.
(buz hokeyi) sopalı kural ihlali sticks n.
(krikette) alınan topun kural dışı olduğunu bildirmek no ball v.
kural ihlalini bildirmek whistle v.
(basketbol veya hokey oyuncusunu) kural ihlali cezası vermek whistle v.
(buz hokeyinde) rakibi kural dışı bir şekilde engellemek crosscheck v.
top atıldığında kural dışı bir şekilde hücum çizgisinin ilerisinde olarak off-side adj.
başlama vuruşunda topa vurulduğunda kural dışı bir şekilde topun önünde olarak off-side adj.
kural dışı bir şekilde topun ilerisinde olan offsides adj.
kural dışı bir şekilde alanın ilerisinde olan offsides adj.
kural dışı bir şekilde çizginin ilerisinde olan offsides adj.
kural dışı foul adj.
top atıldığında kural dışı bir şekilde hücum çizgisinin ilerisinde olarak off side adv.
başlama vuruşunda topa vurulduğunda kural dışı bir şekilde topun önünde olarak off side adv.
hücum alanında kural dışı bir şekilde pakın önünde olarak offside adv.
hücum alanında kural dışı bir şekilde topun önünde olarak offside adv.
Basketball
(topu) avuç içinde tutarak kural ihlali yapmak palm v.
Football
rakip oyuncunun dizleri arasına omuz getirilerek gerçekleştirilen kural dışı bir blok hareketi chop block n.
top atıldığında kural dışı bir şekilde hücum çizgisinin ilerisinde olarak offside adv.
başlama vuruşunda topa vurulduğunda kural dışı bir şekilde topun önünde olarak offside adv.
Baseball
toz zımpara ile kural dışı olarak pürüzlendirilmiş beyzbol topu emery ball n.
top atıcının kural dışı davranışı balk n.
top atıcının kural dışı davranışı baulk n.
sahanın doğal koşullarına göre oluşturulan özel kural ground rule n.
atıştan önce kural dışı bir hareket yapmak bauk v.
atıştan önce kural dışı hareket yapmak baulk v.
Boxing
rakibin bel kısmına atılan kural dışı yumruk kidney punch n.
rakibin bel kısmına kural dışı yumruk atmak kidney punch v.
Card
standart amerikan briç sistemini anlatan sarı kağıda basılı bir kural dokümanı yellow card n.
Wagering
(kumarhanelerde) belirli kişi veya mekanlara özel kural house rule n.
Latin
tek kişinin ağzından çıkanın kural ya da görev sayıldığı baskı ortamı ipse-dixitism n.
Archaic
(şapelde) kural ihlali cezası solace n.
kural ihlali stretch n.
Slang
kural ihlali için hafif ceza vermek gig v.
kural ihlali için ihtar vermek gig v.
anlamsız bir kural the law is a ass expr.
gereksiz bir kural the law is a ass expr.
bu kanun/kural çok saçma the law is an ass expr.
bu kanun/kural çok gereksiz the law is an ass expr.
Modern Slang
bir numaralı kural abh (rule number 1) n.
ilişki yaşanabilecek en genç yaştaki partnerin kendi yaşının yarısının yedi yaş üstü olması gerektiğine dair yazısız bir kural age rule n.
yapılmaması gerektiği kural olarak özellikle belirtilmemiş şeylerin yapılabileceği düşüncesi air bud clause n.
birinci kural abh (rule number 1) n.